VİDEO NOTLARI 3 İnsanın en lezzetli, tatlı ve kıymetli hissi olan muhabbet. Eğer sırr-ı tevhid yardım etse, bu küçücük insan, kainat kadar büyüttürür ve genişlik verir. Mesela arabayı seviyorsan orda hapsoldun, sırf o kadar seviyorsun, kadını seviyorsan orda hapsoldun, parayı seviyorsa orda hapsoldun, yani mezar oluyor. Ama Allah adına olursa her şey, bunun hududu yok işte. Adem mi (yokluk) daha dehşetlidir, yoksa cehennem mi? Adem. Cennetten üstün ne var? Rüyetullah. Cennet cehennemin zıttı; Ruyetetullahın zıttı ise, ademdir. Allah ne ise, zıttı ademdir. Cennet ne ise, onun zıttı cehennemdir. Cehennem Adem'in bir tezahürüdür. Adem daha batındır. Cehennem mülktür, adem melekuttur, cennet mülktür, rüyetullah melekuttur. Nefis yok olmayı ister. Cehennem mi istersin, yoksa yok olmayı mı? Yokluk isteyen, yanmak istemeyen, nefistir. Vicdan ise, cehennem dahi olsa varlıklı olayım. Vidanın sesidir. Vicdani inkişaf edende olur bu. Vicdan nasıl inkişaf eder? Vidanın derecesi var; 1) Artık onları Cennet tatmin etmez burada( biz Cennete gitmek için gelmedik, zaten oradan geldik) (Diğer başka mertebeler söylenmedi) İmanlı bir Müslümanın cehennemde aldığı azap, kâfirin dünyada aldığı manevî cehennem ise daha fazladır. Peki kafir nasıl yaşıyor ve dayanıyor? Yani kafirin dünyada ruhsal aldığı cehennemi anlamak istiyor musunuz? Kendi yaşantımızdan bakarak anlayalım: sende panik, buhran, bunalım, sıkıntı yok mu? Ha işte, bunun 70 kat ilerisini düşün. Onda var. Nasıl hissetmiyor? İptal-i His olmuş. Mesela dişçi keskin aletiyle dişini kestiği halde hissetmiyorsun, çünkü iğne yapmış, orayı iptal etmiş ve iptal ettiğinden anlaşılmıyor. Kâfirde ruhu iptal olmuş. Ruhun tek vasfı kalmış artık onda; bedensel bir yaşantı, üreme ve yemek yeme vs. Ruhu zihayat kalmış. (Zişuur vs bunlar yok) Müslümanda günahından dolayı imanın lezzetini alamıyor. Günahta dolayı İptal-i His olmuş. Kâfir imkansızlıklan elem almıyor, yani elemi iptal olmuş. Müslümanda gafletinden dolayı; namazdan, oruçtan, davadan, kitap okumaktan lezzet alamaz olmuş.
VİDEO NOTLARI 1 Düşünceler hisleri meydana getirir: hisler duyguları; duygular eyleme geçer. Bağdır. Bağın adıdır. Şimdi bu iptal olursa? İnsan bedenen kalır. Beden ne idi? Nefisti. Nefsin manası şuydu: Şu bedeni makineye koyalım, meyvenin suyunu alıyoruz ya, özünü, suyunu alıyoruz. Bedeni makinaya koyduk ve çıkan su: His ve hevadır. Yani vicdanda his var, dimağda da his var, bedensel histe var. Çünkü his bağdır. Nefsin mazi ve müstakbeli yoktur. Bedenin ve isteklerimizin, nefs-i emarenin mazi ve müstakbeli yoktur. İptal-i His ama sihir, ispirtizma, manyetizma, keramet, keşif, istidraç nasıl yapılıyor, niye bu toplum gökten gelmedi, nasıl bu hale geldi vs.. anlatacak. İptal-i His, mazi ve müstakbelden kesilip, halde yaşamaya mahkum olmak, yani avamî bir ifadeyle: binayı kargaslamak. Yani bedensel yaşamak. İşte bu bütün hastalıkların temelidir. Mazi ve müstakbeli olmayınca..mazi Allah'a istinad, istikbal ahiretten beslenmektir. Şöyle bir misal vereyim: Arabanın içindesiniz, yolunuzu belirlemek için navigasyon aldınız, navigasyona girdin, uydu bana diyor ki: Hasan, buraya 10.000 Km gelmene gerek yok, ben benim küçük bir nümunemi senin eline verecem. Sen sanki burdaymışsın