Önder Özen, Emre Özcan'ı överken aşırı gururlandım. Zirve Özcan öz abimiz gibisin. Türkiye'nin en büyük yorumcularıyla iş yapıyor olmandan dolayı çok mutluyuz. ADAMSIN.
futbolun taktiğine kafa yoran birisi olarak Emre Özcan favorimdi, bir de yanına tv sansüründen kurtulup gelen futbol bilgisi, taktik, teknik, anı, hitabet ve sempatisiyle dinlemekten bıkmayacağım Önder Özen'i görmek muazzam.. şu ikili 72 saat konuşsun dinlerim.
Öğrencilik hayatlarımız sınavlara son gece hazırlanmakla övünerek geçti, sanırım sorunun temeli oradan başlıyor. Mükemmel bir seri. Önder Özen ve Emre Özcan gibi isimler bu ülkeye fazla...
Çok güzel konuşuyor. Acaba tekrara düşer mi diye her konuşmasında açık arıyorum ama bulamıyorum. Çok teşekkür ederim hocam, bu ülkenin futboluna fazla olduğunuz için. Sizede teşekkür ederim Emre Bey, güzel program ve güzel konular.
Bu kadar kaliteli bir söyleşiyi dinleyebilme ayrıcalığına erişebildiğimiz için teşekkür ederim. Futbolla az buçuk ilgilenen herkes dinlemeli. Özellikle efsanefi kaybetmeler meselesi, çok önemli.
Müthiş program. Hatta son 2 yıldır tanık olduğum en farklı bakış açılarını ortaya koyabilen ufuk açan bir program. Emre özcan'ı dış ses olarak değil de aynı masada görebilsek keşke.
"Biraz argo konuşacağım" diyerek mahçup bir şekilde lafa girip "Futbolda adalet fifti fifti" dedi Önder Özen. Seviye çok tatlış bir noktada gerçekten. Kalp.
Müthiş seri ama sanki bu bölüm biraz yüzeysel kaldı. Hatalı maçlarından sonra kariyeri bitirilen hakemler, MHK-TFF-Siyaset ilişkisi, hakemlerin hakemlik dışı gelir kaynakları gibi alt başlıkların konuşulmaması tercih mi hata mı bilmiyorum ama eksiklik.
Çok yüzeysel bir yorum. Birincisi ortalama bir saatlik bir programda bir konunun her yönüyle ele alınması mümkün değil, ikincisi bu konu hakkında ne diyebilirler ki? "Siyaset futbola karışıyor bu yanlış" "Büyük takımlar baskı yaptırıp hakemlere futbolu bıraktırıyor" "mhk-tff kötü yönetiliyor" deyince derin mi konuşmuş olacaklardı? Her futbol programında bunlar konuşuluyor zaten gidin açın izleyin onları. Adamlar işi sosyolojiye kadar götürmüşken program yüzeysel kalmış yorumu çok boş bir yorum olmuş kusura bakmayın.
Standart ve standart sapma ile aciklamak muthis isabetli bir yaklasim. Her unsuru seviye uzerinden degerlendirmek de kesinlikle oyle. Socrates Dergi de spor basininin standart sapmasidir. 😀❤
Önder Bey'in açıklamalarına bayılıyorum ve her hafta bu programın gelmesini iple çekiyorum. Emre Özcan ile müthiş ikili oldular. Bu programın bir mini seri olarak başladığını biliyorum ama umarım daha da ilerisine götürürler. Bu haftaki değindikleri konular hakkında, çok sevdiğim bir alıntıyı paylaşmak istiyorum. Ünlü yazarlar Paul Auster ve J. M. Coetzee'nin karşılıklı mektuplaşmalarının yer aldığı, "Şimdi ve Burada: Mektuplar 2008-2011" isimli kitaptan : "...Sporlar bize kazanmaktan daha çok kaybetmekle ilgili şeyler öğretir; çünkü çoğumuz yeniliriz. Öğrettiklerinin en önemlisi de yenilmenin doğal olduğudur. Yenilmek dünyanın en kötü şeyi değildir; çünkü savaşların aksine, sporda yenilenin gırtlağı yenen tarafından kesilmez."
Öncelikle çok klasik olacak ama Socrates ekibine bize bu hizmeti sağladıkları için teşekkür ederim ülke futbolu adına. Ben şimdikilerin Z kuşağı diye adlandırdığı kuşaktan gelen bir bireyim ve sosyal medyanın fanatizimle birleştiği bir ortamda büyüdüm. Bu bölümü izleyesiye kadar genel hataları hakemlere atar, takımım kaybetmişse gerçekten de ilk sorunu hakemlerde arardım. Bende de suç tabii ama buna mecbur bırakıldım ortamdan dolayı, hepimiz bırakılıyoruz. Hakemlerin de insan olduğunu unuttuk üstüne takımlarımızı ve hatta futbolu yönetenleri sorgulamayı bıraktık. Git gide daha da kötü bir hale geliyoruz. Keşke Önder Özenin de bahsettiği gibi yöneticilerin (kulüp başkanları, TFF vs...) çoğu işine inanıp doğru düzgün çalışsalar ülke futbol adına zaten bu sorunların hiçbiri kalmayacak. Diğer farkındalık yaratan konu ise 2008 sonrası gelmeyen başarılar; turnuvaya gittiğimize pişman olduğumuz senelerin yaşanması futbol üstünde bir konu olduğunu ''genel olarak'' ülkenin politikalarıyla alakalı olduğunu düşünüyorum.
Türkiye Voleybol Federasyonu örneği çok güzel ve isabetli olmuş. Diğer tüm spor branşlarının federasyonları, TVF'nunun neler yaptığını, nasıl başardığını benchmark yapmalılar.
Gerçekten kaybetmenin ve hata yapmanın değerini bilmiyoruz. Benim kazandığım en ufak bir başarı varsa bunun tek nedeni zamanında yaşadığım kayıplar ve yaptığım hatalardır.
Önder Hocam Bu “katılmıyorum” konseptiniz çok şık olmuş gerçekten.Solo daha iyi anlaşılıyorsunuz sanki.Türk futbolunda konuşulacak konu bitmez.Umarım bu şekilde devam edersiniz. Son “hakemler” programınız gerçekten çok çarpıcıydı.Söylediklerinize muhalefet ya da eleştiri olarak algılamazsanız haddimi aşarak bir kaç kelamda bulunmak isterim. Hakemlerin sorunlardan sadece biri olduğunu kabul ediyorum.Siz “günah keçisi” deyimiyle açıklamışsınız ,ben de benzer olarak “süspansiyon” metoforuyla düşünürdüm hep bu konuyu.Hakemleri, herşeyin çok da iyi olduğu bir ortamda, yine çok iyi olmayanlardan biri olarak nitelemektense,nasıl ki ciddi bir hastalık kendini, basit bir yumru,isilik semptomlarıyla açığa çıkarır, aynen öyle ciddi bir tetkik alanı olarak görmemiz gerektiği fikrindeyim,görmezden gelmektense.Çünkü hakem saha içinde,iki tarafın haricinde yekpare bir taraf olan ve saha dışına açılan ilk kapı görevini üstleniyor.Kendimi tekrarlıycam ama, nasıl ki takım içi bir sorun saha içinde kendini uyumsuzluk,disiplinsiz olarak gösteriyorsa,saha dışındaki sorunlar da kendine hakem vasıtasıyla ifade alanı buluyor. Programda çok güzel anlattınız, 2000’lerde 1-2 avrupa kupasıyla başlayan sürecin parabolik bir düşüşle nasıl da 2012’lerde dibe vurduğunu.“Bi ara bakacağım o zaman neler olduğuna” ifadesiyle, bu düşüşe neyin sebep olduğu konusunda bir kanıya sahiplinizi de ,sarkastik bir şekilde belli ettniz aslında.Hal böyleyken Oğlunuzun(Allah bağışlasın) Fenerbahçe üzerine oyunlar oynandığı fikrine kapılması kadar doğal bir şey yok.Tam da o 2010 dönemlerinde, Fenerbahçe taraftarı,anons skandalıyla,yaşanabilecek en büyük travmalardan birini yaşadı ve İnsanlar aptal yerine koyuldu.Hani derler ya düşmanımın başına vermesin diye,işte o hesap.Kanımca ilk yara burda açıldı ve insanlar da,sizin tabirinizle fıtretmeye burada başladı.Çok yakın bir gelecekte, yine Fenerbahçe,bu sefer tüm futbol taraftarını aptal yerine koymakla suçlandı.Bu da topyekün bir güvensizlik ortamını doğurdu.Herkes tarafı uyarınca kendi olmayandan süphe eder duruma geldi,ve hala şüphe edegeliyor .”Hayır ,yapılmamıştır.” dense de inanılmadı,”yaptım ama bi sorun niye yaptım” dense de. Önceden hatırlarım fener maçında gs’ye 4 kırmızı kart birden çıktığını ya da tarışmalı bir kararla derbi kazanan takımı.Yine hakem en ağır şeklide eleştirldi ama bunun basılan bir düğme sonucunda olduğunu düşünmezdi kimse. Yine örneğini verdiğiniz rize-gs maçı.Muhtemelen paralel evrende 5. Dakikadaki golle 1-0 bitecek maç “dur ona ayıp oldu şöyle yapayım,dur şimdi yanlış anlamsınlar şunu vereyim” düşünceleriyle zıvanadan çıktı.