karl marxı anlatmamışsınız liberal gözünden marksizm eleştirisi yapmışsınız, her gün dinlediğimiz insan bencildir temelinde şekillenen içi boş goygoylar bunlar, daha iyisini beklerdim şahsen. yanlı bir video olmuş ama yine de emeğinize sağlık.
Herkes eşittir Michel cordın yaptığı işten dolayı çok iyi yaşayacak aynı zamanda bir çöpçüde onunla aynı maddi koşullarda yaşayacak. Nedenmi insan olduğu için. İşte benim sosyalizm anlayışım budur. Siz liberalsiniz
Ah İbo ah. Yaktın beni.. Video çok güzel olmuş bu arada buna ihtiyacım varmış resmen, elinize ağzınıza sağlık.
11 หลายเดือนก่อน +1
Kardeşlerim kanalınızla bana çok büyük katkılar yapmışsınız. Sonsuz dualarım var. Rabb`im tüm arzularınızı gerçek kılsın. Politika-sosyoloji konularında ufuklarım bulutların ötesinde. Eğitimin ne kadar güçlü bir araç olmasının siz ileri beyinlerle daha da farkına varıyoruz. Sonsuz teşekkürler
10:41 Adamın adı: Harezmi ( ingilizcesi "Algebra" olan cebirin babasıdır kendisi) Adamın kitabı: Hesab-ül Cebir bişey bişey ( Algebra kelimesi de buradan geliyor zaten ) :))
Karl Marks, Hegel´in Diyalektik felsefesini kopya edip tersini anlatmaya calisirsa ve üzerine Feurbach felsefesini eklerse böyle garip ütopik bir sey ortaya cikar. Yahudiler Babil sürgününde Perslerden Zerdüst dininden, düalist Cennet ve Cehennem kavramlarini alip kendi Mesihciligini olusturup 1000 yillik kralliklarini özlemine girmelerini Karl Marx, Proletarya diktatörlügü olarak dönüstürmüs. Diyalektik Materyalizm sonucta dinlerden ve mitlerden kaynak alip kendince yorumlamis
sonundaki cümle çok can alıcıydı, saygı ile eğiliyorum. marksist sistem cenneti vaat eder ama süregelen bir cennet, stabil bir cennet insanoğlunun doğasına ters.
selam gençler, sizi dinlemek keyifli. ancak sohbetin hızı ve kayıt sesinin yetersizliği bazı konuşmaları kaçırmama sebep oluyor. hüküm ve ahkam dilinden yorulmuş bir insan olarak, zihni zorlarken nefes aldıran sohbetleriniz için teşekkür ederim.
Ömer'in görüşlerini çok beğeniyorum. Genel yorumumdur bu arada... İşin her görüşten sentezleme olduğunun bilincinde ve her görüşe saygılı. Siyaset bilimi öğrencisi olarak, bu kanalı destekliyorum. Aynen devam dostlar ! Yolunuz açık olsun
Kardeş Marx'ı biraz anlamışsın ama çok yanlış anlamışsın maalesef. Videonun başından sonuna tonla yanlışlık var lakin hepsini yazmaya kalkınca çok uzun oluyor maalesef. Biz komünistlerin en büyük dezavantajı da bu kadar çok yanlışı düzeltmek zorunda kalmamız. Oturup daha en baştan paradigmayı, referans alınan ezber yanlışları ve düşünce sistematiğini düzeltip en baştan anlatmak zorunda kalıyoruz. Yani okuma yazmayı baştan öğretip ondan sonra akademik makale yazmayı öğretmek gibi oluyor. Ama varsın öyle olsun. Bir kişi bile okusa bu uzun yazıları yeter bize. Şimdi bşalayalım. 1:28 Burada anlattığın şey doğru. "Altyapı üstyapıyı belirler." Uzun uzun yazmıştım ama çok uzadığı için sildim. Arayıp bulursunuz bu ne demek. 7:13 Karl Popper'ın yanlışlanabilirlik saçmalığını neden referans alıyorsunuz anlamış değilim. Zira aynı şey Evrim için de geçerli. Evrim'de aslında yanlışlanabilir değil. Ve zaten Karl Popper'da kendi teorisine uygun olmadığı için çok uzun yıllar Evrim teorisinin bilimsel olmadığını iddia etmiştir. En son Evrim Teorisi Karl Popper'ın tezlerine aykırı olmasına rağmen Popper tarafından kabul edilmek zorunda kalmıştır. Günümüz modern bilimi öyle zannedildiği gibi Popper'ın felsefesi üzerinden yürümüyor. Karl Popper'ın tezleri temelde bilimsel bir motivasyon değil anti-komünist bir motivasyonla çıkmıştır. Bunu bilmek gerekiyor. Çok uzamasın diye devam etmiyorum. Aksini iddia eden varsa tartışabilirz. 7:47 Yahu kardeşim bu mudur Marksizme karşı teorin. "devletsiz toplum nasıl olacak, hiyerarşi olmadan nasıl olacak" :) Yahu ben bir yazılım mühendisiyim. Bırak komünist toplumu günümüz kapitalist şirketleri bile bir düzeyde aslında otonom yönetimlerin daha verimli olduğu noktasına geldiler. Yönetişim diye kavramlar girdi hayatımıza. Meslea kendi sektörümde en çok kullanılan ama aslında kapitalist yapıda hiç bir zaman tam anlamıyla uygulanamayan AGILE/SCRUM proje yönetimini araştırın mesela. Rekabet yerine takım oyununu, bireylerin tekil başarıları yerine takımın başarısını, yardımlaşmayı, kollektif çalışmayı, hiyerarşi karşıtlığını vs. ön plana alan bir çalışma metodolojisdir ki felsefi olarak temelde diyalektik bir proje yönetim şeklidir. Ve yazılım dünyasında şu an en verimli proje yönetim şeklidir. Sorun bir yazılımcı arkadaşınıza :) Hatta biraz mevzuyu biliyorsa onda bile ampül yanar. Ama başka bir sorum var. 200.000 yıllık homo-saphiens evriminin ne kadarında hiyerarşi vardı? Ne kadarında sınıflar vardı? Epi topu 10-12 bin yıllık yani %5'i kadar bir sürede var olan bir olguyu sanki insanın doğasıymış gibi anlatıyorsun. İnsan biyolojik evrimini sınıfsız ve hiyerarşisiz bir şekilde geçirdi. Sen epi topu 200 yıllık bir paradigmayı alıyorsun tüm insanlığın olmazsa olmazı olarak görüyorsun. Yani aslında 1000 yıl önce bir köle çıkıp "lan kim sahip yaptı bu yavşakları başımıza, bunların bizden ne farkı var niye bize böyle hükmediyorlar" diye sorduğunda "ama onlar olmak zorunda, onlar soylular, onların özel bir kan taşıyorlar" diyen herifle aynı şeyi söylüyorsun. O kölelik sisteminin yıkılması kapitalizmin yıkılmasından emin ol çok daha zordu. Ama o oldu. Nasıl olacak dediğin hikaye tam da insanın doğasında saklı zaten. İnsan doğası gereği bireyci değildir. Kaplanlar veya ayılar gibi tek yaşamıyoruz. Kollektif yaşayan, yardımlaşan, işbirliği yapan canlılarız. Dahası yine kaplanlar veya ayılar gibi sağa sola işeyip "aha burası benim mülkümdür giren olursa parçalarım" diyen bir tür değiliz. 8:18 Yahu kardeş o kadar derin bir konu konuşup bu denli sığ bir karşı çıkış olur mu? Yani biz günde 4 saat çalışacak olsak kafayı mı yeriz? Ciddi misin sen? Yahu asıl şimdi kafayı yiyoruz. Dünyanın en çok satılan ilaçları antideprsanlar. Öncelikle Marx'ın dediği şey için teknolojinin çok da ilerlemesine gerek yok. Bugün bile aslında üretim dışında olan (işsizler) ve verimsiz üreten kitleleri üretime soksak aslında 4 saat çalışarak gül gibi geçinip gideriz. 4 saat veya haftada 3 gün çalışınca kafayı mı yersin gerçekten? Çalışmadığın süre dışında kıçını devirip yatar mısın? Yoksa tam tersine kendi isteğinle çok daha motive bir şekilde başka üretimlere mi girersin? Oturu sanatla ilgilenirsin, bilimle ilgilenirsin, hobilerinle ilgilenirsin, ne bilim tiyatro yaparsın veya hiç olmadı zaten yapmakta olduğun işle ilgili daha yaratıcı şeyler bulmaya çalışırsın. Ha belki birileri de gerçekten kıçını devirip yatar. Onlar da olabilir. Üretmek insanın ihtiyacıdır. Üretmek için insanın kırbaca ihtiyacı yok. Kendi haline bıraksan zaten insan bir şeyler üretir. Ve çok daha güzel, çok daha motive, çok daha yaratıcı üretir. SSCB en kötü zamanlarında yani 80'lerin ikinci yarısında kademeli olarak bir çok sektörde çalışma süresini 6 saate düşümüştü bile. Tabi ömrü yetmedi ve yıkıldı. Lakin yıkılmasaydı ve şu an hala SSCB ayakta olsaydı emin ol (tabi bu biraz spekülatif bir tahmin) bugünün teknolojisiyle sscb'de çalışma süresi 4 saatti ve bunun etkisiyle kapitalist ülkelerde bile 6 saate düşmüştü. Zira biliyoruzki şu an sahip olduğumuz ufacık çalışma hakları SSCB sayesinde oldu. Yahu gerçekten sen söyle kardeşim son derece sığ bir söylem değil mi bu söylediğin. Az çalışsak kafayı mı yeriz :) 9:35 Aslında köy enstitüleri gibi demek pek doğru değil. Asıl Köy Enstitüleri sovyet eğitim tarzı örnek alınarak geliştirilmiştir. Zaten bundan dolayı da Köy Enstitüleri komünist yetiştiriyor diye kapatılmıştır. Çünkü gerçekten son derece becerikli, entelektüel ama alt sınıftan insanlar çıktığı için komünist yetiştiriyordu :)
