Programı izlerken muhafazakar dürtülerim tetikleniyor. Tetiklendikçe izlemeye devam ediyorum. Beni rahatsız eden şeyleri sunmaya devam ettiğin için teşekkürler FluTV :*
@@karamurselsepeti1879 evlilik ve aile kültürünün tarihiyle ilgili söylediği şeyler subjektif çıkarım değil, zaten adamın söylemek istediği de o, kültürün dayattığı şeylerin insanlığın geçmişinde öyle olmadığını anlatmaya çalışıyor.
Hadi bakalım madem hayvanız. İş neden cinsellikle sınırlı olsun. Bizi rahatsız edenlerin canlarını kanunlara yakalanmadan alalım. Kanunlara yakalanmadığımız sürece her şeyi yapalım. Ensest sıkıntı olmasın. Tecavüz etmek de. Hırsızlık yakalnmadan çalabilmek hiç sorun değil zaten. Eğer hayvansak ve hiç sorgulanmayacaksak bu dünyada en iyi konumda yaşamak için her şey mübah olmalı kanunlara yakalanmadığîmız sürece. Neden olay sadece ailenin parçalanmasıyla sınırlı olsun. Vicdan kimin tanımına göre vicdan. Elimde 100 yıllık bir hayat yok mu benim. Neden sürüneyim görmediğim bir vicdan uğruna? Neden? Bu aptallık değil mi? Olay yakalanmamak. Nasılsa bu dünyada büyük kötülük yapanların yaptıkları yanlarına kar kalacak. Ben sürünerek onlar sefa içinde yaşayacak ve hepimiz ölücez. Yaptıkları yanlarına kar kalacaksa benimki de kalsın. Aslında videodan çıkan sonuç bu. Bilim bunun mazereti gibi sunulmuş. Ve yorumlarda da buna benzer yaşamak isteyenler hatta belki de yaşayanlar buna haklı deliller buluyorlar kendilerince ve bu adamı yüceltiyorlar.
Türk insanı evlilikle, ilişkiyle kafayı bozmuş durumda, dünyaya ve hayata dair başka hiçbir vizyonumuz, algımız, amacımız yok. Bütün ilişkiler bu evlilik-çocuk-kadın-erkek konusu üzerinden şekilleniyor. Artık evlilik ve çocuk konusundan nefret ettim şahsen.
@user-jb9ho8tz5sbir sebebi de yine büyük bir kısmın evliliği “evlenip gül gibi geçinip gitmek” şeklinde düşünmesi, bekarlığı da sefillik olarak tanımlaması.
Alper hocayı çok seviyorum. Şu Zihniyete sahip bi tane insan evladı arkadaşım olsun çevremde isterdim. O kadar yalnız ve sıkışmış hissediyorum ki kendimi. Hocanın söylediklerini toplumda dile getirdiğimde dışlanıyorum ve ayıplanıyorum. Evlilik kurumu aile çocuk falan o kadar uzak ki. Orta doğu kültürü istediğimiz hayatı yaşamamıza izin vermiyor. İmkanım olsa sevdiğim insanla ev arkadaşı olmak isterim sıkılınca kolayca ayrılabilmek isterim ortada çocuk ve parçalanmış aile kalsın istemem. Varoluşsal sancılar çekmemizin tek nedeni hayal ettiğimiz hayatın türk toplumjnda karşılığı olmamasından kaynaklanıyor.
Merve hanım ne yaptınız, bu yorum benim içime oturdu. Düşüncelerine yakın insanlarla bir arada olmak hocamın da bahsettiği gibi o "aile" hissiyatını veriyor. Elbetteki tc şartlarında çok zor ama buradaki yorumları okurken bile aslında yalnız olmadığımızı bilmek, zorluğun imkansız olmadığını hatırlatıyor. Acaba ben mi yanlışım, ben de gerçekten sorun mu var hatta anormal düşüncelerin içinde miyim, sorunlu muyum gibi kendimle olan savaşı bir nebze azaltıyor tabi bitirmiyor o ayrı mevzu.
Aynı hisleri paylaşıyorum, çoğu zaman kendimi bu topluma ve değişen dünyaya ayak uyduramayan zihniyetlere o kadar yabancı hissediyorum ki. Özellikle kadın olup da kendi yaşamının her alanında başkalarının diktesi olmadan yaşamak çok zor trde. Ortadoğuya rağmen yaşamaya çalışıyoruz bu hayatı..
Merve hanım yorumunuz farklı bir bakış açısı kazandırdı. Fakat merak etmeden de duramıyorum. Sevdiklerimizden ya da beraber bir şeyler paylaştığımız kişilerden 'sıkıldım' diyerek kopmak biraz basit değil mi ? Karşımızdaki kişi ne düşünüyor mesele nu durumda, o sıkılmadıysa bakış açımız ne olacak vs :)
Size sonuna kadar katılıyorum ben de bu sebeple derin bir yalnızlık çekiyorum. Toplumun dayattıkları ve kültürü yüzünden kendimi hep uzaylı gibi hissediyorum. Evlilik çocuk kavramları bana çok uzak ve hiçbir şey ifade etmiyor. Kurumsallaşmış ve kutsallaştırılmış aynı zamanda mecburi olan çerçevede aşkın tam anlamıyla yaşanacağını düşünmüyorum. Kafamın içiyle yaşantım çok farklı ve derin bir mutsuzluk içindeyim
Bayılıyorum size. Öyle zevk alıyorum ki bu konuşulanlardan, bir şeylerin tekrar tekrar suratımıza çarpması ve değerlendirilmesi gerekliliğinin farkedilmesinden... İyi ki varsınız..
Dr. Alper Hasanoğlu'na çok teşekkür ediyorum. Kendini mükkemmel bilgili ve açık zihniyete sahip. Dinleyen çoğu insan anlamıyordum ama ber her kelimesine saygı duyuyorum ve vizyonumu genişletmeye çalışıyorum. Kullerinizden yeniden doğun.
Hocamın dediği her kelimeye hiç şüphesiz katılıyorum. Fakat yinede aile ve toplum baskısıyla farkında olmadan kendimi çeyiz bakarken ve erkek arkadaşımla evlendiğimi hayal ederken buluyorum. Programı izlerken kafamda dönüp durak iki zıt düşünce halini bir anda sonlandırıp “oh be gerçekleri başkasından sesli olarak duymak ne güzel dedim”. Çünkü çevremde bu düşünceleri konuşup tartışacağım birileri yok, bunları ahlaksız, yanlış, günah diye yorumlarlar. Ben de bir bireyim ve başka insanlara muhtacım bu yüzden ailemin ve çevremin yoksunluğundan kaçınıp inandığım gerçekleri kendime saklıyorum. Keşke bu gerçeklerin bilincinde olan bir toplumun içinde yaşayabilsek.
Ah be Kübra. Gerçekten senin adına çok hüzünlendim. Özellikle çevrende bu konuları konuşacak insan olmaması daha kötü. Zamanında ben de öyleydim, aşırı yalnızlaşır stres yapardım. Sabret kardeşim, sabret.
Evet dusuncelerini kendine saklamak bircogumuzun yaptigi ( ve beninde yaptigim ) birsey. Ama hayat sunu gosterdi herseyin bir bedeli var eger bedeli odemeyi goze alirsaniz sonunda ozgurluk var.Ama o ozgurluk sizi mutlu edermi oda ayri bir soru.
Okan Bayülgen'in programından bahsedilince hemen sonra özellikle açıp baktım. Saç baş yolduracak cinsten, sürekli tekrar eden aynı kalıp fikirler karşısında Alper hocanın sabrı neymiş öyle ya, efsane.
Kadının erkeği sömürmesine evlilik denir sömürtmem kendimi ben sadece kendime yaşarım istersen ise giderim istersem gitmem kimse bana git çalış diyemez istediğim kadar içerim kimse bana içme diyemez özgürlüğüm her şeyden önemlidir
çalışırken, antereman yaparken podcast dinlerim. bir yandan da kendimi eğitmenin verimli yolu gibi düşünüyorum. Alper hoca ile programlarda, bir konu geçiyor ve "bir şey kaçırdım biraz başa alayım" diyorsun. çok şahane seri olmuş, teşekkürler.
Bunun özel hayatla ilişkisi yok bence. Cinsellik bir içgüdü bir dürtü. Bu dürtüye göre dizayn edilen bu dürtünün götürdüğü yere gidenlerin bunu özel hayat ve bu tarz bir açık ilişki yaşamayıda yani sevgili hayat, özgür düşünce demek çok komik. Buna karşı olduğum için söylemiyorum bunu kesinlikle. İsteyen istediği hayatı yaşamalı bence. Sadece çoğu insanın içgüdüsel ve dürtüsel davranıp bunu birde entellektüel bir temele oturtmaları çok komik.
alper hocam muhteşem. herkesin emeğine sağlık. küçük bir eleştirim var. es'leri, cümle arası boşlukları, çılgın gibi kırpınca video çok mekanikleşiyor, izlerken yoruyor.bırakın 32dk değil 40 dk olsun, keyifle, doğal akışında dinleyelim. that is the way lütfen :).
Harika bir bölümdü. Kendime tam ifade edemediğim sorgulamalarımı, net bir şekilde duymak duymak iyi hissettirdi. Kafa açan bir bölüm olmuş, 2 saat de olsa izlerdim. Teşekkürler emekleriniz için!
yani şöyle bir gerçeklik var aile kavramının ya da kurumunun içinde olup huzursuz mutsuz bir hayat yaşamak mı ? Yoksa yalnız olup huzurlu mutlu olmak mı ? hoca çok kesin cevaplar vermiş . Herkesin doğrusu kendinedir. Bunu unutmamak gerekir diye düşünüyorum.
İlker hocam bu seriler zaten güzelken bir de tanımları sohbet akarken geçen yazılar ile herkes için açık hale getirmeniz konusunda tüm ekibi takdir ediyorum.
Bir şair olarak Alper Hasanoğlu'nun şiir ilgisi gözümden kaçmadı, dikkatli birçok izleyicinin de kaçmamıştır. Psikanalizle ilgilenen bir şair olaraksa okuduklarımdan gördüğüm şiire ilgi duyan psikanalistlerin şairleri ve dizelerini meselelerine konu etmeleridir. Böyle bir bölüm de gelirse şahane olur bence.
44 yaşında çocuk sahibi olmak istemeyen evlilik konseptini hep ters bulmuş bir kadınım. Çevrem yıllarca ‘nasılsın?’ diye sormadan ‘evlenmedin mi?’, ‘çocuk olmadan olmaz’, ‘’çok güzelsin, evlenmelisin!’ derlerdi. Sonunda onlara ‘ben hayatım boyunca sadece bir erkek (veya kadınla!) yaşadığımı düşünemiyorum! Çocuk da istemiyorum, bu iğrenç dünyaya getirmem. Siz evli olarak çok mu mutlusunuz ki?’ diye sorduktan sonra kimse de bana yanıt veremeyince sormamaya başladılar. Aile sadece kan bağıyla olmuyor, sevdiğim tüm canlılar - insanlar, hayvanlar, doğa - benim ailem, benim mutluluğum. Gönüllü olarak çalıştığım yerlerde duyduğum her ‘teşekkür’ veya miyav/havhav benim ilacım, benim hayatta kalma nedenim. ❤️🌱
@@erdincgozebatmaz Kalitesiz mi? Sizin veya çocuklarınızın bu dünyaya faydası katkısı ne merak ettim? Ayrıca şu kedi köpeğe bakanları ayrı sınıflandıran düşünce yapınızı da öncelikle değiştirin. Ben ve benim gibi milyonlarca insan bu şekilde mutlu, size ne? Hayatımızın aşkını (= çocuklarımız) o kadar seviyoruz ki bu haksızlıklar, hastalıklar, cinayetler, savaşlar dolu dünyaya getirmeme kararı aldık. Ayrıca 4 farklı dernekte gönüllüyüm, deprem ve iklim krizi konularında gençleri eğitmekle uğraşıyorum, dünyanın her köşesinde dostum var ve onlarla birlikte dünyayı tanımaya ve iyileştirmeye çalışıyoruz … sizin, çocuklarınızın, torunlarınızın daha az kötü bir dünyada yaşasın diye. Siz ne yapıyorsunuz diye ilk önce bir aynaya bakın.
