videoda geçen Dostoyevski'nin "cinler" adlı romanında intihar ikiye ayrılır: birincisi bir anlık bir acı ile ya da hiddet ile intihar edenler; bunlar acıyı düşünmezler sadece öfkeyle anlık olarak intiharı seçerler. İkinci tip insanlar ise "acı"dan korktukları için intihar etmek üzerine düşünürler. Oysa burada boş bir korku olduğu vurgulanır. Çünkü intiharın kendisinde yani ölümde acı yoktur. Ölümden duyulan korkuda vardır acı. Yine kitapta bu konuda Dostoyesvki ustaca bir benzetme yapar: "dağ kadar bir taş üzerine düşse acı çeker misin?" diye sordurur karaktere. Karşısındaki "bu elbette korkunç bir şeydir!" der. Ancak konuşmanın devamında şu sonuç çıkar: korku ve acı bambaşka şeylerdir. Dağ kadar büyük bir taşın üzerinize düşmesinde korku vardır ama düştüğü anda acı hissetmeden çoktan ölürsünüz. İşte intihar yani ölümü seçmede de aslında korku var ancak acı yoktur. Buradan bir genelleme yapılır ve intiharı düşenen ya da düşünmeyen her insanın ölümden içten içe korktuğu, bu nedenle de tam olarak özgür olamadığına yer verilir. Bu noktada da Tanrının ölüm korkusunun bir "tür" acısı olduğu dile getirilir. Ancak yukarıdaki gibi taşta "acı" yoktur. Taştan duyulan "korku" insana acı verir. O halde intiharı akıllıca seçen biri acı ile korkuyu yenerek Tanrı olacaktır... Kısaca hatırladığım kadarıyla bu şekilde bir argüman sunuluyordu. Kitabı lisede okuduğumda bu kısım uzun süre aklımdan çıkmamıştı. Videoda değinildiğini görünce hem mutlu oldum, hem de ben de bir şey katmak istedim. Okuduğunuz için teşekkürler. Sağlıcakla kalın.. siz yine de hayatın tadını çıkarın :)
Ne vidyoyu seyrettim nede bahsettiğin romanı okudum. Fakat intihar bence ikiye ayrılmamalı. Daha birçok intihar şekli olabilir bence. Mesela deney olarak intihara kalkışan biride olabilir. Fakat, tanrı olmak için illede intihara gerek yoktur, yani bedeni intihardan kastediyorum. Fakat başka birçok şeyi intihar etmek gerekebilir. Kim olduğunla ilgili sahip olduğun fikirler mesela
''En iyiler genellikle intihar ederler. Sadece kaçmak için. Ve o geride kalanlar, asla tam olarak anlayamazlar. Neden biri onlardan kaçmak istesin ki?'' Charles Bukowski
@@robbie.00 intihar demek = ergenlik demek değildir evet ergenlikte de bunun gibi düşünceler olur fakat bu çok genelde bir tabir intihar ettme istediği arzusu kaçışı bilinmezlik genel olarak her yaş ve her insanda farklı sonuçlarda oluşur
@@4liyebran biliyorum oyle oldugunu sadece populer kultur elestiriyorum. Cunku artik bence cogusu kendisi gibi davranmiyor ve bunu sirf biraz ilgi icon yapiyorlar
@@Yusuf-xq3dv kötülük yapamayan iyilik yapmanın da hayatı bitince anlamsız olacağını düşünen insan intihara sürüklenir onun için iyiliğin ahirette mükafatı olacağı inancı ilaçtır bu inancı yıkmamak gerekir
"Sartre' ye göre intihar dünyada var olmanın bir başka yoludur. Çünkü kişi eylem olarak ölümü seçtiğinde kendi varlığının farkına vararak, varlığının tanımını hiçlikle yapar." diye bir söz okumuştum.
Süpersin.Okyanus gibi devasa bilgileri,damıtarak bize verdiğin ve tane tane güzel sesin ve Türkçe ile ve de müthiş tonlamanla herkesin anlayacağı formata uyarladığın için çok teşekkür ederim.♥️😘
Balkonda oturuyorum mesela dışarıya bakıyorum birşey bulamıyorum sevdiğim bi bina görmüştüm ve gece o binaya girip tepesinden atladığımı hayal ettim ve rahatladım.
"Sadece iyimserler intihar eder, artık iyimser olamayan iyimserler." -Emil Cioran İnsan yaşam denilen işkenceyi kabul etmelidir, çünkü çoktan doğmuştur, bu geri alınamaz. Bana göre intihar mantıklıdır ama intihar etmiyorum çünkü bütün kararlarımız rasyonel olmak zorunda değildir. Hayat saçma, anlamsız ve acıdan ibarettir ve doğmuş olmak yani bilinç sahibi olmak insanın başına gelen en büyük kazadır ama bu intihar etmek veya kendini rahatlatacak ve hayatta kalma şansını artıracak bir şeylere inandırmanın nedeni değildir. İnsan bunlar olmadan da yaşayabilir yaşama amacı ve hiç bir beklentisi olmayan insanın ölmek için de bir nedeni yoktur.
İnsan duygusal ve sosyal bir canlı, düşüncelerini, felsefeni paylaşmak istiyorsun, İnsan arıyorsun.... göremiyorsun bulamıyorsun .... ve boş insanlardan ve anlamsızlıktan kaçmak istiyorsun....
Mutsuz bir yaşam, yaşamaya da sonlandırmaya da değerdir. Bunla ilgili ahkam kesmek; bütün filozofların yaptığı en büyük saçmalıktır. Hepsi, bir tanrı gibi neyi yapmanın meşru, yada neyi yapmamanın meşru olduğunu söylemişlerdir. Söz konusu ölüm ve yaşam ise; bu konuda o kişiye yardımcı olmanın tek yolu, ona hangi tercihin kendisi için doğru olduğunu bulmaktır, ama en fazla bu kadar. Sonunda, bu karara saygı duyulup; kararı ne olursa olsun, ona en kolayını sunmak gerekir. Merhamet, böyle bir durumda gerçek merhamettir.
“40 yaşıma kadar hep intiharı düşündüm ama 40 yaşımdan itibaren insanların intihar etmeye değmeyeceklerini düşünmeye başladım. Bana göre intihar geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır. Bu mesajı verebileceğin tıynette insan olmadığını düşününce de intihar etmiyorsun.” -İsmet Özel
@fuzzy1312Başka insanlar üzülsün diye intihar etmekten bahsetmiyor Başka insanlar yüzünden intihar etmekten bahsediyor. Aslında tüm ölümlwr insan kaynaklıdır çünkü durup bir düşündüğümüzde intiharların sebebinin öyle ya da böyle insanlar yüzünden, toplumun aldığı hal yüzünden , yaşamın insanlar tarafından çok zor ve manasızlaştırılması yüzünden intihar ediliyor. Vahşi doğada kendi kendine yaşayan bir adamın intihar haberini hiç duymadım ben, şehirlerde insanlar kendilerini öldürüyorlar. Artık daha fazla bu yapaylığa katlanamadıkları için. Sorularına zerre cevap olmayan bu yerde olmaya dayanamadıkları için. Bütün bunlar insan kaynaklı. İntihar etmek isteyen herkesin iddia ediyorum ama herkesin ya insanla alakalı bireysel ilişkilerden veya sosyolojik sıkıntılardan ötürü veya yine insanın anlam arayışı yüzünden intihar ettiğine eminim. Ağaçlarla konuşan birisinin ölmek isteyeceğini pek sanmam.
@fuzzy1312başka insanlar için intihar etmekten bahsetmiyor, intiharın anlamının geride kalanları suçlamak olduğundan ve insanların buna değmeyeceğini anladığından bahsediyor.
Bunu sadece hayat anlamsız geliyor diye çözümlemek eksik ve yanlış bir tabir olur. Kendine bir anlam bulabilirsin bu çok zor değil. Bu çok daha karmaşık bir durum. Intiharı tetikleyen aslında yalnızlık duygusu.Etrafında yığınla insan olsa bile farketmez.Kendine bir uğraş bulmak anlam aramak bunu sadece geciktirir.
Zorunda olmak rahatsız edici bu dünyada zorundasın bir şey yapmak zorundasın savaşmak zorundasın galip gelmek zorundasın bu duruma sabretmeni umutlanmanı hatta şükretmeni isteyecekler ama kimse seni bu duruma neyin getirdiğini sormayacak asıl soru yaşamanın yaşamaya değip değmediği değil sadece gereksiz acıdan kaçınman gerektiğidir. Dünyaya getirilerek maruz kaldığımız bu kötü durumda anlamlı olan tek bir şey vardır gereksiz acıları önlemek.
Acıya katlanmak zorunda olmak hastalığa katlanmak zorunda olmak. Yaşamak zorunda olmak fikri çok korkunc bence insan hiçbir şeyin elinde olmadığı şu dünyada en azından ölümünü secebilmeli huzur içinde ölmek neyse onu yapabilmeli. Herkes kendi hayatının anlamını belirler evet ama sanki bütün düşünceler sağlıklı insan üstünden savunuluyor gibi sadece yaşamaya çalışırken birden bir hastalık gelip buluveriyor seni işte o zaman yaşamak zorunda olmak tedaviyi almak zorunda olmak seni derin düşüncelere sevk ediyor
@fuzzy1312evet maalesef. Şuan kemoterapi görüyorum. İyilesecegim muhtemelen ama ölmeye hiç bu kadar yakın hissetmemistim hayattaki her şey çok anlamsız geliyor bu dünyada kalmak zorunda olmak işkence gibi
ปีที่แล้ว +22
"Yaşamın bir anlamı olmayabilir ama yaşam anlamsız olmak zorunda değildir" Dilara iyiki varsın. Kaybolduğum yerde gerçeklere sırtımı dönüp yol bulma çabasına bile küsüyorum. Kafama kafama atıyorsun gerçekleri ama çok şefkatli geliyor sen anlatınca
Love, Death and Robots - Season 1 Episode 14 (Zima Blue) Bulaşıkları yıkarken hayat size anlamsız geliyorsa 10 dakikanızı ayırıp bölümün size farklı bakış açısı sunmasına izin verin.
bu yorumunu gördükten sonra gidip bölümü izledim. ama hala hayatın anlamsız gelmesiyle arasındaki ilişkiyi anlayamadım. çünkü bölümdeki karakter bir ölüm refleksi göstermiş. hayatta kalmak için elinden vazgeçmiş. o anlık ölüm korkusunun refleksini saymazsak peki ya hayatı o karakter kadar anlamlı bulmayan biri bulaşıkları yıkarken ne yapsın
Hocam nedir yani bende tam anlayamadım.onca yıl kendini geliştirdi kendini kanıtladı ama yine başa döndü.bunca şeyin sonu başa dönüşse neden onca yolu gidelim ?
@@yasinorhan3408 Bence hayatın anlamını karakter son sözlerinde söylüyor. "Başarıyla tamamlanmış bir görevin icrasından keyif almak. Hakikat arayışım sona erdi."
Herşey doymakla ilgili. Tek amacımız hayatta kalmaktı. Ormandan çıktık ve herşeyde anlam aramaya başladık. Bence anlam falan yok, biz çok fazla düşünüyoruz o kadar
Bazen sadece yaşamak gerekir. Ancak nasıl yaşayacağımıza karar vermekte bizim elimizde olsa gerek. Üstlendiğin rol hoşuna gitmediyse, ölmek yerine rolünü değiştir, kaybedecek ne varki, sonuçta sadece ölebilirsin.
Beyni tam gelişmemiş bir canlının vücudundaki hormonların etkisiyle sana bakıp sırıtması sana nasıl bir motivasyon veriyor anlayamıyorum. Sonuçta yürüyen bir mekanizmadan başka bir şey değil. Aslında içten içe yaşamak istediğinin ve bilinçsiz de olsa kendi kendine bu isteği devam ettirmek için birtakım şeylere anlam ve değer yüklediğinin ve bu yaşama isteğinin de senin değil vücudunun kodlanması olduğunun farkında mısın?
Merhaba. Ülkemizin, içinde bulunduğu belirsiz şartların, üzerimizdeki etkisini farkedebilmek, bu ağır yükün altında hayata tutunabilmek adına konuyu nokta atışı ile özetleyen, sık sık dinlememiz gereken görüntülü, sesli makale hazırladığınız için teşekkür ederim. Emeğinize sağlık.
İntiharı güzelleyen, onu özendirmeye yönelik sözler var yorumlarda, çok garip. Pelin Hanım'ın videosu bu düşüncelerin aksine hazırlanmış, ve hayata anlam katmanın önemine değinmiş, çok güzel olmuş, teşekkürler.
Kız kardeşim 19 yaşında intihar etmişti. Onu acile yetiştirdiğimde Doktorlar bana kurtulamaz dediler ancak o kurtuldu. yıllarca bu konu hakkında ona hiç bir söylem ve ifade dahi yöneltmedik. Şuan 38 yaşında ve iki sene önce bu konuyla ilgili sadece şunu söyledi; Yaşamak, her şeye rağmen yaşamak dedi.
ölüm, ölü olma durumu bizi özgürleştirecek tek şey. Ancak o zaman gerçekten öz gür olmuş oluruz, ne bu dünya bizi daha fazla engelleyebilecek ne de biz kendimizi.
@fuzzy1312 intiharı geleceğe yönelik bir şey değil de geçmişe yönelik olarak bakmayı dene sonuç olarak bütün acıları çektin ve çektiğin acıları geri alamayacaksın cioranın görüşü
İnsan, çevresine ve nesnelere ne kadar az ölçüde anlam yüklerse o denli hayatın anlamını bulmuş olur diye düşünüyorum. Gelgelelim kapitalist bir düzende bu ne kadar mümkün olur bilemiyorum. Yine de hayatın en derin ve anlamlı yanı içsel bir huzurdur bence. Çıkarsız, süssüz ve ağdasız bir yaşam. Kısacası minimalist bir hayat yaşanmaya ve çabalamaya değer olduğunu düşünüyorum. :)
Evet kaynak sıkıntısı olan bir durumda harika bir avunma ve kendini ve hayatı kavrayışını olumlama aracı olan bir düşünce bu ama bir kez gelmişken şu hayata en azından güç yettiğince bazı şeyleri de deneyimlemenin ayrı tadı oluyor. İki uçta da olmamak değerli bence, ne aşırı sınırlamak kendini ne de tüketim akıntısına kapılmak.
“-İyisi mi, kendimi öldüreyim, diğeri gibi. -O kim, hangi diğeri? -Tıpkı milyonlarca kendini öldürenler gibi. -Herkes sırtında kendi çarmıhıyla dolaşır. Kısa ya da uzun. -Beklerken madem susmayı beceremiyoruz , bari sakin sakin konuşalım. -Doğru çenemiz düşük. -Düşünmeyelim diye yapıyoruz bunu. -Özrümüz var. -Duymamak için yapıyoruz bunu. -Sebeplerimiz var. -Tüm ölülerin sesleri.Godotyu Beklerken” videoyu izlerken aklıma bu alıntı geldi nedensizce.