gibi( uydu) arabanın içinde arabayı kontrol edeceksin. Buraya gelmene gerek yok. Hulasa: Arkadaşlar arabanın içindeyim, navigasyonum var, navigasyon demek: uydunun küçük bir misli ve misali demektir. Arabanın içindeyim ama dışındaymış gibi arabayı kontrol ediyorum, arabaya mesajlar veriyorum, manyetik destek veriyorum. Arabanın içindeyim ama, navigasyon aletimle sanki uydudayım. Aynen bunun gibi, Allah'a ve ahirete iman, imanın her bir birimi, o iman ettiğin alem ve kişilerden devamlı besleniyorsun. İman demek; Allah'tan devamlı beslenmek demektir. Navigasyon gibi. Ahirete iman demek, iman öyle kuru bir şey değil, besleniyorsun daima, feyiz veriyor. Şimdi İptal-i His ise, navigasyonun cep telefonun uydu ile, baz istasyonu ile, alakası kesilmesidir. Cep telefonuyla kartla alakası kesilmesidir. Yani telefonun baz istasyonuyla alakası kesilirse bu telefon nedir? Demir bir parçadır, hiç bir işe yaramaz. İşte İptal-i his, adamı böyle getiriyor. Televizyon, internet ve özellikle dizi ile, ahlaksız filmlerle, korku filmleri, (korku filmlerinin kendisinde değil, müziğinde) şunlar yapılıyor: Sihir, manyetizma, ispirtizma, istidraç yapılıyor. Kişiyi tamamen realiteden alıyor, sanal dünyada yaşattırıyor. Ve bu insanlar kadın, erkek, yaşlı, çocuk kim ise; hırçın, saldırgan, tahammülsüz, sabırsız, kanaatsız, tevekkülsüz, gibi sıfatlar kendisini gösterir. Bu kesinlikle kaçınılmazdır! Sihir yapılıyor. Arkadaşlar, cinler enerjidir, filmde ve filmden gelende enerjidir, insanda donmuş enerjidir, insanın %76'sı sudur zaten, atomda dahi olsa atom altı enerjidir, metafiziktir, fizik fiziği etkiliyor. Ben şuan sizi etkilediğim gibi. İstidraç yapılıyor, istidraç Allah'ın filidir. Keramet ve istidrac manen birbirine mubayindir. Zıttır. Zira keramet mucize gibi Allah'ın fiilidir ve o keramet sahibide kerametin Allah'tan olduğunu bilir ve Allah'ın kendisine hami ve râkib olduğunuda bilir. Su üzerinden geçen ve yürüyen insanların heps insan mı olduğunu sanıyorsunuz? Üstad demiyor mu libasını değiştirmiş. Şeytan libasini değiştirmiş insan kılığına girmiş. Geçitler oluyor arkadaşlar, insan mı zannediyorsunuz onları? Hoş geldin kardeşim dedim, O elini uzatmadı, noo elim boşa mı gelecekti dedim, beni iyi anladın dedi. Anlıyor musunuz? Peki, Üstad niye diyor siperiniz? Sünnet-i seniyyeye, boşluk vermeyeceksin! Tuvalete nasıl giriliyor öğreneceksin, banyoya nasıl girilir, yemek nasıl yenir, sol elle yenmez vs. bunlar iş olsun, süs olsun diye denmemiş. Ben şimdilik haram ve sevaptan bahsetmiyorum biliyorsunuz beni, haramın ve sevabın fiziksel boyutundan bahsediyorum. Haramın ve sevabın dünyadaki karşılığından bahsediyorum. Fizikte mutlaka karşılığı vardır. Çünkü insan astral bir fiziktir, astral bir bedendir, donmuş enerjidir. Gördüğümüz insanlar çoğu insan mıdır? Şeytan kumandası altına girmiş, sureti değiştirmiş diyor, içleri dışa çıksa diyor, bakmıyor musunuz dolmuşlarda? Bir kısmının suratına bak, domuza benziyor, görmüyor musun, açık değil mi? Bu artık keramet değil ki yav! Domuz, yılan, çakal... tuhaf değil mi yav? İlle ağzı böyle domuz ve yılan gibi mi olacak? Baksana O'na aynen o sıfat. Medresede ki ve dışardaki hava bir mi? İman ve küfrün yaydığı dalga var. Sünnet-i seniyeden boşluk vermeyeceksin. Siperimiz