2 ปีที่แล้ว
13:28 Halkı için rezalet falan değildi. SSCB halkı hiç bir zaman sosyalizmden rahatız değildi. Gayet mutlu halktı sovyet halkı. SSCB'deki ortalama yaşam kalitesi kapitalist dünya ortalamasından fersah fersah iyi ve kaliteliydi. burada sorun ağır bir anti-sovyetik propogandayla büyümüş olmamız ve SSCB'ye dair bir çok konuda bilgi sahibi olmamamızdır. Hemen her türlü somut veri de sscb yurttaşları iyi durumdaydı. Ne öyle patates yiyen bir toplum'du ne de fakirlikte halk eşitlenmişti. Bugün eski sovyet ülkelerinde yapılan tüm anketlerde insanlar SSCB döneminde hayatın çok daha iyi olduğunu gösteren sonuçlar çıkıyor. Hemde ezici bir çoğunlukla. Dahası her iki dönemi görmüş olan orta yaş üstü kesim de(ki bunlar sscb'nin en kötü zamanlarını gördüler) bu oranlar daha fazla. Zaten SSCB halkın memnuniyetsizliği ile falan yıkılmadı. Sosyalizm karşıtı büyük kitle hareketleri falan hiç bir zaman olmadı. Hatta 1991'de yapılan bir referandumda sovyet halkına çok sade bir şekilde şu soru soruldu. "Tüm ulusların hak ve özgürlüklerinin tam olarak güvence altına alındığı, egemen cumhuriyetlerin yenilenmiş federasyonu olarak Sovyetler Birliği’nin korunmasını kabul ediyor musunuz?" Tüm sovyet ülkelerinde katılım oranı %80 üstündeydi ve %77 oranla sovyetler birliğinin korunması sonucu çıktı. Bu dönem sovyet yönetiminde Yeltsin denilen aşağılık herifin gücünün olduğu dönemdi. Yani öyle baskı, sandık sonuçlarıyla oynama falan olmadı. Olsa bile tersi yönde olmuştur. Peki SSCB niye dağıldı? Hani vardır ya bir kalenin en güvendiğin yeri aslında en büyük açığın yeri olur diye. İşte tam olarak bundan yıkıldı. SSCB ekonomik, askeri ve hatta ideolojik olarak yıkılabilir bir ülke değildi. Lakin en çok güvendikleri parti içinden adlı adınca bir komployla yıkıldı. Yani komünist partisindeki son derece planlı bir komploya kurban gitti. Gorbaçov denilen salak ve Yeltsin denilen aşağılık hain herifin ufacık dokunuşlarıyla koca ülke güme gitti. Maalesef tarih böyledir bazen böyle salak saçma şekilde gelişir olaylar. Hatta SSCB'nin lağvedilmesi sonrası tüm sovyet ülkelerinde halklar sokaklara döküldü ve çok büyük eylemler yapıldı, çok büyük çatışmalar yaşandı. Sadece bunlardan haberiniz yok. 15:07 Şu tipik çok çalışan çok kazansın muhabbetine gelelim. Yine kapitalist paradigmanın yani at gözlüklerinizin dışına çıkamıyorsunuz. Kardeş yaşadığın sistem her şeyi ama her şeyi paraya indirgemiş ve bağlamış. Bundan dolayı her şeyi parayla ölçüyorsunuz. Ödülü, cezayı parayla ölçüyorsunuz. Tıpkı demokrasi örneğinde olduğu gibi aracı amaca çevirmişsiniz ve burdan bakıyorsunuz. Sosyalism her bir yurttaşı Maslow'un 4. katından hayata sokar. En temel insani ihtiyaçların giderilmiştir (yeme, içme, barınma, üretme, sevme, sevilme vb.) İşte bu noktadan sonra hayatta sana kalan 5. basamakta ilerlemektir. İşte o 5. basamak kendini varetmektir. İnsan aslında bunun motivasyonuyla çalışır. Yahu Jordan bu denli yetenekli diye neden senden benden bilmem kaç yüzbin kat daha zengin olsun? Mesela diyelim ben kulaklarımı herkesten çok daha iyi oynatabiliyorum. Çok daha yetenekliyim bu konuda. Niye ben milyar dolar kazanamıyorum? Kim belirliyor bunları? Sistem kendisi bir kural koyuyor, bu kurala uyanları ödüllendiriyor ama siz bu kuralları doğanın kuralı sanıyorsunuz? Ayrıca Jordan sanıyor musunuz ki sosyalist bir toplumda olsa yine bu yeteneklerini kullanmayacak? Bir yerden sonra Jordan'ın derdi paramı sizce? Adam zaten kariyerinin ortasında 7 sülalesine yetecek parayı kazanmıştır dimi? Ama devam ediyor. Çünkü motivasyonu temelde para değil. Maslow'un 5. katı. Yani paradigmanın dışına çıkın biraz. Dediğiniz gibi olsaydı SSCB onca büyük bilim insanını, onca yetenekli sporcuyu, onca büyük sanatçıyı çıkaramazdı. Neyse çok uzadı. Gerçekten bir bukadar daha yazabilirim aslında. Burada keseyim.
Kardeşim benim çok güzel yorumlar ve düzeltmeler yapmışsın emeğine sağlık. Bu videoyu izlerken arkadaşın sosyalizmi Karl Marx'ı yanlış ifade etmesi ve bilmesi beni üzmüştü fakat senin gibi doğruları bilen ve emek vererek anlatan birini görmek beni mutlu etti. ✊
Açıkçası Ömer'in sonda yaptığı eleştirileri çok sığ ve sıradan buldum. Sosyal bilimlerde de, beşeri bilimlerde de hiçbir vakaya teleolojik bakmamak lazım, bu çok ciddi bir safsata. Hele ki bir de insan doğasına aykırı deyip muğlak bir tanımla reddetmek düpedüz bir Argumentum Ad Naturam Fallacy (Naturalistic Fallacy) oluyor, malum insan doğası hakkında çok bir şey bilmiyoruz, hatta ciddi evrimsel nörologlar, etologlar, evrimsel psikologlar vs. bile insan doğası hakkında asla kesin konuşmamak gerektiğini belirtiyorlar. Keşke insanlar doğası gereği özgürlükçü, isyankar ve sahip oldukları hürriyetlerden vazgeçmemek için her türlü mücadeleyi veren kişiler olsaydı. O zaman dünya daha güzel bir yer olurdu. Ama ÖFG'nin sürekli yaptığı alıntıyı vermek lazım burada "Dünyada cennet yok aga!". Neden bu "Totaliter rejimler insan doğasına aykırı, o yüzden yıkılmaya mahkumdur" argümanını mantıksız bulduğumu da açıklayayım. Dünyada halen var olan birçok totaliter rejim var ve bunlar SSCB veya Yugoslavya'nın aksine yıkılmadılar, halen dimdik ayaktalar. Küba halen yaşıyor. Daha uçuk bir örnek olan Kuzey Kore'ye ne demeli? Kendisi SSCB'den daha korkunç bir otoriterliğe sahip ve ekonomik olarak da felaket durumda, ama SSCB günümüzde yıkılmış iken bu ülke ayakta ve rejim azıcık bile olsun göstermelik reform dahi yapmadı. Hadi bu totaliter komünist rejimleri geçelim, onlardan bile hepimiz gözüne daha karanlık gözüken Suudi Arabistan Krallığı, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Ürdün veya Katar gibi mutlaki monarşinin hakim olduğu şeriat ile yönetilen ülkeler var ve bunlarda Bahreyn dışında hiçbirinde ciddi bir ayaklanma olmadı. Bahreyn'de de Arap Baharı döneminde yaşanan ayaklanma şiddetle bastırıldı. Peki ya hepsinden daha da otoriter olan ve yaptıkları sahte reformları da tek seferde yok eden Myanmar'a ne demeli? Eğer gerçekten totalitaryanizm yıkılmaya mahkum bir otoriterliğe sebep oluyor, ister istemez halkı özgürlükleri için ayaklanmaya itiyor olsa herhalde en büyük özgürlükçü devrimi Riyad'da, Manama'da, Amman'da, Napyitaw'da görürdük. Demek ki SSCB'nin veya Yugoslavya'nın dağılmasında komünizmin başarısızlığından daha farklı faktörler var. Ekonomik sebepler, milliyetçiliğin yükselişi, reforma kapalılık, yönetememe sorunu, SSCB için dış politikada büyük güç olma zorunluluğu gibi sebepler sayabiliriz ama suçu direkt olarak komünizme veya totaliteryanizme atmak bana olgusal olarak yanlış geliyor.