Çünkü, yine 2010’larda lügatımıza katılan “eyyamcılık” ,yüz kızartıcı bir suç değil ama birinin talimatıyla rakibe maç vermek katli vacibi gerektirir.Kimse kusura bakmasın,bu şartlarda ben de hakem olsam ben de dansözlük yaparım amiyane tabirle.Hal böyleyken insanlar,futbol adamları gibi kariyerist bakamıyor olaya.Ekranda en dikkat çeken şey neyse, onu izliyor onu konuşuyor doğal olarak. Geçen bahis tüyoları veren bir youtube programında,yorumculardan biri bugünki TS-Fb maçının ilk yarısına üst olur dedi.Zivri zekasıyla SAÇ da durur mu yapıştırdı cevabı “ Eğer maçın hakemi Cüneyt Çakır olursa asla buna izin vermez”.Atamalar daha yapılamamıştı o zaman.Bir kaç oyunculukla da Cüneyt Çakır taklidi yaptı “dur baba o golü atma” falan.Anlatamadım ama izleseniz çok komik..Yani demek istediğim benim için futbol bir eğlence aracı.Kaleyi bulmayan şutu,pas hatasını konuşmaktansa ,bu daha cazip geliyor.Olay, komplo teorisyeni vs. realist olmaktan öte aptal yerine konmak vs. sorgulayan olmaktan ibaret. Her nasıl kimsenin sanıldığı kadar, kapalı kapılar ardında dönen dolapların o kadar da meraklısı olmaması gibi bazılarının da kalabalıkların malumu görmezden gelmelerini beklemeleri naiflik oluyor.Tasarlanıp fixlenen bir organizasyonda ,purosunu tüttürerek "haha.aptallara bak nasıl da katılım gösteriyorlar" diyen birinin nazarında katılımcı olmaktansa, taraftar kendi gündemini yaratıp onunla eğlenmeyi yeğler.Ya da Demirkol'un dediği gibi lunaparka sinemaya gider. Aslında saha dışına kayan bu alakayı yine saha içine taşımak yine siz futbol adamlarının elinde.Bir önceki programdı sanırım ,Kante’nin nasıl Kasımpaşa’nın kapısından döndüğünü anlatmıştınız.Gerçi adam için hayırlısı olmuş ama algoritmaların bunu nasıl başardığı gerçekten merak konusu.Maç sonu dataları da aynı şekilde.Bu tarz bilgileri ele aldığınız bir program, özellikle gençlerimizin bu konulara ilgili alaka geliştirmesine ortam hazırlayabilir.Programınızın ve başarılarınızın devamını diliyorum.Sevgiler saygılar.
"Düğmeye basıldı" üzerine: Herhangi bir otoritenin (Bu, bir devlet başkanı olabilir, bir şirketin genel müdürü olabilir, bir teknik direktör veya kulüp başkanı olabilir) hayali bir düşman yaratıp kendi günahlarından arınma yöntemlerinden biri "düğmeye basıldı" söylemi. Emin Alper'in "Tepenin Ardı" filminde güzel işlenmiştir bu konu.
35:13 Biraz argo söylicem ama dedikten sonra futbolun adaleti dedi ve durdu. Aha dedim erol mütercimler gibi patlıcak, adam gitti futbolun adaleti fifty fifty dedi.
Voleybol ile futbolu nasil kiyaslayabiliyorsunuz anlamadim. Ortadaki fileyi kaldirsinlar sen o zaman gör. Ortalama 100 sayi ile sonuclanan oyunla, 1-0 gibi skorlari nasil kiyaslayabiliriz?
Voleybol ülkemizin dünyada en iyi olduğu daldır. Fakat hakem voleybolda büyük bir etken değil. Nasıl teniste bir etken değilse voleybol için de öyle özellikle son senelerde challenge hakları da olduğu için yoruma açık bir alan yok. Ama futbol veya basketbol böyle değil. Hem temaslı sporlar hem de yoruma açık çok konu var. Ama takımlarimızın eksikliğini hakemde araması da çok yanlış.
Dogru. Kiyaslama yapılacaksa diger liglerle yapilmalı , diger sporlarla degil. Bu yıl Premer ligde de hakem hataları oldu . Orda ne kadar konuşuldu bu , bunların örnek olarak verilmesi daha doğru
@@mehmetaktas6723 veya bizim hakemler VARı ne kadar etkili ve verimli kullanıyor bunlar konuşulmalı. Her insan hata yapar ama bu hatadan dönülmesi için bir teknoloji var. Nasıl bir oyuncu pas hatası yapıp pozisyon veriyorsa başka oyuncu o topu alarak onun hatasıni düzeltiyorsa VARın en büyük amacı bu yardım .
Okan Tekinalp e katılıyorum.Bir de VAR da görmek veya işine gelmemek durumu var.Apaçık fauller penaltılar bazen var uyarısı olmuyor bazen izleyip yok diyorlar bunlar da konuşulmasın mı?
@@selimhan5781 Konusulmasin tabiki. Hakem hatalari 'random' yani rastlantisaldir ve bir sezonda butun takimlar oyle yada boyle esit etkilenir. Butun takimlar habire cikip bu sene 9 puanimiz gaspedildi der ama hodri meydan sene basindan beri 4 buyuklerin lehine ve alehine yapilan ve sonucu etkileyen hatalarla puanlama yeniden yapilsin bakin bakalim lig sonunde ne olacak. Ayrica VAR denilen sey ofsayt ve hakemin GOREMEDIGI pozisyonlar icin var. Eger siz hakemin gorup yprum yaptigi pozlara bile 'hayir kardesim sen yanlis yorumladin gel bak diyemezsin' o zaman oyun akmaz, heyecan sifira iner. Ayrica futbolun icinden insan faktorunu almak futbolun ruhuna aykiridir. O zaman hakemleri iptal edin, doseyin kameralari ve bilgisayarlar karar versin. O oyundan zevk alacak misiniz?
1)Hakem demek Adalet dağıtımıdır. 2)Futbol kurallar oyunudur ve bu kuralların sahada adil bir şekilde uygulanmasının tek sorumlusudur. 3) Futbol bir kültürü yansıtır ve hakemler bu kültürün bir parçasıdır. Bu kültürün sahada uygulanması için 6 unsurdan biridir. Futbolcu, Teknik kadro, Hakemler, Taraftar, Yönetim, Federasyon ve Medya/Yazarlar. Türkiye’de hakem sorununu çözmek için Ekol yaratmak gerekiyor. Bizdeki ekol hakeme saldırmak. Ne olursa olsun herkes hakeme yükleniyor. Hakemin her kararına müdahale var. Taca çıkar müdahale, kornere çıkar her futbolcu elini kaldırır, faul olur hakeme üşüşürler vs. Maç biter oyuncu, teknik kadro, taraftar, yönetici, medya hep hakem konuşuyor. Hakemleri konuşmak için hakemler yorumculuk yapıyor, bu beş büyük ligde yoktur, olamaz. Çözüm: Bir ekol yaratmak. Atıyorum. Maça dair hikayen olacak, top bendeyken benim karşı kaleye gidip sonuçlandırmak için bir planım olmalı, top rakipteyse topa sahip olmak için benim bir planım olmalı, rakip organize değilse hızlı geçiş, yada kontra atak yapma planım olmalı, hızlı ve direk kaleye gitme planına sahip olmak. Şimdi bunun ulusal liglerimizde ve enternasyonel yarışmalarda uygulanması için, futbolcu, hakemler, teknik kadro, taraftar, yönetici kadro eğitilmeli. Yani bütün eğitim bu ekolün uygulanması için eğitilecek. Hakem futbolun hızını ve mücadelesini kesmeyecek, futbolcu oyunu düşünecek ve hakemi nasıl aldatırıma odaklanmayacak, yöneticiler oyunun uygulanmasına odaklanacak, medya bu oyun uygulanıyor mu futbol aktivistleri tarafından ona odaklanacak vs. Ayrıca bence futbol terminolojimizden büyük takım, Avrupa/anadolu ayrımını, kaldırmamız gerekir.
30:51 2008'den sonra şişen ekonomimizle birlikte kendimizi gerçekten büyüdük hissettik ve aslında bizleri oraya getiren değerleri unutarak sürekli olarak para ile işimizi çözmeye çalıştık. 1996-2008 arası Türkiye'den antrenör, futbolcu, hakem ihraç ettik. Biz ihracatı bırakıp ithal etmeye çalıştık. Yıldız transferler, çilekler/çikolatalar derken 2016 yılına kadar bütün sermayemizi tükettik. Sonrasında verilecek para kalmadığından vasata tamah etmek zorunda kaldık. Şimdi artık deniz bitti, borçlarımız sürdürülebilir değil diye dolaylı yoldan da olsa eski düzene dönmeye çalışıyoruz. Emin olun 2020'li yıllarda tekrardan başarılı oyuncu ve antrenörler çıkaracağız. Fakat sonrasında aynı hatayı yapacak mıyız bekleyip göreceğiz.
