Ufak tefek oluyor evet, günün sonunda şarkıcı değil, trompetçi. Bunu çok umursamıyor. Onu bu kadar çekici kılan faktörlerden biri de bu sanırım, çok umursamaması. Biraz da tarz olarak gözümüzü kapatınca Chet'i sahnede söylerken değil, yanımızda salonda kanepede söylerken gibi hayal edebiliyoruz. O doğallığın bir parçası diyebiliriz :)
Hocam merhabalar, malum filmi izlemişsinizdir eminim... bu anlattıklarınızdan yola çıkarak filmin final sahnesinin tamamen kurgu olduğunu anlıyorum. Siz ne düşünüyorsunuz Born to be blue filmiyle ilgili olarak? Harika bir video olmuş bu arada emeğinize sağlık
Selamlar! Filmin son sahnesi Chet'in geri dönüşünü temsil eden bir konser. Muhtemelen 1970 civarındayız o sahnede. Öyle bir konser oldu mu, ya da Chet'in geri dönüşü tek bir konsere mi bağlıydı bilemiyorum. Lee Konitz'le yaptığı kayıtlar (1974) geri dönüşü daha çok temsil ediyor olabilir aslında ama tabii film olunca daha dramatize edilmiş bir halini sunmak gerekiyor izleyiciye. İlişki kısmına dair detayları bilemiyorum, kurgu olabilir. Chet'in hayatında gerçekten Jane isminde biri var mıydı veya acaba bu karakter 70'lerde birlikte olduğu Diane Vavra'yı mı temsil ediyor (sanmıyorum) bilemiyoruz. Yine Hollywood dramatizasyonu olarak görebiliriz, bu tarz gerçek hikaye anlatan filmlerde sıkça bir değeri veya birkaç kişiyi temsil eden kurgu karakterlere rastlıyoruız. Aynı şekilde Miles ve Dizzy'nin tekrar izlemeye gelişi de kurgu olabilir. Bizim videoda anlattığımız Miles - Dizzy - Chet hikayesi filmin başlarında, yani aslında Chet'in kariyerinde ilk parladığı dönemde 1950'lerde geçiyor. Filmi çok beğenerek izledim. Ethan Hawke muazzam oynamış. Ancak elbette gerçeklik açısından Let's Get Lost (1987) belgesel olması ve direkt Chet'in ağzından anlatılması sebebiyle daha değerli ;)
Ne mutlu bize böyle bir TH-cam kanalı var. Teşekkürler
Biz teşekkür ederiz :)
Bu kanali 1 ay gec de olsa kesfettigim icin cok memnun oldum. Size emeginiz icin, Sennheiser'a da destegi icin tesekkurler.
Takipteyiz!
Çok teşekkürler!
Aaa ne güzel keşfettim sayenizde bu anlatımlarınızla iyiymiş.
Hemen abone oldum❤ Miles’ın müzik dehasının yanı sıra kıskanç da olduğunu öğrenmiş olduk
Yine harika bir bölüm!
Elinize sağlık Erdem bey keyifle takip ediyorum❤
Çok teşekkürler!
Çok güzel bir kanal..Yayınlarınızı hep devam etsin
Bu arada ben nacizane,Chet Baker'ın şarkı söylerken detone olduğunu da düşünüyorum
Ufak tefek oluyor evet, günün sonunda şarkıcı değil, trompetçi. Bunu çok umursamıyor. Onu bu kadar çekici kılan faktörlerden biri de bu sanırım, çok umursamaması. Biraz da tarz olarak gözümüzü kapatınca Chet'i sahnede söylerken değil, yanımızda salonda kanepede söylerken gibi hayal edebiliyoruz. O doğallığın bir parçası diyebiliriz :)
Daha fazla video yalvarırızzz ❤❤❤❤❤❤❤
Her Cuma yeni video yayında ;)
Harika!
Hocam belki ben yanlış yorumluyor olabilirim ama bence Miles Chet’e sen git de kumda oyna demiş bildiğiniz 😃
Demiş evet :) Biraz ayıp etmiş ama demiş...
Hocam merhabalar, malum filmi izlemişsinizdir eminim... bu anlattıklarınızdan yola çıkarak filmin final sahnesinin tamamen kurgu olduğunu anlıyorum. Siz ne düşünüyorsunuz Born to be blue filmiyle ilgili olarak? Harika bir video olmuş bu arada emeğinize sağlık
Selamlar!
Filmin son sahnesi Chet'in geri dönüşünü temsil eden bir konser. Muhtemelen 1970 civarındayız o sahnede. Öyle bir konser oldu mu, ya da Chet'in geri dönüşü tek bir konsere mi bağlıydı bilemiyorum. Lee Konitz'le yaptığı kayıtlar (1974) geri dönüşü daha çok temsil ediyor olabilir aslında ama tabii film olunca daha dramatize edilmiş bir halini sunmak gerekiyor izleyiciye.
İlişki kısmına dair detayları bilemiyorum, kurgu olabilir. Chet'in hayatında gerçekten Jane isminde biri var mıydı veya acaba bu karakter 70'lerde birlikte olduğu Diane Vavra'yı mı temsil ediyor (sanmıyorum) bilemiyoruz. Yine Hollywood dramatizasyonu olarak görebiliriz, bu tarz gerçek hikaye anlatan filmlerde sıkça bir değeri veya birkaç kişiyi temsil eden kurgu karakterlere rastlıyoruız.
Aynı şekilde Miles ve Dizzy'nin tekrar izlemeye gelişi de kurgu olabilir.
Bizim videoda anlattığımız Miles - Dizzy - Chet hikayesi filmin başlarında, yani aslında Chet'in kariyerinde ilk parladığı dönemde 1950'lerde geçiyor.
Filmi çok beğenerek izledim. Ethan Hawke muazzam oynamış. Ancak elbette gerçeklik açısından Let's Get Lost (1987) belgesel olması ve direkt Chet'in ağzından anlatılması sebebiyle daha değerli ;)
@JamSessionJazz ✨✨✨