วีดีโอ

bir kaç zengin devlet insanı insana kırdırdı. ne huzur kaldı ne kardeşlik. hala da devam ediyorlar amerikasi ingiltere vb... doymadılar doymayacaklar

😢😢((

Kayıp Hayatlar, Yeni Başlangıçlar 1924 yılıydı, yazdan kalma bir sonbahar günü... Türkiye'de hummalı bir telaş… Binlerce insanı doğdukları topraklardan koparıp bilinmeze yollayan Lozan Antlaşması...Yunanistan’dan gelen mübadillerin karşılanacağı limanların telaşı... Selanik Limanı bu telaşın kalbinde. Kuytu limanlarda, kayıp hayatlar yeni bir başlangıcın eşiğindeydi. Limandakiler aç, susuz ve yorgun… Dudaklarında sessizlik gözlerinde bir umut…George’nin elinde bir liste kaotik bir düzenin sadık bekçisi gibi adları okuyordu: “Sen şuraya, sen buraya, hadi çabuk olun!”. Ayvazoğlu İsmail, yaşadığı Selanik’in Kayalar Haydarlı Cumayeri’nde yatsı namazını kıldıktan sonra evine döndüğünde, kapısının sert bir şekilde çalınmıştı. Kapıyı İsmail Efendi açtı. Karşısında resmi kıyafetleriyle iki Yunan askeri ve köy muhtarı Kirkor’u gördü. Geliş nedenleri belliydi. Yunanistan ve Türkiye hükümetleri Lozan Antlaşması’nı imzalamışlardı ve bu anlaşma gereğince iki ülke halkları arasında karşılıklı mübadele yapılacaktı. İsmail’e tebliğ yapıldığında, şaşkınlıkla karşılaştı. Karısı Ayşe, kucağında Emin Ali’ye sıkıca sarılmıştı. Kısa bir süre içinde doğdukları topraklardan koparılacak ve bilinmeze yollanacaklardı. Selanik Limanı'ndaki kalabalık hem umudun hem de korkunun iç içe geçtiği bir tabloydu. Küçük Emin Ali, babası İsmail'in elini sıkı sıkı tutmuştu. Annesi Ayşe Hanım, sancılar içindeydi, ikinci çocuğunu doğurmak üzereydi. Dört yaşındaki Emin Ali, nereye gittiklerini bilmiyordu. Tek bildiği, anne ve babasının gece yarısı eşyalarını toplayıp bir at arabasına yükledikleri ve yorucu bir yolculuktan sonra bu büyük şehre geldikleriydi. Gülcemal vapuruna binmek için sırada beklerken, Ayşe Hanım’ın sancıları başlamıştı. Geminin güvertesinde yer bulduklarında, doğum sancıları iyice şiddetlenmişti. Yolcuların desteğiyle doğum hazırlıkları başladı. Bir kadın, Ayşe Hanım’a yardım etmeye karar verdi ve gecenin karanlığında, dalgaların sesi eşliğinde, Gülcemal vapurunun güvertesinde bir hayat daha dünyaya geldi. Emin Ali, annesinin çektiği acıları küçük gözleriyle izlerken, babası İsmail’in yüzündeki endişe ve sevinç karışımını fark etti. Ayşe Hanım bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Gemideki herkes derin bir nefes aldı. İsmail, yeni doğan oğluna baktığında, adını Muhsin koymaya karar verdi. Muhsin, bu zorlu yolculuğun bir umut ışığı, yeni bir başlangıcın sembolü oldu. İsmail, abdest alıp yeni doğan bebeği kucağına aldıktan sonra sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okuyarak adını fısıldadı. Bu ritüelin ardından, Ayşe Hanım rahatladı ve güvertede dinlenmeye başladı. Gemideki diğer kadınlar, getirdikleri yiyeceklerle lohusa Ayşe Hanım’ı beslemeye koyuldular. Gülcemal vapurunda doğan Muhsin, ailesiyle birlikte Türkiye’de yeni bir hayata adım attı. Emin Ali, artık ağabey olmuştu ve Muhsin’le birlikte belirsizliklerle dolu yeni bir geleceğe yelken açıyordu. Ayşe Hanım ve İsmail, iki çocuklarıyla birlikte yeniden kök salacakları topraklara doğru ilerlerken, geçmişin acıları ve yeni hayatın umutları arasında bir denge kurmaya çalışıyorlardı. Bu zorlu yolculuk, aileyi birbirine daha da kenetledi ve onları güçlü kıldı. Mübadele süreci, iki toplum için de zor ve acı dolu anılarla dolu bir dönemdi. Ancak zamanla bu acılar hafifledi ve mübadiller, yeni topraklarında kök salarak yeni bir hayat kurmayı başardılar. Bu dönemde yaşananlar, iki ülke tarihinin önemli bir parçası olarak hafızalarda yerini aldı.