Soluksuz izlendi bu bölüm. 2000-2008 arası tespiti inanılmaz. bende bi katkı yapayım o yıllar arasında hakem olaylarından hatırlanan Ali aydının GS’ye 4 kırmızı kartı, olimpiyatta Beşiktaş’a verdiği 2 penaltıdan sonra hakemliği bırakması, Cem Papila’nın Beşiktaş-Samsun maçı. Gerçekten akılda kalan maç sayısı bir elin parmağını geçmez ama günümüze bakınca o maçlara gösterilen tepki sıradan bir penaltıya bile gösteriliyor. Millet olarak herşeyimiz değişti hayvan gibi bi analiz gerek bu durum için.
Bu ikiliyi dinlemek çok keyifli. Hakemlik konusunda ana konuya katılıyorum. Toplum olarak komplo teorileri üzerinden dünyayı okumanın getirdiği sorunları, hayatın her alanında deneyimlediğimiz gibi futbol alanında da deneyimliyoruz. Burada verilen bir futbolcu bir maçta kaç hata yapar? hakem de o kadar hata yapma lüksüne sahip örneğine başka bir açıdan bakmak ve eleştirmek istiyorum. Emre Özcan daha önceki programlardan birinde Merih Demiral'ın geçen sezon şampiyonlar liginden Juventusun elenmesine sebep olan hatasını Juventus kariyerini bitiren hata olarak tanımlamıştı. Juventus bu hatası ile ondan vazgeçti demişti. Bu mantıkla yapılan hata sayısı kadar yapılan hatanın sonucu ve büyüklüğü de önemli oluyor. Bu bakış açısı ile bir hatanın büyüklüğü ve sonucunun hakemin kariyerini sona erdirecek seviyelere çıkabilmesi mümkün. Yani hata sayısı ve yüzdesi zaviyesinden bakmak esasen çok da yeterli olmuyor. Tabi ki hakemlerin hata yapma imkanları var. Fakat bu hatadan dönebilmeleri için kurulan sistemler ve yardımcıları mevcut.
Önder Özen, Beşiktaş'ta görev yaparken tam da şu an eleştirdiği insanlar gibi davranıyordu. 'Ben Bilic'e bu takıma 12'ye karşı 11 oynamayı öğretmelisin' demiştim bile diyordu. th-cam.com/video/BIiba6m2JVI/w-d-xo.html Asıl sıkıntı bu zaten, kendisi görevdeyken aynı şu an eleştirdiği insanlar gibi davranıyor. Çünkü belki de böyle davranmasa o görevde uzun süre olamayacak. Düzen bu, siz de uyuyorsunuz. Farklı davranacak olan zaten orda uzun süre duramıyor ya da en başta gelemiyor.
Bu bölüm diğerlerine kıyasla yüzeysel kalmış. Voleybol üzerinden örnekleme elma armut örneği olmuş bence. Cüneyt hoca üzerinden yapılan ‘standard sapma’ deyimi kullanımı ve örneği güzel, programın seviyesini belirmeye açısından da. İrdelenmesi gereken Cüneyt Çakır’ın neren bazı maçlarda ‘kendi standartlarından sapıyor’, bu değerlendirilse sorunun temeline inilebilirdi muhtemelen. Önder Özen’in kuralları bilmiyorum ya da yeni kuralları takip etmiyorum sözünü doğru bulmadım. Hakemin ligde sonuçları belirleyen en son faktör olması gerektiği daha net biçimde söylenmeli ve bunun temel nedenleri daha net belirtilmeliydi.
Hakem konusunda futbolu diğer sporlarla kıyaslamayı çok doğru bulamıyorum. Diğer sporlarda maç boyunca takımlar onlarca sayı atıyorlar. Hakemin kötü olması için maç boyunca istikrarlı bir şekilde yanlı davranması gerekiyor. Futbolda tek gole yapılan hakem etkisiyle kıyaslanamaz bence. Diğer liglerle olan futbol kıyaslamasına bir şey demiyorum doğru tabi ki
Güzel kardeşim orda tekniğe dayalı bir kıyaslama olmadı. İşin, oyunun, olgunun felsefesine dayalı bir çıkarım oldu. Voleybol'un yetiştirdikleri ve futbolun yetiştirdikleri kıyası ile...
Önder hocama maalesef katılmıyorum :) voleybol ile futbol hakem açısından pek kıyaslanamaz kanımca. voleybolda hakem üst üste hata yapsa geri döndürme şansı büyüktür. maçların çok azı son sayıya kalır. ama futbol ya da baskette hakemler hata yaparsa geri dönüş oldukça zor olabilir. yine de “ne olursa olsun” hakemler hata yapabilir diye düşünülmeli. etkilerinden bağımsız, bu hataların “sayısı” abartı olmadıkça kabullenmeyi bilmek gerekiyor. sporun amacı hakem hatalarına rağmen rakibini yenebilmek olmalıdır. bu açıdan da Önder hocamıza kesinlikle katılıyorum.
Bence bu müthiş programlardaki değinilmeyen tek unsur, ki neden değinilmediğini veya değinilemediğini hepimiz çok iyi biliyoruz; sporumuzdaki bu problemlerin derinine indiğimizde hemen hepsinin ortaya çıkışının ülkemizin son 20 yıldaki ekonomik, politik ve sosyal çöküşü ile direk ilintili olması. Bunun dışında emeğiniz çok değerli, lütfen devam edin, ülkenin bu tarz perspektiflere maruz kalmaya ihtiyacı var.
Futbolun Türkiye'deki sosyolojik konumlandırılması bence çok önemli bir indikatör. Voleybol, basketbol, yüzme, atletizm vb. futbol dışındaki sporlarda kadın-erkek sporcularımız, antrenörlerimiz, yöneticilerimiz ve hakemlerimiz; eğitim ve medeni seviyeleri yüksek, kariyer planlamaları olan insanlar. Maalesef futbol sektörü içerisinde lise mezunu dahi olmayan futbolcular, hatta yöneticiler ve antrenörler milyon eurolar ile oynuyorlar. Buna paralel olarak eski futbolcudan dogma yorumcular, yazarlar vs. kalitesi de buna paralel oluyor. Lise bitirmemiş, milyon euroları olan eski bir futbolcuyu şampiyonlar ligi finali yorumlamaya çıkaramazın maalesef; hem egoları o ortamı kaldırmaz hem de iletişim beceri seviyeleri, baktığımızda şu an lokaldeki seviyenin yerlerde olduğunu da görebiliyoruz zaten. Çok kompleks bir konu ve 'Katılmıyorum' bölümlerinin hepsi bir biriyle iç içe. Futbolun Türkiye'de insanlar üzerinde nasıl bir etkisi var ve nasıl bu noktaya getirilmiş, sosyoloji uzmanları üzerine büyük araştırmalar yapmalı diye düşünüyorum. Politikası da futboldan yapılır, bürokrasisi de. Birilerinin yeğeni, ortağı vs. olan menajerlerin, hocaların komisyon cukkalamak üzere kurulduğu bir sistem, kara parası da futboldan aklanır, ve daha neleri.. Kısacası futbol piyasasındaki herkesi belirli bir eğitim seviyesine çekmek ve Türkiye için o 'beklenen' değişimin gelmesi şart.
