"Asr-ı Saadet'i, Asr-ı Saadet kılan, insani ve İslami çözümlerin bulunmasıdır" cümleniz çok güzeldi. Gerçekten müthiş..çünkü Hz Muhammed'in vefatından hemen daha 30 yıl sonra siyasi kargaşaların dine yön vermesi ve devamı süreçler gerçekten bu dönemden ayrı tutulmasını gerektiriyor.
Yaradılmışların en hayırlısı, en üstünü, en seçkini, en cömerdi, en cesuru, en hayalısı, en güzeli, en kibarı, en şefkatlisi, en takvalısı, geleceğin ve geçmişin bir tanesi, o kadar değerlisinki, Ey Allahın elçisi şayet olmasaydın alemler yaratılmayacaktı. Ağaç sana koşarken, kütük sensiz inliyordu, Hz. Yusuf güzelliğini nurundan alırken, beşeri yönden baban Hz. Adem seni vesile ederek tövbesi kabul oldu. Hz. İsa gelirken seni müjdeliyordu, bulut gölgen, aşıklar merkezin, Kuran ahlakın idi. Zerafet ve inceliğin gökkubbeye sığmazdı. Erciyes dağında ismin karlara nakış olurken Rabbim isminin yanına ismini yazarak şerefine şeref kattı, yumuşak kum izini göstermezken, katı taşa mübarek ayaklarının izi çıkardı. Bedirde düşmanların sana karşı savaşırken, Rabbim Melekler ordusu ile seni destekledi. zaferin şanlı, ashabın arslanlar gibiydi. Kubben yeşil, mezarın nurluydu. Şükür ki onsekizbin alemin nuru Sultan'ül Enbiyası Mustafası doğdu. Arz sema sevinçle doldu. Kurak gönüller can buldu. Biçarelere ebedi sefa oldu. Cemaliyle alemler müşerref oldu. İnsanlığın en güzeline salatü selam olsun. Habib-i kibriyasın sen, Ahmedi Mahmudu Mustafasın, Kıyamette ilk diriltilecek sensin, ya nebi; söz senin, sancak senin, Havzı kevser senin, İnsanlar günahlarından dolayı ter içinde boğulurken, Allahın izni ile sana gelecekler, peygamberler seni gösterecek, Ey Hatem-ül Enbiya. Ceza-i kübrada başını secdeye koyup “Ümmetîm, ümmetîm..” derken Cenab-ı Hak “Kaldır başını! (Nazargâh-ı İlahidir makam-ı Mustafa’dır bu.) İstediğin verilecektir, şefaat dilediklerine şefaat edilecektir” buyuracak. Allahın izni ile yetki senin ey efendim , şefaatini dilerim. Ya Rasulallah, o kadar mütevazi idinki bu şerefi övünç olarak görmüyordun, en büyük şerefin Allahü Tealaya kul olmaktı. Cennet kapıları ilk defa senin için açılacak, hepsi birden buyur diye yarışacaklar Ya El Emin, Alemlere rahmet olarak gönderildin, varlığın incisi oldun, gül dü kokun, seni sevmeyen yok olsun, izin alan kimdi ölüm meleğiydi, sana karşı ne kadar edepliydi. Sabah rüzgarının bu güzel kokusu onun mübarek saçlarının büklümünden geliyor, Bu hayalin parıltısı kuşluk güneşine benzeyen cemalindendir. Arşın kubbelerinde adı nurla yazılan, Peygamberim Muhammedim, Şayet Senin mübarek ayağın yeryüzüne basmamış olsaydı, Toprakla teyemmüm etmek, kimseyi temizlemezdi Efendim. Mahbûb-i Hüda'sın, Yanan Kalplere devasın sen, Zât-ı Pâk-i Mustafâ'sın sen, seni kimler yıkasın, kefenini kimler sarsın, vücudun ne güzeldi, parlayan sanki güneşti, yakıştıramadı Ömerin, Ebubekir gibi sevenin ,ne yapsın ümmetin, ey Allahın sevgilisi peygamberim Muhammedim, istirgahın Ravza-i Mutahhara, geldim yüzükara, nurlar saçılıyor orada, aşıkların kapıda, kapı aralanıyor sanki Cennet-ül Kübrada, Aman Allahım Nedir o meş‘ale? Nûrun mu, yâ Rasûlâllah! sağında ebubekirin solunda ömerin bu ne azamet, sultanlar sultanı geliyor, uyandırmayın beni belki bir rüya, beni tanıyacakmısın ceza-i kübrada, ümmeti, ümmeti demiştin ya peygamberim benide kabul et, sancağın altına, sayende ay nurlara bürünürken, Güneş de ışığını senden aldı , yemek zehirliyim derken kertenkele lebbeyk diyerek geldi, kurt sana iltica ederken , ceylan sana sığınıyordu, tükürüğün şifa verirken, mübarek elinin değdiği yer bereketleniyordu. Yetimdin, yetimlerin babası oldun, Allahın emin kulusun, medineydi yurdun, ne serttin ne