Açık ve Net - 22 Aralık 2018 (Yuval Noah Harari)

แชร์
ฝัง
  • เผยแพร่เมื่อ 9 ก.ย. 2024
  • Haberturk TV TH-cam Kanalına Abone Ol ➤ hbr.tk/QNhqSs
    Kübra Par televizyonda sorulamaz denilen ne varsa, ne yanıt vereceği merak edilen isimlere Açık ve Net'te soruyor.
    Açık ve Net bu hafta, kitapları 45 dile çevrilen, dünya çapında 12 milyondan daha fazla satan İsrailli tarihçi ve yazar Yuval Noah Harari'yi ağırlıyor.
    Gelecekten haber mi veriyor yoksa yazdıkları sadece tahmin mi?
    Dünya yeni bir savaşa mı sürükleniyor?
    Yapay zekadaki gelişme, insanlığın sonunu mu getirecek?
    İnsanlar robotlara aşık olabilir mi?
    Geleceğin meslekleri neler?
    Kübra Par soruyor; dünyaca ünlü yazar Yuval Noah Harari Açık ve Net'te yanıtlıyor.
    ➤ / haberturktv
    ➤ www.haberturk.c...
    ➤ / haberturktv
    ➤ / haberturktv
    ➤ / haberturktv
    #Habertürk
    #Haber
    #Gündem

ความคิดเห็น • 133

  • @umityayla5051
    @umityayla5051 5 ปีที่แล้ว +80

    Harari kapasitesindeki bir düşünür ancak Türkiye'de bu seviyede konuk edilebilirdi. Çok üzücü.

    • @mahsumyldz3525
      @mahsumyldz3525 2 ปีที่แล้ว +1

      Ne bekliyordun yayın Cami de mi olmalıydı

  • @muratgenconline
    @muratgenconline 5 ปีที่แล้ว +13

    Eğitim sistemimizin sürekli değiştiğini ve çocuklarımızın bu değişime her seferinde uyum sağlayabildiğini dikkate alırsak, Hariri’nin bahsettiği yetiyi vermiş oluyoruz çocuklarımıza aslında bi bakıma :)

  • @samir.ahmadli
    @samir.ahmadli 4 ปีที่แล้ว +13

    - Tükiyede kitaplarınızın bu kadar okunmasına şaşırdınız mı?
    - Kübra Parı gördükten sonra evet.

  • @hamzayigit5335
    @hamzayigit5335 5 ปีที่แล้ว +21

    Ailecek izledik Kubra Par'a sinirlenmekten konulari zor takip edebildik. Kizim galiba Kubra'nin konusmalarini makaslayarak yeniden yayinlayacak. O adamin karsina cikip soru soracak insan Turkiye'de kalmadigi icin bu hallere dusuyoruz. Adama soru soruyor, gozune bakmiyor, cevabi dinlemeden bir sonraki sacma soru icin kagida bakiyor, hatta bir yerde cep telefonuna gozatiyor. Cevaplari dinlemedigi icin adamin cevap verdigi konulari tekrar soruyor. Bu arada caktirmadan anti semitizim ve gay karsitligi da yapmis (cocugu yokmus ama olursa ne meslegi olurmus). Son olarak herkes dublaja takmis, bence dublaj gayet basarili, Kubranin bozuk ingilizcesiyle soramadigi, ancak sormaya calistiklarini duzgun bir sekilde toparlamis. Kubraya tavsiye BBC Hardtalk programlarini bastan sona izle, hem ingilizcen gelisir, hem de nasil roportaj yapilir gorursun.

  • @tamerbostanci
    @tamerbostanci 5 ปีที่แล้ว +48

    hiç soru sormasaydınız keşke kendisi konuşsaymış Yuval. Çok yazık etmişssiniz

  • @Truckerguys
    @Truckerguys 4 ปีที่แล้ว +6

    Daha nitelikli bir sunucuyla harika bir program olabilirdi...

  • @kurutashak
    @kurutashak 5 ปีที่แล้ว +58

    2 İhtimal var, kadın ya kitapları doğru dürüst okumamış, ya da okuduğundan bi bok anlamamış. Bu adamı davet edip bu kadar kötü bi röportaj çıkarmanız çok ilginç!

    • @muratgundogdu08
      @muratgundogdu08 3 ปีที่แล้ว

      Her şeye karşı neden bu kadar agresifsiniz. Sen yazsana herhangi bir sorunu buraya. Anca konuşmasını bilirsiniz

  • @oLdness_07
    @oLdness_07 5 ปีที่แล้ว +15

    Harari gibi birini bizde Kübra Par davet ediyor, sadece burdan durumun rezaleti çıkıyor zaten. Çok sert yorumlar yazmak istemiyorum ama böyle olmamalıydı

    • @snowdark7043
      @snowdark7043 4 ปีที่แล้ว +3

      Kadın sunucunun davet etmesi mi zorunuza gitti..kendinizi bi bok zannetmekten vazgeçin artık kadın ingilizceyi gayet iyi konuşmuş ve gayet de iyi yönetmiş programı..daha sert yorum yapmak istemiyorum ama hiç birseyden memnun olmayan geri kalmış kokusmus zihniyetinizi bırakın 😡

    • @alpkara4151
      @alpkara4151 3 ปีที่แล้ว

      @@snowdark7043 bu sözü cinsiyetcilige nasıl çektin, valla ultra super bir çomarsın

  • @gokselatesli1704
    @gokselatesli1704 5 ปีที่แล้ว +6

    11. dakikada izlemeyi bıraktım. Sunucu kadın oturduğum yerden beni bile sinir etti. Ama bu kadar söz kesilmez ki her seferinde adam sözünü bitiremeden araya giriyor, gerçekten üzücü :(

  • @qdirsfrov8888
    @qdirsfrov8888 5 ปีที่แล้ว +11

    kadın bi dinle be o seni nasıl dinliyorsa sen de bi dinle

  • @sercansavci7739
    @sercansavci7739 5 ปีที่แล้ว +5

    bu adam bbc'de de konustu, google'da da konuştu. bir tek burada boyle magazinsel sorular sorulduğunu gördüm. fikre kafa basmıyor bunlarda

  • @hamzadurmus1575
    @hamzadurmus1575 5 ปีที่แล้ว +12

    Adam yahudi kadın kışkırtmak için israil diyor resmen

  • @mesutgokbayrak4108
    @mesutgokbayrak4108 5 ปีที่แล้ว +7

    Sorular malesef çok kalitesizdi. Serdar Kuzuloğlu'yla Harari'nin röportajını öneririm. İzlemeyen izlesin...

    • @Deniz-ee2hf
      @Deniz-ee2hf 5 ปีที่แล้ว +1

      Cok teşekkür ederim. Yorumunuzu görür görmez Kuzuloglu'nu açtım. Cok kaliteli bir röportaj dinledim😊.