Abi yanlış anlamayacaksanız yapıcı bir eleştiri yapmak adına söylemek istediğim birkaç şey var. Normalde sayın önder özen abimin görüşleri beni çok etkiler. Fakat bu programda söylediklerine hiç katılmadığımı söylemeliyim. Sizin gibi futbola hayatımı adamış birisi değilim ben sadece 23 yaşında yaklaşık 10 senedir futbol takip eden sıradan bir futbolseverim. 1)Voleybolda başarılıyız bu yüzden hakemler konuşulmuyoru futbolla ilişkilendiremedim. Voleybolda hakemlik yoruma açık bir meslek değil. Kurallar belllidir. Bir robotu koysak o bile hakemlik yapabilir. Top çizgiyi geçti mi ? Fileye çarptı mı ? Oyuncu fazladan dokundu mu ? Bunlar net bir şekilde görülebilir. İsterseniz bir yazılımcı olarak görüntü işleme ve makine öğrenmesi kullanarak size voleybol maçlarını kusursuz bir şekilde yöneten bir hakem kodlayabilirim. Futbol temaslı bir oyun bunu eminim ki benden çok çok daha iyi biliyorsunuzdur. Kararlar yoruma açıktır bu yüzden buradaki teşbihe ve alakalandırmaya kesinlikle katılmıyorum. 2)Hakem ligimizdeki oyun kalitesini etkileyen en büyük faktörlerden biri. Buradaki mesele o penaltıyı vermiş o kartı vermemiş değil. Bizim ligimizde topun oyunda kalma süresi 50 dakika. Bugün avrupada yüzüne bakılmayan macaristan hatta belarus liginde bile top bizim ligimizden daha fazla oyunda kalıyor. Her 30 saniyede bir oyun durursa nasıl bir kaliteli oyun izleyebiliriz ki ? Oyun kalitesini arttırmak istiyorsak önce hakemler oyunu durdurmayacak. Daha sonra hocalar ve futbola bakışımız eleştirilir ve değiştirilir. Bir oyunu daha çekici hale getirmek istiyorsak önce oyunun kurallarının doğru bir şekilde uygulandığından emin olmak zorundayız. Bu yapıldıktan sonra eğer hala oyun kalitemiz düşükse ve avrupaya oyuncu veya hoca ihraç etmiyorsak bu meseleyi tartışabiliriz. Ama şuan bizim ihraç edecek bir malzememiz yok. Çünkü hem atölyeler hem de atölyedeki yetkili kişiler yetersiz. Özetle hakemlerin günah keçisi değil, hadesin 3 başlı köpeği kerberosun 3 başından biri olduğunu düşünüyorum. 3)Maçtan sonra hakem konuşabilir hocalar. Bunlar major liglerde de görülebiliyor. Sen insanların konuşabileceği malzemeler vermezsen konuşacak insanlar saçmalamaya başlarlar. Ama varda bir pozisyonu 8 dakika izliyorsan tabi ki de teknik direktör maç sonunda hakemden başka bir şey konuşmayacak. Çünkü senin hakemin oyunun önüne geçiyor. Ayrıca bizim hocalar başka konular da konuşabilir ama yine senin muhabirlerin hakemden başka bir şey sorabilecek kapasitede değil ki
Cüneyt Çakır hakkında söylediğiniz her şeye katılıyorum ancak bu seviye bir hakemin Türkiye Ligi'nde bu kadar standart dışı yönetim göstermesini de sadece burada olan baskıya bağlamamak gerekir. Lig konsantrasyonu avrupadaki konsantrasyonunun yarısı değil maalesef...
Futbola bakış açımı ince ince değiştiriyorsunuz hocam. Tabii siz farkında değilsiniz bunun. 21 yaşında bir futbol hastasını ilmek ilmek işlediğiniz ve doğruya sürüklediğiniz için çok teşekkür ediyorum. Var olun.
Önder Özen'in hemen her söylediğine katılıyorum ancak voleybol camiasının hakem yaklaşımı üzerinden verdiği örnek pek yerinde bir örnek değil. Voleybol, yapısı itibariyle fiziksel temas barındırmadığı için saha içine etkisi futboldaki kadar büyük değil hakemin. O yüzden karşılaştırma yapmaya pek uygun branşlar değil hakem açısından.
Size katılıyorum. Ek olarak oyun süresinde ortalama 100-150 sayının atılabileceği bir oyunla 4-5 skoru yapılabilen bir oyunun rekabet derecelendirmesi de farklı olmalaıdır.
yenilgiyle ilgili söyledikleriniz hakkında en yakın örnek olarak olimpiyatlarda ilk gün mete gazoz ve yasemin anagöz ün çiftlerde 4. olduğunda tamamen bir başarısızlıktır denmişti, sosyal medyadan linçler yapıldı. 1 hafta içerisinde mete gazoz altın madalyayı aldı harika çocuk. Geçen gün de harika çocuktu mete
Önder Bey öyle beyefendi bir profil ki, kendilerinin argo diye tasfir ettiğini ben evladıma tekerleme diye öğretirirm...Sayın Hoca centilmenlikte çıtayı arşa çıkarıyor.
hoca atillanın sarılıp üstelik bunu uzatmasına karşılıklı diyerek, biraz da sinirle hakemden ağladı :) 2,85 xg ye pozisyon yoktu, 3 sezon oynansa gol atamazdı dedi, ya 1 hafta geçmeden, efsane hakemden ağlayış :)) itiş kakış vardı ben futbol yorumlarım ama itiş kakış kısmına dilim dönmüyor falan :) neyse sakinleşince hocam yine bi tanedir :)
ali koç bile "hakemin tek doğru kararı penaltıydı" diyor, hocam karşılıklı diyor :)) hakemden ağlamaya alışkın olmadığı için senkronu tutturup koroya uyamıyor :))
Hakemlerin nasıl seçildiğinde de bahsetseydiniz keşke. Türkiye'deki hakemlerin yüzde doksanı hakem filan değil. Sokak maçı yonetse maç yarıda kalır tekme tokat döverler hakem musveddelerini. Bu bölüm olmamış
Çok güzel bir program her bölüm ayrı bir ders niteliğinde ama bu bölümle ilgili şöyle bir tespitte bulunmak istiyorum. Biz futbolseverler hakemlerin hatalı verdikleri kararlar için değil art niyetli oldukları için eleştiriyoruz. Bu programı TS-FB maçından sonra izledim ben o yüzden art niyet konusuna dikkat çekmek istiyorum. Yoksa hatalı karar verilebilir kaldıki herkesin hemfikir olduğu bir hakem kararı da yoktur.
Önder Özen, Emre Özcan'ı överken aşırı gururlandım. Zirve Özcan öz abimiz gibisin. Türkiye'nin en büyük yorumcularıyla iş yapıyor olmandan dolayı çok mutluyuz. ADAMSIN.
Emre Özcan da Türkiye nin en büyük yorumcularından Önder Özen adına mutlu ol böyle bir zirveyle program yaptığı için
Önder Özen konuşsun sabaha kadar dinlerim. Bu seri için ayrıca teşekkürler. Umarım ilerleyen dönemde Socrates ekibine katılır.
futbolun taktiğine kafa yoran birisi olarak Emre Özcan favorimdi, bir de yanına tv sansüründen kurtulup gelen futbol bilgisi, taktik, teknik, anı, hitabet ve sempatisiyle dinlemekten bıkmayacağım Önder Özen'i görmek muazzam.. şu ikili 72 saat konuşsun dinlerim.
"Toplam Kalite" kavramı bu kadar güzel anlatılamazdı. Lise felsefe dersinde ilgili kısmı izleteceğim. Müthiş!
Öğrencilik hayatlarımız sınavlara son gece hazırlanmakla övünerek geçti, sanırım sorunun temeli oradan başlıyor.
Mükemmel bir seri. Önder Özen ve Emre Özcan gibi isimler bu ülkeye fazla...
Önder özen, ülkemizde değeri bilinmeyen spor adamlarından biri
22:20 hocam çok iyi çocuk yetiştirmişsiniz çok haklı gerçekten
Pekçok konuda herkesimin alması gereken dersler barındıran,şahane bir program olmuş.Sevgili Emre Özcan ve Sevgili Önder Özen hocam ağzınıza sağlık
Çok güzel konuşuyor. Acaba tekrara düşer mi diye her konuşmasında açık arıyorum ama bulamıyorum. Çok teşekkür ederim hocam, bu ülkenin futboluna fazla olduğunuz için. Sizede teşekkür ederim Emre Bey, güzel program ve güzel konular.
Önder hocam sen anlat biz diyelim be. Emre Özcan abim sen zaten gönüllerdesin
Bu kadar kaliteli bir söyleşiyi dinleyebilme ayrıcalığına erişebildiğimiz için teşekkür ederim. Futbolla az buçuk ilgilenen herkes dinlemeli. Özellikle efsanefi kaybetmeler meselesi, çok önemli.
Her nitelikli iş sahibi gibi Önder Özen de ait oldugu kurumu yukarı çekenlerden, varolun hocam.
Hocam sizi dinlemek büyük keyif. Çok aydınlatıcı fikirleriniz var. Umarım bu ve bunun gibi seriler devam eder.
20:58 düğmeyi görünce çığlık attım ıdfhguıohsdıofghosdıhgdf
Müthiş program. Hatta son 2 yıldır tanık olduğum en farklı bakış açılarını ortaya koyabilen ufuk açan bir program. Emre özcan'ı dış ses olarak değil de aynı masada görebilsek keşke.
Helal olsun önder bey gerçekler bu, sanki herkez üstdüzeyde sadece hakemler kötüymüş gibi bir algı yaratılıyor 👏👏👏👏
Sıkılmadan dinliyoruz, öğreniyoruz, keyif alıyoruz. Teşekkürler
"Biraz argo konuşacağım" diyerek mahçup bir şekilde lafa girip "Futbolda adalet fifti fifti" dedi Önder Özen. Seviye çok tatlış bir noktada gerçekten. Kalp.
Müthiş seri ama sanki bu bölüm biraz yüzeysel kaldı. Hatalı maçlarından sonra kariyeri bitirilen hakemler, MHK-TFF-Siyaset ilişkisi, hakemlerin hakemlik dışı gelir kaynakları gibi alt başlıkların konuşulmaması tercih mi hata mı bilmiyorum ama eksiklik.
