▪︎hikaye fikir tamamen bana aittir ▪︎beğenir abone olur,birde yorum yaparsanız yalnız olmadığımı bilirim Hikaye >|Kasabanın Felçli Teğmeni Hekime Hanımla Yakınlaşır|< Jungkook_29 Hazel_27 • • • Yazar'dan Jk: Hanımlar,hanımlar. Sakin olun hepinize yeterim. Kahkahalarla tepki verdi Teğmen Jeon'un dönüşünü karşılayan kasaba halkı. Genci yaşlısı erkeği kadını demeden kapılara dökülüp etrafını sarmıştı. Kahvede okey oynayan dayılar da koşarak gelmişti Teğmen'in dönüşünü duyduğunda. Kasabanın gözdesiydi. Tüm anne babaların evladı olmuştu. Öksüzdü yetimdi. Oz anne babasını kaybedeli yıllar olmuştu ama o geçen yıllar arasında bir değil onlarca anneden şefkat sevgi ve değer görmüştü. Sempatikliği, savaşçı gözü kara oluşu gönülleri fethetmişti. Kasabadaki bekar kızların aşık olduğu hayallerini süslediği gençti Teğmen Jeon. Bu yolda bacaklarını kaybetmişti ama hiçbir şey onu durdurmaya yetmemişti. Memleketini onu seven insanları masumları korumaya yeminliydi. Bunun için yıllarca çalışıp okumuştu. Son nefesine kadar savaşacaktı. Bacaklarını kaybetmişti, bu saatten sonra gözünü korkutacak ne olabilirdi ki? Annelerin birkaçı kolları altında belini sararken diğerleri etrafındaydı. Teğmen Jeon her birine yanındaki askerin kolları arasında tuttuğu güllerden alıp vermişti. Kimisi dua ediyor kimisi hayatında ilk defa çiçek almanın mutluluğunu duygusallığını yaşıyordu. Çocukları ve bekar kızları da atlamadı. Bacaklarını saran demir cihazlarla ayakta durabilen üniformalı bedenine sarılmaya doyamıyorlar, sohbet edemeden duramıyorlardı. Teğmen her birini can kulağıyıla dinliyor özlemiş olduğu ortamın tadını çıkarıyordu. Görev için 7 ay kadar şehire inmişti. Şimdide kasabanın tekrardan başına geçecek olmanın mutluluğunu yaşıyordu. Tabi bu süre zarfında küçük yaralar almıştı bedenine. "Teğmen bana beyaz gül verdi! Hepinizinkinden farklı!" 5,6 yaşlarındaki küçük kız çocuğunun yamacında ki zıplayışını görünce gülümsemişti. Elini başına götürüp okşadı kırmızı tokalarla süslü saçlarına. Gerçek bir prenses gibi görünüyordu. Onun gözünde her çocuk güzeldi. Saçları için pamuk gibi diye geçirdi içinden,Teğmen'in nasırlı ellerine ilaç gibi gelmişti. Jk: Sadece prenseslere özel. Göz kırptığında kıkırdadı küçük kız. Kasaba halkı kendi arasında konuşmaya devam ederken gülen yüzünü kaldırdı Teğmen. Aradığı bedeni gördü o an. Kollarını birbirine bağlamış gülümseyerek onu seyreden hekime hanımıyla göz göze geldi. Anında içine doldu heyecanı. Parıldayan gözleri aşkla bakarken konuştu. Jk: Yolu açın Hanımlar. Görevimin başına geçme vakti geldi. Bedeninden ayrılarak yolu açtılar kasabalılar. Mutlulukla uğurladılar onu. Teğmen Jeon ise yanındaki askerin uzattığı koltuk altı deyneğini alıp yerleştirdi. Hemen ardından papatya buketini de alınca ardına takılan iki askeriyle ilerledi. Gözlerini hekime hanımdan ayırmazken yeni fark ediyordu ona adımladığını kadın. Kendisini sarsmıştı. Küçük kliniğinin tuğladan balkonunda ilerledi. Sonrada aşağı indi merdiven basamaklarından. Son iki basamağı inemeden Teğmen Jeon varmıştı yanına. Ağırlığını değneğe verdiğini görünce biraz ötede durdu askerlere baktı, o an Teğmen'in uzattığı papatya buketini görüp gülümsedi. Yavaştan kavrayarak aldığında ellerinin sıcaklığı değdi birbirine. Jk: Bunlar da sizin için. buketi göğsüne doğru çektiğinde birbirinden ayrıldı elleri. Önce papatyalar arasında duran mavi ve turuncu laleye baktı kadın. O an tekrardan duydu Teğmen Jeon'un sesini. Yüzünü kaldırıp basamaklar üzerinde durduğundan eşit boy görüntüleriyle karşısında duran bedenin gözlerine baktı, gülümsüyordu. Jk: Papatya seversin diye. Mavi lale gözlerin turuncu lale ise saçlarını temsil ediyor. Hazel: Teşekkür ederim Teğmen Jeon,çok naziksiniz. Jk: *sırıttı* Ne teşekkürü canım,estağfurullah. Hazel: Tatlı diliniz ve davranışlarınız her zaman kasabalıların kalbini çalmayı başarıyor. Jk: Peki sizin,kalbinizi çalabildim mi? Hazel: *güldü* Hala böyle çapkın mısınız? Jk: *utançla* Ne münasebet. ardında duran iki askerin kıkırtısı doldu Teğmen Jeon'un kulaklarına. Dönüp ters bakışı attı. Askerler eski yüz ifadesini alırken sessizce gülüyordu kadın. Kendinden ödün vermeyen tavrıyla tekrardan önüne dönüp boğazını temizledi Teğmen Jeon. Kadının gülen yüzüne, beyaz önlüğüyle eş değer beyaz tenine, iki yanında duran dalgalı doğal bakır rengindeki saçlarına, mavinin en koyu tonlarındaki gözlerine baktı. Ezberlediği her bir zerresini bu kadar yakından incelemek kalbini ilk günkü gibi çarpıtıyordu. Herkesin hayali kendisiyken onun hayali hekime hanımdı. Hazel: Bu arada,tedavinize kaldığımız yerden devam edelim mutlaka Teğmenim. İşe yaramış, ayaktasınız. yüzündeki ciddiyetiyle söze atılan kadına bir kez daha aşık olmuş gibiydi Teğmen Jeon. Ona Teğmenim diye hitap etmesi kalbini titretmişti. Yoğun duygular yaşıyordu içinde. Dışa vurduğu sadece bir kısmıydı. Bekletmeden yanıtladı. Jk: Sayenizde,yatağa bağlı olan hayattan kurtardınız beni. Şimdi deyneklerle de olsa ayakta durabiliyorum. Görevimin başındayım. Hazel: *gülümsedi* Siz buradaki insanlar için çok değerlisiniz. Hem onların duası hemde tedaviler bir gün sizi tamamen sağlığınıza kavuşturacaktır. Bunun için elimden geleni yapacağım. Jk: *hayranlıkla seyretti sadece* Hazel: Tekrardan teşekkür ederim, çiçekler ve ince düşünceniz için. Görevinizden alıkoymayayım sizi. Jk: Sorun değil,deniz gözlerinizde boğulsamda sorun değil.. Hazel: *kıkırdadı* Jk: *kendisini sarsmıştı* Ben gideyim o halde. Onu gülümseyerek onaylayan kadından uzaklaşıp peşine takılan askerlerle kasabadaki karargahına geçti Teğmen Jeon. Değnekleri kenara bırakıp masa başına askerlerin yardımıyla yerleşmişti. Belinden aşağısını hissetmiyordu belki ama, otururken, ardına yaslanırken,gözlerini kapatırken evinde gibi huzurlu hissetmişti. Sırtına saplanan hain kurşunu bundan iki yıl önce