Hayvan deyip geçmemekten öte hayvanları her daim koruyup kollamalıyız. Eros diye bir kedi vardı, dakikalarca bir müptezel mahluk tarafından tekmelenerek öldürüldü. O mahluk serbest, gerekçesi ise kedinin sahipsiz olması
Vegan mısınız hayvan yemiyor musunuz, Sözcü gazetesi Diyarbakır'da hamile kesilen hayvanlar yaz, son yıllarda hamile hayvanlar katledildi, omlet yemek erkekiçin civcivler katlediliyor ama yumurta yemeye devam ediyorsunuz peynir süt yoğurt dediğiniz bir canlının içmesi gereken annesinden alması gereken süt siz onu çalıyorsunuz 🤡🆘 Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba? Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda her gün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı milyonları aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler.[1] Yüreğimizden gelen doğal, yapmacıksız duyguları zorla bastırmadığımız sürece insanın içinde diğer canlıları öldürme ve canını yakmaktan nefret etme duygusunun var olacağı açıktır. Ve yine hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri hayvanları bizzat kesmek zorunda kalsalardı, çoğu et yemekten vazgeçerdi.[2] Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlüğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.[2] Ah! Vücudum acıdan titriyor. Bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. Bugün son günüm, bu da benim son tesellim! Sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine katlandıktan sonra, Allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum. (...) Bu iki ayaklı yaratığın köleleştirdiği dilsiz bir hayvanın hayatının berbat sonucu bu.[3] Allahtan, işledikleri toplu kıyım cinayetleri gözden uzak olsun diye mezbahaları şehir dışında kuruyorlar. Mezbaha, iki ayaklı hayvanın icadıdır. Hiçbir yırtıcı ve kan dökücü canlı, yemini bu denli rezilce yemez! İnsan, kurtların ve yeryüzündeki kan dökücü canlıların yüzünü ağartmıştır.[4] İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur. Sadık Hidayet Türcülük canlı bireylere sadece ait oldukları türden dolayı farklı bir değer biçilmesine denir. oxford sözlüğü türcülüğü, "insan türünün üstünlüğü varsayımına dayanarak belli hayvan türlerinin sömürülmesi ya da ayrımcılığa uğratılması" olarak tanımlar.. Hayvanları sömürülecek katledecek sevilecek diye ayıran sistem kadını da ayırır ve asağilar. #EtinCinselPolitikası.. Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor. “Dayak yiyen kadınlar” gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahaların katlettiği hayvanlar “marketteki et”e indirgeniyor günümüzde. Etin hem protein için zorunlu olduğuna hem de gücün kaynağı olduğuna inanmamız için örülen mit, aslında erkeğin potansiyel şiddet eğilimiyle üstünlük kurmasına neden oluyor. Etçilleri yiyen etçiller, kafamızdaki iktidar piramidinde en üste yerleştiriliyor ve bu haliyle gündelik hayatımızın her köşesine sızıyor. Reklamların neredeyse tamamında eti yenen hayvanların kadınsı temsil edilmesi ve erkek zihninde seks yapılacak kadının et veya piliç görüntüsünde olması yapbozu kendiliğinden tamamlıyor. Bu kitap, kadın ve hayvanın tüm yönleriyle eş olduğunu savunmuyor; yalnızca şiddet ve tahakkümden beslenen erkek egemen kültürün yeri yurdu olmadığının, zayıf bulduğu her şeyi ve herkesi “erkek” tanımının dışına atarak altedilecek bir öteki ilan ettiğinin, özneden nesneye indirgediğinin altını çiziyor. Yiyecek/giyecek başka bir şey yokmuşçasına, birtakım canlılara yaşarken kafesi, ölürken ise kan gölünü reva gördüğümüz sürece savaşları ve ayrımcılığı olumlayan eril şiddet kültürünün ve hiyerarşinin aramızdan ayrılmayacağını hatırlatıyor.
Tabii kendi kişisel hakkı, menfaati, yaşadığı ilçeden ve ülkeden daha önemli degil mi ama :))) kendi gidip oy kullandığı ve ilçesinde ki insanların da oy kullanıp seçtiği, ve insanların iradesi yok sayılıp belediyeye kayyum atanmış kimin umurunda ama değil mi :))) hakmış hukukmuş boşveeer, sen bak kendi kişisel çıkarına, kendi hakkına ama değil mi :))) orada kayyım olayıyla ilgili konuşması gerekirken ne olacak bu durum derken gitmiş neyi konuşuyor:))) konuştuğu kişide görevden alınan belediye başkanıyla aynı partiden bu arada :)))) haa bu arada seçimlerde gidip oy verip seçtiğimiz insanlar kazanınca, oturduğu koltuktan alınıp yerine kayyım atanacaksa biz neden oy kullanıyoruz?!
Capta cok da dogru bir tanim. Toplum ahlaksiz yonetim onlarin aynasi sadece... Ahlak, etik, adalet, hak, hukuk, saygi, sevgi, sanat, kalite vs... bu toplum icin bos isler.
Allah adına bir çok hayvan katlediyor karşı eli yapıyorsunuz Kurban Bayramı diye hayvan öldürüp oturup gülüp eğlenip Bayram yapmak ne kadar korkunç bir şey var mı? 🤡🆘
Vegan mısınız hayvan yemiyor musunuz, Sözcü gazetesi Diyarbakır'da hamile kesilen hayvanlar yaz, son yıllarda hamile hayvanlar katledildi, omlet yemek erkekiçin civcivler katlediliyor ama yumurta yemeye devam ediyorsunuz peynir süt yoğurt dediğiniz bir canlının içmesi gereken annesinden alması gereken süt siz onu çalıyorsunuz 🤡🆘 Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba? Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda her gün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı milyonları aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler.[1] Yüreğimizden gelen doğal, yapmacıksız duyguları zorla bastırmadığımız sürece insanın içinde diğer canlıları öldürme ve canını yakmaktan nefret etme duygusunun var olacağı açıktır. Ve yine hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri hayvanları bizzat kesmek zorunda kalsalardı, çoğu et yemekten vazgeçerdi.[2] Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlüğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.[2] Ah! Vücudum acıdan titriyor. Bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. Bugün son günüm, bu da benim son tesellim! Sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine katlandıktan sonra, Allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum. (...) Bu iki ayaklı yaratığın köleleştirdiği dilsiz bir hayvanın hayatının berbat sonucu bu.[3] Allahtan, işledikleri toplu kıyım cinayetleri gözden uzak olsun diye mezbahaları şehir dışında kuruyorlar. Mezbaha, iki ayaklı hayvanın icadıdır. Hiçbir yırtıcı ve kan dökücü canlı, yemini bu denli rezilce yemez! İnsan, kurtların ve yeryüzündeki kan dökücü canlıların yüzünü ağartmıştır.[4] İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur. Sadık Hidayet Türcülük canlı bireylere sadece ait oldukları türden dolayı farklı bir değer biçilmesine denir. oxford sözlüğü türcülüğü, "insan türünün üstünlüğü varsayımına dayanarak belli hayvan türlerinin sömürülmesi ya da ayrımcılığa uğratılması" olarak tanımlar.. Hayvanları sömürülecek katledecek sevilecek diye ayıran sistem kadını da ayırır ve asağilar. #EtinCinselPolitikası.. Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor. “Dayak yiyen kadınlar” gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahaların katlettiği hayvanlar “marketteki et”e indirgeniyor günümüzde. Etin hem protein için zorunlu olduğuna hem de gücün kaynağı olduğuna inanmamız için örülen mit, aslında erkeğin potansiyel şiddet eğilimiyle üstünlük kurmasına neden oluyor. Etçilleri yiyen etçiller, kafamızdaki iktidar piramidinde en üste yerleştiriliyor ve bu haliyle gündelik hayatımızın her köşesine sızıyor. Reklamların neredeyse tamamında eti yenen hayvanların kadınsı temsil edilmesi ve erkek zihninde seks yapılacak kadının et veya piliç görüntüsünde olması yapbozu kendiliğinden tamamlıyor. Bu kitap, kadın ve hayvanın tüm yönleriyle eş olduğunu savunmuyor; yalnızca şiddet ve tahakkümden beslenen erkek egemen kültürün yeri yurdu olmadığının, zayıf bulduğu her şeyi ve herkesi “erkek” tanımının dışına atarak altedilecek bir öteki ilan ettiğinin, özneden nesneye indirgediğinin altını çiziyor. Yiyecek/giyecek başka bir şey yokmuşçasına, birtakım canlılara yaşarken kafesi, ölürken ise kan gölünü reva gördüğümüz sürece savaşları ve ayrımcılığı olumlayan eril şiddet kültürünün ve hiyerarşinin aramızdan ayrılmayacağını hatırlatıyor..