Müthiş bir sohbet, harika sorular, gerçekten süpersiniz! Alper Hoca'nın "Aşkın Halleri" kitabını kesinlikle tavsiye ederim. Taşlar tam olarak yerine oturuyor kitabı okuduktan sonra da. İyi ki varsınız...
Harika,ilk defa evlilik hakkında geçekleri duymak müthiş,şu evlilik aile ve çocuk üçlüsünü bir mecburiyet gibi topluma dayatan toplum saçmalığı.Tek başına bir birey olabiliriz istediğimiz gibi yaşama hakkımızı var aslında
“Şehir hayatında yaşayıp insan olduğumuz için , yani eksik canlılar olduğumuz için bu temel ruhsal gereksinimlerimizi şehir hayatı gibi yalnız başımıza kaldığımız yerde de doyuramadığımız için hepimiz biraz hastayız nevrotiğiz artık “ oofff çok güzel tanım 🧡
Bu kanalda konuşulanlar sonrasi ülke adına umutlarım artıyor, sanki artık bunların konuşulması dahi mümkün olmayan bir toplumda yaşıyoruz gibi hissederken yorumlara bakinca mutlu oluyorum.
Konseptleri ideallerle beraber düşünmek, idealin içini boşaltır, konsepte ise fazladan ve gereksiz anlam katar. Yani aşkı, evlilikle beraber düşünmek hem aşk'ın anlamının içini boşaltır hem de evliliği kutsallaştırır. Halbuki aşkla beraber düşünülebilecek şey evlilikten daha ziyade bir şekilde hep bağlantıda kalmak isteği olabilir. "Aşk, bu ya da o şekilde yaşanırsa aşktır." diyemeyiz. Ahmed Arif de aşıktı mesela. Mektup yazıyordu aşık olduğu kadına. Evlilik sadece paket bir programdır. Aşık iki insan için çok şey vadedebilir, ama hiçbir şey vadetmeyip boşluğa da düşürebilir. Bence konseptleri ideallerden ayırmayı anlatıyor Alper Hasanoğlu.
Cok tesekkurler Flu TV. Ezberleri bozmada, yeni bilgilerle kendini egitme, bakis acisi degistirmede Alper hocaya tekrar tekrar tesekkur ederiz. Kucuk bir rica, Alper hocanin bolumlerinde bir konu icerisinde farkli alt basliklara cok guzel deginiliyor. Video izlendikten sonra daha genis incelemek icin geri donup hangi dakikada hangi alt konuya gecilmisti diye bulunmaya calisiliyor. Bolumlerde farkli alt basliklari ornek olarak 1800lerde evlilik kavrami, sehirlesmenin evlilik kavramina bakis acisi gibi video nun chapter larinin belirtilmesi izleyicilerinizin icin cok faydali olabilir. Bolumler hep belirli bir surenin uzerinde oldugu icin izleyici icerigi daha iyi anlayip izledikten sonra da tekrar geri donebilir.
Bir insan hikayenin hikaye olduğunu bilerek de hikayelerle eğlenebilir, kendini hikayelere kaptırabilir çünkü bu çok güçlü bir yapı insanda. Ama çok fazla kaptırmaması için mutlaka hikaye olduğunu bilmeli. Bir nüans aslında bütün mesele.
Aaah ah... Önce bu güzel röportajı dinledim. Sonra sırf bu programda adı geçiyor diye okan bayülgenin söyleşisini izledim. Ne kadar sıkıldım tarif edemem, 5er saniye atlaya atlaya ilerledim. Her konuda (şimdiye kadar) Alper Hoca benim kafadan, ihtiyacım olsa konuşmak isteyeceğim türden bir bilim insanı. Bu yayınların daha çok kitlelere ulaşmasını isterdim. Öte yandan meyve veren ağaç taşlanırmış hesabı, risklerini de beraberinde getiriyor. Bu yayınlara devam, kendim gibi düşünen insanları dinledikçe ruhuma serin sular serpiliyor.
Alper Hoca’yi severim sayarım, fikirlerine değer veririm, ancak söylediği bazı şeylere takılıyorum. Mesela, hayvanların üreme içgüdüsü olmadığını söylüyor ve cok tuhaf geldi, eğer hayvanlarda üreme içgüdüsü olmasaydı evrimsel olarak düşünüldüğünde turun devamı cok büyük bir tehlikeye girerdi. Hocamiz genlerin çalışma mantigini tam anlamamış galiba. Hayvanlar cinsel iliskiden zevk aldığı icin, cinsel iliskiye girmek için cinsel iliskiye giriyorlar, üremek için degil, seks yaparken aklında üreme fikri olmuyor diyor. Halbu ki kaçırdığı nokta şu: hayvan seks neticesinde üreyebildigi icin zevk alıyor, orada hayvanı cinsel iliskiye ondan zevk almak suretiyle yönlendiren, dolayısıyla uremeyi teşvik eden evrimsel bir mekanizma var. Bu konuya hocanın ne cevap vereceğini cok merak ediyorum.
@@fratswetr yok benim anlatmaya çalıştığım şey, cinsel iliskiden zevk almak da zaten evrimsel mekanizmanın uremeyi teşvik etmek için ortaya çıkardığı bir karakteristik.
selam ben de katılmıyorum ama konuğun dediği şu, hayvanlar çiftleşirken aklında bir yavru olsun diye bir düşünce yoktur diyor. aynı şekilde insanda da yoktur. seks yaparken bunun sonucunda bir yavru ortaya çıkacak diye zevk almayız. üreyenlerin soyunun devamını getirebilmesi evrimsel bir mekanizma fakat biz hayvanlar olarak aklımızda ' bu işin sonucunda bir çocuk olacağı için çok zevkli ' değil de aklımızda sadece cinsel ilişkinin zevkli olduğu, yapılırken alınan haz ve yapmaya sürükleyen içgüdüler var. sonuç olarak da, biz insan hayvanı olarak şuan ki dil, kültür birikimiyle fark edebiliriz ki üremek bizim için kültürel bir hedef değil. diğer hayvanlarda da aynı şekilde üreme değil de çiftleşme içgüdüsü var. bu da evrimin eleme yöntemlerinden biri olan soyunu devam ettirebilme kabiliyeti yani üreme fonksiyonunu evrimin aslında hayvana entegre etme şekli olabilir. aynı şekilde hayvanların tabii ki belkide aklında olan tek şey çiftleşeyim de bir yavru yapalım da olabilir bilemeyiz. türün devamlılığı ise konuyla tamamen alakasız çünkü çiftleşme içgüdüsü olup üreme içgüdüsü olmaması hayvanın eğer dışarı boşalmasına neden olmuyorsa üreme fonksiyonunu yeterince iyi yerine getirebiliyor demektir. konuk diyor ki, kadınlar anne olmak bir yavruya bakmak için yanıp tutuşmaz ama ilişki için yanıp tutuşabilir. biyolojik saat ise aslında kültürel saat diyor. en kısa özet de şu olabilir, evrim ürememizi istediği için seksi zevkli bulanları kayırmış bunun sonucunda üreyenlerin soyunu devam ettirmiş olabilir, ama bunun farkına varan canlı yani bizler pekala aklımızda üreme olmadan seksi eğlence amacıyla kullanabiliriz. tabii ki bizi seksten zevk almaya iten şey en başta bunun farkında olmamamız ve evrimin bizi yönlendirmesi ama geldiğimiz noktada nasıl seksten zevk alır hale geldik sorusunun cevabının bir önemi yoktur.
@@mehmet4899 sizin dediğinizi anlıyorum, hocanın dediğini de anlıyorum ama sorunlu bir açıklama olarak görüyorum. Hayvan veya insan hayvanı cinsel iliskiden zevk alırken kognitif olarak üreme kavramının farkında olmayabilir ancak ben “üremek için ciftlesmez” söylemine takıldım, genetik seviyede üremek için ciftlesir ve ciftlesmeden zevk almayı sağlayan sey genetik düzeyde üreme fonksiyonuna hizmet etmektir. Bu şuna benziyor: hayvanlar ve insan hayvanı da yemek yemekten zevk alır, hatta kana daha hızlı karıştığı ve daha kolay depolanabildigi icin nişasta vb gibi basit karbonhidratlı gıdaları yemekten daha da cok zevk alır, ancak insana bu zevki aldıran yine evrimsel bir mekanizma olan, nihai hedef olan hayatta kalma fonksiyonudur. Dolayısıyla bu söylem, “hayvanlar hayatta kalmak icin yemek yemezler, yemek yemekten zevk aldıkları icin yerler” gibi tuhaf bir söylem oluyor. Umarım ne demek istediğimi daha açık ifade edebilmişimdir.
Bayılıyorum Alper hocaya, resmen özlemişim! Hem esprili hem kafa açıcı sohbeti çok keyifli. Böyle deyince biraz Nasreddin hocaya atıf gibi oldu ama neden olmasın.. tipleri de benziyor hafiften :D
ya biyologlara kültürel evrimi göz ardı ediyorlar diye sinirleniyorum, psikologlara ise biyolojik evrimi göz ardı ediyorlar diye sinirleniyorum. niye kimse bu ikisini bir arada yorumlayamıyor anlamadım. evrimsel psikoloji dinleme umuduyla nereye girsem elim boş çıkıyorum. neyse gene de dinlemek keyifliydi.
Edgar Morin'in Yitik Paradigma adlı bir kitabi var iş bankasından çıkmıştı. Doğa ve kültürü çok daha bütünsel irdeleyen bir çalışmaydı. Ufuk açıcı bir kitap, tavsiye ederim.
Biyologlar kültürel evrimi göz ardı etmiyorlar. Sadece milyonlarca yıllık süreçte kültürel evrimin yerinin, biyolojik evrimin yanında neredeyse göz ardı edilebilecek kadar az ve etkisiz olduğunu biliyorlar. Kültür, ortaklaşa duygu ve düşünce paylaşımıyla oluşur. Aktarımı için ise bilinç düzeyine ve bilgi biriktirebilme becerisine ihtiyaç vardır. Bunu bildiğimiz kadarıyla tam anlamıyla sadece insan yapabiliyor. Önceki insan benzeri formların da bu konuda pek başarılı olamadığını, yani yeterince zeki olmadığını biliyoruz. Lakin biyolojik evrimde insan sadece insanla değil tüm güneş sistemi ile etkileşim halinde. Bir biyolog tüm canlıların evrimine geniş bir pencereden bakabiliyorken, halihazırda biyolojik evrimin işleyişiyle ilgili günümüzde muazzam bilgilere sahipken, o biyologdan kültürel evrimin biyolojik evrimi etkileyişinin devasa boyutta olduğunu kabul etmesini beklemek saçma olur. Bilimle ters düşecektir çünkü. Yani biyolojik evrimin kültürel evrime asla ihtiyacı olmamıştır. Kültürel evrim çok daha yeni bir kavram ve işleyiş olduğundan biyolojik evrime etkisi çok daha uzun zamanda görülmesi olasıdır. Tabii kısa zamanda da etkileşmeleri ve evrimsel sürece gözle görülür etki etmeleri de mümkün, hatta bilinmekte. Ama biyolojik etkileşimlerin yanında kültürel etkileşimler pastanın ufak dilimine tekabül ediyor. Dr. Alper Hasanoğlu keşke bu kadar kati konuşmasaymış ama önemli değil. TH-cam bilimsel bilginin kaynağı da, elde edilme metodu da değil. İçerik işte izleyip geçtik.