kaba, yumuşakdı huyun, göklerin Ahmedi, yeryüzünün Muhammedi idin, yiğitlerin dedesi oldun, ümitsizliğe düşmedik, ümidimiz oldun, alemde yoktu benzerin, iyilikte önderdin, namusu ekberdi inen, Fetihti müjdelenen ,özlemdi biten, Mekkeydi alınan, putlardı kırılan, münafiklardı perişan , vahşileri affettin, asla kibir yoktu sende, Tevazun göklere değdi, alnın secdeye, haktın geldin, batılı yok ettin, alçaktı sana arkasını dönen, taif de daralmışdın bir an, yalvarmışdın o an, sevgiliydi çağıran, mübarekti gecen, cennetlerdi süslenen, bineğin buraktı, Cebrail yoldaşın, makamındı umulan, tecellâ-yı cemalinden habibim , sevinç içindeydi yerler ile gökler, meleklerle huriler, semada ki peygamberler, şeref getirdin, şeref kattın, ümmeti öne çıkardın, ümmetine düşkün şefkatli ve merhametli Peygamberim Muhammedim. Parmağından çıkan sular bütün susuzları suya doyurdu, Can oldu, Canan oldu, yeşertti gül oldu. Akdı kevser oldu. Ya ResulAllah. Cehennem dahi feryad-ı figan, ahu gam içinde aşkınla sanki küllenecek. Senin ise Cenab-ı Hakka ulaşmaktan, ona yalvarmaktan, secdeye kapanıp kul olmaktan, başka varmı ki bir gayen, heva yada hevesin, Peygamberim Muhammedim. Olağanüstü güçlü, muazzam kuvvetlerin sahibi Cebrâil, Ey Meleklerin Reisi, Emin bir elçi, Ey Vahiy Meleği ardımca uç. Ah benim üstün meziyet ve güzel huylarla donatılmış Peygamberim, bu sınırdan bir adım daha atarsam, yanar kavrulurum. Sen var Alemlerin Rabbine kavuş.vuslata er. Aşka ram ol. Senin gibi bir güneş doğmamıştır. doğmayacaktır. Sen her iki cihanı aydınlatan bir kandilsin ve bu kandilin ışığı nuru hiç sönmeyecektir. Peygamberim Muhammedim. Senin ne gözün şaştı, ne sınırı aştı, iki yay kaldı. Yücelere erdin, İslamı yücelttin, teslim oldun Allaha, Esma-i şerifin okunuyor arz-u semada , Hükmün tutulur mahkeme-i rûz-i cezâda, gönlü zengin, Derdin ümmetin, Sevgi denizin, Namaz gözbebeğin, bekliyordu yeryüzü, özlüyordu gökyüzü, yağmur gibi geldin, bereketlendi her yer, kar gibi beyazdın, senki doğdun cihan aydınlandı, selamlar hep sanaydı, ateşlerdi sönen, gül cemalindi tecelli eden, ziyaretcindi melekler, yıkıldı zalimler ,göğsündü yarılan, kalb-i selimdi altın tasla yıkanan,ay gibi parlaktı hilye-i saadetin, kalplere işlerdi nurani cemalatın, gece gündüz yok iken sen nur olarak vardın, Nurdan minberler sahibi olan, Fahr-i Alemi Resul-i Zişan efendim, diktiğin hangi ağaç kurudu, dokunduğun hangi gül soldu, seninle hangi aşık maşukuna kavuşmadı. Tecelli eden cemalinden habibim, nev bahar ateş, gül ateş, bülbül ateş, sümbül ateş, toprak ateş ,dahi su bile aşkınla ateşler içinde yanmakta, sana ulaşmak için başını taşlar dan taşlara vurmakta, ey sevgililer sevgilisi , senin gül cemaline aşık olanlar, ne mal ister, ne mülk ister, ne makam ister, ne şöhret, ancak aşkınla huzuruna kabul isterler. Göğsünün daraldığını biliyoruz, Ey Allahın Resulu, Rabbin seni terketmedi ve Sana darılmadı. Şüphesiz ki Rabbinden senin için tükenmek bilmeyen bir ecir var, sen mecnunda değilsin, yüce bir ahlak üzeresin, pek şerefli, pek mübareksin, gözümüzün nuru, peygamberlerin imamı oldun, muttakilerin önderi, nur üstüne nurdun, mağara arkadaşın sıddık ve cömert Ebubekirin, cesaretli ve adaletli Ömerin, meleklerin bile haya ettiği Osmanın vardı, kendisini feda eden Ali gibi bir yiğidin, şerefli ashabın , emrin yeterdi binlerce fedain, müminlerdi askerin, muhteşemdi Halid bin velidin, senin gibisini görmedi gözler Muhammedim,
Allah'dan gelen bir lütufla, Varlığı ile alemlerin bayram ettiği, Peygamber Efendimiz'in mübarek nurlu yüzünü görmeye, ay dayanamadı da ikiye bölündü, Onun niyazkar bir kölesi oluverdi. Hz. Muhammed (sav) yaratılanların ilkidir.