insan doğasına tam kökten aykırı olan fikirleri eleştirmek mantıklı insan doğasının ucuna aykırı olanları eleştirmek mantıksız sen sosyal ahlak hukuk kuralları ile bir şeyi içselleştirebilirsin değişebilirsin ama çok büyük bir değişikliği sana yedirmek istiyorlarsa ve senin en temel isteklerine pratiklerine tersse onu yediremezsin insanın evrimsel süreç sonucunda evrimleşmiş bir beyni ve biyolojisi var bir şeyler istiyor bir şeylerden hoşlanıyor bir işleme sistemi var buna tamamen ama tamamen ters bir düzeni ve sistemi kabul ettiremezsin ufak değişiklikler ile temel değişiklikler farklı insan yaşamak istiyor mesela beynimizin temel isteği bunu değiştirmeye çalışan bir grup olsa ve çıksa başarılı olabilirler mi? hayır çünkü insanın doğası yaşamayı istemeye kurulu istesen de değiştiremezsin bir etkilersin iki etkilersin üç etkilersin dörtte zortlar ömerin dediği de oydu birinci nesilde zortlamaz ikinci nesilde zortlamaz sonra zortlar çünkü beynimizin temel isteklerine aykırı bir şeyler var diyor gayet de mantıklı
@@senell8775 Peki ama o zaman benim aklıma da sürekli bu soru geliyor. Kaç jenerasyon geçti ama Suudi Arabistan Krallığı'nda veya Kuzey Kore'de bir kez bile olsun bir isyan görmedik. İnsanların özgürlükleri korkunç şekilde bastırılmış durumda. Ama ne yazık ki insanların çok özgürlükçü olduğunu düşünmüyorum, bilakis oldukça itaatkar, konformist hatta sisteme eklenmeye çalıştıklarından yakınıyorum. Yoksa ben de gerçekten bu baskıcı rejimlerin baskıdan yılmış halklar tarafından ayaklanarak yıkıldığını görmek istiyorum. Ama gel gör ki SSCB ve Yugoslavya'da çözülme yaşanırken bu olaylar asla SSCB ve Yugoslavya'dan bile daha ekstrem bir baskı düzeni oluşturmuş o bahsettiğim ülkelerde hiç olmadı. Şimdi nasıl insan doğası özgürlüğü ister diyebiliriz? Suudi Arabistan'daki veya Kuzey Kore'dekiler de insan ve bu iki ülke insan doğası eğer özgürlük istiyorsa buna en radikal derecede aykırı bir sistemi dayatıyorlar insanlarına. Ama yine de, ikisi de dimdik ayakta. Bu sebeple bu tarz bir "İnsan doğasına aykırı, hürriyeti yok sayan totaliter rejimler yıkılmaya mahkumdur." söylemini oldukça aşırı derecede optimist buluyorum ne yazık ki. Dünyadaki gerçekler bana Ömer'in dediğini tam tersini gösteriyor.
@@tanberkak6188 suudi arabistanda petrol geliri var siyasi ve toplumsal özgürlükler olmasa da refahları iyi netflix izliyorlar içki içiyorlar parti yapıyorlar ve zaten güçleri yok sivil toplum yok parti yok bir şey yok bir şeyi değşitiremezler değiştirmek de istemezler refahları var artı güçleri yok kuzey korede ise kaçan güney koreye kaçıyor yani hoşnutsuzlar ama isyan edecek kadar örgütlenmeleri bilinçleri ve güçleri yok kapalı bir kutu orası isyan için en azından yarı açık bir toplum olması ve o toplumun örgütlenebilmesi bir şeylerden haberdar olabilmesi artı refahlarının düştüğünün farkına varmaları lazım isyanın başarılı olma ihtimali düşükse kimse katılmaz kaybedeceği şeyler varsa insanlar katılmaz
@@senell8775 Zaten bahsettiğim şey de bu. Baskıcı rejimler yeterli kaynak dağıtabiliyorsa ve muhalefete de özgürlük için alan bırakmıyorlarsa, bir de üstüne dış politikada kendilerini destekleyen bir büyük güç var ise öyle insanların özgürlüğünü yok sayıyor, insan doğasına aykırı dolayısıyla mutlak suretle yıkılacak demek anlamsız kalıyor. Bütün bu koşulları sağladıklarında gayet dimdik ayakta kalıyorlar. Hatta daha da acı gerçek çok büyük ihtimal bu rejimler SSCB veya Yugoslavya'nın kaderini yaşamayacak gibi gözüküyor bu sebepten dolayı. Fakat ufak bir düzeltme de yapmak gerek. Suudi Arabistan Krallığı'nda resmi olarak içki yasak. Ancak üst sınıfların gerçekten bu kanunları yok sayabildiğini görüyoruz. Yoksa sıradan halk ne petrol gelirlerinden yararlanabiliyor, ne de sosyo-kültürel anlamda bireysel özgürlüklere sahip. Daha kantitatif (Sayısal) değerleri göz önünde bulundurduğumuzda Suudi Arabistan Krallığı ekonomik eşitsizliğin en ağır yaşandığı yirmi altıncı ülke. Malum, Gini Coefficient'ta 45.9 katsayısına* sahip bir ülkeden bahsediyoruz. Ekonomik adaletsizlik konusunda birçok Afrika ve Karayip ülkesinden daha kötü durumda. *Suudi Arabistan'ın Gini Coefficient katsayısı için kaynak: worldpopulationreview.com/country-rankings/gini-coefficient-by-country
@@tanberkak6188 arabistanda alt kesim de zengin sadece yabancı işçiler fakir eşitsizliğin olması mühim değil taban da rahat yaşıyor güvenlik görevlileri falan çok rahat araba telefon ev alabiliyor
Marksist Felsefenin bu dünyaya tek bir faydası oldu. O da işçinin şartları iyileşti. O şartları iyileşen Avrupadaki işçiler Komünist ülkelerin işçilerinden çok çok çok daha iyi durumdaydı. İyisiyle kötüsüyle artık geride kaldı.
3 ay sonra tekrar izlemeye başladım ve Adam Smith ulusların zenginliğini okudum Cografya öğretmenim önerdi diye ve 16 yaşımda kendime güzel şeyler katmaya devam ediyorum belki 49 w da bende video çekerim ilerde 👍😄💶
Dünya'da daima iyi ve kötü insanlar olacaktır. Dünya'da cennet olmadığına veya olamayacağına katılmamakla birlikte, bunun vergilendirme ile nüfus kontrolü yaparak mümkün olacağını düşünmekteyim. Yani elbette bu yeterli olmazdı ama iyi bir başlangıç olurdu.
Abi çok alakasız biliyorum ama sen bıyık bıraksan Nietzsche'ye çok benzersin 😁😁Neyse bu şaka tabi. Elinize sağlık. Videolarınızın devamını bekliyorum. Bir de sizden ricam aşı, chemtrail, haarp, Neuralink ve çipler, Paris İklim Anlaşması ve transhümanizm konularıyla ilgili videolar da yapar mısınız?
Hint mitolojisinden yunan mitolojisine alman efsanesine kadar bir cok unsurdan yatarlaniyor karl marks bu ozelligi beni cok etkiledi keske Avrupa'da oldugu gibi universitelerde marksist okul acilsaydi
Sınıf ayrımı insanların fıtrat ve vasıflarındaki farklılıklardan kaynaklanıyor, hegemonya araçları ile de devamı sağlanıyor. 15:00 Sınıfları ortadan kaldırmak, insan fıtratındaki farklılıkları ortadan kaldırmayacağından sosyo-ekonomik hayatın düzenlenmesinde insanların fıtratları ve vasıflarındaki/kabiliyetlerindeki farklılıkları dikkate alan bir yapılanmaya gidilmesi gerekir. Meritokratik bir toplum olması lazım. Örneğin, Cesur Yeni Dünya ve Gattaca. Tersi bir betimlemeye örnek ise Harrison Bergeron isimli kısa öykü mesela. Şöyle olabilir, herkese fıtratına uygun iş tahsis edilir, herkes eşit ücret alır. Onun üzerinde ilave ücret almak için, aynı iş kategorisindeki insanlar arasında yarış ya da rekabet düzenlenebilir, üst düzey başarı gösterenler, kendi kategorilerindeki kişilerden daha çok para/kredi ile ödüllendirilir. Merak ettiğim Marx sınıfların yerine ne öneriyor?
Hayır işte sınıf ayrımı ondan kaynaklanmıyor üretim güçlerine sahip olmaktan kaynaklanıyor mesela sabancının çocuğu oldun senin de milyarder olman çok büyük bir ihtimal çünkü baba paran var hiçbir şey yapmasan bile o sana yeter eğer kârını büyütmek istiyorsan zaten tekel olan markayı alıp daha fazla üretici güç ve sermaye ihracı yapıcaksın bunları yapmak da çok vasıf gerektirmiyor ama bir proleterin çocuğu olarak doğarsan zengin olman neredeyse imkansız
@@yeghor sermaye sahibi kısım ondan az sınıflar hakkindaki görüşün hatalı zaten sınıflı toplum ürün fazlası ile başlamıştı yani tamamen ekonomik bir olay kişinin vasıfına dayanmaz mesela hindistandaki kast sisteminde ne kadar vasıflı olursan olur bir yukarı çıkamazsın
Tarihsel materyalizmi biraz daha açmak gerekiyor bence. Tarihsel materyalizmin "tarihsel" kısmı videoda bahsedilen "tarihin bir akışı var ve sosyalizme doğru ilerliyor" şeklinde. Fakat materyalizm tarafını da açmak lazım. Marx a göre her şey materyaldir o yüzden doğal bir var oluştan bahsedemeyiz. Örneğin kapitalizm sınıf ilişkilerinin bir sonucudur ve daha iyi bir dünya için sınıf ilişkilerini yıkıp (devrim) herkesin eşit olduğu yeni bir başlangıç kurulmalı. Eğer sistem baştan eşit kurulursa sonuçları da mutlu bir toplum olacaktır diyor. Buna karşılık liberal ideolojide biz "doğal olan" adı altında yaratılıştan gelen değişmez unsurlardan bahsedildiğini görüyoruz. Yani doğa da kimse eşit değildir o yüzden rekabet sonucu eşitsizlik doğaldır deniyor. Bu da Marx ın sınıf ilişkileri yüzünden kapitalizm oluşuyor teorisine ters düşüyor çünkü liberaller eşitsizlik gibi unsurların doğal olduğunu yani materyalist bir bakış açısıyla şekillendirilemeyeceğini savunuyor. Bir başka deyişle sınıfsal ayrım insan doğasının bir parçasıdır liberal ideolojide
Biz böyle soyvet eşitlik anlayışından bahsetmiyoruz biz maaşlar daha askâri bir yere gelsin diyoruz sosyâl demokratlar dan farkımız ise onlar patronlarının 8 yerine 11 saat çalış deyince napalım iş yok derler ama sosyalizime bunu yapamazlar ve totoriterliğide katılmıyorum ama anlatan abiye saygı duyuyorum video güzel.