@@sch2615 kesinlikle çok haklısınız. Kültürel evrimin söz konusu olduğu durumlar üzerine zaten epey az konuşuluyor. Fakat bazen gerçekten de belirtilmesi, ele alınması gereken durumlarda göz ardı ediliyor. Yerinde şekilde önemi hatırlatılmalı kanaatimce. Yoksa zaten çoğu şey muallak.
Mükemmel bir programdı. Böyle bir videoyu izlemek çok aydınlatıcı ve keyif vericiydi. Bize bu imkanı sağlayan FluTV'ye teşekkür ediyor, bu tarz bölümlerin gelmesini ısrarla rica ediyorum :)
Sevgili Alper beyin fikirlerini değerli buluyorum ve saygı duyuyorum ancak meseleni tam olarak ele aldığına ve her şeyi açıklaya bildiğine inanmıyorum.
Bunlar sadece birer projeksiyon okuma. Bugunun sosyal iliskilerini tamamen evrimsel surecle aciklamaya calisanlarda hocamizda... Ama senteze varabilmek gercekten oldukca zor. Belki de senteze ihtiyac yoktur. Dogrular yoktur herkesin kendi dogrulari vardir.
Evlilik çok gömülmüş. Geç evlendim mutluyum. Biraz da şans işi çok takılmayın...Benim gördüğüm Evliyken mutsuz olanlar muhtemelen bekarken de mutsuz oluyorlar hatayı kendinizde arayın derim ben...Emeksiz yemek olmaz :)
Hikayenin hikaye olduğunu unutmazsan hikayeyi değil yalnız hayatı yaşarsın, tamamen unutursan hayatı değil hikayeyi yaşarsın, birazcık unutursan yahut unutur gibi yaparsan ikisini de yaşarsın bence. ☺️💗
@@F355 çalıştığım bir alanda bana soru sorsalar ben de bu şekilde anlatırdım. yanılıyor olabilirim tabii fakat iddialarımın da arkasında durmam gerekir konuşurken. alper bey'in "dediğim her şey mutlak şekilde doğru" dediğini duymadım. "bence" ifadesini de yer yer kullanıyor. karşısında da dediği her şeye karşı çıkma potansiyeli olan bir adam var zaten. bilmiyorum, dediğiniz gibi sürekli farklı bakılabilecek perspektifler olduğunu söyleyip örnekler verse zaten her video üç dört saatlik ders anlatımına dönmeyecek mi?
@@F355sanıldıgının aksine kompleksiz bir tavırdır aslında bu. "kim ne derse desin ben bu günü yakıyorum yeniden doğmak için çıkardığım yangından." alıntısı yapılıyor videonun ilerleyen dakikalarında. bir nevi pozitif bilim budur! bu değildir! ve ben bilenim sen değil'den çok uzak bir anlatıma dair gibi. "sanatcı da sanatıyla ilgilenmezse ilgilenecek kimse kalmaz" emin direkt dolaysız konuşmalı. küstahlık olarak yorumlanabilir yalnız yeniden doğmak için bugünü bu yorumları da içinde bırakarak yakmalıyız değil mi
Çok faydalı, tatmin edici ve ilginç bir konuşma. Hiç düşünmediğimiz şeyleri düşündürüyor. Flu TV'nin neden Alper Hoca nefes almadan konuşuyor gibi bir video hazırladığını anlayamadım. İzlerken çok rahatsız oldum en ufak bir duraksama bile yok fikirler art arda. İzleyiciyle normal-dışı bir iletişim.
Selamlar, iceriklerinizi ilgiyle takip ediyorum. Bu tarz videolarda konuya iliskin kaynaklari video altina ilistirseniz cok guzel olur aslinda, nacizane tavsiyem.
Çok güzel olmuş gerçekten fakat sanki kısa gibi geldi yani konulara girilmiş konuşulmadan video bitiyor gibi.Her saniyesi öğretici, 20 dakkaya kadar dolu dolu, fakat sonra biraz basit gibi sorduğumuz soruların cevaplarını bulamıyoruz gibi.
harika program ya. İlker Hoca sayesinde tanıdım Alper Hasanoğlu'nu. işte bu yüzden ara açıp yine izliyorum :) şu içerik bedava arkadaşlar. büyük bir şans cidden
kafamın karışmasını seviyorum demek isterdim ama karışması için önce düzenli bişilerin olması lazım😂 alper hocamın dediklerini çok mantıklı ve kendi bakış açıma (öyle bişi varsa) yakın buluyorum ama kompleks düşünce yapısına sahipken ilkel olduğumuza inanmak başlı başına bir oksimoron gibi geliyor. üç beş kişinin belki göreceği belki hiçbir zaman haberi olmayacağı şu yazıyı yazarken bile kendi benliğimizi ve "kalitemizi(!)" öne çıkarmaya çalışma güdüsü ya da öğrenilmişliğine sahipsek o zaman hayata sadece basit bir çerçeveden bakılabilir mi bilmiyorum açıkçası :') fazla anlam yüklediğimde altından kalkamadığım, yaşa geç olum dediğimde basitliğini yakıştıramadığım, her şeye rağmen yaşamak güzel be diyip belki de kendimi kandırdığım, tüm bu yaşananların anlamı varsa sadece ölürken anlayabileceğim....... hobaaa nihilist miyim len ben yoksa asdgjdjssfs
Gördüm :) başkalarında yansımamız olmadan benliğimizin farkına varmak bazen güç, çok doğal bir güdü/öğrenilmişlik tıpkı benim bunu yazmama neden olan akış gibi…
Alper hocanın da dediği gibi neo-liberalizmin ürün satmak için yarattığı her bireyin özel olduğu anlatısı ve dinlerin yönetmek için yarattığı kader/bir amaç uğruna yaratılmış olma anlatısı gibi bizi aslında olduğumuz şeyden -hayvan- uzaklaştıran şeyleri bırakmadığımız sürece karmaşık düşüncelere sahip olduğumuzu düşünecek, göz açıp kapayıncaya kadar sürecek hayatımızın bir anlamı olması gerektiğini hissedecek ve anlamsız bir ölümle karşı karşıya kalana kadar da ya kendimizi kandıracak ya da olmayan bir düşmanla savaşıp kendi kendimize zarar vereceğiz. TL;DR:death is coming, eat trash, be free, return to monke.
Çok bilmek/bilgili olmak değil aslında ihtiyacımız olan. Sadece farkında olmak yeterli. Ben mesela bilgili değilim ama farkındayım ve sadece görmezden geliyorum farkındalığımın. eğer dikkat kesilirsem her şeye, yürüyen bir cesetten farkım kalmaz o yüzden vadem dolana kadar düşünce acısını çekmek istemiyorum.
Aslında bence ordaki ilkellik tamamen hayvan gibi yaşamak, hiç düşünmemek değil de yaşarken aslında temel ihtiyaçları ve öleceğimizi unutmamak, bir şeye bir düşünceye saplanıp kalmamak için kullanılıyor. Evet, kompleks düşünme yetimiz var, hikaye kurup sonuna kadar yaşayabiliyoruz nitekim günün sonunda hatırlamamız gereken bizim de bir ölümlü olduğumuz ve bir hikayeyi kurabildiğimiz gibi onun hikaye olduğunu hatırlayıp yıkıp yenisini kurabileceğimiz. Hayatta kalmak için o hikayeye ihtiyacımız yok, ona bu kadar sıkı tutunmak hatta bizi mutsuz bile edebilir. Bir hayatımız var sonunda öleceğimiz o yüzden kendimizi mutsuz etmektense daha huzurlu mutlu yaşamaya odaklanabiliriz temel ihtiyaçlarımızı karşılayabildiğimiz sürece. Zaten karşılayamadığınız durumda aşk meşk kariyer vs bunlara da çok takılmıyoruz, 2. aşamada kalıyorlar. Neyse konuşması kolay tabii 😁
İnsan düşünsel olarak gelişmiş olsa da biyolojik olarak çok aciz ve bence ilkel bir canlıdır. Özetle sadece beynimiz gelişmiş geriye kalan tüm organlarımız zayıf, iç güdülerimiz ile zayıf bedenimiz birleştiğinizde beynimiz büyük oranda etkileniyor. Bakınız tonlarca tanımlı psikolojik hastalık var.
Hiç anlamadığım bir nokta var. Hocalarımız, günümüzdeki insanların ve toplumların davranışlarının hatalı olduğunu her fırsatta söylüyorlar ama 100, 500, 10000 yıl önce ki insanların ve toplumların davranışlarını örnek olarak sunuyorlar. Neden eski toplumların yaptıkları doğru oluyor da yeniler hatalı oluyor ?
Flu TV kadrosu Efsane Barcelona kadrosu gibi. İlker hocam izleyip izleyip sokağa çıkınca hep ters köşe oluyoruz. Memleketin çok çok üzerinde yaptığınız işler için🙏çok yaşayın🙏
Hocam aile/evlilik karmaşası ile ilgili daha somut daha çarpıcı örnekler vermelisiniz. Prototip lazım. Fazıl Say ve eşi buna bir örnektir. ( Farklı evlerde yaşamaları ama evli olmaları gibi ) Bir insanla bir ömür huzurlu ve mutlu geçirmek istiyorsak bencilce gibi gözükse de herkesin kendine ayıracak daha fazla vakti olmalı ancak mevcut toplum şartlarında bana bu çok ütopik gelmektedir ve çaresizim. Ekstra romantik benzerleri hariç tutarsak şuan zaten insanlar aile baskısından kurtulmak için karşı cinsle kira bölüşmek uğruna evleniyor, köyden fabrikaya çalışmaya giden çiftlerden farkı yok hocam ama kimse bunu kendine veya çevresindekilere itiraf edemiyor. Çicekle böcekle süsleniyor. Sosyal medyada samimiyetsiz ve tamamen yalan üzerine kurulu ilişkiler insanların gözünün içine sokuluyor ve kimse bundan rahatsızlık duymuyor. Herkes bir yalanı yaşıyor ve çok az bir azınlık sizin gibi gerçekleri veya gerçek zannedilen kavramları deşiyor,biçiyor, yeniden değerlendiriyor.. Neyse hocam bekarlık sultanlıktır diyelim :)
ilker beyi tebrik ediyorum çok güzel görmüş bazı noktaları, alper hoca da bazı sorulara kaçamak cevaplar verse de genelde farklı açılardan yaklaşmış meselelere.
Ben doğrucuyum. Şu zararlı, bu böyle deyip duruyorum kendime. İşin kötüsü diğer insanlara da söylüyorum bunu. Bu bazen işe yarıyor. Mesela annem çöpleri ayrıştırmakta daha dikkatli davranıyor. Ama bir yandan hiç işe yaramayan şeyler var. Çözemediğim şey şu: maksimum yarar ve minimum hem kendimi hem çevremi üzmemle nasıl söyleyebilirim bunu? Yani dozajı nedir bunun? Bu davranışım insanlara kendilerini kötü mü hiseettiriyor? Onları yargıladığımı mı düşünüyorlar sürekli? Söylediğiniz kabullenme duygusunu beceremiyor muyum? Ailemi ve diğer insanları kabullenmemiyor muyum? Hiç yanlışı söylemekte doğru gelmiyor, sürekli bu zararlı şu şöyle demekte.. Ne yapmalıyım ben?
Bence kendini bozma, devam et, karakterin neyse onu göster, onu ortaya koy, bu daha renkli olur... İnsanın karaketeri neyse onu da göstermeli ortaya koymalı. Böylece insanlar daha renkli olur ve hayatın da güzel tarafı bu zaten.
