Kim Allâh’a ve Resûl’üne itaat ederse, işte onlar, Allâh’ın kendilerine lûtuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sâlihlerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır!” (en-Nisâ, 69)
Selamünaleyküm kardeş Allah svt.senden.ehlinden.razı.olsun.ecrinizi.versin.ayaklarımızı.sabit.kilsın sizleride bizleride.bagışlasın.bizlere.resulun.ummet.olma.şuuru.ve.imanı.nasib etsin.allahumme.amin.ceza.kallahu.hayr.☝☝☝🤲🤲🤲
Peygamber Efendimiz: “Hiç kimse, bir başkasını yerinden kaldırıp sonra da oraya kendisi oturmasın. Ancak (halkayı) genişletin, yer açın, Allâh da size genişlik versin.” buyurmuşlardı. Allah Resûlü’nün bu emrini öğrenen Abdullâh bin Ömer -radıyallâhu anhümâ-, hayâtı boyunca bunu tatbîk etmiş, birisi kendisi için kalkıp yer verecek olsa, aslâ oraya oturmamıştır. (Buhârî, İsti’zân, 32; Müslim, Selâm, 29)
Resûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de şöyle haber vermiştir: “Rabbiniz -azze ve celle- buyuruyor ki: «Eğer kullarım Bana îcâb ettiği şekilde itaat etseler, Ben onlara yağmuru (dahî) gece yağdırırım, gündüz de üzerlerine Güneş’i doğdururum. Onlara ayrıca gök gürleme sesini de duyurmam!»…” (Ahmed, II, 359; Hâkim, IV, 285/7657)
Dıhye bin Halîfe -radıyallâhu anh-, bir gün (bâzı kimselerin Sünnet’e muhâlif davrandıklarını gördüğünde) şöyle dedi: “Vallâhi bugün, vukûa geleceği hiç aklımdan geçmeyen bir hâdise ile karşılaştım: Bir kısım insanlar Resûlullâh’ın ve ashâbının Sünnet’inden yüz çevirdiler. Allâh’ım! Artık beni yanına al, (rûhumu kabzet)!” (Ebû Dâvûd, Savm, 47/2413)
Eslem Kabîlesi’nden bir delikanlı, Peygamber Efendimiz’e gelerek: “-Ey Allâh’ın Resûlü! Ben gazveye katılmak istiyorum, fakat harp için gerekli olan hiçbir malzemem yok.” dedi. Peygamber Efendimiz: “-Filân kişiye git; o harbe gitmek üzere hazırlanmıştı, fakat hastalandı.” buyurdu. Delikanlı o kimseye gitti ve: “-Resûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- sana selâm ediyor ve harp için hazırladığın malzemeleri bana vermeni söylüyor.” dedi. Bunun üzerine adam hanımına: “-Hanım! Hazırladığım harp malzemelerinin hepsini bu delikanlıya ver, onlardan hiçbir şey geriye bırakma. Allâh hakkı için, onlardan hiçbir şey bırakma ki, berekete nâil olalım.” dedi. (Müslim, İmâre, 134)
Abdullâh bin Revâha’nın hanımı şöyle anlatır: “Resûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hutbeye çıkmıştı. Bu esnâda Mescid’e doğru gelmekte olan Abdullâh -radıyallâhu anh-, Allah Resûlü’nün; “Oturun!” buyurduğunu uzaktan işitti. Daha mescide varmamış olmasına rağmen, hemen olduğu yere oturuverdi. Bu durum daha sonra Resûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e bildirildiğinde, Hazret-i Abdullâh’a: “-Allah Teâlâ senin, Allâh’a ve Resûlü’ne itaat iştiyâkını artırsın.” buyurdu.[5]
Resûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-: “Dâvet edildiğiniz zaman icâbet edin!” buyurmuşlardı. Bunu duyan İbn-i Ömer Hazretleri, oruçlu bile olsa, düğün ve diğer dâvetlere mutlakâ icâbet ederdi. (Buhârî, Nikâh, 71, 74; Müslim, Nikâh, 103) Yâni nâfile oruç tutuyor ise dâvete gittiğinde orucunu bozar, daha sonra kazâ ederdi. Şâyet farz veyâ vâcib oruç tutuyor ise, Allah Rasûlü’nün bu emrine itaat edebilmek için, orucunu bozmadan da olsa dâvete icâbet ederdi.