omuriliğini parçalamış felç bırakmıştı Teğmen Jeon'u. Genç yaşta bacaklarından olmuştu. O günden sonra yatağa bağlanmıştı. Taki kasabaya tahini alınan hekime hanım tarafından tedavi görünceye dek. Bundan 7 ay öncesinde de ayağa kalkmış görevinin başına geçmişti. ... Jk: Kınalı saçlarına yandığım,ne çok seviyorum deniz gözlerinde boğulmayı. Gözleri kapalı yarım ağız sırıtırken Teğmen Jeon'un kulaklarını tekrardan kıkırtılar doldurdu. Kendine gelip doğrulduğunda kaşları çatılmıştı gülmeyi kesen askerlere bakarken. Jk: Laubalilik istemez,çıkın dışarı. "Emredersiniz." saygıyla eğilip kapı önüne çıktılar. Şimdi yanlızdı Teğmen Jeon. Aptal aşıklar gibi sırıtmayı bırakmıştı, önündeki evrakları aldı eline. ... *12:30* Saat gece yarısını geçiyordu. Hekime hanım kliniğinin kapısını kilitleyerek üzerine ceketini giydiğinde basamakları inmişti. Gözleri çaprazında duran karargahın hala daha yanan ışıklarındaydı. O an kasaba muhtarının içeriden çıktığını gördü. Gidip gitmemek arasında kaldı. Rahatsız etmek istemiyordu bir yandan da merak ediyordu. Acıkmış mıdır diye geçirdi içinden. Dayanamayıp gittiğinde kendisini kapıda buldu. Askerler Teğmen Jeon'a geldiğini bildirirken bekledi. "Teğmen sizi bekliyor." Hazel: Teşekkür ederim. Yavaştan içeriye geçti kadın. Onu gülümseyerek karşılayan masa başındaki Teğmen Jeon'a saygısızlık olmaması için kapattı kapıyı. Masaya yaklaşınca söze atıldı. Hazel: Bir şeyler yediniz mi diye sormaya geldim. Eve geçiyordum, sizin için pişirebilirim hemen? Jk: *gülümsüyordu* Düşünmeniz ne hoş, ama teşekkür ederiz. Sağolsunlar sıcacık yemeklerinden iki tas bize de ayırmışlar. Getirdiler, yedik. Hazel: Afiyet olsun. Ben gideyim o halde,iyi görevler. ardına dönüp kapıya ulaştığında kulaklarını dolduran sözle olduğu yerde durdu kadın. Jk: Hazel. İlk defa adıyla seslenmesinin garip hissiyatını üzerinden atamazken duyduğu adım sesleriyle tekrardan ardına döndü kadın. Kolundaki deyneğiyle adımlayan Teğmenle göz göze geldi. Avucundaki kapı kolunu bıraktığında burunun dibindeki üniformalı bedenin karşısında hareket etmeden bekledi. İçerinin sessizliği,loş ışığı ve havasızlığı germişti kadını. Kasabadaki tüm evlerde olduğu gibi eski bir karargahtı. Fakir aile çocuğu olan zorluklarla okuyan Teğmen Jeon varlıklı üst düzey okullarda okumuş yeni yeni köy hayatına görevi için alışan genç hekime hanıma sevdalıydı. Kalbine ilk gördüğü andan bu yana söz geçiremiyordu. Bir tek,bakarken boğulduğum dediği deniz gözlere yenilmişti. Şimdi o gözlere daha yakından bakıyordu. Doğal saçlarına uzanıp dokundu. Dalgasını avucuna alıp baş parmağıyla ince ipeksi tellerini sevdi. Deniz gözlü dediği kadın ise çarpan kalbiyle gözlerini ayırmadı Teğmen Jeon'dan. Ona ne yaptığını sormadı. Dokunmasına karşı çıkmadı. Jk: Seni tanımlayan bir iltifat yok dilimde. Çok güzelsin demek anlamsız kalır,bunu biliyorum sadece. İlk defa Teğmen Jeon'dan utançla kaçırmıştı gözlerini hekime hanım. Şimdiye dek ondan aldığı yüzlerce iltifat dahi bu denli utandırmamıştı. Ne diyeceğini ne yapacağını bilemedi. Gözlerini gözleri hariç her yerde gezdirdi. ... Devamı altta
Devamııı Jk: Bu gece benimle ilgilenir misiniz hekime hanım. Eski günlerdeki gibi? Yüzünü kaldırdı kadın. Gözlerine baktı Teğmen Jeon'un. Saçlarına dokunan elini uzaklaştırdığını gördüğü an söze atıldı. Hazel: Sorun nedir,yaralı mısınız? Jk: *gülümsedi* Yaralıyım. Yavaş hareketleriyle koltuğuna ilerleyen Teğmeni seyretti. Sözlerini dinledi. Jk: Yaralı olan tek yer bedenim değil,kalbimde yaralı hekime hanım. zorlukla ceketini giydiğini görünce yanına gitmişti. Sözlerini es geçti. Yüzünde endişe vardı. Hazel: Yaranız tam olarak nerenizde? Ona göre hareket edeceğim. ona döndüğünü gördü ve gözlerini bedeninde gezdirdi. Teğmen Jeon'un ise bu endişeli tavırları hoşuna gitmiş sırıtıyordu. Kollarına geçirdiği ceketini omuzlarına yerleştirdi. Yaslandığı masadan koluna yerleştirdiği deyneğin desteğiyle ayrılıp ayakta dik tuttu bedenini. Ona garip bakan mavi gözleri seyretti. Hazel: Konuşacak mısınız? Sırıtmayı da bırakın,derhal! Jk: *kaşları havalandı* Bana emir mi veriyorsunuz? Hazel: Evet öyle yapıyorum. Çünkü şuan Teğmen rütbesine sahip bir askerden daha çok serseri gibi hareket ediyorsunuz. Jk: Buna hakkım var diye düşünüyorum. Sonuçta bende bir insanım. Hazel: Artık tedavinizle veya yaralarınızla ilgilenecek başka bir hekim aramalısınız o halde. Jk: *güldü* Sözünüzden bu denli hızlı dönmenizi beklemiyordum hekime hanım. Hem benimle ilgilenmeye mecbursunuz. Teğmen'e serseri gibi hareketler etmenin cezası vardır. Hazel: Görev başında olan bir hekimi oyalamakta suçtur. Jk: Hakaretden öte değildir suçu. Kanunlar söylüyor, araştırmanızı öneririm. Hazel: *göz devirdi* İnanılmaz birisiniz. Jk: *gülümsedi* Önden buyurun. Elini kapıya yöneltti Teğmen Jeon. Öncelik verdi. Çıkmadan önce gülümseyen kadını gözden kaçırmadı tabiki. Çokça hoşuna gitti gülümsemesi. ... *01:00* Kliniğinden getirdiği kutuyu içeriye geçerek kenara bıraktı kadın. Şimdi de yatakta oturan Teğmen Jeon'un yanına gitti. Bahsettiğine göre kolunda sargısı yenilenecek yarası vardı. Ona göre gerekli olan malzemeleri getirmişti. İçinde oldukları tek odalı eski ev karargaha yakın olan Teğmen'in eviydi. Şimdi ise bahsettiği kolundaki yaraya bakacaktı. Hazel: Üzerinizdekileri çıkarabilecek misiniz? Yoksa yardım edeyim mi? Jk: Siz yine de yardım edin,hekime hanım. Onu onayladığında kollarından ceketini sıyırmaya yeltenen Teğmene yardım etti. Çıkarıp kenara bıraktı kadın. Oturan bedenine eğildiğinde üniformasının kalın yeleğini çıkardı. Defalarca yaralarını sardığı Teğmen'in bedenini çok kez görmüştü. Şuan yarasına odaklıydı her zaman olduğu gibi. Teğmen Jeon için aynı şeyleri söylemek mümkün değildi, kadının uzun dalgalı saçları eğilmesinden dolayı yüzüne çarpıyordu. Kokusunu sinmekten kendini