  • @eminari66
    @eminari66 5 ปีที่แล้ว +21

    bu kadını çok mu aradınız? adama hakaret ya.

  • @bebegartdesign6961
    @bebegartdesign6961 4 ปีที่แล้ว +2

    Çok faydalı bir yayın olmuş. Kitaplarını zevkle ve ilgiyle takip ediyoruz.

  • @safiyesancak1256
    @safiyesancak1256 5 ปีที่แล้ว +7

    Altyazılı olsaymış daha iyi olurdu. Böyle anlaşılmıyor 🤷🏼‍♀️

  • @Thelastprophett
    @Thelastprophett 4 ปีที่แล้ว +3

    I'm sorry Harari we do love you. Don't give a shit to this little girl

  • @erdemo9497
    @erdemo9497 4 ปีที่แล้ว +5

    bugün de bu kadın adına utandık. Açık ve net

  • @JamalinDunyasi
    @JamalinDunyasi 5 ปีที่แล้ว +11

    Kadınla konustuktany sonra çocuk kitabı yazacam dedi ,ironi :)

    • @fatihkorkmaz8429
      @fatihkorkmaz8429 4 ปีที่แล้ว

      Serdar Kuzulogluna da öyle demişti.

    • @yakutcicek6518
      @yakutcicek6518 4 ปีที่แล้ว

      Kadınla bir alakası yok hedeflediği bu , çocuk kitabı

    • @neseyaman9406
      @neseyaman9406 4 ปีที่แล้ว

      😁😁😁

    • @demetkucuk8843
      @demetkucuk8843 3 ปีที่แล้ว

      😂😂😂

  • @eraykahya8015
    @eraykahya8015 4 ปีที่แล้ว +4

    Kübra Par açık ve net bir şekilde söyleyeyim; bahsettiğin konular ve ağırladığın konuk için kapasiten yetersiz, niyetin art, kibrin üst.

  • @ercankotanoglu
    @ercankotanoglu 5 ปีที่แล้ว +6

    sunucu kadının zaman kavramı şimdi'den öteye geçememiş ne yazık.

  • @aysegulbakrbolat9985
    @aysegulbakrbolat9985 5 ปีที่แล้ว +6

    Soru soramayan sunucu . Soru sormak için araştırma bir hazırlık yapsaymış bari

  • @setomber
    @setomber 5 ปีที่แล้ว +2

    kesinlikle daha iyi sorular sorulabilirdi.

  • @omerfaruktekci3690
    @omerfaruktekci3690 5 ปีที่แล้ว +8

    orijinal halini de paylaşabilir misiniz?

  • @semx6122
    @semx6122 5 ปีที่แล้ว +11

    Harry potter izliyormuşum gibi oldum. Kübra Par’ı tercüme eden hanım kaç yaşında ya çocuk işçi çalıştırmaya utanmıyor musunuz

  • @serkanzdemir
    @serkanzdemir 4 ปีที่แล้ว +2

    Adam çağımızın en iyi düşünürlerinden, gelmiş Türkiye'ye bir söyleşi yapmaya karşısına HaberTürk adını bile bilmediğimiz toy, kibirli, saçma sapan birini çıkarmış. Nasıl bir saygısızlıktır bu

  • @enesakdeniz9027
    @enesakdeniz9027 4 ปีที่แล้ว +2

    Kübra Hanım.. İlk soruda bitirdiniz programı.. Çok satması konu değil.. !! Şeyma Subaşıda sattı ona bakarsanız.. gerçekten yazık olmuş.. Harari Ustaya Saygılar..!

  • @muratyazgan6362
    @muratyazgan6362 ปีที่แล้ว

    Yuval Hocama saygılar sevgiler; ona saygı duyuyor ve seviyorum!

  • @hamzadurmus1575
    @hamzadurmus1575 5 ปีที่แล้ว +8

    Ne sinir bozucu kadın ya

  • @cihankaya4006
    @cihankaya4006 3 ปีที่แล้ว +1

    Yuval eşcinsel olduğunu belirtmesine rağmen sunucu kadın “sizin çocuğunuz yok ama eğer olursa ileride nasıl bir meslek edinmesini önerirsiniz” diyor. Be kadın bu soruyu şimdiki çocuklara nasıl bir mesleğe odaklanmalarını önerirsin diye de sorabilirsin. Ne gerek var yani boş yapmaya, zaten program boyunca sanki kendisi yuval noah mış gibi hareketler takınmış.

  • @Halil.Ayhan1
    @Halil.Ayhan1 11 หลายเดือนก่อน

    Fatih Altayli dururken Kubra par'a soru sorduran yönetim...

  • @YY-ug9mv
    @YY-ug9mv 4 ปีที่แล้ว +1

    Kadın çok heyecanlı ver gergin kalemiyle garip garip şeyler yapıyor dinliyormuş gibi görünüyor ama başka şeyler düşünüyor.Hararinin isminin altında ezilmekten programı yapamamış.

  • @karax8989
    @karax8989 4 ปีที่แล้ว +2

    Allahtan yeni kaset ne zaman çıkıyo diye sormamış abla😐

  • @tartsanadam4072
    @tartsanadam4072 5 ปีที่แล้ว +10

    dublaja gülmekten izleyemedim, atv nin aamir khan a yaptığı dublajdan esinlenmişler.

  • @darknesbayrak8195
    @darknesbayrak8195 4 ปีที่แล้ว +3

    Allahım bizim kadar bu dünyada rezil olan bir milet yokmu her gelen müsafir mayyaklar deyip kaçıyor ahhhh canım ülkem ne hallerde ,!!!

  • @YY-ug9mv
    @YY-ug9mv 4 ปีที่แล้ว +2

    Bilim kurgu gelecekte gerçek mi olucak?Şöyle kalıplaşmış magazinel boş aptal sorular sormayın artık ya.Tam işe yaramazlar sınıfı örneği sunucu yerini robot alır senin.

  • @hamzadurmus1575
    @hamzadurmus1575 5 ปีที่แล้ว +2

    Adam çok zeki

  • @seliner2324
    @seliner2324 5 ปีที่แล้ว +2

    dublaj değilde altyazı ekleseydiniz?

  • @gokhansahin1165
    @gokhansahin1165 3 ปีที่แล้ว

    Adam "gelecekte dijital diktatörler olacak diyor." Kadın ise o zaman bana isim verin diyor. Adamın bu cümlesinin bir genelleme olduğunu anlayamamış.
    Dışarıdan bakınca olay bu şekilde görülüyor :)))

  • @OlumsuzSozler1
    @OlumsuzSozler1 4 ปีที่แล้ว +1

    Dünya içindeki insanlık iyi yöne doğru evrilmek zorundadır. Bunun için yeteri kadar bilgi ağı var elimizde bunların bütününden bir sentez ile güzel şeylere evrilebilir bu mümkündür. Bilgi şayet insanlık için iyi doğru yönde kullanılmazsa bunu nihayet kullanacak olan akıl bilinçe açık insanlardır. Bilgi insanları özgür kılacak ve barış içinde erdemli vicdanlı yaşamayı öğrenecegiz öğreniyoruz.