Günde iki saat çalışınca insanlar delirirmiş.Bu kadar güzel anlat Marx ı,sonra gel sıç!!Neden delirsin?Yapılacak,yapılabilecek o kadar çok şey varki....
Francis Fukuyama - The End of History and the Last Man (Tarihin Sonu ve Son İnsan) Ama Fukuyama bile birçok eski fikrinde yanıldığını kabul edip eski fikirlerinden vazgeçmiş birisi. Kendisi zamanında Bush'u destekleyen eski bir Neo-Conservative (Yeni Muhafazakar) idi ama 2008'den sonra Neo-Conservative görüşten de vazgeçti ve hatta şimdi Republicanlara (Cumhuriyetçilere) karşı tavır alan bir figüre dönüştü. Bu adı geçen kitapta da Liberal Demokrasinin insanlığın son aşaması ve herkesin ideali olduğunu savunuyordu ve Soğuk Savaş sonrası dünuyada artık liberal demokrasi fikrinin yıkılamayacağını savunuyordu. Ama artık bu konuda da yanıldığını düşünüyor. Şu anda da zaten demokrasinin, özellikle de Trump döneminden sonra, ciddi derecede tehlike altında olduğunu savunan görüşte kitaplar yazıyor ve dünyanın birçok ülkesinde yükselen aşırı sağ popülizmden endişelendiğini belirtiyor. Yani kısacası, Fukuyama 90larda o kitabı yazarken oldukça hayalperest bir şekilde yazdı. 90larda dünya öyle toz pembe ve umut dolu gözüküyor olabilir ama 2020lerden bakınca artık o zaman savunduğu görüşler pek ikna edici gelmiyor açıkçası bana.
Karl Marks askinda tek bir şey anlatıyor insan doğar yaşar ölür tekrar doğar böyle değişerek gider dünya bir döngüden ibarettir.basit üretim yeniden üretim tekniğini tüm bilim dalları yararlanabilir
Karl Marks in 18 yy bahsettiği İngiliz işçilerinin içtiği içki Brendi, damıtılmış şaraptan üretilen yüksek dereceli (%40 ile %60 alkol yoğunluğuna sahip) alkollü içki. Üzümden yapılan şarabın yanı sıra mayalanmış başka meyvelerden, mesela elma ve kirazdan (örneğin Kirschwasser) da üretilir. Balon bardakta ikram edilen Brendi.
sinifli toplumdan sinifsiza nasil evrilebiliriz diye konusurken muhabbet bi anda 'dovlet seni lada'ya mahkum ediyur''e bagliyor ya, gercekten cok tatlisiniz
Arkadaş "Din kitlelerin afyonudur." sözünü yanlış anlamış. Marx orada afyon benzetmesiyle, dini, toplumları uyuşturan bir hap gibi değil acılara direnmeyi engelleyen bir ağrı kesici olarak tanımlıyor. Ona göre bu ağrı kesici gerçek mutluluğa ulaşma önünde engel. "Dinsel üzüntü, bir ölçüde gerçek üzüntünün dışavurumu ve bir başka ölçüde de gerçek üzüntüye karşı protesto oluyor. Din ezilen insanın içli ezgisini, kalpsiz bir dünyanın sıcaklığını, tinin dıştalandığı toplumsal koşulların tinini oluşturuyor. Din, halkın afyonunu oluşturuyor. Halkın aldatıcı mutluluğunu olarak dini ortadan kaldırmak, halkın gerçek mutluluğunu istemek anlamına geliyor. "
ilker canikligilin elinden gelen her videosunda toplumdaki cahil ve magandaları eleştirip işin ucu sol maganda (yılmaz güney) gelince aslında iyi insandı savcıyı kafasından vurma olayına devlettende baskı görüyordu tarzı bir yumuştaması hakkında ne düşünüyorsunuz bundan ayrı olarak sanat camiasındaki terör sevicilik hakkında konuşursanız çok iyi olur
karl marksi tanımıyoruz ulkemizde yasaktı ya da yasa disi orgutler kullanıyordu gerci kendi zamaninda da yasavdisi örgütler kullanmış yargilanmis her ne sebeple olursa olsun karl marks tanımaya gec kaldık
Karl Marksa kör bakmaya çalışırsak toplumsal siyasetten felsefeden uzak düşünürsek karşımıza kimya bilimi cikiyor maddenin yapısını değişimini etkileşimini anlatan bir bilim dalı kimya kimyanın ne olduğunu Karl Marksla öğrendim
Devlet=yönetim diye bir şey yok. Devletin olmaması yönetimin olmaması anlamına gelmez. Bir de, mesele diyalektiğin kullanılması meselesi.. Diyalektik mantık, formel mantığı ötesinde, doğru olanın araştırılmasını aşarak gerçek olanın araştırılmasına yönelir. Bilim ve Aydınlanma Akademisi'nin yayınladığı, "Karl Popper ve Yanlışlamacılığı" yazısını herkese tavsiye ederim.
Karl marks klasik ekonomiyi eleştiriyor eksiklerini gosteriyor oysa kladik ekonomiye ve merkantrlixme teşekkür etmeli onlar olmasaydi yani kapitalizm olmasaydi karl marksta belki olmazdi
kimse marx peygamberi yalanlayamaz o bir kahindir o tanrının çocuğudur. marxı okumayı düşünüyorum fakat türkçe yaparsam çok etkili olmayacağını düşünüyorum. bu yüzden ingilizce öğrenim 2022inin sonuna kadar marxı anlamayı umuyorum bekle beni tanrım.
her bölümün sonunda konuya ilişkin iyi bir kitap/roman/film önerisi güzel olabilir 🤔
ömer reis pazar gününü şenlendirdin yine portrelere devam çok iyi bu seri
Bu portreler serisinde içerik müthiş iyi anlatım harika devamı gelmeli kesinlikle
karl marxı anlatmamışsınız liberal gözünden marksizm eleştirisi yapmışsınız, her gün dinlediğimiz insan bencildir temelinde şekillenen içi boş goygoylar bunlar, daha iyisini beklerdim şahsen. yanlı bir video olmuş ama yine de emeğinize sağlık.
Emeğinize sağlık demeseydin iyiydi, revizyonizme yaslanir, devami
Herkes eşittir Michel cordın yaptığı işten dolayı çok iyi yaşayacak aynı zamanda bir çöpçüde onunla aynı maddi koşullarda yaşayacak. Nedenmi insan olduğu için. İşte benim sosyalizm anlayışım budur. Siz liberalsiniz
Sonunda beeeeee aradığım video 0.5x hızda izlicem hemen bitmesin ağzınıza sağlık Ömer ve İbrahim 😘
Ah İbo ah. Yaktın beni.. Video çok güzel olmuş bu arada buna ihtiyacım varmış resmen, elinize ağzınıza sağlık.
Kardeşlerim kanalınızla bana çok büyük katkılar yapmışsınız. Sonsuz dualarım var. Rabb`im tüm arzularınızı gerçek kılsın. Politika-sosyoloji konularında ufuklarım bulutların ötesinde. Eğitimin ne kadar güçlü bir araç olmasının siz ileri beyinlerle daha da farkına varıyoruz. Sonsuz teşekkürler
Mesele sadece eşitlik değil, eşitsizliği adaletli hale getirmek
serinin her videosu çok iyi devamını bekliyorum
İbrahimle ömerin videolarını çok özlicem
"Dünyada cennet yok, yaratmaya kalkarsanız cehhenem oluyor"(👍).Konuşma bitmiştir, dağılalım:)
İskandinav Sosyalizm'i yaratmaya çalışıyor cenneti en azından kendi ülkelerinde :D
Marxizm kimseye dünya da cennet vaadetmiyor.Sınıfsız,sınırsız,sömürüsüz bir dünya vaadediyor.
10:41 Adamın adı: Harezmi ( ingilizcesi "Algebra" olan cebirin babasıdır kendisi)
Adamın kitabı: Hesab-ül Cebir bişey bişey ( Algebra kelimesi de buradan geliyor zaten ) :))
Bu konuşan arkadaş çok iyi daha çok videosu gelsin.
Teşekkürler daha çok içerik görmek isteriz 👍
Arkadaki sesin sahibi konuya müthiş odaklanmış helal olsun 💪
Portreler serisi süper seri devamını bekliyoruzz
çok kaliteli bir yapım olmuş
Videoyu izlemeden kısa özet çekeyim.
Marx mevcut sistemi en iyi eleştiren kişidir fakat kendi önerileri daha kötüdür.
@JacksonBoB2 😂😂😂 Mao Zedong yoldaşım
marx kurtuluştur. sistemi en iyi eleştiren kişinin kendi önerilerinin kötü olması biraz garip.
@@Zerdust0 marxı okuyunca beynim eriyor
Karl Marks, Hegel´in Diyalektik felsefesini kopya edip tersini anlatmaya calisirsa ve üzerine Feurbach felsefesini eklerse böyle garip ütopik bir sey ortaya cikar. Yahudiler Babil sürgününde Perslerden Zerdüst dininden, düalist Cennet ve Cehennem kavramlarini alip kendi Mesihciligini olusturup 1000 yillik kralliklarini özlemine girmelerini Karl Marx, Proletarya diktatörlügü olarak dönüstürmüs. Diyalektik Materyalizm sonucta dinlerden ve mitlerden kaynak alip kendince yorumlamis
portreler serisi çok iyi
Çok güzel bir video olmuş teşekkür ederim.
