"Eleştiriyi aslında eleştiriyi alma kapasitesi olduğunu varsaydığınız kişilere yöneltirsiniz, eleştirinin doğası budur." Buna tüm kalbimle katıldım. Sözgelimi insaniyet bakımından gelişmemiş olmasından yola çıkarak cahil olarak nitelendirdiğimiz insanlara duyduğumuz rahatsızlığı mutlaka dile getiriyoruz çünkü gündelik hayatta bununla başa çıkmak zor -en azından benim için. Fakat bu sürekli tepeden bakarak aşağılamaya dönüştüğünde bence de egoyla alakalı bir probleme işaret ediyor. Ve bunu en çok videoda bahsi geçen, zihni "doldurulması gereken bir kazan gibi gören" insanların yaptığını gözlemliyorum. Kültürel sermaye sahibi olmak bir yarış. İnsanlar kitapları ve filmleri, tıpkı herhangi bir ürün gibi tükettikten sonra önlerinden kaldırıyorlar. Yaşım daha küçükken izlemediğim her filme, okumadığım her kitaba, bilmediğim her sanat eserine yapılan gönderme beni çok yetersiz hissettirirdi ve yarışa dahil olmaya çalışırdım. Film ve kitap listeleri yapardım kendime. "Bu insanlar bu kadar şeyi yapmaya nasıl zaman buluyorlar?" diye düşünürdüm. Fakat bu insanlar "Yeter ki kültürel aktivite yapılsın da nasıl yapılırsa yapılsın" öğretisini takip ediyorlarmış. Yalnızca "Yaptım" diyebilmek için yapmak maalesef bugünün ruhu sanırım. Örneğin edebiyat, sanat ve felsefe gibi disiplinlerle ilgilenmeyen insanlarda da kendilerinin yetersiz olduğuna dair bir algı var. Ama bu algının kaynağında öğrenmeye ve düşünmeye yönelik bir açlıktan ziyade yarışta geri kalmış olmak yatıyor, bu üzücü. Çünkü herkes bu merakları taşımak zorunda değil ve bahsettiğiniz gibi aslında bir sanat eserine bakmak ile boş duvara bakmak arasında bir hiyerarşi yok ama herkes bu merakları taşıyor-muş gibi yapmak zorunda hissediyor; taşımalı ki hiyerarşide yükselsin. İçeriden kaynaklanmayan bu hissiyat dışarıdan öğrenilmiş birtakım yöntemlerle anlamlandırılmaya çalışılıyor. Bende halihazırda mevcut olan düşünceleri başka bir perspektiften dinlemek keyifliydi, video için teşekkür ederim.
Hamza bey emeğinize,sağlik , gercekten gene zihin açıcı bir konu ve video olmuş.Evet videonun kısa olmasi makbul ama bu kadar arayi açmadan yeni videolarinizi merakla bekliyorum.Esenlikler.
Konunun hatrına bi yorum daha atayım, kitap okumanın entelliğe zarar verdiğine dair bir alıntı paylaştınız, bu iddia yorumlarda çok eleştirilmiş. Ama ben buna bir ölçüye kadar katılıyorum. Bazen hayatla öğrendiğimiz ve refleks haline getirdiğimiz uygulamalarımız oluyor biz bunları aşamalarını düşünmeden uyguluyoruz. Entelliği de basitçe kendini aramak olarak ifade edersek kendimiz hakkında bildiklerimiz basit bir kişilik testiyle bozulabiliyor kendimiz hakkında doğru veya yanlış şeyleri okudukça aslında kendimizi tanımaktan ve realiteden uzaklaşıyoruz. Neredeyse hiç bir bilginin doğruluğu kesin değilken biz bu bilgileri beynimize yükledikçe beynimizi kirletiyoruz. Ama bütün bunları bir yana bırakırsak kafa tasımıza bilgi atmassak da işleyecek bir fikrimiz olmaz. Bilgisizken fikir değirmenini çalıştırmak olmaz. O yüzden ölçülü olmalıyız ve çok okumaya değil içselleştirerek okumaya ve bilgi edinmeye özen göstermeliyiz kanımca.