Vegan mısınız hayvan yemiyor musunuz, Sözcü gazetesi Diyarbakır'da hamile kesilen hayvanlar yaz, son yıllarda hamile hayvanlar katledildi, omlet yemek erkekiçin civcivler katlediliyor ama yumurta yemeye devam ediyorsunuz peynir süt yoğurt dediğiniz bir canlının içmesi gereken annesinden alması gereken süt siz onu çalıyorsunuz 🤡🆘 Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba? Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda her gün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı milyonları aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler.[1] Yüreğimizden gelen doğal, yapmacıksız duyguları zorla bastırmadığımız sürece insanın içinde diğer canlıları öldürme ve canını yakmaktan nefret etme duygusunun var olacağı açıktır. Ve yine hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri hayvanları bizzat kesmek zorunda kalsalardı, çoğu et yemekten vazgeçerdi.[2] Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlüğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.[2] Ah! Vücudum acıdan titriyor. Bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. Bugün son günüm, bu da benim son tesellim! Sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine katlandıktan sonra, Allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum. (...) Bu iki ayaklı yaratığın köleleştirdiği dilsiz bir hayvanın hayatının berbat sonucu bu.[3] Allahtan, işledikleri toplu kıyım cinayetleri gözden uzak olsun diye mezbahaları şehir dışında kuruyorlar. Mezbaha, iki ayaklı hayvanın icadıdır. Hiçbir yırtıcı ve kan dökücü canlı, yemini bu denli rezilce yemez! İnsan, kurtların ve yeryüzündeki kan dökücü canlıların yüzünü ağartmıştır.[4] İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur. Sadık Hidayet Türcülük canlı bireylere sadece ait oldukları türden dolayı farklı bir değer biçilmesine denir. oxford sözlüğü türcülüğü, "insan türünün üstünlüğü varsayımına dayanarak belli hayvan türlerinin sömürülmesi ya da ayrımcılığa uğratılması" olarak tanımlar.. Hayvanları sömürülecek katledecek sevilecek diye ayıran sistem kadını da ayırır ve asağilar. #EtinCinselPolitikası.. Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor. “Dayak yiyen kadınlar” gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahaların katlettiği hayvanlar “marketteki et”e indirgeniyor günümüzde. Etin hem protein için zorunlu olduğuna hem de gücün kaynağı olduğuna inanmamız için örülen mit, aslında erkeğin potansiyel şiddet eğilimiyle üstünlük kurmasına neden oluyor. Etçilleri yiyen etçiller, kafamızdaki iktidar piramidinde en üste yerleştiriliyor ve bu haliyle gündelik hayatımızın her köşesine sızıyor. Reklamların neredeyse tamamında eti yenen hayvanların kadınsı temsil edilmesi ve erkek zihninde seks yapılacak kadının et veya piliç görüntüsünde olması yapbozu kendiliğinden tamamlıyor. Bu kitap, kadın ve hayvanın tüm yönleriyle eş olduğunu savunmuyor; yalnızca şiddet ve tahakkümden beslenen erkek egemen kültürün yeri yurdu olmadığının, zayıf bulduğu her şeyi ve herkesi “erkek” tanımının dışına atarak altedilecek bir öteki ilan ettiğinin, özneden nesneye indirgediğinin altını çiziyor. Yiyecek/giyecek başka bir şey yokmuşçasına, birtakım canlılara yaşarken kafesi, ölürken ise kan gölünü reva gördüğümüz sürece savaşları ve ayrımcılığı olumlayan eril şiddet kültürünün ve hiyerarşinin aramızdan ayrılmayacağını hatırlatıyor
Keşke maddi durumları iyi insanları seçse kediler benim 6 tane oldu ve işsizim, mama alamayacak durumdayım, sahiplendirme ilanı açıyorum kimse almıyor, lütfen sahiplendirme sayfalarından beyaz kedi edinin o zaman, bir sürü beyaz kedi var ilanda, van kedisi Ankara kedisi düz beyaz bir sürü
Vegan mısınız hayvan yemiyor musunuz, Sözcü gazetesi Diyarbakır'da hamile kesilen hayvanlar yaz, son yıllarda hamile hayvanlar katledildi, omlet yemek erkekiçin civcivler katlediliyor ama yumurta yemeye devam ediyorsunuz peynir süt yoğurt dediğiniz bir canlının içmesi gereken annesinden alması gereken süt siz onu çalıyorsunuz 🤡🆘 Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba? Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda her gün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı milyonları aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler.[1] Yüreğimizden gelen doğal, yapmacıksız duyguları zorla bastırmadığımız sürece insanın içinde diğer canlıları öldürme ve canını yakmaktan nefret etme duygusunun var olacağı açıktır. Ve yine hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri hayvanları bizzat kesmek zorunda kalsalardı, çoğu et yemekten vazgeçerdi.[2] Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlüğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.[2] Ah! Vücudum acıdan titriyor. Bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. Bugün son günüm, bu da benim son tesellim! Sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine katlandıktan sonra, Allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum. (...) Bu iki ayaklı yaratığın köleleştirdiği dilsiz bir hayvanın hayatının berbat sonucu bu.[3] Allahtan, işledikleri toplu kıyım cinayetleri gözden uzak olsun diye mezbahaları şehir dışında kuruyorlar. Mezbaha, iki ayaklı hayvanın icadıdır. Hiçbir yırtıcı ve kan dökücü canlı, yemini bu denli rezilce yemez! İnsan, kurtların ve yeryüzündeki kan dökücü canlıların yüzünü ağartmıştır.[4] İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur. Sadık Hidayet Türcülük canlı bireylere sadece ait oldukları türden dolayı farklı bir değer biçilmesine denir. oxford sözlüğü türcülüğü, "insan türünün üstünlüğü varsayımına dayanarak belli hayvan türlerinin sömürülmesi ya da ayrımcılığa uğratılması" olarak tanımlar.. Hayvanları sömürülecek katledecek sevilecek diye ayıran sistem kadını da ayırır ve asağilar. #EtinCinselPolitikası.. Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor. “Dayak yiyen kadınlar” gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahaların katlettiği hayvanlar “marketteki et”e indirgeniyor günümüzde. Etin hem protein için zorunlu olduğuna hem de gücün kaynağı olduğuna inanmamız için örülen mit, aslında erkeğin potansiyel şiddet eğilimiyle üstünlük kurmasına neden oluyor. Etçilleri yiyen etçiller, kafamızdaki iktidar piramidinde en üste yerleştiriliyor ve bu haliyle gündelik hayatımızın her köşesine sızıyor. Reklamların neredeyse tamamında eti yenen hayvanların kadınsı temsil edilmesi ve erkek zihninde seks yapılacak kadının et veya piliç görüntüsünde olması yapbozu kendiliğinden tamamlıyor. Bu kitap, kadın ve hayvanın tüm yönleriyle eş olduğunu savunmuyor; yalnızca şiddet ve tahakkümden beslenen erkek egemen kültürün yeri yurdu olmadığının, zayıf bulduğu her şeyi ve herkesi “erkek” tanımının dışına atarak altedilecek bir öteki ilan ettiğinin, özneden nesneye indirgediğinin altını çiziyor. Yiyecek/giyecek başka bir şey yokmuşçasına, birtakım canlılara yaşarken kafesi, ölürken ise kan gölünü reva gördüğümüz sürece savaşları ve ayrımcılığı olumlayan eril şiddet kültürünün ve hiyerarşinin aramızdan ayrılmayacağını hatırlatıyor
Adam yıllardır diyor. Tamam kayyum konusunda haklı olabilirsiniz ama adam burda gördüğü siyasetçiye derdini anlatıyor. Dediğiniz gibi siyaset kimsenin umrunda değil herkes geçim derdinde o adam öyle yada böyle bi yerden hak arıyor. Önce Can sonra canan demişler sonuçta :D
🔥Onemli olan vatandaşin işi imam oğlu not almaya başlamış bu iyi geliş me yoksa hatırlamıyorum der. feyzan hanım beş altı kedim var onlar dünya nin süsü hayvan seven şen olur yani neşeli 🔥
Vegan mısınız hayvan yemiyor musunuz, Sözcü gazetesi Diyarbakır'da hamile kesilen hayvanlar yaz, son yıllarda hamile hayvanlar katledildi, omlet yemek erkekiçin civcivler katlediliyor ama yumurta yemeye devam ediyorsunuz peynir süt yoğurt dediğiniz bir canlının içmesi gereken annesinden alması gereken süt siz onu çalıyorsunuz 🤡🆘 Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba? Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda her gün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı milyonları aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler.[1] Yüreğimizden gelen doğal, yapmacıksız duyguları zorla bastırmadığımız sürece insanın içinde diğer canlıları öldürme ve canını yakmaktan nefret etme duygusunun var olacağı açıktır. Ve yine hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri hayvanları bizzat kesmek zorunda kalsalardı, çoğu et yemekten vazgeçerdi.[2] Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlüğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.[2] Ah! Vücudum acıdan titriyor. Bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. Bugün son günüm, bu da benim son tesellim! Sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine katlandıktan sonra, Allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum. (...) Bu iki ayaklı yaratığın köleleştirdiği dilsiz bir hayvanın hayatının berbat sonucu bu.[3] Allahtan, işledikleri toplu kıyım cinayetleri gözden uzak olsun diye mezbahaları şehir dışında kuruyorlar. Mezbaha, iki ayaklı hayvanın icadıdır. Hiçbir yırtıcı ve kan dökücü canlı, yemini bu denli rezilce yemez! İnsan, kurtların ve yeryüzündeki kan dökücü canlıların yüzünü ağartmıştır.[4] İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur. Sadık Hidayet Türcülük canlı bireylere sadece ait oldukları türden dolayı farklı bir değer biçilmesine denir. oxford sözlüğü türcülüğü, "insan türünün üstünlüğü varsayımına dayanarak belli hayvan türlerinin sömürülmesi ya da ayrımcılığa uğratılması" olarak tanımlar.. Hayvanları sömürülecek katledecek sevilecek diye ayıran sistem kadını da ayırır ve asağilar. #EtinCinselPolitikası.. Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor. “Dayak yiyen kadınlar” gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahaların katlettiği hayvanlar “marketteki et”e indirgeniyor günümüzde. Etin hem protein için zorunlu olduğuna hem de gücün kaynağı olduğuna inanmamız için örülen mit, aslında erkeğin potansiyel şiddet eğilimiyle üstünlük kurmasına neden oluyor. Etçilleri yiyen etçiller, kafamızdaki iktidar piramidinde en üste yerleştiriliyor ve bu haliyle gündelik hayatımızın her köşesine sızıyor. Reklamların neredeyse tamamında eti yenen hayvanların kadınsı temsil edilmesi ve erkek zihninde seks yapılacak kadının et veya piliç görüntüsünde olması yapbozu kendiliğinden tamamlıyor. Bu kitap, kadın ve hayvanın tüm yönleriyle eş olduğunu savunmuyor; yalnızca şiddet ve tahakkümden beslenen erkek egemen kültürün yeri yurdu olmadığının, zayıf bulduğu her şeyi ve herkesi “erkek” tanımının dışına atarak altedilecek bir öteki ilan ettiğinin, özneden nesneye indirgediğinin altını çiziyor. Yiyecek/giyecek başka bir şey yokmuşçasına, birtakım canlılara yaşarken kafesi, ölürken ise kan gölünü reva gördüğümüz sürece savaşları ve ayrımcılığı olumlayan eril şiddet kültürünün ve hiyerarşinin aramızdan ayrılmayacağını hatırlatıyor
Yok abi yok... Az önce videoya başlayıp, ilk konu ile ilgili videoyu durdurup Bahar Feyzan Hanım'ı yerden yere vuran bir eleştiri yorumu yapmıştım. yorumu yayınlayıp dedim ki ''Yahu biraz tamamını seyredip yorumlasaydım bu kadar çelişemezsin bu hanımefendi ile, dikkatlice tekrar izle'' deyip tekrar izledim; Bahar Hanım hakikaten karnınız tok sırtınız pek... Bari bize bizdenmiş gibi davranmayın, konuşmayın. Empati yapar gibi görünmeyin. Adamcağız hakkının mahkemelerde kendisine verilmeyeceğine yazık ki inanmış, umutsuzca da karşısında aniden koskoca İstanbul Belediye Başkanı'nı bulunca derdini anlatıvermiş. Kitlesel olaylara, toplumsal dert ve sorunlara, kamuoyunu ilgilendiren her türlü iyi/kötü gelişme ve haberlere elbette ilgiliyiz, elbette duyarlıyız. Ama kamu gücünü kullanıp arsana çöküp üstüne binayı dikenlere de ''eline sağlık'' mı diyelim...? bir kez daha emin oluyor ve anlıyorum ki; Tok açın halinden hakikaten anlamıyor!