alamadı. Özlemişti onu yakınında hissetmeyi kokusunu sinmeyi. Üstü tamamen soyunduğunda kadının kolundaki kanı kurumuş sargı bezini çıkardığını gördü. O kadar yüzüne odaklıydı ki acısını hissetmemişti. Belkide kadının ellerinden ölüm dahi acı yaşatmazdı ona. Hazel: *fısıldadı* Sözümden döndüğüm yok Teğmenim, elimden geleni yapacağım. Jk: *gülümsedi* Biliyorum. saniyelik gülümseyen Teğmen'e baktı kadın, karşılık verip gülümsedi. Doğrularak kutu içerisindeki temiz sargı bezi ve makası yatağın üzerine bıraktı. Serumla ıslatılmış steril gazlı bezi eline aldığında tekrardan yanına geçerek oturdu bu sefer. Daha dikkatli olmak için yarasına yaklaştı. Kuruyan kanları temizlerken konuştu birkez daha. Hazel: Kurşun kemiğinize denk gelseydi eğer,belkide.. Gecenin karanlığında içeriyi aydınlatan köşede duvara asılı gaz lambası ve ay ışığıydı. Gözlerini yamacında oturan kadının yüzüne çevirdi. Yarayı temizleyen eli duraksadığında göz göze olduğu Teğmen'i dinledi kadın. Jk: Gün gelir kolumu gün gelir hayatımı kaybederim. Kalbim yaşadığı sürece tek kolumla da hayata tutunur görevimin başında olurum. Ölürsekte kader,kimse sonsuza kadar hayatta kalmayacak. Haksız mıyım hekime hanım? Hazel: *yutkundu* Hayatımda sizin kadar görevine ve milletine değer veren birini görmedim. Sonsuza kadar yaşamanızı çok isterdim Teğmenim, ölümsüz olmanızı.. sesi titredi sanki hekime hanımın. Kendisini hızla toparlama ihtiyacı duydu. Bu yüzden gözlerini kaçırıp yarayı temizlemeye devam etti. Teğmen Jeon'un gözlerini üzerinde hissediyordu ama tepki vermedi. Elindeki kirlenen bezi ayaklanıp kenara bıraktığında makasla sargı bezinin paketini açtı. Bi anlığına Teğmen'in gülümseyen yüzünü gördü, ama odağını oldukça yarasına vermeye çalıştı. Sargısını dikkatle sarmaya başlarken sesi dolu kulaklarına. Jk: Size daha önce itirafta bulunmuş muydum? Hazel: Ne itirafı? beklemeden yanıtladı. Ama karşılık alamadı Teğmen'den. Gülümsediğini görüyordu sadece. Sargısını hallettiğinde doğrulup yüzüne baktı. Göze göze geldiklerinde yanıt aldı kadın. Jk: Size olan duygularımın. Hazel: *gülümsedi* Bunu itiraf etmenize gerek yok Teğmenim. Elindekileri kutuya yerleştirmeye başladı. Teğmen Jeon'dan ve duygularından hiçbir zaman kaçmıyordu. Kaçmamıştı kadın. Sadece yanlış anlaşılmak istemiyordu. Şuan bile gitmesi gerekiyordu. Teğmen'in olduğu gibi kendiside henüz bekardı. Burada kalmak ne kadar doğru karşılanırdı ki? Jk: Aşık olmak,sevmek suç mudur. Hata mıdır sizce? Elindekileri bırakıp ardına döndü. Teğmen'in yoğun bakan gözlerini gördü o an kadın. Birkaç adım yaklaştı yanına söze atılmadan önce. Hazel: Ne suç nede hata Teğmenim. Sevmek aşık olmak bu duyguları yaşamak çok güzel. Jk: O zaman,imkansız mıyız? Hazel: İmkansız diye bir şeyde yoktur. Eğer İmkansız olsaydı doktorların ömür boyu yatağa bağlı yaşayacağınızı,ayağa kalkmanızın mucize olacağını söylemesi doğru olurdu. *gülümsedi* Ayaktasınız, imkansız değildi, mucizelere de gerek yoktu. Teğmen'in eline uzandığını görünce yaklaştı tutması için. Önce sol elini ardından sağ elini verdi. Sıkıca sardığını hissedince kalbi ısındı kadının. Teğmen'in nasırlarla dolu pürüzlü soğuk ellerini sıcacık ve yumuşacık elleriyle ısıtmıştı. Birinin kalbi ısınırken diğerinin teni ısındı. Gözlerinin içi gülüyordu Teğmen Jeon'un. Eğildiğinde avuçları arasındaki ellere bastırdı dudaklarını. Bu anın hiç bitmemesini diledi kadın. O an yüzünü kaldıran Teğmen'in gözlerine dolu gözleriyle baktı. Jk: Yanlızlığımın son bulmasını o kadar çok istiyorum ki. Birlikte uyuyup birlikte uyanacağım bir eşimin, hayat arkadaşımın olması hayalini kuruyorum. Diz dize yemek yemek,aile olmak. Ölmeden önce tüm bunları yaşamak istiyorum. Benimle eşim olarak yakından ilgilenecek her şeyi utanmadan sıkılmadan paylaşabileceğim bir eşimin olması hayalim. Hazel: Teğmenim.. Jk: Bırak bir günümüzü değil her günümüzü birlikte bu dört duvar arasında yaşayalım. Bırak da sadece biz varmışız gibi yaşayalım. Birbirlerinden ayrıldı elleri. Oanda Teğmen karşısındaki kadının belini sardı. Karşılık aldığını yüzünde hissettiği ellerden anladığında kalbi hissetti varlığını. Kadının bedenini dermansız dizlerine oturttu yavaştan. Gözler hiç susmazken sözler araya girdi. Hazel: Hiçbir şey söylemeyeceğim Teğmenim. Ama şunu bilin ki sizin hayalinizi gerçekleştirmekte benim hayalim. bundan sonrasında bedenleri konuşacaktı. Geriye doğru kayan Teğmen'e yardım edip uzandırdı hekime hanım. Dizleri üzerine yatağa çıktığında sırt üstü uzanan Teğmen'in elini belinde, kalçasında, bacaklarında hissetti. Ona dokunması nefesini titretmişti. Ellerini karşılık verip çıplak göğsünde gezdirdi. Teğmen Jeon'un eli uzun beyaz kıyafetinin altına kaydığında kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Jk: Kucağıma otur. Tek bir cümle duyuldu. Kadın ise bacaklarını ayırarak sadece çıplak göğsü aldığı nefeslerle hareket eden Teğmen'in kasıklarına taraf oturdu. Elleri tutunduğu göğsünden destek alıyordu. Ama Teğmen Jeon onu tuttuğu bacağından kaydırarak göğsüne oturttu. Şuan kadının sadece iç çamaşırıyla olan kadınlığı eteğinin altından çıplak göğsündeydi. Onu hissetmek, dokunmak şanslı hissettirdi Teğmen'i. Eli kadının eteğinin altında gezerken utangaç bakışlarını gördü. Jk: Kaçırma gözlerini. Hazel: Elimde değil. Hem ağır olmalıyım.. Jk: *gülümsedi* Senin yükün bana ilaç gibi geldi. Şimdi bırak tadın da dermanı olsun. Kadının iç çamaşırını çıkarmasına yardım etti. Elleri artık tamamen eteğin altındaki çıplak kalçalardaydı. Yüzüne taraf yavaştan oturttuğunda dudaklarında hissetti kadını. Titrek nefesler doldu kulaklarına ama o şimdiden bağımlısı olduğu vanilya tadına gözleri kapalı baktı. Önce öptü, ardından sıcacık dilini üzerinde gezdirip tadını aldı. Sonrada emerek dudakları arasına hapsetti. Kadın dağılmıştı. Tutunacak yer arıyordu elleri. Nefes alamaz olmuştu. Kadınlığını nazikçe dudakları arasında tutan Teğmene bakmak istedi. Ama eteğinin altında kalmıştı Teğmen Jeon'un yüzü. Hekime hanım bacaklarının titremesine engel olamadığında dayanamayıp saçlarına tutundu. Hazel: Ahhh,teğmenim.. titrek nefeslerine engel olamadı. Dudaklarından kaçtı sözleri. Teğmen Jeon ise tepki vermeden bağımlısı olduğu tadı tatmaya devam etti. Şuan tek istediği hekime hanımını incitmeden zevke getirmekti,tatmaktı. ... Devamı altta