Nasıl öleceğine karar vermek ve zamanını belirlemek aslında bir özgürlük.Eninde sonunda ölecek olmasak böyle düşünmezdim.Ama ölüm mutlaka gelecekse şekline ve zamanına karar vermek çok mantıksız gelmiyor
"Teskin eden yatistirici yanitlarin olmadığı durumda kendi yasaminin sorumlulugunu almak" gerçekten mükemmel bir söz, bütün videoyu en sonda tek kelimeyle aciklamis. Bu sözü duymak beni mutlu etti
İnsan çevresindeki negatif insanlardan ve herşeyden uzak durmalı. Pozitif herşeyle ruhunu beslemeli. Okumalı, araştırmalı, sorgulamalı ve tekamülünü yükseltmeli.
@@gokhanylmaz-hc6eq Elbette, özellikle Türkiye şartlarında zor. Ama felsefede bir ilke vardır. Değiştiremeyeceğin şey için üzülme, sen daha pozitif şeylere odaklan.
iyi de anne-baba faktörü var seni sürekli aşağılayan bir ebeveyn ve bir süre sonra bu durum sende bıkkınlık veriyor evet o kişiyi değiştiremiyorsun doğru kimseyi değiştiremeyiz. Ama aileyle zorunlu bağlarımız var bu geleneksellikten de ziyade parasal olarak ekonomik olarak onlara mecburum 20 yaşındayım evet bir yere girip çalışabilirim ama buna cesaretim yok bir kere en başta benim cesaretim kırıldı sürekli aşağılanmaktan bana ne önerirsin?:) veya benim gibilere çok vardır bizden eminim
Zamanında bir forum sitesinde benzer bir konuya "hayatı neden yaşaman gerektiği sorusunun cevabı, hayatı nasıl yaşaman gerektiği sorusunda saklı" diye yazmıştım. Bu videoyu izledikten sonra da galiba doğru düşünmüşüm diyorum :)
Eğer ölümden korkmasaydık yaşamazdık. Düşünsenize herkes öldürürdü kendini çünkü çok sıradan gelirdi. Yani yaşamın devam etmesi için korkmamız gerekiyordu.
Bu Videoyu gorunce aklima, gulerken cekildiginiz fotograf uzerine sanki felsefede intihar videosu hazirlamiyorum bu ne gulumseme dediginiz story geldi ☺️☺️
Dönüşüm 1: Deve Nietzsche’nin tarif ettiği ilk dönüşüm devedir. Şöyle der: Nedir ağır olan? diye sorar dayanıklı tin, sonra diz çöker bir deve gibi ve iyice yüklenmek ister. Nedir en ağır olan, ey kahramanlar? diye sorar dayanıklı tin, alayım sırtıma da kıvanayım [övüneyim] gücümle. Bu paragraftan sonra Nietzsche devenin yüklerini, yani hayatta karşılaşılabilecek bazı zor deneyimleri sıralayarak devam eder. Devenin bu yüklere bir çeşit davette bulunması gerektiğini belirtir. Örneğin şöyle der: “Yoksa: bizi aşağılayanları sevmek ve hortlağa tam da bizi korkutacağı sırada elini uzatmak mı?” Nietzsche, kişinin Üstinsan olmadan önce olabildiğince fazla yükü yüklenmesi gerektiğini söyler. Kişi korku, sevgi, hakikat, ölüm, yalnızlık, anlamsızlık gibi insan varoluşunun bütün yönleriyle mücadele etmelidir. Deve tüm bu zorlukları, mücadeleleri görev aşkıyla ve bütün asaletiyle kabul etmelidir. Başka bir deyişle, deve hayattan kaçmaz. O hayatı ve bütün zorluklarını bir görev aşkıyla kucaklar. Deve bunu yaparken gururunu bir kenara bırakır ve güçlenir. Bu acılara göğüs germek, devenin bir sonraki dönüşümü için ona güç ve direnç kazandırır. Dönüşüm 2: Aslan Nietzsche, devenin aslan olmadan önce “ıssız çöl”e girdiğini anlatarak devam eder. Deve hayatın ona sunduğu acıları davet etmiş ve onları yüklenmiştir. Bunu yaparken belirli bir düzeyde de yabancılaşmıştır. Ötekilerden ve onu üreten toplumdan farklılaşmış; kendini, sahip olduğu değerler de dahil, her şeyi sorgularken bulmuştur. Çöl, devenin ona bir amaç verecek evrensel bir kanun ya da erdemi aradığı, yani varoluşsal kriz yaşadığı yer olarak da görülebilir. Nietzsche için evrensel erdemler ya da nihai amaç yoktur. Deve bununla yüzleşmek zorunda kalır ve aslana dönüşmesi gerekir. Nietzsche şöyle der: Ne ki en ıssız çölde gerçekleşir ikinci dönüşüm: aslan kesilir burada tin, özgürlüğü geçirmek ister eline ve efendi olmak ister kendi çölünde. Son efendisini arar burada: düşman olmak ister ona ve son tanrısına; büyük ejderhayla dövüşmek ister zafer kazanmak için. Hangisidir büyük ejderha, tinin artık efendi ve tanrı diye adlandırmak istemediği? ‘Yapmalısın,’ der büyük ejderha. Oysa, ‘İstiyorum,’ der aslanın tini. ‘Yap-malısın’ çıkar yoluna, altın gibi ışıldayarak, pullu bir hayvandır o ve ‘Yap-malısın’ parıldar altın gibi her pulunun üzerinde. Bin yıllık değerler parıldar bu pullarda ve şöyle söyler tüm ejderhaların en güçlüsü: ‘Şeylerin tüm değeri - parıldıyor üstümde.’ ‘Tüm değerler zaten yaratılmıştır ve yaratılmış tüm değerler - işte bu benim. Gerçekten, artık hiçbir ‘istiyorum’ olmamalı!’ Böyle söyler ejderha. Kardeşlerim, tinde aslana ne gerek var? Yetmez mi, fedakâr ve saygılı, dayanıklı bir hayvan? Yeni değerler yaratmak - aslanın da gücü yetmez henüz buna. Ama yeni bir yaratım için özgürlük yaratmak - buna yeter aslanın gücü Bu uzun alıntıyı biraz açalım… Deve evrensel bir doğrunun ve erdemin olmama ihtimalini keşfettiğinde önüne iki seçenek çıkar. Ya bu anlamsız hayatı reddedip, muhtemelen intihar edecek; ya da özgürlüğe kavuşup, kendi değer ve anlamlarını oluşturacak. Kuşkusuz Üstinsan olabilmek için deve ikincisini yapmalıdır, bunu aşmalıdır. Bunu yapabilmesi için, deve gerçek özgürlüğün önündeki en büyük engeli yok etmelidir: gelenek ve toplum tarafından dayatılan ödev ve erdemler. Büyük ejderhanın temsil ettiği şey budur. Deve ejderhanın kölesi olmuştur, çünkü yaşamın zorluklarını davet eder ama her zaman ona dayatılan değerlerle uyumlu olarak yaşar. “Yap-malısın” diyen ejderha, bireye hayatı nasıl yaşaması gerektiğini söyleyen kişiler olarak da görülebilir. Deve, bu geleneğin ve emirlerin ejderhasını reddetmelidir; ancak mevcut, görev aşkıyla yanıp tutuşan hali buna engel olur. Bu yüzden aslan olmalıdır. Çabaları, onun aslan olma gücüne kavuşmasını sağlar. Aslan cesareti, azmi, gerçekleri görmeyi ve hatta öfkeyi simgeler. Sadece bu durumda ruh (tin) “kutlu bir Hayır” diyebilir. ” Kutlu bir Hayır” , dış denetimin ve tüm geleneksel değerlerin tamamen reddini ifade eder. Toplum, din, devlet, aile ve her türlü propaganda tarafından dayatılan her şey güçlü bir kükreyişle reddedilmelidir. Bu, aslanın bu kurumların empoze ettiği tüm erdem ve değerlerin kötü ya da bozulmuş olduğuna inandığı anlamına gelmez. Gerçekten de yararlı ve iyi olabilirler. Ancak, reddedilir çünkü bir dış otoriteden gelmiştir. Bir Üstinsan, mutlak bir bireydir ve bu nedenle kendi koşullarıyla kendi değerlerini yaratmalıdır. Dönüşüm 3: Çocuk Aslan “Kutlu bir Hayır” a ulaştıktan sonra, ruh Üstinsan olabilmek için bir dönüşüm daha geçirmelidir. Ruh bir çocuk olmalıdır. Ama söyleyin kardeşlerim, aslanın gücünün yetmediği, ama çocuğun yapabileceği ne var ki? Neden yırtıcı aslanın bir de çocuk olması gerekiyor ki? Masumiyettir
06:55 07:05 07:12 11:52 12:37 13:40 13:57 14:27 15:26 *İntihar:* Genel olan ve dolayısıyla geneli kapsaması zorunlu olan "Hayatın anlamı"-nı: "kendi" yaptıklarından ve "şahsi" deneyimlerinden yola çıkarak anlamdırmaya çalışan kişinin,yine "kendisi" için tatmin edici bir anlam yaratamamasından kaynaklı olarak ortaya çıkan boşluk hissine karşı verilen tepki. Bu his,tatmin olamama nedeni ile ortaya çıkmakta ve tatminsizlik ise: "aradığını bulamayıştan/arzu ettiğini elde edemeyişten" yada "ikamesini yaratamayıştan" sonra ortaya çıkan durumda beliren his. *Kısaca intihar:* istenilen-i, yani zihnen arzulananı elde edememe tecrübesini deneyimleyen kişinin; istediğini/zihnen arzuladığını elde edemeyecek olduğuna ,yine zihnen kani olması sonrası verdiği zihinsel bir cezai tepki. bu ceza ,yani *intihar etme kararı* : bilinç sahibinin kendi bilincine verdiği bir ceza. *Zihne olan yargısal tepki ve karar anı:* Arzu ediyorsun, ve bu istek gerçekleşmeyecek yada gerçekleştirilemeyecek bir şey oluyor.madem gerçekleşmeyek bir şeydi; neden bunu bana zihinsel ortamda, mümkün gibi gösterdin...yani zihnen kurguladın...yani zihnen canlandırdın...yani olmayacak birşeyi düşündürdün... *Sonuç olarak intihar* : kişinin kendi bilincini cezalandırma kararı alması durumu. Bilincin ölmesinin ,yani karar verilen cezalandırmanın yapılabilmesi için , bedenin ölmesi gerekir. Bilincin beden dışında biryerde var olamıyor yada barınamıyor olduğunu doğal olarak biliyor olan bilinç sahibi kişi, bilincine ceza verebilmek için kendini de cezalandırma kararı vermiş oluyor. Ki bu karar *absürd* Bir karar olsa da, bilinç sahibi kişi karar anını çoktan bitirmiş oluyor ve intihar ediyor. Dolayısıyla intihar: saçma bir sebep yüzünden(a) ortaya çıkan ve sonrasında ise saçma bir karar alıp(b), saçma bir eylem içinde olmaktır(c). Yani İntiharın kökeni: (a): zihnen yaratılan istek (b):zihni cezalandırma isteği (c):kendini cezalandırma isteği. İntiharın özü: *karar* erki. Karar erkinin özü: karar alma/verme erki. Karar alabilme erkinin özü: bilinçli olmak,yani "bilinc"e sahip olmak. Tümünün absürt yanı:hem intihar eylemi kararının zihinde olması,hem de intihar eylemi kararı verilmesinin sebebi olan arzunun/isteğin zihinsel/kurgusal olması.yani buradaki absürtlüğün sebebi de yer de zihin,bu absürt sebebe absürt bir ceza kararı veren yer de zihin. En absürt şey ise: absürt bir eşitlik tanımına ikna olmuş olması: yani zihin sahibi ,zihin =ben denklemini doğru kabul eder. Oysa a=a dır ve a=b değildir. Yani a,a olmayan değildir. Ben denilen kişi a ise, kişinin sahip olduğu zihin a değil b dir. Dolayısıyla a=b değildir. Her ne kadar a=b dir demek absürt olsa da, bunu diyebilmek imkansız değildir. Bunu diyebilmekten gelen bir erk yoktur. Erk , buna ikna olabilmekten gelir. Ki insan, a=b diyebilmek için, a ile b yi eşit kabul eder ve absürtlükler başlar.a,yani kişi; b ,yani zihin ayrı şeyler olsa da; absürtlüğün oluşabilmesi için kişi, kendini zihni ile özdeşleştirir. Yani kişi, özünün zihni olduğunu zanneder. Yani kişi,özünün zihni olduğuna inanır. Özünün zihni olduğunu kendine kabul ettirmiş yada kendini inandırmış bir insan; zihninin yaptıklarını(karar alma ,anlam verme,ceza verme... eylemlerini)sahiplenir. a=a dır. Yani a ,sadece a olandır. a yerine başka bir anlam vermek, eşitliğin diğer tarafını değiştirmiş olmaktır ki bu durum absürt,yani mantıksız , yanı mantık kurallarına ters,yani zihnen uyumsuz bir eylemdir. Zihin yasalarına uyumsuz bir eylem başlatmış olmak absürtlüğü,absürtlük ise intiharı doğurur. Oysa absürt olmayan, yani mantıklı olan şey şudur ki : kişi = değildir zihnine. *Absürtlüğü kaldırma Pekiştireçleri* : -ben ,zihnim değilim. -zihnim, ben değil. -zihin başka bir şey, ben başka. -a kümesi b kümesini kapsarsa, ve a kümesi bensem, b kümesi zihnim ise; zihnim, benim içimde bir elemandır.o yüzden a=b olamaz.bu yüzden, ben zihnim değilim. -zihnimde olanların tamamı benim irademde değil. Dolayısıyla zihnimde oluşan bir anlam yada anlamsızlık eylemi ile ortaya çıkan *şey* ,beni direkt olarak bağlamaz. Çünkü ben, bedene ve zihne sahip olsam da, bu sahiplik bana sadece mülk sahipliği vermekte.Sahip olduğum beden ve zihin mülklerinin iradesinin tamamı bende değil. -zihin ve beden birer mülkse, bu iki mülk ayrı mülklerdir. Beden bir bina ise, zihin o binanın sadece bir odasıdır.dolsyısıyla ben başka,beden başka,zihin başka. -ben,bedenim vez zihnim ayrı şeyler olduğundan, zihnimin arzu ettikleri ile bedenimin arzu ettikleri başkadır. Bu yüzden ben, bedenimin yada zihnimin arzu ettiği ama gerçekleşmeyen bir arzu için ne zihnimi ne bedenimi nede kendimi cezalandırmamam gerekir. İntihar :kendine bir ceza verme kararı verip bu kararı hükme bağlamaktır. Fakat intihar absürttür. Yani uyumsuz,yani kural dışı bir olgudur. Çünkü insan,her ne kadar kararlarının sahibi olsa da,hükmün sahibi değildir. İnsan hükmün sahibi olmasada, karar alır/ verir ama bu karara hüküm verir.yani, kararını eyleme geçirir. intihar bir karar, intihar etmiş olmak ise kararın eyleme geçmiş olmasıdır. İnsanın intihar etme /ölme /yok olma kararı absürttür. Çünkü insan, doğma/var olma kararını kendisi vermez.çünkü veremez. İnsanın kendisi daha var olmamışken,var olabilme kararı da olamaz. Mantıken,kendi doğumuna karar vermeyenin kendi ölümüne de karar vermemesi gerekir.Dolayısıyla absürtlüğün olmaması için, insanın kendisi hakkında hüküm sahibi olmaması gerekir. Fakat insan, sahip olduğu mülklerin geçici sahibi olduğunu ,yani asıl sahibi olmadığını bilmez. Bu yüzden,Geçici olarak Sahip olduğu mülklere ceza verme kararı alıp, bu kararı hükme sokar. Yani absürtlüğü doğurur/yaratır. a=b değildir.çünkü a,a olmayan değildir. Ama insan *varsayımlar* üretir. Yani varsayar. Yani miş gibi kabul eder. a=b dir demek absürt olsa da; "Varsayalım ki a=b dir" demek absürt değildir. Absürtlük, varsaymaktan değil,varsayıma inanmaktan doğar. Varsayalım ki a=b dir demek düzeni bozmaz. Çünkü varsaymak kalıcı değildir. Fakat varsayıma inanmak, aslında geçici olanın kalıcı olduğu zannını doğurur. Ki bu da düzensizliği ,yani absürtlüğü doğurur. İntihar absürttür. Yani düzensizliği doğuran bir karardır.yani uyumsuzdur.yani uyumu bozan bir olgudur. İntihar:başlangıcı zihinsel, sonucu ise fiziksel olan bir olgudur. Başlangıç: İntihar etme kararı Sonuç: intihar etmiş olmak. Absürtlük hem başlangıçta hem de sonda yer alır. İntihar etme kararı da absürt,intihar etmiş olmak da. Ama insan, saçmala-y-abilme lüksüne doğuştan sahiptir. Dolayısıyla absürtlük , intihar eyleminin kendisinde değildir. Absürtlük,intihar etmiş olmak değil; intiharı seçmiş olmaktır.