  • @Ataerkill
    @Ataerkill 9 หลายเดือนก่อน

    Çok güzel yahu. Daha 2.5 kitap yazmışken teorlerinizin sonuna mı geldiniz diyiverdi

  • @Bflut-vi9fi
    @Bflut-vi9fi ปีที่แล้ว

    umarım sunucu yazarın yeni çıkan çocuk kitabını okuyup harariyi yeniden davet eder:)

  • @dmabdaabrecords1272
    @dmabdaabrecords1272 ปีที่แล้ว +1

    41:00 soru mükemmeldi çok kötü aparkat yedi...bu adam büyük bir ihtimalle birileri tarafından finanse ediyor ... ilk fırsatta kitaplarının okursam asıl kafa yapısı oradan çıkacaktır ... bence konulara ne kadar gerçekçi yaklaşsa da bu adam bir balon ... Düşünce yapısı değişmeyen sabit fikirli marjinal insanların merakla okuyacağı kitaplar yazmıştır..

  • @selamialioglu1303
    @selamialioglu1303 3 ปีที่แล้ว

    açık bir soru keskin olması bir hayli şaşırtıcı

  • @ZadigLeStructuralist
    @ZadigLeStructuralist 2 ปีที่แล้ว

    Yuval Noah Harari gibi bir kişinin karşısına keşke daha nitelikli bir kişiye çıkarsaydınız...

  • @thekingofabazas
    @thekingofabazas 5 ปีที่แล้ว +1

    dublajsız altyazılı yok mu ya ?

  • @necmettinozcan8519
    @necmettinozcan8519 5 ปีที่แล้ว +1

    Ruh Nasıl Bir Yapıdır? 1. Bölüm
    - “Onu tesviye edip, o yapının içinden Ruhum’dan (Esmâ mânâlarımdan) nefhettiğimde (açığa çıkardığımda) Ona secdeye kapanın!” (38...
    7-Ruh'un Bilinmezliği Kimler İçindir?
    - "(Yahudiler) sana Ruh’tan soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin hükmündendir. İlimden size pek az verilmiştir!” (İsra:85)
    - Yahudi âlimleri toplanıp, Rasûlullâh'a imtihan için gelirler. O'na "Ruh nedir?" diye sorarlar, onların sorusuna da bu âyet cevap olarak gelir.
    - Ruh'un bilinmezliği yahudiler içindir, çünkü yahudiler halifelik sırrını bilmezler!
    8-"Tanrı Merkezli Din" mi?
    Konuyu en baştan ya da bir diğer deyişle tam temelinden sorgulayalım.
    “Tanrı merkezli din anlayışı” mı?
    Yoksa...
    “Hz. Muhammed (aleyhisselâm) merkezli DİN anlayışı” mı?
    Evet, gene yeni bir şey attık ortaya! Haklısınız... Ama ne çare ki bu ikisi arasındaki fark, çok çok önemli bir fark!..
    Hatta, bu ikisi arasındaki kesin fark kavranmadan, “dinsel anlayışlar”dan arınılıp, gerçek “DİN” olgusu kavranılmaz!..
    Gelin bu önemli farkı derinlemesine inceleyelim...
    Önce “tanrı merkezli dinsel anlayış”ın geçerli olduğu genel Müslümanlık kabulüne bakalım...
    Bu anlayışa göre, her ne kadar “ALLÂH” adıyla etiketlenmiş tanrı, her yerde denilse de, hep yukarılarda bir yerdedir!.. Buna inananlar, yukarılarda, ötelerinde bir yerdeki tanrıya inanırlar. Oysa, ötede bir tanrı kabulü direkt şirktir (şirki hafî); ve bu şirk anlayışındaki hemen herkesin, kendi kültür, çevre, anlayış ve tasavvuruna göre kabul ettiği bir tanrısı vardır, “ALLÂH” adıyla andığı.
    Bir kısım kişilerin, kafalarına göre gerekçelerle yasaklaması dolayısıyla Kurân’da bu konuda yapılan açıklamalar tefekkür edilmediği için; beyinlerdeki “kişi tanrı” tasavvurları öylece kalır; tekâmül etmez! Ötelerindeki bu “kişi tanrı”, zanlarına ve yanlış anlayışlarına göre, kendi katındaki melekleri aracılığıyla yeryüzünde bir peygamber seçer ve insanlara emirlerini uygulatması için onu elçi-postacı-messenger olarak görevlendirir. Tabii bu işlem de yanındaki meleklerden birini ona GÖNDERMESİ şeklinde oluşur! Yanından, yeryüzündeki seçilmiş peygambere yollanan elçi melek!!!
    İşte bu noktada bir saptama yapalım! UFOcular veya uzaydan gelen birilerinin varlığına inananların bazıları, hemen bu anlayışı değerlendirerek, meleklerin veya yeryüzündekilerin kabul etmiş olduğu tanrıların gökten gelen diğer üstün ırklar olduğunu öne sürerler.
    Şunu vurgulayalım:
    Gökten birileri gelmiş olabilir veya gelecek olabilir! Bunu reddetmek akıl ve mantık işi değildir. Ancak kesinlikle yanlış olan şey, bu gelmiş veya gelecek olanların “tanrı” veya “melek” olduğu kabulüdür! Çünkü aşağıda izaha çalışacağım üzere Allâh Rasûlü’nün bildirdiği şeylerin bu kabullerle hiç ilgisi yoktur. Bunu çok iyi fark etmek ve anlamak gerekir.
    Keza, Deccal diye isimlenmiş tanrı olduğunu ve Dünya’ya kullarının arasına geldiğini söyleyecek olan varlık dahi, işte bu “tanrı merkezli dinsel anlayışları” kullanacaktır! Ötede, yukarıda bir tanrıya inananları kendine tâbi kılacaktır! Yeryüzünde kendisine inanmayan pek az insan kalacaktır!
    Bugün Yahudi ve Hristiyanların “Mesih” lakabıyla bekledikleri kişi, gerçekte İsa (aleyhisselâm) değil, Deccal’dir! İsa (aleyhisselâm) ise, “tanrı” olduğunu iddia ederek ortaya çıkan Deccal’den sonra açığa çıkacaktır! Kendisinin, insanların beklediği tanrı olduğunu iddia eden Deccal lakaplı varlığın ortadan kaldırılışı, bizâtihi 33 yaşında olarak Dünya üzerinde açığa çıkacak olan Hz. İsa (aleyhisselâm) tarafından gerçekleştirilecektir. Bundan sonra Mehdi lakaplı son müceddid ile 7 veya 11 senelik beraberliği olacak, bu arada Yecüc-Mecüc isimleriyle tanınan ırkın Doğu Asya’dan Ortadoğu’yu istilası meydana gelecek, bu da geçiştirildikten sonra 73 yaşına kadar 40 yıl yeryüzünde yaşayacaktır İsa (aleyhisselâm); Rasûlullâh açıklamalarına göre.[1]
    Tanrı merkezli din anlayışında, tanrının eli ve iki kefeli terazisi vardır!
    Neyse gelelim biz ana konumuza...
    “Tanrı merkezli dinsel anlayışa” göre materyalist bir sistem anlayışı esastır!
    Tanrı merkezli dinsel anlayışta, Kurân’da ve hadislerde anlatılan her şey kelime anlamındadır.
    Tanrı merkezli din anlayışında, tanrının eli vardır!
    Tanrı merkezli dinsel anlayışta, tanrının iki kefeli terazisi vardır! (henüz dijital veya ötesi tartı sistemini bulmamış tanrı!!!)
    Bu anlatılanların, insanlara bazı gerçekleri anlatmak için kullanılan misaller olduğu fark edilmez, düşünülmez, kabul edilmez!
    Kısacası, tanrı merkezli dinsel anlayışta anlatılan her şey, madde dünyası gerçeklerine göredir! Bu anlayışta sorgulama, anlamaya çalışma, ne olduğunu bilme, tefekkür yoktur. Emirler ve uygulamalar vardır! Kıyası fukuha adı altında, âyetlerde kesin olmayan her şey, kişilerin yaşadıkları devir şartları altında yorumlanmış ve o yorumlar dahi Din-Şeriat kapsamında kabul edilmiştir. Âyet veya hadislerin o devirler şart ve anlayışı kadarıyla yorumlanması ise, sanki Din’in bir hükmü gibi algılanmıştır.
    Tanrı merkezli dinsel anlayışta, namaz borçtur tanrıya, oruç borçtur ödenmesi zorunlu. Borcunu ödemezsen tanrı seni hapse, pardon cehenneme atar!