Harika bir bölüm. Emeği geçen herkese teşekkürler. Ancak üzerine zor konuşulabilen bu tespitler ile ilgili bölüm sonundaki bir soru cümlesi girişi beni rahatsız etti ve size buradan yazmak istedim: "Bir çocuk büyütülecekse..." Bence bir sonraki yayın "Üremek Normal midir?" üzerine olmalı. Nacizane fikrim. Sevgiler :)
Aşağıdaki videografikte 1950-2018 arasında en yüksek intihar oranına sahip 20 ülkeyi karşılaştırmalı olarak izleyebilirsiniz. Alper Hoca'nın dediği gibi 1) bir dönem Macaristan en tepeye çıkıyor. 2) birkaç sosyalist ülke de (Çekoslavakya, Küba, SSCB, ayrı olarak Rusya vs.) ilk 20 içerisine dönem dönem giriyor. Ancak, listenin büyük çoğunluğunu kapitalist ülkeler oluşturuyor. Şimdi, Alper Hoca'nın mantığını izleyecek olursak, aslında çocuğun anne-baba ile büyümesinin intihar oranlarını arttırdığını iddia etmemiz gerekirdi. Sanırım, buna kendisi katılmaz. Katılmaz ama, bu mantıkdışı akıl yürütmelerle her fırsatta 'sosyalizme çakmayı' da çok anlamsız buluyorum. İntihar/İntihar Oranları psikiyatrlara bırakılamayacak kadar ciddi bir konudur. İmza: Bir Sosyolog th-cam.com/video/oSZ0wXNqwoE/w-d-xo.html&ab_channel=WawamuStats
Flu bilge insanların yeri oldu farklı noktalardan gidip aynı merkez etrafında dönüyor. Kanaatimce 3 hoca Nevzat, Alper ve Celal hoca bu konuda yol gösteriyorlar ve ışık tutuyorlar.
Hocam, hocalar olarak biz sizden rica ediyoruz; 15-18 yaşındaki çocukları üniversitede ne halt edeceği konusunda stresle hasta edip, güzelim çocuklarımızı sistemin emrettiği hizmeti vermeye koşullayan, ve üniversite sınavı tarihini ölümcül bir deadline olarak evladının önüne koyan, ve çocukta ne öz değer, ne öz güven, ne aile sevgisi bırakmayan ebeveynleri uyandıracak bir yüzleştirme programı yapar mısız. Gözlemlerimiz çok üzücü. (+40 yaşı olan insanım, öğrenci değil)
*ELEŞTİRİ* Video editi çok yordu beni. Boşlukları keserek bize de nefes alacak zaman tanımamış gibi oldunuz. Biraz daha doğal akışında olsa videolar harika olur. Bu haliyle izlemek hem rahatsız edici hem de yoruyor.
İsteyen istediğine her şekil ve koşulda rahatça atlasın demeyi bu kadar uzatanı ilk defa görüyorum. Evliyim ama başkalarını da nasıl götürürüm temalı çalışma.
30 küsür dakikalık, değerlerin yeniden değerlendirilip yeni değerlerin ortaya çıkarılması iddiasından sonra gelinen nokta; ruhsal mutluluğun geleneksel yöntemlerden geçtiği, yani ruhsal olarak mutluluk için aile kurmanın gerekliliği sonucuna varılması (ama gösteriş yapmadan, abartmadan Avrupa usulü) :))
çok enteresan hocanın dediği çoğu şeye katılmadım ama genede zevkle dinledim. şöyle kritize edicem. değerleri yok edelim kabul ama öncesinde yerine ne koyucaz flu sınırlarlada olsa söylenmeli. misal aile kurumu lazım tek kişi yetmiyor insanın yanlızlığı için dendi çözüm bundan sonra evlilikler 3 kişi 4 kişi ile de olabilsin? ne bilim çözüm odaklı şekilde düşünüyorum ama bu söylediğim çözümler bir cevap ve toplumun %99'unun sevmeyeceği bir cevap o yuzden belki de kesin cevaplar verilmekden kaçınılınıyor.
Değerlerin muhafaza edilmesini savunuyoruz fakat farkında olmadan her değerin içini boşaltıyoruz. modern yaşam ya da post modern yaşam -artık ne oluyorsa- insanı bütün bağlarından koparıp yalnız ve çırılçıplak hale getiriyor. hocamızın ergenlik için söyledikleri belki günümüz z kuşağı için çok yerindedir. eskiden çocukların toplumdan kopma, uzaklaşma, kendisini ifade edeceği yerde olma arzusu ve fakat yaşadığı evden ayrılamama gerçeği ile yaşadığı sıkıntılara 'ergenlik' diyorduk. ve nihayetinde çocuğun yaşadığı aileyi ve çevreyi sevip alışması ile sonuçlandırıyorduk bu süreci. ancak günümüzdeki kuşak yaşadığı aileyi ve çevreyi sevme zorunluluğunda hissetmiyor ve hiç bir kuşağın olmadığı kadar da cesurlar. bakalım bu mücadeleleri özgürleşmeleri ile sonuçlanacak mı ?
Hiç sanmıyorum. Umarım dediğiniz gibi özgürleşebilirler. Ancak bu kavramın da ucu bucağı olmadığı için, yakın gelecekte büyük bir yıkım görecek gibiyiz. Yine umarım ki, yanılırım...
aile=evlilik algısından ötürü mevcut evlilerin çoğu gerçek ailesine kavuşamadan ya da aile olma hissini duyamadan hayatlarına devam ediyorlar. anne babasıyla "aile" olmak isteyen çocuk, bu durumu aile olmanın ne olduğunu daha önce tecrübe edememiş ya da yanlış tecrübe etmiş anne, babasına nasıl izah edebilir?
yaaaa... ben de diyorum bu büyük şehirler çok yalnız tek başına yaşanılan evler ; evlenmezsen yalnız kalırsın mantığı.. ya çoğalmasaydık bu kdr büyümeseydik ne olurdu yaa.. gerçekten o köy kasaba ya d aküçük şehirlerden gelen kalabalık ailelerde büyüyen çocuklar daha rahatlar.. yani şimdi de üremiyomuşuz.. ya üremeyelimm çoğalmayalım çünkü doğan çocuklar da sağlıklı büyümüyolar anne babaları sağlıklı bi ruh halinde güvende hissetmedikleri için.. ya kız arkadaşlarım bi panik can hıraş evlendiler şimdi hiçbiriyle konuşamıyorum ya deli gibiler.. depresyondalar iki çocukla ....
Selamlar. Ya ben Flu TV videolarını izledikten sonra kendime, "İzlediğin videyou 3-5 cümleyle özetle" dediğimde tatmin edici cevaplar veremiyorum. Kısa süreye görece fazla bilgi sıkıştırılmasından kaynaklanıyor olabilir. Belki de benden kaynaklanıyor ama ben ilkine inanmayı tercih ediyorum şimdilik. Acaba, ekibe de fazla iş yükü oluşturmadan, bölümde konuşulan konularla alakalı, konuğa da danışarak, alt tarafa birkaç tane kaynak bırakılabilir mi?
Programı izlerken muhafazakar dürtülerim tetikleniyor. Tetiklendikçe izlemeye devam ediyorum. Beni rahatsız eden şeyleri sunmaya devam ettiğin için teşekkürler FluTV :*
Alper Hasanoğlu'nun subjektif çıkarımlarını sarsılmaz bilimsel gerçekler gibi sunması seni rahatsız ediyor olabilir içten içe.
Ben rahatsız olmamak için 2 gündür izlememeyi seçtim ama yine dayanamadım ve izledim.
@@karamurselsepeti1879 evlilik ve aile kültürünün tarihiyle ilgili söylediği şeyler subjektif çıkarım değil, zaten adamın söylemek istediği de o, kültürün dayattığı şeylerin insanlığın geçmişinde öyle olmadığını anlatmaya çalışıyor.
😄👍 cok tatlısınız. Ufkunuz açıldıkça korkmaniz doğal ama yinede kendinize yeni kapılar açmış oluyorsunuz ve buyuyorsunuz
Hadi bakalım madem hayvanız. İş neden cinsellikle sınırlı olsun. Bizi rahatsız edenlerin canlarını kanunlara yakalanmadan alalım. Kanunlara yakalanmadığımız sürece her şeyi yapalım. Ensest sıkıntı olmasın. Tecavüz etmek de. Hırsızlık yakalnmadan çalabilmek hiç sorun değil zaten. Eğer hayvansak ve hiç sorgulanmayacaksak bu dünyada en iyi konumda yaşamak için her şey mübah olmalı kanunlara yakalanmadığîmız sürece. Neden olay sadece ailenin parçalanmasıyla sınırlı olsun. Vicdan kimin tanımına göre vicdan. Elimde 100 yıllık bir hayat yok mu benim. Neden sürüneyim görmediğim bir vicdan uğruna? Neden? Bu aptallık değil mi? Olay yakalanmamak. Nasılsa bu dünyada büyük kötülük yapanların yaptıkları yanlarına kar kalacak. Ben sürünerek onlar sefa içinde yaşayacak ve hepimiz ölücez. Yaptıkları yanlarına kar kalacaksa benimki de kalsın. Aslında videodan çıkan sonuç bu. Bilim bunun mazereti gibi sunulmuş. Ve yorumlarda da buna benzer yaşamak isteyenler hatta belki de yaşayanlar buna haklı deliller buluyorlar kendilerince ve bu adamı yüceltiyorlar.
Türk insanı evlilikle, ilişkiyle kafayı bozmuş durumda, dünyaya ve hayata dair başka hiçbir vizyonumuz, algımız, amacımız yok. Bütün ilişkiler bu evlilik-çocuk-kadın-erkek konusu üzerinden şekilleniyor. Artık evlilik ve çocuk konusundan nefret ettim şahsen.
@user-jb9ho8tz5sbir sebebi de yine büyük bir kısmın evliliği “evlenip gül gibi geçinip gitmek” şeklinde düşünmesi, bekarlığı da sefillik olarak tanımlaması.
Birey olamamış insanlar topluluğu insanımız. Tek başına kalmadığını için kitap okumayı da sevmez örneğin.
Bütünü kapsayan her bireyi, sürüyü ikna edecek formül hala bulunamadı malesef dünyada...
faqırlık, avunacak başka bie şey yok
"Bir araya gelmek, mutlu olmak için; ayrılık ise mutsuz olmamak için yapılan bir şeydir."
Alper hocayı çok seviyorum. Şu Zihniyete sahip bi tane insan evladı arkadaşım olsun çevremde isterdim. O kadar yalnız ve sıkışmış hissediyorum ki kendimi. Hocanın söylediklerini toplumda dile getirdiğimde dışlanıyorum ve ayıplanıyorum. Evlilik kurumu aile çocuk falan o kadar uzak ki. Orta doğu kültürü istediğimiz hayatı yaşamamıza izin vermiyor. İmkanım olsa sevdiğim insanla ev arkadaşı olmak isterim sıkılınca kolayca ayrılabilmek isterim ortada çocuk ve parçalanmış aile kalsın istemem. Varoluşsal sancılar çekmemizin tek nedeni hayal ettiğimiz hayatın türk toplumjnda karşılığı olmamasından kaynaklanıyor.
Merve hanım ne yaptınız, bu yorum benim içime oturdu. Düşüncelerine yakın insanlarla bir arada olmak hocamın da bahsettiği gibi o "aile" hissiyatını veriyor. Elbetteki tc şartlarında çok zor ama buradaki yorumları okurken bile aslında yalnız olmadığımızı bilmek, zorluğun imkansız olmadığını hatırlatıyor. Acaba ben mi yanlışım, ben de gerçekten sorun mu var hatta anormal düşüncelerin içinde miyim, sorunlu muyum gibi kendimle olan savaşı bir nebze azaltıyor tabi bitirmiyor o ayrı mevzu.