Vegan mısınız hayvan yemiyor musunuz, Sözcü gazetesi Diyarbakır'da hamile kesilen hayvanlar yaz, son yıllarda hamile hayvanlar katledildi, omlet yemek erkekiçin civcivler katlediliyor ama yumurta yemeye devam ediyorsunuz peynir süt yoğurt dediğiniz bir canlının içmesi gereken annesinden alması gereken süt siz onu çalıyorsunuz 🤡🆘 Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba? Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda her gün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı milyonları aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler.[1] Yüreğimizden gelen doğal, yapmacıksız duyguları zorla bastırmadığımız sürece insanın içinde diğer canlıları öldürme ve canını yakmaktan nefret etme duygusunun var olacağı açıktır. Ve yine hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri hayvanları bizzat kesmek zorunda kalsalardı, çoğu et yemekten vazgeçerdi.[2] Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlüğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.[2] Ah! Vücudum acıdan titriyor. Bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. Bugün son günüm, bu da benim son tesellim! Sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine katlandıktan sonra, Allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum. (...) Bu iki ayaklı yaratığın köleleştirdiği dilsiz bir hayvanın hayatının berbat sonucu bu.[3] Allahtan, işledikleri toplu kıyım cinayetleri gözden uzak olsun diye mezbahaları şehir dışında kuruyorlar. Mezbaha, iki ayaklı hayvanın icadıdır. Hiçbir yırtıcı ve kan dökücü canlı, yemini bu denli rezilce yemez! İnsan, kurtların ve yeryüzündeki kan dökücü canlıların yüzünü ağartmıştır.[4] İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur. Sadık Hidayet Türcülük canlı bireylere sadece ait oldukları türden dolayı farklı bir değer biçilmesine denir. oxford sözlüğü türcülüğü, "insan türünün üstünlüğü varsayımına dayanarak belli hayvan türlerinin sömürülmesi ya da ayrımcılığa uğratılması" olarak tanımlar.. Hayvanları sömürülecek katledecek sevilecek diye ayıran sistem kadını da ayırır ve asağilar. #EtinCinselPolitikası.. Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor. “Dayak yiyen kadınlar” gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahaların katlettiği hayvanlar “marketteki et”e indirgeniyor günümüzde. Etin hem protein için zorunlu olduğuna hem de gücün kaynağı olduğuna inanmamız için örülen mit, aslında erkeğin potansiyel şiddet eğilimiyle üstünlük kurmasına neden oluyor. Etçilleri yiyen etçiller, kafamızdaki iktidar piramidinde en üste yerleştiriliyor ve bu haliyle gündelik hayatımızın her köşesine sızıyor. Reklamların neredeyse tamamında eti yenen hayvanların kadınsı temsil edilmesi ve erkek zihninde seks yapılacak kadının et veya piliç görüntüsünde olması yapbozu kendiliğinden tamamlıyor. Bu kitap, kadın ve hayvanın tüm yönleriyle eş olduğunu savunmuyor; yalnızca şiddet ve tahakkümden beslenen erkek egemen kültürün yeri yurdu olmadığının, zayıf bulduğu her şeyi ve herkesi “erkek” tanımının dışına atarak altedilecek bir öteki ilan ettiğinin, özneden nesneye indirgediğinin altını çiziyor. Yiyecek/giyecek başka bir şey yokmuşçasına, birtakım canlılara yaşarken kafesi, ölürken ise kan gölünü reva gördüğümüz sürece savaşları ve ayrımcılığı olumlayan eril şiddet kültürünün ve hiyerarşinin aramızdan ayrılmayacağını hatırlatıyor
Short videolar çok saçma mesela 6 gün önce yayınlanmış videoya 3 saat önce yayınlandı gibi ibareler var bu şekilde seyredilirliği artırmak seyirciye saygısızlık en azından 3 saat önce demeyi bırakın ne dediğim anlaşılmıştır umarım
Çiçek gibisiniz bahar hanım
Her halk layık olduğunu yaşar, bizim halk 🐞 gibi yaşama bayılır😂 yaşadığını zanneder😂
toprak kutsaldır. bugün toprağını veren yarın gtnü verir
Hayvan deyip geçmemekten öte hayvanları her daim koruyup kollamalıyız. Eros diye bir kedi vardı, dakikalarca bir müptezel mahluk tarafından tekmelenerek öldürüldü. O mahluk serbest, gerekçesi ise kedinin sahipsiz olması
Vegan mısınız hayvan yemiyor musunuz, Sözcü gazetesi Diyarbakır'da hamile kesilen hayvanlar yaz, son yıllarda hamile hayvanlar katledildi, omlet yemek erkekiçin civcivler katlediliyor ama yumurta yemeye devam ediyorsunuz peynir süt yoğurt dediğiniz bir canlının içmesi gereken annesinden alması gereken süt siz onu çalıyorsunuz 🤡🆘
Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba? Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda her gün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı milyonları aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler.[1]
Yüreğimizden gelen doğal, yapmacıksız duyguları zorla bastırmadığımız sürece insanın içinde diğer canlıları öldürme ve canını yakmaktan nefret etme duygusunun var olacağı açıktır. Ve yine hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri hayvanları bizzat kesmek zorunda kalsalardı, çoğu et yemekten vazgeçerdi.[2]
Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlüğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.[2]
Ah! Vücudum acıdan titriyor. Bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. Bugün son günüm, bu da benim son tesellim! Sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine katlandıktan sonra, Allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum. (...) Bu iki ayaklı yaratığın köleleştirdiği dilsiz bir hayvanın hayatının berbat sonucu bu.[3]
Allahtan, işledikleri toplu kıyım cinayetleri gözden uzak olsun diye mezbahaları şehir dışında kuruyorlar. Mezbaha, iki ayaklı hayvanın icadıdır. Hiçbir yırtıcı ve kan dökücü canlı, yemini bu denli rezilce yemez! İnsan, kurtların ve yeryüzündeki kan dökücü canlıların yüzünü ağartmıştır.[4]
İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur.