Zaten aslında olay bu, bu yazdıklarının temel kaynağı hakemler değil, ve bence derin konular derken ilerleyen bölümlerde buralara değinilecektir
çok doğru yorum Özgür Diyar Kozan!
@@yusufberk teşekkürler Emre Aydın
Çok yüzeysel bir yorum. Birincisi ortalama bir saatlik bir programda bir konunun her yönüyle ele alınması mümkün değil, ikincisi bu konu hakkında ne diyebilirler ki? "Siyaset futbola karışıyor bu yanlış" "Büyük takımlar baskı yaptırıp hakemlere futbolu bıraktırıyor" "mhk-tff kötü yönetiliyor" deyince derin mi konuşmuş olacaklardı? Her futbol programında bunlar konuşuluyor zaten gidin açın izleyin onları. Adamlar işi sosyolojiye kadar götürmüşken program yüzeysel kalmış yorumu çok boş bir yorum olmuş kusura bakmayın.
çoğu yazılımcının beklediği bildirimsin socrates.
Yine 10/10 bir bölüm bilgilerinizden ve anlatımınızdan dolayı teşekkür ederim.
Standart ve standart sapma ile aciklamak muthis isabetli bir yaklasim. Her unsuru seviye uzerinden degerlendirmek de kesinlikle oyle. Socrates Dergi de spor basininin standart sapmasidir. 😀❤
Tek kelimeyle harikasınız.. Teşekkürler, saygılar..
Çok güzel format ve programlar.. Emeğinize sağlık.
Çok kaliteli bir insan. İzlerken çok keyif alıyorum.
Hocamı izlerken resmen hipnoz oluyorum. Muazzam bir kalite... Benim hocam Sir Özen.
Çok güzel tespitler her cümleye sonuna kadar katılıyorum
Önder Bey'in açıklamalarına bayılıyorum ve her hafta bu programın gelmesini iple çekiyorum. Emre Özcan ile müthiş ikili oldular. Bu programın bir mini seri olarak başladığını biliyorum ama umarım daha da ilerisine götürürler. Bu haftaki değindikleri konular hakkında, çok sevdiğim bir alıntıyı paylaşmak istiyorum. Ünlü yazarlar Paul Auster ve J. M. Coetzee'nin karşılıklı mektuplaşmalarının yer aldığı, "Şimdi ve Burada: Mektuplar 2008-2011" isimli kitaptan :
"...Sporlar bize kazanmaktan daha çok kaybetmekle ilgili şeyler öğretir; çünkü çoğumuz yeniliriz. Öğrettiklerinin en önemlisi de yenilmenin doğal olduğudur. Yenilmek dünyanın en kötü şeyi değildir; çünkü savaşların aksine, sporda yenilenin gırtlağı yenen tarafından kesilmez."
Serinin her bölümü ayrı lezzet, sabırsızlıkla yeni bölümleri bekliyoruz.
Muazzam tespitler ve inanılmaz bir video. Gerçekten tebrik ediyorum.
Önder Özen videosu geldiyse 20 dakika içinde yerimizi alırız biz de. Ağzınıza sağlık şimdiden. Daha dinlemeye başlamadım fakat Önder hoca haklı.
Emre Özcanın Maraton Programı üzerinden verdiği örnek bence muazzam ve 10/10 tespit
Oyuna dair güzellikleri görelim
Kaliteli keyifli vakit için teşekkürler iyi ki varsınız @Socrates
16:21 şampiyonlar ligi tarihinin en dramatik 3-5 maçından biri olan man. city-tottenham maçını o listeye koymayan editörü tebrik ediyorum
Guardiola hakem hakkında neredeyse hiç konuşmamıştı sanırım juventus real finali aynı şekilde
"Türkiye'de rekabet" konulu bir bölüm de olmalı. Rekabet sağlıksız ve bunu nasıl düzeltiriz gibi.
Bu Tarz programlarlarla halk bilinçleniyor, ne zaman bu tarz programlar tv de yayınlanır o zaman daha da gelişmiş oluruz
Öncelikle çok klasik olacak ama Socrates ekibine bize bu hizmeti sağladıkları için teşekkür ederim ülke futbolu adına. Ben şimdikilerin Z kuşağı diye adlandırdığı kuşaktan gelen bir bireyim ve sosyal medyanın fanatizimle birleştiği bir ortamda büyüdüm. Bu bölümü izleyesiye kadar genel hataları hakemlere atar, takımım kaybetmişse gerçekten de ilk sorunu hakemlerde arardım. Bende de suç tabii ama buna mecbur bırakıldım ortamdan dolayı, hepimiz bırakılıyoruz. Hakemlerin de insan olduğunu unuttuk üstüne takımlarımızı ve hatta futbolu yönetenleri sorgulamayı bıraktık. Git gide daha da kötü bir hale geliyoruz. Keşke Önder Özenin de bahsettiği gibi yöneticilerin (kulüp başkanları, TFF vs...) çoğu işine inanıp doğru düzgün çalışsalar ülke futbol adına zaten bu sorunların hiçbiri kalmayacak.
Diğer farkındalık yaratan konu ise 2008 sonrası gelmeyen başarılar; turnuvaya gittiğimize pişman olduğumuz senelerin yaşanması futbol üstünde bir konu olduğunu ''genel olarak'' ülkenin politikalarıyla alakalı olduğunu düşünüyorum.
Türkiye Voleybol Federasyonu örneği çok güzel ve isabetli olmuş. Diğer tüm spor branşlarının federasyonları, TVF'nunun neler yaptığını, nasıl başardığını benchmark yapmalılar.
Daha uzun olsun araları kesmeyin lütfen!!
Önder hocayı sabaha kadar dinleriz biz
Umarım mini seri olmakla kalmayıp düzenli bir program haline gelir. Zevkle takip ediyorum.
Gerçekten kaybetmenin ve hata yapmanın değerini bilmiyoruz. Benim kazandığım en ufak bir başarı varsa bunun tek nedeni zamanında yaşadığım kayıplar ve yaptığım hatalardır.
Önder özenin küçük oğlunun haklılığı bir maçla daha ispatlandi
önder beyin: türkiyede rekabet gerçekten felaket dedi, bunu bir program konusu yapsanız çok sevinirim.
Önder Hocam
Bu “katılmıyorum” konseptiniz çok şık olmuş gerçekten.Solo daha iyi anlaşılıyorsunuz sanki.Türk futbolunda konuşulacak konu bitmez.Umarım bu şekilde devam edersiniz.
Son “hakemler” programınız gerçekten çok çarpıcıydı.Söylediklerinize muhalefet ya da eleştiri olarak algılamazsanız haddimi aşarak bir kaç kelamda bulunmak isterim.
Hakemlerin sorunlardan sadece biri olduğunu kabul ediyorum.Siz “günah keçisi” deyimiyle açıklamışsınız ,ben de benzer olarak “süspansiyon” metoforuyla düşünürdüm hep bu konuyu.Hakemleri, herşeyin çok da iyi olduğu bir ortamda, yine çok iyi olmayanlardan biri olarak nitelemektense,nasıl ki ciddi bir hastalık kendini, basit bir yumru,isilik semptomlarıyla açığa çıkarır, aynen öyle ciddi bir tetkik alanı olarak görmemiz gerektiği fikrindeyim,görmezden gelmektense.Çünkü hakem saha içinde,iki tarafın haricinde yekpare bir taraf olan ve saha dışına açılan ilk kapı görevini üstleniyor.Kendimi tekrarlıycam ama, nasıl ki takım içi bir sorun saha içinde kendini uyumsuzluk,disiplinsiz olarak gösteriyorsa,saha dışındaki sorunlar da kendine hakem vasıtasıyla ifade alanı buluyor.
Programda çok güzel anlattınız, 2000’lerde 1-2 avrupa kupasıyla başlayan sürecin parabolik bir düşüşle nasıl da 2012’lerde dibe vurduğunu.“Bi ara bakacağım o zaman neler olduğuna” ifadesiyle, bu düşüşe neyin sebep olduğu konusunda bir kanıya sahiplinizi de ,sarkastik bir şekilde belli ettniz aslında.Hal böyleyken Oğlunuzun(Allah bağışlasın) Fenerbahçe üzerine oyunlar oynandığı fikrine kapılması kadar doğal bir şey yok.Tam da o 2010 dönemlerinde, Fenerbahçe taraftarı,anons skandalıyla,yaşanabilecek en büyük travmalardan birini yaşadı ve İnsanlar aptal yerine koyuldu.Hani derler ya düşmanımın başına vermesin diye,işte o hesap.Kanımca ilk yara burda açıldı ve insanlar da,sizin tabirinizle fıtretmeye burada başladı.Çok yakın bir gelecekte, yine Fenerbahçe,bu sefer tüm futbol taraftarını aptal yerine koymakla suçlandı.Bu da topyekün bir güvensizlik ortamını doğurdu.Herkes tarafı uyarınca kendi olmayandan süphe eder duruma geldi,ve hala şüphe edegeliyor .”Hayır ,yapılmamıştır.” dense de inanılmadı,”yaptım ama bi sorun niye yaptım” dense de.