Aynı hisleri paylaşıyorum, çoğu zaman kendimi bu topluma ve değişen dünyaya ayak uyduramayan zihniyetlere o kadar yabancı hissediyorum ki. Özellikle kadın olup da kendi yaşamının her alanında başkalarının diktesi olmadan yaşamak çok zor trde. Ortadoğuya rağmen yaşamaya çalışıyoruz bu hayatı..
Merve hanım yorumunuz farklı bir bakış açısı kazandırdı. Fakat merak etmeden de duramıyorum. Sevdiklerimizden ya da beraber bir şeyler paylaştığımız kişilerden 'sıkıldım' diyerek kopmak biraz basit değil mi ?
Karşımızdaki kişi ne düşünüyor mesele nu durumda, o sıkılmadıysa bakış açımız ne olacak vs :)
Başındakinden utan derim ben de,açıp da bir kuran okuyun bari darlmışlıktan kurtulursunuz
Size sonuna kadar katılıyorum ben de bu sebeple derin bir yalnızlık çekiyorum. Toplumun dayattıkları ve kültürü yüzünden kendimi hep uzaylı gibi hissediyorum. Evlilik çocuk kavramları bana çok uzak ve hiçbir şey ifade etmiyor. Kurumsallaşmış ve kutsallaştırılmış aynı zamanda mecburi olan çerçevede aşkın tam anlamıyla yaşanacağını düşünmüyorum. Kafamın içiyle yaşantım çok farklı ve derin bir mutsuzluk içindeyim
Bayılıyorum size. Öyle zevk alıyorum ki bu konuşulanlardan, bir şeylerin tekrar tekrar suratımıza çarpması ve değerlendirilmesi gerekliliğinin farkedilmesinden... İyi ki varsınız..
Evlilik uzerinden konusulmadik bilim dali kalmadi. En kıymetli bölümlerden biri olmuş, 4-5 güne 1 tekrar izlenilesi türden 👏🏻
Dr. Alper Hasanoğlu'na çok teşekkür ediyorum. Kendini mükkemmel bilgili ve açık zihniyete sahip. Dinleyen çoğu insan anlamıyordum ama ber her kelimesine saygı duyuyorum ve vizyonumu genişletmeye çalışıyorum. Kullerinizden yeniden doğun.
Hocamın dediği her kelimeye hiç şüphesiz katılıyorum. Fakat yinede aile ve toplum baskısıyla farkında olmadan kendimi çeyiz bakarken ve erkek arkadaşımla evlendiğimi hayal ederken buluyorum. Programı izlerken kafamda dönüp durak iki zıt düşünce halini bir anda sonlandırıp “oh be gerçekleri başkasından sesli olarak duymak ne güzel dedim”. Çünkü çevremde bu düşünceleri konuşup tartışacağım birileri yok, bunları ahlaksız, yanlış, günah diye yorumlarlar. Ben de bir bireyim ve başka insanlara muhtacım bu yüzden ailemin ve çevremin yoksunluğundan kaçınıp inandığım gerçekleri kendime saklıyorum. Keşke bu gerçeklerin bilincinde olan bir toplumun içinde yaşayabilsek.
karakter deniliyor düşünce şeklimizdir. Ve maalesef düşünce şeklimizi yaşadığımız toplum belirliyor.
keşke...
Hiç imkanınız yokmu başka ülkede yaşamak için
Ah be Kübra. Gerçekten senin adına çok hüzünlendim. Özellikle çevrende bu konuları konuşacak insan olmaması daha kötü. Zamanında ben de öyleydim, aşırı yalnızlaşır stres yapardım. Sabret kardeşim, sabret.
Evet dusuncelerini kendine saklamak bircogumuzun yaptigi ( ve beninde yaptigim ) birsey. Ama hayat sunu gosterdi herseyin bir bedeli var eger bedeli odemeyi goze alirsaniz sonunda ozgurluk var.Ama o ozgurluk sizi mutlu edermi oda ayri bir soru.
Okan Bayülgen'in programından bahsedilince hemen sonra özellikle açıp baktım. Saç baş yolduracak cinsten, sürekli tekrar eden aynı kalıp fikirler karşısında Alper hocanın sabrı neymiş öyle ya, efsane.
Oh, ne iyi geldi 🤗 Özlemiştik. Ağzınıza, emeğinize sağlık.
Herkesin kendisini aşabilmesi, yeniden keşfedebilmesi dileğiyle 🧘♀️
Kadının erkeği sömürmesine evlilik denir sömürtmem kendimi ben sadece kendime yaşarım istersen ise giderim istersem gitmem kimse bana git çalış diyemez istediğim kadar içerim kimse bana içme diyemez özgürlüğüm her şeyden önemlidir
Uzun zamandır bakış açımı bu kadar geliştiren, geliştiren, sorgulatan ve mutlu hissettiren bir video olmamıştı. Harikaydı, çok teşekkür ederim
çalışırken, antereman yaparken podcast dinlerim. bir yandan da kendimi eğitmenin verimli yolu gibi düşünüyorum. Alper hoca ile programlarda, bir konu geçiyor ve "bir şey kaçırdım biraz başa alayım" diyorsun. çok şahane seri olmuş, teşekkürler.
İçerisinde özgür düşünceleri cesurca ve fazlasıyla barındıran harika bir yayın olmuş 👏 emeğinize sağlık
Başkalarının özel hayatı afişe edilmeden de kişiye psikolojik entellektüel altyapı sağlamanın mümkün olduğunu FluTv gösteriyor. Teşekkürler..
Bunun özel hayatla ilişkisi yok bence. Cinsellik bir içgüdü bir dürtü. Bu dürtüye göre dizayn edilen bu dürtünün götürdüğü yere gidenlerin bunu özel hayat ve bu tarz bir açık ilişki yaşamayıda yani sevgili hayat, özgür düşünce demek çok komik. Buna karşı olduğum için söylemiyorum bunu kesinlikle. İsteyen istediği hayatı yaşamalı bence. Sadece çoğu insanın içgüdüsel ve dürtüsel davranıp bunu birde entellektüel bir temele oturtmaları çok komik.
Çok etkileyici.. Duygularıma tercüman oldunuz. Binlerce teşekkürler Sayın Alper Hasanoğlu..
Flu Z'nin canlı yayın tekrarından buraya geldim ve görüntü kalitesinde dağlar kadar fark var ya. Mükemmel görünüyor bu video
"Bilgiye yaklaşılırken , inançtan uzaklaşılır" buna ek olarak ; bilgiye yaklaşırken , toplumdan uzaklaşılır.
Maalesef :(
alper hocam muhteşem. herkesin emeğine sağlık. küçük bir eleştirim var. es'leri, cümle arası boşlukları, çılgın gibi kırpınca video çok mekanikleşiyor, izlerken yoruyor.bırakın 32dk değil 40 dk olsun, keyifle, doğal akışında dinleyelim. that is the way lütfen :).
Alper hoca gerçek anlamda aydın bir insan...ama bu çağda bu da çok karanlık bakışların altında anlamını yitirdi..
Harika bir bölümdü. Kendime tam ifade edemediğim sorgulamalarımı, net bir şekilde duymak duymak iyi hissettirdi. Kafa açan bir bölüm olmuş, 2 saat de olsa izlerdim. Teşekkürler emekleriniz için!
Kadının erkeği sömürmesine evlilik denir uzak olsun hemcinslerin benden amin
Son zamanlarda Flu’da izlediğim en iyi içerikti. 👏🏻👏🏻👏🏻
Soyledigi neredeyse hicbir seye katilmiyorum. Fakat keyifle dinliyorum, hatta kendi kendime konusuyorunm
☺️😊😀😄Şuur altında katılıyor olmayasınız?😁😀
yani şöyle bir gerçeklik var aile kavramının ya da kurumunun içinde olup huzursuz mutsuz bir hayat yaşamak mı ? Yoksa yalnız olup huzurlu mutlu olmak mı ? hoca çok kesin cevaplar vermiş . Herkesin doğrusu kendinedir. Bunu unutmamak gerekir diye düşünüyorum.
İlker hocam bu seriler zaten güzelken bir de tanımları sohbet akarken geçen yazılar ile herkes için açık hale getirmeniz konusunda tüm ekibi takdir ediyorum.
Bir şair olarak Alper Hasanoğlu'nun şiir ilgisi gözümden kaçmadı, dikkatli birçok izleyicinin de kaçmamıştır. Psikanalizle ilgilenen bir şair olaraksa okuduklarımdan gördüğüm şiire ilgi duyan psikanalistlerin şairleri ve dizelerini meselelerine konu etmeleridir. Böyle bir bölüm de gelirse şahane olur bence.
Harika bölüm. En sevdiğim konuğunuz Alper hoca. Çok sevgiler :)
+1
44 yaşında çocuk sahibi olmak istemeyen evlilik konseptini hep ters bulmuş bir kadınım. Çevrem yıllarca ‘nasılsın?’ diye sormadan ‘evlenmedin mi?’, ‘çocuk olmadan olmaz’, ‘’çok güzelsin, evlenmelisin!’ derlerdi. Sonunda onlara ‘ben hayatım boyunca sadece bir erkek (veya kadınla!) yaşadığımı düşünemiyorum! Çocuk da istemiyorum, bu iğrenç dünyaya getirmem. Siz evli olarak çok mu mutlusunuz ki?’ diye sorduktan sonra kimse de bana yanıt veremeyince sormamaya başladılar. Aile sadece kan bağıyla olmuyor, sevdiğim tüm canlılar - insanlar, hayvanlar, doğa - benim ailem, benim mutluluğum. Gönüllü olarak çalıştığım yerlerde duyduğum her ‘teşekkür’ veya miyav/havhav benim ilacım, benim hayatta kalma nedenim. ❤️🌱
Harikasınız
@@erdincgozebatmaz Kalitesiz mi? Sizin veya çocuklarınızın bu dünyaya faydası katkısı ne merak ettim? Ayrıca şu kedi köpeğe bakanları ayrı sınıflandıran düşünce yapınızı da öncelikle değiştirin. Ben ve benim gibi milyonlarca insan bu şekilde mutlu, size ne? Hayatımızın aşkını (= çocuklarımız) o kadar seviyoruz ki bu haksızlıklar, hastalıklar, cinayetler, savaşlar dolu dünyaya getirmeme kararı aldık. Ayrıca 4 farklı dernekte gönüllüyüm, deprem ve iklim krizi konularında gençleri eğitmekle uğraşıyorum, dünyanın her köşesinde dostum var ve onlarla birlikte dünyayı tanımaya ve iyileştirmeye çalışıyoruz … sizin, çocuklarınızın, torunlarınızın daha az kötü bir dünyada yaşasın diye. Siz ne yapıyorsunuz diye ilk önce bir aynaya bakın.
Siz dervişlik denen mertebeye uygunsunuz. Bütün dünya sizin eviniz, bütün insanlar sizin sevgiliniz. Bir an önce Ramana Maharshi'yi okuyun.
Al bendende o kadar cansın 42 yaşındayım ama tık yok
İgreç dünya fikrinde çabuk karar vermiş olmayasınız? efendim..
Müthiş bir sohbet, harika sorular, gerçekten süpersiniz! Alper Hoca'nın "Aşkın Halleri" kitabını kesinlikle tavsiye ederim. Taşlar tam olarak yerine oturuyor kitabı okuduktan sonra da. İyi ki varsınız...
'herkes evlenmeli. Kimse mutlu bir hayat yaşamayı hak etmiyor.'
