akıl diye bir kelime uyduruyor dücane ; bu kelimenin içini dolduruyor sonra bu kelime ile cümleler kurup kendince düşündüğünü zannediyor 🤣 dücane dioki din inanç kalmadı hakkını verdim aklı zirveye çıkardım diyor . aslında bu boş batıl bir kuruntu . akıl diye bişey yok akletmek bir eylemdir fiildir bu kadar neyi neye nasıl bağlayıp ne sonuca vardığındır aslolan . örnek iblis diye isimlendirilen varlığın ademe secde etmemesi . mahlukun temel problemi bildiğini zannetmesidir . akıl deyip bu kelimeyi kutsayanlar benzeri
Varol teknoloji..Videoyu ikinci aşamada hızlandırarak dinledim ve hem zaman tasarrufu sağlıyor hemde yıllardır faydalanmaya çalıştığım ama genellikle yarım bıraktığım Dücane beyi sonuna kadar dinleyebilme olanağım oldu.Varol teknoloji varol emektar hocam.Bizim için ömrünü harcadın biz de hazır bilgilerle aydınlanıyoruz. Yaşasın tembellik , yaşasın hocam....
Nefesinize sağlık, çok teşekkür ederim. Ahhh yıllar önce de bazı konularda bu kadar hoşgörülü olsaydınız, olsalardı. İnanın bu denli kutuplaşma ve ayrışma olmazdı.
Hocam her zamanki gibi muhteşem bir bölüm olmuş özellikle adını unuttuğum kedinizin sizden rol çalmaya çalışması da ayrı bir renk katmış.. iyi ki varsınız
!BİZİ olmayan bir BEN ölmeye mahkumdur'.... gide gide 'yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine bu hasret bizim' 'e varır sonunda/belki... umarım... sayenizde beslenmeye devam Hocam... teşekkürler...
Sadece islam da değil diğer büyük dinlerde de yüzlerce yıl kutsal kitaplar tartışıldı, yorumlandı, hiçbir zaman tam bir mutabakatla anlaşılamadı, farklı yorumlar , farklı diller, farklı mezhepler , kafir ilan etmeler nedeniyle onbinlerce, yüzbinlerce insan öldü... bu tartışmaların insanlığa ve medeniyete hiçbir katkısı olmadı... halen bu tartışmalar devam ediyor ... bana göre 1948 de yayınlanan insan hakları evrensel beyannamesi tüm kutsal kitaplardan çok daha kutsal ve saygıdeğer...tüm insanlığın yada en azından medeni dünyanın üzerinde anlaşabileceği bir metin... enerjimizi boş tartışmalar yerine bilime , hukuka ve hayatın nasıl daha iyi yaşanabileceğine odaklamamız gerekiyor ... bu konuda müslüman dünyasının daha çok yolu var...
İnsanlık, bütün insanları uzlatıracak ve istekle boyun eğdirecek bir şey ğretebilmiş midir? İnsan hakları bildirgesi aklın ve sağduyunun bir ürünüdür. İnsan aklı bunu becerebiliyor. Ama insan kendini hiçbir şeyle bağlamak istemiyor ve bağlamıyor da. İnsan ürünü hiçbir şey insanı sınırlamaya güç yetiremez. O zaman bizi, güce sahip olandan ne koruyabilir?
insan hakları beyannamesini kutsal kitaplardan üstün görürken, kitapların ve son değişmemiş kuran ı kerimin sizin ve tüm kainatın yaratıcısı, yaşamanıza izin veren ve ölümünüze de karar veren yüce, kusurdan, noksaniyetten her türlü acizlikten müstesna ….. Allah cc tarafından gönderildiğini düşündünüz mü? Doğru bir nazar ve niyet ile okudunuz mu!!!!. Bu dünya da oyalanıyoruz. Birde senaryonun devamı var. Ve hüküm koyucu yalnızca Allah cc. Bunu herkes biliyor (ruhlar) . Ama kur an ı kerim in ifadesi ile kalpler mühürlü olunca, duymaz, anlamaz, görmez...
merhaba,dücane hocam bu videoda dine karşıçıkışların psikolojik olduğunu söylüyordu, kant'ın saf aklın eleştirisini okurken okurken şöyle bir pasaja denk geldim paylaşmak istedim;"Burada, öyleyse, genel olarak olanaklı deneyimin sınırlarının ötesine geçmeyi göze alan usun çatışmalarında karşılaşıldığı gibi, sorun aslında fizyolojik (physiologisch] değil ama aşkınsaldır.(A535)
Bu konuşmadan şunu net olarak söyleyebiliriz ki derin bir dindarlık serüveninden geçmeden insanlık tarihini tam olarak değerlendirmek mümkün değilmiş. Tabiki burada o dindarlığın dışına çıkmış olarak bu değerlendirmenin yapılabileceği şartınıda unutmamak gerekir.
Petrol kanada da var ırakta da norveçte de var irandada. hangi halklar mutlu. temiz,ôzgür, adil, dürüst, eğitimli vs ...
10 หลายเดือนก่อน
Cumhuriyet rejimleri mutsuz krallık rejimleri halkları mutlu. Avrupa’da da hep Ortadoğu’nun cumhuriyet rejimleri halkları doluşmuş. Fakir insanların çocukları demokrasisi oturmamış çakma cumhuriyet devletlerinin başına geçince felaket oluyor. Mevzu ideolojik değil fakirliğin ukde olarak içlerde yer etmesi imkan bulunca da sonradan görmeliğin tezahürleri
Hocam ben sizi ara sira takip ediyorum çokta faydalaniyorum dusunce dunyamda kendimce . Benim merakim su Seyyit Kutub , Fazurrahman gunumuzde mustafa ozturk hoca bir seyler soyluyorla ama sizinde dediginiz gibi memeyi nirakamayan cocugun serzeniji . Peki ben sizin gorusunuzun memeyi birakmak oldugunu anladim ( yanliş anlamadiysam tabi ) peki bunun yerine neyi koyacagiz ' moderniteyi mi? ' benim sorularim size cok cahilce gelebilir ama bu da benim kendi capimda buyuklerimin tecrubelerinden anlama gayretim😊
Dücane Hocanın bahsettiği Erlebnis ve Erfahrung kavramlarına ilişkin olarak Jay Martin da şu tanımı yapmaktadır;" her durumda olmasa da Erlebnis çoğu zaman bireysel olanın tarifsizliğini akla getirir. Erfahrung ise daha kamusal, kolektif nitelik taşır."
Toplumun "biz" olabilmek için gerçek yüce dayanaklar bulabilmesi belki de asırlar alacak, bu açıdan bakınca daha henüz ilk çağı yaşıyoruz muhtemelen. Daha büyük ölçekte insanlığa bakınca da 6. yokoluştan önce buna erişebilir miyiz, hiç emin değilim. Langsam...
Hocam eski Yunanca’da ebedî (aidion) ve ölümsüz (athanaton) kavramları için iki ayrı karşılık var. Ölümsüzlük ebedilik değil midir zaten, buradaki incelik nedir acaba?
Dücane bey öncelikle bu program için çok teşekkür ediyorum. Burada en temel sorunun şu olduğu düşüncesindeyim. İslam dini eğer sadece kişinin özel yaşamı ile sınırlı olsa yani inanç, ibadet ve ahlak (helal haramlar) diğer bir ifadeyle de bireyle-Tanrı arasında sınırlı kalsa, sosyal ve siyasi yönü hiç olmasa, hukuk ve muamelat alanına ilişkin hükümleri bulunmasa, yine din ve çağcıl değerler çatışması yaşanır mıydı? Diğer bir ifadeyle belirtmem gerekirse sosyal yönü olan kurumsallaşmış din evrensellik ve değişim olsun ilerlemecilik olsun sorun teşkil etmiyor mu? İslam'ın ontolojisi yaşamın değişkenliği karşısındaki statikliği nedeniyle; kurumsal, sosyal ve siyasi yönü sorun oluşturmuyor mu siz bu konuda ne düşünürsünüz? Meselenin özü bu olduğu düşüncesindeyim.
Hocam değinmenizi ve kimsenin değinmediği yada gerçekçi bir analiz yapmaya çok fazla yanaşmadığı ki bunu diğer dinlerde de fazlaca gördüğümüz ama teknolojinin ilerlemesi ile çok fazla açığa çıkan küçük yaşta çocuklara karşı kız-erkek dindar kesimde yaşanan bu sapkınlığın nedenleri ile sonuçta aynı biyolojiye sahip olduğumuz bu insanlardaki cinsel açlığın kaynağı üzerine fikirlerinizi merak ediyorum. Çevremde çok dindar ve evli insanlarda da benzer belirtiler fazlasıyla var. Ve neden insanlar bu insanları ayıklamak ve sebeplerini araştırmak yerine sürekli üstünü örtme eğiliminde. Böyle yapılınca daha cesaret verici olmuyor mu?
40 yıldır bilgisayar kullanan birisi olarak depoladığım bilgileri zaman zaman kaybetmişimdir. Her şeyi bilen ve yapmaya kadir olduğuna inanılan bir yaratıcıdan veya din başlatanından geldiği var sayılan sözlerin 1500 yılda bize değişmeden gelmesini düşünemiyorum. ( Sümerler taşa yazdıkları için bu konuda çok daha yetkin ve kadirlermiş, ki bu döneme kadar sözleri değişmeden ulaşmış ) Tek bildiğim evren de var olan yasaları bilim yoluyla bulmamız ve onlara uygun yaşamamız gerektiği.
Dücane Bey yolunuz Güneydoğu 'ya düşerse Taziye evlerini ve düğün salonlarını inceleyin ve şunu göreceksiniz; Müslümanların dini ve toplumsal adetlerini - ritüellerini modern hayatla bağdaştırma çabalarını göreceksiniz.