Ebû Bürde şöyle anlatır: Ebû Mûsâ el-Eş’arî hastalandı ve başı hanımının kucağında iken bayıldı. Bunun üzerine hanımı, bir çığlık atıp yüksek sesle ağlamaya başladı. Fakat Ebû Mûsâ, hanımını bu davranıştan men edecek durumda değildi. Ayılınca: “-Resûlullâh’ın hoşlanmayıp uzak kaldığı şeyden ben de hoşlanmam ve uzak olurum. Peygamber Efendimiz, vâveylâcı, saçını yolan, üstünü başını yırtan kadınlardan uzaktı.” diye hanımını îkâz etti. (Buhârî, Cenâiz, 37, 38; Müslim, Îmân ,167; Nesâî, Cenâiz, 17)
Bedir Gazvesi öncesinde Allah Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ashâbının fikrini öğrenmek istedi. O zaman Mikdâd bin Esved -radıyallâhu anh- ayağa kalkarak şu konuşmayı yaptı: “-Yâ Resûlâllah! Ne ile emrolunduysan onu yap, biz Sen’inle beraberiz. Allâh’a yemin ederim ki, biz Sana İsrâîloğulları’nın Mûsâ Aleyhisselâm’a dediği gibi demeyiz. Onlar Mûsâ Aleyhisselâm’a: “...Sen ve Rabbin gidin savaşın. Biz burada oturacağız.” (el-Mâide, 24) demişlerdi. Sen’i hak peygamber olarak gönderen Allâh’a yemin ederim ki, şâyet Sen bizi Birkü’l-Gımâd’a[1] kadar yürütsen, Sen’inle birlikte olduktan sonra daha fazla güçlüğe bile katlanırız. Sen’in sağında, solunda, önünde ve ardında düşman ile sonuna kadar çarpışmaya her an hazırız!..”[2] (Buhârî, Meğâzî 4, Tefsîr 5/4; Vâkıdî, I, 48) Hazret-i Mikdâd’ın ardından Sa’d bin Muâz -radıyallâhu anh- ayağa kalktı: “-Ey Allâh’ın Resûlü! Bizler Sana inandık, Sen’i tasdîk ettik. Getirdiğin Kur’ân ve Sünnet’in hak olduğuna şehâdet ettik. Bu yolda her sözünü dinlemek ve itaat etmek üzere Sana kesin söz de verdik! Yâ Resûlâllah! Nasıl dilersen öyle yap! Sen’i hak peygamber olarak gönderen Allâh’a yemin ederim ki, Sen bize şu denizi gösterip içine dalsan, Sen’inle birlikte biz de dalarız, içimizden hiç kimse de geri kalmaz! Senin yarın bizi düşmanımızla karşı karşıya getirmenden de hoşnutsuzluk duymayız. Savaşta sabır ve sebat göstermek, düşmanla karşılaşınca da sadâkatten ayrılmamak, bizim şiârımızdır. Umulur ki Allâh, Sana bizden, gözünü aydın edecek şeyler gösterecektir! Haydi yâ Resûlâllah, yürüt bizi Allâh’ın bereketine doğru!” dedi. Bu sadâkat ve teslîmiyet dolu sözler üzerine Allah Resûlü’nün mübârek sîmâları tebessümle doldu, hayır duâ ederek şöyle buyurdu: “-Öyleyse, haydi Allâh’ın bereketiyle yürüyünüz! Size müjdeler olsun ki, Allâh iki tâifeden gayr-i muayyen olan birini vaad etti.[3] Vallâhi ben, sanki Kureyşlilerin harp sahasında yıkılacakları yerleri şu anda görüyor gibiyim...” (Müslim, Cihâd, 83; Vâkıdî, I, 48-49; İbn-i Hişâm, II, 253-254) Ashâb-ı kirâm bu sözleriyle, Allâh’a ve Resûlü’ne olan muhabbet ve itaatlerini ne güzel tescil etmişlerdir.
Selamünaleyküm ocam sizden ricam İstanbul'da Ebu Zeyd hakkında çıkıp bir açıklama yapmanız u şahıs İstanbul'daki bütün mümin kardeşlerin arasında ayırdı
Kardeş biz asla reklam vermiyoruz. Bundan emin olabilirsiniz. Ancak derslerin altında kullanılan fonları veya girişlerdeki introları yapanlar reklam vermişlerse, bundan dolayı kullananların da kanalında reklam çıkıyor. Ayrıca TH-cam yakın bir zaman önce reklam verilse de verilmese de istediği videoya reklam koyma kararı aldı. O nedenle bazı videolarda reklamlar çıkabiliyor. Bunun bizimle alakasının olmadığını bilmenizi isteriz.