Ben bu programı neden daha önce izlememişiiim 🙄 çok iyi çok 👌🏻 Teşekkürler sevgili flu TV 🌼
o kadar iyi bir program ki lütfen sonu gelmesinn. flu tv ye böyle kaliteli programlar çektiği için teşekkürlerrr
Harika,ilk defa evlilik hakkında geçekleri duymak müthiş,şu evlilik aile ve çocuk üçlüsünü bir mecburiyet gibi topluma dayatan toplum saçmalığı.Tek başına bir birey olabiliriz istediğimiz gibi yaşama hakkımızı var aslında
Oo kanala Kratos gelmiş, hiç söylemiyorsunuz hocam. Olmaz öyle saçma Phanteon adlı bölümü şimdiden beğendim.
Farklı, değişik, zihin açıcı anlatımlar. Yeni keşfettiğim biri ve dinlemeye bayılıyorum.
“Şehir hayatında yaşayıp insan olduğumuz için , yani eksik canlılar olduğumuz için bu temel ruhsal gereksinimlerimizi şehir hayatı gibi yalnız başımıza kaldığımız yerde de doyuramadığımız için hepimiz biraz hastayız nevrotiğiz artık “ oofff çok güzel tanım 🧡
Bu kanalda konuşulanlar sonrasi ülke adına umutlarım artıyor, sanki artık bunların konuşulması dahi mümkün olmayan bir toplumda yaşıyoruz gibi hissederken yorumlara bakinca mutlu oluyorum.
Konseptleri ideallerle beraber düşünmek, idealin içini boşaltır, konsepte ise fazladan ve gereksiz anlam katar. Yani aşkı, evlilikle beraber düşünmek hem aşk'ın anlamının içini boşaltır hem de evliliği kutsallaştırır. Halbuki aşkla beraber düşünülebilecek şey evlilikten daha ziyade bir şekilde hep bağlantıda kalmak isteği olabilir. "Aşk, bu ya da o şekilde yaşanırsa aşktır." diyemeyiz. Ahmed Arif de aşıktı mesela. Mektup yazıyordu aşık olduğu kadına. Evlilik sadece paket bir programdır. Aşık iki insan için çok şey vadedebilir, ama hiçbir şey vadetmeyip boşluğa da düşürebilir. Bence konseptleri ideallerden ayırmayı anlatıyor Alper Hasanoğlu.
Cok tesekkurler Flu TV. Ezberleri bozmada, yeni bilgilerle kendini egitme, bakis acisi degistirmede Alper hocaya tekrar tekrar tesekkur ederiz.
Kucuk bir rica, Alper hocanin bolumlerinde bir konu icerisinde farkli alt basliklara cok guzel deginiliyor. Video izlendikten sonra daha genis incelemek icin geri donup hangi dakikada hangi alt konuya gecilmisti diye bulunmaya calisiliyor. Bolumlerde farkli alt basliklari ornek olarak 1800lerde evlilik kavrami, sehirlesmenin evlilik kavramina bakis acisi gibi video nun chapter larinin belirtilmesi izleyicilerinizin icin cok faydali olabilir. Bolumler hep belirli bir surenin uzerinde oldugu icin izleyici icerigi daha iyi anlayip izledikten sonra da tekrar geri donebilir.
Bir insan hikayenin hikaye olduğunu bilerek de hikayelerle eğlenebilir, kendini hikayelere kaptırabilir çünkü bu çok güçlü bir yapı insanda. Ama çok fazla kaptırmaması için mutlaka hikaye olduğunu bilmeli. Bir nüans aslında bütün mesele.
Aaah ah... Önce bu güzel röportajı dinledim. Sonra sırf bu programda adı geçiyor diye okan bayülgenin söyleşisini izledim. Ne kadar sıkıldım tarif edemem, 5er saniye atlaya atlaya ilerledim. Her konuda (şimdiye kadar) Alper Hoca benim kafadan, ihtiyacım olsa konuşmak isteyeceğim türden bir bilim insanı. Bu yayınların daha çok kitlelere ulaşmasını isterdim. Öte yandan meyve veren ağaç taşlanırmış hesabı, risklerini de beraberinde getiriyor. Bu yayınlara devam, kendim gibi düşünen insanları dinledikçe ruhuma serin sular serpiliyor.
Alper hoca ve daima mantıklı yorumları ve tespitleri.👏🏼
Daha sık gelmelisiniz hocam
Alper hoca ülkemizin en ufku açık aydınlarından.. Teşekkürler.
Alper Hoca’yi severim sayarım, fikirlerine değer veririm, ancak söylediği bazı şeylere takılıyorum. Mesela, hayvanların üreme içgüdüsü olmadığını söylüyor ve cok tuhaf geldi, eğer hayvanlarda üreme içgüdüsü olmasaydı evrimsel olarak düşünüldüğünde turun devamı cok büyük bir tehlikeye girerdi. Hocamiz genlerin çalışma mantigini tam anlamamış galiba. Hayvanlar cinsel iliskiden zevk aldığı icin, cinsel iliskiye girmek için cinsel iliskiye giriyorlar, üremek için degil, seks yaparken aklında üreme fikri olmuyor diyor. Halbu ki kaçırdığı nokta şu: hayvan seks neticesinde üreyebildigi icin zevk alıyor, orada hayvanı cinsel iliskiye ondan zevk almak suretiyle yönlendiren, dolayısıyla uremeyi teşvik eden evrimsel bir mekanizma var. Bu konuya hocanın ne cevap vereceğini cok merak ediyorum.
Ilk öğrendiğim de çok şaşırmıştım ama yunuslar ve bi şempanze türü zevk için cinsel ilişkiye giriyor.
@@fratswetr yok benim anlatmaya çalıştığım şey, cinsel iliskiden zevk almak da zaten evrimsel mekanizmanın uremeyi teşvik etmek için ortaya çıkardığı bir karakteristik.
Ben de inanamadım kulaklarıma.
selam ben de katılmıyorum ama konuğun dediği şu, hayvanlar çiftleşirken aklında bir yavru olsun diye bir düşünce yoktur diyor. aynı şekilde insanda da yoktur. seks yaparken bunun sonucunda bir yavru ortaya çıkacak diye zevk almayız. üreyenlerin soyunun devamını getirebilmesi evrimsel bir mekanizma fakat biz hayvanlar olarak aklımızda ' bu işin sonucunda bir çocuk olacağı için çok zevkli ' değil de aklımızda sadece cinsel ilişkinin zevkli olduğu, yapılırken alınan haz ve yapmaya sürükleyen içgüdüler var. sonuç olarak da, biz insan hayvanı olarak şuan ki dil, kültür birikimiyle fark edebiliriz ki üremek bizim için kültürel bir hedef değil. diğer hayvanlarda da aynı şekilde üreme değil de çiftleşme içgüdüsü var. bu da evrimin eleme yöntemlerinden biri olan soyunu devam ettirebilme kabiliyeti yani üreme fonksiyonunu evrimin aslında hayvana entegre etme şekli olabilir. aynı şekilde hayvanların tabii ki belkide aklında olan tek şey çiftleşeyim de bir yavru yapalım da olabilir bilemeyiz. türün devamlılığı ise konuyla tamamen alakasız çünkü çiftleşme içgüdüsü olup üreme içgüdüsü olmaması hayvanın eğer dışarı boşalmasına neden olmuyorsa üreme fonksiyonunu yeterince iyi yerine getirebiliyor demektir. konuk diyor ki, kadınlar anne olmak bir yavruya bakmak için yanıp tutuşmaz ama ilişki için yanıp tutuşabilir. biyolojik saat ise aslında kültürel saat diyor. en kısa özet de şu olabilir, evrim ürememizi istediği için seksi zevkli bulanları kayırmış bunun sonucunda üreyenlerin soyunu devam ettirmiş olabilir, ama bunun farkına varan canlı yani bizler pekala aklımızda üreme olmadan seksi eğlence amacıyla kullanabiliriz. tabii ki bizi seksten zevk almaya iten şey en başta bunun farkında olmamamız ve evrimin bizi yönlendirmesi ama geldiğimiz noktada nasıl seksten zevk alır hale geldik sorusunun cevabının bir önemi yoktur.
@@mehmet4899 sizin dediğinizi anlıyorum, hocanın dediğini de anlıyorum ama sorunlu bir açıklama olarak görüyorum. Hayvan veya insan hayvanı cinsel iliskiden zevk alırken kognitif olarak üreme kavramının farkında olmayabilir ancak ben “üremek için ciftlesmez” söylemine takıldım, genetik seviyede üremek için ciftlesir ve ciftlesmeden zevk almayı sağlayan sey genetik düzeyde üreme fonksiyonuna hizmet etmektir. Bu şuna benziyor: hayvanlar ve insan hayvanı da yemek yemekten zevk alır, hatta kana daha hızlı karıştığı ve daha kolay depolanabildigi icin nişasta vb gibi basit karbonhidratlı gıdaları yemekten daha da cok zevk alır, ancak insana bu zevki aldıran yine evrimsel bir mekanizma olan, nihai hedef olan hayatta kalma fonksiyonudur. Dolayısıyla bu söylem, “hayvanlar hayatta kalmak icin yemek yemezler, yemek yemekten zevk aldıkları icin yerler” gibi tuhaf bir söylem oluyor. Umarım ne demek istediğimi daha açık ifade edebilmişimdir.
Bayılıyorum Alper hocaya, resmen özlemişim! Hem esprili hem kafa açıcı sohbeti çok keyifli. Böyle deyince biraz Nasreddin hocaya atıf gibi oldu ama neden olmasın.. tipleri de benziyor hafiften :D
ya biyologlara kültürel evrimi göz ardı ediyorlar diye sinirleniyorum, psikologlara ise biyolojik evrimi göz ardı ediyorlar diye sinirleniyorum. niye kimse bu ikisini bir arada yorumlayamıyor anlamadım. evrimsel psikoloji dinleme umuduyla nereye girsem elim boş çıkıyorum. neyse gene de dinlemek keyifliydi.
Edgar Morin'in Yitik Paradigma adlı bir kitabi var iş bankasından çıkmıştı. Doğa ve kültürü çok daha bütünsel irdeleyen bir çalışmaydı. Ufuk açıcı bir kitap, tavsiye ederim.
Biyologlar kültürel evrimi göz ardı etmiyorlar. Sadece milyonlarca yıllık süreçte kültürel evrimin yerinin, biyolojik evrimin yanında neredeyse göz ardı edilebilecek kadar az ve etkisiz olduğunu biliyorlar. Kültür, ortaklaşa duygu ve düşünce paylaşımıyla oluşur. Aktarımı için ise bilinç düzeyine ve bilgi biriktirebilme becerisine ihtiyaç vardır. Bunu bildiğimiz kadarıyla tam anlamıyla sadece insan yapabiliyor. Önceki insan benzeri formların da bu konuda pek başarılı olamadığını, yani yeterince zeki olmadığını biliyoruz. Lakin biyolojik evrimde insan sadece insanla değil tüm güneş sistemi ile etkileşim halinde. Bir biyolog tüm canlıların evrimine geniş bir pencereden bakabiliyorken, halihazırda biyolojik evrimin işleyişiyle ilgili günümüzde muazzam bilgilere sahipken, o biyologdan kültürel evrimin biyolojik evrimi etkileyişinin devasa boyutta olduğunu kabul etmesini beklemek saçma olur. Bilimle ters düşecektir çünkü. Yani biyolojik evrimin kültürel evrime asla ihtiyacı olmamıştır. Kültürel evrim çok daha yeni bir kavram ve işleyiş olduğundan biyolojik evrime etkisi çok daha uzun zamanda görülmesi olasıdır. Tabii kısa zamanda da etkileşmeleri ve evrimsel sürece gözle görülür etki etmeleri de mümkün, hatta bilinmekte. Ama biyolojik etkileşimlerin yanında kültürel etkileşimler pastanın ufak dilimine tekabül ediyor. Dr. Alper Hasanoğlu keşke bu kadar kati konuşmasaymış ama önemli değil. TH-cam bilimsel bilginin kaynağı da, elde edilme metodu da değil. İçerik işte izleyip geçtik.
