(78) 27.Söz/1, Sh 154 | İctihad Risalesi | İctihâd kapısı açıktır. Şu zamanda girmeye 6 mâni vardır
ฝัง
- เผยแพร่เมื่อ 6 ก.พ. 2025
- YİRMİ YEDİNCİ SÖZ
İctihâd Risâlesi
Beş altı sene mukaddem, Arabî bir risâlede ictihâda dâir yazdığım bir mes’ele, iki kardeşimin arzularıyla o mes’eleye dâir haddinden tecâvüz edenin haddini bildirmek için şu söz, o mes’ele-i ictihâdiyeye dâir yazıldı.
Sayfa 155
YİRMİ YEDİNCİ SÖZ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
وَلَوْ رَدُّوهُ اِلَي الرَّسُولِ وَاِلٰٓي اُولِي الْاَمْرِ مِنْهُمْ لَعَلِمَهُ الَّذ۪ينَ يَسْتَنْبِطُونَهُ مِنْهُمْ
İctihâd kapısı açıktır. Fakat şu zamanda oraya girmeye “Altı Mâni” vardır.
Birincisi: Nasıl ki kışta, fırtınaların şiddetli olduğu bir vakitte, dar delikler dahi seddedilir. Yeni kapıları açmak, hiçbir cihetle kâr-ı akıl değil. Hem nasıl ki büyük bir selin hücumunda, ta‘mîr için duvarlarda delikler açmak, gark olmaya vesîledir. Öyle de, şu münkerât zamanında ve âdât-ı ecânibin istîlâsı anında ve bid‘aların kesreti vaktinde ve dalâletin tahrîbâtı hengâmında, ictihâd nâmıyla kasr-ı İslâmiyetten yeni kapılar açıp, duvarlarından muharriblerin girmesine vesîle olacak olan delikler açmak, İslâmiyet’e cinâyettir.
İkincisi: Dinin zarûriyâtı ki, ictihâd onlara giremez. Çünkü kat‘î ve muayyendirler. Hem o zarûriyât, kūt ve gıda hükmündedirler. Şu zamanda terke uğruyorlar ve tezelzüldedirler. Ve bütün himmet ve gayreti onların ikāmesine ve ihyâsına sarf etmek lâzım gelirken, İslâmiyet’in nazariyât kısmında ve selefin ictihâdât-ı sâfiyâne ve hâlisânesiyle, bütün zamanların hâcâtına dar gelmeyen efkârları olduğu halde, onları bırakıp, heveskârâne yeni ictihâdlar yapmak, bid‘akârâne bir hıyânettir.
Üçüncüsü: Nasıl ki çarşıda, mevsimlere göre birer metâ‘ mergūb oluyor. Vakit be-vakit birer mal revâc buluyor. Öyle de, âlem meşherinde, ictimâiyât-ı insaniye ve medeniyet-i beşeriye çarşısında, her asırda birer metâ‘ mergūb olup revâc buluyor. Sûkunda yani çarşısında teşhîr ediliyor. Rağbetler ona celb oluyor. Nazarlar ona teveccüh ediyor. Fikirler ona müncezib oluyor. Meselâ, şu zamanda, siyâset metâı ve hayat-ı dünyeviyenin te’mîni ve felsefenin revâcları gibi. Ve selef-i sâlihîn asrında ve o zaman çarşısında en mergūb metâ‘, Hâlik-ı Semâvât ve Arz’ın marziyâtlarını ve bizden arzularını kelâmından istinbât etmek; ve nûr-u nübüvvet ve Kur’ân ile kapatılmayacak derecede açılan âhiret âlemindeki saadet-i ebediyeyi kazandırmak vesâilini elde etmek idi.
