วีดีโอ

Yakın çevrenizde görsel canlandırması olan biriyle karşılaştırmalı olarak deneyin bence. Mesela resim yaparken kafalarında görerek yapıyorlar. Bizde ise görüntü falan yok

hocam şunu da farkettim . sonradan öğrenilmişlik de olabilir tabi ..( müzikle ilgili bir aileyiz) . ağır melankoli şarkıları beni kolay kolay alıp etkilemez .. ritmine sözlerinin anlamındaki ahenge odaklanırım . bu akşam düşündüm ve arkadaşlarımın nasıl etkilenmezsin sitemi aklıma geldi :) ilginç bir konu gerçekten

yatkınlık var ama video ilerlerken yüzde yüz bu durum bende var diyemedim

video ilerledikçe evet bu bende de var hayır bu bende yok diyerek izliyorum hala :)

''Gelene bakıp , yorum yapıp geri içeriye gönderebiliyorum .'' yaptığım şey gerçekten bu .

Bunun bile afantlıkla bağlantılı olması ilginç di mi? Kitabımı da okuyun, aklınıza hayalinize gelmeyecek bir çok alanda etkisi var.

Nasıl sizce?

Haya kuramıyorum diye kendinizi kısıtlamayın. Hayallerinizi içinizde görsel olarak canlandıramıyorsunuz daha çok. Hayal kurmanın soyut yolları da var. Ben roman yazdım mesela, afant olduğum halde. Bir insanı sevebilmeniz duygu yaşamadan hayal kurmaya her türlü şeyi yapabildiğinizi gösteriyor. Sadece yapma şeklimiz farklı.

Elmayı gördün mü? Afant olduğumu nasıl anladım ve kavradım başlığıyla bir ekitap yayınladım. Okumak size bu konuda çok yarar sağlayabilir.

Kitabın linkini de şöyle bırakayım: www.kobo.com/tr/tr/ebook/elmay-gordun-mu-afant-oldugumu-nasl-anladm-ve-kavradm

@@Acungil Bende yazi yazmayi seviyorum hocam tesekurederim

@@nil2793 Afantlar genelde sözel ifadede güçlü olurlar. Bilinçaltımızla bilincimiz arasında görsel iletişimdeki eksikilği genelde buradan telafi ederiz çünkü.

İşte o yüzden bu konudaki ilk kitabımın alt başlığı afant olduğumu nasıl anladım ve kavradım. Zihinsel deneyimimiz sadece kendimizinki iken, başkalarınınkinin nasıl olduğunu bilmiyorken görüyor muyum görmüyor muyum anlamak zor. Daha detaylı değerlendirebilmek için ekitabımı okumanızı öneririm.

Ayda 30 kitap değil ya... Haftada 3-4 kitap ortalama. Ayda 12 ila 16 kitap eder. Yazmayı düşündüğüm başlığı ya da temel içeriği belli şu an 30 kitap var, iki ayda bir yayınlamayı düşünüyorum, İngilizce ve Türkçe olarak. Ama bu zorlantı değil, esneklik :) Öylesi bana keyifli geliyor.

@ ayda 12’de çok büyük bir sayı maşallah. Bu kitap okuma alışkanlığınızı nasıl kazandınız ayrı bir video gelebilirse seviniriz ☺️

@@Sanatogreniyorum Çocukluktan beri artarak devam etti. İlkokuldan önce bile okuma bilmediğim halde kitaplara ilgim varmış evdeki.

Kurgulama ve hayal yok değil. Ama görsel değil de daha soyut şekilde. Ben yazdığım bir öyküyle Türkiye Bilişim Derneği bilimkurgu öykü yarışmasında 3.lük ödülü aldım. Yayınlanmış bir romanım var. Henüz yayınlamamış olsam da iki ciltlik başka bir roman daha yazdım. Bunları bilinçli zihinde görselleştirerek değil, daha derinlerde görselleştirdiklerimi dinleyerek yazdım. Afantlar da hayal kurabilir, soyut görselleştirme yapabilir. Çok enteresan yöntemler geliştirebiliyoruz görselliğin eksikliğine karşılık.

hiperfantlara ve afantlara yönelik bir seans ücretsiz görüşme hediyem var. Dilerseniz onun için benimle temasa geçin.

eKitap

kobo elmayı gördün mü diye aratırsanız linkine ulaşırsınız.

Adeta gözüküyor mu? Yani kavramsal mı? Yoksa görüntü olarak görüyor musunuz?

@Acungil önümde elma yok ama gözümün önüne geliyo.

@@Alieymenköse-54 Afant değilsiniz büyük olasılıkla.