@@mericozer559 teşekkürler tavsiyeniz için, mutlaka edineceğim
@@sch2615 kesinlikle çok haklısınız. Kültürel evrimin söz konusu olduğu durumlar üzerine zaten epey az konuşuluyor. Fakat bazen gerçekten de belirtilmesi, ele alınması gereken durumlarda göz ardı ediliyor. Yerinde şekilde önemi hatırlatılmalı kanaatimce. Yoksa zaten çoğu şey muallak.
Omer Seyfettin - Kasagi oneririm...boyle evrim mevrim salak seylere inanmazsin okursan jskssj
Mükemmel bir programdı. Böyle bir videoyu izlemek çok aydınlatıcı ve keyif vericiydi. Bize bu imkanı sağlayan FluTV'ye teşekkür ediyor, bu tarz bölümlerin gelmesini ısrarla rica ediyorum :)
Sevgili Alper beyin fikirlerini değerli buluyorum ve saygı duyuyorum ancak meseleni tam olarak ele aldığına ve her şeyi açıklaya bildiğine inanmıyorum.
Bunlar sadece birer projeksiyon okuma. Bugunun sosyal iliskilerini tamamen evrimsel surecle aciklamaya calisanlarda hocamizda... Ama senteze varabilmek gercekten oldukca zor. Belki de senteze ihtiyac yoktur. Dogrular yoktur herkesin kendi dogrulari vardir.
Evlilik çok gömülmüş. Geç evlendim mutluyum. Biraz da şans işi çok takılmayın...Benim gördüğüm Evliyken mutsuz olanlar muhtemelen bekarken de mutsuz oluyorlar hatayı kendinizde arayın derim ben...Emeksiz yemek olmaz :)
15 yıllık Evlilik e 3 çocuktan sonra şunu dinlemek, kafa açıyor. 😉
Eşinize de izletseydiniz 😏onun da ihtiyacı var
Hikayenin hikaye olduğunu unutmazsan hikayeyi değil yalnız hayatı yaşarsın, tamamen unutursan hayatı değil hikayeyi yaşarsın, birazcık unutursan yahut unutur gibi yaparsan ikisini de yaşarsın bence. ☺️💗
Şu adamı bize özlettirmeyin.
"Şu adamı bile özlettirmeyin." diye okumuşum, ulan dedim bu adamı bile beğenmiyorlarsa... :d
@@F355 çalıştığım bir alanda bana soru sorsalar ben de bu şekilde anlatırdım. yanılıyor olabilirim tabii fakat iddialarımın da arkasında durmam gerekir konuşurken. alper bey'in "dediğim her şey mutlak şekilde doğru" dediğini duymadım. "bence" ifadesini de yer yer kullanıyor. karşısında da dediği her şeye karşı çıkma potansiyeli olan bir adam var zaten.
bilmiyorum, dediğiniz gibi sürekli farklı bakılabilecek perspektifler olduğunu söyleyip örnekler verse zaten her video üç dört saatlik ders anlatımına dönmeyecek mi?
@@F355sanıldıgının aksine kompleksiz bir tavırdır aslında bu. "kim ne derse desin ben bu günü yakıyorum
yeniden doğmak için çıkardığım yangından." alıntısı yapılıyor videonun ilerleyen dakikalarında. bir nevi pozitif bilim budur! bu değildir! ve ben bilenim sen değil'den çok uzak bir anlatıma dair gibi. "sanatcı da sanatıyla ilgilenmezse ilgilenecek kimse kalmaz" emin direkt dolaysız konuşmalı. küstahlık olarak yorumlanabilir yalnız yeniden doğmak için bugünü bu yorumları da içinde bırakarak yakmalıyız değil mi
Çok faydalı, tatmin edici ve ilginç bir konuşma. Hiç düşünmediğimiz şeyleri düşündürüyor. Flu TV'nin neden Alper Hoca nefes almadan konuşuyor gibi bir video hazırladığını anlayamadım. İzlerken çok rahatsız oldum en ufak bir duraksama bile yok fikirler art arda. İzleyiciyle normal-dışı bir iletişim.
Selamlar, iceriklerinizi ilgiyle takip ediyorum. Bu tarz videolarda konuya iliskin kaynaklari video altina ilistirseniz cok guzel olur aslinda, nacizane tavsiyem.
Çok güzel olmuş gerçekten fakat sanki kısa gibi geldi yani konulara girilmiş konuşulmadan video bitiyor gibi.Her saniyesi öğretici, 20 dakkaya kadar dolu dolu, fakat sonra biraz basit gibi sorduğumuz soruların cevaplarını bulamıyoruz gibi.
Aman tanrım İlker hoca nasıl Lilith i bilmiyor 😱 gözlüklü kötü adamın bilmediği şeyler de varmış jsjsjdjdk
Bilmediğini sanmıyorum. Kankasi daha yeni bununla ilgili malesef kötü bir film yaptı.
@@eva-iy7cm hangi film bahsettiğiniz?
Bende inanamadim🤭
@@arduh 9 Kere Leyla Ezel Akay
Lilith doğurgan değildi diye biliyordum.
harika program ya. İlker Hoca sayesinde tanıdım Alper Hasanoğlu'nu. işte bu yüzden ara açıp yine izliyorum :) şu içerik bedava arkadaşlar. büyük bir şans cidden
kafamın karışmasını seviyorum demek isterdim ama karışması için önce düzenli bişilerin olması lazım😂 alper hocamın dediklerini çok mantıklı ve kendi bakış açıma (öyle bişi varsa) yakın buluyorum ama kompleks düşünce yapısına sahipken ilkel olduğumuza inanmak başlı başına bir oksimoron gibi geliyor. üç beş kişinin belki göreceği belki hiçbir zaman haberi olmayacağı şu yazıyı yazarken bile kendi benliğimizi ve "kalitemizi(!)" öne çıkarmaya çalışma güdüsü ya da öğrenilmişliğine sahipsek o zaman hayata sadece basit bir çerçeveden bakılabilir mi bilmiyorum açıkçası :') fazla anlam yüklediğimde altından kalkamadığım, yaşa geç olum dediğimde basitliğini yakıştıramadığım, her şeye rağmen yaşamak güzel be diyip belki de kendimi kandırdığım, tüm bu yaşananların anlamı varsa sadece ölürken anlayabileceğim....... hobaaa nihilist miyim len ben yoksa asdgjdjssfs
Gördüm :) başkalarında yansımamız olmadan benliğimizin farkına varmak bazen güç, çok doğal bir güdü/öğrenilmişlik tıpkı benim bunu yazmama neden olan akış gibi…
Alper hocanın da dediği gibi neo-liberalizmin ürün satmak için yarattığı her bireyin özel olduğu anlatısı ve dinlerin yönetmek için yarattığı kader/bir amaç uğruna yaratılmış olma anlatısı gibi bizi aslında olduğumuz şeyden -hayvan- uzaklaştıran şeyleri bırakmadığımız sürece karmaşık düşüncelere sahip olduğumuzu düşünecek, göz açıp kapayıncaya kadar sürecek hayatımızın bir anlamı olması gerektiğini hissedecek ve anlamsız bir ölümle karşı karşıya kalana kadar da ya kendimizi kandıracak ya da olmayan bir düşmanla savaşıp kendi kendimize zarar vereceğiz.
TL;DR:death is coming, eat trash, be free, return to monke.
Çok bilmek/bilgili olmak değil aslında ihtiyacımız olan. Sadece farkında olmak yeterli. Ben mesela bilgili değilim ama farkındayım ve sadece görmezden geliyorum farkındalığımın. eğer dikkat kesilirsem her şeye, yürüyen bir cesetten farkım kalmaz o yüzden vadem dolana kadar düşünce acısını çekmek istemiyorum.
Aslında bence ordaki ilkellik tamamen hayvan gibi yaşamak, hiç düşünmemek değil de yaşarken aslında temel ihtiyaçları ve öleceğimizi unutmamak, bir şeye bir düşünceye saplanıp kalmamak için kullanılıyor. Evet, kompleks düşünme yetimiz var, hikaye kurup sonuna kadar yaşayabiliyoruz nitekim günün sonunda hatırlamamız gereken bizim de bir ölümlü olduğumuz ve bir hikayeyi kurabildiğimiz gibi onun hikaye olduğunu hatırlayıp yıkıp yenisini kurabileceğimiz. Hayatta kalmak için o hikayeye ihtiyacımız yok, ona bu kadar sıkı tutunmak hatta bizi mutsuz bile edebilir. Bir hayatımız var sonunda öleceğimiz o yüzden kendimizi mutsuz etmektense daha huzurlu mutlu yaşamaya odaklanabiliriz temel ihtiyaçlarımızı karşılayabildiğimiz sürece. Zaten karşılayamadığınız durumda aşk meşk kariyer vs bunlara da çok takılmıyoruz, 2. aşamada kalıyorlar. Neyse konuşması kolay tabii 😁
İnsan düşünsel olarak gelişmiş olsa da biyolojik olarak çok aciz ve bence ilkel bir canlıdır. Özetle sadece beynimiz gelişmiş geriye kalan tüm organlarımız zayıf, iç güdülerimiz ile zayıf bedenimiz birleştiğinizde beynimiz büyük oranda etkileniyor. Bakınız tonlarca tanımlı psikolojik hastalık var.
Programın 'acıklayıcı kavramlara' desteklenmesi programı daha izlenesi kılıyor bence.Benim hoşuma gitti açıkçası.Devamkeee İlker Hocam:)
An itibarı ile FLU TV de en sürükleyici seri bu.
Bu video bu kanaldaki nadide içerikler arasında enlerden bir tanesi.
Hiç anlamadığım bir nokta var. Hocalarımız, günümüzdeki insanların ve toplumların davranışlarının hatalı olduğunu her fırsatta söylüyorlar ama 100, 500, 10000 yıl önce ki insanların ve toplumların davranışlarını örnek olarak sunuyorlar. Neden eski toplumların yaptıkları doğru oluyor da yeniler hatalı oluyor ?
Onu demiyor ki. Hatta videoda tam da bu cümle var. “Ben 100.000 yıl önce yapılanlar doğru demiyorum.”
Bu program lütfen daha sık yapılsın lüfen
Külterel saat terimi çok doğru bee!
Gerçekten çok güzel onu belirtmesi. Baya kafa açtı.
Flu TV kadrosu Efsane Barcelona kadrosu gibi. İlker hocam izleyip izleyip sokağa çıkınca hep ters köşe oluyoruz. Memleketin çok çok üzerinde yaptığınız işler için🙏çok yaşayın🙏
“Herkes bi kere evlensin ki ayrılabilsin” 😂
Lütfen saha sık gelsin Alper hocam lütfen
Hocam aile/evlilik karmaşası ile ilgili daha somut daha çarpıcı örnekler vermelisiniz. Prototip lazım. Fazıl Say ve eşi buna bir örnektir. ( Farklı evlerde yaşamaları ama evli olmaları gibi )
Bir insanla bir ömür huzurlu ve mutlu geçirmek istiyorsak bencilce gibi gözükse de herkesin kendine ayıracak daha fazla vakti olmalı ancak mevcut toplum şartlarında bana bu çok ütopik gelmektedir ve çaresizim. Ekstra romantik benzerleri hariç tutarsak şuan zaten insanlar aile baskısından kurtulmak için karşı cinsle kira bölüşmek uğruna evleniyor, köyden fabrikaya çalışmaya giden çiftlerden farkı yok hocam ama kimse bunu kendine veya çevresindekilere itiraf edemiyor. Çicekle böcekle süsleniyor. Sosyal medyada samimiyetsiz ve tamamen yalan üzerine kurulu ilişkiler insanların gözünün içine sokuluyor ve kimse bundan rahatsızlık duymuyor. Herkes bir yalanı yaşıyor ve çok az bir azınlık sizin gibi gerçekleri veya gerçek zannedilen kavramları deşiyor,biçiyor, yeniden değerlendiriyor.. Neyse hocam bekarlık sultanlıktır diyelim :)
👏👏Somut örnek kısmı gerçekten önemli. İlker hocanın sorusu " peki ne YAPALIM?" Farklı düşünüyoruz ama YAPMAYA gelince boşluk?