Sizi yeni buldum. Şeffaf ve doğru bilgiler için size teşekkür ederim. Yolunuz aydın ve açık olsun. Takipteyim🤗
Harikasiniz yine 👏👏👏👏
Ya Ömer'in saat taktığı kolundaki şeyler yara mı dövme mi? Birsürü üçgen görüyorum :D
sonundaki cümle çok can alıcıydı, saygı ile eğiliyorum. marksist sistem cenneti vaat eder ama süregelen bir cennet, stabil bir cennet insanoğlunun doğasına ters.
Baya bilgilendirici videoydu teşekkürler
selam gençler, sizi dinlemek keyifli. ancak sohbetin hızı ve kayıt sesinin yetersizliği bazı konuşmaları kaçırmama sebep oluyor.
hüküm ve ahkam dilinden yorulmuş bir insan olarak, zihni zorlarken nefes aldıran sohbetleriniz için teşekkür ederim.
Önemli olan eşitlik değil adalettir.
Ömer'in görüşlerini çok beğeniyorum. Genel yorumumdur bu arada... İşin her görüşten sentezleme olduğunun bilincinde ve her görüşe saygılı. Siyaset bilimi öğrencisi olarak, bu kanalı destekliyorum. Aynen devam dostlar ! Yolunuz açık olsun
abi cidden yarin felfesefeden seminerim var bu konuda cok iyi anladim bunu ben
Abi cok iyi video ya elinize saglik
Çoooookkkk iyi AKIYOO
Kardeş Marx'ı biraz anlamışsın ama çok yanlış anlamışsın maalesef.
Videonun başından sonuna tonla yanlışlık var lakin hepsini yazmaya kalkınca çok uzun oluyor maalesef. Biz komünistlerin en büyük dezavantajı da bu kadar çok yanlışı düzeltmek zorunda kalmamız. Oturup daha en baştan paradigmayı, referans alınan ezber yanlışları ve düşünce sistematiğini düzeltip en baştan anlatmak zorunda kalıyoruz. Yani okuma yazmayı baştan öğretip ondan sonra akademik makale yazmayı öğretmek gibi oluyor. Ama varsın öyle olsun. Bir kişi bile okusa bu uzun yazıları yeter bize.
Şimdi bşalayalım.
1:28
Burada anlattığın şey doğru.
"Altyapı üstyapıyı belirler." Uzun uzun yazmıştım ama çok uzadığı için sildim. Arayıp bulursunuz bu ne demek.
7:13
Karl Popper'ın yanlışlanabilirlik saçmalığını neden referans alıyorsunuz anlamış değilim. Zira aynı şey Evrim için de geçerli. Evrim'de aslında yanlışlanabilir değil. Ve zaten Karl Popper'da kendi teorisine uygun olmadığı için çok uzun yıllar Evrim teorisinin bilimsel olmadığını iddia etmiştir. En son Evrim Teorisi Karl Popper'ın tezlerine aykırı olmasına rağmen Popper tarafından kabul edilmek zorunda kalmıştır. Günümüz modern bilimi öyle zannedildiği gibi Popper'ın felsefesi üzerinden yürümüyor. Karl Popper'ın tezleri temelde bilimsel bir motivasyon değil anti-komünist bir motivasyonla çıkmıştır. Bunu bilmek gerekiyor. Çok uzamasın diye devam etmiyorum. Aksini iddia eden varsa tartışabilirz.
7:47
Yahu kardeşim bu mudur Marksizme karşı teorin. "devletsiz toplum nasıl olacak, hiyerarşi olmadan nasıl olacak" :)
Yahu ben bir yazılım mühendisiyim. Bırak komünist toplumu günümüz kapitalist şirketleri bile bir düzeyde aslında otonom yönetimlerin daha verimli olduğu noktasına geldiler. Yönetişim diye kavramlar girdi hayatımıza. Meslea kendi sektörümde en çok kullanılan ama aslında kapitalist yapıda hiç bir zaman tam anlamıyla uygulanamayan AGILE/SCRUM proje yönetimini araştırın mesela. Rekabet yerine takım oyununu, bireylerin tekil başarıları yerine takımın başarısını, yardımlaşmayı, kollektif çalışmayı, hiyerarşi karşıtlığını vs. ön plana alan bir çalışma metodolojisdir ki felsefi olarak temelde diyalektik bir proje yönetim şeklidir. Ve yazılım dünyasında şu an en verimli proje yönetim şeklidir. Sorun bir yazılımcı arkadaşınıza :)
Hatta biraz mevzuyu biliyorsa onda bile ampül yanar.
Ama başka bir sorum var. 200.000 yıllık homo-saphiens evriminin ne kadarında hiyerarşi vardı? Ne kadarında sınıflar vardı? Epi topu 10-12 bin yıllık yani %5'i kadar bir sürede var olan bir olguyu sanki insanın doğasıymış gibi anlatıyorsun. İnsan biyolojik evrimini sınıfsız ve hiyerarşisiz bir şekilde geçirdi. Sen epi topu 200 yıllık bir paradigmayı alıyorsun tüm insanlığın olmazsa olmazı olarak görüyorsun.
Yani aslında 1000 yıl önce bir köle çıkıp "lan kim sahip yaptı bu yavşakları başımıza, bunların bizden ne farkı var niye bize böyle hükmediyorlar" diye sorduğunda "ama onlar olmak zorunda, onlar soylular, onların özel bir kan taşıyorlar" diyen herifle aynı şeyi söylüyorsun. O kölelik sisteminin yıkılması kapitalizmin yıkılmasından emin ol çok daha zordu. Ama o oldu.
Nasıl olacak dediğin hikaye tam da insanın doğasında saklı zaten.
İnsan doğası gereği bireyci değildir. Kaplanlar veya ayılar gibi tek yaşamıyoruz. Kollektif yaşayan, yardımlaşan, işbirliği yapan canlılarız.
Dahası yine kaplanlar veya ayılar gibi sağa sola işeyip "aha burası benim mülkümdür giren olursa parçalarım" diyen bir tür değiliz.
8:18
Yahu kardeş o kadar derin bir konu konuşup bu denli sığ bir karşı çıkış olur mu? Yani biz günde 4 saat çalışacak olsak kafayı mı yeriz? Ciddi misin sen? Yahu asıl şimdi kafayı yiyoruz. Dünyanın en çok satılan ilaçları antideprsanlar.
Öncelikle Marx'ın dediği şey için teknolojinin çok da ilerlemesine gerek yok. Bugün bile aslında üretim dışında olan (işsizler) ve verimsiz üreten kitleleri üretime soksak aslında 4 saat çalışarak gül gibi geçinip gideriz. 4 saat veya haftada 3 gün çalışınca kafayı mı yersin gerçekten? Çalışmadığın süre dışında kıçını devirip yatar mısın?
Yoksa tam tersine kendi isteğinle çok daha motive bir şekilde başka üretimlere mi girersin?
Oturu sanatla ilgilenirsin, bilimle ilgilenirsin, hobilerinle ilgilenirsin, ne bilim tiyatro yaparsın veya hiç olmadı zaten yapmakta olduğun işle ilgili daha yaratıcı şeyler bulmaya çalışırsın. Ha belki birileri de gerçekten kıçını devirip yatar. Onlar da olabilir. Üretmek insanın ihtiyacıdır. Üretmek için insanın kırbaca ihtiyacı yok. Kendi haline bıraksan zaten insan bir şeyler üretir. Ve çok daha güzel, çok daha motive, çok daha yaratıcı üretir.
SSCB en kötü zamanlarında yani 80'lerin ikinci yarısında kademeli olarak bir çok sektörde çalışma süresini 6 saate düşümüştü bile. Tabi ömrü yetmedi ve yıkıldı. Lakin yıkılmasaydı ve şu an hala SSCB ayakta olsaydı emin ol (tabi bu biraz spekülatif bir tahmin) bugünün teknolojisiyle sscb'de çalışma süresi 4 saatti ve bunun etkisiyle kapitalist ülkelerde bile 6 saate düşmüştü. Zira biliyoruzki şu an sahip olduğumuz ufacık çalışma hakları SSCB sayesinde oldu.
Yahu gerçekten sen söyle kardeşim son derece sığ bir söylem değil mi bu söylediğin. Az çalışsak kafayı mı yeriz :)
9:35 Aslında köy enstitüleri gibi demek pek doğru değil. Asıl Köy Enstitüleri sovyet eğitim tarzı örnek alınarak geliştirilmiştir. Zaten bundan dolayı da Köy Enstitüleri komünist yetiştiriyor diye kapatılmıştır. Çünkü gerçekten son derece becerikli, entelektüel ama alt sınıftan insanlar çıktığı için komünist yetiştiriyordu :)
13:28
Halkı için rezalet falan değildi. SSCB halkı hiç bir zaman sosyalizmden rahatız değildi. Gayet mutlu halktı sovyet halkı. SSCB'deki ortalama yaşam kalitesi kapitalist dünya ortalamasından fersah fersah iyi ve kaliteliydi. burada sorun ağır bir anti-sovyetik propogandayla büyümüş olmamız ve SSCB'ye dair bir çok konuda bilgi sahibi olmamamızdır.
Hemen her türlü somut veri de sscb yurttaşları iyi durumdaydı. Ne öyle patates yiyen bir toplum'du ne de fakirlikte halk eşitlenmişti.
Bugün eski sovyet ülkelerinde yapılan tüm anketlerde insanlar SSCB döneminde hayatın çok daha iyi olduğunu gösteren sonuçlar çıkıyor. Hemde ezici bir çoğunlukla. Dahası her iki dönemi görmüş olan orta yaş üstü kesim de(ki bunlar sscb'nin en kötü zamanlarını gördüler) bu oranlar daha fazla.
Zaten SSCB halkın memnuniyetsizliği ile falan yıkılmadı. Sosyalizm karşıtı büyük kitle hareketleri falan hiç bir zaman olmadı.
Hatta 1991'de yapılan bir referandumda sovyet halkına çok sade bir şekilde şu soru soruldu.