Sadık Hidayet
Türcülük canlı bireylere sadece ait oldukları türden dolayı farklı bir değer biçilmesine denir. oxford sözlüğü türcülüğü, "insan türünün üstünlüğü varsayımına dayanarak belli hayvan türlerinin sömürülmesi ya da ayrımcılığa uğratılması" olarak tanımlar..
Hayvanları sömürülecek katledecek sevilecek diye ayıran sistem kadını da ayırır ve asağilar. #EtinCinselPolitikası..
Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor.
“Dayak yiyen kadınlar” gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahaların katlettiği hayvanlar “marketteki et”e indirgeniyor günümüzde. Etin hem protein için zorunlu olduğuna hem de gücün kaynağı olduğuna inanmamız için örülen mit, aslında erkeğin potansiyel şiddet eğilimiyle üstünlük kurmasına neden oluyor.
Etçilleri yiyen etçiller, kafamızdaki iktidar piramidinde en üste yerleştiriliyor ve bu haliyle gündelik hayatımızın her köşesine sızıyor. Reklamların neredeyse tamamında eti yenen hayvanların kadınsı temsil edilmesi ve erkek zihninde seks yapılacak kadının et veya piliç görüntüsünde olması yapbozu kendiliğinden tamamlıyor.
Bu kitap, kadın ve hayvanın tüm yönleriyle eş olduğunu savunmuyor; yalnızca şiddet ve tahakkümden beslenen erkek egemen kültürün yeri yurdu olmadığının, zayıf bulduğu her şeyi ve herkesi “erkek” tanımının dışına atarak altedilecek bir öteki ilan ettiğinin, özneden nesneye indirgediğinin altını çiziyor.
Yiyecek/giyecek başka bir şey yokmuşçasına, birtakım canlılara yaşarken kafesi, ölürken ise kan gölünü reva gördüğümüz sürece savaşları ve ayrımcılığı olumlayan eril şiddet kültürünün ve hiyerarşinin aramızdan ayrılmayacağını hatırlatıyor.
Eros kediyi unutmuyoruz o cani katil ceza almalidir ve millet eros kediyi unutturmamalidir.EROS❤
Adam hakkını arıyor
Tabii kendi kişisel hakkı, menfaati, yaşadığı ilçeden ve ülkeden daha önemli degil mi ama :))) kendi gidip oy kullandığı ve ilçesinde ki insanların da oy kullanıp seçtiği, ve insanların iradesi yok sayılıp belediyeye kayyum atanmış kimin umurunda ama değil mi :))) hakmış hukukmuş boşveeer, sen bak kendi kişisel çıkarına, kendi hakkına ama değil mi :))) orada kayyım olayıyla ilgili konuşması gerekirken ne olacak bu durum derken gitmiş neyi konuşuyor:))) konuştuğu kişide görevden alınan belediye başkanıyla aynı partiden bu arada :)))) haa bu arada seçimlerde gidip oy verip seçtiğimiz insanlar kazanınca, oturduğu koltuktan alınıp yerine kayyım atanacaksa biz neden oy kullanıyoruz?!
toprak kutsaldır. bugün toprağını veren yarın gtnü verir
Derhal Esad'la gorusmeliyiz Bahar, cok acil!
Kediler uzaylılari bile yolu getirir😊😊😊
Capta cok da dogru bir tanim. Toplum ahlaksiz yonetim onlarin aynasi sadece... Ahlak, etik, adalet, hak, hukuk, saygi, sevgi, sanat, kalite vs... bu toplum icin bos isler.
Emeğinize yüreğinize sağlık olsun inşallah ❤❤❤
Hayvanların olayı tahmin edilenden çok öte diye düşünüyorum. İçgüdüleri muhteşem
Guzel yorumlar
Nenem pekmez kaybnatır derler halk arasında :)
Pazarcıdan ne bekliyordun ama toplumun çoğu böyle...
Balık baștan kokar!
Eczacılık yasası değişmelidir. Yeni mezun eczacılar işsiz..
Çok geçmiş olsun
Emekli ac geziyor Bu konuyu herzaman anlatin
Bende inanıyorum kedi köpeğin çoğu olayları hissediyor görüyorlar Allah vergisi onlara
Allah adına bir çok hayvan katlediyor karşı eli yapıyorsunuz Kurban Bayramı diye hayvan öldürüp oturup gülüp eğlenip Bayram yapmak ne kadar korkunç bir şey var mı? 🤡🆘
Vegan mısınız hayvan yemiyor musunuz, Sözcü gazetesi Diyarbakır'da hamile kesilen hayvanlar yaz, son yıllarda hamile hayvanlar katledildi, omlet yemek erkekiçin civcivler katlediliyor ama yumurta yemeye devam ediyorsunuz peynir süt yoğurt dediğiniz bir canlının içmesi gereken annesinden alması gereken süt siz onu çalıyorsunuz 🤡🆘
Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba? Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda her gün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı milyonları aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler.[1]
Yüreğimizden gelen doğal, yapmacıksız duyguları zorla bastırmadığımız sürece insanın içinde diğer canlıları öldürme ve canını yakmaktan nefret etme duygusunun var olacağı açıktır. Ve yine hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri hayvanları bizzat kesmek zorunda kalsalardı, çoğu et yemekten vazgeçerdi.[2]
Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlüğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.[2]
Ah! Vücudum acıdan titriyor. Bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. Bugün son günüm, bu da benim son tesellim! Sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine katlandıktan sonra, Allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum. (...) Bu iki ayaklı yaratığın köleleştirdiği dilsiz bir hayvanın hayatının berbat sonucu bu.[3]
Allahtan, işledikleri toplu kıyım cinayetleri gözden uzak olsun diye mezbahaları şehir dışında kuruyorlar. Mezbaha, iki ayaklı hayvanın icadıdır. Hiçbir yırtıcı ve kan dökücü canlı, yemini bu denli rezilce yemez! İnsan, kurtların ve yeryüzündeki kan dökücü canlıların yüzünü ağartmıştır.[4]
İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur.
Sadık Hidayet
Türcülük canlı bireylere sadece ait oldukları türden dolayı farklı bir değer biçilmesine denir. oxford sözlüğü türcülüğü, "insan türünün üstünlüğü varsayımına dayanarak belli hayvan türlerinin sömürülmesi ya da ayrımcılığa uğratılması" olarak tanımlar..
Hayvanları sömürülecek katledecek sevilecek diye ayıran sistem kadını da ayırır ve asağilar. #EtinCinselPolitikası..
Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor.
“Dayak yiyen kadınlar” gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahaların katlettiği hayvanlar “marketteki et”e indirgeniyor günümüzde. Etin hem protein için zorunlu olduğuna hem de gücün kaynağı olduğuna inanmamız için örülen mit, aslında erkeğin potansiyel şiddet eğilimiyle üstünlük kurmasına neden oluyor.