Devamı *08:40* "Dün gece hekime hanım Teğmenle kalmış diyorlar. Ay bunlar kesin olmuştur ya." "Hiii,Birlikte mi olmuşlar?" "Bilmem, gece boyunca napacaklar başka, olmuş bunlar." " *koştu* Düğün var düğün!" "Kim evleniyor kız?" "Teğmenle hekime hanım işte,evleniyorlar. Yupii!" "Hadi hayırlısı!" " *elindeki tesbihi salladı* İkisininde gönlü var birbirinde, olmuşlarsa olmuşlar, Teğmen'in kulağına gitmesin bu konuştuklarınız,dağılın hadi." ... Dışarıda olanlardan habersiz Teğmen Jeon'un koynunda uyuyordu hekime hanım, seyredildiğinden de haberi yoktu. Ama biranda çıplak belindeki hissiyatla yerinden sıçramıştı. Hazel: Hiii.. Jk: Sakin,benim hekime hanımım. Açıkta olan göğüslerini fark ettiğinde uyku sersemliğiyle hızla kendini tekrardan Teğmen'in kucağına bırakmıştı, utançla hareket etmeden durdu, gecesinde yaşananlardan daha da utanç verici olacağını tahmin etmemişti sabahında yüz yüze bakmanın. Onu tebessümle seyreden Teğmenin elleri saçlarında gezdi, konuşmaması için gözlerini sıkıp içinden dua etti kadın, yüzünü kaldırıp göze göze gelebilir miydi bundan sonra onu dahi bilemedi,ömür boyu uyuyabilirdi utançtan. Jk: *gülümsüyordu* Benim için sorun olmaz, sonsuza kadar göğsümde uyuman. Kulaklarına doldu sözler,olabildiğince daha da çarptı kalbi, gelen cesaretle konuştu kendiside. Hazel: Kliniği şimdiye açmam gerekirdi. Jk: Benim de görevimin başında olmam gerekirdi, ama tek gecede varlığımı unutturdun, kopardın beni bu dünyadan,cenneti yaşatın. Hazel: *yutkundu* Teğmenim.. Jk: Söyle,deniz gözlerinde boğulduğum kadın,söyle. Hazel: Kasabalılar,öğrenmiş midir birlikte kaldığımızı? Jk: Öğrenseler ne olur,bizim hayatımız. Hazel: *gülümsedi* Öyle tabi,ama söz çıksın istemem. Jk: Şimdi bunları konuşmak doğru olmaz,bu güzel sabahın tadını çıkarmak,ileride seninle uyanacağım sabahların hayalini kurmak isterim. Huzurla Teğmene sokuldu kadın,onu sıkıca saran kollarda ömür boyu yaşamak istedi,yüzünü yavaştan kaldırdığında Teğmen'in dudakları alnına yaslandı o an,gözlerini kapattı. Onları ayıracak tek şeyin ölüm olacağı gerçeği kalbine işlendi Kadının. Mutluluklarının sadece birkaç gün süreceğini, kurdukları hayallerin Teğmen'in şehit olmasıyla yarım kalacağını,bunu hissedeceğini nerden bilebilirdi ki.. ... THE END Teğmenlik görevi hakkında hiçbir bilgim yok sadece hayalimde ve kafamda kurguladığım gibi yazdım,ve elimden geldiğince farklı konuları ele almaya çalışıyorum umarım hak ettiği değeri görür kurgu, aksi halde kurgu yazma isteğim ölüyor. Söyleyeceklerim bu kadardı teşekkür. Beğenip abone olmayı en önemlisi yorum yapmayı unutmayın~♡~
Savaş zamanı aşk yaşamışlar gibiydi. Öyle olunca boyle oluyor yarım kalıyor hep şehit oldukları için🥺 ellerine sağlıkk mükemmel ve profesyonelceydi her zamanki gibii💗🎀
Aslında kurguyu eski tarihlere göre uyarladım, yani tarihi yıllarda çok fazla savaş falan olur ya, Felçli bir Teğmen görev başında en fazla ne kadar süre yaşayabilir ki o düşünceyle böyle bi son yazdım. İlla ki savaşta şehit olur yani, gelecek planları ne kadar sürebilir. Böyle düşünüp yazdım
@@mydarkworlded_ Sen nasıl yazarsan yaz. ben öyle hayal etmedim ama. Zaten ders, snav stresi falan derken biraz vakit ayırıp mutlu mutlu kurgu izlemek istiyoruz onunda sonu böyle ölümle bitiyor. Abi nolur bizi de düşünün ya, okuyucuları da düşünün!! Ama kurgu çok güzeldi tebrik ederim :)))
@@mydarkworlded_ kanka ben kurgu kanalı bulamıyom ya hepsi cringe kurgular. Bi senin kanalını seviyorum sen de zaten 10 yılda bir kurgu atıyorsun sonu da böyle bitiyor. E napalım yani ağlayalım mı??
Mukemmel ama çok boş biraktin burayi 😢 birdaha mesafe çok acilmasin onun dişinda sen mukemmelsin hikayen mukemmel konu harika ❤❤ Ya şey zihinsel engeli ve birtane bakıcisi vardi lehi onu sen yazdin dimi
@@mokita.m Teşekkür ederim hayatım inan asla ilk zamanlar olduğu gibi yazma isteğim yok sadece okurlarım için uğraşıp yazıyorum,yani okuyucum olmasa kurgu yazmaya vakit harcamam asla.
▪︎hikaye fikir tamamen bana aittir
▪︎beğenir abone olur,birde yorum yaparsanız yalnız olmadığımı bilirim
Hikaye
>|Kasabanın Felçli Teğmeni Hekime Hanımla Yakınlaşır|<
Jungkook_29
Hazel_27
•
•
•
Yazar'dan
Jk: Hanımlar,hanımlar. Sakin olun hepinize yeterim.
Kahkahalarla tepki verdi Teğmen Jeon'un dönüşünü karşılayan kasaba halkı. Genci yaşlısı erkeği kadını demeden kapılara dökülüp etrafını sarmıştı. Kahvede okey oynayan dayılar da koşarak gelmişti Teğmen'in dönüşünü duyduğunda. Kasabanın gözdesiydi. Tüm anne babaların evladı olmuştu. Öksüzdü yetimdi. Oz anne babasını kaybedeli yıllar olmuştu ama o geçen yıllar arasında bir değil onlarca anneden şefkat sevgi ve değer görmüştü. Sempatikliği, savaşçı gözü kara oluşu gönülleri fethetmişti. Kasabadaki bekar kızların aşık olduğu hayallerini süslediği gençti Teğmen Jeon. Bu yolda bacaklarını kaybetmişti ama hiçbir şey onu durdurmaya yetmemişti. Memleketini onu seven insanları masumları korumaya yeminliydi. Bunun için yıllarca çalışıp okumuştu. Son nefesine kadar savaşacaktı. Bacaklarını kaybetmişti, bu saatten sonra gözünü korkutacak ne olabilirdi ki?
Annelerin birkaçı kolları altında belini sararken diğerleri etrafındaydı. Teğmen Jeon her birine yanındaki askerin kolları arasında tuttuğu güllerden alıp vermişti. Kimisi dua ediyor kimisi hayatında ilk defa çiçek almanın mutluluğunu duygusallığını yaşıyordu. Çocukları ve bekar kızları da atlamadı.
