TOMRİS GİRİTLİOĞLU KİMDİR? Yetenek Avcısı Usta Yönetmen Tomris Giritlioğlu Aslında Kim?

แชร์
ฝัง
  • เผยแพร่เมื่อ 11 ก.ย. 2024
  • Tomris Giritlioğlu… O doğduğunda takvim yaprakları 1957’yi gösteriyordu.
    Antakyalı Yargıç bir baba ile Adanalı bir annenin kızı olarak Konya Kadınhan’da dünyaya geldi.
    Babası Ali bey, biricik kızına; Savaşçı Kadın anlamına gelen ve ilk gençlik aşkının adı Tomris ismini verdi.
    Tomris Giritlioğlu bir röportajında isminin hikayesini şöyle anlatmıştı;
    “Babamın ilk gençlik aşkının adı Tomris’miş. Saçma sapan bir nedenle evlenememişler, ama babam şiir defterine, “Doğacak ilk çocuğumun adını Tomris koyacağım, beni bu kararımdan Tanrı bile döndüremez” diye yazmış. Sonra anneme de âşık olmuş. Ben doğunca da babam o şiir defterini anneme göstermiş, annemin tepkisi “Bana niye daha önce söylemedin” olmuş. Babamı kırmamış ama bir de adıma Yaşar eklemiş. Tomris kadın savaşçı demek, İskitlerde Amazonlar'ın kraliçesinin adıymış.”
    Tomris’in çocukluğu Adana ve Antakya yöresinde geçti. Yazları, babaannesinin yaynındaydı.
    5 yaşındayken İskenderun’da geçirdiği korkunç kaza nedeniyle gözü şaşı kaldı.
    “İlkokula başladığımda kimse benimle oturmak istemedi. Ağlaya ağlaya eve geldim.”
    Tedavisi için İsviçre’ye götürüldüğünde tek çözümün ameliyat olduğu söylendi. Antakya’daki Cafer Bey isimli doktor Tomris için ‘tek gözü kapatarak tedavi yöntemi’ uyguladı. Tomris Giritlioğlu, Faruk Bildirici’ye verdiği röportajında o günleri şöyle anlatıyor;
    “Antakya’da Cafer Bey adlı bir doktor, tek gözü kapatarak tedavi yöntemi uyguladı. Annem benim için “Ne kadar azimli olduğu beş yaşından beri belliydi” derdi. Çünkü ilkokula gitmeden önce okuma-yazmayı sökmüştüm, gözümü düzelmesi için çılgınca okuyordum. Cafer Bey, gözüm ne kadar çok çalışırsa o kadar çabuk iyileşeceğini söylemişti. Birinci yılın sonunda gözümdeki gelişmeye inanamamıştı. Gözüm düzeldikten sonra da kitap okumayı bırakmadım. O kaza hayatımın yol ayrımıydı, düşünce yapımın gelişmesini sağladı.”
    Eğitimine Ceyhan’daki Sakarya İlkokulu’nda başladı. Üçüncü sınıfa geldiğinde babasının görev yeri nedeniyle Ankara’ya taşındılar.
    Ankara Koleji’nde eğitimine devam etti. Okula başlamadan, geçirdiği kaza nedeniyle erken yaşta okuma-yazmayı öğrenen Tomris’in kalemi de çok güçlüydü. İlkokul, ortaokul ve lisede katıldığı kompozisyon yarışmalarında her zaman ödül aldı. Ödül aldıkça, yazmaya daha çok devam etti.
    Yaşıtları, lise yıllarının verdiği eğlenceyi yaşamayı tercih ederken, o Mülkiye’deki forumlara katıldı. Siyasete olan ilgisi, aynı zamanda yaşadığı toprakların yakın tarihini öğrenmesinde önemli bir etken oldu. Zaten sanat hayatında ortaya çıkardığı her eser, Türkiye’de geçmişte yaşananların bir panoraması oldu.
    Liseden sonra Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı.
    “Anarşist ruhlu” diye tanımladığı annesiyle birlikte ilk eylemlerine katıldı. Türkiye’de sağ sol çatışmalarının yoğun yaşandığı dönemde yakın bir arkadaşının ölümüne tanık olmuştu… Tomris Giritlioğlu yaşadığı olayı bir röportajında şöyle anlatmıştı;
    “Çok sevdiğim bir arkadaşım gözümün önünde öldürülmüştü. O beni çıldırttı. Adı Bulut’tu. Felsefe dersinden çıktığımızda vuruldu önümde. Ve ben katili kovaladım… Dönse vurabilirdi beni”
    Ailesi, yaz tatilinde Tomris’i İngilizcesini geliştirebilmesi için Londra’ya gönderdi.
    Bir gün Londra’da sokaklarında sinemanın önündeki uzun kuyruğu görünce merak etti. Tam 2 saat boyunca bekleyip içeri girdikten sonra “Hayatımı değiştiren film” dediği Ivan’ın Çocukluğu’nu izledi. Tomris Giritlioğlu Ayşe Arman’a verdiği röportajında o günü şöyle anlatıyor;
    “Üniversite 1’in yaz tatilinde babam beni Londra’ya yolladı. Orada bir sinemanın önünde, baktım uzun bir kuyruk. O zaman daha henüz adını bile duymadığım Tarkovsky’nin bir filmi ‘İvan’ın Çocukluğu.’ Sırf meraktan girdim ve hayatımda bir deprem oldu. Fark ettim ki, benim ilgi duyduğum bütün sanat alanları, tek bir alanda, sinemada toplanmış. Şiir, edebiyat, resim, heykel her şey var içinde. Hemen o gece anneme, babama mektup yazdım, “Okulu bırakıp, burada yönetmenlik okumak istiyorum, ne dersiniz?” Babamdan çok içten cevap geldi, “Ben senden ayrılmaya henüz hazır değilim. Gel okulunu bitir. Sonra ne istiyorsan yap!” Öyle başladı sinema tutkum.”
    Tomris Giritlioğlu Yılmaz Güney’in sinemasına hayrandı. Bir röportajında şunları söylemişti;
    “‘Umutsuzlar’ı sekiz kere filan seyretmişimdir. Yılmaz Güney’e aşırı bir hayranlığım vardı. Mahkemelerine bile gidiyordum, Fatoş Güney’in arkasında oturuyordum. Yatak odama posterlerini asıyordum, annem de, “İndir şu çirkin adamın resimlerini!” diyordu.”
    #TomrisGiritlioğlu #TomrisGiritlioğluKimdir #TomrisGiritlioğluHayatı
    Tomris Giritlioğlu, artık sinemacı olmaya kesin karar vermişti. Fakat Ankara’da olduğu için nasıl olacağını bilmiyordu. Üniversiteden mezun olduğu 1979 yılında çevirmen olarak TRT’ye girdi.

ความคิดเห็น • 8