GoodReads üyesiyim. Orada okuduğum tüm kitapların listesi ve verdiğim puanlar var. Kategori bazında bile görme şansınız oluyor sanırım. Ayrıca Meta Gözlük bekliyorum, yolda. O geldiği zaman kitap videolarına da başlamayı düşünüyorum.

@Acungil hocam link atabilir misiniz. Goodreas için. Teşekkürler

@@wild.world12 Linkli yorumlar bazen kalkabiliyor. O yüzden bu yorumda değil de hemen ardından ekleyecek başka bir yorumda linki vereceğim. Goodreads'e girip Mustafa Acungil diye aratarak ulaşabilirsiniz. Diğer yorumda linki de yazıyorum şimdi.

@@wild.world12 bu da link: www.goodreads.com/author/show/15138824.Mustafa_Acungil

Hatırlamanız görsel mi peki? Yoksa kavramlar ve bilgiler şeklinde bir hatırlama mı? Bu arada afantazya ile ilgili ilk kitabım bir hafta içinde çıkacak. Hatırlama üzerine bölüm de yer alıyor orada.

@@Acungil Kavramlar ve bilgiler şeklinde hocam. Hiç bir zaman gözüm açıkken veya kapalıyken anılarıma dair bir görüntü oluşmuyor zihnimde. Kendimce güçlü hafızaya sahibim. Örneğin daha önce tanıştığım insanları kolay kolay unutmuyorum. Herkesi isimleriyle hatırlıyorum, yıllar sonra gördüğümde hemen tanıyorum.

Örüntüye bağladığınız ve önemli ayrıntı olarak işaretlediğiniz şeyleri hatırlarsınız zaten. Afantlık güzel bir filtreleme sağlıyor orada. Ben erken dönem çocukluğumla ilgili daha az şey hatırlıyorum, siz o dönemleri daha önemli olarak bağladıysanız bir şeylere daha fazla hatırlıyor olabilirsiniz.

@@Acungil Hocam bir de sizin çocukken babanızın bıyığını hatırlayamama olayı garibime gitti. Bunun afant ile alakası var mı? Farklı bir şey gibi geldi bana. Sizin deneyimlediğiniz hatırlayamama olayları benim hayatımda hiç olmadı çünkü. Afant sadece hafızadakini görselleştirememe bir durum değil mi?

@@mehmeteminbalc Eğer babamın yüzünü görsel olarak hatırlayabiliyor olsaydım, gündüz o soru aklıma geldiğinde yüzünü gözümün önüne getirip bakabilirdim. Ama daha önce 'bilgi olarak' bıyığı olup olmadığını kaydetmemiş olduğum için var mı yok mu hatırlayamadım. Bunda babamın açık renk ten ve koyu olmayan saça sahip olması da etkili oldu tabii. Bıyığı zaten belirgin değildi. O yüzden çocuk zihnim, bu detayı merak etmeden önce kaydetmemiş, önemli ayrıntı olarak etiketlememiş demek ki. Bu hatırlayamama olayı büyüyünce hatırlayamama değil. Çocukken, gün içinde düşünüp babam yanımda yokken o zamanımda hatırlayamama...

Dönemsel etkiler yaşamış olabilirsiniz. Çok yoğun baskı etkileri farklı şekillere dönüştürebiliyor.

Aralık başında konuyla ilgili ilk kitabım Türkçe ve İngilizce olarak çıkıyor. İkinci bi tanesini daha yazdım, o da gelecek sene içinde yayın sırası gelince çıkacak. Çok ihtiyaç var bu konuda üretimlere.

Var bir şeyler

Güzel kitap. Hangi kademesiniz? Sınıf yani...

@ 12

@@Unknown-w7r Lise son için güzel bir okuma olabilir. Biraz fazla derinlikleri var. Hem kişisel, hem grup hem de daha büyük sosyolojik bağlamlarda anlatıyor. Her şeyi anlamaya çalışmak yerine özellikle ilgini çeken, yaşamında işine yarayabilecek yönlerine odaklanman daha yararlı olabilir.