  • @pertevdural4513
    @pertevdural4513 5 ปีที่แล้ว +1

    ruh ve beden, yazılım ve donanım.

  • @averroes1834
    @averroes1834 5 ปีที่แล้ว +1

    siyasi alana çekme çabaları,sınav misali sorular,sanki karşısında belediye başkan adayı var,kitaplarını baştan okuyup düşünce sistemi üzerinden adama soru sorabilecek bir tane moderatör yok mu yahu.

  • @yusufaksu2450
    @yusufaksu2450 8 หลายเดือนก่อน

    Teorilerinin birçoğu şuandan gerçekleşiyor olduğuna inanmaya başlıyorlar ve ileri goruslulugunu 2024 de daha iyi anlıyoruz

    • @hamitbogatekin812
      @hamitbogatekin812 5 หลายเดือนก่อน

      Hangi teorileri gerçekleşti

    • @yusufaksu2450
      @yusufaksu2450 5 หลายเดือนก่อน

      @@hamitbogatekin812 yapay zeka ile ilgili teorileri dostum

  • @necmettinozcan8519
    @necmettinozcan8519 5 ปีที่แล้ว +1

    “‘DABADDAH’, onun bizdeki adıdır. DünyaNIZdaki yani insanlar arasındaki adı ise başkadır... Ama bunu söyleyemem!.. Ancak, sen, bilgi depolamanı tamamladığın zaman, O’nun kim olduğunu rahatlıkla görebilirsin elindeki verilerle...”
    “Niçin ismini söylemiyorsun?..”
    “Çünkü ismini söylersem, O’nu kendin gibi gördüğün için, fikirlerini de, şartlanmaların istikametinde yorumlarsın. Bu yorumlama ise, seni bir gerçekten ebediyen mahrum bırakır. Şartlanmalar etkisiyle O’nun hakkında bir hüküm vermemen ve O’nun ikazlarını şartlanmaların ötesinde, gerçek yönüyle kavraman ve değerlendirmen için, DABADDAH’ın aranızdaki adını söyleyemem. Yani senin iyiliğin için!”
    “Hiç söylemeyecek misin?”
    “Bilgi depolaman tamamlandığı anda, O’nu sen tanıyacaksın!.. Tüm şartlanmalardan kurtulmuş olmanın en belirgin işareti, O’nu tanıyabilmendir...”
    “İnsanlığa yol gösterdiğini söyleyen sayısız insan yaşamıştır Dünya üzerinde!.. Bunların hangi birine inanmak gerekir?.. Bugün bile sayısını bilmediğimiz insan, aynı şeyleri iddia ediyor... Kime inanalım?..”
    “Önce bunların arasında, başlı başına tam bir sistem getirmiş olanları ayırmak gerekir...
    Her şeyi, baştan sona anlatamayanların, eksiksiz bir fikir sistemi olmayanların, başkalarına yol gösterici olmaya hakkı yoktur!.. Zira onlar, daha şartlanmalardan kurtulamamışlar ve gerçeği bütünüyle görememişlerdir ki…”
    “Ama bunları doğru dürüst araştırmanın imkânı yoktur ki... Hangi birine gitsen, önce bana körü körüne inanacaksın ve kendini tamamıyla bana bırakacaksın, diyor...”
    “Gerçekten birisinin öğretilerinden faydalanabilmek için, kendini ona terk etmek yani bilgi kapılarını tamamıyla ve peşin hükümsüz olarak ona açmak şarttır!.. Ama bu iş, hiçbir zaman öyle şıp diye olmaz...
    İçlerinde öyleleri vardır ki, çeşitli yollarla gerçeğe dair aldıkları bilgileri, sırf insanları istismar ederek yaşamak için kullanırlar...
    Öyleleri vardır ki, gerçeği bilirler, ama onları insanlara yayabilme kabiliyetinden yoksundurlar...
    Öyleleri de vardır ki, hem gerçeğe vâkıftırlar, hem de o gerçeği başkalarına nakledebilme kabiliyetine sahiptirler...
    Esasında bu iş çok su kaldırır!.. Kuvvetli bir mantık, karşısındakileri yanlış üzere rahatlıkla sürükleyebilir veya susturabilir, âciz bıraktırır!..
    Mesela, senin olmasını beklediğin bir işin olmadığı zaman, olmamasında hayır vardır, diyerek seni avutabilir. Veya karşılaştığın ters bir iş için, böyle olmasında hayır vardır, sonra bu işten dolayı sevinebileceksin, diyerek teselli edebilir...
    Aslında, kâinatın düzeninde dalga sistemi hâkimdir. En üst noktaya çıkışla en alt noktaya iniş!.. Bu gerçeği bilen birisi, karşısındakileri rahatlıkla tesir altına alabilir.
    Mesela işi iyi gidene, yapamayacağı bir şeyi teklif etmek. Nasıl olsa, iyiliği kötülük takip edecektir. O kişi o teklifi yerine getiremeyince, işte bak, benim dediğimi yapmadın, neticede başına bu geldi, demek!.. Ve kötülüğü, kendisine rağmen yapılan işe bağlamak; karşısındakini bu yoldan şartlandırarak etki altına almak!..