Bilgi ve bilgelik kesinlikle apayrı kavramlar, bilgelik biraz da açık bir fikre, beyine sahip olmakla da ilgili. Tutucu olmamak. Çok güzel anlatmışsınız 👏🏻
Çok güzel açıkladınız teşekkür ederim.Bende zihnini doldurmaya çalışanlardanım sanırım ve bu bir yetersizlik hissi de doğuruyor.beynimde artık bir şeyler yerine oturdu diyebilirim. Zihnimi doldururken kendimi unuttuğumu anladım
Hocam mikrofon kullanabilir misiniz, sadelikten yana olduğunuz için belki tercih etmeyebilirsiniz ama cümleleri anlayabilmek için tekrar tekrar başa sarıyorum ve sağlıklı bir dinleme olmuyor. Teşekkürler
Özletmiştin kendini ve fikirlerini. Güzel konulara değinmişsin: günümüz popüler kültürü peşinde koşan zombilerin açıp izlemesi gerekli. Nietzsche yardımcımız olsun )
Entelektüel okuduğunu, gördüğünü işleyebilen ona kendi yorumunu katan kişidir. Ne olmadığı üzerinden bir tanıma varamazsınız, çok basit bir hataya düşmüşsünüz, çok okuyan entelektüeller yok mu? Var, o zaman bu genelleme yersiz. Cemil Meriç in kitabında entellektüel konusu detaylı incelenmiş, bakabilirsiniz. Ya da birkaç entellektüel ismi zikrederseniz ne olduğunu anlama konusunda faydalı olur.
Zaten videoda kitap okuyan, sanatla ilgilenen entelektüel değildir, olamaz; bunlar kesinlikle entelektüel yapmaz demiyor ki. Tam tersine yapılır, yapılmalı; yalnızca bütün bir entelektüelite tanımı haline getirilmemeliler diyor. İnsanın ufkunu genişletecek, o ateşi tutuşturacak şeyin yaşamdaki herhangi bir eylem, nesne, kişi veya olay olabileceğinden bahsediyor.
Bir işçiden entelektüel olmasını beklemek, kültürel despotizmin bir sonucudur. Entelektüellik her insanın uğraması gereken bir durak, insanın ideal biçimi değildir. Marangoz, yalnızca iyi marangozluğu ile ödevlenir. Burada eleştiriye muhatap olan, Schopenhauer'un ve benim eleştirime muhatap olan, kendini entelektüel olarak konumlamaya çalışan insanlardır. İnşaat işçisinin ne böyle bir ödevi vardır ne de böyle bir iddiası.
Bir şey anlatırken sizin estetik yargınıza hitap etmek durumunda olduğumu bilmiyordum. Bir dahakine "tipime" daha özen gösterir, kendimi sizin beğeninize sunarım.
Birkaç yorum var böyle. Bu tip ne böyle saç sakala karışınca entelektüel mi olunuyor diye. 15 dakika boyunca hiç rahatsız olmadım. Anlatılan şeylere odaklandım. Değişik
Dingin haleti ruhiyen, sigaranın dumanı,arkadaki kedi ve en önemlisi anlattıkların mest etti beni kardeşim
çok akıcı ve düzgün anlatıyorsunuz, teşekkürler
Ağzına sağlık üstadım
"Eleştiriyi aslında eleştiriyi alma kapasitesi olduğunu varsaydığınız kişilere yöneltirsiniz, eleştirinin doğası budur." Buna tüm kalbimle katıldım. Sözgelimi insaniyet bakımından gelişmemiş olmasından yola çıkarak cahil olarak nitelendirdiğimiz insanlara duyduğumuz rahatsızlığı mutlaka dile getiriyoruz çünkü gündelik hayatta bununla başa çıkmak zor -en azından benim için. Fakat bu sürekli tepeden bakarak aşağılamaya dönüştüğünde bence de egoyla alakalı bir probleme işaret ediyor. Ve bunu en çok videoda bahsi geçen, zihni "doldurulması gereken bir kazan gibi gören" insanların yaptığını gözlemliyorum. Kültürel sermaye sahibi olmak bir yarış. İnsanlar kitapları ve filmleri, tıpkı herhangi bir ürün gibi tükettikten sonra önlerinden kaldırıyorlar. Yaşım daha küçükken izlemediğim her filme, okumadığım her kitaba, bilmediğim her sanat eserine yapılan gönderme beni çok yetersiz hissettirirdi ve yarışa dahil olmaya çalışırdım. Film ve kitap listeleri yapardım kendime. "Bu insanlar bu kadar şeyi yapmaya nasıl zaman buluyorlar?" diye düşünürdüm. Fakat bu insanlar "Yeter ki kültürel aktivite yapılsın da nasıl yapılırsa yapılsın" öğretisini takip ediyorlarmış. Yalnızca "Yaptım" diyebilmek için yapmak maalesef bugünün ruhu sanırım. Örneğin edebiyat, sanat ve felsefe gibi disiplinlerle ilgilenmeyen insanlarda da kendilerinin yetersiz olduğuna dair bir algı var. Ama bu algının kaynağında öğrenmeye ve düşünmeye yönelik bir açlıktan ziyade yarışta geri kalmış olmak yatıyor, bu üzücü. Çünkü herkes bu merakları taşımak zorunda değil ve bahsettiğiniz gibi aslında bir sanat eserine bakmak ile boş duvara bakmak arasında bir hiyerarşi yok ama herkes bu merakları taşıyor-muş gibi yapmak zorunda hissediyor; taşımalı ki hiyerarşide yükselsin. İçeriden kaynaklanmayan bu hissiyat dışarıdan öğrenilmiş birtakım yöntemlerle anlamlandırılmaya çalışılıyor. Bende halihazırda mevcut olan düşünceleri başka bir perspektiften dinlemek keyifliydi, video için teşekkür ederim.