Hocam çıkıp mağturdi ve eşarileri tekfir ettiğini söylüyor ve Allah şefaat meselesinde Müslümanları tekfir ediyor ben 8 yıllık Müslümanım Allah'a hamdolsun daha bugüne kadar ne bir tane maturidi eşari ve Allah resulünden şefaat isteyen bir kişi görmedim insanları uyarıp bundan uzak durmasına vesile olursanız Allah size merhamet etsin dualarımız sizinle olur
Übey bin Kâ’b’ın tâbiînden sayılan oğlu Tufeyl, sahâbîlerle görüşür, onların bilgilerinden istifâde ederdi. Zaman zaman da Abdullâh bin Ömer’i ziyâret eder ve onunla birlikte çarşıya çıkarlardı. Tufeyl, Hazret-i Abdullâh’ın, Peygamber Efendimiz’in emirlerine itaatteki gayretini şöyle anlatır: “Çarşıya çıktığımızda, Abdullâh bin Ömer kime rastlasa selâm verirdi. Karşılaştığı şahıs ister eski eşya satan, ister değerli mal satan, ister yoksul veya tanınmayan biri olsun, mutlakâ ona selâm verirdi. Bir gün yine onun yanına gitmiştim. Yine birlikte çarşıya çıkmayı teklif etti. Ona: “-Çarşıda ne yapacaksın! Alışverişten anlamazsın. Satılan malların fiyatlarını sormazsın. Bir şey satın almazsın. Herkesin oturup sohbet ettiği yerlerde oturmazsın. Çarşıya çıkacağımıza şurada otur da, birlikte sohbet edelim.” dedim. Bunun üzerine Abdullâh -radıyallâhu anh- bana şunları söyledi: “-Kardeşim! Biz, karşılaştığımız kimselere Allâh’ın selâmını vermek için çarşıya çıkıyoruz. Başka bir maksadımız yok.” (Muvatta, Selâm, 6; Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, s. 348)
Rabbim Razı Olsun Rabbim Beni Eski İman Lezzetine Geri Çevirsin Ve Bütün Müslüman Kardeşlerimi Amin
Elhamdulillah seni beni kardeşlerimi bacılarımı peygamber efendimiz sallahu aleyhi vesselam komşu eylesin
allah sizlerden razı olsun hocam. rabbim kemmiyetten önce keyfiyetinizi artırsın. amin
Rəbbimiz olan Allah dünya dolusu günahlarımızı bağışlasın və bizləri firdovs cənnətində rəsullara sahabələrə qonşu etsin.
Amin Amin Amin
Mücevher topluyorum hissi geldi bana . Elhamdülillah...
Âllah im tevhid ehli bir insani bana sevdir benide ona sevdir amin ecmain
☝️
Allah Sübhanehu ve Teala sizden razı olsun hocam sizi hayırla mükafatlandirsin Allahümme Amin ecmain
☝️
👍SOHPETİNİZ BEREKETLİ OLSUN HOCAM İNŞAÂLLAH🤲☝️
Kim Allah a yönelırse Allah da ona yönelir
Kim Allah dan yüz çevirirse Allah da ondan yüz çevirir
Rabbım razı olsun hocam
Rabbım anlattıklarınızı anlamayı yasamayı amel etmeyi bize nasıp etsin Rabbım gunahkarımızı ve ışkerımızdekı asırılıkları bagıslasın bize merhamet etsin Rahman
ALLAH AZZE VE CELLE RAZI OLSUN.
جزاك الله خيرا☝️
Allah c.c razı olsun hocam
☝️
Kim Allâh’a ve Resûl’üne itaat ederse, işte onlar, Allâh’ın kendilerine lûtuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sâlihlerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır!” (en-Nisâ, 69)
Senin bütün videolarını paylaşacağım inşaAllah hocam bu arada Esselamu Aleykum✨ Allah senden razı olsun hocam
☝️
Allahumme Amin
Allah razı olsun
☝️
Cezakallahu hayr, Allah beni ve ehlimi itaat edenlerden eylesin .