    Buna karşılık kötü durumda olana, sabret iyi günler yakın, başına yakında iyi bir iş gelecek, diyerek çıkış noktasına işaret etmek. O nokta geldiğinde ise; o noktanın gelişi, zaten gidişatın tabii seyridir; onu kendisinin ona ulaştırdığına, karşısındakini şartlandırmak. Böylece onu kendine bağlamak! Veya, ender kişilerde zıtlar prensibi gereğince sürekli ters gidişi, bir hikmete dayandırarak göstermek...
    İnsanları, belirli kişilerin kendilerine bağlamalarının en geçerli noktası; o kişinin kendisini, her yaptığı işin bir hikmete bağlı olarak ortaya çıktığına inandırabilmektir. Zaten buna inandığı zaman insan, eliyle kendini teslim etmiş demektir!..
    Olağanüstü davranışlar, insanı çok büyük ölçüde etkiler ama aynı ölçüde aldatabilir de... Ve bu yoldan aldanmak çok daha kolaydır!.. Büyüleme−hipnotize metoduyla, yani karşısındakini tesir altına alan özel metoduyla, çeşitli olağanüstü davranışlar gösterebilir!.. Veya, maddenin sırlarına vâkıf olma metoduyla, mesela Hint fakirlerinin yaptığı gibi, çeşitli madde üstü hâkimiyet yolları ortaya koyabilir!.. Ve bunlar da, büyük ölçüde, kendini tanımamış insanı etkiler... Ama, bütün bunlar, o kişilerin gerçeğe vâkıf olup olmadıklarına bir ölçü olamaz.
    Nitekim, aranızdan bazıları bu hususta; ‘gerçek mânâda üstünlük, madde sahasında olağanüstülüklere sahip olmak değil, ilmî üstünlüklere, sırlara sahip olabilmektedir’ demişlerdir... ‘Gerçek kerâmet kevnî değil, ilmî olanıdır’ sözü buna işaret eder!.. Gerçek ilim ve hâl sahipleri ise, asla sorulardan kaçmaz ve karşısındakini, ilmî özüne kadar, gidebildiği ölçüde götürür. Her şeyin izahını yapabilecek güçte olur!”
    “Ama konuşmamızın evvelinde demiştin ki, gerçeğe vâkıf olan, olağanüstü güçlere de sahip olur!.. Bu güçlere sahip bir kişi ise, tersine bakışla gerçeğe vâkıf olmaz mı?..”
    “Gerçeğe vâkıf olan, olağanüstü güçlere sahip olabilir; ama, her olağanüstü güçlere sahip olan, gerçeğe vâkıftır, olmaz!..
    Çünkü, bir çırak ustasından bir şey yapmayı görüp öğrenebilir ve takliden aynı şeyi yapmaya devam eder... Ama bu demek değildir ki, o kişi de yaptığının sebeplerine inebilmiştir... Mühim olan, yaptığının her noktasını; neden, niçin ve nasıl yaptığına vâkıf olabilmektir... Yoksa, o şeyi sadece yapmak marifet değildir!.. Üstelik o şeyi neden, niçin ve nasıl yaptığına vâkıf olan bir şahsın, onu devamlı yapması da icap etmez!.. Hatta hiç bile yapmayabilir...
    Bunun ötesinde, sebepsiz yere yapmaya kalkması, onu tecrübeye kalkışması mânâsına gelir ki, bu da bildiğinde şüphesi olduğuna işaret eder. Yani o şey hakkında kesin bir bilgisi olmadığını anlaması gerekir!..
    Mesela kendisinin madde ötesi bir varlık olduğunu, yani benliğinin madde ötesinde oluştuğunu ve maddede dilediği gibi tasarruf edebileceğine kesin olarak inanmanın ötesinde vâkıf olan birisi, dilediği anda su üstünde yürür!.. Çünkü bu yakîn; onda korkuyu, şüpheyi ve vehmi attırmıştır.
    Ama, bu yakînin ötesinde, o bilgiye sahip olan birisi, böyle mi acaba diyerek denemeye kalkıştığı zaman, o anda o görüşü beşeriyetiyle yaşamış olur... Bu durumda ise, şüphe içinde, vehim ve korku ortaya çıkar. Bu duygular ise, onun böyle bir şeyi başarmasına mâni olur. Ve suda yürümek yerine, suya batar! Yani, bu suda yürüyüş, o anda gayrı ihtiyarî olmalıdır. Hiçbir şey düşünülmeden!..
    Yani, beşeriyet vehminden kendini kurtaramamış; beşeriyet kayıtlarından ve şartlanmalarından, yani kendini madde olarak tanıma şartlanmasından kurtulamamış kişi, henüz kendi özünü tanımış sayılmaz.”

  • @ahmetemreinan8011
    @ahmetemreinan8011 2 ปีที่แล้ว

    Soruların düzeyi adamın anlaşılmadığının kanıtı niteliğinde... N'apalım, yavaş yavaş...