Hocam sende her felsefe kanalının bir videosunun altındasın be
Hamza bey emeğinize,sağlik , gercekten gene zihin açıcı bir konu ve video olmuş.Evet videonun kısa olmasi makbul ama bu kadar arayi açmadan yeni videolarinizi merakla bekliyorum.Esenlikler.
Sizi yeni keşfettim ve iyi ki karşılaştık.Sevgiler..
Konunun hatrına bi yorum daha atayım, kitap okumanın entelliğe zarar verdiğine dair bir alıntı paylaştınız, bu iddia yorumlarda çok eleştirilmiş. Ama ben buna bir ölçüye kadar katılıyorum. Bazen hayatla öğrendiğimiz ve refleks haline getirdiğimiz uygulamalarımız oluyor biz bunları aşamalarını düşünmeden uyguluyoruz. Entelliği de basitçe kendini aramak olarak ifade edersek kendimiz hakkında bildiklerimiz basit bir kişilik testiyle bozulabiliyor kendimiz hakkında doğru veya yanlış şeyleri okudukça aslında kendimizi tanımaktan ve realiteden uzaklaşıyoruz. Neredeyse hiç bir bilginin doğruluğu kesin değilken biz bu bilgileri beynimize yükledikçe beynimizi kirletiyoruz. Ama bütün bunları bir yana bırakırsak kafa tasımıza bilgi atmassak da işleyecek bir fikrimiz olmaz. Bilgisizken fikir değirmenini çalıştırmak olmaz. O yüzden ölçülü olmalıyız ve çok okumaya değil içselleştirerek okumaya ve bilgi edinmeye özen göstermeliyiz kanımca.
Bilgi ve bilgelik kesinlikle apayrı kavramlar, bilgelik biraz da açık bir fikre, beyine sahip olmakla da ilgili. Tutucu olmamak. Çok güzel anlatmışsınız 👏🏻
"Zihin doldurulması gereken bir kazan değil tutuşturulması gereken bir ateştir" 🤔👏 Saygılar, esenlikler Hamza.
Çok güzel açıkladınız teşekkür ederim.Bende zihnini doldurmaya çalışanlardanım sanırım ve bu bir yetersizlik hissi de doğuruyor.beynimde artık bir şeyler yerine oturdu diyebilirim. Zihnimi doldururken kendimi unuttuğumu anladım
Hamza ,tam algımı güçlendiren açıklamalar. 🙏🌹
Açık ve net bir anlatım olmuş, teşekkürler.
Elinize sağlık!
Hocam mikrofon kullanabilir misiniz, sadelikten yana olduğunuz için belki tercih etmeyebilirsiniz ama cümleleri anlayabilmek için tekrar tekrar başa sarıyorum ve sağlıklı bir dinleme olmuyor. Teşekkürler
Harikaydı
Çok değerli,teşekkürler!
Özletmiştin kendini ve fikirlerini. Güzel konulara değinmişsin: günümüz popüler kültürü peşinde koşan zombilerin açıp izlemesi gerekli. Nietzsche yardımcımız olsun )
2:06 ego ile ilgili katılıyorum. Cümlenin sonuna gelmesini beklerken ben de ego değil de "itibar" sözcüğünü geveliyordum zihnimde.