"Tüm ulusların hak ve özgürlüklerinin tam olarak güvence altına alındığı, egemen cumhuriyetlerin yenilenmiş federasyonu olarak Sovyetler Birliği’nin korunmasını kabul ediyor musunuz?"
Tüm sovyet ülkelerinde katılım oranı %80 üstündeydi ve %77 oranla sovyetler birliğinin korunması sonucu çıktı. Bu dönem sovyet yönetiminde Yeltsin denilen aşağılık herifin gücünün olduğu dönemdi. Yani öyle baskı, sandık sonuçlarıyla oynama falan olmadı. Olsa bile tersi yönde olmuştur.
Peki SSCB niye dağıldı?
Hani vardır ya bir kalenin en güvendiğin yeri aslında en büyük açığın yeri olur diye. İşte tam olarak bundan yıkıldı. SSCB ekonomik, askeri ve hatta ideolojik olarak yıkılabilir bir ülke değildi. Lakin en çok güvendikleri parti içinden adlı adınca bir komployla yıkıldı. Yani komünist partisindeki son derece planlı bir komploya kurban gitti. Gorbaçov denilen salak ve Yeltsin denilen aşağılık hain herifin ufacık dokunuşlarıyla koca ülke güme gitti. Maalesef tarih böyledir bazen böyle salak saçma şekilde gelişir olaylar.
Hatta SSCB'nin lağvedilmesi sonrası tüm sovyet ülkelerinde halklar sokaklara döküldü ve çok büyük eylemler yapıldı, çok büyük çatışmalar yaşandı. Sadece bunlardan haberiniz yok.
15:07
Şu tipik çok çalışan çok kazansın muhabbetine gelelim. Yine kapitalist paradigmanın yani at gözlüklerinizin dışına çıkamıyorsunuz.
Kardeş yaşadığın sistem her şeyi ama her şeyi paraya indirgemiş ve bağlamış. Bundan dolayı her şeyi parayla ölçüyorsunuz. Ödülü, cezayı parayla ölçüyorsunuz.
Tıpkı demokrasi örneğinde olduğu gibi aracı amaca çevirmişsiniz ve burdan bakıyorsunuz.
Sosyalism her bir yurttaşı Maslow'un 4. katından hayata sokar.
En temel insani ihtiyaçların giderilmiştir (yeme, içme, barınma, üretme, sevme, sevilme vb.)
İşte bu noktadan sonra hayatta sana kalan 5. basamakta ilerlemektir. İşte o 5. basamak kendini varetmektir. İnsan aslında bunun motivasyonuyla çalışır.
Yahu Jordan bu denli yetenekli diye neden senden benden bilmem kaç yüzbin kat daha zengin olsun? Mesela diyelim ben kulaklarımı herkesten çok daha iyi oynatabiliyorum. Çok daha yetenekliyim bu konuda. Niye ben milyar dolar kazanamıyorum? Kim belirliyor bunları? Sistem kendisi bir kural koyuyor, bu kurala uyanları ödüllendiriyor ama siz bu kuralları doğanın kuralı sanıyorsunuz?
Ayrıca Jordan sanıyor musunuz ki sosyalist bir toplumda olsa yine bu yeteneklerini kullanmayacak?
Bir yerden sonra Jordan'ın derdi paramı sizce? Adam zaten kariyerinin ortasında 7 sülalesine yetecek parayı kazanmıştır dimi? Ama devam ediyor. Çünkü motivasyonu temelde para değil.
Maslow'un 5. katı.
Yani paradigmanın dışına çıkın biraz. Dediğiniz gibi olsaydı SSCB onca büyük bilim insanını, onca yetenekli sporcuyu, onca büyük sanatçıyı çıkaramazdı.
Neyse çok uzadı. Gerçekten bir bukadar daha yazabilirim aslında. Burada keseyim.
Zırva!
Kardeşim benim çok güzel yorumlar ve düzeltmeler yapmışsın emeğine sağlık. Bu videoyu izlerken arkadaşın sosyalizmi Karl Marx'ı yanlış ifade etmesi ve bilmesi beni üzmüştü fakat senin gibi doğruları bilen ve emek vererek anlatan birini görmek beni mutlu etti. ✊
İnsanlar şimdi mağara adamı değil ki o zamanlarda kabile büyüyü olurdu
Komünizm doğrudan faşizme ve diktatörlüğe gidiyor Stalin vb. bu da çok kötü bir şey , en ufak bir itirazda haydi gulaka.
Metaverse ile ilgili bir şeyler gelir sanmıştım ama bu daha güzel oldu sanırım :D
Bu arada Ömer abi elon musk balon dedin dedin, adam uçtu gitti ya 😅
Açıkçası Ömer'in sonda yaptığı eleştirileri çok sığ ve sıradan buldum. Sosyal bilimlerde de, beşeri bilimlerde de hiçbir vakaya teleolojik bakmamak lazım, bu çok ciddi bir safsata. Hele ki bir de insan doğasına aykırı deyip muğlak bir tanımla reddetmek düpedüz bir Argumentum Ad Naturam Fallacy (Naturalistic Fallacy) oluyor, malum insan doğası hakkında çok bir şey bilmiyoruz, hatta ciddi evrimsel nörologlar, etologlar, evrimsel psikologlar vs. bile insan doğası hakkında asla kesin konuşmamak gerektiğini belirtiyorlar. Keşke insanlar doğası gereği özgürlükçü, isyankar ve sahip oldukları hürriyetlerden vazgeçmemek için her türlü mücadeleyi veren kişiler olsaydı. O zaman dünya daha güzel bir yer olurdu. Ama ÖFG'nin sürekli yaptığı alıntıyı vermek lazım burada "Dünyada cennet yok aga!".
Neden bu "Totaliter rejimler insan doğasına aykırı, o yüzden yıkılmaya mahkumdur" argümanını mantıksız bulduğumu da açıklayayım. Dünyada halen var olan birçok totaliter rejim var ve bunlar SSCB veya Yugoslavya'nın aksine yıkılmadılar, halen dimdik ayaktalar. Küba halen yaşıyor. Daha uçuk bir örnek olan Kuzey Kore'ye ne demeli? Kendisi SSCB'den daha korkunç bir otoriterliğe sahip ve ekonomik olarak da felaket durumda, ama SSCB günümüzde yıkılmış iken bu ülke ayakta ve rejim azıcık bile olsun göstermelik reform dahi yapmadı. Hadi bu totaliter komünist rejimleri geçelim, onlardan bile hepimiz gözüne daha karanlık gözüken Suudi Arabistan Krallığı, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Ürdün veya Katar gibi mutlaki monarşinin hakim olduğu şeriat ile yönetilen ülkeler var ve bunlarda Bahreyn dışında hiçbirinde ciddi bir ayaklanma olmadı. Bahreyn'de de Arap Baharı döneminde yaşanan ayaklanma şiddetle bastırıldı. Peki ya hepsinden daha da otoriter olan ve yaptıkları sahte reformları da tek seferde yok eden Myanmar'a ne demeli? Eğer gerçekten totalitaryanizm yıkılmaya mahkum bir otoriterliğe sebep oluyor, ister istemez halkı özgürlükleri için ayaklanmaya itiyor olsa herhalde en büyük özgürlükçü devrimi Riyad'da, Manama'da, Amman'da, Napyitaw'da görürdük. Demek ki SSCB'nin veya Yugoslavya'nın dağılmasında komünizmin başarısızlığından daha farklı faktörler var. Ekonomik sebepler, milliyetçiliğin yükselişi, reforma kapalılık, yönetememe sorunu, SSCB için dış politikada büyük güç olma zorunluluğu gibi sebepler sayabiliriz ama suçu direkt olarak komünizme veya totaliteryanizme atmak bana olgusal olarak yanlış geliyor.
insan doğasına tam kökten aykırı olan fikirleri eleştirmek mantıklı insan doğasının ucuna aykırı olanları eleştirmek mantıksız sen sosyal ahlak hukuk kuralları ile bir şeyi içselleştirebilirsin değişebilirsin ama çok büyük bir değişikliği sana yedirmek istiyorlarsa ve senin en temel isteklerine pratiklerine tersse onu yediremezsin insanın evrimsel süreç sonucunda evrimleşmiş bir beyni ve biyolojisi var bir şeyler istiyor bir şeylerden hoşlanıyor bir işleme sistemi var buna tamamen ama tamamen ters bir düzeni ve sistemi kabul ettiremezsin ufak değişiklikler ile temel değişiklikler farklı insan yaşamak istiyor mesela beynimizin temel isteği bunu değiştirmeye çalışan bir grup olsa ve çıksa başarılı olabilirler mi? hayır çünkü insanın doğası yaşamayı istemeye kurulu istesen de değiştiremezsin bir etkilersin iki etkilersin üç etkilersin dörtte zortlar ömerin dediği de oydu birinci nesilde zortlamaz ikinci nesilde zortlamaz sonra zortlar çünkü beynimizin temel isteklerine aykırı bir şeyler var diyor gayet de mantıklı
@@senell8775 Peki ama o zaman benim aklıma da sürekli bu soru geliyor. Kaç jenerasyon geçti ama Suudi Arabistan Krallığı'nda veya Kuzey Kore'de bir kez bile olsun bir isyan görmedik. İnsanların özgürlükleri korkunç şekilde bastırılmış durumda. Ama ne yazık ki insanların çok özgürlükçü olduğunu düşünmüyorum, bilakis oldukça itaatkar, konformist hatta sisteme eklenmeye çalıştıklarından yakınıyorum. Yoksa ben de gerçekten bu baskıcı rejimlerin baskıdan yılmış halklar tarafından ayaklanarak yıkıldığını görmek istiyorum. Ama gel gör ki SSCB ve Yugoslavya'da çözülme yaşanırken bu olaylar asla SSCB ve Yugoslavya'dan bile daha ekstrem bir baskı düzeni oluşturmuş o bahsettiğim ülkelerde hiç olmadı. Şimdi nasıl insan doğası özgürlüğü ister diyebiliriz? Suudi Arabistan'daki veya Kuzey Kore'dekiler de insan ve bu iki ülke insan doğası eğer özgürlük istiyorsa buna en radikal derecede aykırı bir sistemi dayatıyorlar insanlarına. Ama yine de, ikisi de dimdik ayakta. Bu sebeple bu tarz bir "İnsan doğasına aykırı, hürriyeti yok sayan totaliter rejimler yıkılmaya mahkumdur." söylemini oldukça aşırı derecede optimist buluyorum ne yazık ki. Dünyadaki gerçekler bana Ömer'in dediğini tam tersini gösteriyor.
