**Bölüm 1: Gölgenin Ardındaki Taht** Behlül, Sümer Krallığı'nın karmaşık sarayında yaşamın ne denli zor olduğunu bir kez daha hatırladı. Kraliçe Bihter, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte gölgelik odasında tahta oturmuş, ellerindeki değerli süslerle meşgulken, onun zihni karmaşık düşüncelerle doluydu. Behlül, Kraliçe'nin en güvendiği hizmetkârıydı, ama güvenin sınırlarının ne denli ince olduğunu da iyi biliyordu. Bihter'in güzelliği, sadece onun tahta olan hakkını değil, aynı zamanda sarayın karanlık ve zorlu yollarında varoluşunun karmaşıklığını da temsil ediyordu. Sümerlerin geniş ve zengin topraklarında, Kraliçe Bihter'in hükmü altında hem zenginlik hem de karmaşa hâkimdi. Behlül, günlük görevlerini yerine getirirken, Kraliçe'nin güvenini sarsmadan, sarayın derinliklerindeki entrikalara karşı daima tetikte olmalıydı. Her köşebaşında, her fısıltıda gizlenen bir tehlike vardı. Gözleri sürekli gölgeleri tararken, aklında bir soruyla boğuşuyordu: Güvenliğini sağlamak için ne kadar ileri gidebilirdi? Behlül, Kraliçe Bihter'e yaklaştığında, onun huzurunda eğildi. "Efendim, sabah kahveniz hazır," diye fısıldadı. Bihter, gözlerini kaldırmadan, "Teşekkürler Behlül," diye yanıtladı. Onun bakışlarındaki soğukluk, Behlül'ün içindeki korkuyu artırdı. Güzelliğinin ardında yatan karanlığı anlayabilmek için daha derine inmeliydi.
--- **Bölüm 2: Gözlerin Ardındaki Sırlar** Behlül, Bihter'in kahvesini sunarken gözlerinin arkasında sakladığı sırları merak ediyordu. O anlarda, Kraliçe'nin yumuşak teninde bile gizli bir sertlik olduğunu hissediyordu. Sarayın diğer hizmetkârları, Behlül'ün Kraliçe'yle olan yakın ilişkisini kıskanıyorlardı; ancak bu ilişki güvenle dolu değildi, aksine her iki tarafın da dikkatlice oynadığı bir satranç oyunuydu. Behlül, Bihter'in yanından ayrılırken, koridorlarda duyduğu fısıltıları dinledi. Sarayın duvarları, taşıdığı sırlarla doluydu. Behlül, bir zamanlar Bihter'in güvenini kazanmıştı, ama şimdi o güvenin ne kadar sahte olduğunu sorguluyordu. Saraya yeni katılan genç bir hizmetkâr olan Nihal, Behlül'ün dikkatini çekmişti. Onun masumiyeti ve temizlik, sarayın karanlık atmosferinde bir ışık gibiydi. Nihal'in varlığı, Behlül'ün içindeki insani duyguları yeniden uyandırmıştı. Ancak, Bihter'in gölgesi altında bu duyguların açığa çıkması tehlikeliydi. Bihter'in karanlık planlarının bir parçası olup olmadığını bilmeden, Behlül gözlerini ondan ayırmadı. Bu karmaşık dünyada, gerçeklerin ne olduğunu ve kimlerin sadık olduğunu anlamak her geçen gün daha da zorlaşıyordu.
Uzun bir zaman oldu video gelmiyordu sevindim❤
Evet maalesef zaman probleminden dolayı.
Dostum Müthiş Paylaşım 👍🏻
Teşekkürler 1 yıl aradan sonra yeni video.
Len oğlum neredeydin sen gözlerimiz yollarda kaldı
Teşekkür ederim geri bildirim için 🙂
**Bölüm 1: Gölgenin Ardındaki Taht**
Behlül, Sümer Krallığı'nın karmaşık sarayında yaşamın ne denli zor olduğunu bir kez daha hatırladı. Kraliçe Bihter, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte gölgelik odasında tahta oturmuş, ellerindeki değerli süslerle meşgulken, onun zihni karmaşık düşüncelerle doluydu. Behlül, Kraliçe'nin en güvendiği hizmetkârıydı, ama güvenin sınırlarının ne denli ince olduğunu da iyi biliyordu.
Bihter'in güzelliği, sadece onun tahta olan hakkını değil, aynı zamanda sarayın karanlık ve zorlu yollarında varoluşunun karmaşıklığını da temsil ediyordu. Sümerlerin geniş ve zengin topraklarında, Kraliçe Bihter'in hükmü altında hem zenginlik hem de karmaşa hâkimdi.
Behlül, günlük görevlerini yerine getirirken, Kraliçe'nin güvenini sarsmadan, sarayın derinliklerindeki entrikalara karşı daima tetikte olmalıydı. Her köşebaşında, her fısıltıda gizlenen bir tehlike vardı. Gözleri sürekli gölgeleri tararken, aklında bir soruyla boğuşuyordu: Güvenliğini sağlamak için ne kadar ileri gidebilirdi?
Behlül, Kraliçe Bihter'e yaklaştığında, onun huzurunda eğildi. "Efendim, sabah kahveniz hazır," diye fısıldadı.
Bihter, gözlerini kaldırmadan, "Teşekkürler Behlül," diye yanıtladı. Onun bakışlarındaki soğukluk, Behlül'ün içindeki korkuyu artırdı. Güzelliğinin ardında yatan karanlığı anlayabilmek için daha derine inmeliydi.
---
**Bölüm 2: Gözlerin Ardındaki Sırlar**
Behlül, Bihter'in kahvesini sunarken gözlerinin arkasında sakladığı sırları merak ediyordu. O anlarda, Kraliçe'nin yumuşak teninde bile gizli bir sertlik olduğunu hissediyordu. Sarayın diğer hizmetkârları, Behlül'ün Kraliçe'yle olan yakın ilişkisini kıskanıyorlardı; ancak bu ilişki güvenle dolu değildi, aksine her iki tarafın da dikkatlice oynadığı bir satranç oyunuydu.
Behlül, Bihter'in yanından ayrılırken, koridorlarda duyduğu fısıltıları dinledi. Sarayın duvarları, taşıdığı sırlarla doluydu. Behlül, bir zamanlar Bihter'in güvenini kazanmıştı, ama şimdi o güvenin ne kadar sahte olduğunu sorguluyordu.
Saraya yeni katılan genç bir hizmetkâr olan Nihal, Behlül'ün dikkatini çekmişti. Onun masumiyeti ve temizlik, sarayın karanlık atmosferinde bir ışık gibiydi. Nihal'in varlığı, Behlül'ün içindeki insani duyguları yeniden uyandırmıştı. Ancak, Bihter'in gölgesi altında bu duyguların açığa çıkması tehlikeliydi.
Bihter'in karanlık planlarının bir parçası olup olmadığını bilmeden, Behlül gözlerini ondan ayırmadı. Bu karmaşık dünyada, gerçeklerin ne olduğunu ve kimlerin sadık olduğunu anlamak her geçen gün daha da zorlaşıyordu.
Sizin hikayeniz mi?
Bir heves ediyorsun birden yok oluyorsun
Sorma düzenli yapmak istiyorum basit videoda yapmak istemiyorum zaman da bu aralar sıkıntı bakalım artık .
Elinize saglik
Teşekkürler
Esenlikler
Teşekkürler
😮
yaşıyomuşsun reis
Aynen 🙂