Odtü'de üniversitede mühendislik okurken ingilizce101 dersinde yazdığım makalenin başlığı "only kuran"dı. 2008 yılında üniversite hazırlıkta ilk kez kuran okudum ve 2011'den itibaren de kademeli olarak kuran müslümanı oldum, 2008-2011 yılları arasında da bir pazarlık süreci vardı, sancılı ama hızlı geçti. Only kuran akımıyla reformistleri bir tutmanız ya da aynı konunun bir parçası yapmanız bile hatalı. Reform, yeniden düzenleme, dizayn etme, formatlama demek. Yeni kurallar, yeni gelenekler, yeni yasaklar ya da tavsiyeler, yeni mekruhlar ya da suçlar... Only Kuran'cıların savaşı zaten Tanrı adına kural koyup duran insanlar peygamberin ölümünden beri. Ki bu insanlar peygamberin bile kural koyuculuğunu tanımazlar, islamda dualite ya da teslis yoktur, sadece Tanrı'nın hükümleri haktır, peygamber ancak uluemir olduğu için siyasi emir verebilirdi. Tabii böyle söyleyince peygamber düşman olarak hatta peygambere layık olduğu yüceliği atfetmemekle suçlanırdınız ki o da ayrı bir paradoks. Peygamber de bizim gibi bir insandı, "veli"mizdi, Kuranla sabittir. Only Kurancılar genelde sonradan, 18 yaşından sonra bilinçli, aydınlık aklıyla müslüman olan insanların seçtiği bir yol. Temel nedeni de siz müslüman olunca bir Tanrı'ya teslim olacaksınız zannediyorsunuz ama çok geçmeden sayısı milyonları aşan, kıyası kısası 100 milyonları aşan hadis ve sünnet cehenneminde boğulmaya başlıyorsunuz. Diyelim hazmettiniz, peygamberdir ne yapsa yeridir dediniz, zihninizde bir yere oturttunuz hemen ardıdan mezhepler, alimler, şeyhler, fetvalar, hacılar, hocalar ve bunların sıradışı kafa açan ve hazmedilmesi mümkün olmayan çoğu akla izana gelmeyecek mantksız sözleri çıkıyor, belirli bir mantık üzerine söylenmiş sözler hadislerle ya da kuranla çelişiyor çok boyutlu mantık evreninde. Çok kısa keseceğim burayı, bilinçaltı ve nefis için din olgusu aşırı şekilde mide bulandırıcı bir hal almaya başlıyor, kısaca "müslüman olmayı midem kaldırabilecek mi?" sorusunu sormak durumunda kalıyorsunuz ve elinize balyozu alıp tersten bir sıralamayla peygabere kadar her şeyi tarumar etmekten çekinmiyorsunuz çünkü bunu yapmadığınız takdirde müslüman olma şansınız yok. Ancak sorunlar sadece kuran üzerine mutlak Tanrı'ya yönelmeye başlayınca bitiyor mu? Bunun çok daha büyük bir hazım süreci var. Zihin asla müslümanlık çatısı altında böyle birbirinden farklı ve birbirine bütünüyle tezat dini inanışları olan insanların nasıl var olabildiğine inanmıyor ve kişinin inancını reddediyor. Çok uzun yıllar okyanusların kendisinden alınan kumu sürekli dalgalarla geri toplamaya çalışması gibi kişiyi tuhaf bir ortayolculuğa zorluyor, ya da sağlam ve tatmin edici bir açıklama bekliyor. "%95'inden fazlası hadis-sünnet ehli, mezhepli ve alimli, hocası olan müslüman alemi bütünüyle sapık ve biz mi doğru yoldayız, kaldı ki bizim gibi düşündüğünü söyleyen insanların bir kısmı da bize göre sapıtmış durumda, yani bizim dinimizden olduğunu iddia edenlerin bile %99'u sapık ve diğer dinlerde olanların tamamı sapık, biz nasıl becerdik de bu kadar küçük bir yüzdelik dilimde doğru yolda olanlardan olabildik?" Yukardaki sorunun bir cevabı yok, cevabı olsa bile bilinç zaten yanlış verilerle bebeklik çağından itibaren kodlandığı için özellikle dünya-ölüm-din üçgenindeki gerçek felsefi teorileri ve yaklaşımları hazmedebilecek bir yapıda değil. Bizlerin resul ya da nebi olmadığı açık, ancak bizler hayatlarının ileri evrelerinde resul ya da nebi olan insanların gençliklerinde yaşadıkları buhranı ve paradoksları yaşıyoruz, bunun modern dünya ile de ilgisi yok. Ancak bize herhangi Tanrısal bir görev verilmeyeceği tezinden yola çıkarak bu "asla peygamber olamayacak potansiyal peygamber" psikozunu aşmaya çalışıyoruz. Gerçek ise bizlerin modern zamanın fahri peygamberleri olduğumuz bakış açısı. Biraz narsistik ve ucuz bir iddia olsa da ben bu modern peygamber sayısının hiç de azımsanmayacak kadar fazla olduğunu düşünüyorum, 10 milyondan fazla insan... Yine yukarıdaki zihinde çakışma yaratan ve sürekli saplantılı açıklama bekleyen sorunları çözdükten sonra hayatı yaşamak sorunu ile yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Sizinde bahsettiğiniz toplumsallıktan uzak oluşumuz çalışma hayatında da bir şirketin çalışanı olmaktan uzak tutuyor bizi, her işi taşeron edasıyla, rızık kapısı düşüncesiyle duygusal bir bağ kurmadan, ruhsal bir adanmışlığa girmeden yapmaya çalışıyoruz. Ancak bu da bizi çalıştığımız şirketlerde kısa ömürlü kılıyor ya tercih edilen bir çalışan olamamaktan ya da kolaylıkla çıkan sağlık sorunlarından dolayı. Size bir tüyo, "peygamber" olmak çok ağır bir yük ve üstüne başka bir sorumluluğu kolay kolay kabul etmiyor. Hayata bakış konularında ise gün geçtikçe deneyselleşiyoruz. Deneysellik dinin içinde tanımlı bir şey olarak görünmüyor, görünmüyor ama başka türlü de yaşadığımız hayatı mantıklı bir felsefi düzlem içine oturtamıyoruz. Kuran'a bakış açısı ise çoğu zaman gücümüzün yetmediği, bu yüzden kurandan uzak kaldığımız, okuyamadığımız, anlayamadığımız, ruhumuza tam oturtamadığımız kederine kapılıyoruz ancak gerçek bu mu? Gerçek Kuran Türkçesiyle, Arapçasıyla, derinliği, anlamı, paradoksları, nüansları, felsefesi, mesajı tam manasıyla çözülememiş ya da üstü örtülmüş ve yıllardır hazmedilememiş, yanlış öğrenilmiş ve öyle kemikleşmiş onlarca ayetiyle, onlarca tekrarıyla, onlarca farklı odağı ve yönlendirmesiyle bir insanın asla tam manasıyla özümseyemeyeceği bir kitap. Yani Kuran aslında Tanrının zatı gibi ("Tanrı'nın zatını düşünen helak olur" deyişinde olduğu gibi) manası kuşatılamayacak bir kitap, kıyasla, kısas, icma vs gibi metodların pek de uygulanamayacağı çünkü indirgemeci tutumla basit tezlere indirgemenin çok da sağlıklı olmayacağı bir kitap. Bütün bunlardan sonra yine elbette Only Kuran, zira islamın temel kaynağının emridir only kuran. Only kuran demeyen, sağdan soldan islama bir şeyler bulayan, suyu bulandıran, kafaları karıştıran, beynin işleyiş makenizmalarına saçma sapan hurafeler sokan kişiler boklar içinde boğulurlar. Ama isteyen istediği dine girer, isteyen de islam olduk deyip kurancı olmadan çeşit çeşit sufilerin uydurmalarının peşinde gider, zaten genelde de öyle olur, ne Atatürkçüler Atatürkçüdür, ne Erdoğancılar Erdoğancıdır, ne Sosyalistler sosyalist, ne de milliyetçiler milliyetçidir. Tıpkı diğer dinler ve ideolojilerde de olduğu gibi müslümanların çoğu da içlerinde bulundukları şartlardan dolayı müslüman olmuş ve kültürel müslüman olarak -herhangi bir arayış yaşamadan ve cesaret göstermeden- ölürler. Az bir kısmı içinde bulunduğu şartlara rağmen müslüman olur ama yine de only kuran diyemez, - şartlarını daha da fazla zorlayamaz ya da yeteri kadar cesur değildir- kültürel müslüman olarak ölür. Az bir kısmı müslümanlığını zorlar, araştırır, derinleşir ve cesaret göstererek tek Tanrı'yı only kuran ideolojisinde bulur, ama bunların da önemli bir kısmı hayatlarını bu buldukları Tanrı'ya adayamayacak kadar kafası dağınık ya da kararsızdır, elenirler. Bir kısmı da denizi geçip gölde boğulur, Kuran ayetlerini çözmeye, çözümlemeye çalışırken satırlar arasında psikotik şizofren olur, akla hayale gelmeyecek tezler, hipotezler üretir sonra da bunların altında kalır... Son tahlilde mesele aslında inancınız değildir, inancınızı nasıl yaşadığınız ve bunu ne kadar süre ile yaşayabileceğinizdir. Yani lise çağında komunist/sosyalist olan yurdum gençliği üniversiteyi bitirince komformist ve kapitalist oluyorsa bu ideoloji sorunu değil hayatın anlamı ve değeri sorunudur. Ve genelde tüm insanlar hayatlarını keyifli ve verimli geçirmek isterler yani hem zengin olmayı hem de güzel bir işleri/hobileri olmasını isterler. Bu iki istek ile hiçbir ideoloji yan yana gelemez, belki bir süreliğine gelir, ama ömür boyu gelemez, o zaman da işte ideolojinin kişinin bir hobisi mi yoksa namusumu olduğunu görürüz.