Etçilleri yiyen etçiller, kafamızdaki iktidar piramidinde en üste yerleştiriliyor ve bu haliyle gündelik hayatımızın her köşesine sızıyor. Reklamların neredeyse tamamında eti yenen hayvanların kadınsı temsil edilmesi ve erkek zihninde seks yapılacak kadının et veya piliç görüntüsünde olması yapbozu kendiliğinden tamamlıyor.
Bu kitap, kadın ve hayvanın tüm yönleriyle eş olduğunu savunmuyor; yalnızca şiddet ve tahakkümden beslenen erkek egemen kültürün yeri yurdu olmadığının, zayıf bulduğu her şeyi ve herkesi “erkek” tanımının dışına atarak altedilecek bir öteki ilan ettiğinin, özneden nesneye indirgediğinin altını çiziyor.
Yiyecek/giyecek başka bir şey yokmuşçasına, birtakım canlılara yaşarken kafesi, ölürken ise kan gölünü reva gördüğümüz sürece savaşları ve ayrımcılığı olumlayan eril şiddet kültürünün ve hiyerarşinin aramızdan ayrılmayacağını hatırlatıyor..
Hayyy
Merhaba iyi yayın lar iyi günler ❤😍😘🥰💞🤽💞
Pazara Erdoğan gitse ona yaklaşamaz da konuşamaz da o kısmı düzeltin 😊
toprak kutsaldır. bugün toprağını veren yarın gtünü verir
FAKİR AKLINI KULLANSAYDI SEÇTİKLERİNE SİZ NEDEN ZENGİNLESTİNİZ BİZ HALA NEDEN FAKİRİZ SORGULARDI 😂
Bu gün gaf batlamiş 🎉 !
Cok tatli bi hayvanseversiniz, ah bi de vegan olsaniz, tadinizdan hic yenemeyecekdiniz :)
❤❤❤❤❤❤❤❤❤
Ferit beye geçmiş olsun. Hayvanlar insana insandan daha dosttur. Hayvanlarda kahpelik yoktur.
Vegan mısınız hayvan yemiyor musunuz, Sözcü gazetesi Diyarbakır'da hamile kesilen hayvanlar yaz, son yıllarda hamile hayvanlar katledildi, omlet yemek erkekiçin civcivler katlediliyor ama yumurta yemeye devam ediyorsunuz peynir süt yoğurt dediğiniz bir canlının içmesi gereken annesinden alması gereken süt siz onu çalıyorsunuz 🤡🆘
Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba? Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda her gün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı milyonları aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler.[1]
Yüreğimizden gelen doğal, yapmacıksız duyguları zorla bastırmadığımız sürece insanın içinde diğer canlıları öldürme ve canını yakmaktan nefret etme duygusunun var olacağı açıktır. Ve yine hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri hayvanları bizzat kesmek zorunda kalsalardı, çoğu et yemekten vazgeçerdi.[2]
Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlüğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.[2]
Ah! Vücudum acıdan titriyor. Bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. Bugün son günüm, bu da benim son tesellim! Sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine katlandıktan sonra, Allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum. (...) Bu iki ayaklı yaratığın köleleştirdiği dilsiz bir hayvanın hayatının berbat sonucu bu.[3]
Allahtan, işledikleri toplu kıyım cinayetleri gözden uzak olsun diye mezbahaları şehir dışında kuruyorlar. Mezbaha, iki ayaklı hayvanın icadıdır. Hiçbir yırtıcı ve kan dökücü canlı, yemini bu denli rezilce yemez! İnsan, kurtların ve yeryüzündeki kan dökücü canlıların yüzünü ağartmıştır.[4]
İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur.
Sadık Hidayet
Türcülük canlı bireylere sadece ait oldukları türden dolayı farklı bir değer biçilmesine denir. oxford sözlüğü türcülüğü, "insan türünün üstünlüğü varsayımına dayanarak belli hayvan türlerinin sömürülmesi ya da ayrımcılığa uğratılması" olarak tanımlar..
Hayvanları sömürülecek katledecek sevilecek diye ayıran sistem kadını da ayırır ve asağilar. #EtinCinselPolitikası..
Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor.
“Dayak yiyen kadınlar” gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahaların katlettiği hayvanlar “marketteki et”e indirgeniyor günümüzde. Etin hem protein için zorunlu olduğuna hem de gücün kaynağı olduğuna inanmamız için örülen mit, aslında erkeğin potansiyel şiddet eğilimiyle üstünlük kurmasına neden oluyor.
Etçilleri yiyen etçiller, kafamızdaki iktidar piramidinde en üste yerleştiriliyor ve bu haliyle gündelik hayatımızın her köşesine sızıyor. Reklamların neredeyse tamamında eti yenen hayvanların kadınsı temsil edilmesi ve erkek zihninde seks yapılacak kadının et veya piliç görüntüsünde olması yapbozu kendiliğinden tamamlıyor.
Bu kitap, kadın ve hayvanın tüm yönleriyle eş olduğunu savunmuyor; yalnızca şiddet ve tahakkümden beslenen erkek egemen kültürün yeri yurdu olmadığının, zayıf bulduğu her şeyi ve herkesi “erkek” tanımının dışına atarak altedilecek bir öteki ilan ettiğinin, özneden nesneye indirgediğinin altını çiziyor.
Yiyecek/giyecek başka bir şey yokmuşçasına, birtakım canlılara yaşarken kafesi, ölürken ise kan gölünü reva gördüğümüz sürece savaşları ve ayrımcılığı olumlayan eril şiddet kültürünün ve hiyerarşinin aramızdan ayrılmayacağını hatırlatıyor
Demokrasi hukuk adalet umurunda değil kişisel çıkarına bakıyor halbuki adalet olsa hukuk işlese sorunu çözülecek ama o sadece şahsi çıkarını düşünüyor
🎉
Umut kaybedilince böyle oluyor. Birinci parti iken üçüncü parti olursa muhalefet ne bekliyorsunuz vatandaştan
toprak kutsaldır. bugün toprağını veren yarın gtnü verir
Keşke maddi durumları iyi insanları seçse kediler benim 6 tane oldu ve işsizim, mama alamayacak durumdayım, sahiplendirme ilanı açıyorum kimse almıyor, lütfen sahiplendirme sayfalarından beyaz kedi edinin o zaman, bir sürü beyaz kedi var ilanda, van kedisi Ankara kedisi düz beyaz bir sürü
Vegan mısınız hayvan yemiyor musunuz, Sözcü gazetesi Diyarbakır'da hamile kesilen hayvanlar yaz, son yıllarda hamile hayvanlar katledildi, omlet yemek erkekiçin civcivler katlediliyor ama yumurta yemeye devam ediyorsunuz peynir süt yoğurt dediğiniz bir canlının içmesi gereken annesinden alması gereken süt siz onu çalıyorsunuz 🤡🆘
Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba? Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda her gün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı milyonları aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler.[1]
Yüreğimizden gelen doğal, yapmacıksız duyguları zorla bastırmadığımız sürece insanın içinde diğer canlıları öldürme ve canını yakmaktan nefret etme duygusunun var olacağı açıktır. Ve yine hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri hayvanları bizzat kesmek zorunda kalsalardı, çoğu et yemekten vazgeçerdi.[2]
Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlüğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.[2]
Ah! Vücudum acıdan titriyor. Bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. Bugün son günüm, bu da benim son tesellim! Sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine katlandıktan sonra, Allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum. (...) Bu iki ayaklı yaratığın köleleştirdiği dilsiz bir hayvanın hayatının berbat sonucu bu.[3]
Allahtan, işledikleri toplu kıyım cinayetleri gözden uzak olsun diye mezbahaları şehir dışında kuruyorlar. Mezbaha, iki ayaklı hayvanın icadıdır. Hiçbir yırtıcı ve kan dökücü canlı, yemini bu denli rezilce yemez! İnsan, kurtların ve yeryüzündeki kan dökücü canlıların yüzünü ağartmıştır.[4]
İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur.