Bacaklarını saran demir cihazlarla ayakta durabilen üniformalı bedenine sarılmaya doyamıyorlar, sohbet edemeden duramıyorlardı. Teğmen her birini can kulağıyıla dinliyor özlemiş olduğu ortamın tadını çıkarıyordu. Görev için 7 ay kadar şehire inmişti. Şimdide kasabanın tekrardan başına geçecek olmanın mutluluğunu yaşıyordu. Tabi bu süre zarfında küçük yaralar almıştı bedenine.
"Teğmen bana beyaz gül verdi! Hepinizinkinden farklı!"
5,6 yaşlarındaki küçük kız çocuğunun yamacında ki zıplayışını görünce gülümsemişti. Elini başına götürüp okşadı kırmızı tokalarla süslü saçlarına. Gerçek bir prenses gibi görünüyordu. Onun gözünde her çocuk güzeldi. Saçları için pamuk gibi diye geçirdi içinden,Teğmen'in nasırlı ellerine ilaç gibi gelmişti.
Jk: Sadece prenseslere özel.
Göz kırptığında kıkırdadı küçük kız. Kasaba halkı kendi arasında konuşmaya devam ederken gülen yüzünü kaldırdı Teğmen. Aradığı bedeni gördü o an. Kollarını birbirine bağlamış gülümseyerek onu seyreden hekime hanımıyla göz göze geldi. Anında içine doldu heyecanı. Parıldayan gözleri aşkla bakarken konuştu.
Jk: Yolu açın Hanımlar. Görevimin başına geçme vakti geldi.
Bedeninden ayrılarak yolu açtılar kasabalılar. Mutlulukla uğurladılar onu. Teğmen Jeon ise yanındaki askerin uzattığı koltuk altı deyneğini alıp yerleştirdi. Hemen ardından papatya buketini de alınca ardına takılan iki askeriyle ilerledi. Gözlerini hekime hanımdan ayırmazken yeni fark ediyordu ona adımladığını kadın. Kendisini sarsmıştı. Küçük kliniğinin tuğladan balkonunda ilerledi. Sonrada aşağı indi merdiven basamaklarından. Son iki basamağı inemeden Teğmen Jeon varmıştı yanına. Ağırlığını değneğe verdiğini görünce biraz ötede durdu askerlere baktı, o an Teğmen'in uzattığı papatya buketini görüp gülümsedi. Yavaştan kavrayarak aldığında ellerinin sıcaklığı değdi birbirine.
Jk: Bunlar da sizin için.
buketi göğsüne doğru çektiğinde birbirinden ayrıldı elleri. Önce papatyalar arasında duran mavi ve turuncu laleye baktı kadın. O an tekrardan duydu Teğmen Jeon'un sesini. Yüzünü kaldırıp basamaklar üzerinde durduğundan eşit boy görüntüleriyle karşısında duran bedenin gözlerine baktı, gülümsüyordu.
Jk: Papatya seversin diye. Mavi lale gözlerin turuncu lale ise saçlarını temsil ediyor.
Hazel: Teşekkür ederim Teğmen Jeon,çok naziksiniz.
Jk: *sırıttı* Ne teşekkürü canım,estağfurullah.
Hazel: Tatlı diliniz ve davranışlarınız her zaman kasabalıların kalbini çalmayı başarıyor.
Jk: Peki sizin,kalbinizi çalabildim mi?
Hazel: *güldü* Hala böyle çapkın mısınız?
Jk: *utançla* Ne münasebet.
ardında duran iki askerin kıkırtısı doldu Teğmen Jeon'un kulaklarına. Dönüp ters bakışı attı. Askerler eski yüz ifadesini alırken sessizce gülüyordu kadın. Kendinden ödün vermeyen tavrıyla tekrardan önüne dönüp boğazını temizledi Teğmen Jeon. Kadının gülen yüzüne, beyaz önlüğüyle eş değer beyaz tenine, iki yanında duran dalgalı doğal bakır rengindeki saçlarına, mavinin en koyu tonlarındaki gözlerine baktı. Ezberlediği her bir zerresini bu kadar yakından incelemek kalbini ilk günkü gibi çarpıtıyordu. Herkesin hayali kendisiyken onun hayali hekime hanımdı.
Hazel: Bu arada,tedavinize kaldığımız yerden devam edelim mutlaka Teğmenim. İşe yaramış, ayaktasınız.
yüzündeki ciddiyetiyle söze atılan kadına bir kez daha aşık olmuş gibiydi Teğmen Jeon. Ona Teğmenim diye hitap etmesi kalbini titretmişti. Yoğun duygular yaşıyordu içinde. Dışa vurduğu sadece bir kısmıydı. Bekletmeden yanıtladı.
Jk: Sayenizde,yatağa bağlı olan hayattan kurtardınız beni. Şimdi deyneklerle de olsa ayakta durabiliyorum. Görevimin başındayım.
Hazel: *gülümsedi* Siz buradaki insanlar için çok değerlisiniz. Hem onların duası hemde tedaviler bir gün sizi tamamen sağlığınıza kavuşturacaktır. Bunun için elimden geleni yapacağım.
Jk: *hayranlıkla seyretti sadece*
Hazel: Tekrardan teşekkür ederim, çiçekler ve ince düşünceniz için. Görevinizden alıkoymayayım sizi.
Jk: Sorun değil,deniz gözlerinizde boğulsamda sorun değil..
Hazel: *kıkırdadı*
Jk: *kendisini sarsmıştı* Ben gideyim o halde.
Onu gülümseyerek onaylayan kadından uzaklaşıp peşine takılan askerlerle kasabadaki karargahına geçti Teğmen Jeon. Değnekleri kenara bırakıp masa başına askerlerin yardımıyla yerleşmişti. Belinden aşağısını hissetmiyordu belki ama, otururken, ardına yaslanırken,gözlerini kapatırken evinde gibi huzurlu hissetmişti. Sırtına saplanan hain kurşunu bundan iki yıl önce omuriliğini parçalamış felç bırakmıştı Teğmen Jeon'u. Genç yaşta bacaklarından olmuştu. O günden sonra yatağa bağlanmıştı. Taki kasabaya tahini alınan hekime hanım tarafından tedavi görünceye dek. Bundan 7 ay öncesinde de ayağa kalkmış görevinin başına geçmişti.
...
Jk: Kınalı saçlarına yandığım,ne çok seviyorum deniz gözlerinde boğulmayı.
Gözleri kapalı yarım ağız sırıtırken Teğmen Jeon'un kulaklarını tekrardan kıkırtılar doldurdu. Kendine gelip doğrulduğunda kaşları çatılmıştı gülmeyi kesen askerlere bakarken.
Jk: Laubalilik istemez,çıkın dışarı.
"Emredersiniz."
saygıyla eğilip kapı önüne çıktılar. Şimdi yanlızdı Teğmen Jeon. Aptal aşıklar gibi sırıtmayı bırakmıştı, önündeki evrakları aldı eline.
...
*12:30*
Saat gece yarısını geçiyordu. Hekime hanım kliniğinin kapısını kilitleyerek üzerine ceketini giydiğinde basamakları inmişti. Gözleri çaprazında duran karargahın hala daha yanan ışıklarındaydı. O an kasaba muhtarının içeriden çıktığını gördü. Gidip gitmemek arasında kaldı. Rahatsız etmek istemiyordu bir yandan da merak ediyordu. Acıkmış mıdır diye geçirdi içinden. Dayanamayıp gittiğinde kendisini kapıda buldu. Askerler Teğmen Jeon'a geldiğini bildirirken bekledi.
"Teğmen sizi bekliyor."
Hazel: Teşekkür ederim.
Yavaştan içeriye geçti kadın. Onu gülümseyerek karşılayan masa başındaki Teğmen Jeon'a saygısızlık olmaması için kapattı kapıyı. Masaya yaklaşınca söze atıldı.