Nübüvvet göğünün ay’ı olan Hz Muhammed-i Kureyşî (sav), sonsuzluk aksasının kandili, mahşer sabahının güneşi, Sen’in aşkın, bütün dertlerin ilâcıdır. Ya ResulAllah, Zeliha’yı, “Yusuf aleyhisselama aşık oldu diyerek” kınayan kadınlar, senin nurlu alnını, görselerdi, ellerinin yerine kalblerini keserlerdi de acısını duymazlardı.” “Ey bütün kainata rahmet kaynağı olarak gönderilen peygamberim! Ben ümmetinden âciz bir kulum, senin eteğine sımsıkı sarıldım. Nefsim beni günahkar kıldı; ama sen ümmetine şefaat etmekle meşhursun.” Ey kerem kaynağı, bu zavallı kölenin, kapında haceti görülse Senin fazlından bir şey eksilir mi? Mekke ve Medine’nin nazlı servisi, “Kâkülü güzellik cennetlerinin sünbülü ,kokusu miski Amber olan “Ey peygamberlik ülkesinin gök taçlı sultanı, huyu şefaat etmek olan efendim. Nasıl ki bağrı yanar gün kızınca sahranın, Benim de ruhumu yaktıkça yaktı hicranın. Peygamberim Muhammedim. Ey Allah’ın sevgilisi! Sultanlar sultanı, Aşıkların Pervane olmuş Kapında, Kapın ikrâm kapısı, gönlün cömertlikler ülkesi, Ravzan güzellikler bahçesi, evin lütuflar menbaı olduğu için her gelen bütün murâdlarına ulaşmayı ümîd eder. Engin sevgin nadide bir cevher gibi hiç bu madende taş olurmu! Mükemmel bir komutan, Adaletli bir sultan, Emin bir hakem, Üstün vasıflı bir eş, Şefkatli dolu bir baba, Sevgi yumağı bir dede, Ümmetine düşkün bir Peygamber, Nurlu bir elçi, Akılları başdan alan bir hatip, Kötü huyları değiştiren yüce bir ahlak, Güzellikler ülkesinde iyilikden başka ne bulabilirsin ki! Bir sefer olsada gitsem, Kabe yollarında kumlara batsam, Eşsiz Medinede edeple kalsam, Selam kapısından girsem içeri, O mübarek ravzanda seyre dalsam, Bastığın toprağa yüz sürsem, Arzetsem kalbimi Ümmetine düşkün Peygambere. Hoş seda ile huzuru pak'ında kalsam ,Eriyen mum gibi aşkınla tükenip bitsem. Solmayan güzelliğini görme hayaliyle yaşasam. Pakı maneviyatindan bir şemse alsam. Hatemu'l-Enbiya'dır tacın sahibi, Teşrifinle müşerref eyle şu garibi! Her açan gülde seni gören ümmetini, Cemalinle ferahlandır Ya ResulAllah. Kapında bekleyen Aciz ve zavallı kölen, seni görmek ravzana yüz sürmek istiyor, Ey Allahın sevgilisi, Gökteki yıldızlar, Ağaçlardaki yapraklar, Çöllerdeki kumlar sayısınca, Peygamberim Muhammedim salat sana, selam sana, aline, ashabına ve ehli beytinin üzerine olsun.
Tecelli eden cemalinden habibim, nev bahar ateş, gül ateş, bülbül ateş, sümbül ateş, toprak ateş ,dahi su bile aşkınla ateşler içinde yanmakta, sana ulaşmak için başını taşlar dan taşlara vurmakta, ey sevgililer sevgilisi , senin gül cemaline aşık olanlar, ne mal ister, ne mülk ister, ne makam ister, ne şöhret, ancak aşkınla huzuruna kabul isterler. Göğsünün daraldığını biliyoruz, Ey Allahın Resulu, Rabbin seni terketmedi ve Sana darılmadı. Şüphesiz ki Rabbinden senin için tükenmek bilmeyen bir ecir var, sen mecnunda değilsin, yüce bir ahlak üzeresin, pek şerefli, pek mübareksin, gözümüzün nuru, peygamberlerin imamı oldun, muttakilerin önderi, nur üstüne nurdun, mağara arkadaşın sıddık ve cömert Ebubekirin, cesaretli ve adaletli Ömerin, meleklerin bile haya ettiği Osmanın vardı, kendisini feda eden Ali gibi bir yiğidin, şerefli ashabın , emrin yeterdi binlerce fedain, müminlerdi askerin, muhteşemdi Halid bin velidin, senin gibisini görmedi gözler Muhammedim, Ağırbaşlı idin, yürüyüşünde haşyet, konuşmanda nezaket vardı, ne güzel kulsun ki, Şairler senin icin ne söylesin, hangi dizeler seni anlatacak, hangi kelimeler karşılığını bulacak, Sen, Ahmed-i Muhtâr Muhammed Mustafasın, Habîb-i Hudâsın, Ebu‟l-Kâsımsın, Habîb-i Kibriyâsın, insanların ve cinlerin peygamberi Resûlü's-sekaleynsin, İki cihanın Nuru, Hidayet güneşi, Hürmet tahtının izzetinin arttıran, Peygamberlerin övüncü, Levlâk göğünün parlak güneşi, vemâ erselnâ müjdesini süsleyen, illiyyîn yolunu Refref ile aydınlatan, Sâdıkü’l-Va‘di’l-Emîn, Lütuf ve Kerem Denizi, Her Yüce Makamın gülü, Tevhid Gülistanının Bülbülü, Ey Allahın Resulü, sözler ancak seninle değer kazanacak, Ahlakın yüksek ,Şahsiyetin mükemmel, faziletin tam idi. Allah'dan gelen bir lütufla, Varlığı ile alemlerin bayram ettiği, Peygamber Efendimiz'in mübarek nurlu yüzünü görmeye, ay dayanamadı da ikiye bölündü, Onun niyazkar bir kölesi oluverdi. Hz. Muhammed (sav) yaratılanların ilkidir. Hz. Âdem henüz toprak ve su arasında iken sen onsekizbin aleme sultan idin. Hz. Musa Tur Dağına çıkınca ayakkabılarını çıkardı, sen Miraç'a yükseldiğinde ayağını bastığın yer şeref kazanıyordu, peygamberim