Papzları yunan işgal kuvvetlerini batıanadoluya çağırdığında bu insamlşar neden onlara katıldı.

Keşke hepimiz tek dine mensup olsaydıkda bu durumlara maruz kalmasaydık biz insanları birbirimize düşman eden farklı dinler diller ırkçılık mesepler vesaire çok yazık doğrusu Keşke olmasaydı sonumuz böyle.

Giritli ve rodoslular ne yapsın yangın icindeki izmire getirip koydular anadolu tarımını bilmiyorlardı türkce bilmiyorlardı egitimli degildiler ticaretten terzilikten anlamıyorlardı hepsinin 8 9 cocugu vardi

Çok güzel bir belgesel ,çok duygulandim izlerken

Videonun sonuna doğru Manolis amca her şeyi iyi anlatmış.Siyonist batı kardeşi kardeşe düşman eder.

Girit’in tamamı Yunanlılara ait değilki, Balkan savaşlarının sonunda Girit’in bir parçası Bulgaristan ve Sırbistan’a veriliyor, onlarda iade ediyorlar, kime adanın eski sahibi Osmanlıya Yunanlılar her zaman ki gibi kural tanımazlıkları ile adaya el koydular, Antlaşmalara göre adanın yarısı hala Türkiye’ye ait, ABD bunu bildiği için denİz üssünü Yunan tarafına yaptı,

Aynı bizim halkımız gibi konuşuyor teyzem bizim ninelerimiz de aynı böyle anlatırdı❤

Kapadokyaya yolunuz düşerse, vaktiniz olursa; Sinanpaşaya gidin, burda yaşayan insanların hayat hikayelerini, Jerveni' yi öğrenin, Chez İsmail Amcayla tanışın..

HRİSTİYAN TÜRKLER GÖNDERİLMESEYDİ ALEVİLERİN BİR KISMI ASİMİLE EDİLMESEYDİ MÜSLÜMANLAR AZINLIKTI 1950 DEN BERİ DEMOKRASİ SAÇMALIĞI YÜZÜNDEN MÜSLÜMAN ÇOĞUNLUK TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEN OLAYLAR SORUNLAR YAŞANMAYACAKTI

Yunanistanı vermek İçin uyduruk bir savaşla anlaştılar. insanları topraklarından yerlerinden yurtlarından ettiler. Burdan giden yüz Rumsa ordan gönderilen binlerce Yunanlı Yahudi, Çingene,...gibi. Müslüman Türklerin (dörtte üçünü) yolarda öldürdüler. Aslında anlaştılar. Osmanlı adaları da anlaşmalı İngiliz eliyle verildi. Tıpkı Filistin toprakları gibi. Ve Osmanlı adaları Yunan adaları oldu.

Yunan askeri geldiğinde Yunan bayrakları ve çiçeklerle karşılayan rumlara ne demeli şu an Türkiye'de İslamiyeti istemeyen rumlara ne demeli kim ister bulunduğu toprakları terk etmeyin böyle konuşacaklar tabii

Atam Evrenoz beyin gezisinde bulunmak isterdim insallah görücez bir gün

Bulgarıstanda Evren tepe var

Gelenlerin Türk olduğu ne malûm

Mihal

Bubir siyasi oyun

Sizin yerinize kurtuluş savaşında tüm ordunun tecavüzüne maruz kalmış türk kadin ve kızların yunsn tohumları gelmiş Türkiye'de türk kalmamiş Ne mutlu Türküm diyene nokta

Mihal

İngilizler

Kemal paşa kadar kafanıza taş düşsün. Yunan ordusu geldiğinde güllerle karşıladınız Siz bu toprağın insanı olduğunuz halde Yunana kucak açtınız komşunuz Türklere zulüme izin verdiniz. Ama ilahi adalet işte sonunda sürüldünüz. Dua edin canınız kurtuldu. Yunanlar Mora da Osmanlı Türklerine, Kıbrısta Kıbrıs Türklerine nasıl katliam yaptılar bunları unutmayalım.