sünnet-i seniye; silahımız amel-i salih , takva. Takva nedir? Günahlardan, içtinab etmek lügat manası iken, takvanın beslyen alt 4 veri tabanı vardır: Zihin, his, irade ve latife-i Rabbaniyenin hülasası. Yani takvalı insan olabilmesi için, zihnini marifetullaha; iradesi ibadetullaha; hissi muhabbettullaha; latifesi ulvi şeylerle meşgul olursa bu dördün bütünlüğü ne kadar bir araya getirirsek, o kadar takvamız olur. Yoksa takva, takla olur. Vallahi arkadaşlar, etrafınızdaki düşmanlar hepsi şuurlu. Ama insan çok güçlü gene seni yıkamadı. Buraya kadar geldin. Yıkamaz seni, Kişi ne kadar Allah'a itaat ederse, Allah'ın mahlukatı o kişiye o kadar itaat etmek zorunda kalır. Mevducat o kadar itaat eder sana. Ff Takva ve sünnet-i seniye derecene, değil sana bir şeylerin gelmesi 100 metreden ödleri kopar seni görünce.
Hasan abim, Allah razı olsun!
...... Maşallah
Allah razı olsun Amin ❤
Hiç uykum ve işim olmadan 24 saat NURLU HOCAMIZI dinlemek isterdim çok akıcı ve çok güzel bilgiler Allah uzun ömür versin Güzel İnsan❤🤲🏻🤲🏻🤲🏻🤲🏻
Amin ❤
Allah CC razı olsun
ALLAH razı olsun Hasan abi
ALLAH RAZI OLSUN
Allah razı olsun hocam bana da dua edin namaz larımı kılamiyorum Allah için dua edin
45:08 ~
VİDEO NOTLARI 3
İnsanın en lezzetli, tatlı ve kıymetli hissi olan muhabbet. Eğer sırr-ı tevhid yardım etse, bu küçücük insan, kainat kadar büyüttürür ve genişlik verir.
Mesela arabayı seviyorsan orda hapsoldun, sırf o kadar seviyorsun, kadını seviyorsan orda hapsoldun, parayı seviyorsa orda hapsoldun, yani mezar oluyor. Ama Allah adına olursa her şey, bunun hududu yok işte.
Adem mi (yokluk) daha dehşetlidir, yoksa cehennem mi? Adem. Cennetten üstün ne var? Rüyetullah. Cennet cehennemin zıttı; Ruyetetullahın zıttı ise, ademdir. Allah ne ise, zıttı ademdir. Cennet ne ise, onun zıttı cehennemdir. Cehennem Adem'in bir tezahürüdür. Adem daha batındır. Cehennem mülktür, adem melekuttur, cennet mülktür, rüyetullah melekuttur. Nefis yok olmayı ister. Cehennem mi istersin, yoksa yok olmayı mı? Yokluk isteyen, yanmak istemeyen, nefistir. Vicdan ise, cehennem dahi olsa varlıklı olayım. Vidanın sesidir. Vicdani inkişaf edende olur bu. Vicdan nasıl inkişaf eder? Vidanın derecesi var;
1) Artık onları Cennet tatmin etmez burada( biz Cennete gitmek için gelmedik, zaten oradan geldik)
(Diğer başka mertebeler söylenmedi)
İmanlı bir Müslümanın cehennemde aldığı azap, kâfirin dünyada aldığı manevî cehennem ise daha fazladır. Peki kafir nasıl yaşıyor ve dayanıyor? Yani kafirin dünyada ruhsal aldığı cehennemi anlamak istiyor musunuz? Kendi yaşantımızdan bakarak anlayalım: sende panik, buhran, bunalım, sıkıntı yok mu? Ha işte, bunun 70 kat ilerisini düşün. Onda var. Nasıl hissetmiyor? İptal-i His olmuş. Mesela dişçi keskin aletiyle dişini kestiği halde hissetmiyorsun, çünkü iğne yapmış, orayı iptal etmiş ve iptal ettiğinden anlaşılmıyor. Kâfirde ruhu iptal olmuş. Ruhun tek vasfı kalmış artık onda; bedensel bir yaşantı, üreme ve yemek yeme vs. Ruhu zihayat kalmış. (Zişuur vs bunlar yok) Müslümanda günahından dolayı imanın lezzetini alamıyor. Günahta dolayı İptal-i His olmuş. Kâfir imkansızlıklan elem almıyor, yani elemi iptal olmuş. Müslümanda gafletinden dolayı; namazdan, oruçtan, davadan, kitap okumaktan lezzet alamaz olmuş.