@@UgrSbs asıl savaş ve mücadele aslında dünyada değil, bilinçaltı ve bilinçdışında, öğrenilen yanlış bilgiler, yanlış telkinler büyü olarak çalışıyor, gündelik hayatta birçok tılsıma maruz kalıyorsunuz -cinsellik vs de tılsımdır- kısaca asıl savaş kalp, akıl, zihin, ve sürüngen beyin vs ile ilgili ve malesef hepsi düşmanınız, hepsinin savunduğu bir dini var, bir tanrısı var ama hiçbiri gerçek tanrıyı görmeyecek şekilde tasarlanmış, hepsinin yapay tanrıları var ve hepsi kendi içlerinde dindarlar. bilinçaltı savaşlarında hak, hukuk, demoktasi, yasalar, kurallar vs yok. son derece vahşi, namussuz, hukusuz ve aşağılık bir savaş. zihne gelen bir saldırı sizi aniden felç eder, kalbinize saldırır ve orayı elegeçirir, zihninize sahte veri bombardumanına tutar oradan lehine bir karar çıkartır ve sizi mahkum etmeye çalışır ve bu sürekli olur, sürekli bilinçaltı-bilinçdışı bir varoluş savaşı vermek zorundasınız ama erdemli, adil, samimi, dürüst, masum olamazsınız çünkü karşı taraf aşırı pis ve aşırı kahpece savaşıyor, büyük ihtimalle sürüngen beyin tamemn şeytanın kontrolünde ama en büyük problem bebeklikten itibaren yıkanmış beyin, kuranda "aşağıların aşağısına attık" meselesi benim açımdan buraya işaret ediyor, bebeklik, çocuk süreci insanın şeytan tarafından formatlanması gibi bir şey, büyüyünce isteseniz de sürüngen beyni değiştiremiyorsunuz ona rağmen eğreti bir hayat yaşamanız gerekiyor en basiti insan sadece tanrı'ya kulluk etmek için yaratılmıştır, bu dünyada başarılı olmak gibi, bir şey kazanmak gibi, bir şey başarmak gibi, bir challange'dan galip gelmek gibi bir görevi ya da ödevi yok ama çocukluk buna tamamen zıt şekilde insanı hedefler ve amaçlar üzerine formatlar ve her başarısızlık gerçekte bir malubiyet olarak zihne işler, hele hedefsizlik ve bu anlamdaki kadercilik lanetlenmiştir. hayata başladığınızda bir seçim yapmanız gerekir, tanrı'ya mı kulluk edeceksiniz hedeflerinize, başarılarınıza mı? ve elbette bunun sonu ve sınırı yoktur, peşinizi bırakmazlar ama en basit bir hedefe bağlanmış bir insan bile aslında secdede kısmen uzaklaşmıştır, kendi mini tanrılığını ilan etmiş ve o yolda ilerlemeye başlamıştır, hedefine kulluk ediyordur bu biraz radikal gelebilir ama bir hedefe bağlanmak ile bir hedefe bağlanmadan hayatı olağan şekilde yaşamak farklı şeyler, örneğin bir çocuk okulda başarılı olmak için de okula gidebilir, sadece okula da gidebilir başarılı olma hedefi olmadan, kaderinde ne varsa tecrübe etmek için, bir insan hedefi doğrultusunda da sınava girebilir, kader deyip de bir hedefi olmadan da sınava girebilir, iş hayatı ve tüm yönelimler de böyle, bir hedefe kitlenince zaten secde etmek de zorlaşır çünkü metafizik anlamda hedefe kitlenen insanın net bir iradesi ve yönelimi vardır secde anında ise bunu kırması ve tüm varoluşunu tanrıya yöneltmesi ve kendi varoluşunu tanrının zatı yanında yadsıması gerekir. bütün bunlardan sonra tanrı insanı küçük düşürmez, aşağılamaz, tabiri caizse secde etmesini kullanıp onu alay konusu yapmaz, ona zaten insanlık onurunu ve üstünlüğünü veren tanrıdır. ama insan secde anında kendini aşağı, anlamsız, manasız hissetmeye başlar, "eğer ben iradesi ve hedefleri olan bir mini tanrıysam neden büyük tanrıya secde ediyorum, eğer büyük tanrıya secde etmek için var isem neden benim bireysel bir ajandam var?" ikisi bir arada yürür gibi gözükse de kalp bundan rahatsız olur ve ya biz kendi hedeflerimize secde edelim ya da tanrı'ya secde edelim dayatmasında bulunur. konu biraz saptı ama kuranda "tabakandan tabakaya bineceksiniz"" gibi bir anlamtım var. siz bilinçaltı, bilinçdışı, kalp ve sürüngen beyin savaşlarında çıktıkça, hayatınızda aşamaları kat ettikçe, bazı irade savaşlarını vererek hayatınızı bir üst seviyeye çıktıkça tanrısal sistem karşınıza yeni oyunlar, yeni challangeler çıkartıyor. yani örneğin aklınızı, kalbinizi ve nefsinizi terbiye edip kendinize göre düzgün bir hayat yarattığınızda teknik olarak dünya görevi tamamlanmış oluyor yani bir görevi tamamladınız, aslında artık ölmeniz bile beklenir çünkü oyunu geçtiniz, kalbinizle ibadetlerinizle yaşantınızla dünyaya bakışınızla istenilen bir seviyeye geldiniz tebrikler ama orada arka arkaya büyük fitneler çıkıyor, büyük dönüşümler, yıkımlar, tuzaklar falan derken kendinizi büyük bir buhranın içinde buluyorsunuz, kalbiniz isyankar hale gelmiş, bilinçaltınızdan bilmediğiniz bir öfke patlaması çıkıyor, zihinsel problemler, enerjiniz %10'a düşmüş, uykularınız artık çok verimsiz ve siz artık düşünemiyorsunuz bir anda korkunç zor bir oyunun içindesiniz ve ne bedeniniz ne de zihniniz hatta ne de kalbiniz bu oyunda tanrı'ya kulluk etmek için yeterli değil. kendinizi elbette zorlarsınız ama zorlayınca şehvet patlar, hastalıklar patlar ve size verilen mesaj belki de şudur. en baştan başla. çünkü en başından sorunun teşhis etmeli, öfkelerle savaşmalı, bilinçlatı problemleri bulmalı, bedenin enerji kıtlığı sebebini çözmeli, uykuları düzetmeli ve en başından itibaren yeniden yeni bir bireysel din yaratmalısınız kuran üzerinden. önceki salih yaşantınız bitti, yeni bir hayata geçtiniz ve çok daha ağır bir karması olan bir hayat, ibadet etmek, kulluk etmek çok zor ve ağır ama düşünmek tefekkür de zor, bir yerden başlayarak karmanızı çözmeniz gerekir. ölene kadar da böyle olacak sanırım, kısaca hayat bilinçaltında yaşanıyor, gaybda yaşanıyor, milyarlarca dindar var dünyada ama hiçbiri tanrıya doğru dürüsst kulluk edemiyor oysa devlete, işlerine, ailelerine, nefislerine çok güzel kulluk edebiliyorlar. tanrıya kulluk zor çünkü gayba çok büyük bir savaş var ve bu savaş fazlasıyla kirli, adil olmayan, vahşi ve kalleş bir savaş. sizin de tüm erdemleri bırakarak bu savaşı en sert şekilde kazanmanız gerekiyor, düşündüğünüzden daha radikal ve daha tepeden inmeci olmak zorundasınız. örneğin dünyada "karşı tarafın savunmasını da al" gibi bir kural vardır ama biilinçaltı dünyanızda bu yola giderseniz asla bir gram ilerleyemezsiniz çünkü karşı taraf şeytana çalışır ve onu dinlemeye başladığınızda onun sözleri konumu gereği kalbinizi, aklınızı ve iradenizi büyüler, sizi en başa döndürür. bu mücadele zaten adil değil, bu savaş zaten hiç adil değil, bir de adil olmayan bu savaşta zayıflık gösterdiğiniz anda rezil olursunuz ama bütün bu radikalliğiniz ve kökten diktanız mağlup edilen şeytanın günün sonunda sizin samimi olmadığınız çünkü onu dinlemediğiniz eleştirileriyle biter. yani mağlup edilen iblis yine size saldıracaktır, galibiyetinize leke sürecektir, ama bunlara hazır olmalısınız iblisin gücü sınırsız, kelimeleri sınırsız ve etkisi çok büyüktür, ona konuşma şansı veremezsiniz, ona hareket alanı veremezsiniz bir savaşta siz saldırdıktan sonra şimdi birazda adalet gereği düşman saldırsın diyemezsiniz düşmanı yok etmek zorundasınız ama işte bu ağır bir karmadır ve onun da ağırlığı üstünüze çöker.
Dini uygulamalarda cağa uygun refomlar yapılsa idi şimdi cok daha ahlaklı bir nesil olurdu. Mesala namaz vakitleri akşam 8 ,10 arasında 10 rekat olacak günde bir kez kılınsa büyük bir katılım olurdu insanlar namazı vakıt bulamıyoruz bahanesine sıgınmazdı her yere cami yapılmasaydı sadecee her ilceye 1 tane yapılsa idi bu kadar bir boş bütce harcanmazdı cuma namazları tatil günlerine göre ayarlansa katılım daha cok olurdu her okulun spor salonları haftada bir bu namaz için kullanılsa hocasıda okulun din öğretmedi tarafından görevlendirilse ne olurdu emin olun daha birçok şey yapılabilirdi ve İslam daha çok gelişir ve pratikde uygulanır olurdu
Haç ambulans örneğine yakin bir ani Liege'de Belçika sahit oldum İsçi ailelerinin yaşadığı bir gettoda kadinlarla misafirlikteyim Bir kadın şu cümleyi kurdu"Ben de kızılaydan para yardimi aliyorum " dedi Ben şaşırdım ve yanımda oturan arkadasima: - Belcikada TÜRK KIZILAYI Türklere para yardımı mi yapiyor diye sordum .Arkadasim yook dedi KIZILHAÇTAN alıyorama müslümaya KKIZILHAÇI KIZILAY diye ifade ediyor .ben yuh dedim
Hoca olmaz diyor işte. Çünkü Hristiyanlığa göre İslam dini yaşamı kucaklayan bir din. Klise toplumun her alalında mutlak bir güce sahipken islamda hiçbir zaman din adamının elinde böyle bir güç olmamıştır. Hristiyan din kurumu toplumun önünü tıkarken islam toplumun önünü açmıştır.
Adamlar protestolarla kilisenin otoritesini yıkmış. Bizler İslam'da reform yaparak toplumu mu yıkacağız. İslama düşmanlık ederek reform yapılamaz. Ateist materyalist olsanız dahi İslamı kültürel olarak yaşamanız doğrudur bence. Uyum içinde ve saygılı... Protestan reformu kendi sosyolojisinde yaratılmıştır. Başka toplumlarda işlemez
”Çok hoştu!.. “Only Kuran” ; başında only olduğu için mecazi anlamda, Papa tarafından verilen kardinallik alâmetlerinin nişaneleri (payeleri) olarak görülebilir mi? (Halife seçilmesi gerektiğini belirtmişlerdi) Din konusunda ateşli hummaya tutulmuş vaziyetteyiz..Usul dairesinde kalma arzumla, bilginize, bilgeliğinize, düşünce gücünüze saygımla..