muhammedim, senin için açılıyordu gökler, her katta selamlıyordu nice peygamberler, öyle bir an geldiki durdu melekler, sidreyi neler kaplamıştı neler, Sidre-i müntehâki hayret-i kusvâ,(en son hayret makamı) sündüs ve istebrak eteklerinde cennetin uç noktasında, zaman ve mekan dairesinden çıkarak, Herşeyi yokdan var eden , varlığından haberdar eden, Vahidül Kahhar olan, Peygamberler gönderen, Halim ve Kerim, Dua edilecek Tek mercii, Duaları kabul eden, Hayır ve Bereket kapıları açan, rızık veren, Rahman ve Rahim olan, evveli ve sonu olmayan, Zâhir (varlığı aşikâr)'dır. Bâtın (gerçek mahiyeti insan için gizli) hamde layık olan, eşi benzeri ve dengi olmayan, Tek ve herşeye Kadir, Övülen, günahları örten, tevbeleri çokca kabul eden, Hiçbir şeye muhtaç olmayan, herkesin muhtaç olduğu, tapılmaya layık olan yalnız sensin Ya Rabbelalemin, dönüş sana ve senden başka ilah yok, Bütün mevcudatın Maliki ve tesbih ettiği, Arşı azamın, kürsünün ve Mülkün yegane sahibi, ezeli ve ebedi, !Azimül Muazzam, Herşeyi gören ve işiten, gizliyi ve açığı bilen, Varlıklara hayat veren, ölüden diri, Diriden ölü çıkaran, geceyi gündüze, gündüzü geceye katan, Alemleri nurlandıran, Hidayet veren Bütün noksan sıfatlardan münezzeh, şeriki olmayan, Mutlak kudret ve Üstün güç sahibi, Lütfu Bol olan, Ya hayy; Her şeye hayat veren diriliği sonsuz, can veren. Ya Kayyum: Her şeyin varlığı kendisine bağlı olan, Kâinatı idare eden, gökleri, yeri ve her şeyi varlığıyla ayakta tutan. Ya Kuddûs; hatadan, gafletten, âcizlikten, her türlü eksiklikten uzak, Pak ve Tertemiz olan, Herşeyin Rabbi, çok affedici, Azamet, İzzet, zenginlik, heybet, büyüklük, ululuk, cemal, kemal, kibriya, haşmet, güzellik, yücelik, mükemmellik, beka, sonsuzluk, saltanat ve hakimiyet sahibi olan, Aziz ve Alim, Gafurur Rahim, Şüphesiz Zatı Baki kalıcı olan Celal ve ikram sahibi Rabbimiz, Allah azze ve celle ile Kâbe kavseyn'de konuşurken, Miraçda "Merhaba Ey Sevgilim " hitabına muhatap iken ümmetim dedin, ümmetin sana aşık, Ey örtüsüne bürünen makamlar sahibi, iki cihan serveri, Canlar cananı, Bizi ümmetliğe kabul eyle. Ey Tabib-el Kulûb! Öyle muhtaç ki, sana her an ümmetin. Ya Seyyidü’l-mürselin, Sevgi köyünde garip kaldım, Şelaleler gibi akan cömertliğine muhtacım. Senin dikensiz gül bahçene, yalın ayak, başı açık çaresizce geldim. O bu bahçede nurdan bir servidir ve bu servi serâbâ nûr oldu, Onun tertemiz gölgesi nuru yere düşermi hiç. O’nun vechi ve cemali, ay gibi ışıklı, parlak, nuranidir; yolunu kaybetmişlerin yolunu aydınlatır. Ya Mücteba kabul et bizi, Nefsim beni kandırdı ama ümitvarım. Senin gül bahçenin feyzinden kana kana içmeye geldim. Ey peygamberlik bahçesinin incisi, Âlem hep Sana âşık ve Sen âleme maşuk (sevgili); Sen risâlete can, kupkuru çöllere ve yüreklere bir rahmet ve bereket membaı olarak uğur getirdin. Ya RasulAllah, sıla sevgisinden mahrum etme bizi. Her anda her nefesde sevginin delisi oldum. Seni görme hayaliyle yaşadım. Zerre Zerre oldumda geldim. Bu inleyen ümmetin kapında, ayakta, Kevser başında, hesapda, sıratta, Aman Allahım, ne dehşetli bir ortam, gözünde yaş bitmiş kan ağlıyor seni arıyor, ümmetin, yetiş Ya ResulAllah. Peygamberler bile nefsi nefsi derken, sen ki kapanmışsın secdeye, bizim bilmediğimiz bir dilde, Allahü tealaya yalvarış ve yakarış içindesin, bu ne güzel bir secde, Yüksek yaradılışlı, temiz bakışlı, arınmış olan; herkes sana hayran, alemlere rahmetsin, ümmetimi bana bağışla ya Rab dersin. Allahu Teala'nın izni ile Cennet elbiselerinden bir elbise giyeceksin. Arş-ı alanın sağ tarafında, ayakta duracak, Senden başka yaradılmışların hiçbiri o makamda durmayacaktır. Ey tahtı “Lâ halâ ve Lâ melâ”(olan) Bu makam Makâm-ı Mahmûd, ümmetine şefaat edeceğin makamdır.” Bu ümmete gam varmıdır ki dayanağı istinatgahı sensin Ya ResulAllah.
📌 Ders notları için: www.siyertv.com/fedakarligi-hz-hasandan-ra-ogrenmek-muhammed-emin-yildirim/
Allah razı olsun
Hz Hasan hakkında sayenizde neler öğrendik 😢 Allah razı olsun sizden ve emeği geçen herkesten… Caanım hz.Hasan… 🌹
Rabbim omrunuze bereket versin 🌷
Allah razı olsun hocam sizlerden ve emeği geçenlerden
AMIN ALLAH RAZI OLSUN ALLAHU EKBER🌟🕋🌟🕍🕌🤲🏼🤲🏽🤲🏾🤲🤲🏻☝️🤲🏿📿🇸🇩🇹🇷🏹⚔️🗡🫡🕊💐🌟
ALLAH RAZI OLSUN
Allah razı olsun kıymetli hocam
Allahumma Salli Ala Muhammad Wa'ala Ali Muhammad❤
Allah razi olsun
Rabbim cümlemizden razı olsun kıymetli hocam hocam hocam hocam
Hep merak ettiğim biriydi Hz. Hasan (ra). Sizin güzel sohbetinizle öğrenmek nasip oldu. Allah razı olsun hocam.