Hazel: Bir şeyler yediniz mi diye sormaya geldim. Eve geçiyordum, sizin için pişirebilirim hemen?
Jk: *gülümsüyordu* Düşünmeniz ne hoş, ama teşekkür ederiz. Sağolsunlar sıcacık yemeklerinden iki tas bize de ayırmışlar. Getirdiler, yedik.
Hazel: Afiyet olsun. Ben gideyim o halde,iyi görevler.
ardına dönüp kapıya ulaştığında kulaklarını dolduran sözle olduğu yerde durdu kadın.
Jk: Hazel.
İlk defa adıyla seslenmesinin garip hissiyatını üzerinden atamazken duyduğu adım sesleriyle tekrardan ardına döndü kadın. Kolundaki deyneğiyle adımlayan Teğmenle göz göze geldi. Avucundaki kapı kolunu bıraktığında burunun dibindeki üniformalı bedenin karşısında hareket etmeden bekledi. İçerinin sessizliği,loş ışığı ve havasızlığı germişti kadını. Kasabadaki tüm evlerde olduğu gibi eski bir karargahtı. Fakir aile çocuğu olan zorluklarla okuyan Teğmen Jeon varlıklı üst düzey okullarda okumuş yeni yeni köy hayatına görevi için alışan genç hekime hanıma sevdalıydı. Kalbine ilk gördüğü andan bu yana söz geçiremiyordu. Bir tek,bakarken boğulduğum dediği deniz gözlere yenilmişti.
Şimdi o gözlere daha yakından bakıyordu. Doğal saçlarına uzanıp dokundu. Dalgasını avucuna alıp baş parmağıyla ince ipeksi tellerini sevdi. Deniz gözlü dediği kadın ise çarpan kalbiyle gözlerini ayırmadı Teğmen Jeon'dan. Ona ne yaptığını sormadı. Dokunmasına karşı çıkmadı.
Jk: Seni tanımlayan bir iltifat yok dilimde. Çok güzelsin demek anlamsız kalır,bunu biliyorum sadece.
İlk defa Teğmen Jeon'dan utançla kaçırmıştı gözlerini hekime hanım. Şimdiye dek ondan aldığı yüzlerce iltifat dahi bu denli utandırmamıştı. Ne diyeceğini ne yapacağını bilemedi. Gözlerini gözleri hariç her yerde gezdirdi.
...
Devamı altta
Devamııı
Jk: Bu gece benimle ilgilenir misiniz hekime hanım. Eski günlerdeki gibi?
Yüzünü kaldırdı kadın. Gözlerine baktı Teğmen Jeon'un. Saçlarına dokunan elini uzaklaştırdığını gördüğü an söze atıldı.
Hazel: Sorun nedir,yaralı mısınız?
Jk: *gülümsedi* Yaralıyım.
Yavaş hareketleriyle koltuğuna ilerleyen Teğmeni seyretti. Sözlerini dinledi.
Jk: Yaralı olan tek yer bedenim değil,kalbimde yaralı hekime hanım.
zorlukla ceketini giydiğini görünce yanına gitmişti. Sözlerini es geçti. Yüzünde endişe vardı.
Hazel: Yaranız tam olarak nerenizde? Ona göre hareket edeceğim.
ona döndüğünü gördü ve gözlerini bedeninde gezdirdi. Teğmen Jeon'un ise bu endişeli tavırları hoşuna gitmiş sırıtıyordu. Kollarına geçirdiği ceketini omuzlarına yerleştirdi. Yaslandığı masadan koluna yerleştirdiği deyneğin desteğiyle ayrılıp ayakta dik tuttu bedenini. Ona garip bakan mavi gözleri seyretti.
Hazel: Konuşacak mısınız? Sırıtmayı da bırakın,derhal!
Jk: *kaşları havalandı* Bana emir mi veriyorsunuz?
Hazel: Evet öyle yapıyorum. Çünkü şuan Teğmen rütbesine sahip bir askerden daha çok serseri gibi hareket ediyorsunuz.
Jk: Buna hakkım var diye düşünüyorum. Sonuçta bende bir insanım.
Hazel: Artık tedavinizle veya yaralarınızla ilgilenecek başka bir hekim aramalısınız o halde.
Jk: *güldü* Sözünüzden bu denli hızlı dönmenizi beklemiyordum hekime hanım. Hem benimle ilgilenmeye mecbursunuz. Teğmen'e serseri gibi hareketler etmenin cezası vardır.
Hazel: Görev başında olan bir hekimi oyalamakta suçtur.
Jk: Hakaretden öte değildir suçu. Kanunlar söylüyor, araştırmanızı öneririm.
Hazel: *göz devirdi* İnanılmaz birisiniz.
Jk: *gülümsedi* Önden buyurun.
Elini kapıya yöneltti Teğmen Jeon. Öncelik verdi. Çıkmadan önce gülümseyen kadını gözden kaçırmadı tabiki. Çokça hoşuna gitti gülümsemesi.
...
*01:00*
Kliniğinden getirdiği kutuyu içeriye geçerek kenara bıraktı kadın. Şimdi de yatakta oturan Teğmen Jeon'un yanına gitti. Bahsettiğine göre kolunda sargısı yenilenecek yarası vardı. Ona göre gerekli olan malzemeleri getirmişti. İçinde oldukları tek odalı eski ev karargaha yakın olan Teğmen'in eviydi. Şimdi ise bahsettiği kolundaki yaraya bakacaktı.
Hazel: Üzerinizdekileri çıkarabilecek misiniz? Yoksa yardım edeyim mi?
Jk: Siz yine de yardım edin,hekime hanım.
Onu onayladığında kollarından ceketini sıyırmaya yeltenen Teğmene yardım etti. Çıkarıp kenara bıraktı kadın. Oturan bedenine eğildiğinde üniformasının kalın yeleğini çıkardı. Defalarca yaralarını sardığı Teğmen'in bedenini çok kez görmüştü. Şuan yarasına odaklıydı her zaman olduğu gibi. Teğmen Jeon için aynı şeyleri söylemek mümkün değildi, kadının uzun dalgalı saçları eğilmesinden dolayı yüzüne çarpıyordu. Kokusunu sinmekten kendini alamadı. Özlemişti onu yakınında hissetmeyi kokusunu sinmeyi. Üstü tamamen soyunduğunda kadının kolundaki kanı kurumuş sargı bezini çıkardığını gördü. O kadar yüzüne odaklıydı ki acısını hissetmemişti. Belkide kadının ellerinden ölüm dahi acı yaşatmazdı ona.
Hazel: *fısıldadı* Sözümden döndüğüm yok Teğmenim, elimden geleni yapacağım.
Jk: *gülümsedi* Biliyorum.
saniyelik gülümseyen Teğmen'e baktı kadın, karşılık verip gülümsedi. Doğrularak kutu içerisindeki temiz sargı bezi ve makası yatağın üzerine bıraktı. Serumla ıslatılmış steril gazlı bezi eline aldığında tekrardan yanına geçerek oturdu bu sefer. Daha dikkatli olmak için yarasına yaklaştı. Kuruyan kanları temizlerken konuştu birkez daha.
Hazel: Kurşun kemiğinize denk gelseydi eğer,belkide..
Gecenin karanlığında içeriyi aydınlatan köşede duvara asılı gaz lambası ve ay ışığıydı. Gözlerini yamacında oturan kadının yüzüne çevirdi. Yarayı temizleyen eli duraksadığında göz göze olduğu Teğmen'i dinledi kadın.
Jk: Gün gelir kolumu gün gelir hayatımı kaybederim. Kalbim yaşadığı sürece tek kolumla da hayata tutunur görevimin başında olurum. Ölürsekte kader,kimse sonsuza kadar hayatta kalmayacak. Haksız mıyım hekime hanım?