Haklı adam
muhteşemdi.
Hamza bey, teşekkür ederim. Beni bağışlayın lütfen. Sigara içmek kişinin kendinden kaçması mı? Saygı ve sevgi ile.
2 senedir sigaranın yokluğunu aramamıştım bu video sonrası gittim bir paket aldım.
Peki ne yapmamız gerekir? Entelektüel olmak nedir hiç anlayamadım.
Hocam hangi ilaçları kullanıyon ?
Entelektüel: (aynı tanımı- doğru anladıysam tabii :) - benim ifademle) Kendine, kendi zihnine öteki birine bakıyormuş gibi bakabilme.
Entelektüel okuduğunu, gördüğünü işleyebilen ona kendi yorumunu katan kişidir. Ne olmadığı üzerinden bir tanıma varamazsınız, çok basit bir hataya düşmüşsünüz, çok okuyan entelektüeller yok mu? Var, o zaman bu genelleme yersiz. Cemil Meriç in kitabında entellektüel konusu detaylı incelenmiş, bakabilirsiniz. Ya da birkaç entellektüel ismi zikrederseniz ne olduğunu anlama konusunda faydalı olur.
Zaten videoda kitap okuyan, sanatla ilgilenen entelektüel değildir, olamaz; bunlar kesinlikle entelektüel yapmaz demiyor ki. Tam tersine yapılır, yapılmalı; yalnızca bütün bir entelektüelite tanımı haline getirilmemeliler diyor. İnsanın ufkunu genişletecek, o ateşi tutuşturacak şeyin yaşamdaki herhangi bir eylem, nesne, kişi veya olay olabileceğinden bahsediyor.
@@keremvidinlisan Olabilir demek olmayabilir de demektir. Her elma yeşil değildir demek ya da bazı elmalar yeşildir demek bir tanımlama içermez.
Felsefe, varsayım sorgulama işidir- lafına gönderme yapasım geldi. Entelektüel de evvela kendini sorgulayan kişi.
ya arkadaki kedi de dinliyo ahaahsaha çok tatlı
❤
O halde entelllektüelite çaba karşılığında edinilecek bir şey değil, doğuştan gelen karakter, kişilik fıtrat ile alakalı diyebilir miyiz?
değil mi ya
Rahmetli 'Şofbenhaur' günde 16 saat çalışan bir inşaat işçisi, bir tarım işçisi veya fabrîka işçisi değildi...
Bir işçiden entelektüel olmasını beklemek, kültürel despotizmin bir sonucudur. Entelektüellik her insanın uğraması gereken bir durak, insanın ideal biçimi değildir. Marangoz, yalnızca iyi marangozluğu ile ödevlenir. Burada eleştiriye muhatap olan, Schopenhauer'un ve benim eleştirime muhatap olan, kendini entelektüel olarak konumlamaya çalışan insanlardır. İnşaat işçisinin ne böyle bir ödevi vardır ne de böyle bir iddiası.
Sonda ne dediniz, kim yardımcımız olsun?
Nietzsche
Camus yâr Nietzsche yardımcımız olsun.
@@hamzacelaleddin 😄
Demek öyle felsefe kavramlarını ezberleyip bir kavram çuvalını milletin önüne atmakla filozof ve entel olunmuyor.
Olunmuyor.
Okumayan adam okuyandan nasıl daha entelektüel olur çok saçma
Adam okumayın demiyor ki! Sadece okumanın entelektüelite olmadığını söylüyor, okurken kendilerini es geçenleri eleştiriyor.
Uzun saçlı erkek=entelektüel 😎
Bu tip ne
Bir şey anlatırken sizin estetik yargınıza hitap etmek durumunda olduğumu bilmiyordum. Bir dahakine "tipime" daha özen gösterir, kendimi sizin beğeninize sunarım.
@@hamzacelaleddin güzel
Asıl kendine bak 😂😂😂
Birkaç yorum var böyle. Bu tip ne böyle saç sakala karışınca entelektüel mi olunuyor diye. 15 dakika boyunca hiç rahatsız olmadım. Anlatılan şeylere odaklandım. Değişik
@@raperingezenoz9112 adami dinlemedimki fikirlerine yorum yapayim kesfette gordum yorum yaptim ciktim