Allah razi olsun
Allahümme amin 🤲🤲🤲
Allahuekber
Allah razı olsun hocam
Selamünaleyküm kardeş Allah svt.senden.ehlinden.razı.olsun.ecrinizi.versin.ayaklarımızı.sabit.kilsın sizleride bizleride.bagışlasın.bizlere.resulun.ummet.olma.şuuru.ve.imanı.nasib etsin.allahumme.amin.ceza.kallahu.hayr.☝☝☝🤲🤲🤲
subhanAllah 👆
جزاك الله خير
☝️
Peygamber Efendimiz:
“Hiç kimse, bir başkasını yerinden kaldırıp sonra da oraya kendisi oturmasın. Ancak (halkayı) genişletin, yer açın, Allâh da size genişlik versin.” buyurmuşlardı.
Allah Resûlü’nün bu emrini öğrenen Abdullâh bin Ömer -radıyallâhu anhümâ-, hayâtı boyunca bunu tatbîk etmiş, birisi kendisi için kalkıp yer verecek olsa, aslâ oraya oturmamıştır. (Buhârî, İsti’zân, 32; Müslim, Selâm, 29)
Allah sizden binlerce razı olsun hocam bunu bilmiyordum
Allah razı olsun kardeşim.
☝️
Maasallah hocam
☝️
La ilahe illAllah
SUBHANALLAH.
ALLAH RAZI OLSUN HOCAM
Resûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de şöyle haber vermiştir:
“Rabbiniz -azze ve celle- buyuruyor ki: «Eğer kullarım Bana îcâb ettiği şekilde itaat etseler, Ben onlara yağmuru (dahî) gece yağdırırım, gündüz de üzerlerine Güneş’i doğdururum. Onlara ayrıca gök gürleme sesini de duyurmam!»…” (Ahmed, II, 359; Hâkim, IV, 285/7657)
MashAllah
ALLAHU. AKBAR
Rabbim ilminizi artırsın
Esselamu aleykum hocam allah razı olsun
☝️
O hâlde) Allah’tan korkup sakının ve bana itaat edin.” (26/Şuarâ 126)
Dıhye bin Halîfe -radıyallâhu anh-, bir gün (bâzı kimselerin Sünnet’e muhâlif davrandıklarını gördüğünde) şöyle dedi:
“Vallâhi bugün, vukûa geleceği hiç aklımdan geçmeyen bir hâdise ile karşılaştım: Bir kısım insanlar Resûlullâh’ın ve ashâbının Sünnet’inden yüz çevirdiler. Allâh’ım! Artık beni yanına al, (rûhumu kabzet)!” (Ebû Dâvûd, Savm, 47/2413)
Eslem Kabîlesi’nden bir delikanlı, Peygamber Efendimiz’e gelerek:
“-Ey Allâh’ın Resûlü! Ben gazveye katılmak istiyorum, fakat harp için gerekli olan hiçbir malzemem yok.” dedi. Peygamber Efendimiz:
“-Filân kişiye git; o harbe gitmek üzere hazırlanmıştı, fakat hastalandı.” buyurdu. Delikanlı o kimseye gitti ve:
“-Resûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- sana selâm ediyor ve harp için hazırladığın malzemeleri bana vermeni söylüyor.” dedi. Bunun üzerine adam hanımına:
“-Hanım! Hazırladığım harp malzemelerinin hepsini bu delikanlıya ver, onlardan hiçbir şey geriye bırakma. Allâh hakkı için, onlardan hiçbir şey bırakma ki, berekete nâil olalım.” dedi. (Müslim, İmâre, 134)
Abdullâh bin Revâha’nın hanımı şöyle anlatır:
“Resûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hutbeye çıkmıştı. Bu esnâda Mescid’e doğru gelmekte olan Abdullâh -radıyallâhu anh-, Allah Resûlü’nün; “Oturun!” buyurduğunu uzaktan işitti. Daha mescide varmamış olmasına rağmen, hemen olduğu yere oturuverdi. Bu durum daha sonra Resûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e bildirildiğinde, Hazret-i Abdullâh’a:
“-Allah Teâlâ senin, Allâh’a ve Resûlü’ne itaat iştiyâkını artırsın.” buyurdu.[5]
Ağzına yüreğine sağlık hocam
Allah razı olsun hocam ☝️💕
İnsanlar başkalarından beklentisini bir bitirse o zaman mutlu olacaklar da bilmiyorlar işte
De ki: “Allah’a ve Resûl’e itaat edin.” Şayet yüz çevirirlerse şüphesiz ki Allah, kâfirleri sevmez. (3/Âl-i İmran 32)
Rabbim sana Cennet versin dünya və ahirette senin derecelerini yuceltsin amin
Allah razi olsun axi
Resûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“Dâvet edildiğiniz zaman icâbet edin!” buyurmuşlardı.