.
Kullandığınız İngilizce, Latince, Hödece kelimeler inanılmaz havalı. Off süper gerçekten.
ilker beyi tebrik ediyorum çok güzel görmüş bazı noktaları, alper hoca da bazı sorulara kaçamak cevaplar verse de genelde farklı açılardan yaklaşmış meselelere.
Ben doğrucuyum. Şu zararlı, bu böyle deyip duruyorum kendime. İşin kötüsü diğer insanlara da söylüyorum bunu. Bu bazen işe yarıyor. Mesela annem çöpleri ayrıştırmakta daha dikkatli davranıyor. Ama bir yandan hiç işe yaramayan şeyler var. Çözemediğim şey şu: maksimum yarar ve minimum hem kendimi hem çevremi üzmemle nasıl söyleyebilirim bunu? Yani dozajı nedir bunun? Bu davranışım insanlara kendilerini kötü mü hiseettiriyor? Onları yargıladığımı mı düşünüyorlar sürekli? Söylediğiniz kabullenme duygusunu beceremiyor muyum? Ailemi ve diğer insanları kabullenmemiyor muyum? Hiç yanlışı söylemekte doğru gelmiyor, sürekli bu zararlı şu şöyle demekte.. Ne yapmalıyım ben?
Bence kendini bozma, devam et, karakterin neyse onu göster, onu ortaya koy, bu daha renkli olur... İnsanın karaketeri neyse onu da göstermeli ortaya koymalı. Böylece insanlar daha renkli olur ve hayatın da güzel tarafı bu zaten.
Videoyu hızlandırmadan izleyebildiğim nadir kanallardan.
Harika bir bölüm. Emeği geçen herkese teşekkürler. Ancak üzerine zor konuşulabilen bu tespitler ile ilgili bölüm sonundaki bir soru cümlesi girişi beni rahatsız etti ve size buradan yazmak istedim: "Bir çocuk büyütülecekse..." Bence bir sonraki yayın "Üremek Normal midir?" üzerine olmalı. Nacizane fikrim. Sevgiler :)
Daha çok Alper Bey istiyoruz,çok değerli yaptığınız iş,Flu TV harikasın!!
Aşağıdaki videografikte 1950-2018 arasında en yüksek intihar oranına sahip 20 ülkeyi karşılaştırmalı olarak izleyebilirsiniz. Alper Hoca'nın dediği gibi 1) bir dönem Macaristan en tepeye çıkıyor. 2) birkaç sosyalist ülke de (Çekoslavakya, Küba, SSCB, ayrı olarak Rusya vs.) ilk 20 içerisine dönem dönem giriyor. Ancak, listenin büyük çoğunluğunu kapitalist ülkeler oluşturuyor. Şimdi, Alper Hoca'nın mantığını izleyecek olursak, aslında çocuğun anne-baba ile büyümesinin intihar oranlarını arttırdığını iddia etmemiz gerekirdi. Sanırım, buna kendisi katılmaz. Katılmaz ama, bu mantıkdışı akıl yürütmelerle her fırsatta 'sosyalizme çakmayı' da çok anlamsız buluyorum. İntihar/İntihar Oranları psikiyatrlara bırakılamayacak kadar ciddi bir konudur. İmza: Bir Sosyolog
th-cam.com/video/oSZ0wXNqwoE/w-d-xo.html&ab_channel=WawamuStats
Flu bilge insanların yeri oldu farklı noktalardan gidip aynı merkez etrafında dönüyor. Kanaatimce 3 hoca Nevzat, Alper ve Celal hoca bu konuda yol gösteriyorlar ve ışık tutuyorlar.
Hocam, hocalar olarak biz sizden rica ediyoruz;
15-18 yaşındaki çocukları üniversitede ne halt edeceği konusunda stresle hasta edip, güzelim çocuklarımızı sistemin emrettiği hizmeti vermeye koşullayan,
ve üniversite sınavı tarihini ölümcül bir deadline olarak evladının önüne koyan,
ve çocukta ne öz değer, ne öz güven, ne aile sevgisi bırakmayan ebeveynleri uyandıracak bir yüzleştirme programı yapar mısız.
Gözlemlerimiz çok üzücü.
(+40 yaşı olan insanım, öğrenci değil)
+++
İlker ve Hasan Beyler, ağzınıza sağlık. İyi ki varsınız.
Sanat serisini bitirmediniz umarım, ne vakittir yeni bölümü gelmiyor.
Alper Hocamı Okan Bayülgende dinlemistim. Evlilikle ilgili söyledikleri aklıma yatmıştı. Yalnız çok hizlandirmissiniz. Dinlerken yoruldum.
*ELEŞTİRİ* Video editi çok yordu beni. Boşlukları keserek bize de nefes alacak zaman tanımamış gibi oldunuz. Biraz daha doğal akışında olsa videolar harika olur. Bu haliyle izlemek hem rahatsız edici hem de yoruyor.
Evet asıl mesele ilkel olduğumuzu reddedip ilkel olmamak adına yaptıgimiz uğraşlar. Sizi o kadar iyi anlıyorum ki..
İsteyen istediğine her şekil ve koşulda rahatça atlasın demeyi bu kadar uzatanı ilk defa görüyorum.
Evliyim ama başkalarını da nasıl götürürüm temalı çalışma.
30 küsür dakikalık, değerlerin yeniden değerlendirilip yeni değerlerin ortaya çıkarılması iddiasından sonra gelinen nokta; ruhsal mutluluğun geleneksel yöntemlerden geçtiği, yani ruhsal olarak mutluluk için aile kurmanın gerekliliği sonucuna varılması (ama gösteriş yapmadan, abartmadan Avrupa usulü) :))
İhtiyatlı yaklaşılması gereken fikirler
"İnsan bilgiye yaklaştıkça inançtan uzaklaşır" cidden o kadar haklı bir söz ki
çok enteresan hocanın dediği çoğu şeye katılmadım ama genede zevkle dinledim. şöyle kritize edicem. değerleri yok edelim kabul ama öncesinde yerine ne koyucaz flu sınırlarlada olsa söylenmeli. misal aile kurumu lazım tek kişi yetmiyor insanın yanlızlığı için dendi çözüm bundan sonra evlilikler 3 kişi 4 kişi ile de olabilsin? ne bilim çözüm odaklı şekilde düşünüyorum ama bu söylediğim çözümler bir cevap ve toplumun %99'unun sevmeyeceği bir cevap o yuzden belki de kesin cevaplar verilmekden kaçınılınıyor.
bir bütünlük kurmak açısından bir bütünü sergilemek bakımın iyi bir denemeydi çok keyif aldım çok teşekkür ederim
Hocamın gerçekleri ne kadar gerçek ? Katılmadığım çok nokta var , bazı fikirleri kanımca kendi yorumu
Katılmadığım yerler vardı ama mükemmeldi. Teşekkür ederiz Flu TV
Değerlerin muhafaza edilmesini savunuyoruz fakat farkında olmadan her değerin içini boşaltıyoruz. modern yaşam ya da post modern yaşam -artık ne oluyorsa- insanı bütün bağlarından koparıp yalnız ve çırılçıplak hale getiriyor. hocamızın ergenlik için söyledikleri belki günümüz z kuşağı için çok yerindedir. eskiden çocukların toplumdan kopma, uzaklaşma, kendisini ifade edeceği yerde olma arzusu ve fakat yaşadığı evden ayrılamama gerçeği ile yaşadığı sıkıntılara 'ergenlik' diyorduk. ve nihayetinde çocuğun yaşadığı aileyi ve çevreyi sevip alışması ile sonuçlandırıyorduk bu süreci. ancak günümüzdeki kuşak yaşadığı aileyi ve çevreyi sevme zorunluluğunda hissetmiyor ve hiç bir kuşağın olmadığı kadar da cesurlar. bakalım bu mücadeleleri özgürleşmeleri ile sonuçlanacak mı ?
Hiç sanmıyorum. Umarım dediğiniz gibi özgürleşebilirler. Ancak bu kavramın da ucu bucağı olmadığı için, yakın gelecekte büyük bir yıkım görecek gibiyiz. Yine umarım ki, yanılırım...
Halbuki her şey biraz flu olmalı 😃 çok güzel bağladınız konuyu... müthiş kafa açan bir Alper Hasanoğlu söyleyişisi daha
aile=evlilik algısından ötürü mevcut evlilerin çoğu gerçek ailesine kavuşamadan ya da aile olma hissini duyamadan hayatlarına devam ediyorlar. anne babasıyla "aile" olmak isteyen çocuk, bu durumu aile olmanın ne olduğunu daha önce tecrübe edememiş ya da yanlış tecrübe etmiş anne, babasına nasıl izah edebilir?
yaaaa... ben de diyorum bu büyük şehirler çok yalnız tek başına yaşanılan evler ; evlenmezsen yalnız kalırsın mantığı.. ya çoğalmasaydık bu kdr büyümeseydik ne olurdu yaa.. gerçekten o köy kasaba ya d aküçük şehirlerden gelen kalabalık ailelerde büyüyen çocuklar daha rahatlar.. yani şimdi de üremiyomuşuz.. ya üremeyelimm çoğalmayalım çünkü doğan çocuklar da sağlıklı büyümüyolar anne babaları sağlıklı bi ruh halinde güvende hissetmedikleri için.. ya kız arkadaşlarım bi panik can hıraş evlendiler şimdi hiçbiriyle konuşamıyorum ya deli gibiler.. depresyondalar iki çocukla ....
Çocuk evleri İsrail de KİBUTZ çiftliklerde var,ki sağlıksız olduğu saptanınca yeni yapılanma da köyler kurulup tüm aile birlikte yaşamaya başladılar.
Müthiş bir bölüm oldu. Alper Hasanoğlu'nun açık fikirleri süper
En sevdiğim celal şengör bölümüydü. Teşekkürler
Alper bey çok değerli bir entelektüel
Yav, ne dolu, ne anlamlı bir akış!. O kadar yalın ki sanki gerçek ama biz uykudaymışız gibi. Şaşkınım. Bunu nasıl başardınız?
Kanunlarımız evlilik içi ya da dışı doğmuş tüm çocukları eşit haklarla koruyor. Sorun toplumsal bakış açısında.
Allah kahretsin, hocam hayatin anlamini vermis. Agzim yuzum dagildi bu kadar bilgiyi sindirirken.
Selamlar. Ya ben Flu TV videolarını izledikten sonra kendime, "İzlediğin videyou 3-5 cümleyle özetle" dediğimde tatmin edici cevaplar veremiyorum. Kısa süreye görece fazla bilgi sıkıştırılmasından kaynaklanıyor olabilir. Belki de benden kaynaklanıyor ama ben ilkine inanmayı tercih ediyorum şimdilik. Acaba, ekibe de fazla iş yükü oluşturmadan, bölümde konuşulan konularla alakalı, konuğa da danışarak, alt tarafa birkaç tane kaynak bırakılabilir mi?