"Asr-ı Saadet'i, Asr-ı Saadet kılan, insani ve İslami çözümlerin bulunmasıdır" cümleniz çok güzeldi. Gerçekten müthiş..çünkü Hz Muhammed'in vefatından hemen daha 30 yıl sonra siyasi kargaşaların dine yön vermesi ve devamı süreçler gerçekten bu dönemden ayrı tutulmasını gerektiriyor.
Yaradılmışların en hayırlısı, en üstünü, en seçkini, en cömerdi, en cesuru, en hayalısı, en güzeli, en kibarı, en şefkatlisi, en takvalısı, geleceğin ve geçmişin bir tanesi, o kadar değerlisinki, Ey Allahın elçisi şayet olmasaydın alemler yaratılmayacaktı. Ağaç sana koşarken, kütük sensiz inliyordu, Hz. Yusuf güzelliğini nurundan alırken, beşeri yönden baban Hz. Adem seni vesile ederek tövbesi kabul oldu. Hz. İsa gelirken seni müjdeliyordu, bulut gölgen, aşıklar merkezin, Kuran ahlakın idi. Zerafet ve inceliğin gökkubbeye sığmazdı. Erciyes dağında ismin karlara nakış olurken Rabbim isminin yanına ismini yazarak şerefine şeref kattı, yumuşak kum izini göstermezken, katı taşa mübarek ayaklarının izi çıkardı. Bedirde düşmanların sana karşı savaşırken, Rabbim Melekler ordusu ile seni destekledi. zaferin şanlı, ashabın arslanlar gibiydi. Kubben yeşil, mezarın nurluydu. Şükür ki onsekizbin alemin nuru Sultan'ül Enbiyası Mustafası doğdu. Arz sema sevinçle doldu. Kurak gönüller can buldu. Biçarelere ebedi sefa oldu. Cemaliyle alemler müşerref oldu. İnsanlığın en güzeline salatü selam olsun. Habib-i kibriyasın sen, Ahmedi Mahmudu Mustafasın, Kıyamette ilk diriltilecek sensin, ya nebi; söz senin, sancak senin, Havzı kevser senin, İnsanlar günahlarından dolayı ter içinde boğulurken, Allahın izni ile sana gelecekler, peygamberler seni gösterecek, Ey Hatem-ül Enbiya. Ceza-i kübrada başını secdeye koyup “Ümmetîm, ümmetîm..” derken Cenab-ı Hak “Kaldır başını! (Nazargâh-ı İlahidir makam-ı Mustafa’dır bu.) İstediğin verilecektir, şefaat dilediklerine şefaat edilecektir” buyuracak. Allahın izni ile yetki senin ey efendim , şefaatini dilerim. Ya Rasulallah, o kadar mütevazi idinki bu şerefi övünç olarak görmüyordun, en büyük şerefin Allahü Tealaya kul olmaktı. Cennet kapıları ilk defa senin için açılacak, hepsi birden buyur diye yarışacaklar Ya El Emin, Alemlere rahmet olarak gönderildin, varlığın incisi oldun, gül dü kokun, seni sevmeyen yok olsun, izin alan kimdi ölüm meleğiydi, sana karşı ne kadar edepliydi. Sabah rüzgarının bu güzel kokusu onun mübarek saçlarının büklümünden geliyor, Bu hayalin parıltısı kuşluk güneşine benzeyen cemalindendir. Arşın kubbelerinde adı nurla yazılan, Peygamberim Muhammedim, Şayet Senin mübarek ayağın yeryüzüne basmamış olsaydı, Toprakla teyemmüm etmek, kimseyi temizlemezdi Efendim. Mahbûb-i Hüda'sın, Yanan Kalplere devasın sen, Zât-ı Pâk-i Mustafâ'sın sen, seni kimler yıkasın, kefenini kimler sarsın, vücudun ne güzeldi, parlayan sanki güneşti, yakıştıramadı Ömerin, Ebubekir gibi sevenin ,ne yapsın ümmetin, ey Allahın sevgilisi peygamberim Muhammedim, istirgahın Ravza-i Mutahhara, geldim yüzükara, nurlar saçılıyor orada, aşıkların kapıda, kapı aralanıyor sanki Cennet-ül Kübrada, Aman Allahım Nedir o meş‘ale? Nûrun mu, yâ Rasûlâllah! sağında ebubekirin solunda ömerin bu ne azamet, sultanlar sultanı geliyor, uyandırmayın beni belki bir rüya, beni tanıyacakmısın ceza-i kübrada, ümmeti, ümmeti demiştin ya peygamberim benide kabul et, sancağın altına, sayende ay nurlara bürünürken, Güneş de ışığını senden aldı , yemek zehirliyim derken kertenkele lebbeyk diyerek geldi, kurt sana iltica ederken , ceylan sana sığınıyordu, tükürüğün şifa verirken, mübarek elinin değdiği yer bereketleniyordu. Yetimdin, yetimlerin babası oldun, Allahın emin kulusun, medineydi yurdun, ne serttin ne kaba, yumuşakdı huyun, göklerin Ahmedi, yeryüzünün Muhammedi idin, yiğitlerin dedesi oldun, ümitsizliğe düşmedik, ümidimiz oldun, alemde