Bunu duyan İbn-i Ömer Hazretleri, oruçlu bile olsa, düğün ve diğer dâvetlere mutlakâ icâbet ederdi. (Buhârî, Nikâh, 71, 74; Müslim, Nikâh, 103)
Yâni nâfile oruç tutuyor ise dâvete gittiğinde orucunu bozar, daha sonra kazâ ederdi. Şâyet farz veyâ vâcib oruç tutuyor ise, Allah Rasûlü’nün bu emrine itaat edebilmek için, orucunu bozmadan da olsa dâvete icâbet ederdi.
☝🏻
🤲🤲🤲
Ebû Bürde şöyle anlatır:
Ebû Mûsâ el-Eş’arî hastalandı ve başı hanımının kucağında iken bayıldı. Bunun üzerine hanımı, bir çığlık atıp yüksek sesle ağlamaya başladı. Fakat Ebû Mûsâ, hanımını bu davranıştan men edecek durumda değildi. Ayılınca:
“-Resûlullâh’ın hoşlanmayıp uzak kaldığı şeyden ben de hoşlanmam ve uzak olurum. Peygamber Efendimiz, vâveylâcı, saçını yolan, üstünü başını yırtan kadınlardan uzaktı.” diye hanımını îkâz etti. (Buhârî, Cenâiz, 37, 38; Müslim, Îmân ,167; Nesâî, Cenâiz, 17)
Bedir Gazvesi öncesinde Allah Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ashâbının fikrini öğrenmek istedi. O zaman Mikdâd bin Esved -radıyallâhu anh- ayağa kalkarak şu konuşmayı yaptı:
“-Yâ Resûlâllah! Ne ile emrolunduysan onu yap, biz Sen’inle beraberiz. Allâh’a yemin ederim ki, biz Sana İsrâîloğulları’nın Mûsâ Aleyhisselâm’a dediği gibi demeyiz. Onlar Mûsâ Aleyhisselâm’a: “...Sen ve Rabbin gidin savaşın. Biz burada oturacağız.” (el-Mâide, 24) demişlerdi. Sen’i hak peygamber olarak gönderen Allâh’a yemin ederim ki, şâyet Sen bizi Birkü’l-Gımâd’a[1] kadar yürütsen, Sen’inle birlikte olduktan sonra daha fazla güçlüğe bile katlanırız. Sen’in sağında, solunda, önünde ve ardında düşman ile sonuna kadar çarpışmaya her an hazırız!..”[2] (Buhârî, Meğâzî 4, Tefsîr 5/4; Vâkıdî, I, 48)
Hazret-i Mikdâd’ın ardından Sa’d bin Muâz -radıyallâhu anh- ayağa kalktı:
“-Ey Allâh’ın Resûlü! Bizler Sana inandık, Sen’i tasdîk ettik. Getirdiğin Kur’ân ve Sünnet’in hak olduğuna şehâdet ettik. Bu yolda her sözünü dinlemek ve itaat etmek üzere Sana kesin söz de verdik!
Yâ Resûlâllah! Nasıl dilersen öyle yap! Sen’i hak peygamber olarak gönderen Allâh’a yemin ederim ki, Sen bize şu denizi gösterip içine dalsan, Sen’inle birlikte biz de dalarız, içimizden hiç kimse de geri kalmaz! Senin yarın bizi düşmanımızla karşı karşıya getirmenden de hoşnutsuzluk duymayız. Savaşta sabır ve sebat göstermek, düşmanla karşılaşınca da sadâkatten ayrılmamak, bizim şiârımızdır. Umulur ki Allâh, Sana bizden, gözünü aydın edecek şeyler gösterecektir! Haydi yâ Resûlâllah, yürüt bizi Allâh’ın bereketine doğru!” dedi.