Önceden hatırlarım fener maçında gs’ye 4 kırmızı kart birden çıktığını ya da tarışmalı bir kararla derbi kazanan takımı.Yine hakem en ağır şeklide eleştirldi ama bunun basılan bir düğme sonucunda olduğunu düşünmezdi kimse.
Yine örneğini verdiğiniz rize-gs maçı.Muhtemelen paralel evrende 5. Dakikadaki golle 1-0 bitecek maç “dur ona ayıp oldu şöyle yapayım,dur şimdi yanlış anlamsınlar şunu vereyim” düşünceleriyle zıvanadan çıktı.Çünkü, yine 2010’larda lügatımıza katılan “eyyamcılık” ,yüz kızartıcı bir suç değil ama birinin talimatıyla rakibe maç vermek katli vacibi gerektirir.Kimse kusura bakmasın,bu şartlarda ben de hakem olsam ben de dansözlük yaparım amiyane tabirle.Hal böyleyken insanlar,futbol adamları gibi kariyerist bakamıyor olaya.Ekranda en dikkat çeken şey neyse, onu izliyor onu konuşuyor doğal olarak.
Geçen bahis tüyoları veren bir youtube programında,yorumculardan biri bugünki TS-Fb maçının ilk yarısına üst olur dedi.Zivri zekasıyla SAÇ da durur mu yapıştırdı cevabı “ Eğer maçın hakemi Cüneyt Çakır olursa asla buna izin vermez”.Atamalar daha yapılamamıştı o zaman.Bir kaç oyunculukla da Cüneyt Çakır taklidi yaptı “dur baba o golü atma” falan.Anlatamadım ama izleseniz çok komik..Yani demek istediğim benim için futbol bir eğlence aracı.Kaleyi bulmayan şutu,pas hatasını konuşmaktansa ,bu daha cazip geliyor.Olay, komplo teorisyeni vs. realist olmaktan öte aptal yerine konmak vs. sorgulayan olmaktan ibaret.
Her nasıl kimsenin sanıldığı kadar, kapalı kapılar ardında dönen dolapların o kadar da meraklısı olmaması gibi bazılarının da kalabalıkların malumu görmezden gelmelerini beklemeleri naiflik oluyor.Tasarlanıp fixlenen bir organizasyonda ,purosunu tüttürerek "haha.aptallara bak nasıl da katılım gösteriyorlar" diyen birinin nazarında katılımcı olmaktansa, taraftar kendi gündemini yaratıp onunla eğlenmeyi yeğler.Ya da Demirkol'un dediği gibi lunaparka sinemaya gider.
Aslında saha dışına kayan bu alakayı yine saha içine taşımak yine siz futbol adamlarının elinde.Bir önceki programdı sanırım ,Kante’nin nasıl Kasımpaşa’nın kapısından döndüğünü anlatmıştınız.Gerçi adam için hayırlısı olmuş ama algoritmaların bunu nasıl başardığı gerçekten merak konusu.Maç sonu dataları da aynı şekilde.Bu tarz bilgileri ele aldığınız bir program, özellikle gençlerimizin bu konulara ilgili alaka geliştirmesine ortam hazırlayabilir.Programınızın ve başarılarınızın devamını diliyorum.Sevgiler saygılar.
"Düğmeye basıldı" üzerine: Herhangi bir otoritenin (Bu, bir devlet başkanı olabilir, bir şirketin genel müdürü olabilir, bir teknik direktör veya kulüp başkanı olabilir) hayali bir düşman yaratıp kendi günahlarından arınma yöntemlerinden biri "düğmeye basıldı" söylemi. Emin Alper'in "Tepenin Ardı" filminde güzel işlenmiştir bu konu.
Önder Özen'in, biz yenilgiyle barışık bir ülke değiliz cümlesinin altına imzamı atıyorum
35:13 Biraz argo söylicem ama dedikten sonra futbolun adaleti dedi ve durdu. Aha dedim erol mütercimler gibi patlıcak, adam gitti futbolun adaleti fifty fifty dedi.
İyi ki yapıyorsunuz bu programı be
Önder Bey dün akşam hakem konuştu ve suçu da hakeme attı. Soran olursa yok konuşmadık dersiniz.
Önder Özen her zaman aydınlatıcı ve bilgilendirici yorumlar yapıyor
Voleybol ile futbolu nasil kiyaslayabiliyorsunuz anlamadim. Ortadaki fileyi kaldirsinlar sen o zaman gör. Ortalama 100 sayi ile sonuclanan oyunla, 1-0 gibi skorlari nasil kiyaslayabiliriz?
Voleybol ülkemizin dünyada en iyi olduğu daldır. Fakat hakem voleybolda büyük bir etken değil. Nasıl teniste bir etken değilse voleybol için de öyle özellikle son senelerde challenge hakları da olduğu için yoruma açık bir alan yok. Ama futbol veya basketbol böyle değil. Hem temaslı sporlar hem de yoruma açık çok konu var. Ama takımlarimızın eksikliğini hakemde araması da çok yanlış.
Dogru. Kiyaslama yapılacaksa diger liglerle yapilmalı , diger sporlarla degil.
Bu yıl Premer ligde de hakem hataları oldu . Orda ne kadar konuşuldu bu , bunların örnek olarak verilmesi daha doğru
@@mehmetaktas6723 veya bizim hakemler VARı ne kadar etkili ve verimli kullanıyor bunlar konuşulmalı. Her insan hata yapar ama bu hatadan dönülmesi için bir teknoloji var. Nasıl bir oyuncu pas hatası yapıp pozisyon veriyorsa başka oyuncu o topu alarak onun hatasıni düzeltiyorsa VARın en büyük amacı bu yardım .
bravo okan. aklı başında adamlar verilen berbat örneklemeyi ne alaka diye karşılıyor. şaka gibi gerçekten :)
Okan Tekinalp e katılıyorum.Bir de VAR da görmek veya işine gelmemek durumu var.Apaçık fauller penaltılar bazen var uyarısı olmuyor bazen izleyip yok diyorlar bunlar da konuşulmasın mı?
@@selimhan5781 Konusulmasin tabiki. Hakem hatalari 'random' yani rastlantisaldir ve bir sezonda butun takimlar oyle yada boyle esit etkilenir. Butun takimlar habire cikip bu sene 9 puanimiz gaspedildi der ama hodri meydan sene basindan beri 4 buyuklerin lehine ve alehine yapilan ve sonucu etkileyen hatalarla puanlama yeniden yapilsin bakin bakalim lig sonunde ne olacak. Ayrica VAR denilen sey ofsayt ve hakemin GOREMEDIGI pozisyonlar icin var. Eger siz hakemin gorup yprum yaptigi pozlara bile 'hayir kardesim sen yanlis yorumladin gel bak diyemezsin' o zaman oyun akmaz, heyecan sifira iner. Ayrica futbolun icinden insan faktorunu almak futbolun ruhuna aykiridir. O zaman hakemleri iptal edin, doseyin kameralari ve bilgisayarlar karar versin. O oyundan zevk alacak misiniz?
1)Hakem demek Adalet dağıtımıdır. 2)Futbol kurallar oyunudur ve bu kuralların sahada adil bir şekilde uygulanmasının tek sorumlusudur. 3) Futbol bir kültürü yansıtır ve hakemler bu kültürün bir parçasıdır. Bu kültürün sahada uygulanması için 6 unsurdan biridir. Futbolcu, Teknik kadro, Hakemler, Taraftar, Yönetim, Federasyon ve Medya/Yazarlar. Türkiye’de hakem sorununu çözmek için Ekol yaratmak gerekiyor. Bizdeki ekol hakeme saldırmak. Ne olursa olsun herkes hakeme yükleniyor. Hakemin her kararına müdahale var. Taca çıkar müdahale, kornere çıkar her futbolcu elini kaldırır, faul olur hakeme üşüşürler vs. Maç biter oyuncu, teknik kadro, taraftar, yönetici, medya hep hakem konuşuyor. Hakemleri konuşmak için hakemler yorumculuk yapıyor, bu beş büyük ligde yoktur, olamaz. Çözüm:
Bir ekol yaratmak.
Atıyorum. Maça dair hikayen olacak, top bendeyken benim karşı kaleye gidip sonuçlandırmak için bir planım olmalı, top rakipteyse topa sahip olmak için benim bir planım olmalı, rakip organize değilse hızlı geçiş, yada kontra atak yapma planım olmalı, hızlı ve direk kaleye gitme planına sahip olmak.
Şimdi bunun ulusal liglerimizde ve enternasyonel yarışmalarda uygulanması için, futbolcu, hakemler, teknik kadro, taraftar, yönetici kadro eğitilmeli. Yani bütün eğitim bu ekolün uygulanması için eğitilecek. Hakem futbolun hızını ve mücadelesini kesmeyecek, futbolcu oyunu düşünecek ve hakemi nasıl aldatırıma odaklanmayacak, yöneticiler oyunun uygulanmasına odaklanacak, medya bu oyun uygulanıyor mu futbol aktivistleri tarafından ona odaklanacak vs.