  • @49haker
    @49haker 4 ปีที่แล้ว

    Bu arada dublaj da çok başarılı emeğe saygıli olmanızı beklemek ne tuhaf

  • @zaferakyol9802
    @zaferakyol9802 2 ปีที่แล้ว

    Benim konuşmadan anladığım gelecekte Kübra Par gibileri olmayacak. 😁

  • @necmettinozcan8519
    @necmettinozcan8519 5 ปีที่แล้ว +1

    Ruh Nasil Bir Yapidir? 2. Bölüm
    Tanrı merkezli dinsel anlayış şudur: “Biz sadece emirleri uygularız gerisini düşünmeyiz. Neyin ne olduğunu O bilir! Bizim gerisini bilmemize gerek yoktur. Gerek olsaydı onu da bildirirdi. Bize düşen sadece emirlere uyup emredilen ibadetlerimizi yapmaktır. Gerisini sorgulayıp hikmetini ve nedenini araştırmak; tefekkür etmek, diğer konularda fikir sahibi olmak bizim işimiz değildir...”
    “Biz öleceğiz ve kıyamette dirilince her şey meydana çıkacak”zannı da işte bu tanrı merkezli dinsel kabulün bir getirisidir!
    Madde dünyası gerçeklerine göre oluşturulmuş bu tür materyalist dinsel anlayışlar ötesindeki, “Allâh Rasûlü ve son Nebisi Muhammed (aleyhisselâm) merkezli DİN anlayışı”na gelince...
    Bütün hakikat ehli tasavvuf önderlerinin anlayışı olan bu anlayışa göre... (Ki Hacı Bektaş Velî’den İmam Gazâli’ye, Abdulkâdir Geylânî’den, kendisine “kibirli görünüyorsunuz” diyen kişiye “Bu kibir değil Kibriyâ’dır” cevabını veren Şah Bahaeddin Nakşıbendi’ye ve isimlerini sayamayacağımız kadar çok zevâta göre...)
    “Hanîf” kökenli Muhammed (aleyhisselâm), tanrı ve tanrılık kavramının asla söz konusu olmadığını idrak etmiş bir kişi olarak putperest kavmi içinde yaşarken, nihayet 39 yaşında “tanrı ve tanrılık kavramı yoktur yalnızca ismi “ALLÂH” olan vardır” (Lâ ilâhe illâ ALLÂH) gerçeğini çeşitli tanrılara tapınan putperest topluma ilan etti!
    Burada en öncelikli konu, ismi “ALLÂH” olanın ne olduğunu fark etmektir. İsmi “ALLÂH” olan, bu konu eğer iyi irdelenirse, görülecektir ki idrak edilesi ötelerdeki bir tanrı olmayıp, her birimin ve şeyin derûnundaki, özünde bir kuvvedir, kudrettir! Her şey ve birim kendi dışına âfakına yönelerek değil, kendi özüne ve derûnuna yönelerek o kuvve ve kudrete ulaşır ve ulaşabilirse de O varlık indînde birimsel “yok”luğunu fark eder! “Var olan yalnızca ALLÂH imiş” der bir muvahhid olarak!..
    Bu anlayışta, göklerden insana inen melekler değil, insanın özünden, derûnundan bilincine tenezzül eden kuvveler, ilim (Cebrâiliyet) söz konusudur. Beyin daima kendi veritabanına ulaşanları ve veritabanından açığa çıkanları -Musavvir ismi sonucu- sûretlendirerek bilinçte açığa çıkardığı için, beyinler melekleri sûretler şeklinde görür.
    ALLÂH Rasûlü; ismi ALLÂH olanın derûnundaki hakikatinin dillendirmesini gerçekleştirendir. O hakikatin İlim sıfatının, vahiy yollu açığa çıkışı Risâlettir.
    Olay bâtından zâhire doğrudur; gökten yeryüzündeki et, kemik bedene doğru değil!
    O hakikatin ilmi, “Sünnetullâh” denilen ismi “ALLÂH” olanın evren içre evrenlerde değişmez yasalarını “OKU”maya ve insanlara kendilerine gerekli olduğu kadarıyla bu yasalara uygun olarak yapılması gerekli olanları bildirmeye yönelik ise; buna da “Nübüvvet” denilir.
    Zât’ı itibarıyla “mutlak GAYB” (kesinlikle bilinemez) olan “ALLÂH”, bizim tarafımızdan, ancak, ALLÂH Rasûlü’nün bildirdiği kadarıyla ve O’nun bildirdikleri kapsamında bilinebilir!
    Biz kafamızda kendi hevâ ve hayalimize göre bir tanrı tasavvur etmeyip; Allâh Rasûlü’nün bize (Kur’ân ve hadislerle) bildirdiği kapsamında tefekkür ederek ismi “ALLÂH” olanı anlamaya çalışırız ve sonuçta ortaya çıkanı da asla kayıtlamayız bildiklerimiz kadarıyla!
    Rasûlullâh merkezli anlayışta “Din”; boyutsallık içeren evren içre evrenlerdeki (âlemlerdeki) sistem ve düzenin adıdır! Tüm evren içre evrenler ve içindekiler kendilerini yaratan TEK ilim ve kudretin eseri ve esiri olarak (mutlak teslimiyet içinde) varlıklarını sürdürdükleri için de sistemin adı “İSLÂM”dır!
    “ALLÂH indînde Din İslâm’dır” vurgulaması bu gerçeği anlatır.
    Bu sebeple, Rasûlullâh merkezli anlayış, DİN’dir; tanrıya dayalı inanış biçimleri ise sadece “dinsel anlayışlar”dır.
    Rasûlullâh merkezli anlayışta “Din”; boyutsallık içeren evren içre evrenlerdeki sistem ve düzenin adıdır!
    Rasûlullâh merkezli anlayışta işin ikinci en önemli yanı, insanın “hilâfeti” konusudur. Tüm birimler ve zerrelerin, holografik gerçeklik açıklamasındaki üzere, “Zerre küllün aynasıdır” hadisince; ismi “ALLÂH” olanın bildirilen Sıfat ve Esmâ’sının yansıtıcısı olarak açığa çıkmalarıdır.
    Bu olayı anlamanın yolu, tekten çoğa (tümden birime) şeklinde düşünebilmekten geçer!
    Eğer bu idrak edilirse fark edilecektir ki; “ALLÂH” ismine ait olarak bildirilen Sıfat ve Esmâ, her insanda olduğu gibi bunların açığa çıkışındaki bir mertebe-boyut hükmünde olan kuvveler (melekler) dahi insanın özünden, veritabanından bilincine doğru açığa çıkan varlıklardır...
    Sırasıyla Aliym,Mumit ve Hasiyb isimlerinden açığa çıkan kuvveler olan Cebrâil de böyledir, Azrâil (dönüştüren) de; Münkir- Nekir (muhasebe yapan) de!
    Rasûlullâh merkezli DİN anlayışında cansız ve bilinçsiz varlık yoktur! Çünkü her birim, ismi “ALLÂH” olanın Esmâ’sının özellikleriyle vardır.
    İnsan; yeryüzünde var olan canlılar içinde “acıma ve merhamet” duygusuna ve dahi “ALLÂH”ın muhteşem “Sünnetullâh”ını seyir kapasitesine sahip olan tek varlıktır! Bunun için de eşref-i mahlûktur!
    “Merhamet etmeyene merhamet edilmez”!..
    Haşerat için: “Her zarar vericiyi öldürün!” şeklindeki Allâh Rasûlü uyarılarını çok iyi anlamak ve değerlendirmek gerekir.
    Rasûlullâh merkezli DİN anlayışında, başkasının yaşama hakkına saygı duyan her insan yaşama hakkına sahiptir!
    Rasûlullâh merkezli DİN anlayışında her birim; yaratan tarafından, Rabbi (özündeki Esmâ mertebesi sonucu oluşan terkibi-bileşimi) tarafından hangi amaca dönük olarak yaratılmışsa, ona o kolaylaşır ve o da yaratılış amacını kolaylıkla gerçekleştirir! Bu saadet istikametinde de olabilir, şekavet istikametinde de olabilir. İşte bu da onların mutlak kulluklarıdır.
    Rasûlullâh merkezli DİN anlayışının sonucudur ki, yapılan ibadetler ve çalışmalar, zikir, salât (dua-namaz), oruç vs. borç değil, bir tanrıyı mutlu kılmak için değil; kişinin kendi özüne bahşedilmiş Rabbanî kuvve ve özelliklerin açığa çıkartılması içindir... “ALLÂH rızası” diye bahsedilen şey, kişinin hakikatinin kemâlâtına uygunluktur. O kemâlâta uygun davranış sonucunda, kişide o hakikatin kemâlâtının bir özelliğinin açığa çıkması sonucunu doğurur otomatik olarak!
    İnsan için yalnızca çalışmalarının (kendisinden açığa çıkanların) sonucu oluşacaktır! (53.Necm: 39)
    Anlamındaki âyet, düşünen beyinler için olayın ne olduğu hakkında yeterince açık bir uyarıdır!
    Kısacası, “tanrı merkezli din anlayışı”, ötelerdeki bir tanrıya yönelen toplulukların yaşam biçimidir...
    “ALLÂH Rasûlü Muhammed (aleyhisselâm) merkezli DİN anlayışı” ise, Rasûlullâh’ın açıkladığı “ALLÂH”a imandan yola çıkıp, kendi özündeki ilâhî mertebelere ve o mertebelerdeki (boyutlardaki) kuvve ve kemâlâtı keşfe yönelebilen “insan”lar içindir, anlayışımızca.