İşte o zamanda zihinler, kalbler, ruhlar, bütün kuvvetleriyle yerler ve gökler Rabbi’nin marziyâtını anlamaya müteveccih
Sayfa 156
olduğundan, ictimâiyât-ı beşeriyenin sohbetleri, muhâvereleri, vukūâtları, ahvâlleri ona bakıyordu. Ona göre cereyân ettiğinden, her kimin güzelce bir isti‘dâdı bulunsa, onun kalbi ve fıtratı şuûrsuz olarak her şeyden bir ders-i ma‘rifet alır. O zamanda cereyân eden ahvâl ve vukūât ve muhâverâttan taallüm ediyordu. Güya her bir şey ona bir muallim hükmüne geçip, onun fıtrat ve isti‘dâdına, ictihâda bir isti‘dâd-ı ihzârî telkîn ediyordu. Hatta o derece şu fıtrî ders tenvîr ediyordu ki, yakîn idi ki, kesbsiz ictihâda kābiliyeti ola, ateşsiz nûrlana. İşte şu tarzda fıtrî bir ders alan bir müsteid, ictihâda çalışmaya başladığı vakit, kibrit hükmüne geçen isti‘dâdı نُورٌ عَلٰي نُورٍ sırrına mazhar olur, çabuk ve az zamanda müctehid olurdu.
Ama şu zamanda, medeniyet-i Avrupa’nın tahakkümüyle, felsefe-i tabîiyenin tasallutuyla, şerâit-i hayat-ı dünyeviyenin ağırlaşmasıyla efkâr ve kulûb dağılmış, himmet ve inâyet inkısâm etmiştir. Zihinler ma‘neviyâta karşı yabânîleşmiştir. İşte bunun içindir ki, şu zamanda birisi, dört yaşında Kur’ân’ı hıfzedip âlimlerle mübâhase eden Süfyân İbn-i Uyeyne olan bir müctehidin zekâsında bulunsa, Süfyân’ın ictihâdı kazandığı zamana nisbeten, on def‘a daha fazla zamana muhtaçtır. Süfyân on senede ictihâdı tahsîl etmiş ise, şu adam yüz seneye muhtaçtır ki, tahsîl edebilsin. Çünkü Süfyân’ın ibtidâ-yı tahsîl-i fıtrîsi, sinn-i temyîz zamanından başlar. Yavaş yavaş isti‘dâdı müheyyâ olur, nûrlanır. Her şeyden ders alır, kibrit hükmüne geçer. Ama onun nazîri şu zamanda, zihni felsefede boğulmuş, aklı siyâsete dalmış, kalbi hayat-ı dünyeviyede sersem olmuş, isti‘dâdı ictihâddan uzaklaşmış, fünûn-u hâzırada tevaggulü derecesinde isti‘dâdı ictihâd-ı şer‘î kābiliyetinden uzaklaşmış ve ulûm-u arziyede tefennünü derecesinde ictihâdın kabulünden geri kalmıştır. Onun için “Ben de onun gibi zekiyim, ne için ona yetişemiyorum?” diyemez ve demeye hakkı yoktur ve yetişemez.
❤❤❤ALLAH razı olsun maşallah barekallah ❤🎉🎉🎉
Allahım ilminizi ziyadeleştirsin
❤❤❤Allah razı olsun Rabbım ilminizi arttırsın sağlıklı uzun ömürler nasip etsin inşallah ❤🎉🎉🎉
Allah razı olsun⚘️⚘️⚘️
Allah razı olsun istifademizi ziyadeleştirsin
Allah razı olsun inşallah
Telaffuz harika.Konuya hakimiyet harika.Şöyle bir değerlendirin.Büyük izleyicileri olan kanallar dahil kaç kişi bulabilirsiniz?
Allah razı olsun
Esslm.Alykm.Çok değerli kardeşlerim.
Hz.Peygamber a.s buyurur : Cehenneme girmeye en çok hevesli olanlarınız fetva vermeye en çok hevesli olanlarınızdır.
Tebrikler Maşallah barekallah la kuvvete illa billah
Allah razı olsun kardeşim 🌹🤍🌷
Abim Allah razı olsun inşallah kader risalesini anlatacakmısınız
Dersler belli temel eserler üzerinden devam ediyor. Mektubat Risalesi tamamlandıktan sonra Sözler ve Lem'alar Mecmualarına devam ediliyor. Ya nasip!