@@tanberkak6188 suudi arabistanda petrol geliri var siyasi ve toplumsal özgürlükler olmasa da refahları iyi netflix izliyorlar içki içiyorlar parti yapıyorlar ve zaten güçleri yok sivil toplum yok parti yok bir şey yok bir şeyi değşitiremezler değiştirmek de istemezler refahları var artı güçleri yok kuzey korede ise kaçan güney koreye kaçıyor yani hoşnutsuzlar ama isyan edecek kadar örgütlenmeleri bilinçleri ve güçleri yok kapalı bir kutu orası isyan için en azından yarı açık bir toplum olması ve o toplumun örgütlenebilmesi bir şeylerden haberdar olabilmesi artı refahlarının düştüğünün farkına varmaları lazım isyanın başarılı olma ihtimali düşükse kimse katılmaz kaybedeceği şeyler varsa insanlar katılmaz
@@senell8775 Zaten bahsettiğim şey de bu. Baskıcı rejimler yeterli kaynak dağıtabiliyorsa ve muhalefete de özgürlük için alan bırakmıyorlarsa, bir de üstüne dış politikada kendilerini destekleyen bir büyük güç var ise öyle insanların özgürlüğünü yok sayıyor, insan doğasına aykırı dolayısıyla mutlak suretle yıkılacak demek anlamsız kalıyor. Bütün bu koşulları sağladıklarında gayet dimdik ayakta kalıyorlar. Hatta daha da acı gerçek çok büyük ihtimal bu rejimler SSCB veya Yugoslavya'nın kaderini yaşamayacak gibi gözüküyor bu sebepten dolayı.
Fakat ufak bir düzeltme de yapmak gerek. Suudi Arabistan Krallığı'nda resmi olarak içki yasak. Ancak üst sınıfların gerçekten bu kanunları yok sayabildiğini görüyoruz. Yoksa sıradan halk ne petrol gelirlerinden yararlanabiliyor, ne de sosyo-kültürel anlamda bireysel özgürlüklere sahip. Daha kantitatif (Sayısal) değerleri göz önünde bulundurduğumuzda Suudi Arabistan Krallığı ekonomik eşitsizliğin en ağır yaşandığı yirmi altıncı ülke. Malum, Gini Coefficient'ta 45.9 katsayısına* sahip bir ülkeden bahsediyoruz. Ekonomik adaletsizlik konusunda birçok Afrika ve Karayip ülkesinden daha kötü durumda.
*Suudi Arabistan'ın Gini Coefficient katsayısı için kaynak:
worldpopulationreview.com/country-rankings/gini-coefficient-by-country
@@tanberkak6188 arabistanda alt kesim de zengin sadece yabancı işçiler fakir eşitsizliğin olması mühim değil taban da rahat yaşıyor güvenlik görevlileri falan çok rahat araba telefon ev alabiliyor
Marksist Felsefenin bu dünyaya tek bir faydası oldu. O da işçinin şartları iyileşti. O şartları iyileşen Avrupadaki işçiler Komünist ülkelerin işçilerinden çok çok çok daha iyi durumdaydı. İyisiyle kötüsüyle artık geride kaldı.
Karl Marx benim adamım aslında kötü bir şey değil ama Rusya bunu kendi lehine çevirip çok farklı bir şey yarattı koministlik hakkında
3 ay sonra tekrar izlemeye başladım ve Adam Smith ulusların zenginliğini okudum Cografya öğretmenim önerdi diye ve 16 yaşımda kendime güzel şeyler katmaya devam ediyorum belki 49 w da bende video çekerim ilerde 👍😄💶
Vay be bende 17 yaşındayım keşke bizim öğretmenlerimiz de böyle kitaplar önerse. Çevremde bu konuları konuşabilecek kimse yok :(
Peki liberalizm mi sosyalizm mi?
@@mustafasayn5200 sosyal demokrasi
güzeldi
Ya ömer reis daha çok video çek nolur söz daha çok video gelirse senden
Abomne olcam dolarlar feda olsun sana
ömer kardeşim idea eşitlik değil adalet. tüm zenginler yetenek ve çalışkanlıktan mı zengin yoksa tarihsel mi.
Vallahi helal olsun dünyada cennet yok tabii ki 👏👏👏👏👏
Çok iyi olmuş tebrik ederim. Eğer düşünürseniz Wallerstein veya bağımlılık kuramı güzel içerik olabilir.
Dünya'da daima iyi ve kötü insanlar olacaktır. Dünya'da cennet olmadığına veya olamayacağına katılmamakla birlikte, bunun vergilendirme ile nüfus kontrolü yaparak mümkün olacağını düşünmekteyim. Yani elbette bu yeterli olmazdı ama iyi bir başlangıç olurdu.
10:50 -LA BİLMİYORUZ OLUM İŞTE
o kadar iyi açıklamış ki kendini ahahahshah koptum
Teknoloji tasarım dersinden elon muska bağladığı yerde koptum shhsh
Abi çok alakasız biliyorum ama sen bıyık bıraksan Nietzsche'ye çok benzersin 😁😁Neyse bu şaka tabi. Elinize sağlık. Videolarınızın devamını bekliyorum. Bir de sizden ricam aşı, chemtrail, haarp, Neuralink ve çipler, Paris İklim Anlaşması ve transhümanizm konularıyla ilgili videolar da yapar mısınız?
- Düzelicez inşallah
+ 13:49
Hint mitolojisinden yunan mitolojisine alman efsanesine kadar bir cok unsurdan yatarlaniyor karl marks bu ozelligi beni cok etkiledi keske Avrupa'da oldugu gibi universitelerde marksist okul acilsaydi
video kapağındaki portreleri, proleter diye okuyan bir tek ben miyim?
❤
7:50 bence hikaye değil be abi ama güzel anlattın buraya kadar devam edelim bakalım ;)
Her videoda en az 1 tane Ali Koç olmazsa video keyif vermiyor.
daha detaylı marx videoları istiyoruz
www.youtube.com/@bsmkolektif
Sınıf ayrımı insanların fıtrat ve vasıflarındaki farklılıklardan kaynaklanıyor, hegemonya araçları ile de devamı sağlanıyor.
15:00 Sınıfları ortadan kaldırmak, insan fıtratındaki farklılıkları ortadan kaldırmayacağından sosyo-ekonomik hayatın düzenlenmesinde insanların fıtratları ve vasıflarındaki/kabiliyetlerindeki farklılıkları dikkate alan bir yapılanmaya gidilmesi gerekir.
Meritokratik bir toplum olması lazım. Örneğin, Cesur Yeni Dünya ve Gattaca.
Tersi bir betimlemeye örnek ise Harrison Bergeron isimli kısa öykü mesela.
Şöyle olabilir, herkese fıtratına uygun iş tahsis edilir, herkes eşit ücret alır. Onun üzerinde ilave ücret almak için, aynı iş kategorisindeki insanlar arasında yarış ya da rekabet düzenlenebilir, üst düzey başarı gösterenler, kendi kategorilerindeki kişilerden daha çok para/kredi ile ödüllendirilir.
Merak ettiğim Marx sınıfların yerine ne öneriyor?
Hayır işte sınıf ayrımı ondan kaynaklanmıyor üretim güçlerine sahip olmaktan kaynaklanıyor mesela sabancının çocuğu oldun senin de milyarder olman çok büyük bir ihtimal çünkü baba paran var hiçbir şey yapmasan bile o sana yeter eğer kârını büyütmek istiyorsan zaten tekel olan markayı alıp daha fazla üretici güç ve sermaye ihracı yapıcaksın bunları yapmak da çok vasıf gerektirmiyor ama bir proleterin çocuğu olarak doğarsan zengin olman neredeyse imkansız
@@efee5168 Herkes zengin olmak zorunda değil.
@@yeghor sermaye sahibi kısım ondan az sınıflar hakkindaki görüşün hatalı zaten sınıflı toplum ürün fazlası ile başlamıştı yani tamamen ekonomik bir olay kişinin vasıfına dayanmaz mesela hindistandaki kast sisteminde ne kadar vasıflı olursan olur bir yukarı çıkamazsın
@@efee5168 Türkiyede çıkıyorsun ama.
Vasıfsız insan yok. Herkesin bir vasfı var.
teşekkürler Ömer reis
Tarihsel materyalizmi biraz daha açmak gerekiyor bence. Tarihsel materyalizmin "tarihsel" kısmı videoda bahsedilen "tarihin bir akışı var ve sosyalizme doğru ilerliyor" şeklinde. Fakat materyalizm tarafını da açmak lazım. Marx a göre her şey materyaldir o yüzden doğal bir var oluştan bahsedemeyiz. Örneğin kapitalizm sınıf ilişkilerinin bir sonucudur ve daha iyi bir dünya için sınıf ilişkilerini yıkıp (devrim) herkesin eşit olduğu yeni bir başlangıç kurulmalı. Eğer sistem baştan eşit kurulursa sonuçları da mutlu bir toplum olacaktır diyor. Buna karşılık liberal ideolojide biz "doğal olan" adı altında yaratılıştan gelen değişmez unsurlardan bahsedildiğini görüyoruz. Yani doğa da kimse eşit değildir o yüzden rekabet sonucu eşitsizlik doğaldır deniyor. Bu da Marx ın sınıf ilişkileri yüzünden kapitalizm oluşuyor teorisine ters düşüyor çünkü liberaller eşitsizlik gibi unsurların doğal olduğunu yani materyalist bir bakış açısıyla şekillendirilemeyeceğini savunuyor. Bir başka deyişle sınıfsal ayrım insan doğasının bir parçasıdır liberal ideolojide
Esg gibi konusmus omer bu videoda
Abi incinmişsin koluna ne ettin?