Ayrıca bence futbol terminolojimizden büyük takım, Avrupa/anadolu ayrımını, kaldırmamız gerekir.
izlenme gereği neyse yapalım, şu program bitmesin.
Hakemlerin etkisi yok demek en büyük kolaycılık, bu kolaycılığa kaçan Önder Beyi tebrik ederim.
Emre Özcan' ı dış ses olarak duyarken kendimi snooker izliyormuşum gibi hissediyorum
Önder Özen ve Metin Tekin ile Socrates Teknik programı müjdesini verin lütfen 🙏🏽
16.10.2021 saat 02.21'de izliyorum programı. Önder Özen programın 18:59'de Emre Özcan'ı yorumculuk performansı özelinde övdü. Bu da kaydedilsin...
Sondaki “derinleşicez” lafı çok kritikdi.Şimdiyedek görmediğimiz derece kaliteli yayınlar bizi bekliyor)
Program muhteşem
30:51 2008'den sonra şişen ekonomimizle birlikte kendimizi gerçekten büyüdük hissettik ve aslında bizleri oraya getiren değerleri unutarak sürekli olarak para ile işimizi çözmeye çalıştık. 1996-2008 arası Türkiye'den antrenör, futbolcu, hakem ihraç ettik. Biz ihracatı bırakıp ithal etmeye çalıştık. Yıldız transferler, çilekler/çikolatalar derken 2016 yılına kadar bütün sermayemizi tükettik. Sonrasında verilecek para kalmadığından vasata tamah etmek zorunda kaldık. Şimdi artık deniz bitti, borçlarımız sürdürülebilir değil diye dolaylı yoldan da olsa eski düzene dönmeye çalışıyoruz. Emin olun 2020'li yıllarda tekrardan başarılı oyuncu ve antrenörler çıkaracağız. Fakat sonrasında aynı hatayı yapacak mıyız bekleyip göreceğiz.
Daha fazla ÖNDER ÖZEN istiyoruz ...
Turkiye seviyesinin cok ustunde bir is , tebrikler
Soluksuz izlendi bu bölüm. 2000-2008 arası tespiti inanılmaz.
bende bi katkı yapayım o yıllar arasında hakem olaylarından hatırlanan Ali aydının GS’ye 4 kırmızı kartı, olimpiyatta Beşiktaş’a verdiği 2 penaltıdan sonra hakemliği bırakması, Cem Papila’nın Beşiktaş-Samsun maçı. Gerçekten akılda kalan maç sayısı bir elin parmağını geçmez ama günümüze bakınca o maçlara gösterilen tepki sıradan bir penaltıya bile gösteriliyor. Millet olarak herşeyimiz değişti hayvan gibi bi analiz gerek bu durum için.
Total kalite bu.
'Bu oyunu harika yapan unsurlardan bir tanesi; içinde bir yenilgi barındırıyor olması.'
Trabzonspor Fenerbahçe maçı hakemden bağımsız nasıl yorumlanabilir?
Bu ikiliyi dinlemek çok keyifli. Hakemlik konusunda ana konuya katılıyorum. Toplum olarak komplo teorileri üzerinden dünyayı okumanın getirdiği sorunları, hayatın her alanında deneyimlediğimiz gibi futbol alanında da deneyimliyoruz.
Burada verilen bir futbolcu bir maçta kaç hata yapar? hakem de o kadar hata yapma lüksüne sahip örneğine başka bir açıdan bakmak ve eleştirmek istiyorum. Emre Özcan daha önceki programlardan birinde Merih Demiral'ın geçen sezon şampiyonlar liginden Juventusun elenmesine sebep olan hatasını Juventus kariyerini bitiren hata olarak tanımlamıştı. Juventus bu hatası ile ondan vazgeçti demişti. Bu mantıkla yapılan hata sayısı kadar yapılan hatanın sonucu ve büyüklüğü de önemli oluyor. Bu bakış açısı ile bir hatanın büyüklüğü ve sonucunun hakemin kariyerini sona erdirecek seviyelere çıkabilmesi mümkün. Yani hata sayısı ve yüzdesi zaviyesinden bakmak esasen çok da yeterli olmuyor. Tabi ki hakemlerin hata yapma imkanları var. Fakat bu hatadan dönebilmeleri için kurulan sistemler ve yardımcıları mevcut.
GS 13-14 sezonunda UCL son 16 yaptı. Geçen programda da bu programda da unuttunuz Avrupa başarılarını söylerken
Önder Özen, Beşiktaş'ta görev yaparken tam da şu an eleştirdiği insanlar gibi davranıyordu. 'Ben Bilic'e bu takıma 12'ye karşı 11 oynamayı öğretmelisin' demiştim bile diyordu.
th-cam.com/video/BIiba6m2JVI/w-d-xo.html
Asıl sıkıntı bu zaten, kendisi görevdeyken aynı şu an eleştirdiği insanlar gibi davranıyor. Çünkü belki de böyle davranmasa o görevde uzun süre olamayacak. Düzen bu, siz de uyuyorsunuz. Farklı davranacak olan zaten orda uzun süre duramıyor ya da en başta gelemiyor.
Gözüme takıldı 17:45 de 15/16 sezonunda cüneyt çakır 2 tane yarı finali nasıl yönete biliyor?Uefa 2.maça farklı hakem nasıl atmaz?
Önder Özen adamlığı 💛💙
Bu bölüm diğerlerine kıyasla yüzeysel kalmış. Voleybol üzerinden örnekleme elma armut örneği olmuş bence. Cüneyt hoca üzerinden yapılan ‘standard sapma’ deyimi kullanımı ve örneği güzel, programın seviyesini belirmeye açısından da. İrdelenmesi gereken Cüneyt Çakır’ın neren bazı maçlarda ‘kendi standartlarından sapıyor’, bu değerlendirilse sorunun temeline inilebilirdi muhtemelen. Önder Özen’in kuralları bilmiyorum ya da yeni kuralları takip etmiyorum sözünü doğru bulmadım. Hakemin ligde sonuçları belirleyen en son faktör olması gerektiği daha net biçimde söylenmeli ve bunun temel nedenleri daha net belirtilmeliydi.
Lütfen devam edin...
muazzam seri
Standart sapmadan bahsederken Önder hoca keşke Fatih tekke ve Gökdeniz Karadenizden de bahsetseydi.
#katılmıyorum zeminler'i sabırsızlıkla bekliyorum
Voleybolda bir maçta 100 den fazla sayı oluyor. Ve 2-3 hata olsa sonucu değiştirmez.
Futbolda bir takım lehine 2-3 hata kabul edilemez
Hakem konusunda futbolu diğer sporlarla kıyaslamayı çok doğru bulamıyorum. Diğer sporlarda maç boyunca takımlar onlarca sayı atıyorlar. Hakemin kötü olması için maç boyunca istikrarlı bir şekilde yanlı davranması gerekiyor. Futbolda tek gole yapılan hakem etkisiyle kıyaslanamaz bence. Diğer liglerle olan futbol kıyaslamasına bir şey demiyorum doğru tabi ki
Güzel kardeşim orda tekniğe dayalı bir kıyaslama olmadı. İşin, oyunun, olgunun felsefesine dayalı bir çıkarım oldu. Voleybol'un yetiştirdikleri ve futbolun yetiştirdikleri kıyası ile...
43:00 benim de boğazım düğümlendi gözlerim buğulandı
Önder hocama maalesef katılmıyorum :) voleybol ile futbol hakem açısından pek kıyaslanamaz kanımca. voleybolda hakem üst üste hata yapsa geri döndürme şansı büyüktür. maçların çok azı son sayıya kalır. ama futbol ya da baskette hakemler hata yaparsa geri dönüş oldukça zor olabilir. yine de “ne olursa olsun” hakemler hata yapabilir diye düşünülmeli. etkilerinden bağımsız, bu hataların “sayısı” abartı olmadıkça kabullenmeyi bilmek gerekiyor. sporun amacı hakem hatalarına rağmen rakibini yenebilmek olmalıdır. bu açıdan da Önder hocamıza kesinlikle katılıyorum.
Bence bu müthiş programlardaki değinilmeyen tek unsur, ki neden değinilmediğini veya değinilemediğini hepimiz çok iyi biliyoruz; sporumuzdaki bu problemlerin derinine indiğimizde hemen hepsinin ortaya çıkışının ülkemizin son 20 yıldaki ekonomik, politik ve sosyal çöküşü ile direk ilintili olması.
Bunun dışında emeğiniz çok değerli, lütfen devam edin, ülkenin bu tarz perspektiflere maruz kalmaya ihtiyacı var.