yoktu benzerin, iyilikte önderdin, namusu ekberdi inen, Fetihti müjdelenen ,özlemdi biten, Mekkeydi alınan, putlardı kırılan, münafiklardı perişan , vahşileri affettin, asla kibir yoktu sende, Tevazun göklere değdi, alnın secdeye, haktın geldin, batılı yok ettin, alçaktı sana arkasını dönen, taif de daralmışdın bir an, yalvarmışdın o an, sevgiliydi çağıran, mübarekti gecen, cennetlerdi süslenen, bineğin buraktı, Cebrail yoldaşın, makamındı umulan, tecellâ-yı cemalinden habibim , sevinç içindeydi yerler ile gökler, meleklerle huriler, semada ki peygamberler, şeref getirdin, şeref kattın, ümmeti öne çıkardın, ümmetine düşkün şefkatli ve merhametli Peygamberim Muhammedim. Parmağından çıkan sular bütün susuzları suya doyurdu, Can oldu, Canan oldu, yeşertti gül oldu. Akdı kevser oldu. Ya ResulAllah. Cehennem dahi feryad-ı figan, ahu gam içinde aşkınla sanki küllenecek. Senin ise Cenab-ı Hakka ulaşmaktan, ona yalvarmaktan, secdeye kapanıp kul olmaktan, başka varmı ki bir gayen, heva yada hevesin, Peygamberim Muhammedim. Olağanüstü güçlü, muazzam kuvvetlerin sahibi Cebrâil, Ey Meleklerin Reisi, Emin bir elçi, Ey Vahiy Meleği ardımca uç. Ah benim üstün meziyet ve güzel huylarla donatılmış Peygamberim, bu sınırdan bir adım daha atarsam, yanar kavrulurum. Sen var Alemlerin Rabbine kavuş.vuslata er. Aşka ram ol. Senin gibi bir güneş doğmamıştır. doğmayacaktır. Sen her iki cihanı aydınlatan bir kandilsin ve bu kandilin ışığı nuru hiç sönmeyecektir. Peygamberim Muhammedim. Senin ne gözün şaştı, ne sınırı aştı, iki yay kaldı. Yücelere erdin, İslamı yücelttin, teslim oldun Allaha, Esma-i şerifin okunuyor arz-u semada , Hükmün tutulur mahkeme-i rûz-i cezâda, gönlü zengin, Derdin ümmetin, Sevgi denizin, Namaz gözbebeğin, bekliyordu yeryüzü, özlüyordu gökyüzü, yağmur gibi geldin, bereketlendi her yer, kar gibi beyazdın, senki doğdun cihan aydınlandı, selamlar hep sanaydı, ateşlerdi sönen, gül cemalindi tecelli eden, ziyaretcindi melekler, yıkıldı zalimler ,göğsündü yarılan, kalb-i selimdi altın tasla yıkanan,ay gibi parlaktı hilye-i saadetin, kalplere işlerdi nurani cemalatın, gece gündüz yok iken sen nur olarak vardın, Nurdan minberler sahibi olan, Fahr-i Alemi Resul-i Zişan efendim, diktiğin hangi ağaç kurudu, dokunduğun hangi gül soldu, seninle hangi aşık maşukuna kavuşmadı. Tecelli eden cemalinden habibim, nev bahar ateş, gül ateş, bülbül ateş, sümbül ateş, toprak ateş ,dahi su bile aşkınla ateşler içinde yanmakta, sana ulaşmak için başını taşlar dan taşlara vurmakta, ey sevgililer sevgilisi , senin gül cemaline aşık olanlar, ne mal ister, ne mülk ister, ne makam ister, ne şöhret, ancak aşkınla huzuruna kabul isterler. Göğsünün daraldığını biliyoruz, Ey Allahın Resulu, Rabbin seni terketmedi ve Sana darılmadı. Şüphesiz ki Rabbinden senin için tükenmek bilmeyen bir ecir var, sen mecnunda değilsin, yüce bir ahlak üzeresin, pek şerefli, pek mübareksin, gözümüzün nuru, peygamberlerin imamı oldun, muttakilerin önderi, nur üstüne nurdun, mağara arkadaşın sıddık ve cömert Ebubekirin, cesaretli ve adaletli Ömerin, meleklerin bile haya ettiği Osmanın vardı, kendisini feda eden Ali gibi bir yiğidin, şerefli ashabın , emrin yeterdi binlerce fedain, müminlerdi askerin, muhteşemdi Halid bin velidin, senin gibisini görmedi gözler Muhammedim,
ALLAH razı ne güzel anlatınız. İHŞALLAH bu güzel bilgileri bir kitaba aktarabilirsiniz.❤
Allah razı olsun..
Rabbim ümmeti Muhammed e hidayet versin inşaaAllah 🎉
Allah razı olsun ❤
Allah razı olsun Hocam Rabbim cümlemizin haktan ayırmasın.
Allah razı olsun hocam
Allah'dan gelen bir lütufla, Varlığı ile alemlerin bayram ettiği, Peygamber Efendimiz'in mübarek nurlu yüzünü görmeye, ay dayanamadı da ikiye bölündü, Onun niyazkar bir kölesi oluverdi. Hz. Muhammed (sav) yaratılanların ilkidir.