Yazdıklarınız düşündürücü, kendiniz videoyu yorumlayarak mı yazdınız yoksa bir kitaptan alıntı veya analiz mi yaptınız? Bir kitaptan alıntı varsa ismini alabilir miyim? Sizin analiziniz ise bilgi kaynağınız nedir? Rica etsem.
@@nuranzetay9699 video yorumu .yorumdaki bilgiler ise bugüne kadar bendeki harmanlaşan bilgiler.dolayısıyla x kitap yada y kitap diyemem. Örneğin a, a olmayan değildir ifadesi aritoteles'in "mantık" sisteminin bir kuralı.mantık kitaplarında yer alır bu bilgi.yada mantık konusunu işleyen videolarda. Alt küme ve küme elemanları ifadesi matematikteki kümeler konusunda geçer ki ben yorumlama için analoji ,yani benzetme yaparak videodaki konuyu matiematiktekiçbi konu ile ilişkilendirerek yorumumu genişletmiş oldum. Çünkü zihin ve ben denilen iki farklı "şeyi" birbirinden ayırmam gerekiyordu yorumda. Bu ayrım, illa ki kümeler konusu ile yapılması şart değil. Başka benzerliği olan konularla da yapılabilir. Yani maksat yorumu genişletmeti. a)Yorumu genişletmek, tıpkı küçük bir parçaya mikroskopla genişleterek bakma işlevi görmekte. Yani bilinmeyen ya da ayırt edilemeyen bir konuyu/şeyi , ayırt etme amacı gütmekte. Normalde gözle görülmeyen, gözle algılanmayan parçaların ayrıntıları ,mikroskopla ayırt edilbilir/algılanabilir hale geliyorsa; yorumu genişletmenin de amacı, yorumun konusu olan videoda bahsedilen "şeyin" ayrıntılarını görebilmek/algılayabilmektir. Örneğin "a)" ifadesi ile işaretlenen paragraf da bir analojidir. Yani benzetme. Ayrıştırma ve mikroskop ifadeleri arasında kurulan bir ilişki sayesinde analoji yapmış oldum. Her ne kadar ayrıştırma ve mikroskop iki "farklı" şey olsa da, iki farklı şey arasında bir ilişki kurabilmek için tek yapmam gereken şeyi yaptım: ikisinin arasında var olan yada var olmasa da varsayımsal bir ortak nokta oluşturmak. Varsayımsal ifadesini kullandım çünkü "mantık sistemi,yani insan mantığının işlevi için" iki farklı şey arasında ilişki kurabilmek gerekli olduğunda, illa ki varolan ortak noktalar kullanılmaz. " 'Var olmayan şeyler' dediğim ifadeler, 'varsayımsal' denilen kavramın alanı içine girebilir" olarak kabul ettiğimden, yani kendimce böyle bir tanı koyduğumdan, iki farklı şeyin hiç bir somut ortak noktası olmasa bile "diyelim ki" diyerek yada "varsayalım ki" diyerek bir ilişki noktası oluşturmama olanak sağlar. Ki böylece zihnim, iki farklı şey arasında böylesi bir ilişki ağı kurmayı başarır. Bu iki farklı şey: yani ilk bakışta/ilk anlatımda/ilk dinlemede/ilk okumada ... birbirinden ayırt edilebilemez her zaman. Ayırt etmek, yani ayrıştırmak denilen işlevi gerçekleştirmek için bilincimin bir elek işlevi yapabilmesi gerekir. Ki bu elek görevini gören "şey" ise kıyas denilen işlevle gerçekleşmekte. Dolayısıyla bir yada iki şeyi kıyaslarken aslında yaptığımız şey, unu bir elekte eleyerek unun içindeki gözle seçemediğimiz yada "görsek bile tek tek seçemeyecek kadar çok " olan farklı unsurları ana maddeden ayrıştırmak olmakta. Un ana madde, unun içindeki diğer parçalar ise ayrışması gereken madde. Yani videoyu hazırlayan kişi ,sen ,ben ve diğer insanlar gibi ne yapıyoruz: zihni bir üst paragraftaki un örneği ile ilişkilendirerek , zihni un, zihnin içindeki diğer konuları da unun içindeki parçalar gibi ele alarak diyoruz ki: zihin bir un ise , zihnin konusu "içindeki" tüm konuları elemem gerekir.unu elekten geçirdiğimde ,ana madde diğer maddelerden ayrışmış olduğu için un saf olarak kalabildiği gibi, zihin ve zihnin alanı içindeki konuları elediğimde de zihin denilen ana konu saf olarak öne çıkmakta. Tabi un somut ,elek de somut fakat buradaki zihin ifadesi ise soyut soyut birşeyi elemek için mantığımız, kıyas denilen işlevi yapar. Yani kıyas'a , bizim zihnimizin kullandığı bir eleme aracı olarak BAKABİLİRİZ. işte bu BAKABİLİRİZ İfadesi, daha yukarıda bahsettiğim "varsayımsallığa" örnek olmakta.tektar hatırlatmak gerekirse ,iki farklı şey arasında somut yada soyut bir ortak nokta yada noktalar olması zorunluğu yoktur zihnimizin bir "ilişki" kurabilesi için. Yani Varsayarak ne yapmış oluyoruz: bilinmeyen bir "şeyi" bilinen bir şey haline getirebilmek için bir işlev gerçekleştirmiş oluyoruz. Yani varsayarak, aslında olmayan bir ilişki noktası oluşturmuş oluyoruz. Bir ilişki oluşturabilmek için, iki farklı noktanın birbirine temas etmesi/değmesi/bağlanması gerekir olduğundan: varsayarak, aslında olmayan bir bağlantı sağlamış oluyoruz. Fakat zihnimizin yapısı bakımından ,zihnimizde bir yada bir çok ilişki oluştrabilmek için birşeyin illa ki var olması gerekmez. Çünkü zihnin varlık yada yokluk gibi yada doğru/yanlış gibi veya gerçek/sahte gibi bir süzgeci yoktur. Var/yok,doğru/yanlış,gerçek/sahte gibi süzgeçler zihin konusu içinde olsa da, zihnin konusu içinde olan bir başka ana unsur olan akıl'ın araçlarıdır. Yani zihnimiz: aslında olmayan birşeyi var edebilmek için, yada var olduğu henüz ispatlanmamış yada deneyimlenmemiş olan birşeyi "varmış" gibi gösterebilmek için "ilişki ağı" kurması yeterlidir. Hiç görmediğimiz yada hiç duymadığımız veya hiç okumadığımız bir "şey" yada "şeyler" bizim için yok hükmündedir. Fakat yokluğu varlığa çevirebilmek için zihnimiz varsayım denilen işlevi gerçekleştirerek bize sanal bir varlık/var oluşluk deneyimi kazandırır. Fakat zihnimizce yaratılan varlıklar yada var oluşlukların gerçek olma zorunluğu olmayışı, aklımızın bizi çeldirmesi, yanıltmasına da sebep olabilmektedir ki bunlar zihnimizin açıklarıdır. Örneğin bir kişi, kendi zihninde varsayımlar zinciri yarattığında, bu varsayımlar zinciri içindeki tüm konular birbiri ile ilişkili haldedir. Ancak bu kişiyi dinlerken yada yazdığı cümleleri okurken aklımızın " şüphe" denilen süzgecini tamamen bırakırsak, kişinin kendi kendine varsayımsal olarak yarattığı "şeyleri" kabul etme eğilimine girmiş oluruz. Böyle bir eğilimde isek, ooo adam "mantıklı', 'doğru söylüyor' gibi kendi kendimize söylendiğimizi farkedebiliriz.ancak bunu şuan farkederiz. Dinleme yada okuma anında bunu farketmeyiz. Çünkü dinleme yada okuma anında ,dinleyicinin söylediklerini gerçek-miş gibi yada doğruymuş gibi kabul etmiş oluruz. Şüpheciliğimizi kapatmamışsak,videodaki söylenenleri yada şuan yazılanları kabul etmesek bile dinlemeye/okumaya devam edebiliriz.
48 yaşındayım ve evet bende çok düşündüm basit bir köylüydum,anne baba ölmüş miras paylaşılmış ben sadece 22 yaşındayım o yıllar,yani pes ettim edecem,sonra köydeki doğaya baktım kuşlara tilki ördek tavuk köpek hepsinin tek amacı vardı (süreklilik)devamlılık, dedim bunlarin bir amacı varsa benim neden olmasın, bir arkadaşım vasıtasıyla Irak'a inşaat işine gittim ve sürekli olarak 15 yıl çalıştım ,250 bin dolar ile geldim ve babadan kalma yerim vardı çok para etti o zaman değerlendi onunda sattim ve inşaat yapı malzemeleri şirketi kurdum risk aldım kazandım 38 yaşında evlendim eşim mimar bir oğlum bir kızım var , bugün beni beğenmeyen abi ablalarim günde en az 3 kere ararlar 14 tane daire ve o baba yerimi geri aldım kamyonetim fındık arazilerim traktörüm arabam var ve öyle mutluyum huzurluyum ki,22 yaşında iken ölmek isterken bugün sigara bile içmiyorum kızımın bir gülüşü ile hayat buluyirum, asla pes etmeyin,ihanetin en büyüğünü yaşadım defalarca ama pes etmedim bugün ilçemin en büyük esnaflarindan birisiyim,
"Kendi yasamimizin sorumlulugunu almak" Baskalarinin dusuncelerini inanclarini yasamlarini yasamaktan vazgecip yasama dair kendi sorumluluklarimizi aldigimizda yasadigimiz yasam bir nebze bizim yasamimiz olur.
@@ceren108 İnsan dünyaya geliş amacını unutursa böyle akıl tutulması yaşar işte '' Ben cinleri ve insanları bana kulluk etsinler diye yarattım'' diyor Allah amacımız belli fakat inançsız insanlarda böyle olmuyor akıl tutulması yaşayıp hayatta başıboş bırakıldıklarını sanıyorlar
@@ahmedislam2580 ahmetcim okumaya arastirmaya ve kendini gelistirmeye devam et dinlerin insanin kendini kandirmaya calismasindan baska bir sey olmadigini fark edeceksin. konfor alanindan cik, senden farkli goruslere sahipleri de anlamaya calis bi, oyle konusalim.
@@ceren108 bunca zaman milyonlarca insan kendini kandırmış 2023 senesinde yaşayan ceren ise onlardan çok daha zeki olduğu için gerçeği fark etmiş vay canına be 🤔 bence önyargılardan kurtulup siz dinin neden gerekli olduğunu ve daha sonra hak dinin islam oldugunu araştırın benim istişare yaptığım ateistlerin haddi hesabı yok zaten
yasamin anlamsiz olmasi yasamda anlam bulunamayacagi anlamina gelmiyor. sadece degistiremeyecegin, elinde olmayan gercekleri ve acilari kabullen ve kucakla. elinde olan ve degistire bildigin seyleri ise iyi anlamda degistirmek icin calis
Bir düzeltme: Hayata anlam kattığı düşünülen bazı fikirler, sadece ödüllendirici olması veya kişiyi teskin etmesi sebebiyle değil gerçekliğin kendisi olduğu düşünüldüğü için kabul edilir. Kişiyi iyi hissettirmesi o fikrin yanlış olduğunu göstermez. Bazıları da absürtlüğü gerçeklik olarak kabul eder. Kişinin bu fikri kabul ederek bazı yükler altına girip kendini zora sokması onu haklı yapmaz.
Mesela arılar hergün çalışırken bir bitkiden bacaklarına yapışan polenlerin, diğer bitkiye gittiğinde onu dölleyeceğini ve yeni bitkilerin oluşacağını bilmezler ama biz biliriz. Bizde hayatta bu şekilde insan görevleri ile yaşarız ama gerçekte neye hizmet ettiğimizi bilmeyiz. Bunu ancak bizi yaratan ya da bizden daha üst seviyedeki varlıklar bilir diye düşünüyorum.
Tam da şu an bu yaşımda ne yapıyorum ben dediğim, herkesin geçtiği o hayatını kurup gelecekte rahat yaşamak dediğimiz dönemden geçerken bu video çok iyi geldi.
İnsanların oluşturduğu bu karmaşık insana ait olmayan matriks sistemi anlamsızlığı pekiştiriyor.evrendekş akışı görmek bu akışa teslim olmak basit çabsızlık içinde evrendeki gizemleri keşfetmek sezgilerimizle zamanın olmadığını yanılsama olduğunu içseleştşrmek eylemlerimizi tercih etmek yaşanılır bir dünya dönüştürebilir.
Güzel ve gayet iyi bir içerik olmuş. örnekler ve alıntılar müthiş olmuş ve konuyu ne kadar iyi anladığını ortaya koymuşsun ve böylece duyguyu izleyiciye çok güzel bir şekilde geçiriyorsun ..harika..
Yaşamaya değer Dolu dizgin ve sımsıcak Bazen kalbi bir işi Bazen yılların yangısı Bazen cehennem algısı Bazen cennet asa bir bir yaşam Ve senden çalınan Bazen bir HESAPLASMA Bazen bir kucaklaşma Bazen bir başlangıç Bazen uçan kırlangıç Yaşama değer hayat Vicdansızlara inat Hayatına değer kat
Okadar çok akıcı ve düzgün bir diksoyonla konuşuyorki ayrıca özel kelimeler flan kullanıyor bir ve konuşurken bir anda başka bir konuşmadan kendi konuşmasına bireyleri dahil ediyor bir çok insanın anlamadığına eminim ironik şekilde abşılma duygusu yerine sıkıcılık hissiyatı ortaya çıkıyor
Bir intihar sebebi de kacmaktan cok yuzlestikleri sorunlarin artik ip gibi dolandigindan bir cozume varamamasi ve uzerine degersizlik duygusunu yasamalarindan dolayi da olabilceni düşünüyorum ben
Eskiden 'hayatı yaşamak' ifadesini kullanırdık, bugün ise 'hayatı kazanmak' diyoruz. Çünkü herşeyin değerini parayla ölçtüğümüz bir dönemden geçiyoruz. Bana göre intihar eğilimlerinin ortak paydası, belirli bir idealizmi yakalamış insanların para kazanabilmek için sisteme boyun eğmek zorunda kalmasından başka bir şey değil.. Bunu reddetmek büyük bir erdem fakat bunu yaşayarak örgütlü bir toplumla reddetmek daha büyük bir erdem..
