Yeni Bakışlar - 11 Ocak 2016 (Tek Parça)
ฝัง
- เผยแพร่เมื่อ 5 ต.ค. 2024
- Haberturk TV TH-cam Kanalına Abone Ol ➤ hbr.tk/QNhqSs
Yeni Bakışlar'da Nevzat Çiçek'in konukları Prof. Dr. Kadir Özköse, Prof. Dr. Reşat Öngören, Prof. Dr. Ekrem Demirli, Prof. Dr. Ergun Yıldırım ve Müfid Yüksel ile ''İslam'da Tasavvuf'' konuşuldu.
#Habertürk
#Haber
#Gündem
Lütfü hoca gülmemek için zor duruyorsun :)) "Bize öyle sırlar verildiki açıklarsak kellemiz gider". Koptum :)))
Tasavvuf yeni şeyler öğrendim 🌹
Konuklardan gelen sorular ile ilgili bir not düşmek isterim. Dinler tarihi hocamız orada çok güzel bir laf söyledi; "Yüzmeyi bilmiyorsan, denize girmeyeceksin!."
Bunu anlamakta güçlük çekene şöyle anlatmakta mümkündür! "Denize girmek istiyorsan yüzmeyi öğrenmelisin!" İlki insana denizi "YASAK"lamak gibi görünürken diğeri "Canını seviyorsan, boğulmamak için, yüzmeyi öğren de öyle denize gir olarak "TAVSİYE"yi öne çıkarır. Merakını "cahilce direnerek" gidermeye çalışan insanlar 2. kısımdaki nazar ile bakması, menfaati icabıdır. Tenkid cahilce yapılamaz! Soru sormamı yasakladı diye düşünemez... "Cahil akıl-bilmeyen akıl" YASAK kelimesini nazara alır! TAVSİYE yi göz önüne alması daha ERDEMLİ olur...
Aslında soru soranların sadece bu tasavvuf konusunda değil, tüm ilmi konularda geçerli bir düsturdur. Bayezıt-ı Bestami, Hallac-ı Mansur bilmeden, bilse bile, hikmetine vakıf olmadan (Haşa)"Ben Allah'ım"sözünü tenkid ve teşhis etmeye kalkmanın sonu, şeytana hizmete kadar gider. Tavsiyeye uyup Denizde derin yere gitmemek daha emniyetlidir. Derine gitmeye niyet eden, ehil olmaya gayret göstermelidir. Yeri gelir Yasağa uyar!.
Bunu değerli hocalarımız ilmi olarak, kaynak göstererek açıklayabilirken, izah etmeye çalışırken, yorumunu günün şartları içerisinde yoğrulan, normal akla sahip bir insanın anlamaya çalışması!, kendinden 2 kat ağır ve çok kuvvetli bir pehlivanı (günümüzde hafif siklet, orta siklet ve ağır siklet gibi düşününüz.) yere çalmak için kendine güvenmesi ile, gerçekte bunu BAŞARAMAYACAĞINDAN şüphe duyması gibidir. (Başaracağı değil, başaramayacağı... Dikkat!)
Değerli tarikat imamlarının aşk ile ettiği sözün hikmeti kerameti, günümüz beşeri bilimlerinin yordamı, teveccühü (sonuca ulaştırması için ilmin bilgiyi vasıta etmesi anlamında) gibi olsaydı, yorumlamadan akıl hemen anlayabilirdi.
... Bu manada, soru soran insanların, aklen direk kısa bir cevap arayışı, maalesef çoğu zaman bazı kesimlerin yanlış anlamalarına da sebep olabiliyor. Merak iyi bir şeydir fakat, vakıf olabilmek için ehliyetli olmakta gözardı edilmemelidir. Nasıl ki araç kullanmak için ehliyet almak şart oluyor ama ehliyeti olmayan da araç sürebiliyorsa, ehliyeti alanın bazı cezai-hukuki ve sosyal kurallara uyduğunu-uyacağını kayıt altına aldırıyor ise (toplumun oluşturduğu devlete bildiriyorsa), cezasının elindeki ehliyete bakılarak verileceğini de bilir, diğer kötü şartlarında göz önünde tutularak cezasına, hükmü kabul edeceğini de kabul etmiş olur.
Ehliyeti olmayan ise, kaza meydana geldiğinde, direkt "aracı ile orada bulunmaması gerektiği" hükmünden yola çıkar. "Ehliyetsiz vesile olmak çok kötü bir durumdur!" Karşıdaki dahi hatalı olsa, ehliyeti olmayan, orada bulunmaması gerektiği için hatalı sayılır. Bu hükmen böyledir. Bu sadece trafik için geçerli olmadığı gibi, merak buyurduğu konunun, cevabını istediği sorunun, kendisinin samimi düşünceleri olsa dahi, başkasının yanlış anlamasına vesile olabileceği unutulmamalıdır!!! Kaldı ki Din gibi konularda bazı ağır hükümler, çok basit bir arızadan kaynaklanabilir.
"Yüzmeyi öğrenmek" ile "olimpiyat oyunlarında başarı için yüzmeyi öğrenmek" arasındaki farkı düşündüğümüzde ise, birinin diğerine oranla sistematik ve belli bir disiplinde eğitilmesi şartında olduğu gibi, boğulmamak için başta yüzmeyi temel olarak basitçe öğrenerek, antrenman kaideleri ve disiplinine adım adım gider gibi, soracağımız soruyu da aynı kaidelerle sormaya çalışmalıyız. Yanlış anlayışa sebebiyet verebilecek, fikri batini olsa dahi değiştirebilecek tehlikeli konuları ehliyetsiz sormaktan çekinip, konu hakkında vakıf olsak bile, cahilin aklına kötü bir fikir ekebileceğimizi unutmamalıyız!
Bayezıt-ı Bestami ve Hallac-ı Mansur anlatılmaya başlanarak, düşüncesini, görüşünü sunmak ayrı bir şey!... Aklını bir sebepten kurcalayan, direk görüşünü söyleyerek, yanlış bir düşüncedir edası ile vurgu olabileceği tehlikesini ima edermişçesine, daha sonra da şahısları anlamaya çalışmak ters düşebilecektir! Unutmayın ki sorduğunuz sorudan da vebal altında kalabilirsiniz!
Boğulmadan yüzmek için! yüzmeyi bilmek de yetmez bazı zamanlarda. Yüzmeyi çok iyi bilip, boğulan insanları düşünün. "CEHALET", "CAHİLLİK", her halükarda gerek beşeri gerek dini - gerek dünyevi gerek uhrevi insanın ateşe düşmesine sebep olur. "Cehalet erdemdir!."; "Bazı durumlarda, bazı şeyleri bilmemek menfaat icabıdır'" - "Akıl şeytana hizmet eder!"; "Bilgiyi yanlış ve kötüye kullanırsan, yanarsın!!!" anlamlarına gelecek sözleri, KELİME ANLAMI ile algılamak insanı eleştireyim derken vahamete (yanlışa) düşürür. Düşünmek ve anlamaya çalışmak, anlamak için çaba sarfetmeyi, okumayı gerektirir.
Yasak vs tavsiye👍
Edebiyatçı bu konuda ne bilgisi verebilirki.
Afedersiniz bu kadar reklam neyinize .....
Hehehe Arap maslari cok güzel ya 🤣
kendileri çalmış kendileri oynamış..Tasavvufa farklı bakam hiçbir konuşmacı çıkarılmamış...
şirkin dibini görmüşler kafalar 1 milyon