Hakemlerin röportaj vermesinden bahsedilmiş. Turkiye'de de veriliyodu daha önce. Sanirim hatırlanmamış. 2007ye kadar filan veriliyordu
Futbolun Türkiye'deki sosyolojik konumlandırılması bence çok önemli bir indikatör. Voleybol, basketbol, yüzme, atletizm vb. futbol dışındaki sporlarda kadın-erkek sporcularımız, antrenörlerimiz, yöneticilerimiz ve hakemlerimiz; eğitim ve medeni seviyeleri yüksek, kariyer planlamaları olan insanlar. Maalesef futbol sektörü içerisinde lise mezunu dahi olmayan futbolcular, hatta yöneticiler ve antrenörler milyon eurolar ile oynuyorlar. Buna paralel olarak eski futbolcudan dogma yorumcular, yazarlar vs. kalitesi de buna paralel oluyor. Lise bitirmemiş, milyon euroları olan eski bir futbolcuyu şampiyonlar ligi finali yorumlamaya çıkaramazın maalesef; hem egoları o ortamı kaldırmaz hem de iletişim beceri seviyeleri, baktığımızda şu an lokaldeki seviyenin yerlerde olduğunu da görebiliyoruz zaten.
Çok kompleks bir konu ve 'Katılmıyorum' bölümlerinin hepsi bir biriyle iç içe. Futbolun Türkiye'de insanlar üzerinde nasıl bir etkisi var ve nasıl bu noktaya getirilmiş, sosyoloji uzmanları üzerine büyük araştırmalar yapmalı diye düşünüyorum. Politikası da futboldan yapılır, bürokrasisi de. Birilerinin yeğeni, ortağı vs. olan menajerlerin, hocaların komisyon cukkalamak üzere kurulduğu bir sistem, kara parası da futboldan aklanır, ve daha neleri.. Kısacası futbol piyasasındaki herkesi belirli bir eğitim seviyesine çekmek ve Türkiye için o 'beklenen' değişimin gelmesi şart.
Futbolu güzellik kurtaracak... Oyunu sevmekle başlayacak, Her şey!
Abi yanlış anlamayacaksanız yapıcı bir eleştiri yapmak adına söylemek istediğim birkaç şey var. Normalde sayın önder özen abimin görüşleri beni çok etkiler. Fakat bu programda söylediklerine hiç katılmadığımı söylemeliyim. Sizin gibi futbola hayatımı adamış birisi değilim ben sadece 23 yaşında yaklaşık 10 senedir futbol takip eden sıradan bir futbolseverim.
1)Voleybolda başarılıyız bu yüzden hakemler konuşulmuyoru futbolla ilişkilendiremedim. Voleybolda hakemlik yoruma açık bir meslek değil. Kurallar belllidir. Bir robotu koysak o bile hakemlik yapabilir. Top çizgiyi geçti mi ? Fileye çarptı mı ? Oyuncu fazladan dokundu mu ? Bunlar net bir şekilde görülebilir. İsterseniz bir yazılımcı olarak görüntü işleme ve makine öğrenmesi kullanarak size voleybol maçlarını kusursuz bir şekilde yöneten bir hakem kodlayabilirim. Futbol temaslı bir oyun bunu eminim ki benden çok çok daha iyi biliyorsunuzdur. Kararlar yoruma açıktır bu yüzden buradaki teşbihe ve alakalandırmaya kesinlikle katılmıyorum.
2)Hakem ligimizdeki oyun kalitesini etkileyen en büyük faktörlerden biri. Buradaki mesele o penaltıyı vermiş o kartı vermemiş değil. Bizim ligimizde topun oyunda kalma süresi 50 dakika. Bugün avrupada yüzüne bakılmayan macaristan hatta belarus liginde bile top bizim ligimizden daha fazla oyunda kalıyor. Her 30 saniyede bir oyun durursa nasıl bir kaliteli oyun izleyebiliriz ki ? Oyun kalitesini arttırmak istiyorsak önce hakemler oyunu durdurmayacak. Daha sonra hocalar ve futbola bakışımız eleştirilir ve değiştirilir. Bir oyunu daha çekici hale getirmek istiyorsak önce oyunun kurallarının doğru bir şekilde uygulandığından emin olmak zorundayız. Bu yapıldıktan sonra eğer hala oyun kalitemiz düşükse ve avrupaya oyuncu veya hoca ihraç etmiyorsak bu meseleyi tartışabiliriz. Ama şuan bizim ihraç edecek bir malzememiz yok. Çünkü hem atölyeler hem de atölyedeki yetkili kişiler yetersiz. Özetle hakemlerin günah keçisi değil, hadesin 3 başlı köpeği kerberosun 3 başından biri olduğunu düşünüyorum.
3)Maçtan sonra hakem konuşabilir hocalar. Bunlar major liglerde de görülebiliyor. Sen insanların konuşabileceği malzemeler vermezsen konuşacak insanlar saçmalamaya başlarlar. Ama varda bir pozisyonu 8 dakika izliyorsan tabi ki de teknik direktör maç sonunda hakemden başka bir şey konuşmayacak. Çünkü senin hakemin oyunun önüne geçiyor. Ayrıca bizim hocalar başka konular da konuşabilir ama yine senin muhabirlerin hakemden başka bir şey sorabilecek kapasitede değil ki
Cüneyt Çakır hakkında söylediğiniz her şeye katılıyorum ancak bu seviye bir hakemin Türkiye Ligi'nde bu kadar standart dışı yönetim göstermesini de sadece burada olan baskıya bağlamamak gerekir. Lig konsantrasyonu avrupadaki konsantrasyonunun yarısı değil maalesef...
Bu seri 8 bölümde bitmemeli.
Futbola bakış açımı ince ince değiştiriyorsunuz hocam. Tabii siz farkında değilsiniz bunun. 21 yaşında bir futbol hastasını ilmek ilmek işlediğiniz ve doğruya sürüklediğiniz için çok teşekkür ediyorum. Var olun.
22:04
Sağ ol dostum bunu arıyordum
Yine mükemmel di.
Önder Özen'in hemen her söylediğine katılıyorum ancak voleybol camiasının hakem yaklaşımı üzerinden verdiği örnek pek yerinde bir örnek değil. Voleybol, yapısı itibariyle fiziksel temas barındırmadığı için saha içine etkisi futboldaki kadar büyük değil hakemin. O yüzden karşılaştırma yapmaya pek uygun branşlar değil hakem açısından.
Size katılıyorum. Ek olarak oyun süresinde ortalama 100-150 sayının atılabileceği bir oyunla 4-5 skoru yapılabilen bir oyunun rekabet derecelendirmesi de farklı olmalaıdır.
yenilgiyle ilgili söyledikleriniz hakkında en yakın örnek olarak olimpiyatlarda ilk gün mete gazoz ve yasemin anagöz ün çiftlerde 4. olduğunda tamamen bir başarısızlıktır denmişti, sosyal medyadan linçler yapıldı. 1 hafta içerisinde mete gazoz altın madalyayı aldı harika çocuk. Geçen gün de harika çocuktu mete
Arkadaşlar bilenler bana yardımcı olabilir mi bu Gary Lineker gibi yabancı futbol otoritelerinin yorumlarını nereden okuyabilirim veya izleyebilirim?
Önder Bey öyle beyefendi bir profil ki, kendilerinin argo diye tasfir ettiğini ben evladıma tekerleme diye öğretirirm...Sayın Hoca centilmenlikte çıtayı arşa çıkarıyor.
hoca atillanın sarılıp üstelik bunu uzatmasına karşılıklı diyerek, biraz da sinirle hakemden ağladı :) 2,85 xg ye pozisyon yoktu, 3 sezon oynansa gol atamazdı dedi, ya 1 hafta geçmeden, efsane hakemden ağlayış :)) itiş kakış vardı ben futbol yorumlarım ama itiş kakış kısmına dilim dönmüyor falan :) neyse sakinleşince hocam yine bi tanedir :)
ali koç bile "hakemin tek doğru kararı penaltıydı" diyor, hocam karşılıklı diyor :)) hakemden ağlamaya alışkın olmadığı için senkronu tutturup koroya uyamıyor :))
Abi kemal hiç ders çalışmıyor
Önder hoca bu bölüme gerçekten katılmamış sanki ya.. cok yuzeysel cevaplar verdi sanki
Hakemlerin nasıl seçildiğinde de bahsetseydiniz keşke. Türkiye'deki hakemlerin yüzde doksanı hakem filan değil. Sokak maçı yonetse maç yarıda kalır tekme tokat döverler hakem musveddelerini. Bu bölüm olmamış
Çok güzel bir program her bölüm ayrı bir ders niteliğinde ama bu bölümle ilgili şöyle bir tespitte bulunmak istiyorum. Biz futbolseverler hakemlerin hatalı verdikleri kararlar için değil art niyetli oldukları için eleştiriyoruz. Bu programı TS-FB maçından sonra izledim ben o yüzden art niyet konusuna dikkat çekmek istiyorum. Yoksa hatalı karar verilebilir kaldıki herkesin hemfikir olduğu bir hakem kararı da yoktur.