İntihar falan hikaye, hiç bir şeye çözüm değil. Üreyip çoğalmanın acısını çekiyor insan. Olan oldu, ölen öldü. Vazgeçin artık üremekten, Olan da bitsin ölen de.
Harikasın vala ya, konuyu pırıl pırıl bir hale getirip bizlere yaratma coşkusu verdiğin için çok teşekkürler. Böylece ustanın malzemeye bakıp yıkılması değil ona form vermesi oluyor yaşamak. Biz bu bedenler ve zihinlerle bir şeyler ortada cikarabildikce yolumuz bitmez. Keyfimiz kaçmaz.
Çok net bir video olmuş. Emeğiniz degerli. Belki de yaşamda bireysel ve toplumsal sorumluluk becerisini geliştirmek daha ileriye doğru bir adım olabilir.
İnsanın kendini bulması için ölmesi gerekir. Ama bu, bu dünyadaki hayatına son vermeden olur. Tüm yüklerinden kurtulmalıdır. Kendini bulduğunda, işte o zaman yenilmez olur. Değerin ne olduğunu anlar. Herşeyin anlamını kavrar.
Fakat dilozof hanım daha o dereceye ulaşamadı. Mutlaka okumuştur ama filtrelemiştir. Zaten batı felsefesi okuyorum diyerek te bir bariyer koymuş oraya. Havuza dalmadan havuzu anlamaya hatta orda su olmadığını iddia etmeye devam etsin şimdilik.
Sanırım videonun ana fikri şu: Hayatın anlamı nesnel değildir. Bu kendi kendimize yapmamız gereken bir şey. Bir duyguya, kişiye ya da düşünceye bağlı olarak hayata o anlamı sen katmalısın. Ve hayat yaşamaya değerdir çünkü içinde bize zevk verecek, mutlu edecek, iyi hissettirecek bir çok şey bulunur.
Yaşamın anlami bence yaşamaktir. Belli bir sure icinde yaşayabilecegim tum deneyimleri yasamak ve arkanda bir iz birakabilmek için yaşarsın. Intihar guzellemeleri de gereksiz çünkü zaten öleceğiz biraz erken veya geç neden bunu erkene çekelim ki. Olan suremizi hayati anlamaya ve guzellikleri kesfetmeye ve sanata ayirabiliriz.
Ne kadar guzel anlatiyorsunuz insana huzur veriyor ifade biciminiz ruh oksuyor degerli hissettiriyor bu hayatta cok az sey bile bu hislerin verdigi tadi yasatabilecek kadar olsa
Başarısızlık, yenilgi neden kötü olsun ki o zaman. zaten her gün onlarca şey deniyor ve hayatımız boyunca binlerce kez yenilgiyi yaşıyoruz. her an yenilgi ile yaşamak yerine tek ve yüce bir yenilgiyi inşa edelim, o yenilgi de absurd yaşamın bizzat kendisine karşı olsun. Bu saçma hayatı bırakmak tüm yenilgileri damıtılmış şekilde, en saf hali ile tek seferde tatmak değil mi...
Aslında kalmak için gerçek anlamda bir sebep yoktur, ve birgün bitene kadar akıllarda şu soru hep dönecektir, "neden" eğer hayatdaki o doldurulamaz boşluğu fark ettiysen, maalesef bundan asla kurtulamazsın
İnsan, hayatı boyunca 'Belki' sorusuna cevap bulmak için yaşar ve intihardan bu nedenle uzaklaşır veya vazgeçer... 'Belki' hayattaki büyük küçük tüm ihtimalleri kapsar ve sizi hayata sıkı sıkı bağlar...
Wideonuzu izliyorum Yorumlarınız çok mantıklı ve Tanrının İnsanlar ( Sömürgeciler) tarafından yaratıldığına İnananlardanım ancak inanmak beni de bir nesne Rahatlatıyor. Teşekkür ederim açıklamaları ıza çok aydınlatıcı.
Bir keresinde intahar etmiştim fakat farkıdasınız ki ölmedim, çünkü ölseydim bu satırları yazamıyor olacaktım. İntaharım, hem tenha bir yer hem de tenha bir zamanda yani geceye doğru bir bankta iki avuç hap yutmamla oldu. Hapları yuttuktan sonra eğer sindiremezsem beni öldürmez ve sakatlar diye kalktım sinmesi, beni öldürmesi için yürümeye başladım, hapları fazla yutmuşum, miğdemi bulandırdı, bütün yuttuğumu kustum. Yine geri kalan varsa beni sakatlar diye sakatlanma korkusundan parmağımı ağzıma taktım, zaten çok az kalmıştı onuda kustum. Kişiler ölümden korkarak intahar etmez, ancak sakat yaşama korkusundan intahar eder ki Tanrı'nın kendisini yeniden sağlam yaratması uğruna. bunu anladım. Allah razı olsun 🤝
"Onlar, “Bizim dünya hayatımızdan başka bir hayat yoktur. Dünyaya geldiğimiz gibi ölürüz. Bizi ancak zaman yok eder” derler. Fakat onların bu konuda hiçbir bilgileri yoktur. Sadece öyle zannediyorlar."
Arama motorları, bilgi sınıflama hep vardı. Chat GPT daha insansı yanıt verdiği için başarılı oldu. Bilimsel bilginin de hayata dokunan sade versiyonları, karmaşık büyüleyici versiyonlarından daha etkili (insanların çoğu için.)
Merhaba Dilara. Bugün tam temizlik yaparken hayatı sorguluyordum, videonun yayınlandığını gördüm ve bana çok iyi geldi. Emeğine sağlık. Søren Kierkegaard okumak istiyorum fakat hangi kitabından başlamam gerektiğini bilmiyorum ya da daha önce başka yazarlardan okumam gerekenler var mıdır? Teşekkürler.
Yasam yasamaya degerdir ta ki, yasamak icin katlanilan maliyetler yasamdan alinan (yasama sevinci, estetik ve guzellik, ask vs) hazdan daha fazla olana kadar. Eger bir kisi fiziksel veya akilsal olarak kronik bir aci icindeyse ve eger bu cektigi aci ve istiraplar yasamdan aldigi hazlardan daha agir basiyorsa, yasamasinda bir deger yoktur. Bilakis negatif deger vardir. Intihar egilimli olanlar veya islerinde veya ozel yasamlarinda aci ve sikinti icinde olanlara ileride hersey daha guzel olacak diye salik verip intihardan vazgecirmeye calismak sadece kandirmacadir. Bilmiyorsun daha iyi olacagini sadece kendi cikarin icin (karsindaki kisinin olumunden kendi duyacagin rahatsizligi yasamamak) karsidaki daha fazla aci cekme ihtimalini artirmaya ikna etmeye calisiyorsun aslinda. O kisinin intihar etmemesini kendin icin istiyorsun, onun iyiligi icin degil. O yuzden intihar etmenin sartlar gosteriyorsa mantikli rasyonel bir davranisi oldugunu dusunuyorum.
Bir de bir videonuz da gerçeklik ve algılar konusununa değinirseniz çok sevinirim. hayatı bebekken farklı çocukken farklı olgunluk farklı orta yaşlı farklı yaşlıyken farklı ihtiyarken farklı algılıyoruz gerçeklik ve anlam bunun neresinde😄
"sadece insana özgü bi yeteneksizliktir yaşayamamak,yoksa hangi balık boğmuş kendini, hangi serçe atlamış damdan." demiş Dostoyevski. Gerçekten öyle ve bilinç bize verilmiş bi ceza mı yoksa õdül mü bilinmez. Hayatımın son 8-9 yılını bu soruyu sorarak ve cevap arayarak geçirdim.hala da bi cevap bulamadm doğrusu. Hayatın her hangi bir anlamı yok onu anladm ve kabul ettim ama yaşanmaya değer mi değmez mi orasını bilmiyorum.sanrm hayatn anlamının olmamasını kabul ettikten sonra yaşanmaya değip değmemesi kendi seçimimiz. Yani hayatın anlamı yok ve sen şimdi bu anlamaszlkla ne istersen yap.
36 yaşında iki evladı olan çalışan mesleği olan bir anneyim. Bilmiyorum bu yaş ve insanlara olan ümidi kaybetmekten mıdır nedendir. İnanılmaz intihar fikirleri geliyor aklıma. Evet şükretmek için milyon sebebim vae. Sağlıkli ve akıllı iki evlat,meslek,sağlıklı bir beden, özgürlük vs vs vs. Ama ölmeyi çoğu zaman çok istiyorum hem de çok. Etrafima bakıp sürekli güzellikler aramakla geçiyor vaktim. İnsanlığa olan inancım,bı cicek bir nefes,sokakta gördüğüm bir hayvan,ttaki bir selam. Sosyal sorumluluklar,topluma birşeyler katma gibi şeyler...ama sık sik da tüm bu güzelliklere rağmen ölmek aklımın hep bir köşesinde ise sağlıgi kaybetme gibi ya daha daha kötü seyler yaşarsam ki yaşayacağımdir o zaman ne yaparım bilmiyorum. Videnuza keyifle başlıyorum şimdi. Dinlemeden teşekkürler şimdiden
Ha bir de daha dün şunu konuştum arkadasimla en güzel mutlu olduğum anda ölmek aniden gelsin istiyorum. Yavaş yavaş değil de hani filmlerde olur ua bı anda araba çarpar bı anda anı ölüm. O şekilde bir ölüm istiyorum
videoda geçen Dostoyevski'nin "cinler" adlı romanında intihar ikiye ayrılır: birincisi bir anlık bir acı ile ya da hiddet ile intihar edenler; bunlar acıyı düşünmezler sadece öfkeyle anlık olarak intiharı seçerler. İkinci tip insanlar ise "acı"dan korktukları için intihar etmek üzerine düşünürler. Oysa burada boş bir korku olduğu vurgulanır. Çünkü intiharın kendisinde yani ölümde acı yoktur. Ölümden duyulan korkuda vardır acı. Yine kitapta bu konuda Dostoyesvki ustaca bir benzetme yapar: "dağ kadar bir taş üzerine düşse acı çeker misin?" diye sordurur karaktere. Karşısındaki "bu elbette korkunç bir şeydir!" der. Ancak konuşmanın devamında şu sonuç çıkar: korku ve acı bambaşka şeylerdir. Dağ kadar büyük bir taşın üzerinize düşmesinde korku vardır ama düştüğü anda acı hissetmeden çoktan ölürsünüz. İşte intihar yani ölümü seçmede de aslında korku var ancak acı yoktur. Buradan bir genelleme yapılır ve intiharı düşenen ya da düşünmeyen her insanın ölümden içten içe korktuğu, bu nedenle de tam olarak özgür olamadığına yer verilir. Bu noktada da Tanrının ölüm korkusunun bir "tür" acısı olduğu dile getirilir. Ancak yukarıdaki gibi taşta "acı" yoktur. Taştan duyulan "korku" insana acı verir. O halde intiharı akıllıca seçen biri acı ile korkuyu yenerek Tanrı olacaktır... Kısaca hatırladığım kadarıyla bu şekilde bir argüman sunuluyordu. Kitabı lisede okuduğumda bu kısım uzun süre aklımdan çıkmamıştı. Videoda değinildiğini görünce hem mutlu oldum, hem de ben de bir şey katmak istedim. Okuduğunuz için teşekkürler. Sağlıcakla kalın.. siz yine de hayatın tadını çıkarın :)
yani intiharı seçerek Tanrıyı yok ediyor ve tanrıyı yenmiş oluyor öyle mi?
DEMEK ÇOKTAN TANRI OLMUŞUM HABERİM YOKMUŞ
15 dk boyunca mulagata dinleyecegime basta senin yazini okuyup gecseymisin daha mantikli bir secim yapmis olurdum
Ne vidyoyu seyrettim nede bahsettiğin romanı okudum. Fakat intihar bence ikiye ayrılmamalı. Daha birçok intihar şekli olabilir bence. Mesela deney olarak intihara kalkışan biride olabilir. Fakat, tanrı olmak için illede intihara gerek yoktur, yani bedeni intihardan kastediyorum. Fakat başka birçok şeyi intihar etmek gerekebilir. Kim olduğunla ilgili sahip olduğun fikirler mesela
@@yasambuyuksk7835 oku ve ya izle anlarsin
İntihar, hayatı sonlandırma isteği değil, hayatın aşamadığımız bir bölümünü sonlandırma isteğidir.
kim diyor ?
''En iyiler genellikle
intihar ederler.
Sadece kaçmak için.
Ve o geride kalanlar,
asla tam olarak anlayamazlar.
Neden biri
onlardan kaçmak istesin ki?''
Charles Bukowski
Evet, boş insanlardan ve anlamsızlıktan kaçmak....
o halde ergenlerin hepsi en iyiler mi?
@@robbie.00 intihar demek = ergenlik demek değildir evet ergenlikte de bunun gibi düşünceler olur fakat bu çok genelde bir tabir intihar ettme istediği arzusu kaçışı bilinmezlik genel olarak her yaş ve her insanda farklı sonuçlarda oluşur
@@4liyebran biliyorum oyle oldugunu sadece populer kultur elestiriyorum. Cunku artik bence cogusu kendisi gibi davranmiyor ve bunu sirf biraz ilgi icon yapiyorlar
@@Yusuf-xq3dv kötülük yapamayan iyilik yapmanın da hayatı bitince anlamsız olacağını düşünen insan intihara sürüklenir onun için iyiliğin ahirette mükafatı olacağı inancı ilaçtır bu inancı yıkmamak gerekir
"Sartre' ye göre intihar dünyada var olmanın bir başka yoludur.
Çünkü kişi eylem olarak ölümü seçtiğinde kendi varlığının farkına vararak, varlığının tanımını hiçlikle yapar." diye bir söz okumuştum.
Yani kendi isteğiyle, yokluğunu varlığına tercih eder.
Yeyyy sonunda varlığımı tanımladım! (öldü)
Süpersin.Okyanus gibi devasa bilgileri,damıtarak bize verdiğin ve tane tane güzel sesin ve Türkçe ile ve de müthiş tonlamanla herkesin anlayacağı formata uyarladığın için çok teşekkür ederim.♥️😘
Sylvia Plath'ın şairliğinin intiharı bağlamında analizi.
Yokluğuyla varlığını kanıtlamak..
Balkonda oturuyorum mesela dışarıya bakıyorum birşey bulamıyorum sevdiğim bi bina görmüştüm ve gece o binaya girip tepesinden atladığımı hayal ettim ve rahatladım.
"Sadece iyimserler intihar eder, artık iyimser olamayan iyimserler."