Yapay zeka, insanın yeni tanrısını yaratabilir. Göndereceği peygamber (!) sadece arapça değil tüm dilleri bilecek ve evrensel mesajlar verecektir. Sonrasını biz görür müyüz bilmiyorum ..
Bulunduğu coğrafyanın kültürüyle barışık( din öğesini de kataraktan),evrensel değerlerleri de içselleyerek bir şekilde ortalama yapıp hayatın idamesini sağlamak herhalde şu kısa hayatta.şu andaki siyasetten de çok iç karartıcı olarak bahsettiniz.o kadarda mı?
Felsefe'nin bakış açısı sürekli bir "şüphe" üzerine (tabiri caiz ise) sürekli "mi acaba" diyerek ilerliyor. İlm-i kelam ise "hiç mümkün müdür ki" diyerek kalbindeki imanı ile yol alıyor ve yaptığı iş te hikmet oluyor.
bu konu benim şu an aşamadığım konu hocam, islamın evrensel olarak yayılabilmesini inanç olarak tamam ama mantık olarak mümkün göremiyorum. çünkü birey olarak uluslararası olsak da İslam'ı sahibi gibi görenler buna izin vermiyor ve insan kendini müslüman olarak göremiyor
Hoca birlik beraberlik için bu dinin var olmaya devam etmesini mi istiyor yoksa inandığı ve tamamen iman ettigi icin mi devam etmesini istiyor çözemedim.
Üstat, konuk olarak neden İslami kesimden kimseyi almıyorsunuz? Ali Bulaçla, İsmet özel , Hayrettin Karaman, Mustafa İslamoğlu, Yusuf Kaplan, Ümit Aktaş, Kadir Canatan vb.
Hayrettin Karaman dan , Yusuf kaplan dan neyi merak ediyorsun ki? Burada da yolsuzluk hırsızlık değildir mi desinler. İktidarın yanlışlari, soylenmemelidir falan?
Dini uygulamalarda cağa uygun refomlar yapılsa idi şimdi cok daha ahlaklı bir nesil olurdu. Mesala namaz vakitleri akşam 8 ,10 arasında 10 rekat olacak günde bir kez kılınsa büyük bir katılım olurdu insanlar namazı vakıt bulamıyoruz bahanesine sıgınmazdı her yere cami yapılmasaydı sadecee her ilceye 1 tane yapılsa idi bu kadar bir boş bütce harcanmazdı cuma namazları tatil günlerine göre ayarlansa katılım daha cok olurdu her okulun spor salonları haftada bir bu namaz için kullanılsa hocasıda okulun din öğretmedi tarafından görevlendirilse ne olurdu emin olun daha birçok şey yapılabilirdi ve İslam daha çok gelişir ve pratikde uygulanır olurdu
İlhan Arsel'in Şeriat ve Kadın kitabını okuduktan sonra Bahriye Üçok'un İslam Devletlerinde Türk Nâibeler ve Kadın Hükümdarlar kitabını okudum. Tavsiye ederim.
Sadece kuran diyenlerin bi tarikat cemaat kurma dertleri yok ki .Koca bir topluluk olmadan da birer birer kuran odaklı yaşayalım bu dini derler. Bir hocaya bağlanmak tarikatı vs. oluşturuyor ve bunun tam tersi görüşteler kısaca. Bu sekilde de kimse ciddiye almıyor demek istiyorsunuz galiba.
Fanatizm Bilimin felsefenin yolunu kapatır Oysa bizim felsefe müzik şiir heykel edebiyat gibi değerlere ihtiyacımız var! Fanatizm " tapınma gibi tehlikeli bir anlayış Bu faşizmin de biraz alt yapısıdır aynı zamanda ❤😂🎉🎉🎉
Toplumsal alt yapı Küçücük çocuklara kur,an kursu Yada " bir erkeğin" kucağına düş !? ULAN NAMUSLAR sahtekarlık tan ne zaman çıkacaksınız!? Çıkamazsınız çünkü ilkelikten çıkamadıniz ! HIRSIZLIK arsizlik MODA oldu! Size çok yakıştı " bademi muslumin" Aya bir adam gitti diye AYILAR burnunda Zincir takılmış göbek atıyor! Çok afedersiniz " kıçıniza giren kazığı ne zaman fark edeceksiniz Fark edeceğiz 😮
@@BigBoss-zv1iu Benim amacım nefes almak değil sadece, toplumla barışık olmak. Herkes böyle davranırsa bir vatandaşlık bilinci oluşur ve toplumsal barış temin edilir. Herkes kendi mahallesinden konuşursa konsensüsü nasıl sağlayabiliriz. Ateisti, kemalisti, islamcısı, milliyetçisi hemen herkes dogmalarına sıkı sıkıya yapışmış bu memleketin altını oymakla meşgul. Bırakalım bu dogmaları ve birbirimize saygı gösterelim. Yoksa hiç bir yere varamayacağız...
@@Mute-it5gu laiklik ve demokrasiye sıkı sıkı sarılmaktan başka şansımız yok. Islam ülkelerinde namaza gelmeyenleri ilk komşusu ihbar ediyor..... bilmem daha farklı nasıl izah edebilirim
Kutsal metinlerin hepsi mutlaka okunmalıdır ve bana göre iyi kitaplardır. Özellikle okumama sanatı üzerine bile düşünüp salık vermiş Alman düşünür Arthur Schopenhauer upanişadlar için, okuduğum en iyi kitaplardan birisi demekle kalmamış,hayatımın tesellisi oldu, ölümümünde demiştir. Bir şeyin iyi yada kötü olduğu salt sorularakda,içeriğinin doğruluğu veya yanlışlığı olarakta anlaşılamaz ve naçizane benim görüşüm olarak kabul edin.
1:02:38 "Akıl öyle bir şeyki virüs gibi, girdiğinde öyle din, inanç minanç bırakmaz; hakkını verirsen."
Dücane Cündioğlu
akıl diye bir kelime uyduruyor dücane ; bu kelimenin içini dolduruyor sonra bu kelime ile cümleler kurup kendince düşündüğünü zannediyor 🤣
dücane dioki din inanç kalmadı hakkını verdim aklı zirveye çıkardım diyor . aslında bu boş batıl bir kuruntu . akıl diye bişey yok akletmek bir eylemdir fiildir bu kadar
neyi neye nasıl bağlayıp ne sonuca vardığındır aslolan . örnek iblis diye isimlendirilen varlığın ademe secde etmemesi .
mahlukun temel problemi bildiğini zannetmesidir . akıl deyip bu kelimeyi kutsayanlar benzeri
Kafamdaki soruların birçoğunu sayenizde cevaplama fırsatım oldu. Sizi dinlemeye devam..sağlıklı günler dilerim .
Hocam her sohbet ayrı bir keyif, bize bu keyfi cömertçe sunduğunuz için çok teşekkürler
Bu hafta da heybeyi doldurduk;yenisine kadar hazmederiz inşaallah.!
Sağlığınız dâim olsun..! Mümkünse sohbetler haftada üç olsun..!🙏🙏🙏
Emeğiniz için; yüreğinize ve dimağınıza sağlık diliyorum çok teşekkür ederim hocam
Teşekkürler hocam bu kez direk konuya girmişsiniz doğaçlama olarak 🙂 özellikle ilk kısımları çok iyi bir yakın tarih özeti olmuş yüreğinize sağlık
Dücane bey çok teşekkürler.iyiki varsınız.
Varol teknoloji..Videoyu ikinci aşamada hızlandırarak dinledim ve hem zaman tasarrufu sağlıyor hemde yıllardır faydalanmaya çalıştığım ama genellikle yarım bıraktığım Dücane beyi sonuna kadar dinleyebilme olanağım oldu.Varol teknoloji varol emektar hocam.Bizim için ömrünü harcadın biz de hazır bilgilerle aydınlanıyoruz. Yaşasın tembellik , yaşasın hocam....
Minnet ve şükranla 💐💐💐🤲
Nefesinize sağlık, çok teşekkür ederim. Ahhh yıllar önce de bazı konularda bu kadar hoşgörülü olsaydınız, olsalardı. İnanın bu denli kutuplaşma ve ayrışma olmazdı.
Cok guzel bir din sosyolojisi sohbetiydi hocam. Var olun.
Hocam her zamanki gibi muhteşem bir bölüm olmuş özellikle adını unuttuğum kedinizin sizden rol çalmaya çalışması da ayrı bir renk katmış.. iyi ki varsınız
Sayın hocam emeğinize, yüreğinize sağlık 💐
Bizlere ilham verip, düşündürdüğünüz için çok teşekkür ederiz sevgili hocam🙏😇
Dücane bey çok güzel söylediniz iyi ki varsınız ❤🥰😍🌷🤩♥️
Hocam sohbet için teşekkürler
Ağzınıza sağlık Dücane Bey 🙏
Çok teşekkür ediyorum
Kedi çok şirin Hocam
!BİZİ olmayan bir BEN ölmeye mahkumdur'.... gide gide
'yaşamak
bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine
bu hasret bizim'
'e varır sonunda/belki...
umarım...
sayenizde beslenmeye devam Hocam...
teşekkürler...
Teşekkürler
Enfes bir yayın olmuş
Teşekkürler.
Rusya dan selamlar sevgiler saygılar .
Rusya'da da mı var din-toplum çatışması:)
Çok teşekkür ederim
Paşa paşa hepimiz televizyon aldik 😊
Hollandada protestan bir is arkadasimin evinde tv yoktu. Oda cok dindardi ama saygiliydi.
Sadece islam da değil diğer büyük dinlerde de yüzlerce yıl kutsal kitaplar tartışıldı, yorumlandı, hiçbir zaman tam bir mutabakatla anlaşılamadı, farklı yorumlar , farklı diller, farklı mezhepler , kafir ilan etmeler nedeniyle onbinlerce, yüzbinlerce insan öldü... bu tartışmaların insanlığa ve medeniyete hiçbir katkısı olmadı... halen bu tartışmalar devam ediyor ... bana göre 1948 de yayınlanan insan hakları evrensel beyannamesi tüm kutsal kitaplardan çok daha kutsal ve saygıdeğer...tüm insanlığın yada en azından medeni dünyanın üzerinde anlaşabileceği bir metin... enerjimizi boş tartışmalar yerine bilime , hukuka ve hayatın nasıl daha iyi yaşanabileceğine odaklamamız gerekiyor ... bu konuda müslüman dünyasının daha çok yolu var...