Sadık Hidayet
Türcülük canlı bireylere sadece ait oldukları türden dolayı farklı bir değer biçilmesine denir. oxford sözlüğü türcülüğü, "insan türünün üstünlüğü varsayımına dayanarak belli hayvan türlerinin sömürülmesi ya da ayrımcılığa uğratılması" olarak tanımlar..
Hayvanları sömürülecek katledecek sevilecek diye ayıran sistem kadını da ayırır ve asağilar. #EtinCinselPolitikası..
Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor.
“Dayak yiyen kadınlar” gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahaların katlettiği hayvanlar “marketteki et”e indirgeniyor günümüzde. Etin hem protein için zorunlu olduğuna hem de gücün kaynağı olduğuna inanmamız için örülen mit, aslında erkeğin potansiyel şiddet eğilimiyle üstünlük kurmasına neden oluyor.
Etçilleri yiyen etçiller, kafamızdaki iktidar piramidinde en üste yerleştiriliyor ve bu haliyle gündelik hayatımızın her köşesine sızıyor. Reklamların neredeyse tamamında eti yenen hayvanların kadınsı temsil edilmesi ve erkek zihninde seks yapılacak kadının et veya piliç görüntüsünde olması yapbozu kendiliğinden tamamlıyor.
Bu kitap, kadın ve hayvanın tüm yönleriyle eş olduğunu savunmuyor; yalnızca şiddet ve tahakkümden beslenen erkek egemen kültürün yeri yurdu olmadığının, zayıf bulduğu her şeyi ve herkesi “erkek” tanımının dışına atarak altedilecek bir öteki ilan ettiğinin, özneden nesneye indirgediğinin altını çiziyor.
Yiyecek/giyecek başka bir şey yokmuşçasına, birtakım canlılara yaşarken kafesi, ölürken ise kan gölünü reva gördüğümüz sürece savaşları ve ayrımcılığı olumlayan eril şiddet kültürünün ve hiyerarşinin aramızdan ayrılmayacağını hatırlatıyor
Adam yıllardır diyor. Tamam kayyum konusunda haklı olabilirsiniz ama adam burda gördüğü siyasetçiye derdini anlatıyor. Dediğiniz gibi siyaset kimsenin umrunda değil herkes geçim derdinde o adam öyle yada böyle bi yerden hak arıyor. Önce Can sonra canan demişler sonuçta :D
toprak kutsaldır. bugün toprağını veren yarın gtnü verir
🔥Onemli olan vatandaşin işi imam oğlu not almaya başlamış bu iyi geliş me yoksa hatırlamıyorum der. feyzan hanım beş altı kedim var onlar dünya nin süsü hayvan seven şen olur yani neşeli 🔥
toprak kutsaldır. bugün toprağını veren yarın gtnü verir
cherie Bahar. Kedi alacağına beni al, kedim de var simsiyah.
Vegan mısınız hayvan yemiyor musunuz, Sözcü gazetesi Diyarbakır'da hamile kesilen hayvanlar yaz, son yıllarda hamile hayvanlar katledildi, omlet yemek erkekiçin civcivler katlediliyor ama yumurta yemeye devam ediyorsunuz peynir süt yoğurt dediğiniz bir canlının içmesi gereken annesinden alması gereken süt siz onu çalıyorsunuz 🤡🆘
Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba? Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda her gün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı milyonları aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler.[1]
Yüreğimizden gelen doğal, yapmacıksız duyguları zorla bastırmadığımız sürece insanın içinde diğer canlıları öldürme ve canını yakmaktan nefret etme duygusunun var olacağı açıktır. Ve yine hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri hayvanları bizzat kesmek zorunda kalsalardı, çoğu et yemekten vazgeçerdi.[2]
Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlüğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.[2]
Ah! Vücudum acıdan titriyor. Bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. Bugün son günüm, bu da benim son tesellim! Sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine katlandıktan sonra, Allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum. (...) Bu iki ayaklı yaratığın köleleştirdiği dilsiz bir hayvanın hayatının berbat sonucu bu.[3]
Allahtan, işledikleri toplu kıyım cinayetleri gözden uzak olsun diye mezbahaları şehir dışında kuruyorlar. Mezbaha, iki ayaklı hayvanın icadıdır. Hiçbir yırtıcı ve kan dökücü canlı, yemini bu denli rezilce yemez! İnsan, kurtların ve yeryüzündeki kan dökücü canlıların yüzünü ağartmıştır.[4]
İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur.
Sadık Hidayet
Türcülük canlı bireylere sadece ait oldukları türden dolayı farklı bir değer biçilmesine denir. oxford sözlüğü türcülüğü, "insan türünün üstünlüğü varsayımına dayanarak belli hayvan türlerinin sömürülmesi ya da ayrımcılığa uğratılması" olarak tanımlar..
Hayvanları sömürülecek katledecek sevilecek diye ayıran sistem kadını da ayırır ve asağilar. #EtinCinselPolitikası..
Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor.
“Dayak yiyen kadınlar” gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahaların katlettiği hayvanlar “marketteki et”e indirgeniyor günümüzde. Etin hem protein için zorunlu olduğuna hem de gücün kaynağı olduğuna inanmamız için örülen mit, aslında erkeğin potansiyel şiddet eğilimiyle üstünlük kurmasına neden oluyor.
Etçilleri yiyen etçiller, kafamızdaki iktidar piramidinde en üste yerleştiriliyor ve bu haliyle gündelik hayatımızın her köşesine sızıyor. Reklamların neredeyse tamamında eti yenen hayvanların kadınsı temsil edilmesi ve erkek zihninde seks yapılacak kadının et veya piliç görüntüsünde olması yapbozu kendiliğinden tamamlıyor.