-Emil Cioran
İnsan yaşam denilen işkenceyi kabul etmelidir, çünkü çoktan doğmuştur, bu geri alınamaz.
Bana göre intihar mantıklıdır ama intihar etmiyorum çünkü bütün kararlarımız rasyonel olmak zorunda değildir. Hayat saçma, anlamsız ve acıdan ibarettir ve doğmuş olmak yani bilinç sahibi olmak insanın başına gelen en büyük kazadır ama bu intihar etmek veya kendini rahatlatacak ve hayatta kalma şansını artıracak bir şeylere inandırmanın nedeni değildir. İnsan bunlar olmadan da yaşayabilir yaşama amacı ve hiç bir beklentisi olmayan insanın ölmek için de bir nedeni yoktur.
İnsan duygusal ve sosyal bir canlı, düşüncelerini, felsefeni paylaşmak istiyorsun, İnsan arıyorsun.... göremiyorsun bulamıyorsun .... ve boş insanlardan ve anlamsızlıktan kaçmak istiyorsun....
Ciorandan olmadan intihardan bahsetmek tuzsuz ekşi domates gibiydi zaten
Mutsuz bir yaşam, yaşamaya da sonlandırmaya da değerdir. Bunla ilgili ahkam kesmek; bütün filozofların yaptığı en büyük saçmalıktır. Hepsi, bir tanrı gibi neyi yapmanın meşru, yada neyi yapmamanın meşru olduğunu söylemişlerdir. Söz konusu ölüm ve yaşam ise; bu konuda o kişiye yardımcı olmanın tek yolu, ona hangi tercihin kendisi için doğru olduğunu bulmaktır, ama en fazla bu kadar. Sonunda, bu karara saygı duyulup; kararı ne olursa olsun, ona en kolayını sunmak gerekir. Merhamet, böyle bir durumda gerçek merhamettir.
“40 yaşıma kadar hep intiharı düşündüm ama 40 yaşımdan itibaren insanların intihar etmeye değmeyeceklerini düşünmeye başladım. Bana göre intihar geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır. Bu mesajı verebileceğin tıynette insan olmadığını düşününce de intihar etmiyorsun.”
-İsmet Özel
Rutin öldürür
OZ dizisi
Zaten ölü yaşıyoz AŞK tan ğayrı hep boş,her hedonist sonuçta mutsuz olacak.
@fuzzy1312Başka insanlar üzülsün diye intihar etmekten bahsetmiyor Başka insanlar yüzünden intihar etmekten bahsediyor. Aslında tüm ölümlwr insan kaynaklıdır çünkü durup bir düşündüğümüzde intiharların sebebinin öyle ya da böyle insanlar yüzünden, toplumun aldığı hal yüzünden , yaşamın insanlar tarafından çok zor ve manasızlaştırılması yüzünden intihar ediliyor. Vahşi doğada kendi kendine yaşayan bir adamın intihar haberini hiç duymadım ben, şehirlerde insanlar kendilerini öldürüyorlar. Artık daha fazla bu yapaylığa katlanamadıkları için. Sorularına zerre cevap olmayan bu yerde olmaya dayanamadıkları için. Bütün bunlar insan kaynaklı. İntihar etmek isteyen herkesin iddia ediyorum ama herkesin ya insanla alakalı bireysel ilişkilerden veya sosyolojik sıkıntılardan ötürü veya yine insanın anlam arayışı yüzünden intihar ettiğine eminim. Ağaçlarla konuşan birisinin ölmek isteyeceğini pek sanmam.
@fuzzy1312başka insanlar için intihar etmekten bahsetmiyor, intiharın anlamının geride kalanları suçlamak olduğundan ve insanların buna değmeyeceğini anladığından bahsediyor.
@fuzzy1312insan öldürmeden intihar edilmez diye düşünmekteyim 0:32
@fuzzy1312 Önce insan öldürme eylemini eylemleştireceksin, ve intihar eylemini eylemleştirmek için mevcut durum ruh beden tüccar
Hayat,sana anlamsız gelmeye başlamışsa;tam da o zaman,kendi anlamını keşfedip,hayata katmanın vakti gelmiş demektir..
Son 3 yıldir böyleyim
@@Tatsıztuzsuzz covidden beri değil mi çok normal
Bunu sadece hayat anlamsız geliyor diye çözümlemek eksik ve yanlış bir tabir olur.
Kendine bir anlam bulabilirsin bu çok zor değil.
Bu çok daha karmaşık bir durum.
Intiharı tetikleyen aslında yalnızlık duygusu.Etrafında yığınla insan olsa bile farketmez.Kendine bir uğraş bulmak anlam aramak bunu sadece geciktirir.
ondan öncesi saçma bir oylanma, kandırılma, kölelik dönemi sadece
İnsanın anlamı neki
Zorunda olmak rahatsız edici bu dünyada zorundasın bir şey yapmak zorundasın savaşmak zorundasın galip gelmek zorundasın bu duruma sabretmeni umutlanmanı hatta şükretmeni isteyecekler ama kimse seni bu duruma neyin getirdiğini sormayacak asıl soru yaşamanın yaşamaya değip değmediği değil sadece gereksiz acıdan kaçınman gerektiğidir. Dünyaya getirilerek maruz kaldığımız bu kötü durumda anlamlı olan tek bir şey vardır gereksiz acıları önlemek.
Acıya katlanmak zorunda olmak hastalığa katlanmak zorunda olmak. Yaşamak zorunda olmak fikri çok korkunc bence insan hiçbir şeyin elinde olmadığı şu dünyada en azından ölümünü secebilmeli huzur içinde ölmek neyse onu yapabilmeli. Herkes kendi hayatının anlamını belirler evet ama sanki bütün düşünceler sağlıklı insan üstünden savunuluyor gibi sadece yaşamaya çalışırken birden bir hastalık gelip buluveriyor seni işte o zaman yaşamak zorunda olmak tedaviyi almak zorunda olmak seni derin düşüncelere sevk ediyor
@fuzzy1312evet maalesef. Şuan kemoterapi görüyorum. İyilesecegim muhtemelen ama ölmeye hiç bu kadar yakın hissetmemistim hayattaki her şey çok anlamsız geliyor bu dünyada kalmak zorunda olmak işkence gibi
"Yaşamın bir anlamı olmayabilir ama yaşam anlamsız olmak zorunda değildir" Dilara iyiki varsın. Kaybolduğum yerde gerçeklere sırtımı dönüp yol bulma çabasına bile küsüyorum. Kafama kafama atıyorsun gerçekleri ama çok şefkatli geliyor sen anlatınca
Love, Death and Robots - Season 1 Episode 14 (Zima Blue)
Bulaşıkları yıkarken hayat size anlamsız geliyorsa 10 dakikanızı ayırıp bölümün size farklı bakış açısı sunmasına izin verin.
Bayılırım o bölüme.
bu yorumunu gördükten sonra gidip bölümü izledim. ama hala hayatın anlamsız gelmesiyle arasındaki ilişkiyi anlayamadım. çünkü bölümdeki karakter bir ölüm refleksi göstermiş. hayatta kalmak için elinden vazgeçmiş. o anlık ölüm korkusunun refleksini saymazsak peki ya hayatı o karakter kadar anlamlı bulmayan biri bulaşıkları yıkarken ne yapsın
@@yasinorhan3408 Siz farklı bir bölümü izlemişsiniz ilk sezonun son bölümü. Zima Mavisi Türkçe ismi onu izleyin.
Hocam nedir yani bende tam anlayamadım.onca yıl kendini geliştirdi kendini kanıtladı ama yine başa döndü.bunca şeyin sonu başa dönüşse neden onca yolu gidelim ?
@@yasinorhan3408 Bence hayatın anlamını karakter son sözlerinde söylüyor.
"Başarıyla tamamlanmış bir görevin icrasından keyif almak. Hakikat arayışım sona erdi."
"İnsan hiçbir yerde kendi ruhundan daha sessiz ve daha rahat bir sığınak bulamaz.."
~ Marcus Aurelius,
Herşey doymakla ilgili. Tek amacımız hayatta kalmaktı. Ormandan çıktık ve herşeyde anlam aramaya başladık. Bence anlam falan yok, biz çok fazla düşünüyoruz o kadar
Absürdizmemi inaniyorsun?
@@justsobored2 her hangi bir şeye inanmak önemli değil. Önemli olan gerçekler. Gerçeği bulan olursa öğreniriz, konu kapanır)
Bazen sadece yaşamak gerekir. Ancak nasıl yaşayacağımıza karar vermekte bizim elimizde olsa gerek. Üstlendiğin rol hoşuna gitmediyse, ölmek yerine rolünü değiştir, kaybedecek ne varki, sonuçta sadece ölebilirsin.
Belki de değişecek gücün kalmamıştır
Sürekli neden diye düşünüyorum,taki bir çocuğun bana bakıp gülümsemesi yeniden, hayat sadece bunun için bile yaşamaya değer diyorum.
Beyni tam gelişmemiş bir canlının vücudundaki hormonların etkisiyle sana bakıp sırıtması sana nasıl bir motivasyon veriyor anlayamıyorum. Sonuçta yürüyen bir mekanizmadan başka bir şey değil. Aslında içten içe yaşamak istediğinin ve bilinçsiz de olsa kendi kendine bu isteği devam ettirmek için birtakım şeylere anlam ve değer yüklediğinin ve bu yaşama isteğinin de senin değil vücudunun kodlanması olduğunun farkında mısın?
doğmayı ben seçmedim babam seçti bilin bakalım kim aynı hatayı tekrarlamayacak.
Adamsın
milyonlarca sipermin arasindan bir yerlerini yirtarak siyrilip geldin dolayisi ile ben secmedim demeye hic hakkin yok aslinda
@@kadiraksoy2464şakamısın birader yoksa beynin bu kadarmı?
Merhaba. Ülkemizin, içinde bulunduğu belirsiz şartların, üzerimizdeki etkisini farkedebilmek, bu ağır yükün altında hayata tutunabilmek adına konuyu nokta atışı ile özetleyen, sık sık dinlememiz gereken görüntülü, sesli makale hazırladığınız için teşekkür ederim. Emeğinize sağlık.
İntiharı güzelleyen, onu özendirmeye yönelik sözler var yorumlarda, çok garip. Pelin Hanım'ın videosu bu düşüncelerin aksine hazırlanmış, ve hayata anlam katmanın önemine değinmiş, çok güzel olmuş, teşekkürler.
Kız kardeşim 19 yaşında intihar etmişti. Onu acile yetiştirdiğimde Doktorlar bana kurtulamaz dediler ancak o kurtuldu. yıllarca bu konu hakkında ona hiç bir söylem ve ifade dahi yöneltmedik. Şuan 38 yaşında ve iki sene önce bu konuyla ilgili sadece şunu söyledi; Yaşamak, her şeye rağmen yaşamak dedi.
ölüm, ölü olma durumu bizi özgürleştirecek tek şey. Ancak o zaman gerçekten öz gür olmuş oluruz, ne bu dünya bizi daha fazla engelleyebilecek ne de biz kendimizi.
Böyle düşünmek için öbür dünya inancına sahip olmak gerekmez mi
@@yelda7599 sanmıyorum öyle bir inancı olsa diğer tarafta özgürlüğün olmadığını bilirdi.
"...intihar etmiyorum çünkü çok geç kaldım"...
Emil Michel Cioran kendimizi öldürmeye değmez çünkü kendimizi hep çok geç öldürürüz
Katılıyorum çünkü 5 yıl boyunca kaygı, depresyon, stres ve anlamsızlığı dibine kadar yaşadım şimdi biraz anlam yükledim artık çok geç 😃
@fuzzy1312 intiharı geleceğe yönelik bir şey değil de geçmişe yönelik olarak bakmayı dene sonuç olarak bütün acıları çektin ve çektiğin acıları geri alamayacaksın cioranın görüşü
@fuzzy1312 evet seninle aynı fikir deyim değmez hiç bir şey ölüm paklar bizi
İnsan, çevresine ve nesnelere ne kadar az ölçüde anlam yüklerse o denli hayatın anlamını bulmuş olur diye düşünüyorum. Gelgelelim kapitalist bir düzende bu ne kadar mümkün olur bilemiyorum. Yine de hayatın en derin ve anlamlı yanı içsel bir huzurdur bence. Çıkarsız, süssüz ve ağdasız bir yaşam. Kısacası minimalist bir hayat yaşanmaya ve çabalamaya değer olduğunu düşünüyorum. :)
Aynen boyle dusunuyorum ben de.
Evet kaynak sıkıntısı olan bir durumda harika bir avunma ve kendini ve hayatı kavrayışını olumlama aracı olan bir düşünce bu ama bir kez gelmişken şu hayata en azından güç yettiğince bazı şeyleri de deneyimlemenin ayrı tadı oluyor. İki uçta da olmamak değerli bence, ne aşırı sınırlamak kendini ne de tüketim akıntısına kapılmak.
yaşamak uğraşı bizleri mahvediyor, bunca ıstıraba değer mi bilmiyoruz...
“-İyisi mi, kendimi öldüreyim, diğeri gibi.
-O kim, hangi diğeri?
-Tıpkı milyonlarca kendini öldürenler gibi.
-Herkes sırtında kendi çarmıhıyla dolaşır. Kısa ya da uzun.
-Beklerken madem susmayı beceremiyoruz , bari sakin sakin konuşalım.
-Doğru çenemiz düşük.
-Düşünmeyelim diye yapıyoruz bunu.
-Özrümüz var.
-Duymamak için yapıyoruz bunu.
-Sebeplerimiz var.
-Tüm ölülerin sesleri.Godotyu Beklerken” videoyu izlerken aklıma bu alıntı geldi nedensizce.
Nasıl öleceğine karar vermek ve zamanını belirlemek aslında bir özgürlük.Eninde sonunda ölecek olmasak böyle düşünmezdim.Ama ölüm mutlaka gelecekse şekline ve zamanına karar vermek çok mantıksız gelmiyor
"Teskin eden yatistirici yanitlarin olmadığı durumda kendi yasaminin sorumlulugunu almak" gerçekten mükemmel bir söz, bütün videoyu en sonda tek kelimeyle aciklamis. Bu sözü duymak beni mutlu etti
Eğer hayatın anlamı yoksa sahte anlamlar üretmeye gerek yok. Bu kendi kendini kandırmaktır.Emzikten başka bir şey değildir.
yapmazsam bu hayatta en çok zorlananlardan biri olacağım.
gücüm yok,kuvvetim yok hep eziliyorum nefret ediyorum
İnsan çevresindeki negatif insanlardan ve herşeyden uzak durmalı. Pozitif herşeyle ruhunu beslemeli. Okumalı, araştırmalı, sorgulamalı ve tekamülünü yükseltmeli.
Yazdigin şeye kendin inanıyor musun?
İletişim Internet çağında negatif her şeyden uzaklaşmak mümkün mü?😆😂😅Kendini mağaraya kapatman gerekir.
negatif insanlar ailedeyse ne olacak peki?
@@titanslaraskina5368 sessiz kalıp, sabretmek gerekiyor. Onlarla tartışırsanız, tüm enerjinizi emerler.