  • @gunisg5634
    @gunisg5634 5 ปีที่แล้ว +1

    Böylesi bir zekayı konuk ediyorsunuz ve sorduğunuz soruların basitliğinden biz utanıyoruz..

  • @malipetek
    @malipetek 5 ปีที่แล้ว

    Dublajsız yok mu?

  • @edwardd652
    @edwardd652 3 ปีที่แล้ว

    Adam kaçacak sandık bir an.

  • @feyzanurturkmenoglu7261
    @feyzanurturkmenoglu7261 10 หลายเดือนก่อน

    Bu adamın kocası olması 😮

  • @Ooopxs
    @Ooopxs 5 ปีที่แล้ว +3

    Sorulan soruların kalitesi, değeri düşük
    Sunucu da öyle değil mi?

  • @tolgacelikoz7849
    @tolgacelikoz7849 3 ปีที่แล้ว

    ya kübracım harari kalkmıs gelmiş karsına oturmus ama adamı konusturmamıssın muhalefet edebilmek icin

  • @formikamlbb1257
    @formikamlbb1257 4 ปีที่แล้ว

    yapay zeka kendi kendine pekala bilinçte yapabilir

  • @bucukluk
    @bucukluk 4 ปีที่แล้ว

    Son soru tam bir ik cı sorusu. Dinlerken gerildim

  • @omerhayyamrubaileri6029
    @omerhayyamrubaileri6029 3 ปีที่แล้ว

    Yorumlara baktım da gerçekten herkes bu kırmızı dudağa kizmakta haklı

  • @saintchristopher4099
    @saintchristopher4099 5 ปีที่แล้ว +3

    Finaldeki çocuk sorusuyla adamı küçük düşürmeye çalışmanız gerçekten utanç vericiydi.Çocuklarınıza esnek bir şekilde kendini yeniden yeniden inşa edebilme yeteneğini kazandırın demesinin nesine ikna olmadınız?

  • @hakimbilgisayaravclar97
    @hakimbilgisayaravclar97 4 ปีที่แล้ว

    ahahahha resmen güldüm izlerken.

  • @butunculekol
    @butunculekol 4 ปีที่แล้ว

    Şeytan....

  • @mehcuriyyet
    @mehcuriyyet 4 ปีที่แล้ว

    Hahah harari'ye çay ikram eden haber türk ekibi

  • @xyz-mk6qm
    @xyz-mk6qm 4 ปีที่แล้ว

    Severim bu keratayi

  • @yunusemreyerebasan7493
    @yunusemreyerebasan7493 5 ปีที่แล้ว

    Robot

  • @metehan7433
    @metehan7433 5 ปีที่แล้ว +1

    Dünyanın en zeki adamlarından biriyle tartışıyorsun sen. Bunlar ne saçma sorular

  • @tabletblue
    @tabletblue 5 ปีที่แล้ว +1

    Yahu neden bizim kadınlarımız bu kadar geri, yavaş hatta sevimsiz bir haldeler.

  • @Tuzlukurabiyee
    @Tuzlukurabiyee 5 ปีที่แล้ว +4

    Kubra hanim keske biraz daha guzel sorular sorsaydiniz ve kesin bir cevap beklemeseydiniz cunku sonucu herkese gore degisebilir lutfen bir daha eger konuk alırsanız bunu uygularsiniz umarım tesekkur ediyorum