VİDEO NOTLARI 1
Düşünceler hisleri meydana getirir: hisler duyguları; duygular eyleme geçer. Bağdır. Bağın adıdır. Şimdi bu iptal olursa? İnsan bedenen kalır. Beden ne idi? Nefisti. Nefsin manası şuydu: Şu bedeni makineye koyalım, meyvenin suyunu alıyoruz ya, özünü, suyunu alıyoruz. Bedeni makinaya koyduk ve çıkan su: His ve hevadır. Yani vicdanda his var, dimağda da his var, bedensel histe var. Çünkü his bağdır. Nefsin mazi ve müstakbeli yoktur. Bedenin ve isteklerimizin, nefs-i emarenin mazi ve müstakbeli yoktur. İptal-i His ama sihir, ispirtizma, manyetizma, keramet, keşif, istidraç nasıl yapılıyor, niye bu toplum gökten gelmedi, nasıl bu hale geldi vs.. anlatacak.
İptal-i His, mazi ve müstakbelden kesilip, halde yaşamaya mahkum olmak, yani avamî bir ifadeyle: binayı kargaslamak. Yani bedensel yaşamak. İşte bu bütün hastalıkların temelidir. Mazi ve müstakbeli olmayınca..mazi Allah'a istinad, istikbal ahiretten beslenmektir. Şöyle bir misal vereyim: Arabanın içindesiniz, yolunuzu belirlemek için navigasyon aldınız, navigasyona girdin, uydu bana diyor ki: Hasan, buraya 10.000 Km gelmene gerek yok, ben benim küçük bir nümunemi senin eline verecem. Sen sanki burdaymışsın gibi( uydu) arabanın içinde arabayı kontrol edeceksin. Buraya gelmene gerek yok. Hulasa: Arkadaşlar arabanın içindeyim, navigasyonum var, navigasyon demek: uydunun küçük bir misli ve misali demektir. Arabanın içindeyim ama dışındaymış gibi arabayı kontrol ediyorum, arabaya mesajlar veriyorum, manyetik destek veriyorum. Arabanın içindeyim ama, navigasyon aletimle sanki uydudayım. Aynen bunun gibi, Allah'a ve ahirete iman, imanın her bir birimi, o iman ettiğin alem ve kişilerden devamlı besleniyorsun.
İman demek; Allah'tan devamlı beslenmek demektir. Navigasyon gibi. Ahirete iman demek, iman öyle kuru bir şey değil, besleniyorsun daima, feyiz veriyor.
Şimdi İptal-i His ise, navigasyonun cep telefonun uydu ile, baz istasyonu ile, alakası kesilmesidir. Cep telefonuyla kartla alakası kesilmesidir. Yani telefonun baz istasyonuyla alakası kesilirse bu telefon nedir? Demir bir parçadır, hiç bir işe yaramaz. İşte İptal-i his, adamı böyle getiriyor.
Televizyon, internet ve özellikle dizi ile, ahlaksız filmlerle, korku filmleri, (korku filmlerinin kendisinde değil, müziğinde) şunlar yapılıyor: Sihir, manyetizma, ispirtizma, istidraç yapılıyor.