@@gokhanylmaz-hc6eq Elbette, özellikle Türkiye şartlarında zor. Ama felsefede bir ilke vardır. Değiştiremeyeceğin şey için üzülme, sen daha pozitif şeylere odaklan.
iyi de anne-baba faktörü var seni sürekli aşağılayan bir ebeveyn ve bir süre sonra bu durum sende bıkkınlık veriyor evet o kişiyi değiştiremiyorsun doğru kimseyi değiştiremeyiz. Ama aileyle zorunlu bağlarımız var bu geleneksellikten de ziyade parasal olarak ekonomik olarak onlara mecburum 20 yaşındayım evet bir yere girip çalışabilirim ama buna cesaretim yok bir kere en başta benim cesaretim kırıldı sürekli aşağılanmaktan bana ne önerirsin?:) veya benim gibilere çok vardır bizden eminim
Bir intihar mektubunda şunu okumuştum " tanrımı kollarını açarmısın, sarılacak kimsem kalmadı "...
Zamanında bir forum sitesinde benzer bir konuya "hayatı neden yaşaman gerektiği sorusunun cevabı, hayatı nasıl yaşaman gerektiği sorusunda saklı" diye yazmıştım. Bu videoyu izledikten sonra da galiba doğru düşünmüşüm diyorum :)
İki şıkta saçma ve anlamsız
Eğer ölümden korkmasaydık yaşamazdık. Düşünsenize herkes öldürürdü kendini çünkü çok sıradan gelirdi. Yani yaşamın devam etmesi için korkmamız gerekiyordu.
Bu Videoyu gorunce aklima, gulerken cekildiginiz fotograf uzerine sanki felsefede intihar videosu hazirlamiyorum bu ne gulumseme dediginiz story geldi ☺️☺️
Baskasina zarar vermeden kendimi iyi hissettiren seylerin bütünü hayatimin anlamini olusturuyor...
Nefes alıp vermen bile başkalarına dolaylı yoldan zarar verir. Dediğin şeyin mümkünatı yok.
Hayatı anlamlı buluyorsanız veya uğruna yasadiginiz sisi hayata bağlayan bir şey varsa elbette yaşamaya değer
Dönüşüm 1: Deve
Nietzsche’nin tarif ettiği ilk dönüşüm devedir. Şöyle der:
Nedir ağır olan? diye sorar dayanıklı tin, sonra diz çöker bir deve gibi ve iyice yüklenmek ister. Nedir en ağır olan, ey kahramanlar? diye sorar dayanıklı tin, alayım sırtıma da kıvanayım [övüneyim] gücümle.
Bu paragraftan sonra Nietzsche devenin yüklerini, yani hayatta karşılaşılabilecek bazı zor deneyimleri sıralayarak devam eder. Devenin bu yüklere bir çeşit davette bulunması gerektiğini belirtir. Örneğin şöyle der: “Yoksa: bizi aşağılayanları sevmek ve hortlağa tam da bizi korkutacağı sırada elini uzatmak mı?”
Nietzsche, kişinin Üstinsan olmadan önce olabildiğince fazla yükü yüklenmesi gerektiğini söyler. Kişi korku, sevgi, hakikat, ölüm, yalnızlık, anlamsızlık gibi insan varoluşunun bütün yönleriyle mücadele etmelidir. Deve tüm bu zorlukları, mücadeleleri görev aşkıyla ve bütün asaletiyle kabul etmelidir.
Başka bir deyişle, deve hayattan kaçmaz. O hayatı ve bütün zorluklarını bir görev aşkıyla kucaklar. Deve bunu yaparken gururunu bir kenara bırakır ve güçlenir. Bu acılara göğüs germek, devenin bir sonraki dönüşümü için ona güç ve direnç kazandırır.
Dönüşüm 2: Aslan
Nietzsche, devenin aslan olmadan önce “ıssız çöl”e girdiğini anlatarak devam eder. Deve hayatın ona sunduğu acıları davet etmiş ve onları yüklenmiştir. Bunu yaparken belirli bir düzeyde de yabancılaşmıştır. Ötekilerden ve onu üreten toplumdan farklılaşmış; kendini, sahip olduğu değerler de dahil, her şeyi sorgularken bulmuştur.
Çöl, devenin ona bir amaç verecek evrensel bir kanun ya da erdemi aradığı, yani varoluşsal kriz yaşadığı yer olarak da görülebilir. Nietzsche için evrensel erdemler ya da nihai amaç yoktur. Deve bununla yüzleşmek zorunda kalır ve aslana dönüşmesi gerekir. Nietzsche şöyle der:
Ne ki en ıssız çölde gerçekleşir ikinci dönüşüm: aslan kesilir burada tin, özgürlüğü geçirmek ister eline ve efendi olmak ister kendi çölünde. Son efendisini arar burada: düşman olmak ister ona ve son tanrısına; büyük ejderhayla dövüşmek ister zafer kazanmak için. Hangisidir büyük ejderha, tinin artık efendi ve tanrı diye adlandırmak istemediği? ‘Yapmalısın,’ der büyük ejderha. Oysa, ‘İstiyorum,’ der aslanın tini. ‘Yap-malısın’ çıkar yoluna, altın gibi ışıldayarak, pullu bir hayvandır o ve ‘Yap-malısın’ parıldar altın gibi her pulunun üzerinde. Bin yıllık değerler parıldar bu pullarda ve şöyle söyler tüm ejderhaların en güçlüsü: ‘Şeylerin tüm değeri - parıldıyor üstümde.’ ‘Tüm değerler zaten yaratılmıştır ve yaratılmış tüm değerler - işte bu benim. Gerçekten, artık hiçbir ‘istiyorum’ olmamalı!’ Böyle söyler ejderha. Kardeşlerim, tinde aslana ne gerek var? Yetmez mi, fedakâr ve saygılı, dayanıklı bir hayvan? Yeni değerler yaratmak - aslanın da gücü yetmez henüz buna. Ama yeni bir yaratım için özgürlük yaratmak - buna yeter aslanın gücü
Bu uzun alıntıyı biraz açalım…
Deve evrensel bir doğrunun ve erdemin olmama ihtimalini keşfettiğinde önüne iki seçenek çıkar. Ya bu anlamsız hayatı reddedip, muhtemelen intihar edecek; ya da özgürlüğe kavuşup, kendi değer ve anlamlarını oluşturacak. Kuşkusuz Üstinsan olabilmek için deve ikincisini yapmalıdır, bunu aşmalıdır.
Bunu yapabilmesi için, deve gerçek özgürlüğün önündeki en büyük engeli yok etmelidir: gelenek ve toplum tarafından dayatılan ödev ve erdemler. Büyük ejderhanın temsil ettiği şey budur. Deve ejderhanın kölesi olmuştur, çünkü yaşamın zorluklarını davet eder ama her zaman ona dayatılan değerlerle uyumlu olarak yaşar. “Yap-malısın” diyen ejderha, bireye hayatı nasıl yaşaması gerektiğini söyleyen kişiler olarak da görülebilir.
Deve, bu geleneğin ve emirlerin ejderhasını reddetmelidir; ancak mevcut, görev aşkıyla yanıp tutuşan hali buna engel olur. Bu yüzden aslan olmalıdır. Çabaları, onun aslan olma gücüne kavuşmasını sağlar. Aslan cesareti, azmi, gerçekleri görmeyi ve hatta öfkeyi simgeler. Sadece bu durumda ruh (tin) “kutlu bir Hayır” diyebilir. ” Kutlu bir Hayır” , dış denetimin ve tüm geleneksel değerlerin tamamen reddini ifade eder. Toplum, din, devlet, aile ve her türlü propaganda tarafından dayatılan her şey güçlü bir kükreyişle reddedilmelidir.
Bu, aslanın bu kurumların empoze ettiği tüm erdem ve değerlerin kötü ya da bozulmuş olduğuna inandığı anlamına gelmez. Gerçekten de yararlı ve iyi olabilirler. Ancak, reddedilir çünkü bir dış otoriteden gelmiştir. Bir Üstinsan, mutlak bir bireydir ve bu nedenle kendi koşullarıyla kendi değerlerini yaratmalıdır.
Dönüşüm 3: Çocuk
Aslan “Kutlu bir Hayır” a ulaştıktan sonra, ruh Üstinsan olabilmek için bir dönüşüm daha geçirmelidir. Ruh bir çocuk olmalıdır.
Ama söyleyin kardeşlerim, aslanın gücünün yetmediği, ama çocuğun yapabileceği ne var ki? Neden yırtıcı aslanın bir de çocuk olması gerekiyor ki? Masumiyettir
İntihar etmiyorum ama yaşamak da istemiyorum. Ölümden veya acıdan da korkmuyorum. Geride küçük ve bana muhtaç bir yavru bırakmaya vicdanım elvermiyor.
06:55
07:05
07:12
11:52
12:37
13:40
13:57
14:27
15:26
*İntihar:* Genel olan ve dolayısıyla geneli kapsaması zorunlu olan "Hayatın anlamı"-nı: "kendi" yaptıklarından ve "şahsi" deneyimlerinden yola çıkarak anlamdırmaya çalışan kişinin,yine "kendisi" için tatmin edici bir anlam yaratamamasından kaynaklı olarak ortaya çıkan boşluk hissine karşı verilen tepki.
Bu his,tatmin olamama nedeni ile ortaya çıkmakta ve tatminsizlik ise: "aradığını bulamayıştan/arzu ettiğini elde edemeyişten" yada "ikamesini yaratamayıştan" sonra ortaya çıkan durumda beliren his.
*Kısaca intihar:* istenilen-i, yani zihnen arzulananı elde edememe tecrübesini deneyimleyen kişinin; istediğini/zihnen arzuladığını elde edemeyecek olduğuna ,yine zihnen kani olması sonrası verdiği zihinsel bir cezai tepki.
bu ceza ,yani *intihar etme kararı* : bilinç sahibinin kendi bilincine verdiği bir ceza.
*Zihne olan yargısal tepki ve karar anı:* Arzu ediyorsun, ve bu istek gerçekleşmeyecek yada gerçekleştirilemeyecek bir şey oluyor.madem gerçekleşmeyek bir şeydi; neden bunu bana zihinsel ortamda, mümkün gibi gösterdin...yani zihnen kurguladın...yani zihnen canlandırdın...yani olmayacak birşeyi düşündürdün...
*Sonuç olarak intihar* : kişinin kendi bilincini cezalandırma kararı alması durumu.
Bilincin ölmesinin ,yani karar verilen cezalandırmanın yapılabilmesi için , bedenin ölmesi gerekir. Bilincin beden dışında biryerde var olamıyor yada barınamıyor olduğunu doğal olarak biliyor olan bilinç sahibi kişi, bilincine ceza verebilmek için kendini de cezalandırma kararı vermiş oluyor. Ki bu karar *absürd* Bir karar olsa da, bilinç sahibi kişi karar anını çoktan bitirmiş oluyor ve intihar ediyor.
Dolayısıyla intihar: saçma bir sebep yüzünden(a) ortaya çıkan ve sonrasında ise saçma bir karar alıp(b), saçma bir eylem içinde olmaktır(c).
Yani İntiharın kökeni:
(a): zihnen yaratılan istek
(b):zihni cezalandırma isteği
(c):kendini cezalandırma isteği.
İntiharın özü: *karar* erki.
Karar erkinin özü: karar alma/verme erki.
Karar alabilme erkinin özü: bilinçli olmak,yani "bilinc"e sahip olmak.
Tümünün absürt yanı:hem intihar eylemi kararının zihinde olması,hem de intihar eylemi kararı verilmesinin sebebi olan arzunun/isteğin zihinsel/kurgusal olması.yani buradaki absürtlüğün sebebi de yer de zihin,bu absürt sebebe absürt bir ceza kararı veren yer de zihin.
En absürt şey ise: absürt bir eşitlik tanımına ikna olmuş olması: yani zihin sahibi ,zihin =ben denklemini doğru kabul eder. Oysa a=a dır ve a=b değildir. Yani a,a olmayan değildir. Ben denilen kişi a ise, kişinin sahip olduğu zihin a değil b dir. Dolayısıyla a=b değildir. Her ne kadar a=b dir demek absürt olsa da, bunu diyebilmek imkansız değildir. Bunu diyebilmekten gelen bir erk yoktur. Erk , buna ikna olabilmekten gelir.
Ki insan, a=b diyebilmek için, a ile b yi eşit kabul eder ve absürtlükler başlar.a,yani kişi; b ,yani zihin ayrı şeyler olsa da; absürtlüğün oluşabilmesi için kişi, kendini zihni ile özdeşleştirir. Yani kişi, özünün zihni olduğunu zanneder. Yani kişi,özünün zihni olduğuna inanır.
Özünün zihni olduğunu kendine kabul ettirmiş yada kendini inandırmış bir insan; zihninin yaptıklarını(karar alma ,anlam verme,ceza verme... eylemlerini)sahiplenir.
a=a dır. Yani a ,sadece a olandır. a yerine başka bir anlam vermek, eşitliğin diğer tarafını değiştirmiş olmaktır ki bu durum absürt,yani mantıksız , yanı mantık kurallarına ters,yani zihnen uyumsuz bir eylemdir. Zihin yasalarına uyumsuz bir eylem başlatmış olmak absürtlüğü,absürtlük ise intiharı doğurur.
Oysa absürt olmayan, yani mantıklı olan şey şudur ki : kişi = değildir zihnine.
*Absürtlüğü kaldırma Pekiştireçleri* :
-ben ,zihnim değilim.
-zihnim, ben değil.
-zihin başka bir şey, ben başka.
-a kümesi b kümesini kapsarsa, ve a kümesi bensem, b kümesi zihnim ise; zihnim, benim içimde bir elemandır.o yüzden a=b olamaz.bu yüzden, ben zihnim değilim.
-zihnimde olanların tamamı benim irademde değil. Dolayısıyla zihnimde oluşan bir anlam yada anlamsızlık eylemi ile ortaya çıkan *şey* ,beni direkt olarak bağlamaz. Çünkü ben, bedene ve zihne sahip olsam da, bu sahiplik bana sadece mülk sahipliği vermekte.Sahip olduğum beden ve zihin mülklerinin iradesinin tamamı bende değil.
-zihin ve beden birer mülkse, bu iki mülk ayrı mülklerdir. Beden bir bina ise, zihin o binanın sadece bir odasıdır.dolsyısıyla ben başka,beden başka,zihin başka.
-ben,bedenim vez zihnim ayrı şeyler olduğundan, zihnimin arzu ettikleri ile bedenimin arzu ettikleri başkadır. Bu yüzden ben, bedenimin yada zihnimin arzu ettiği ama gerçekleşmeyen bir arzu için ne zihnimi ne bedenimi nede kendimi cezalandırmamam gerekir.
İntihar :kendine bir ceza verme kararı verip bu kararı hükme bağlamaktır. Fakat intihar absürttür. Yani uyumsuz,yani kural dışı bir olgudur. Çünkü insan,her ne kadar kararlarının sahibi olsa da,hükmün sahibi değildir. İnsan hükmün sahibi olmasada, karar alır/ verir ama bu karara hüküm verir.yani, kararını eyleme geçirir.
intihar bir karar, intihar etmiş olmak ise kararın eyleme geçmiş olmasıdır.