Nübüvvet göğünün ay’ı olan Hz Muhammed-i Kureyşî (sav), sonsuzluk aksasının kandili, mahşer sabahının güneşi, Sen’in aşkın, bütün dertlerin ilâcıdır. Ya ResulAllah, Zeliha’yı, “Yusuf aleyhisselama aşık oldu diyerek” kınayan kadınlar, senin nurlu alnını, görselerdi, ellerinin yerine kalblerini keserlerdi de acısını duymazlardı.” “Ey bütün kainata rahmet kaynağı olarak gönderilen peygamberim! Ben ümmetinden âciz bir kulum, senin eteğine sımsıkı sarıldım. Nefsim beni günahkar kıldı; ama sen ümmetine şefaat etmekle meşhursun.” Ey kerem kaynağı, bu zavallı kölenin, kapında haceti görülse Senin fazlından bir şey eksilir mi? Mekke ve Medine’nin nazlı servisi, “Kâkülü güzellik cennetlerinin sünbülü ,kokusu miski Amber olan “Ey peygamberlik ülkesinin gök taçlı sultanı, huyu şefaat etmek olan efendim. Nasıl ki bağrı yanar gün kızınca sahranın, Benim de ruhumu yaktıkça yaktı hicranın. Peygamberim Muhammedim. Ey Allah’ın sevgilisi! Sultanlar sultanı, Aşıkların Pervane olmuş Kapında, Kapın ikrâm kapısı, gönlün cömertlikler ülkesi, Ravzan güzellikler bahçesi, evin lütuflar menbaı olduğu için her gelen bütün murâdlarına ulaşmayı ümîd eder. Engin sevgin nadide bir cevher gibi hiç bu madende taş olurmu! Mükemmel bir komutan, Adaletli bir sultan, Emin bir hakem, Üstün vasıflı bir eş, Şefkatli dolu bir baba, Sevgi yumağı bir dede, Ümmetine düşkün bir Peygamber, Nurlu bir elçi, Akılları başdan alan bir hatip, Kötü huyları değiştiren yüce bir ahlak, Güzellikler ülkesinde iyilikden başka ne bulabilirsin ki! Bir sefer olsada gitsem, Kabe yollarında kumlara batsam, Eşsiz Medinede edeple kalsam, Selam kapısından girsem içeri, O mübarek ravzanda seyre dalsam, Bastığın toprağa yüz sürsem, Arzetsem kalbimi Ümmetine düşkün Peygambere. Hoş seda ile huzuru pak'ında kalsam ,Eriyen mum gibi aşkınla tükenip bitsem. Solmayan güzelliğini görme hayaliyle yaşasam. Pakı maneviyatindan bir şemse alsam. Hatemu'l-Enbiya'dır tacın sahibi, Teşrifinle müşerref eyle şu garibi! Her açan gülde seni gören ümmetini, Cemalinle ferahlandır Ya ResulAllah. Kapında bekleyen Aciz ve zavallı kölen, seni görmek ravzana yüz sürmek istiyor, Ey Allahın sevgilisi, Gökteki yıldızlar, Ağaçlardaki yapraklar, Çöllerdeki kumlar sayısınca, Peygamberim Muhammedim salat sana, selam sana, aline, ashabına ve ehli beytinin üzerine olsun.
Allah razı olsun hocam hepinizden dualarınızı eksik etmeyin
Yüce Rahman Ve Rahim Allah ebeden daima razı olsun İnşallah saygıdeğer hocam Yüce Rabbim yolunuzu açık etsin Selamlar Sevgiler Saygılar
YOLUNUZ AÇIK DUALARINIZ KABUL OLSUN İNŞALLAH KARDEŞİM BENİM
Allah razı olsun hocam
Allah razı olsun
Rabbim sizden razı olsun hocam çok faydali oldunuz
Tecelli eden cemalinden habibim, nev bahar ateş, gül ateş, bülbül ateş, sümbül ateş, toprak ateş ,dahi su bile aşkınla ateşler içinde yanmakta, sana ulaşmak için başını taşlar dan taşlara vurmakta, ey sevgililer sevgilisi , senin gül cemaline aşık olanlar, ne mal ister, ne mülk ister, ne makam ister, ne şöhret, ancak aşkınla huzuruna kabul isterler. Göğsünün daraldığını biliyoruz, Ey Allahın Resulu, Rabbin seni terketmedi ve Sana darılmadı. Şüphesiz ki Rabbinden senin için tükenmek bilmeyen bir ecir var, sen mecnunda değilsin, yüce bir ahlak üzeresin, pek şerefli, pek mübareksin, gözümüzün nuru, peygamberlerin imamı oldun, muttakilerin önderi, nur üstüne nurdun, mağara arkadaşın sıddık ve cömert Ebubekirin, cesaretli ve adaletli Ömerin, meleklerin bile haya ettiği Osmanın vardı, kendisini feda eden Ali gibi bir yiğidin, şerefli ashabın , emrin yeterdi binlerce fedain, müminlerdi askerin, muhteşemdi Halid bin velidin, senin gibisini görmedi gözler Muhammedim, Ağırbaşlı idin, yürüyüşünde haşyet, konuşmanda nezaket vardı, ne güzel kulsun ki, Şairler senin icin ne söylesin, hangi dizeler seni anlatacak, hangi kelimeler karşılığını bulacak, Sen, Ahmed-i Muhtâr Muhammed Mustafasın, Habîb-i Hudâsın, Ebu‟l-Kâsımsın, Habîb-i Kibriyâsın, insanların ve cinlerin peygamberi Resûlü's-sekaleynsin, İki cihanın Nuru, Hidayet güneşi, Hürmet tahtının izzetinin arttıran, Peygamberlerin övüncü, Levlâk göğünün parlak güneşi, vemâ erselnâ müjdesini süsleyen, illiyyîn yolunu Refref ile aydınlatan, Sâdıkü’l-Va‘di’l-Emîn, Lütuf ve Kerem Denizi, Her Yüce Makamın gülü, Tevhid Gülistanının Bülbülü, Ey Allahın Resulü, sözler ancak seninle değer kazanacak, Ahlakın