Hazel: *yutkundu* Hayatımda sizin kadar görevine ve milletine değer veren birini görmedim. Sonsuza kadar yaşamanızı çok isterdim Teğmenim, ölümsüz olmanızı..
sesi titredi sanki hekime hanımın. Kendisini hızla toparlama ihtiyacı duydu. Bu yüzden gözlerini kaçırıp yarayı temizlemeye devam etti. Teğmen Jeon'un gözlerini üzerinde hissediyordu ama tepki vermedi. Elindeki kirlenen bezi ayaklanıp kenara bıraktığında makasla sargı bezinin paketini açtı. Bi anlığına Teğmen'in gülümseyen yüzünü gördü, ama odağını oldukça yarasına vermeye çalıştı. Sargısını dikkatle sarmaya başlarken sesi dolu kulaklarına.
Jk: Size daha önce itirafta bulunmuş muydum?
Hazel: Ne itirafı?
beklemeden yanıtladı. Ama karşılık alamadı Teğmen'den. Gülümsediğini görüyordu sadece. Sargısını hallettiğinde doğrulup yüzüne baktı. Göze göze geldiklerinde yanıt aldı kadın.
Jk: Size olan duygularımın.
Hazel: *gülümsedi* Bunu itiraf etmenize gerek yok Teğmenim.
Elindekileri kutuya yerleştirmeye başladı. Teğmen Jeon'dan ve duygularından hiçbir zaman kaçmıyordu. Kaçmamıştı kadın. Sadece yanlış anlaşılmak istemiyordu. Şuan bile gitmesi gerekiyordu. Teğmen'in olduğu gibi kendiside henüz bekardı. Burada kalmak ne kadar doğru karşılanırdı ki?
Jk: Aşık olmak,sevmek suç mudur. Hata mıdır sizce?
Elindekileri bırakıp ardına döndü. Teğmen'in yoğun bakan gözlerini gördü o an kadın. Birkaç adım yaklaştı yanına söze atılmadan önce.
Hazel: Ne suç nede hata Teğmenim. Sevmek aşık olmak bu duyguları yaşamak çok güzel.
Jk: O zaman,imkansız mıyız?
Hazel: İmkansız diye bir şeyde yoktur. Eğer İmkansız olsaydı doktorların ömür boyu yatağa bağlı yaşayacağınızı,ayağa kalkmanızın mucize olacağını söylemesi doğru olurdu. *gülümsedi* Ayaktasınız, imkansız değildi, mucizelere de gerek yoktu.
Teğmen'in eline uzandığını görünce yaklaştı tutması için. Önce sol elini ardından sağ elini verdi. Sıkıca sardığını hissedince kalbi ısındı kadının. Teğmen'in nasırlarla dolu pürüzlü soğuk ellerini sıcacık ve yumuşacık elleriyle ısıtmıştı. Birinin kalbi ısınırken diğerinin teni ısındı. Gözlerinin içi gülüyordu Teğmen Jeon'un. Eğildiğinde avuçları arasındaki ellere bastırdı dudaklarını. Bu anın hiç bitmemesini diledi kadın. O an yüzünü kaldıran Teğmen'in gözlerine dolu gözleriyle baktı.
Jk: Yanlızlığımın son bulmasını o kadar çok istiyorum ki. Birlikte uyuyup birlikte uyanacağım bir eşimin, hayat arkadaşımın olması hayalini kuruyorum. Diz dize yemek yemek,aile olmak. Ölmeden önce tüm bunları yaşamak istiyorum. Benimle eşim olarak yakından ilgilenecek her şeyi utanmadan sıkılmadan paylaşabileceğim bir eşimin olması hayalim.
Hazel: Teğmenim..
Jk: Bırak bir günümüzü değil her günümüzü birlikte bu dört duvar arasında yaşayalım. Bırak da sadece biz varmışız gibi yaşayalım.
Birbirlerinden ayrıldı elleri. Oanda Teğmen karşısındaki kadının belini sardı. Karşılık aldığını yüzünde hissettiği ellerden anladığında kalbi hissetti varlığını. Kadının bedenini dermansız dizlerine oturttu yavaştan. Gözler hiç susmazken sözler araya girdi.
Hazel: Hiçbir şey söylemeyeceğim Teğmenim. Ama şunu bilin ki sizin hayalinizi gerçekleştirmekte benim hayalim.
bundan sonrasında bedenleri konuşacaktı. Geriye doğru kayan Teğmen'e yardım edip uzandırdı hekime hanım. Dizleri üzerine yatağa çıktığında sırt üstü uzanan Teğmen'in elini belinde, kalçasında, bacaklarında hissetti. Ona dokunması nefesini titretmişti. Ellerini karşılık verip çıplak göğsünde gezdirdi. Teğmen Jeon'un eli uzun beyaz kıyafetinin altına kaydığında kalbi yerinden çıkacak gibiydi.
Jk: Kucağıma otur.
Tek bir cümle duyuldu. Kadın ise bacaklarını ayırarak sadece çıplak göğsü aldığı nefeslerle hareket eden Teğmen'in kasıklarına taraf oturdu. Elleri tutunduğu göğsünden destek alıyordu. Ama Teğmen Jeon onu tuttuğu bacağından kaydırarak göğsüne oturttu. Şuan kadının sadece iç çamaşırıyla olan kadınlığı eteğinin altından çıplak göğsündeydi. Onu hissetmek, dokunmak şanslı hissettirdi Teğmen'i. Eli kadının eteğinin altında gezerken utangaç bakışlarını gördü.
Jk: Kaçırma gözlerini.
Hazel: Elimde değil. Hem ağır olmalıyım..
Jk: *gülümsedi* Senin yükün bana ilaç gibi geldi. Şimdi bırak tadın da dermanı olsun.
Kadının iç çamaşırını çıkarmasına yardım etti. Elleri artık tamamen eteğin altındaki çıplak kalçalardaydı. Yüzüne taraf yavaştan oturttuğunda dudaklarında hissetti kadını. Titrek nefesler doldu kulaklarına ama o şimdiden bağımlısı olduğu vanilya tadına gözleri kapalı baktı. Önce öptü, ardından sıcacık dilini üzerinde gezdirip tadını aldı. Sonrada emerek dudakları arasına hapsetti. Kadın dağılmıştı. Tutunacak yer arıyordu elleri. Nefes alamaz olmuştu. Kadınlığını nazikçe dudakları arasında tutan Teğmene bakmak istedi. Ama eteğinin altında kalmıştı Teğmen Jeon'un yüzü. Hekime hanım bacaklarının titremesine engel olamadığında dayanamayıp saçlarına tutundu.
Hazel: Ahhh,teğmenim..
titrek nefeslerine engel olamadı. Dudaklarından kaçtı sözleri. Teğmen Jeon ise tepki vermeden bağımlısı olduğu tadı tatmaya devam etti. Şuan tek istediği hekime hanımını incitmeden zevke getirmekti,tatmaktı.
...
Devamı altta
Devamı
*08:40*
"Dün gece hekime hanım Teğmenle kalmış diyorlar. Ay bunlar kesin olmuştur ya."
"Hiii,Birlikte mi olmuşlar?"
"Bilmem, gece boyunca napacaklar başka, olmuş bunlar."
" *koştu* Düğün var düğün!"
"Kim evleniyor kız?"
"Teğmenle hekime hanım işte,evleniyorlar. Yupii!"
"Hadi hayırlısı!"
" *elindeki tesbihi salladı* İkisininde gönlü var birbirinde, olmuşlarsa olmuşlar, Teğmen'in kulağına gitmesin bu konuştuklarınız,dağılın hadi."
...
Dışarıda olanlardan habersiz Teğmen Jeon'un koynunda uyuyordu hekime hanım, seyredildiğinden de haberi yoktu. Ama biranda çıplak belindeki hissiyatla yerinden sıçramıştı.