İnsanlık, bütün insanları uzlatıracak ve istekle boyun eğdirecek bir şey ğretebilmiş midir? İnsan hakları bildirgesi aklın ve sağduyunun bir ürünüdür. İnsan aklı bunu becerebiliyor. Ama insan kendini hiçbir şeyle bağlamak istemiyor ve bağlamıyor da. İnsan ürünü hiçbir şey insanı sınırlamaya güç yetiremez. O zaman bizi, güce sahip olandan ne koruyabilir?
insan hakları beyannamesini kutsal kitaplardan üstün görürken, kitapların ve son değişmemiş kuran ı kerimin sizin ve tüm kainatın yaratıcısı, yaşamanıza izin veren ve ölümünüze de karar veren yüce, kusurdan, noksaniyetten her türlü acizlikten müstesna ….. Allah cc tarafından gönderildiğini düşündünüz mü? Doğru bir nazar ve niyet ile okudunuz mu!!!!. Bu dünya da oyalanıyoruz. Birde senaryonun devamı var. Ve hüküm koyucu yalnızca Allah cc. Bunu herkes biliyor (ruhlar) . Ama kur an ı kerim in ifadesi ile kalpler mühürlü olunca, duymaz, anlamaz, görmez...
Çok güzel söylediniz ❤❤❤❤❤
merhaba,dücane hocam bu videoda dine karşıçıkışların psikolojik olduğunu söylüyordu, kant'ın saf aklın eleştirisini okurken okurken şöyle bir pasaja denk geldim paylaşmak istedim;"Burada, öyleyse, genel olarak olanaklı deneyimin sınırlarının ötesine geçmeyi göze alan usun çatışmalarında karşılaşıldığı gibi, sorun aslında fizyolojik (physiologisch] değil ama aşkınsaldır.(A535)
Bencillige övgü lokum efendi.😻
Toplumun olumlu yönde değişmesi ve gelişmesi için sistem ve uzun bir süreç gereklidir.
Tşk.
2:11:50 ❤😻
Bu konuşmadan şunu net olarak söyleyebiliriz ki derin bir dindarlık serüveninden geçmeden insanlık tarihini tam olarak değerlendirmek mümkün değilmiş.
Tabiki burada o dindarlığın dışına çıkmış olarak bu değerlendirmenin yapılabileceği şartınıda unutmamak gerekir.
Only cat. :))) Teşekkür ederiz.
Teşekkürler. 🌸
Petrol kanada da var ırakta da norveçte de var irandada. hangi halklar mutlu. temiz,ôzgür, adil, dürüst, eğitimli vs ...
Cumhuriyet rejimleri mutsuz krallık rejimleri halkları mutlu. Avrupa’da da hep Ortadoğu’nun cumhuriyet rejimleri halkları doluşmuş. Fakir insanların çocukları demokrasisi oturmamış çakma cumhuriyet devletlerinin başına geçince felaket oluyor. Mevzu ideolojik değil fakirliğin ukde olarak içlerde yer etmesi imkan bulunca da sonradan görmeliğin tezahürleri
Hocam ben sizi ara sira takip ediyorum çokta faydalaniyorum dusunce dunyamda kendimce . Benim merakim su Seyyit Kutub , Fazurrahman gunumuzde mustafa ozturk hoca bir seyler soyluyorla ama sizinde dediginiz gibi memeyi nirakamayan cocugun serzeniji . Peki ben sizin gorusunuzun memeyi birakmak oldugunu anladim ( yanliş anlamadiysam tabi ) peki bunun yerine neyi koyacagiz ' moderniteyi mi? ' benim sorularim size cok cahilce gelebilir ama bu da benim kendi capimda buyuklerimin tecrubelerinden anlama gayretim😊
Dücane Hocanın bahsettiği Erlebnis ve Erfahrung kavramlarına ilişkin olarak Jay Martin da şu tanımı yapmaktadır;" her durumda olmasa da Erlebnis çoğu zaman bireysel olanın tarifsizliğini akla getirir. Erfahrung ise daha kamusal, kolektif nitelik taşır."
Toplumun "biz" olabilmek için gerçek yüce dayanaklar bulabilmesi belki de asırlar alacak, bu açıdan bakınca daha henüz ilk çağı yaşıyoruz muhtemelen.
Daha büyük ölçekte insanlığa bakınca da 6. yokoluştan önce buna erişebilir miyiz, hiç emin değilim.
Langsam...
Hocam eski Yunanca’da ebedî (aidion) ve ölümsüz (athanaton) kavramları için iki ayrı karşılık var. Ölümsüzlük ebedilik değil midir zaten, buradaki incelik nedir acaba?
Dücane bey öncelikle bu program için çok teşekkür ediyorum. Burada en temel sorunun şu olduğu düşüncesindeyim. İslam dini eğer sadece kişinin özel yaşamı ile sınırlı olsa yani inanç, ibadet ve ahlak (helal haramlar) diğer bir ifadeyle de bireyle-Tanrı arasında sınırlı kalsa, sosyal ve siyasi yönü hiç olmasa, hukuk ve muamelat alanına ilişkin hükümleri bulunmasa, yine din ve çağcıl değerler çatışması yaşanır mıydı? Diğer bir ifadeyle belirtmem gerekirse sosyal yönü olan kurumsallaşmış din evrensellik ve değişim olsun ilerlemecilik olsun sorun teşkil etmiyor mu? İslam'ın ontolojisi yaşamın değişkenliği karşısındaki statikliği nedeniyle; kurumsal, sosyal ve siyasi yönü sorun oluşturmuyor mu siz bu konuda ne düşünürsünüz? Meselenin özü bu olduğu düşüncesindeyim.
Hocam değinmenizi ve kimsenin değinmediği yada gerçekçi bir analiz yapmaya çok fazla yanaşmadığı ki bunu diğer dinlerde de fazlaca gördüğümüz ama teknolojinin ilerlemesi ile çok fazla açığa çıkan küçük yaşta çocuklara karşı kız-erkek dindar kesimde yaşanan bu sapkınlığın nedenleri ile sonuçta aynı biyolojiye sahip olduğumuz bu insanlardaki cinsel açlığın kaynağı üzerine fikirlerinizi merak ediyorum. Çevremde çok dindar ve evli insanlarda da benzer belirtiler fazlasıyla var. Ve neden insanlar bu insanları ayıklamak ve sebeplerini araştırmak yerine sürekli üstünü örtme eğiliminde. Böyle yapılınca daha cesaret verici olmuyor mu?
40 yıldır bilgisayar kullanan birisi olarak depoladığım bilgileri zaman zaman kaybetmişimdir. Her şeyi bilen ve yapmaya kadir olduğuna inanılan bir yaratıcıdan veya din başlatanından geldiği var sayılan sözlerin 1500 yılda bize değişmeden gelmesini düşünemiyorum. ( Sümerler taşa yazdıkları için bu konuda çok daha yetkin ve kadirlermiş, ki bu döneme kadar sözleri değişmeden ulaşmış ) Tek bildiğim evren de var olan yasaları bilim yoluyla bulmamız ve onlara uygun yaşamamız gerektiği.
Üstadım! Benim anlamadığım bunca sahtekarlık ve şüphe içinde nasıl yaşayacağız ? Onlara bulaşmadan.
❤❤❤
Dücane Bey yolunuz Güneydoğu 'ya düşerse Taziye evlerini ve düğün salonlarını inceleyin ve şunu göreceksiniz; Müslümanların dini ve toplumsal adetlerini - ritüellerini modern hayatla bağdaştırma çabalarını göreceksiniz.
Teşekkürler reis
🙏🧡
Batılılaşma karşısındaki tavrı haçlı ambulans metaforu ile aktarmanız hayli etkileyiciydi.
Hocam, videoları kendi içinde parçalayıp ara başlıklara bölseniz daha iyi olacak. Z kuşağının da faydalanması açısından...
Odtü'de üniversitede mühendislik okurken ingilizce101 dersinde yazdığım makalenin başlığı "only kuran"dı. 2008 yılında üniversite hazırlıkta ilk kez kuran okudum ve 2011'den itibaren de kademeli olarak kuran müslümanı oldum, 2008-2011 yılları arasında da bir pazarlık süreci vardı, sancılı ama hızlı geçti.
Only kuran akımıyla reformistleri bir tutmanız ya da aynı konunun bir parçası yapmanız bile hatalı. Reform, yeniden düzenleme, dizayn etme, formatlama demek. Yeni kurallar, yeni gelenekler, yeni yasaklar ya da tavsiyeler, yeni mekruhlar ya da suçlar... Only Kuran'cıların savaşı zaten Tanrı adına kural koyup duran insanlar peygamberin ölümünden beri. Ki bu insanlar peygamberin bile kural koyuculuğunu tanımazlar, islamda dualite ya da teslis yoktur, sadece Tanrı'nın hükümleri haktır, peygamber ancak uluemir olduğu için siyasi emir verebilirdi. Tabii böyle söyleyince peygamber düşman olarak hatta peygambere layık olduğu yüceliği atfetmemekle suçlanırdınız ki o da ayrı bir paradoks. Peygamber de bizim gibi bir insandı, "veli"mizdi, Kuranla sabittir.