Burada konuşan herkes pırlanta gibi insanlar. Hele su Manoli varya tam ortasından dosdoğru konuştu

Yunan tarihi kalıntılarımıız büyük bir nefretle yıkılmaya tarihten silinmeye terk etmiş ne yazık ki

O büyük gururla fethiyeliyim deyişi 😢 hepimiz be kadarda birmişiz aslında bizi ayıranlara inat

Rumlar da beyin yok harebeye dönmüş tarihi yer ondan sonra ayasofya neden cami vs konusuyorlar sizde kalsa sonu belli harebeye dönecek.

HEY GİDİ KOCA GAZİ RAHMET OLSUN TÜM ECDADA

Sanki bizler suçlu onlar mazlum gibi anlatıyor..

Bin yıl beraber yaşadığımız,komşu, arkadaş, yoldaş olduğumuz Rum ve Ermenilerin kurduğu çetelerinin Milletimize yaptığı insanlık dışı katliamları hiç kimse unutmasın. Unutursak hala içimizde yaşayanlar aynı mezalimi gözlerini kırpmadan yaparlar bilesiniz. Ayrıca Türk olan Karaman rumlarını Yunana selanik yahudisi karşılığında satanlar bu vebalin bedelini ahirette ödeyecektir.

Kara ulaşım aracımız Tomofil’in muadili olan deniz ulaşım aracımız Pampır’ı da öğrenmiş olduk.

Şimdi içimizde Afganlılar Suriyeliler dolu Aslımız kardeşlerimiz onlar ben hep mübadeleden dolayı değil onları görünce hüzünleniyorum o günleri ben yaşamış gibi hissediyorum.

❤

Derin izler birakanlar

Niğde ili Yeşilburç köyü sakinleri; Yunanistan’ın Selanik şehrine bağlı 175 kilometre uzaklıktaki Grebene kazası Krifçe (Kivotos) köyünden Yeşilburç’a göç etmişlerdir.

Eski bir atasözüyle bu hikayeyi özetlemek istiyorum. " Sokakta kavga eden iki köpek görürseniz bilin ki 10 dakika önce o sokaktan bir İngiliz geçmiştir "

Yunan kökenli Turkler.

Nüfus mübadelesini Atatürk yapmadı. Venizelos yaptırdı. Bu iftiralardan gına geldi artık.

Mübadele bir trajedi, bir insanlık ayıbı olarak tarihe geçti. Savaşı egemenler çıkardı olan halklara oldu..

Gerçekten ne acılar yaşanmış . Ama bu işin mimarı Yunan başbakanı diye biliyorum

Rumlar’ın ne yaşadıkları Yunan hükümetinin umrunda bir değilmiş

ben anlamadım Türkiye'ye gelenler türk ise niye Türkçe bilmiyor idi ne alaka Yunanistan bizim degilmiydi 😊

Her iki toplum içinde zor bir şey

Sınırlarımız belli ticaret yapalım birlikde çalışalım birbirimizi öldürmeyelim

Fatih Sultan Mehmet di kim zehirledi

Ben cede yemek yedikleri yer camiiymiş arkada hocanın durduğu yervar

Mübadele yaşayanlar çok sıkıntı çekmişler. Onlar vatan kaybetmenin ne demek olduğunu iyi bilirler.

Zorunlu bir durumdu eğer mübadele yapılmasa daha kötü durumlar yaşanacaktı...

Benm ananem kayalar selanik muhaciri 16 yaşında gemiyle geliyorlar çok anlatırdı rabbim rahmet eylesin

Ne kadarda masumhane anlatilmiş sırf rum tarafından bakilip! Tripolicede sadece 40 bin Türk katledildi! Antlaşma imazalana kadar geçen sürecin önündede sonundada Türkler soykırima ugradı! Şu konuşan rumlardan bir tanesi bile Turkleri kötülemedi kötülüyemezde !Evladı Fatihanin 600 bini anayurda gelebilirken Türkiyeden Yunana gecen rum sayisi 1milyon 200 binden fazlaydı! Mekanları cennet olsun! Aklinizi basiniza toplayin ermenide rumda hep Turkleri zayiflar zayiflamaz sirtindan vurmuşdur. Tarihden bir haber yalanlara kanmayın!