Bu kitap, kadın ve hayvanın tüm yönleriyle eş olduğunu savunmuyor; yalnızca şiddet ve tahakkümden beslenen erkek egemen kültürün yeri yurdu olmadığının, zayıf bulduğu her şeyi ve herkesi “erkek” tanımının dışına atarak altedilecek bir öteki ilan ettiğinin, özneden nesneye indirgediğinin altını çiziyor.
Yiyecek/giyecek başka bir şey yokmuşçasına, birtakım canlılara yaşarken kafesi, ölürken ise kan gölünü reva gördüğümüz sürece savaşları ve ayrımcılığı olumlayan eril şiddet kültürünün ve hiyerarşinin aramızdan ayrılmayacağını hatırlatıyor
Adamım kayyumu bilmiyor - hüseyin yada mehmet gibi biri zannediyor belki haberi yok - kayyum - kayyum
toprak kutsaldır. bugün toprağını veren yarın gtnü verir
Yok abi yok... Az önce videoya başlayıp, ilk konu ile ilgili videoyu durdurup Bahar Feyzan Hanım'ı yerden yere vuran bir eleştiri yorumu yapmıştım. yorumu yayınlayıp dedim ki ''Yahu biraz tamamını seyredip yorumlasaydım bu kadar çelişemezsin bu hanımefendi ile, dikkatlice tekrar izle'' deyip tekrar izledim; Bahar Hanım hakikaten karnınız tok sırtınız pek... Bari bize bizdenmiş gibi davranmayın, konuşmayın. Empati yapar gibi görünmeyin. Adamcağız hakkının mahkemelerde kendisine verilmeyeceğine yazık ki inanmış, umutsuzca da karşısında aniden koskoca İstanbul Belediye Başkanı'nı bulunca derdini anlatıvermiş. Kitlesel olaylara, toplumsal dert ve sorunlara, kamuoyunu ilgilendiren her türlü iyi/kötü gelişme ve haberlere elbette ilgiliyiz, elbette duyarlıyız. Ama kamu gücünü kullanıp arsana çöküp üstüne binayı dikenlere de ''eline sağlık'' mı diyelim...? bir kez daha emin oluyor ve anlıyorum ki; Tok açın halinden hakikaten anlamıyor!
ne alaka ya vatandaşın kendi hakkı kendi hayatına bakmak ne zamandan beri et derdine düşmek oluyo
toprak kutsaldır. bugün toprağını veren yarın gtnü verir
O Vatandaş gerçek siyaset yapmış 😅 ama kayyumun yada adaletin onu nasıl etkilediğini kavrayamamış 😂
toprak kutsaldır. bugün toprağını veren yarın gtnü verir
Ne halki kardesim cahillik duzboyu
👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻
BAHAR MİLLET GEÇİM DERDİNDE SENDE KEDİ DERDİNDESİN :)
sen niye boş konuşuyosun akp ye oy vermeseydin veriyonuz oyları sonra alıyosunuz
Vegan mısınız hayvan yemiyor musunuz, Sözcü gazetesi Diyarbakır'da hamile kesilen hayvanlar yaz, son yıllarda hamile hayvanlar katledildi, omlet yemek erkekiçin civcivler katlediliyor ama yumurta yemeye devam ediyorsunuz peynir süt yoğurt dediğiniz bir canlının içmesi gereken annesinden alması gereken süt siz onu çalıyorsunuz 🤡🆘
Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba? Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda her gün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı milyonları aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler.[1]
Yüreğimizden gelen doğal, yapmacıksız duyguları zorla bastırmadığımız sürece insanın içinde diğer canlıları öldürme ve canını yakmaktan nefret etme duygusunun var olacağı açıktır. Ve yine hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri hayvanları bizzat kesmek zorunda kalsalardı, çoğu et yemekten vazgeçerdi.[2]
Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlüğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.[2]
Ah! Vücudum acıdan titriyor. Bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. Bugün son günüm, bu da benim son tesellim! Sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine katlandıktan sonra, Allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum. (...) Bu iki ayaklı yaratığın köleleştirdiği dilsiz bir hayvanın hayatının berbat sonucu bu.[3]
Allahtan, işledikleri toplu kıyım cinayetleri gözden uzak olsun diye mezbahaları şehir dışında kuruyorlar. Mezbaha, iki ayaklı hayvanın icadıdır. Hiçbir yırtıcı ve kan dökücü canlı, yemini bu denli rezilce yemez! İnsan, kurtların ve yeryüzündeki kan dökücü canlıların yüzünü ağartmıştır.[4]
İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur.
Sadık Hidayet
Türcülük canlı bireylere sadece ait oldukları türden dolayı farklı bir değer biçilmesine denir. oxford sözlüğü türcülüğü, "insan türünün üstünlüğü varsayımına dayanarak belli hayvan türlerinin sömürülmesi ya da ayrımcılığa uğratılması" olarak tanımlar..
Hayvanları sömürülecek katledecek sevilecek diye ayıran sistem kadını da ayırır ve asağilar. #EtinCinselPolitikası..
Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor.
“Dayak yiyen kadınlar” gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahaların katlettiği hayvanlar “marketteki et”e indirgeniyor günümüzde. Etin hem protein için zorunlu olduğuna hem de gücün kaynağı olduğuna inanmamız için örülen mit, aslında erkeğin potansiyel şiddet eğilimiyle üstünlük kurmasına neden oluyor.
Etçilleri yiyen etçiller, kafamızdaki iktidar piramidinde en üste yerleştiriliyor ve bu haliyle gündelik hayatımızın her köşesine sızıyor. Reklamların neredeyse tamamında eti yenen hayvanların kadınsı temsil edilmesi ve erkek zihninde seks yapılacak kadının et veya piliç görüntüsünde olması yapbozu kendiliğinden tamamlıyor.
Bu kitap, kadın ve hayvanın tüm yönleriyle eş olduğunu savunmuyor; yalnızca şiddet ve tahakkümden beslenen erkek egemen kültürün yeri yurdu olmadığının, zayıf bulduğu her şeyi ve herkesi “erkek” tanımının dışına atarak altedilecek bir öteki ilan ettiğinin, özneden nesneye indirgediğinin altını çiziyor.
Yiyecek/giyecek başka bir şey yokmuşçasına, birtakım canlılara yaşarken kafesi, ölürken ise kan gölünü reva gördüğümüz sürece savaşları ve ayrımcılığı olumlayan eril şiddet kültürünün ve hiyerarşinin aramızdan ayrılmayacağını hatırlatıyor
toprak kutsaldır. bugün toprağını veren yarın gtnü verir
Short videolar çok saçma mesela 6 gün önce yayınlanmış videoya 3 saat önce yayınlandı gibi ibareler var bu şekilde seyredilirliği artırmak seyirciye saygısızlık en azından 3 saat önce demeyi bırakın ne dediğim anlaşılmıştır umarım
AMI ISLAK VALLAHI SENI CANIM COK ISTIYOR NE OLUR BIR VESEN BANA