Only Kurancılar genelde sonradan, 18 yaşından sonra bilinçli, aydınlık aklıyla müslüman olan insanların seçtiği bir yol. Temel nedeni de siz müslüman olunca bir Tanrı'ya teslim olacaksınız zannediyorsunuz ama çok geçmeden sayısı milyonları aşan, kıyası kısası 100 milyonları aşan hadis ve sünnet cehenneminde boğulmaya başlıyorsunuz. Diyelim hazmettiniz, peygamberdir ne yapsa yeridir dediniz, zihninizde bir yere oturttunuz hemen ardıdan mezhepler, alimler, şeyhler, fetvalar, hacılar, hocalar ve bunların sıradışı kafa açan ve hazmedilmesi mümkün olmayan çoğu akla izana gelmeyecek mantksız sözleri çıkıyor, belirli bir mantık üzerine söylenmiş sözler hadislerle ya da kuranla çelişiyor çok boyutlu mantık evreninde. Çok kısa keseceğim burayı, bilinçaltı ve nefis için din olgusu aşırı şekilde mide bulandırıcı bir hal almaya başlıyor, kısaca "müslüman olmayı midem kaldırabilecek mi?" sorusunu sormak durumunda kalıyorsunuz ve elinize balyozu alıp tersten bir sıralamayla peygabere kadar her şeyi tarumar etmekten çekinmiyorsunuz çünkü bunu yapmadığınız takdirde müslüman olma şansınız yok.
Ancak sorunlar sadece kuran üzerine mutlak Tanrı'ya yönelmeye başlayınca bitiyor mu? Bunun çok daha büyük bir hazım süreci var. Zihin asla müslümanlık çatısı altında böyle birbirinden farklı ve birbirine bütünüyle tezat dini inanışları olan insanların nasıl var olabildiğine inanmıyor ve kişinin inancını reddediyor. Çok uzun yıllar okyanusların kendisinden alınan kumu sürekli dalgalarla geri toplamaya çalışması gibi kişiyi tuhaf bir ortayolculuğa zorluyor, ya da sağlam ve tatmin edici bir açıklama bekliyor. "%95'inden fazlası hadis-sünnet ehli, mezhepli ve alimli, hocası olan müslüman alemi bütünüyle sapık ve biz mi doğru yoldayız, kaldı ki bizim gibi düşündüğünü söyleyen insanların bir kısmı da bize göre sapıtmış durumda, yani bizim dinimizden olduğunu iddia edenlerin bile %99'u sapık ve diğer dinlerde olanların tamamı sapık, biz nasıl becerdik de bu kadar küçük bir yüzdelik dilimde doğru yolda olanlardan olabildik?"
Yukardaki sorunun bir cevabı yok, cevabı olsa bile bilinç zaten yanlış verilerle bebeklik çağından itibaren kodlandığı için özellikle dünya-ölüm-din üçgenindeki gerçek felsefi teorileri ve yaklaşımları hazmedebilecek bir yapıda değil. Bizlerin resul ya da nebi olmadığı açık, ancak bizler hayatlarının ileri evrelerinde resul ya da nebi olan insanların gençliklerinde yaşadıkları buhranı ve paradoksları yaşıyoruz, bunun modern dünya ile de ilgisi yok. Ancak bize herhangi Tanrısal bir görev verilmeyeceği tezinden yola çıkarak bu "asla peygamber olamayacak potansiyal peygamber" psikozunu aşmaya çalışıyoruz. Gerçek ise bizlerin modern zamanın fahri peygamberleri olduğumuz bakış açısı. Biraz narsistik ve ucuz bir iddia olsa da ben bu modern peygamber sayısının hiç de azımsanmayacak kadar fazla olduğunu düşünüyorum, 10 milyondan fazla insan...
Yine yukarıdaki zihinde çakışma yaratan ve sürekli saplantılı açıklama bekleyen sorunları çözdükten sonra hayatı yaşamak sorunu ile yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Sizinde bahsettiğiniz toplumsallıktan uzak oluşumuz çalışma hayatında da bir şirketin çalışanı olmaktan uzak tutuyor bizi, her işi taşeron edasıyla, rızık kapısı düşüncesiyle duygusal bir bağ kurmadan, ruhsal bir adanmışlığa girmeden yapmaya çalışıyoruz. Ancak bu da bizi çalıştığımız şirketlerde kısa ömürlü kılıyor ya tercih edilen bir çalışan olamamaktan ya da kolaylıkla çıkan sağlık sorunlarından dolayı. Size bir tüyo, "peygamber" olmak çok ağır bir yük ve üstüne başka bir sorumluluğu kolay kolay kabul etmiyor.
Hayata bakış konularında ise gün geçtikçe deneyselleşiyoruz. Deneysellik dinin içinde tanımlı bir şey olarak görünmüyor, görünmüyor ama başka türlü de yaşadığımız hayatı mantıklı bir felsefi düzlem içine oturtamıyoruz.
Kuran'a bakış açısı ise çoğu zaman gücümüzün yetmediği, bu yüzden kurandan uzak kaldığımız, okuyamadığımız, anlayamadığımız, ruhumuza tam oturtamadığımız kederine kapılıyoruz ancak gerçek bu mu?
Gerçek Kuran Türkçesiyle, Arapçasıyla, derinliği, anlamı, paradoksları, nüansları, felsefesi, mesajı tam manasıyla çözülememiş ya da üstü örtülmüş ve yıllardır hazmedilememiş, yanlış öğrenilmiş ve öyle kemikleşmiş onlarca ayetiyle, onlarca tekrarıyla, onlarca farklı odağı ve yönlendirmesiyle bir insanın asla tam manasıyla özümseyemeyeceği bir kitap. Yani Kuran aslında Tanrının zatı gibi ("Tanrı'nın zatını düşünen helak olur" deyişinde olduğu gibi) manası kuşatılamayacak bir kitap, kıyasla, kısas, icma vs gibi metodların pek de uygulanamayacağı çünkü indirgemeci tutumla basit tezlere indirgemenin çok da sağlıklı olmayacağı bir kitap.
Bütün bunlardan sonra yine elbette Only Kuran, zira islamın temel kaynağının emridir only kuran. Only kuran demeyen, sağdan soldan islama bir şeyler bulayan, suyu bulandıran, kafaları karıştıran, beynin işleyiş makenizmalarına saçma sapan hurafeler sokan kişiler boklar içinde boğulurlar. Ama isteyen istediği dine girer, isteyen de islam olduk deyip kurancı olmadan çeşit çeşit sufilerin uydurmalarının peşinde gider, zaten genelde de öyle olur, ne Atatürkçüler Atatürkçüdür, ne Erdoğancılar Erdoğancıdır, ne Sosyalistler sosyalist, ne de milliyetçiler milliyetçidir.
Tıpkı diğer dinler ve ideolojilerde de olduğu gibi müslümanların çoğu da içlerinde bulundukları şartlardan dolayı müslüman olmuş ve kültürel müslüman olarak -herhangi bir arayış yaşamadan ve cesaret göstermeden- ölürler. Az bir kısmı içinde bulunduğu şartlara rağmen müslüman olur ama yine de only kuran diyemez, - şartlarını daha da fazla zorlayamaz ya da yeteri kadar cesur değildir- kültürel müslüman olarak ölür. Az bir kısmı müslümanlığını zorlar, araştırır, derinleşir ve cesaret göstererek tek Tanrı'yı only kuran ideolojisinde bulur, ama bunların da önemli bir kısmı hayatlarını bu buldukları Tanrı'ya adayamayacak kadar kafası dağınık ya da kararsızdır, elenirler. Bir kısmı da denizi geçip gölde boğulur, Kuran ayetlerini çözmeye, çözümlemeye çalışırken satırlar arasında psikotik şizofren olur, akla hayale gelmeyecek tezler, hipotezler üretir sonra da bunların altında kalır...
Son tahlilde mesele aslında inancınız değildir, inancınızı nasıl yaşadığınız ve bunu ne kadar süre ile yaşayabileceğinizdir. Yani lise çağında komunist/sosyalist olan yurdum gençliği üniversiteyi bitirince komformist ve kapitalist oluyorsa bu ideoloji sorunu değil hayatın anlamı ve değeri sorunudur. Ve genelde tüm insanlar hayatlarını keyifli ve verimli geçirmek isterler yani hem zengin olmayı hem de güzel bir işleri/hobileri olmasını isterler. Bu iki istek ile hiçbir ideoloji yan yana gelemez, belki bir süreliğine gelir, ama ömür boyu gelemez, o zaman da işte ideolojinin kişinin bir hobisi mi yoksa namusumu olduğunu görürüz.
Hocam merhaba , mail adresinizi yazabilir misiniz? sizinle sohbet etmek çok isterim bu konu hakkında .
@@sefbey2113 3 kere yazdım otomatik siliniyor link verince sanırım
gezeralp
et
hot mail
böyle yazınca silinmeyeceğini umuyorum
Ez cümle olarak son noktada yolun sonu nasıl görünüyor hocam?
@@UgrSbs asıl savaş ve mücadele aslında dünyada değil, bilinçaltı ve bilinçdışında, öğrenilen yanlış bilgiler, yanlış telkinler büyü olarak çalışıyor, gündelik hayatta birçok tılsıma maruz kalıyorsunuz -cinsellik vs de tılsımdır- kısaca asıl savaş kalp, akıl, zihin, ve sürüngen beyin vs ile ilgili ve malesef hepsi düşmanınız, hepsinin savunduğu bir dini var, bir tanrısı var ama hiçbiri gerçek tanrıyı görmeyecek şekilde tasarlanmış, hepsinin yapay tanrıları var ve hepsi kendi içlerinde dindarlar.