Bu sadâkat ve teslîmiyet dolu sözler üzerine Allah Resûlü’nün mübârek sîmâları tebessümle doldu, hayır duâ ederek şöyle buyurdu:
“-Öyleyse, haydi Allâh’ın bereketiyle yürüyünüz! Size müjdeler olsun ki, Allâh iki tâifeden gayr-i muayyen olan birini vaad etti.[3] Vallâhi ben, sanki Kureyşlilerin harp sahasında yıkılacakları yerleri şu anda görüyor gibiyim...” (Müslim, Cihâd, 83; Vâkıdî, I, 48-49; İbn-i Hişâm, II, 253-254)
Ashâb-ı kirâm bu sözleriyle, Allâh’a ve Resûlü’ne olan muhabbet ve itaatlerini ne güzel tescil etmişlerdir.
Əssəlamu aleykum dəyərli hocam.İbrahim Gadban.Bu videonu kayd etmək mümkün deyil.Lutfen kayd etmək putonunu açardınız
Selamünaleyküm ocam sizden ricam İstanbul'da Ebu Zeyd hakkında çıkıp bir açıklama yapmanız u şahıs İstanbul'daki bütün mümin kardeşlerin arasında ayırdı
Salam aleykum açin götürm
Şüphesiz ki ben, sizin için güvenilir bir resûlüm.” (26/Şuarâ 125)
Hocam videodan önce Dizi-Film fragman Reklamları çıkıyor, bilginiz olsun inş.
Kardeş biz asla reklam vermiyoruz. Bundan emin olabilirsiniz. Ancak derslerin altında kullanılan fonları veya girişlerdeki introları yapanlar reklam vermişlerse, bundan dolayı kullananların da kanalında reklam çıkıyor. Ayrıca TH-cam yakın bir zaman önce reklam verilse de verilmese de istediği videoya reklam koyma kararı aldı. O nedenle bazı videolarda reklamlar çıkabiliyor. Bunun bizimle alakasının olmadığını bilmenizi isteriz.
Hocam çıkıp mağturdi ve eşarileri tekfir ettiğini söylüyor ve Allah şefaat meselesinde Müslümanları tekfir ediyor ben 8 yıllık Müslümanım Allah'a hamdolsun daha bugüne kadar ne bir tane maturidi eşari ve Allah resulünden şefaat isteyen bir kişi görmedim insanları uyarıp bundan uzak durmasına vesile olursanız Allah size merhamet etsin dualarımız sizinle olur
Sizden (davetim karşılığında) bir ücret istemiyorum. Benim ücretim âlemlerin Rabbi (olan Allah)’a aittir.” (26/Şuarâ 127)
Übey bin Kâ’b’ın tâbiînden sayılan oğlu Tufeyl, sahâbîlerle görüşür, onların bilgilerinden istifâde ederdi. Zaman zaman da Abdullâh bin Ömer’i ziyâret eder ve onunla birlikte çarşıya çıkarlardı.
Tufeyl, Hazret-i Abdullâh’ın, Peygamber Efendimiz’in emirlerine itaatteki gayretini şöyle anlatır:
“Çarşıya çıktığımızda, Abdullâh bin Ömer kime rastlasa selâm verirdi. Karşılaştığı şahıs ister eski eşya satan, ister değerli mal satan, ister yoksul veya tanınmayan biri olsun, mutlakâ ona selâm verirdi. Bir gün yine onun yanına gitmiştim. Yine birlikte çarşıya çıkmayı teklif etti. Ona:
“-Çarşıda ne yapacaksın! Alışverişten anlamazsın. Satılan malların fiyatlarını sormazsın. Bir şey satın almazsın. Herkesin oturup sohbet ettiği yerlerde oturmazsın. Çarşıya çıkacağımıza şurada otur da, birlikte sohbet edelim.” dedim.
Bunun üzerine Abdullâh -radıyallâhu anh- bana şunları söyledi:
“-Kardeşim! Biz, karşılaştığımız kimselere Allâh’ın selâmını vermek için çarşıya çıkıyoruz. Başka bir maksadımız yok.” (Muvatta, Selâm, 6; Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, s. 348)
..
Nasil Fatima ra ali ra evlenmedimi
Allah razı olsun hocam
Allahümme amin 🤲🤲
جزاك الله خير
☝️
جزاك الله خير
Allah razı olsun hocam
Allah razı olsun hocam
Allah cc razı olsun hocam