İnsanın intihar etme /ölme /yok olma kararı absürttür. Çünkü insan, doğma/var olma kararını kendisi vermez.çünkü veremez. İnsanın kendisi daha var olmamışken,var olabilme kararı da olamaz. Mantıken,kendi doğumuna karar vermeyenin kendi ölümüne de karar vermemesi gerekir.Dolayısıyla absürtlüğün olmaması için, insanın kendisi hakkında hüküm sahibi olmaması gerekir.
Fakat insan, sahip olduğu mülklerin geçici sahibi olduğunu ,yani asıl sahibi olmadığını bilmez. Bu yüzden,Geçici olarak Sahip olduğu mülklere ceza verme kararı alıp, bu kararı hükme sokar. Yani absürtlüğü doğurur/yaratır.
a=b değildir.çünkü a,a olmayan değildir. Ama insan *varsayımlar* üretir. Yani varsayar. Yani miş gibi kabul eder.
a=b dir demek absürt olsa da; "Varsayalım ki a=b dir" demek absürt değildir. Absürtlük, varsaymaktan değil,varsayıma inanmaktan doğar.
Varsayalım ki a=b dir demek düzeni bozmaz. Çünkü varsaymak kalıcı değildir. Fakat varsayıma inanmak, aslında geçici olanın kalıcı olduğu zannını doğurur. Ki bu da düzensizliği ,yani absürtlüğü doğurur.
İntihar absürttür. Yani düzensizliği doğuran bir karardır.yani uyumsuzdur.yani uyumu bozan bir olgudur.
İntihar:başlangıcı zihinsel, sonucu ise fiziksel olan bir olgudur.
Başlangıç: İntihar etme kararı
Sonuç: intihar etmiş olmak.
Absürtlük hem başlangıçta hem de sonda yer alır. İntihar etme kararı da absürt,intihar etmiş olmak da. Ama insan, saçmala-y-abilme lüksüne doğuştan sahiptir.
Dolayısıyla absürtlük , intihar eyleminin kendisinde değildir. Absürtlük,intihar etmiş olmak değil; intiharı seçmiş olmaktır.
Yazdıklarınız düşündürücü, kendiniz videoyu yorumlayarak mı yazdınız yoksa bir kitaptan alıntı veya analiz mi yaptınız? Bir kitaptan alıntı varsa ismini alabilir miyim? Sizin analiziniz ise bilgi kaynağınız nedir? Rica etsem.
@@nuranzetay9699 video yorumu .yorumdaki bilgiler ise bugüne kadar bendeki harmanlaşan bilgiler.dolayısıyla x kitap yada y kitap diyemem.
Örneğin a, a olmayan değildir ifadesi aritoteles'in "mantık" sisteminin bir kuralı.mantık kitaplarında yer alır bu bilgi.yada mantık konusunu işleyen videolarda.
Alt küme ve küme elemanları ifadesi matematikteki kümeler konusunda geçer ki ben yorumlama için analoji ,yani benzetme yaparak videodaki konuyu matiematiktekiçbi konu ile ilişkilendirerek yorumumu genişletmiş oldum. Çünkü zihin ve ben denilen iki farklı "şeyi" birbirinden ayırmam gerekiyordu yorumda. Bu ayrım, illa ki kümeler konusu ile yapılması şart değil. Başka benzerliği olan konularla da yapılabilir. Yani maksat yorumu genişletmeti.
a)Yorumu genişletmek, tıpkı küçük bir parçaya mikroskopla genişleterek bakma işlevi görmekte. Yani bilinmeyen ya da ayırt edilemeyen bir konuyu/şeyi , ayırt etme amacı gütmekte. Normalde gözle görülmeyen, gözle algılanmayan parçaların ayrıntıları ,mikroskopla ayırt edilbilir/algılanabilir hale geliyorsa; yorumu genişletmenin de amacı, yorumun konusu olan videoda bahsedilen "şeyin" ayrıntılarını görebilmek/algılayabilmektir.
Örneğin "a)" ifadesi ile işaretlenen paragraf da bir analojidir. Yani benzetme. Ayrıştırma ve mikroskop ifadeleri arasında kurulan bir ilişki sayesinde analoji yapmış oldum. Her ne kadar ayrıştırma ve mikroskop iki "farklı" şey olsa da, iki farklı şey arasında bir ilişki kurabilmek için tek yapmam gereken şeyi yaptım: ikisinin arasında var olan yada var olmasa da varsayımsal bir ortak nokta oluşturmak. Varsayımsal ifadesini kullandım çünkü "mantık sistemi,yani insan mantığının işlevi için" iki farklı şey arasında ilişki kurabilmek gerekli olduğunda, illa ki varolan ortak noktalar kullanılmaz. " 'Var olmayan şeyler' dediğim ifadeler, 'varsayımsal' denilen kavramın alanı içine girebilir" olarak kabul ettiğimden, yani kendimce böyle bir tanı koyduğumdan, iki farklı şeyin hiç bir somut ortak noktası olmasa bile "diyelim ki" diyerek yada "varsayalım ki" diyerek bir ilişki noktası oluşturmama olanak sağlar.
Ki böylece zihnim, iki farklı şey arasında böylesi bir ilişki ağı kurmayı başarır. Bu iki farklı şey: yani ilk bakışta/ilk anlatımda/ilk dinlemede/ilk okumada ... birbirinden ayırt edilebilemez her zaman.
Ayırt etmek, yani ayrıştırmak denilen işlevi gerçekleştirmek için bilincimin bir elek işlevi yapabilmesi gerekir. Ki bu elek görevini gören "şey" ise kıyas denilen işlevle gerçekleşmekte. Dolayısıyla bir yada iki şeyi kıyaslarken aslında yaptığımız şey, unu bir elekte eleyerek unun içindeki gözle seçemediğimiz yada "görsek bile tek tek seçemeyecek kadar çok " olan farklı unsurları ana maddeden ayrıştırmak olmakta. Un ana madde, unun içindeki diğer parçalar ise ayrışması gereken madde.
Yani videoyu hazırlayan kişi ,sen ,ben ve diğer insanlar gibi ne yapıyoruz: zihni bir üst paragraftaki un örneği ile ilişkilendirerek , zihni un, zihnin içindeki diğer konuları da unun içindeki parçalar gibi ele alarak diyoruz ki: zihin bir un ise , zihnin konusu "içindeki" tüm konuları elemem gerekir.unu elekten geçirdiğimde ,ana madde diğer maddelerden ayrışmış olduğu için un saf olarak kalabildiği gibi, zihin ve zihnin alanı içindeki konuları elediğimde de zihin denilen ana konu saf olarak öne çıkmakta. Tabi un somut ,elek de somut fakat buradaki zihin ifadesi ise soyut soyut birşeyi elemek için mantığımız, kıyas denilen işlevi yapar. Yani kıyas'a , bizim zihnimizin kullandığı bir eleme aracı olarak BAKABİLİRİZ.
işte bu BAKABİLİRİZ İfadesi, daha yukarıda bahsettiğim "varsayımsallığa" örnek olmakta.tektar hatırlatmak gerekirse ,iki farklı şey arasında somut yada soyut bir ortak nokta yada noktalar olması zorunluğu yoktur zihnimizin bir "ilişki" kurabilesi için.
Yani Varsayarak ne yapmış oluyoruz: bilinmeyen bir "şeyi" bilinen bir şey haline getirebilmek için bir işlev gerçekleştirmiş oluyoruz. Yani varsayarak, aslında olmayan bir ilişki noktası oluşturmuş oluyoruz. Bir ilişki oluşturabilmek için, iki farklı noktanın birbirine temas etmesi/değmesi/bağlanması gerekir olduğundan: varsayarak, aslında olmayan bir bağlantı sağlamış oluyoruz. Fakat zihnimizin yapısı bakımından ,zihnimizde bir yada bir çok ilişki oluştrabilmek için birşeyin illa ki var olması gerekmez. Çünkü zihnin varlık yada yokluk gibi yada doğru/yanlış gibi veya gerçek/sahte gibi bir süzgeci yoktur. Var/yok,doğru/yanlış,gerçek/sahte gibi süzgeçler zihin konusu içinde olsa da, zihnin konusu içinde olan bir başka ana unsur olan akıl'ın araçlarıdır.
Yani zihnimiz: aslında olmayan birşeyi var edebilmek için, yada var olduğu henüz ispatlanmamış yada deneyimlenmemiş olan birşeyi "varmış" gibi gösterebilmek için "ilişki ağı" kurması yeterlidir.
Hiç görmediğimiz yada hiç duymadığımız veya hiç okumadığımız bir "şey" yada "şeyler" bizim için yok hükmündedir. Fakat yokluğu varlığa çevirebilmek için zihnimiz varsayım denilen işlevi gerçekleştirerek bize sanal bir varlık/var oluşluk deneyimi kazandırır. Fakat zihnimizce yaratılan varlıklar yada var oluşlukların gerçek olma zorunluğu olmayışı, aklımızın bizi çeldirmesi, yanıltmasına da sebep olabilmektedir ki bunlar zihnimizin açıklarıdır.
Örneğin bir kişi, kendi zihninde varsayımlar zinciri yarattığında, bu varsayımlar zinciri içindeki tüm konular birbiri ile ilişkili haldedir. Ancak bu kişiyi dinlerken yada yazdığı cümleleri okurken aklımızın " şüphe" denilen süzgecini tamamen bırakırsak, kişinin kendi kendine varsayımsal olarak yarattığı "şeyleri" kabul etme eğilimine girmiş oluruz. Böyle bir eğilimde isek, ooo adam "mantıklı', 'doğru söylüyor' gibi kendi kendimize söylendiğimizi farkedebiliriz.ancak bunu şuan farkederiz. Dinleme yada okuma anında bunu farketmeyiz. Çünkü dinleme yada okuma anında ,dinleyicinin söylediklerini gerçek-miş gibi yada doğruymuş gibi kabul etmiş oluruz. Şüpheciliğimizi kapatmamışsak,videodaki söylenenleri yada şuan yazılanları kabul etmesek bile dinlemeye/okumaya devam edebiliriz.
Emil Cioran: "İntihar fikri olmasaydı kendimi çoktan öldürmüş olurdum."
48 yaşındayım ve evet bende çok düşündüm basit bir köylüydum,anne baba ölmüş miras paylaşılmış ben sadece 22 yaşındayım o yıllar,yani pes ettim edecem,sonra köydeki doğaya baktım kuşlara tilki ördek tavuk köpek hepsinin tek amacı vardı (süreklilik)devamlılık, dedim bunlarin bir amacı varsa benim neden olmasın, bir arkadaşım vasıtasıyla Irak'a inşaat işine gittim ve sürekli olarak 15 yıl çalıştım ,250 bin dolar ile geldim ve babadan kalma yerim vardı çok para etti o zaman değerlendi onunda sattim ve inşaat yapı malzemeleri şirketi kurdum risk aldım kazandım 38 yaşında evlendim eşim mimar bir oğlum bir kızım var , bugün beni beğenmeyen abi ablalarim günde en az 3 kere ararlar 14 tane daire ve o baba yerimi geri aldım kamyonetim fındık arazilerim traktörüm arabam var ve öyle mutluyum huzurluyum ki,22 yaşında iken ölmek isterken bugün sigara bile içmiyorum kızımın bir gülüşü ile hayat buluyirum, asla pes etmeyin,ihanetin en büyüğünü yaşadım defalarca ama pes etmedim bugün ilçemin en büyük esnaflarindan birisiyim,
senle konuşabilir miyiz abi başarı hikayen çok hoşuma gitti
"Kendi yasamimizin sorumlulugunu almak"
Baskalarinin dusuncelerini inanclarini yasamlarini yasamaktan vazgecip yasama dair kendi sorumluluklarimizi aldigimizda yasadigimiz yasam bir nebze bizim yasamimiz olur.
Bilinçli olarak bunu yapabilmek en büyük cesaret ve erdemdir, aslında sürünmeyi herkes seçer, cesaret bitirebilmektir
Yaptığınız alıntılarla video iyice güzelleşmiş,çok kaliteli! Teşekkürler 💜
Her şey bitti zannedersin, oysa başlangıçtır.
Şimdi başlıyorum dersin, oysa her şey bitmiştir.
Mantıklı
Asıl anlamsız olan şey anlam aramanın kendisidir. Yaşam; onunla ne yaptığınızdan ibarettir, anlamlı olup olmamasıyla değil.
@fuzzy1312bir film zaten bitecek diye izlememezlik yapmiyorsak hayati da ya olecegiz zaten diye birakmamaliyiz bence
@fuzzy1312 kitap okuyorsundur ama
@@ceren108 İnsan dünyaya geliş amacını unutursa böyle akıl tutulması yaşar işte '' Ben cinleri ve insanları bana kulluk etsinler diye yarattım'' diyor Allah amacımız belli fakat inançsız insanlarda böyle olmuyor akıl tutulması yaşayıp hayatta başıboş bırakıldıklarını sanıyorlar
@@ahmedislam2580 ahmetcim okumaya arastirmaya ve kendini gelistirmeye devam et dinlerin insanin kendini kandirmaya calismasindan baska bir sey olmadigini fark edeceksin. konfor alanindan cik, senden farkli goruslere sahipleri de anlamaya calis bi, oyle konusalim.
@@ceren108 bunca zaman milyonlarca insan kendini kandırmış 2023 senesinde yaşayan ceren ise onlardan çok daha zeki olduğu için gerçeği fark etmiş vay canına be 🤔 bence önyargılardan kurtulup siz dinin neden gerekli olduğunu ve daha sonra hak dinin islam oldugunu araştırın benim istişare yaptığım ateistlerin haddi hesabı yok zaten
Saçma, her sokağın dönemecinde her adamın yüzüne çarpabilir.
~Camus reis
Umut işkenceyi uzatıyor gerçekten. Hayat yaşamaya değmeyen bişey.
yasamin anlamsiz olmasi yasamda anlam bulunamayacagi anlamina gelmiyor. sadece degistiremeyecegin, elinde olmayan gercekleri ve acilari kabullen ve kucakla. elinde olan ve degistire bildigin seyleri ise iyi anlamda degistirmek icin calis
senin icin varolan tek sey iskenceyse iskenceden zevk almaya bak
@@ceren108 nasıl
@@ceren108 Neden sadece işkenceden kurtulabilecekken var olan durumu kabullenip benimsemeye çaba sarf edeyim
@@MedusaSonne merak duygusu
Eğer intihar eşiğindeyken canım acır mı diye düşünüyorsanız şansızsınız çünkü bu hala yaşıorsunuz demektir.
Teşekkürederim. Aydınlatıcı, bilgi verici ve farkındalık yaratıcı.
“Teskin eden yatıştırıcı yanıtların olmadığı durumda kendi yaşamının sorumluluğunu almak”
Bir düzeltme: Hayata anlam kattığı düşünülen bazı fikirler, sadece ödüllendirici olması veya kişiyi teskin etmesi sebebiyle değil gerçekliğin kendisi olduğu düşünüldüğü için kabul edilir. Kişiyi iyi hissettirmesi o fikrin yanlış olduğunu göstermez. Bazıları da absürtlüğü gerçeklik olarak kabul eder. Kişinin bu fikri kabul ederek bazı yükler altına girip kendini zora sokması onu haklı yapmaz.