bilinçaltı savaşlarında hak, hukuk, demoktasi, yasalar, kurallar vs yok. son derece vahşi, namussuz, hukusuz ve aşağılık bir savaş. zihne gelen bir saldırı sizi aniden felç eder, kalbinize saldırır ve orayı elegeçirir, zihninize sahte veri bombardumanına tutar oradan lehine bir karar çıkartır ve sizi mahkum etmeye çalışır ve bu sürekli olur, sürekli bilinçaltı-bilinçdışı bir varoluş savaşı vermek zorundasınız ama erdemli, adil, samimi, dürüst, masum olamazsınız çünkü karşı taraf aşırı pis ve aşırı kahpece savaşıyor, büyük ihtimalle sürüngen beyin tamemn şeytanın kontrolünde ama en büyük problem bebeklikten itibaren yıkanmış beyin, kuranda "aşağıların aşağısına attık" meselesi benim açımdan buraya işaret ediyor, bebeklik, çocuk süreci insanın şeytan tarafından formatlanması gibi bir şey, büyüyünce isteseniz de sürüngen beyni değiştiremiyorsunuz ona rağmen eğreti bir hayat yaşamanız gerekiyor en basiti insan sadece tanrı'ya kulluk etmek için yaratılmıştır, bu dünyada başarılı olmak gibi, bir şey kazanmak gibi, bir şey başarmak gibi, bir challange'dan galip gelmek gibi bir görevi ya da ödevi yok ama çocukluk buna tamamen zıt şekilde insanı hedefler ve amaçlar üzerine formatlar ve her başarısızlık gerçekte bir malubiyet olarak zihne işler, hele hedefsizlik ve bu anlamdaki kadercilik lanetlenmiştir. hayata başladığınızda bir seçim yapmanız gerekir, tanrı'ya mı kulluk edeceksiniz hedeflerinize, başarılarınıza mı? ve elbette bunun sonu ve sınırı yoktur, peşinizi bırakmazlar ama en basit bir hedefe bağlanmış bir insan bile aslında secdede kısmen uzaklaşmıştır, kendi mini tanrılığını ilan etmiş ve o yolda ilerlemeye başlamıştır, hedefine kulluk ediyordur bu biraz radikal gelebilir ama bir hedefe bağlanmak ile bir hedefe bağlanmadan hayatı olağan şekilde yaşamak farklı şeyler, örneğin bir çocuk okulda başarılı olmak için de okula gidebilir, sadece okula da gidebilir başarılı olma hedefi olmadan, kaderinde ne varsa tecrübe etmek için, bir insan hedefi doğrultusunda da sınava girebilir, kader deyip de bir hedefi olmadan da sınava girebilir, iş hayatı ve tüm yönelimler de böyle, bir hedefe kitlenince zaten secde etmek de zorlaşır çünkü metafizik anlamda hedefe kitlenen insanın net bir iradesi ve yönelimi vardır secde anında ise bunu kırması ve tüm varoluşunu tanrıya yöneltmesi ve kendi varoluşunu tanrının zatı yanında yadsıması gerekir. bütün bunlardan sonra tanrı insanı küçük düşürmez, aşağılamaz, tabiri caizse secde etmesini kullanıp onu alay konusu yapmaz, ona zaten insanlık onurunu ve üstünlüğünü veren tanrıdır. ama insan secde anında kendini aşağı, anlamsız, manasız hissetmeye başlar, "eğer ben iradesi ve hedefleri olan bir mini tanrıysam neden büyük tanrıya secde ediyorum, eğer büyük tanrıya secde etmek için var isem neden benim bireysel bir ajandam var?" ikisi bir arada yürür gibi gözükse de kalp bundan rahatsız olur ve ya biz kendi hedeflerimize secde edelim ya da tanrı'ya secde edelim dayatmasında bulunur.
konu biraz saptı ama kuranda "tabakandan tabakaya bineceksiniz"" gibi bir anlamtım var. siz bilinçaltı, bilinçdışı, kalp ve sürüngen beyin savaşlarında çıktıkça, hayatınızda aşamaları kat ettikçe, bazı irade savaşlarını vererek hayatınızı bir üst seviyeye çıktıkça tanrısal sistem karşınıza yeni oyunlar, yeni challangeler çıkartıyor. yani örneğin aklınızı, kalbinizi ve nefsinizi terbiye edip kendinize göre düzgün bir hayat yarattığınızda teknik olarak dünya görevi tamamlanmış oluyor yani bir görevi tamamladınız, aslında artık ölmeniz bile beklenir çünkü oyunu geçtiniz, kalbinizle ibadetlerinizle yaşantınızla dünyaya bakışınızla istenilen bir seviyeye geldiniz tebrikler ama orada arka arkaya büyük fitneler çıkıyor, büyük dönüşümler, yıkımlar, tuzaklar falan derken kendinizi büyük bir buhranın içinde buluyorsunuz, kalbiniz isyankar hale gelmiş, bilinçaltınızdan bilmediğiniz bir öfke patlaması çıkıyor, zihinsel problemler, enerjiniz %10'a düşmüş, uykularınız artık çok verimsiz ve siz artık düşünemiyorsunuz bir anda korkunç zor bir oyunun içindesiniz ve ne bedeniniz ne de zihniniz hatta ne de kalbiniz bu oyunda tanrı'ya kulluk etmek için yeterli değil. kendinizi elbette zorlarsınız ama zorlayınca şehvet patlar, hastalıklar patlar ve size verilen mesaj belki de şudur. en baştan başla. çünkü en başından sorunun teşhis etmeli, öfkelerle savaşmalı, bilinçlatı problemleri bulmalı, bedenin enerji kıtlığı sebebini çözmeli, uykuları düzetmeli ve en başından itibaren yeniden yeni bir bireysel din yaratmalısınız kuran üzerinden. önceki salih yaşantınız bitti, yeni bir hayata geçtiniz ve çok daha ağır bir karması olan bir hayat, ibadet etmek, kulluk etmek çok zor ve ağır ama düşünmek tefekkür de zor, bir yerden başlayarak karmanızı çözmeniz gerekir. ölene kadar da böyle olacak sanırım,
kısaca hayat bilinçaltında yaşanıyor, gaybda yaşanıyor, milyarlarca dindar var dünyada ama hiçbiri tanrıya doğru dürüsst kulluk edemiyor oysa devlete, işlerine, ailelerine, nefislerine çok güzel kulluk edebiliyorlar. tanrıya kulluk zor çünkü gayba çok büyük bir savaş var ve bu savaş fazlasıyla kirli, adil olmayan, vahşi ve kalleş bir savaş. sizin de tüm erdemleri bırakarak bu savaşı en sert şekilde kazanmanız gerekiyor, düşündüğünüzden daha radikal ve daha tepeden inmeci olmak zorundasınız. örneğin dünyada "karşı tarafın savunmasını da al" gibi bir kural vardır ama biilinçaltı dünyanızda bu yola giderseniz asla bir gram ilerleyemezsiniz çünkü karşı taraf şeytana çalışır ve onu dinlemeye başladığınızda onun sözleri konumu gereği kalbinizi, aklınızı ve iradenizi büyüler, sizi en başa döndürür. bu mücadele zaten adil değil, bu savaş zaten hiç adil değil, bir de adil olmayan bu savaşta zayıflık gösterdiğiniz anda rezil olursunuz ama bütün bu radikalliğiniz ve kökten diktanız mağlup edilen şeytanın günün sonunda sizin samimi olmadığınız çünkü onu dinlemediğiniz eleştirileriyle biter. yani mağlup edilen iblis yine size saldıracaktır, galibiyetinize leke sürecektir, ama bunlara hazır olmalısınız iblisin gücü sınırsız, kelimeleri sınırsız ve etkisi çok büyüktür, ona konuşma şansı veremezsiniz, ona hareket alanı veremezsiniz bir savaşta siz saldırdıktan sonra şimdi birazda adalet gereği düşman saldırsın diyemezsiniz düşmanı yok etmek zorundasınız ama işte bu ağır bir karmadır ve onun da ağırlığı üstünüze çöker.
*Mikrofonunuzda* çok fazla bas var. Kulaklıkla dinlerken özellikle, boğuk bir ses geliyor. Net anlaşılması zorlaşıyor. 🎤
Ya bu sesi cozmustunuz dusuk geliyooooooooo
Peki Hocam Ne Yapalım ?🙄
🙏🏻
🐈😍
Kuran akildaki ile anlaşilamaz kavranamaz yaşanamaz
Hiçbir tezgah sahibi tezgah daha büyüsün istemez riske girmez kolay kolay.. Hiçbir tezgah amma...
Dini uygulamalarda cağa uygun refomlar yapılsa idi şimdi cok daha ahlaklı bir nesil olurdu. Mesala namaz vakitleri akşam 8 ,10 arasında 10 rekat olacak günde bir kez kılınsa büyük bir katılım olurdu insanlar namazı vakıt bulamıyoruz bahanesine sıgınmazdı her yere cami yapılmasaydı sadecee her ilceye 1 tane yapılsa idi bu kadar bir boş bütce harcanmazdı cuma namazları tatil günlerine göre ayarlansa katılım daha cok olurdu her okulun spor salonları haftada bir bu namaz için kullanılsa hocasıda okulun din öğretmedi tarafından görevlendirilse ne olurdu emin olun daha birçok şey yapılabilirdi ve İslam daha çok gelişir ve pratikde uygulanır olurdu
Kedinin yerinde olmak vardı...😊
Haç ambulans örneğine yakin bir ani Liege'de Belçika sahit oldum
İsçi ailelerinin yaşadığı bir gettoda kadinlarla misafirlikteyim
Bir kadın şu cümleyi kurdu"Ben de kızılaydan para yardimi aliyorum " dedi
Ben şaşırdım ve yanımda oturan arkadasima:
- Belcikada TÜRK KIZILAYI Türklere para yardımı mi yapiyor diye sordum .Arkadasim yook dedi KIZILHAÇTAN alıyorama müslümaya KKIZILHAÇI KIZILAY diye ifade ediyor .ben yuh dedim
Kaynağı mağara olan bir kitabın yüzlerce yıldır kavgası yapılıyor.Tüm zamanlara gönderilen kitap mealle kurtarılamadı şimdi güncelleme isteniyor.
Hoca nd anlattı?
Bu işi isteyen üç beş çapsız dedi.
Ümmetin çoğunluğu Kur'an'ından memnun.
Sen dert etme sıkıntı yok yani.
Saygı göstermezseniz bu yara iyileşmiyor işte. Sarkastik ifadeler yarayı kanatıyor...
9 yaşında kıza tecavüz eden adam hapse atılmalı ve toplumdan dışlaması atılması gerekir.
@@aristoteles1624 konumuzla ne alakası var anlamadım? Üç beş sapık cemaatin yaptığı iğrençliği anamın babamın dinine mi yüklemeliyim?
@@aristoteles1624 Üç tane sapığın cezası kanunlarla tayin edilir. Buradan ananın babanın dinine töhmet çıkmaz.
Hocanin okuma koltugunda bir kedi mi var ben mi yanlış gördüm😂
Şu refom olsun ülke elden gidiyor
Vay be
Hıristiyanlıkta reform olabildiyse bu neden İslam'da da olamasın? Hıristiyanlıktaki reformu başarısız mı görüyorsunuz? Biraz daha açabilir misiniz?
Hoca olmaz diyor işte.
Çünkü Hristiyanlığa göre İslam dini yaşamı kucaklayan bir din.
Klise toplumun her alalında mutlak bir güce sahipken islamda hiçbir zaman din adamının elinde böyle bir güç olmamıştır.