Biz böyle soyvet eşitlik anlayışından bahsetmiyoruz biz maaşlar daha askâri bir yere gelsin diyoruz sosyâl demokratlar dan farkımız ise onlar patronlarının 8 yerine 11 saat çalış deyince napalım iş yok derler ama sosyalizime bunu yapamazlar ve totoriterliğide katılmıyorum ama anlatan abiye saygı duyuyorum video güzel.
Günde iki saat çalışınca insanlar delirirmiş.Bu kadar güzel anlat Marx ı,sonra gel sıç!!Neden delirsin?Yapılacak,yapılabilecek o kadar çok şey varki....
müsait olduğunuz bir gün eğitim sistemi ile ilgili konuşabilir misiniz
14:08 bahsedilen abi ve kitap nedir
Francis Fukuyama - The End of History and the Last Man (Tarihin Sonu ve Son İnsan)
Ama Fukuyama bile birçok eski fikrinde yanıldığını kabul edip eski fikirlerinden vazgeçmiş birisi. Kendisi zamanında Bush'u destekleyen eski bir Neo-Conservative (Yeni Muhafazakar) idi ama 2008'den sonra Neo-Conservative görüşten de vazgeçti ve hatta şimdi Republicanlara (Cumhuriyetçilere) karşı tavır alan bir figüre dönüştü. Bu adı geçen kitapta da Liberal Demokrasinin insanlığın son aşaması ve herkesin ideali olduğunu savunuyordu ve Soğuk Savaş sonrası dünuyada artık liberal demokrasi fikrinin yıkılamayacağını savunuyordu. Ama artık bu konuda da yanıldığını düşünüyor. Şu anda da zaten demokrasinin, özellikle de Trump döneminden sonra, ciddi derecede tehlike altında olduğunu savunan görüşte kitaplar yazıyor ve dünyanın birçok ülkesinde yükselen aşırı sağ popülizmden endişelendiğini belirtiyor. Yani kısacası, Fukuyama 90larda o kitabı yazarken oldukça hayalperest bir şekilde yazdı. 90larda dünya öyle toz pembe ve umut dolu gözüküyor olabilir ama 2020lerden bakınca artık o zaman savunduğu görüşler pek ikna edici gelmiyor açıkçası bana.
tesekkürler bilgi ve yorum için
Karl Marks askinda tek bir şey anlatıyor insan doğar yaşar ölür tekrar doğar böyle değişerek gider dünya bir döngüden ibarettir.basit üretim yeniden üretim tekniğini tüm bilim dalları yararlanabilir
Herkese yetenegine ihtiyacina gore diyen adama hala inatla ısrarla nasil esit olsun abi demeye doyamadınız.
Ömer in kanalı olucakmı
Marx dediğimiz zaman üretim ilişkileri aklımıza gelmesi gerekir . Üretim araçlarına sahip olanlar ile olmayanlar
Karl Marks in 18 yy bahsettiği İngiliz işçilerinin içtiği içki
Brendi, damıtılmış şaraptan üretilen yüksek dereceli (%40 ile %60 alkol yoğunluğuna sahip) alkollü içki. Üzümden yapılan şarabın yanı sıra mayalanmış başka meyvelerden, mesela elma ve kirazdan (örneğin Kirschwasser) da üretilir. Balon bardakta ikram edilen Brendi.
Çetin Altan'ın bir lafı vardı. Eğer gerçekten sebebini öğrenmek istiyorsan şu soruyu sor. "Parayı kim verdi? Neden verdi?"
sinifli toplumdan sinifsiza nasil evrilebiliriz diye konusurken muhabbet bi anda 'dovlet seni lada'ya mahkum ediyur''e bagliyor ya, gercekten cok tatlisiniz
Abi güzel videon elinize ağızınıza sağlık ta Bir sorum olacak Marks’ın hayal ettiği Adil toplum insanların aklına insanların hayatına uygun mu. ?
🎉
güzel ikili
Arkadaş "Din kitlelerin afyonudur." sözünü yanlış anlamış. Marx orada afyon benzetmesiyle, dini, toplumları uyuşturan bir hap gibi değil acılara direnmeyi engelleyen bir ağrı kesici olarak tanımlıyor. Ona göre bu ağrı kesici gerçek mutluluğa ulaşma önünde engel.
"Dinsel üzüntü, bir ölçüde gerçek üzüntünün dışavurumu ve bir başka ölçüde de gerçek üzüntüye karşı protesto oluyor. Din ezilen insanın içli ezgisini, kalpsiz bir dünyanın sıcaklığını, tinin dıştalandığı toplumsal koşulların tinini oluşturuyor. Din, halkın afyonunu oluşturuyor.
Halkın aldatıcı mutluluğunu olarak dini ortadan kaldırmak, halkın gerçek mutluluğunu istemek anlamına geliyor. "
Komünizm laikdir ,ama inanmak istiinanır .
Karl marx doğru söylüyor. Robotlar insan yerine geçecek. Ve öylede oluyor. Ben de bunu yazmıştım ama karl marxtan öğrenmem bu daha iyi oldu.
❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️
bardak güzelmiş satıyor musunuz :)
Kapanis mukemmel seviliyorsun kapitalist omer lol
ilker canikligilin elinden gelen her videosunda toplumdaki cahil ve magandaları eleştirip işin ucu sol maganda (yılmaz güney) gelince aslında iyi insandı savcıyı kafasından vurma olayına devlettende baskı görüyordu tarzı bir yumuştaması hakkında ne düşünüyorsunuz bundan ayrı olarak sanat camiasındaki terör sevicilik hakkında konuşursanız çok iyi olur
Some social democrat problems der geçerim .
karl marksi tanımıyoruz ulkemizde yasaktı ya da yasa disi orgutler kullanıyordu gerci kendi zamaninda da yasavdisi örgütler kullanmış yargilanmis her ne sebeple olursa olsun karl marks tanımaya gec kaldık
İyi şeyler ideolojisi
Yoo kıvanç tatlıtuğ'un yanında sen daha yakışıklısın 😅
Attığınız videoların bildirimleri gelmiyor bu arada, bunlar öldü mü diye kontrol etmem sayesinde video attığınızı anladım.
Merhaba, zil simgesine basıp kanal bildirimlerini açabilirsiniz.
@@49W yok o açık zaten
Ludwig Von Mises’i de bekliyoruz
Sovetler hec 1 zaman ABS-la reqabet ede bilecek seviyede olmuyub. Kosmosa raket buraxmaqla deyil, realliq basqa idi
Cibril 0’ bulduysa bende -‘ i buldum. -‘te bir sayı başlangıcı olsun, ör; -,0,1,2
Ekolojik kıyamet hakkinda ne dusunuyorsunuz. ?
goygoy
Eşitsizlik özgürlüktür bana göre. Bir birey kendi rızasıyla özgür olmamayı kabul edemez. Bundan dolayı her zaman eleştirel yaklaştım sosyalizme.
Karl Marksa kör bakmaya çalışırsak toplumsal siyasetten felsefeden uzak düşünürsek karşımıza kimya bilimi cikiyor maddenin yapısını değişimini etkileşimini anlatan bir bilim dalı kimya kimyanın ne olduğunu Karl Marksla öğrendim
Devlet=yönetim diye bir şey yok. Devletin olmaması yönetimin olmaması anlamına gelmez. Bir de, mesele diyalektiğin kullanılması meselesi.. Diyalektik mantık, formel mantığı ötesinde, doğru olanın araştırılmasını aşarak gerçek olanın araştırılmasına yönelir. Bilim ve Aydınlanma Akademisi'nin yayınladığı, "Karl Popper ve Yanlışlamacılığı" yazısını herkese tavsiye ederim.
Marx’ın zebra stor perde önünde anlatılmasının sınıfsal analizi 😂
laf ola beri gele :) yinede teşekkürler
Konuyu hiç anlamışsın kardeş saçmalamışsın git öğren bu konuları öyle konuş.
Bütün yollar Romaya çıkar denir ya.... doğrusu şudur :
Bütün yollar Marks'a çıkar!
Gerçek kapitalizm bu değillere de örnek verelim; 1.Besik tibuk 2.cem toker
Senin hocan kim
Muhtemelen yasalarda aynı davranmıyor derken belki bir sabancı torunu izliyodur diye düşünmüş heralde
Karl marks klasik ekonomiyi eleştiriyor eksiklerini gosteriyor oysa kladik ekonomiye ve merkantrlixme teşekkür etmeli onlar olmasaydi yani kapitalizm olmasaydi karl marksta belki olmazdi
Eğitim sistemini eleştiriyorsunuz ULAN BİZ PAMUĞA FASULYE EKTİK hehheeyyt hadi şimdi de eleştirin.
kimse marx peygamberi yalanlayamaz o bir kahindir o tanrının çocuğudur.
marxı okumayı düşünüyorum fakat türkçe yaparsam çok etkili olmayacağını düşünüyorum.
bu yüzden ingilizce öğrenim 2022inin sonuna kadar marxı anlamayı umuyorum bekle beni tanrım.
niçe peygamberde aynı şekilde ingilizce öğrenip önce ilk peygamber marrxı ardından son peygamber niçeyi okuyacağım sonra da mehdi olacağım.