giden geri gelmiyor...zor zamanda..hersey garib ,dunya garib..guzel insanlarin yeri hep aranir...Allah rahmet eylesin..onun guzel sesi gibi ahireti hatirlatacak, imanimizin cilalanmasina vesile olacak yerini dolduracak biri bekleniyor..asiklara selam olsun..
Böyle bir kiymetin degerin video çekimi bu mu olmalıydı.Allaha şükürler olsun ses düzgün alınmış.Mekani cennet olsun.Onu gec tanima gafletinde bulundugum için Allah beni affetsin.
Yeri doldurulması asla mümkün olmayan hafız ismai biçer cenabı hakkın bir vergisi Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah kabri cennet bahçelerinden bahçe olsun inşallah
وَاللَّيْلِ إِذَا يَغْشَى ﴿١ Örteceği zaman geceye andolsun. وَالنَّهَارِ إِذَا تَجَلَّى ﴿٢﴾ Ve tecelli edeceği (aydınlanmaya başlayacağı) an gündüze. وَمَا خَلَقَ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى ﴿٣﴾ Ve erkeği ve dişiyi yaratana (andolsun). إِنَّ سَعْيَكُمْ لَشَتَّى ﴿٤﴾ Muhakkak ki sizin çalışmalarınız (çabalarınız) gerçekten dağınıktır (çeşit çeşittir). فَأَمَّا مَن أَعْطَى وَاتَّقَى ﴿٥﴾ Fakat kim verdi (infâk etti) ve takva sahibi oldu ise. وَصَدَّقَ بِالْحُسْنَى ﴿٦﴾ Ve Hüsna’yı (Allah’ın Zat’ını görmeyi) tasdik etti ise. فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْيُسْرَى ﴿٧﴾ O zaman Biz ona, (Allah’ın Zat’ını kolayca görmesi) için kolaylık sağlayacağız. وَأَمَّا مَن بَخِلَ وَاسْتَغْنَى ﴿٨﴾ Ve fakat kim cimrilik etti ve kendini müstağni (hiçbir şeye muhtaç olmayan, zengin ve kendi kendine yeterli) gördü ise. وَكَذَّبَ بِالْحُسْنَى ﴿٩﴾ Ve Hüsna’yı (Allah’ın Zat’ını görmeyi) yalanladı ise. فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرَى ﴿١٠﴾ O taktirde Biz, ona zor olanı (kötü akıbete götüren yolu) kolaylaştıracağız. وَمَا يُغْنِي عَنْهُ مَالُهُ إِذَا تَرَدَّى ﴿١١﴾ Ve helâk olduğu zaman, malı ona fayda vermez. إِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدَى ﴿١٢﴾ Muhakkak ki hidayete erdirmek mutlaka Bize aittir. وَإِنَّ لَنَا لَلْآخِرَةَ وَالْأُولَى ﴿١٣﴾ Ve muhakkak ki, evvel ve ahir elbette Bizimdir. فَأَنذَرْتُكُمْ نَارًا تَلَظَّى ﴿١٤﴾ İşte sizi yakıcılığı gittikçe artan bir ateşle uyardım. لَا يَصْلَاهَا إِلَّا الْأَشْقَى ﴿١٥﴾ Ona çok şâkî olandan başkası yaslanmaz (atılmaz). الَّذِي كَذَّبَ وَتَوَلَّى ﴿١٦﴾ . O ki (çok şâkî olan), (Hüsna’yı) yalanladı ve yüz çevirdi. وَسَيُجَنَّبُهَا الْأَتْقَى ﴿١٧﴾ . Çok takva sahibi olan ise ondan (narı telazzadan) uzaklaştırılacak. الَّذِي يُؤْتِي مَالَهُ يَتَزَكَّى ﴿١٨﴾ . O ki (en üst seviyede takva sahibi olan), malını verir, temizlenir. وَمَا لِأَحَدٍ عِندَهُ مِن نِّعْمَةٍ تُجْزَى ﴿١٩﴾ . Ve (takva sahiplerinin), bir kimseye (malını vermesi), O’nun (Allah’ın) katında, “bir ni’met karşılığı olsun” diye değildir. إِلَّا ابْتِغَاء وَجْهِ رَبِّهِ الْأَعْلَى ﴿٢٠﴾ O sadece, Yüce Rabbinin Vechi’ni (Zat’ını) ibtiga etti (diledi). وَلَسَوْفَ يَرْضَى ﴿٢١﴾ Ve o, yakında mutlaka razı olacak. وَالضُّحَى ﴿١﴾ Duhâ (kuşluk) vaktine andolsun. وَاللَّيْلِ إِذَا سَجَى ﴿٢﴾ Ve zifiri karanlık çöktüğü zaman geceye (andolsun) ki. مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَى ﴿٣﴾ Rabbin seni terketmedi ve darılmadı. وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَى ﴿٤﴾ Ve ahiret (bundan sonraki hayat), mutlaka senin için, evvelkinden (dünya hayatından) daha hayırlıdır. وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَى ﴿٥﴾ Ve mutlaka Rabbin yakında sana verecek (ihsan edecek), böylece sen razı olacaksın. أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيمًا فَآوَى ﴿٦﴾ Seni yetim bulmadı mı? Sonra (seni) (himaye edecek bir kimsenin yanında) barındırmadı mı? وَوَجَدَكَ ضَالًّا فَهَدَى ﴿٧﴾ Ve seni dalâlette buldu sonra hidayete erdirdi. وَوَجَدَكَ عَائِلًا فَأَغْنَى ﴿٨﴾ Ve seni yokluk içinde buldu sonra zengin kıldı. فَأَمَّا الْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ ﴿٩﴾ Fakat bundan sonra yetimi kahretme (üzme). وَأَمَّا السَّائِلَ فَلَا تَنْهَرْ ﴿١٠﴾ Ve amma saili (bir şey isteyeni) bundan sonra azarlama. وَأَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ ﴿١١﴾ Ve fakat, Rabbinin ni’metlerini artık anlat.