Hristiyan din kurumu toplumun önünü tıkarken islam toplumun önünü açmıştır.
Adamlar protestolarla kilisenin otoritesini yıkmış. Bizler İslam'da reform yaparak toplumu mu yıkacağız. İslama düşmanlık ederek reform yapılamaz. Ateist materyalist olsanız dahi İslamı kültürel olarak yaşamanız doğrudur bence. Uyum içinde ve saygılı... Protestan reformu kendi sosyolojisinde yaratılmıştır. Başka toplumlarda işlemez
Bu evrende ne yazıldıysa!İnsan tarafından yazıldı...
Bu konuşmalarınızı yazıya döküp düzeltme ve eklemeler yapılarak yayınlanması gerekiyor.
Rasyonel yaklaşmak kolaylaştırıyor.
”Çok hoştu!..
“Only Kuran” ; başında only olduğu için mecazi anlamda, Papa tarafından verilen kardinallik alâmetlerinin nişaneleri (payeleri) olarak görülebilir mi?
(Halife seçilmesi gerektiğini belirtmişlerdi)
Din konusunda ateşli hummaya tutulmuş vaziyetteyiz..Usul dairesinde kalma arzumla, bilginize, bilgeliğinize, düşünce gücünüze saygımla..
Yapay zeka, insanın yeni tanrısını yaratabilir. Göndereceği peygamber (!) sadece arapça değil tüm dilleri bilecek ve evrensel mesajlar verecektir. Sonrasını biz görür müyüz bilmiyorum ..
Bulunduğu coğrafyanın kültürüyle barışık( din öğesini de kataraktan),evrensel değerlerleri de içselleyerek bir şekilde ortalama yapıp hayatın idamesini sağlamak herhalde şu kısa hayatta.şu andaki siyasetten de çok iç karartıcı olarak bahsettiniz.o kadarda mı?
Felsefe'nin bakış açısı sürekli bir "şüphe" üzerine (tabiri caiz ise) sürekli "mi acaba" diyerek ilerliyor. İlm-i kelam ise "hiç mümkün müdür ki" diyerek kalbindeki imanı ile yol alıyor ve yaptığı iş te hikmet oluyor.
bu konu benim şu an aşamadığım konu hocam, islamın evrensel olarak yayılabilmesini inanç olarak tamam ama mantık olarak mümkün göremiyorum. çünkü birey olarak uluslararası olsak da İslam'ı sahibi gibi görenler buna izin vermiyor ve insan kendini müslüman olarak göremiyor
İslam da Müslüman olmak için bir din adamından izin almak gerekmiyor.
Hoca birlik beraberlik için bu dinin var olmaya devam etmesini mi istiyor yoksa inandığı ve tamamen iman ettigi icin mi devam etmesini istiyor çözemedim.
Üstat, konuk olarak neden İslami kesimden kimseyi almıyorsunuz?
Ali Bulaçla, İsmet özel , Hayrettin Karaman, Mustafa İslamoğlu, Yusuf Kaplan, Ümit Aktaş, Kadir Canatan vb.
Hayrettin Karaman dan , Yusuf kaplan dan neyi merak ediyorsun ki? Burada da yolsuzluk hırsızlık değildir mi desinler. İktidarın yanlışlari, soylenmemelidir falan?
Ne olacak şimdi? Hem dinsiz olmaz diyorsun işlevi gereği. Hem de dinle olmaz diyorsun akıl gereği. Ne yapalım hocam şimdi biz :)))
Aynen özetlediniz ne yapacağız?😆
aklı selim herkes kendi dinini kuruyor, bugün baktığımızda kendi inisiyatifini kullanmayan bir kul görmek pek mümkün görünmüyor.
Çözüm vermiyor, çözümleme yapıyor
Ben dinsiz oluyorum.
Only Kuran! Sonuna kadar.
Diren şey, ay neydi onun adı
" Biz Türk milliyetçileri " bir daha söyle ...
Hocam, İslamda reform olmaz. Zordur. Kolay değildir. Bu sözlerinize katılıyorum. Ama sizce olmalımıdır.
Olmamalıdır
Dücane cündioğlu videolarında çözüm vermiyor hiçbir zaman, çözümleme yapıyor. Sonucu siz düşünüp karar vermek durumundasınız
Dini uygulamalarda cağa uygun refomlar yapılsa idi şimdi cok daha ahlaklı bir nesil olurdu. Mesala namaz vakitleri akşam 8 ,10 arasında 10 rekat olacak günde bir kez kılınsa büyük bir katılım olurdu insanlar namazı vakıt bulamıyoruz bahanesine sıgınmazdı her yere cami yapılmasaydı sadecee her ilceye 1 tane yapılsa idi bu kadar bir boş bütce harcanmazdı cuma namazları tatil günlerine göre ayarlansa katılım daha cok olurdu her okulun spor salonları haftada bir bu namaz için kullanılsa hocasıda okulun din öğretmedi tarafından görevlendirilse ne olurdu emin olun daha birçok şey yapılabilirdi ve İslam daha çok gelişir ve pratikde uygulanır olurdu
Kuranı kimin yazdığını bilmek sorgulanmalı
Hocam ilhan arselin seriat ve kadın kitabını tavsiye eder misiniz ?
İlhan Arsel'in Şeriat ve Kadın kitabını okuduktan sonra Bahriye Üçok'un İslam Devletlerinde Türk Nâibeler ve Kadın Hükümdarlar kitabını okudum. Tavsiye ederim.
Etmem
Sadece kuran diyenlerin bi tarikat cemaat kurma dertleri yok ki .Koca bir topluluk olmadan da birer birer kuran odaklı yaşayalım bu dini derler. Bir hocaya bağlanmak tarikatı vs. oluşturuyor ve bunun tam tersi görüşteler kısaca. Bu sekilde de kimse ciddiye almıyor demek istiyorsunuz galiba.
Only derken sadece demek istiyorsun galiba
Fanatizm Bilimin felsefenin yolunu kapatır Oysa bizim felsefe müzik şiir heykel edebiyat gibi değerlere ihtiyacımız var! Fanatizm " tapınma gibi tehlikeli bir anlayış Bu faşizmin de biraz alt yapısıdır aynı zamanda ❤😂🎉🎉🎉
Toplumsal alt yapı Küçücük çocuklara kur,an kursu Yada " bir erkeğin" kucağına düş !? ULAN NAMUSLAR sahtekarlık tan ne zaman çıkacaksınız!? Çıkamazsınız çünkü ilkelikten çıkamadıniz ! HIRSIZLIK arsizlik MODA oldu! Size çok yakıştı " bademi muslumin" Aya bir adam gitti diye AYILAR burnunda Zincir takılmış göbek atıyor! Çok afedersiniz " kıçıniza giren kazığı ne zaman fark edeceksiniz Fark edeceğiz 😮
🙋🏻♂️🍷🌈
Cemre izle
acaba cübbeli Ahmet ile ekranda bu konuyu tartışabilir misiniz.
Ekonomi nasil çökmüş? İsraf diz boyu.
Hocam islamla da olmuyo be ya
Yapma beyaw.😂 Bak ben olduruyorum sizlere de tavsiye ederim. Bırakın bu reaksiyonları...
@@Mute-it5gu nefes almaksa maksadın, alıyorsun evet haklısın
@@BigBoss-zv1iu Benim amacım nefes almak değil sadece, toplumla barışık olmak. Herkes böyle davranırsa bir vatandaşlık bilinci oluşur ve toplumsal barış temin edilir. Herkes kendi mahallesinden konuşursa konsensüsü nasıl sağlayabiliriz. Ateisti, kemalisti, islamcısı, milliyetçisi hemen herkes dogmalarına sıkı sıkıya yapışmış bu memleketin altını oymakla meşgul. Bırakalım bu dogmaları ve birbirimize saygı gösterelim. Yoksa hiç bir yere varamayacağız...
@@Mute-it5gu laiklik ve demokrasiye sıkı sıkı sarılmaktan başka şansımız yok. Islam ülkelerinde namaza gelmeyenleri ilk komşusu ihbar ediyor..... bilmem daha farklı nasıl izah edebilirim
@@BigBoss-zv1iu Tamamen katılıyorum. Totaliter düzenlere sonuna kadar karşıyım
Dücane bey siz ateist misiniz?
" Çok kitap okumayın ; iyi bir kitabı çok okuyun ! " , sözünüze dayanarak sormak istiyorum ; Kur'an'ı Kerim, iyi bir kitap mıdır ?
Kutsal metinlerin hepsi mutlaka okunmalıdır ve bana göre iyi kitaplardır. Özellikle okumama sanatı üzerine bile düşünüp salık vermiş Alman düşünür Arthur Schopenhauer upanişadlar için, okuduğum en iyi kitaplardan birisi demekle kalmamış,hayatımın tesellisi oldu, ölümümünde demiştir. Bir şeyin iyi yada kötü olduğu salt sorularakda,içeriğinin doğruluğu veya yanlışlığı olarakta anlaşılamaz ve naçizane benim görüşüm olarak kabul edin.
🌼🤍🌼
eğer bir yaratıcıya inanıyorsak ve vahiy yoluyla insanlara birşey anlatıyorsa, bu söylediklerinizin hepsi boş uğraşı olur.
Haklısın hocam dinde uydurma olmadan olmaz.😅. Belkide dinlerin kendileri de uydurma. Bizler uydurduk yani😊
Bilmislik yapiyo olabilirim istemeden uydurma tabirini kullanmiyo muhayyile diyo Dücane hoca ona..muhayyilede de us yok.
@@hypetia369muhayyilede us yok doğru ama gelen birçok bilgiyi de hiçbir beşer aşamıyor ?
Uydurma da olsa işlevsel. Yani gerekli
@@Mute-it5gu gerekliydi belki 1400 sene önce. Ama artık el freni. Bence dürüst ahlaklı temiz iyi insan olmak için dinlere gerek yok.
@@BigBoss-zv1iu hâlâ da gerek var. Ben kültürel müslümanım mesela
Hocam neden hiçbir şey yerine birşeyler var ??.......
Teşekkürler
Hiçbir tezgah sahibi tezgah daha büyüsün istemez riske girmez kolay kolay.. Hiçbir tezgah amma...