  • @necmettinozcan8519
    @necmettinozcan8519 5 ปีที่แล้ว +1

    “‘DABADDAH’, onun bizdeki adıdır. DünyaNIZdaki yani insanlar arasındaki adı ise başkadır... Ama bunu söyleyemem!.. Ancak, sen, bilgi depolamanı tamamladığın zaman, O’nun kim olduğunu rahatlıkla görebilirsin elindeki verilerle...”
    “Niçin ismini söylemiyorsun?..”
    “Çünkü ismini söylersem, O’nu kendin gibi gördüğün için, fikirlerini de, şartlanmaların istikametinde yorumlarsın. Bu yorumlama ise, seni bir gerçekten ebediyen mahrum bırakır. Şartlanmalar etkisiyle O’nun hakkında bir hüküm vermemen ve O’nun ikazlarını şartlanmaların ötesinde, gerçek yönüyle kavraman ve değerlendirmen için, DABADDAH’ın aranızdaki adını söyleyemem. Yani senin iyiliğin için!”
    “Hiç söylemeyecek misin?”
    “Bilgi depolaman tamamlandığı anda, O’nu sen tanıyacaksın!.. Tüm şartlanmalardan kurtulmuş olmanın en belirgin işareti, O’nu tanıyabilmendir...”
    “İnsanlığa yol gösterdiğini söyleyen sayısız insan yaşamıştır Dünya üzerinde!.. Bunların hangi birine inanmak gerekir?.. Bugün bile sayısını bilmediğimiz insan, aynı şeyleri iddia ediyor... Kime inanalım?..”
    “Önce bunların arasında, başlı başına tam bir sistem getirmiş olanları ayırmak gerekir...
    Her şeyi, baştan sona anlatamayanların, eksiksiz bir fikir sistemi olmayanların, başkalarına yol gösterici olmaya hakkı yoktur!.. Zira onlar, daha şartlanmalardan kurtulamamışlar ve gerçeği bütünüyle görememişlerdir ki…”
    “Ama bunları doğru dürüst araştırmanın imkânı yoktur ki... Hangi birine gitsen, önce bana körü körüne inanacaksın ve kendini tamamıyla bana bırakacaksın, diyor...”
    “Gerçekten birisinin öğretilerinden faydalanabilmek için, kendini ona terk etmek yani bilgi kapılarını tamamıyla ve peşin hükümsüz olarak ona açmak şarttır!.. Ama bu iş, hiçbir zaman öyle şıp diye olmaz...
    İçlerinde öyleleri vardır ki, çeşitli yollarla gerçeğe dair aldıkları bilgileri, sırf insanları istismar ederek yaşamak için kullanırlar...
    Öyleleri vardır ki, gerçeği bilirler, ama onları insanlara yayabilme kabiliyetinden yoksundurlar...
    Öyleleri de vardır ki, hem gerçeğe vâkıftırlar, hem de o gerçeği başkalarına nakledebilme kabiliyetine sahiptirler...
    Esasında bu iş çok su kaldırır!.. Kuvvetli bir mantık, karşısındakileri yanlış üzere rahatlıkla sürükleyebilir veya susturabilir, âciz bıraktırır!..
    Mesela, senin olmasını beklediğin bir işin olmadığı zaman, olmamasında hayır vardır, diyerek seni avutabilir. Veya karşılaştığın ters bir iş için, böyle olmasında hayır vardır, sonra bu işten dolayı sevinebileceksin, diyerek teselli edebilir...
    Aslında, kâinatın düzeninde dalga sistemi hâkimdir. En üst noktaya çıkışla en alt noktaya iniş!.. Bu gerçeği bilen birisi, karşısındakileri rahatlıkla tesir altına alabilir.
    Mesela işi iyi gidene, yapamayacağı bir şeyi teklif etmek. Nasıl olsa, iyiliği kötülük takip edecektir. O kişi o teklifi yerine getiremeyince, işte bak, benim dediğimi yapmadın, neticede başına bu geldi, demek!.. Ve kötülüğü, kendisine rağmen yapılan işe bağlamak; karşısındakini bu yoldan şartlandırarak etki altına almak!..
    Buna karşılık kötü durumda olana, sabret iyi günler yakın, başına yakında iyi bir iş gelecek, diyerek çıkış noktasına işaret etmek. O nokta geldiğinde ise; o noktanın gelişi, zaten gidişatın tabii seyridir; onu kendisinin ona ulaştırdığına, karşısındakini şartlandırmak. Böylece onu kendine bağlamak! Veya, ender kişilerde zıtlar prensibi gereğince sürekli ters gidişi, bir hikmete dayandırarak göstermek...
    İnsanları, belirli kişilerin kendilerine bağlamalarının en geçerli noktası; o kişinin kendisini, her yaptığı işin bir hikmete bağlı olarak ortaya çıktığına inandırabilmektir. Zaten buna inandığı zaman insan, eliyle kendini teslim etmiş demektir!..
    Olağanüstü davranışlar, insanı çok büyük ölçüde etkiler ama aynı ölçüde aldatabilir de... Ve bu yoldan aldanmak çok daha kolaydır!.. Büyüleme−hipnotize metoduyla, yani karşısındakini tesir altına alan özel metoduyla, çeşitli olağanüstü davranışlar gösterebilir!.. Veya, maddenin sırlarına vâkıf olma metoduyla, mesela Hint fakirlerinin yaptığı gibi, çeşitli madde üstü hâkimiyet yolları ortaya koyabilir!.. Ve bunlar da, büyük ölçüde, kendini tanımamış insanı etkiler... Ama, bütün bunlar, o kişilerin gerçeğe vâkıf olup olmadıklarına bir ölçü olamaz.
    Nitekim, aranızdan bazıları bu hususta; ‘gerçek mânâda üstünlük, madde sahasında olağanüstülüklere sahip olmak değil, ilmî üstünlüklere, sırlara sahip olabilmektedir’ demişlerdir... ‘Gerçek kerâmet kevnî değil, ilmî olanıdır’ sözü buna işaret eder!.. Gerçek ilim ve hâl sahipleri ise, asla sorulardan kaçmaz ve karşısındakini, ilmî özüne kadar, gidebildiği ölçüde götürür. Her şeyin izahını yapabilecek güçte olur!”
    “Ama konuşmamızın evvelinde demiştin ki, gerçeğe vâkıf olan, olağanüstü güçlere de sahip olur!.. Bu güçlere sahip bir kişi ise, tersine bakışla gerçeğe vâkıf olmaz mı?..”
    “Gerçeğe vâkıf olan, olağanüstü güçlere sahip olabilir; ama, her olağanüstü güçlere sahip olan, gerçeğe vâkıftır, olmaz!..
    Çünkü, bir çırak ustasından bir şey yapmayı görüp öğrenebilir ve takliden aynı şeyi yapmaya devam eder... Ama bu demek değildir ki, o kişi de yaptığının sebeplerine inebilmiştir... Mühim olan, yaptığının her noktasını; neden, niçin ve nasıl yaptığına vâkıf olabilmektir... Yoksa, o şeyi sadece yapmak marifet değildir!.. Üstelik o şeyi neden, niçin ve nasıl yaptığına vâkıf olan bir şahsın, onu devamlı yapması da icap etmez!.. Hatta hiç bile yapmayabilir...
    Bunun ötesinde, sebepsiz yere yapmaya kalkması, onu tecrübeye kalkışması mânâsına gelir ki, bu da bildiğinde şüphesi olduğuna işaret eder. Yani o şey hakkında kesin bir bilgisi olmadığını anlaması gerekir!..
    Mesela kendisinin madde ötesi bir varlık olduğunu, yani benliğinin madde ötesinde oluştuğunu ve maddede dilediği gibi tasarruf edebileceğine kesin olarak inanmanın ötesinde vâkıf olan birisi, dilediği anda su üstünde yürür!.. Çünkü bu yakîn; onda korkuyu, şüpheyi ve vehmi attırmıştır.
    Ama, bu yakînin ötesinde, o bilgiye sahip olan birisi, böyle mi acaba diyerek denemeye kalkıştığı zaman, o anda o görüşü beşeriyetiyle yaşamış olur... Bu durumda ise, şüphe içinde, vehim ve korku ortaya çıkar. Bu duygular ise, onun böyle bir şeyi başarmasına mâni olur. Ve suda yürümek yerine, suya batar! Yani, bu suda yürüyüş, o anda gayrı ihtiyarî olmalıdır. Hiçbir şey düşünülmeden!..
    Yani, beşeriyet vehminden kendini kurtaramamış; beşeriyet kayıtlarından ve şartlanmalarından, yani kendini madde olarak tanıma şartlanmasından kurtulamamış kişi, henüz kendi özünü tanımış sayılmaz.”