Kişiyi tamamen realiteden alıyor, sanal dünyada yaşattırıyor. Ve bu insanlar kadın, erkek, yaşlı, çocuk kim ise; hırçın, saldırgan, tahammülsüz, sabırsız, kanaatsız, tevekkülsüz, gibi sıfatlar kendisini gösterir. Bu kesinlikle kaçınılmazdır! Sihir yapılıyor. Arkadaşlar, cinler enerjidir, filmde ve filmden gelende enerjidir, insanda donmuş enerjidir, insanın %76'sı sudur zaten, atomda dahi olsa atom altı enerjidir, metafiziktir, fizik fiziği etkiliyor. Ben şuan sizi etkilediğim gibi.
İstidraç yapılıyor, istidraç Allah'ın filidir. Keramet ve istidrac manen birbirine mubayindir. Zıttır. Zira keramet mucize gibi Allah'ın fiilidir ve o keramet sahibide kerametin Allah'tan olduğunu bilir ve Allah'ın kendisine hami ve râkib olduğunuda bilir.
Su üzerinden geçen ve yürüyen insanların heps insan mı olduğunu sanıyorsunuz? Üstad demiyor mu libasını değiştirmiş. Şeytan libasini değiştirmiş insan kılığına girmiş. Geçitler oluyor arkadaşlar, insan mı zannediyorsunuz onları? Hoş geldin kardeşim dedim, O elini uzatmadı, noo elim boşa mı gelecekti dedim, beni iyi anladın dedi. Anlıyor musunuz? Peki, Üstad niye diyor siperiniz? Sünnet-i seniyyeye, boşluk vermeyeceksin! Tuvalete nasıl giriliyor öğreneceksin, banyoya nasıl girilir, yemek nasıl yenir, sol elle yenmez vs. bunlar iş olsun, süs olsun diye denmemiş. Ben şimdilik haram ve sevaptan bahsetmiyorum biliyorsunuz beni, haramın ve sevabın fiziksel boyutundan bahsediyorum. Haramın ve sevabın dünyadaki karşılığından bahsediyorum. Fizikte mutlaka karşılığı vardır. Çünkü insan astral bir fiziktir, astral bir bedendir, donmuş enerjidir. Gördüğümüz insanlar çoğu insan mıdır? Şeytan kumandası altına girmiş, sureti değiştirmiş diyor, içleri dışa çıksa diyor, bakmıyor musunuz dolmuşlarda? Bir kısmının suratına bak, domuza benziyor, görmüyor musun, açık değil mi? Bu artık keramet değil ki yav! Domuz, yılan, çakal... tuhaf değil mi yav? İlle ağzı böyle domuz ve yılan gibi mi olacak? Baksana O'na aynen o sıfat.
Medresede ki ve dışardaki hava bir mi? İman ve küfrün yaydığı dalga var. Sünnet-i seniyeden boşluk vermeyeceksin. Siperimiz sünnet-i seniye; silahımız amel-i salih , takva. Takva nedir? Günahlardan, içtinab etmek lügat manası iken, takvanın beslyen alt 4 veri tabanı vardır: Zihin, his, irade ve latife-i Rabbaniyenin hülasası. Yani takvalı insan olabilmesi için, zihnini marifetullaha; iradesi ibadetullaha; hissi muhabbettullaha; latifesi ulvi şeylerle meşgul olursa bu dördün bütünlüğü ne kadar bir araya getirirsek, o kadar takvamız olur. Yoksa takva, takla olur.
Vallahi arkadaşlar, etrafınızdaki düşmanlar hepsi şuurlu. Ama insan çok güçlü gene seni yıkamadı. Buraya kadar geldin. Yıkamaz seni,
Kişi ne kadar Allah'a itaat ederse, Allah'ın mahlukatı o kişiye o kadar itaat etmek zorunda kalır. Mevducat o kadar itaat eder sana.
Ff
Takva ve sünnet-i seniye derecene, değil sana bir şeylerin gelmesi 100 metreden ödleri kopar seni görünce.
U
ALLAH RAZI OLSUN