İsmail biçeri şöhret ve ünlü olmak için dinlemeyen. O zaman ki cemeat gibi bir köşede hüzünlü ve hüşu içi de dinleyenlere ne mutlu. Zaten istenenizde ismail biçer hocamizi taklit edemessiniz. Ancak ihlas ve allah rızası olursa o başka. Kendi evlatları dahil
Abdurrahman Gürses hocam! Allah.c.c. senden razı olsun böyle bir Kur'an aşığı yetiştirdiğin için Rabbimiz senden razı olsun sende nur içinde yat.Amiin
Amin
bu asri serifi mihrabiyeden dinleyen bahtiyar talebelerinden oldugum icinaLlaha hamd olsun mekanin cennet olsun hocam
Hangi yıldı kardeş
Ah hocam ah canlı dinlemek nasip olmadı efsane üstad
Canım hocam mekanın ali olsun yerini kimse dolduramaz
Çok garib kaldık..gidenleri düşün dükçe yanlızlık içinde üşüyorum..
Vefatından önceki son asrı şerifi Rahmetullahi aleyh
giden geri gelmiyor...zor zamanda..hersey garib ,dunya garib..guzel insanlarin yeri hep aranir...Allah rahmet eylesin..onun guzel sesi gibi ahireti hatirlatacak, imanimizin cilalanmasina vesile olacak yerini dolduracak biri bekleniyor..asiklara selam olsun..
Allah mekanını cennet eylesin yeri dolmaz hocamız...
Feyzin den nasip lenmeyi mevlam ihsan eylesin. Seni çok özledik hocam.Mekanın makamı mahmut olsun
Rahmetli bambaşka ya. Resmen içini yakıyor insanın.
Eyvallah. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah.
Böyle bir kiymetin degerin video çekimi bu mu olmalıydı.Allaha şükürler olsun ses düzgün alınmış.Mekani cennet olsun.Onu gec tanima gafletinde bulundugum için Allah beni affetsin.
Yerin dolmuyor hocam. Rabbim rahmet eylesin
Maşaallah
allah sayılarını arttırsın yeri doldurulamadı
Masallah barekallah Allah gani gani rahmet eylesin mekani cennet olsun Allah peygamber efendimiz e komsu eylesin insallah
İnşaAllah imamla gitmiştir Gurur kibir yapmayıp yalnız Hak rızası için okumuştur. Gerçekten yerini tutan yok.
Yeri doldurulması asla mümkün olmayan hafız ismai biçer cenabı hakkın bir vergisi Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah kabri cennet bahçelerinden bahçe olsun inşallah
Allah rahmet eylesin canım hocam...
وَاللَّيْلِ إِذَا يَغْشَى ﴿١
Örteceği zaman geceye andolsun.
وَالنَّهَارِ إِذَا تَجَلَّى ﴿٢﴾
Ve tecelli edeceği (aydınlanmaya başlayacağı) an gündüze.
وَمَا خَلَقَ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى ﴿٣﴾
Ve erkeği ve dişiyi yaratana (andolsun).
إِنَّ سَعْيَكُمْ لَشَتَّى ﴿٤﴾
Muhakkak ki sizin çalışmalarınız (çabalarınız) gerçekten dağınıktır (çeşit çeşittir).
فَأَمَّا مَن أَعْطَى وَاتَّقَى ﴿٥﴾
Fakat kim verdi (infâk etti) ve takva sahibi oldu ise.
وَصَدَّقَ بِالْحُسْنَى ﴿٦﴾
Ve Hüsna’yı (Allah’ın Zat’ını görmeyi) tasdik etti ise.
فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْيُسْرَى ﴿٧﴾
O zaman Biz ona, (Allah’ın Zat’ını kolayca görmesi) için kolaylık sağlayacağız.
وَأَمَّا مَن بَخِلَ وَاسْتَغْنَى ﴿٨﴾
Ve fakat kim cimrilik etti ve kendini müstağni (hiçbir şeye muhtaç olmayan, zengin ve kendi kendine yeterli) gördü ise.
وَكَذَّبَ بِالْحُسْنَى ﴿٩﴾
Ve Hüsna’yı (Allah’ın Zat’ını görmeyi) yalanladı ise.
فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرَى ﴿١٠﴾
O taktirde Biz, ona zor olanı (kötü akıbete götüren yolu) kolaylaştıracağız.
وَمَا يُغْنِي عَنْهُ مَالُهُ إِذَا تَرَدَّى ﴿١١﴾
Ve helâk olduğu zaman, malı ona fayda vermez.
إِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدَى ﴿١٢﴾
Muhakkak ki hidayete erdirmek mutlaka Bize aittir.
وَإِنَّ لَنَا لَلْآخِرَةَ وَالْأُولَى ﴿١٣﴾
Ve muhakkak ki, evvel ve ahir elbette Bizimdir.
فَأَنذَرْتُكُمْ نَارًا تَلَظَّى ﴿١٤﴾
İşte sizi yakıcılığı gittikçe artan bir ateşle uyardım.
لَا يَصْلَاهَا إِلَّا الْأَشْقَى ﴿١٥﴾
Ona çok şâkî olandan başkası yaslanmaz (atılmaz).
الَّذِي كَذَّبَ وَتَوَلَّى ﴿١٦﴾
.
O ki (çok şâkî olan), (Hüsna’yı) yalanladı ve yüz çevirdi.
وَسَيُجَنَّبُهَا الْأَتْقَى ﴿١٧﴾
.
Çok takva sahibi olan ise ondan (narı telazzadan) uzaklaştırılacak.
الَّذِي يُؤْتِي مَالَهُ يَتَزَكَّى ﴿١٨﴾
.
O ki (en üst seviyede takva sahibi olan), malını verir, temizlenir.
وَمَا لِأَحَدٍ عِندَهُ مِن نِّعْمَةٍ تُجْزَى ﴿١٩﴾
.
Ve (takva sahiplerinin), bir kimseye (malını vermesi), O’nun (Allah’ın) katında, “bir ni’met karşılığı olsun” diye değildir.
إِلَّا ابْتِغَاء وَجْهِ رَبِّهِ الْأَعْلَى ﴿٢٠﴾
O sadece, Yüce Rabbinin Vechi’ni (Zat’ını) ibtiga etti (diledi).
وَلَسَوْفَ يَرْضَى ﴿٢١﴾
Ve o, yakında mutlaka razı olacak.
وَالضُّحَى ﴿١﴾
Duhâ (kuşluk) vaktine andolsun.
وَاللَّيْلِ إِذَا سَجَى ﴿٢﴾
Ve zifiri karanlık çöktüğü zaman geceye (andolsun) ki.
مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَى ﴿٣﴾
Rabbin seni terketmedi ve darılmadı.
وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَى ﴿٤﴾
Ve ahiret (bundan sonraki hayat), mutlaka senin için, evvelkinden (dünya hayatından) daha hayırlıdır.
وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَى ﴿٥﴾
Ve mutlaka Rabbin yakında sana verecek (ihsan edecek), böylece sen razı olacaksın.
أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيمًا فَآوَى ﴿٦﴾
Seni yetim bulmadı mı? Sonra (seni) (himaye edecek bir kimsenin yanında) barındırmadı mı?
وَوَجَدَكَ ضَالًّا فَهَدَى ﴿٧﴾
Ve seni dalâlette buldu sonra hidayete erdirdi.
وَوَجَدَكَ عَائِلًا فَأَغْنَى ﴿٨﴾
Ve seni yokluk içinde buldu sonra zengin kıldı.
فَأَمَّا الْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ ﴿٩﴾
Fakat bundan sonra yetimi kahretme (üzme).
وَأَمَّا السَّائِلَ فَلَا تَنْهَرْ ﴿١٠﴾
Ve amma saili (bir şey isteyeni) bundan sonra azarlama.
وَأَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ ﴿١١﴾
Ve fakat, Rabbinin ni’metlerini artık anlat.
İsmail biçeri şöhret ve ünlü olmak için dinlemeyen. O zaman ki cemeat gibi bir köşede hüzünlü ve hüşu içi de dinleyenlere ne mutlu. Zaten istenenizde ismail biçer hocamizi taklit edemessiniz. Ancak ihlas ve allah rızası olursa o başka. Kendi evlatları dahil
.
Vedalaşmış sanki mubârek....