Hazel: Hiii..
Jk: Sakin,benim hekime hanımım.
Açıkta olan göğüslerini fark ettiğinde uyku sersemliğiyle hızla kendini tekrardan Teğmen'in kucağına bırakmıştı, utançla hareket etmeden durdu, gecesinde yaşananlardan daha da utanç verici olacağını tahmin etmemişti sabahında yüz yüze bakmanın. Onu tebessümle seyreden Teğmenin elleri saçlarında gezdi, konuşmaması için gözlerini sıkıp içinden dua etti kadın, yüzünü kaldırıp göze göze gelebilir miydi bundan sonra onu dahi bilemedi,ömür boyu uyuyabilirdi utançtan.
Jk: *gülümsüyordu* Benim için sorun olmaz, sonsuza kadar göğsümde uyuman.
Kulaklarına doldu sözler,olabildiğince daha da çarptı kalbi, gelen cesaretle konuştu kendiside.
Hazel: Kliniği şimdiye açmam gerekirdi.
Jk: Benim de görevimin başında olmam gerekirdi, ama tek gecede varlığımı unutturdun, kopardın beni bu dünyadan,cenneti yaşatın.
Hazel: *yutkundu* Teğmenim..
Jk: Söyle,deniz gözlerinde boğulduğum kadın,söyle.
Hazel: Kasabalılar,öğrenmiş midir birlikte kaldığımızı?
Jk: Öğrenseler ne olur,bizim hayatımız.
Hazel: *gülümsedi* Öyle tabi,ama söz çıksın istemem.
Jk: Şimdi bunları konuşmak doğru olmaz,bu güzel sabahın tadını çıkarmak,ileride seninle uyanacağım sabahların hayalini kurmak isterim.
Huzurla Teğmene sokuldu kadın,onu sıkıca saran kollarda ömür boyu yaşamak istedi,yüzünü yavaştan kaldırdığında Teğmen'in dudakları alnına yaslandı o an,gözlerini kapattı. Onları ayıracak tek şeyin ölüm olacağı gerçeği kalbine işlendi Kadının. Mutluluklarının sadece birkaç gün süreceğini, kurdukları hayallerin Teğmen'in şehit olmasıyla yarım kalacağını,bunu hissedeceğini nerden bilebilirdi ki..
...
THE END
Teğmenlik görevi hakkında hiçbir bilgim yok sadece hayalimde ve kafamda kurguladığım gibi yazdım,ve elimden geldiğince farklı konuları ele almaya çalışıyorum umarım hak ettiği değeri görür kurgu, aksi halde kurgu yazma isteğim ölüyor. Söyleyeceklerim bu kadardı teşekkür.
Beğenip abone olmayı en önemlisi yorum yapmayı unutmayın~♡~
Savaş zamanı aşk yaşamışlar gibiydi. Öyle olunca boyle oluyor yarım kalıyor hep şehit oldukları için🥺 ellerine sağlıkk mükemmel ve profesyonelceydi her zamanki gibii💗🎀
@@evrem2189 Bunu yansıtmıştım ve sonunda anlayan birii,anlayarak okumak çok önemli,gerçekten teşekkür ederim bu güzel yorumun için♡
Ya öfff Salya sümük ağlamak istemiyordum bazı aşklar neden böyle bitmek zorunda
Hikaye çok güzeldi gerçekten ama sonundaki cümleyi okuduktan sonra içim bir cız etti yaw🥺🥺🥺😣😖
Az önce hikayelerine bağımlı olduğumu anladım kalemine sağlık tek isteğim bizi hikayelerinden fazla mahrum bırakmaman
Güzel yorumun için teşekkür ederim hayatımm,daha sıklıkla kurgu yazacağım bu denli ara vermem bir daha
ALLAHIM YAŞIYOR VALLAHİ YAŞIYO
Hikaye mükemmel olmuşşşş
Sonda ters köşe ypatın beni yaa, sondaki cümleyi okuyunca kalbim cız etti resmen...
Teşekkürler hayatım♡
@@mydarkworlded_ rica ederim ♡
Hikâyenin bu kadar mükemmel olması şaşırtmadı....
Sen daha da mükemmelsin hayatımmm
@@mydarkworlded_ hayır hayır kimse senin Quuenliğinden daha mükemmel olamaz
@@Nochusoo ölürüm
Hikayenin konusu, yazımın gerçekten çok güzel bayıldım. Kalemine sağlık❤
Aşkım çok hızlısın ne ara oludunnn,ve teşekkürler önemli olan beğenmen♡
@@mydarkworlded_ ilk yorumu okuduktan sonra yazdım bu yorumu ama hikayenin tamamını zevkle okudum gerçekten baştan aşağı çok güzeldi bayıldımm😍😍
@@qq-st5cv oyyy♡
profesör vardı onu okucakdımmm
Açtım oku hayatim
O hissiyati hissettim köy havasi mis...Atatürk donemi vibe veriyor.
Atatürk çocuğu Jeon
@@mydarkworlded_ evet evettttt
Sevgili yazarim, neden şehit olsun ya? Olmasın.. mutsuz sonları hiç sevmiyorum. Ama yine de güzel. Seni ve kalemini tebrik ederim❤
Bir bokluk olmalı sonda o yüzden şehit olsun abhsydudc
kapak mükemmel aglicsm
Sende mükemmelsin hayatım
@@mydarkworlded_ yerim seni
ablaaa kanalındaki videolar nerdee 😭
İlk
Ödül kurgu
Bısey sorcam ölmedin demı yaa(hıc vıdeo atmiyorsun)
lan olm sasirdim özledim
Bende bendee
SONUNU NİYE BÖYLE YAPTIN YAAĞĞĞ!!😭😭😭😭
Aslında kurguyu eski tarihlere göre uyarladım, yani tarihi yıllarda çok fazla savaş falan olur ya, Felçli bir Teğmen görev başında en fazla ne kadar süre yaşayabilir ki o düşünceyle böyle bi son yazdım. İlla ki savaşta şehit olur yani, gelecek planları ne kadar sürebilir. Böyle düşünüp yazdım
@@mydarkworlded_ Sen nasıl yazarsan yaz. ben öyle hayal etmedim ama. Zaten ders, snav stresi falan derken biraz vakit ayırıp mutlu mutlu kurgu izlemek istiyoruz onunda sonu böyle ölümle bitiyor. Abi nolur bizi de düşünün ya, okuyucuları da düşünün!! Ama kurgu çok güzeldi tebrik ederim :)))
@@mydarkworlded_ kanka ben kurgu kanalı bulamıyom ya hepsi cringe kurgular. Bi senin kanalını seviyorum sen de zaten 10 yılda bir kurgu atıyorsun sonu da böyle bitiyor. E napalım yani ağlayalım mı??
@@best1edit0r aşkım iki gün sonra falan seri kurgu yazacağım,bu kadar ara vermem bir daha yazarım
@@best1edit0rbebişim ya üzgünüm usudjajdhjaa
Mukemmel ama çok boş biraktin burayi 😢 birdaha mesafe çok acilmasin onun dişinda sen mukemmelsin hikayen mukemmel konu harika ❤❤
Ya şey zihinsel engeli ve birtane bakıcisi vardi lehi onu sen yazdin dimi
Öncelikle teşekkür ederim hayatım bu denli ara vermem bir daha,ve evet o engelli serisi benimdi,ama eşeklik edip sildim maalesef..
Ne eşekiliği kurban olurum sana güzeldi o gerçekten konu ne olursa olsun gûzel yazan nadir yazarlardansin bebeğim umarim boyle hikayeler
çok gelir❤
@@mokita.m Teşekkür ederim hayatım inan asla ilk zamanlar olduğu gibi yazma isteğim yok sadece okurlarım için uğraşıp yazıyorum,yani okuyucum olmasa kurgu yazmaya vakit harcamam asla.
Eski videolarini sildin mi