Mesela arılar hergün çalışırken bir bitkiden bacaklarına yapışan polenlerin, diğer bitkiye gittiğinde onu dölleyeceğini ve yeni bitkilerin oluşacağını bilmezler ama biz biliriz. Bizde hayatta bu şekilde insan görevleri ile yaşarız ama gerçekte neye hizmet ettiğimizi bilmeyiz. Bunu ancak bizi yaratan ya da bizden daha üst seviyedeki varlıklar bilir diye düşünüyorum.
Kendi hayatinin sorumlulugunu alip, artik hayatin direksiyonuna kendin gecip büyümelisin cocuk 😊
Tam da şu an bu yaşımda ne yapıyorum ben dediğim, herkesin geçtiği o hayatını kurup gelecekte rahat yaşamak dediğimiz dönemden geçerken bu video çok iyi geldi.
İnsanların oluşturduğu bu karmaşık insana ait olmayan matriks sistemi anlamsızlığı pekiştiriyor.evrendekş akışı görmek bu akışa teslim olmak basit çabsızlık içinde evrendeki gizemleri keşfetmek sezgilerimizle zamanın olmadığını yanılsama olduğunu içseleştşrmek eylemlerimizi tercih etmek yaşanılır bir dünya dönüştürebilir.
Bazı yorumlar da anlatılanlar kadar anlamlı ve doyurucu
Güzel ve gayet iyi bir içerik olmuş. örnekler ve alıntılar müthiş olmuş ve konuyu ne kadar iyi anladığını ortaya koymuşsun ve böylece duyguyu izleyiciye çok güzel bir şekilde geçiriyorsun ..harika..
Ötenazi veya öjeni gelsin.
Yaşamaya değer
Dolu dizgin ve sımsıcak
Bazen kalbi bir işi
Bazen yılların yangısı
Bazen cehennem algısı
Bazen cennet asa bir bir yaşam
Ve senden çalınan
Bazen bir HESAPLASMA
Bazen bir kucaklaşma
Bazen bir başlangıç
Bazen uçan kırlangıç
Yaşama değer hayat
Vicdansızlara inat
Hayatına değer kat
Okadar çok akıcı ve düzgün bir diksoyonla konuşuyorki ayrıca özel kelimeler flan kullanıyor bir ve konuşurken bir anda başka bir konuşmadan kendi konuşmasına bireyleri dahil ediyor bir çok insanın anlamadığına eminim ironik şekilde abşılma duygusu yerine sıkıcılık hissiyatı ortaya çıkıyor
Bir intihar sebebi de kacmaktan cok yuzlestikleri sorunlarin artik ip gibi dolandigindan bir cozume varamamasi ve uzerine degersizlik duygusunu yasamalarindan dolayi da olabilceni düşünüyorum ben
Eskiden 'hayatı yaşamak' ifadesini kullanırdık, bugün ise 'hayatı kazanmak' diyoruz. Çünkü herşeyin değerini parayla ölçtüğümüz bir dönemden geçiyoruz. Bana göre intihar eğilimlerinin ortak paydası, belirli bir idealizmi yakalamış insanların para kazanabilmek için sisteme boyun eğmek zorunda kalmasından başka bir şey değil.. Bunu reddetmek büyük bir erdem fakat bunu yaşayarak örgütlü bir toplumla reddetmek daha büyük bir erdem..
Çok güzeldi ve kendi hayatımın tanrısı olduğumu şuan daha da farkediyorum
İntihar falan hikaye, hiç bir şeye çözüm değil.
Üreyip çoğalmanın acısını çekiyor insan.
Olan oldu, ölen öldü.
Vazgeçin artık üremekten,
Olan da bitsin ölen de.
Harikasın vala ya, konuyu pırıl pırıl bir hale getirip bizlere yaratma coşkusu verdiğin için çok teşekkürler. Böylece ustanın malzemeye bakıp yıkılması değil ona form vermesi oluyor yaşamak. Biz bu bedenler ve zihinlerle bir şeyler ortada cikarabildikce yolumuz bitmez. Keyfimiz kaçmaz.
Çok net bir video olmuş. Emeğiniz degerli. Belki de yaşamda bireysel ve toplumsal sorumluluk becerisini geliştirmek daha ileriye doğru bir adım olabilir.
Değmez. Öldü bütün tanrılar..
sanat, olan bir dünyadan kafamızı kaldırıp başka bir dünya yaratmak değildir. Olan dünyayı kendi varoluşumuza göre özdeşleşerek yaratmaktır.
İnsanın kendini bulması için ölmesi gerekir. Ama bu, bu dünyadaki hayatına son vermeden olur.
Tüm yüklerinden kurtulmalıdır.
Kendini bulduğunda, işte o zaman yenilmez olur. Değerin ne olduğunu anlar. Herşeyin anlamını kavrar.
Fakat dilozof hanım daha o dereceye ulaşamadı. Mutlaka okumuştur ama filtrelemiştir. Zaten batı felsefesi okuyorum diyerek te bir bariyer koymuş oraya. Havuza dalmadan havuzu anlamaya hatta orda su olmadığını iddia etmeye devam etsin şimdilik.
Sanırım videonun ana fikri şu: Hayatın anlamı nesnel değildir. Bu kendi kendimize yapmamız gereken bir şey. Bir duyguya, kişiye ya da düşünceye bağlı olarak hayata o anlamı sen katmalısın. Ve hayat yaşamaya değerdir çünkü içinde bize zevk verecek, mutlu edecek, iyi hissettirecek bir çok şey bulunur.
Acı daha fazla ağır basıyor
Hayatta yüce bir anlam aramak bana anlamsız geliyor. Yaşıyoruz, ölüyoruz, devam ediyoruz... Cidden bundan ibaret
Hayatın anlamı yoksa bence yaşamanında bir mantığı yok.
Anlam doğası gereği yaşamın kendisinde olamaz onu sen yaratmalısın
Ben ikna oldum artık ölebilirim. Teşekkürler. Acılara yürüyor korkmuyorum:)
Değersiz ve hiçlik içinde değerini ve anlamını kaybetmeden canını Tanrı ya teslim etmektir işte yaşamı anlamlı kılan bunun mücadelesidir
"Anlam bulunan değil yaratılan bir şeydir."
Yaşamın anlami bence yaşamaktir. Belli bir sure icinde yaşayabilecegim tum deneyimleri yasamak ve arkanda bir iz birakabilmek için yaşarsın. Intihar guzellemeleri de gereksiz çünkü zaten öleceğiz biraz erken veya geç neden bunu erkene çekelim ki. Olan suremizi hayati anlamaya ve guzellikleri kesfetmeye ve sanata ayirabiliriz.
Parası olmayan intihar eder
@@HayliguzelTekerlekli sandalyede olsan paran olsa neye yarar?
Ne kadar guzel anlatiyorsunuz insana huzur veriyor ifade biciminiz ruh oksuyor degerli hissettiriyor bu hayatta cok az sey bile bu hislerin verdigi tadi yasatabilecek kadar olsa
Başarısızlık, yenilgi neden kötü olsun ki o zaman. zaten her gün onlarca şey deniyor ve hayatımız boyunca binlerce kez yenilgiyi yaşıyoruz. her an yenilgi ile yaşamak yerine tek ve yüce bir yenilgiyi inşa edelim, o yenilgi de absurd yaşamın bizzat kendisine karşı olsun. Bu saçma hayatı bırakmak tüm yenilgileri damıtılmış şekilde, en saf hali ile tek seferde tatmak değil mi...
Aslında kalmak için gerçek anlamda bir sebep yoktur, ve birgün bitene kadar akıllarda şu soru hep dönecektir, "neden" eğer hayatdaki o doldurulamaz boşluğu fark ettiysen, maalesef bundan asla kurtulamazsın
Kendi yaşamının sorumluluğu ve ölümü kabullenmek bu ikisi çok çok önemlidir.Ne kadar yaşamından sorumlu isen o derece ölümden korkmassın.
Hayata anlam veren onunla iliskimiz.Videonun ozeti.Sevdim bunu :)
İnsan, hayatı boyunca 'Belki' sorusuna cevap bulmak için yaşar ve intihardan bu nedenle uzaklaşır veya vazgeçer... 'Belki' hayattaki büyük küçük tüm ihtimalleri kapsar ve sizi hayata sıkı sıkı bağlar...
Ölmek de bir haktır ! Günü gelicek ve insanlar ölümün aslında güzel bir şey olduğunu anliycak
şuan ki yaşayan kadın filozofsun Pelin hanım. AYN RAND 2 (:
Hayat yaşamaya değer ama nasıl yaşamak istediğine göre
Merhaba Pelin Hanım. Yeni kitap önerisi videosu gelse keşke. Beğendiğin 100 kitabı-özellikle kurgu kitapları- görmek,bilmek isterdim . Şimdiden teşekkürler.
Wideonuzu izliyorum Yorumlarınız çok mantıklı ve Tanrının İnsanlar ( Sömürgeciler) tarafından yaratıldığına İnananlardanım ancak inanmak beni de bir nesne Rahatlatıyor. Teşekkür ederim açıklamaları ıza çok aydınlatıcı.
Bir keresinde intahar etmiştim fakat farkıdasınız ki ölmedim, çünkü ölseydim bu satırları yazamıyor olacaktım.
İntaharım, hem tenha bir yer hem de tenha bir zamanda yani geceye doğru bir bankta iki avuç hap yutmamla oldu. Hapları yuttuktan sonra eğer sindiremezsem beni öldürmez ve sakatlar diye kalktım sinmesi, beni öldürmesi için yürümeye başladım, hapları fazla yutmuşum, miğdemi bulandırdı, bütün yuttuğumu kustum. Yine geri kalan varsa beni sakatlar diye sakatlanma korkusundan parmağımı ağzıma taktım, zaten çok az kalmıştı onuda kustum.
Kişiler ölümden korkarak intahar etmez, ancak sakat yaşama korkusundan intahar eder ki Tanrı'nın kendisini yeniden sağlam yaratması uğruna. bunu anladım.
Allah razı olsun 🤝
"Onlar, “Bizim dünya hayatımızdan başka bir hayat yoktur. Dünyaya geldiğimiz gibi ölürüz. Bizi ancak zaman yok eder” derler. Fakat onların bu konuda hiçbir bilgileri yoktur. Sadece öyle zannediyorlar."
Allah razı olsun
9:10 “mütevellit” yerine “kendinden menkul” gelmeliydi sanki. 😊 “Yaşamın değeri sadece kendinden menkul şekilde ortaya konulabilir mi?”
Arama motorları, bilgi sınıflama hep vardı. Chat GPT daha insansı yanıt verdiği için başarılı oldu. Bilimsel bilginin de hayata dokunan sade versiyonları, karmaşık büyüleyici versiyonlarından daha etkili (insanların çoğu için.)
Merhaba Dilara. Bugün tam temizlik yaparken hayatı sorguluyordum, videonun yayınlandığını gördüm ve bana çok iyi geldi. Emeğine sağlık. Søren Kierkegaard okumak istiyorum fakat hangi kitabından başlamam gerektiğini bilmiyorum ya da daha önce başka yazarlardan okumam gerekenler var mıdır? Teşekkürler.
Daha iyiya daha guzele uladmak icin kendine cabalamaya deger denir
hocam çok kudretli feraset sahibi ve azametlisin
Yasam yasamaya degerdir ta ki, yasamak icin katlanilan maliyetler yasamdan alinan (yasama sevinci, estetik ve guzellik, ask vs) hazdan daha fazla olana kadar. Eger bir kisi fiziksel veya akilsal olarak kronik bir aci icindeyse ve eger bu cektigi aci ve istiraplar yasamdan aldigi hazlardan daha agir basiyorsa, yasamasinda bir deger yoktur. Bilakis negatif deger vardir.
Intihar egilimli olanlar veya islerinde veya ozel yasamlarinda aci ve sikinti icinde olanlara ileride hersey daha guzel olacak diye salik verip intihardan vazgecirmeye calismak sadece kandirmacadir. Bilmiyorsun daha iyi olacagini sadece kendi cikarin icin (karsindaki kisinin olumunden kendi duyacagin rahatsizligi yasamamak) karsidaki daha fazla aci cekme ihtimalini artirmaya ikna etmeye calisiyorsun aslinda. O kisinin intihar etmemesini kendin icin istiyorsun, onun iyiligi icin degil.
O yuzden intihar etmenin sartlar gosteriyorsa mantikli rasyonel bir davranisi oldugunu dusunuyorum.
Hayat acimasiz ve zor
zaten zaman çok kısa kimse dün yediğinin tadını tekrar yemeden tadamıyor sadece yemek değil duygular vs ...
Bir de bir videonuz da gerçeklik ve algılar konusununa değinirseniz çok sevinirim. hayatı bebekken farklı çocukken farklı olgunluk farklı orta yaşlı farklı yaşlıyken farklı ihtiyarken farklı algılıyoruz gerçeklik ve anlam bunun neresinde😄
"sadece insana özgü bi yeteneksizliktir yaşayamamak,yoksa hangi balık boğmuş kendini, hangi serçe atlamış damdan." demiş Dostoyevski. Gerçekten öyle ve bilinç bize verilmiş bi ceza mı yoksa õdül mü bilinmez. Hayatımın son 8-9 yılını bu soruyu sorarak ve cevap arayarak geçirdim.hala da bi cevap bulamadm doğrusu. Hayatın her hangi bir anlamı yok onu anladm ve kabul ettim ama yaşanmaya değer mi değmez mi orasını bilmiyorum.sanrm hayatn anlamının olmamasını kabul ettikten sonra yaşanmaya değip değmemesi kendi seçimimiz. Yani hayatın anlamı yok ve sen şimdi bu anlamaszlkla ne istersen yap.
Serçe balık özgürdür
İntihar eden hayvanların da sayısı azımsanamayacak kadar fazla. Balinalar, yunuslar, kuşlar...
İNSAN YARATILMAK BÜYÜK BİR CEZA BENCE
@@İsikhizisaniyede300binkm hangi kuş??
36 yaşında iki evladı olan çalışan mesleği olan bir anneyim. Bilmiyorum bu yaş ve insanlara olan ümidi kaybetmekten mıdır nedendir. İnanılmaz intihar fikirleri geliyor aklıma. Evet şükretmek için milyon sebebim vae. Sağlıkli ve akıllı iki evlat,meslek,sağlıklı bir beden, özgürlük vs vs vs. Ama ölmeyi çoğu zaman çok istiyorum hem de çok. Etrafima bakıp sürekli güzellikler aramakla geçiyor vaktim. İnsanlığa olan inancım,bı cicek bir nefes,sokakta gördüğüm bir hayvan,ttaki bir selam. Sosyal sorumluluklar,topluma birşeyler katma gibi şeyler...ama sık sik da tüm bu güzelliklere rağmen ölmek aklımın hep bir köşesinde ise sağlıgi kaybetme gibi ya daha daha kötü seyler yaşarsam ki yaşayacağımdir o zaman ne yaparım bilmiyorum. Videnuza keyifle başlıyorum şimdi. Dinlemeden teşekkürler şimdiden
Ha bir de daha dün şunu konuştum arkadasimla en güzel mutlu olduğum anda ölmek aniden gelsin istiyorum. Yavaş yavaş değil de hani filmlerde olur ua bı anda araba çarpar bı anda anı ölüm. O şekilde bir ölüm istiyorum