yüksek ,Şahsiyetin mükemmel, faziletin tam idi. Allah'dan gelen bir lütufla, Varlığı ile alemlerin bayram ettiği, Peygamber Efendimiz'in mübarek nurlu yüzünü görmeye, ay dayanamadı da ikiye bölündü, Onun niyazkar bir kölesi oluverdi. Hz. Muhammed (sav) yaratılanların ilkidir. Hz. Âdem henüz toprak ve su arasında iken sen onsekizbin aleme sultan idin. Hz. Musa Tur Dağına çıkınca ayakkabılarını çıkardı, sen Miraç'a yükseldiğinde ayağını bastığın yer şeref kazanıyordu, peygamberim muhammedim, senin için açılıyordu gökler, her katta selamlıyordu nice peygamberler, öyle bir an geldiki durdu melekler, sidreyi neler kaplamıştı neler, Sidre-i müntehâki hayret-i kusvâ,(en son hayret makamı) sündüs ve istebrak eteklerinde cennetin uç noktasında, zaman ve mekan dairesinden çıkarak, Herşeyi yokdan var eden , varlığından haberdar eden, Vahidül Kahhar olan, Peygamberler gönderen, Halim ve Kerim, Dua edilecek Tek mercii, Duaları kabul eden, Hayır ve Bereket kapıları açan, rızık veren, Rahman ve Rahim olan, evveli ve sonu olmayan, Zâhir (varlığı aşikâr)'dır. Bâtın (gerçek mahiyeti insan için gizli) hamde layık olan, eşi benzeri ve dengi olmayan, Tek ve herşeye Kadir, Övülen, günahları örten, tevbeleri çokca kabul eden, Hiçbir şeye muhtaç olmayan, herkesin muhtaç olduğu, tapılmaya layık olan yalnız sensin Ya Rabbelalemin, dönüş sana ve senden başka ilah yok, Bütün mevcudatın Maliki ve tesbih ettiği, Arşı azamın, kürsünün ve Mülkün yegane sahibi, ezeli ve ebedi, !Azimül Muazzam, Herşeyi gören ve işiten, gizliyi ve açığı bilen, Varlıklara hayat veren, ölüden diri, Diriden ölü çıkaran, geceyi gündüze, gündüzü geceye katan, Alemleri nurlandıran, Hidayet veren Bütün noksan sıfatlardan münezzeh, şeriki olmayan, Mutlak kudret ve Üstün güç sahibi, Lütfu Bol olan, Ya hayy; Her şeye hayat veren diriliği sonsuz, can veren. Ya Kayyum: Her şeyin varlığı kendisine bağlı olan, Kâinatı idare eden, gökleri, yeri ve her şeyi varlığıyla ayakta tutan. Ya Kuddûs; hatadan, gafletten, âcizlikten, her türlü eksiklikten uzak, Pak ve Tertemiz olan, Herşeyin Rabbi, çok affedici, Azamet, İzzet, zenginlik, heybet, büyüklük, ululuk, cemal, kemal, kibriya, haşmet, güzellik, yücelik, mükemmellik, beka, sonsuzluk, saltanat ve hakimiyet sahibi olan, Aziz ve Alim, Gafurur Rahim, Şüphesiz Zatı Baki kalıcı olan Celal ve ikram sahibi Rabbimiz, Allah azze ve celle ile Kâbe kavseyn'de konuşurken, Miraçda "Merhaba Ey Sevgilim " hitabına muhatap iken ümmetim dedin, ümmetin sana aşık, Ey örtüsüne bürünen makamlar sahibi, iki cihan serveri, Canlar cananı, Bizi ümmetliğe kabul eyle. Ey Tabib-el Kulûb! Öyle muhtaç ki, sana her an ümmetin. Ya Seyyidü’l-mürselin, Sevgi köyünde garip kaldım, Şelaleler gibi akan cömertliğine muhtacım. Senin dikensiz gül bahçene, yalın ayak, başı açık çaresizce geldim. O bu bahçede nurdan bir servidir ve bu servi serâbâ nûr oldu, Onun tertemiz gölgesi nuru yere düşermi hiç. O’nun vechi ve cemali, ay gibi ışıklı, parlak, nuranidir; yolunu kaybetmişlerin yolunu aydınlatır. Ya Mücteba kabul et bizi, Nefsim beni kandırdı ama ümitvarım. Senin gül bahçenin feyzinden kana kana içmeye geldim. Ey peygamberlik bahçesinin incisi, Âlem hep Sana âşık ve Sen âleme maşuk (sevgili); Sen risâlete can, kupkuru çöllere ve yüreklere bir rahmet ve bereket membaı olarak uğur getirdin.
Ya RasulAllah, sıla sevgisinden mahrum etme bizi. Her anda her nefesde sevginin delisi oldum. Seni görme hayaliyle yaşadım. Zerre Zerre oldumda geldim. Bu inleyen ümmetin kapında, ayakta, Kevser başında, hesapda, sıratta, Aman Allahım, ne dehşetli bir ortam, gözünde yaş bitmiş kan ağlıyor seni arıyor, ümmetin, yetiş Ya ResulAllah. Peygamberler bile nefsi nefsi derken, sen ki kapanmışsın secdeye, bizim bilmediğimiz bir dilde, Allahü tealaya yalvarış ve yakarış içindesin, bu ne güzel bir secde, Yüksek yaradılışlı, temiz bakışlı, arınmış olan; herkes sana hayran, alemlere rahmetsin, ümmetimi bana bağışla ya Rab dersin. Allahu Teala'nın izni ile Cennet elbiselerinden bir elbise giyeceksin. Arş-ı alanın sağ tarafında, ayakta duracak, Senden başka yaradılmışların hiçbiri o makamda durmayacaktır. Ey tahtı “Lâ halâ ve Lâ melâ”(olan) Bu makam Makâm-ı Mahmûd, ümmetine şefaat edeceğin makamdır.” Bu ümmete gam varmıdır ki dayanağı istinatgahı sensin Ya ResulAllah.
❤❤
💚
😢
❤️☝️❤️
🇹🇷🇵🇸🇹🇷
Allah razı olsun hocam
Allah razı olsun hocam