Sosyal zenginliğe öncelikle kişinin kendinden başlaması yararlı olur. Sonra da mesafeleri ayarlaması. Zehir dozundadır. Mevcut kişilerle etkileşim şeklimiz ve onları zihnen ne mesafede tuttuğumuz önemli. Düşen yaprak bile hoca olur insana yerine göre. Tabii ki bazen yer değiştirmek, ortam değiştirmek, iş değiştirmek de gerekebilir. Ama çoğu zaman insanlar kendilerine yeterince odaklanmadan yapıyorlar bunu. Kendinde olan iyileştirilecek kısımları iyileştirmeyen her gittiğin yer aynı ya da başka problemler çıkarır. Yurtdışına gidenlerde bununla ilgili çok sıkıntı yaşayanlar gördüm mesela, ya da iş değiştirenlerde. Ortam zorluysa ne güzel, kendini iyileştirmek için bir laboratuar gibi kullanılabilir. Belli bir olgunluğa gelince de değişmek gerektiğini sebepleriyle daha incelikli olarak görünce, ona göre yer değişimi, iş değişimi vb de yapılabilir. Ne dersiniz? Umarım çok hüküm verici bir yaklaşım olmamıştır. Ekleyeceğiniz soracağınız detaylar varsa devam edelim buradan.

@@Acungil Geri dönüşünüz için teşekkür ederim. Düşünceleriniz gerçekten ilham verici. Kendini tanımak ve geliştirmek gerektiği konusunda tamamen katılıyorum. Küçük bir şehirde olmanın getirdiği zorluklar gerçekten var, ama bunun da bir fırsat yaratabileceğini görmek önemli. Yer değiştirmek veya yeni insanlarla tanışmak, sosyal zenginliği artırmak için kritik adımlar olabilir. Ancak, içsel gelişimimizi de ihmal etmemek gerektiği fikriniz beni düşündürdü. Belki de bu süreçte kendimizi daha iyi tanımak, yeni fırsatları değerlendirmek için bir fırsat yaratabilir. Sizin de belirttiğiniz gibi, zorluklar laboratuvar gibi olabilir. Fikirlerinizi çok değerli buluyorum ve bu konu etrafında daha derinlemesine düşünüp pozitif bir yol haritası çizeceğim. Tekrar teşekkür ederim. Sevgiler... 🙂

@@ahmetkaplan-dm2hi Muhabbetli Kapanış oturumlarına gelsenize. Gayet uygun maliyetli, fiziksel uzaklık sorun olmadan online katılabileceğiniz ve sosyal besleyiciliği çok yüksek bir ortamımız.

Burada değeri nasıl ölçtüğüm önemli. Baskı seviyesinde sıkıntı oluşmuş bir konuda her türlü değersizlik hissi, düşüren, yaralayan, sakatlayan bir şey. Ama baskıyı kaldırmış olduğumda bir konuda ne kadar değerli hissettiğim konusu, benim için bir gelişim radarı haline gelebilir. Sorun olan, değerimin ne kadar olduğu konusunun kendisinden çok, bunun gereksiz ve anlamsızca benim o konudaki değerim değil de insan olarak değerim gibi bir şeye dönüşmesi zihnimde. Mesela ben mimar olarak değersiz bir insanım, o konuda temel yatkınlığım bile pek yok ve emeğim de yok. Yazar olarak değerliyim, ama değerim çeşitli açılardan çeşitli seviyelerde ve giderek artırmaya çalışıyorum. Değersizlikten çok değerim olduğu ama değerimin ne kadar olduğu ve nasıl artırabileceğim, baskıdan arındığı zaman işe yarayabilecek bir mekanizma. Ama, baskıdan arındığı zaman.

www.kobo.com/tr/tr/ebook/direksiyonda-kim-var

Linkini ilettim, gördünüz mü?

Hocam kitap e -kitap haricinde çıkmayacak mı?

@@esin3 Kitaplar sırada. 2-3 ayda bir kitap çıkarmayı düşünüyorum. Kendi yayıncılığmı yaparak ilerliyorum. EKitap dışındaki formatlar çok zaman alıcı. İleride bazıları basılı hale de gelebilir. Ama temel yayın formatım ekitap olacak.

www.kobo.com/tr/tr/ebook/direksiyonda-kim-var

Linkini ilettim, gördünüz mü?

@@Acungil gözükmüyor şu an

@@esraengin199 Bir önceki yorumda ayrıca iletmiştim, şu an bende görünüyor? Ama videonun açıklamasının baş tarafında da kitabın linki bulunuyor, oradan da erişebilirsiniz.

Bahse değmez mi?

@@Acungil Değer de bir kelime oyunu bekliyordum Hocam. Akla ilk gelen seyden bahsedilmeniz alıştığım bir sey degil. Einsteine zeki demeniz kadar saskinlik vericiydi...

@@esraengin199 : ))) Para da arada bir işe yarar. Her şey parayla çözülmek, ama parayla çözülen şeyler vardır. Parayı çok yakına çekersen, asıl çözülmesi gereken sorun o haline gelir, varlığı ya da yokluğuyla.