- 481
- 40 636
sedat gönül
เข้าร่วมเมื่อ 25 ก.ย. 2016
spesifik bulanık ve derin / yazar / şair / analist / düşünür / fütürist
sesli makale / güvenlik stratejisi ile zafiyeti / sedat gönül
Güvenlik Stratejisi ile Zafiyeti
İnsanlığın ilk çağlarından beri, belki de Kabil'in Habil'i öldürmesiyle başlayan bir ihtiyaç var; insanoğlunun güvenlik ihtiyacı. Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde, fizyolojik ihtiyaçlardan sonra ikinci sırada yer alan bu temel ihtiyaç, güvenlik zaafiyetini ortadan kaldırmak için her uygarlığın çabaladığı bir alandır.
Kimi uygarlıklar sahip oldukları asabiyeti, kimileri ise nüfusun çokluğunu kullanmıştır. Nispeten daha az nüfusa sahip olanlar ise akıllarını kullanarak can ve mal güvenliğini garanti altına almaya çalışmışlardır. Askeri güç, savaşma kabiliyeti ve büyük ordulardan mahrum olan toplumların geliştirdiği bir savunma stratejisi, şehirlerin etrafını surlarla çevirmek olmuştur.
Bugün birçok şehrimizin surları, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ dimdik ayakta kalmayı başarmıştır. Ancak bir savunma biçimi olan surlarla çevrili şehirler, neden varoluşlarını sürdürüp inşa edilmeye devam etmemiştir? Bunun cevabı "zaman"dır.
Zamanla savaşın biçimi değişmiş, gelişen yeni teknikler, bir şehri surlarla korumanın artık mümkün olmadığını göstermiştir. Bu nedenle surların inşası bırakılmıştır. Sur örneğinde de görüldüğü üzere, her başarılı savunma stratejisi (ki bunun illa askeri olması gerekmez; eğitim ve üretim araçları da olabilir) kendi zamanına aittir. Bu nedenle, zamanın ruhunu doğru okumak, geliştirilen stratejinin başarısını büyük ölçüde artırır.
Fatih Sultan Mehmet'in döktürdüğü toplar sayesinde surlarla çevrili İstanbul'u fethetmesinden bu yana, şehirler surlarla korunmaya çalışılmamıştır. Sonuçlar üzerinden olup biteni anlamak ve yorumlamak kolaydır çünkü her şey tüm yönleriyle ortadadır. Peki günümüzde güvenlik stratejisi nasıl olmalıdır?
Bu, ancak eğitimli zekaların fikir beyan edebileceği bir mecradır. Zira hiçbir şey kesin değildir. Zamanın ruhunu kim doğru okursa, olacak gelişmeleri kendi lehine avantaja çevirebilir.
Zaman Nedir ve Güvenlikle İlişkisi Nasıl Kurulur?
Yakın geçmişe kadar güvenlik stratejisi, caydırıcı güce sahip kalabalık ordular oluşturmak üzerine kuruluydu. Günümüzde ise, kullanılan teknolojinin kabiliyeti ile doğru orantılı bir güç öne çıkmaktadır. Sayıca az olunsa bile, teknolojik ekipmanların üstünlüğü bu açığı kapatabilmektedir. Ancak bu durumun böyle devam etmeyecektir.
Artık ulusal ordular ile geliştirilen güvenlik stratejileri ömrünü tamamlamak üzeredir. Pasifik bölgesindeki ülkelerden Türkiye üzerinden Avrupa'ya gitmeye çalışan düzensiz göçmenler, zamanın ruhunu anlamak için bize ipuçları vermektedir.
Neden her şeyi göze alarak nihai durak olarak Avrupa ülkelerini seçiyorlar? Üstelik göçmenlerin çoğu Müslüman, gitmeye çalıştıkları yer ise gayrimüslim. Bunun cevabı, güvenlik ihtiyacıdır.
Göçmenler, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin ikinci basamağı olan güvenliği tez düzeyinde bilmiyor olabilirler, ancak içgüdüsel olarak bunun farkındalar. Avrupa ülkelerine gitmelerini sağlayan şey, orada güvenlik zafiyetinin olmadığını bilmeleridir.
Yeni Güvenlik Stratejisi
Avrupa ülkelerinin çoğunda askeri güç organizasyonu ya yoktur ya da sembolik düzeydedir. Minimize edilmiş caydırıcı güçle güvenlik nasıl sağlanmaktadır? Bu, farklılıkların zenginlik olarak kabul edilmesi, adalet, demokrasi, insan hakları ve herkes için eşit eğitim olanaklarıyla başarılmıştır.
Avrupa modeline benzer bir konseptle şekillenecek olan yeni çağın güvenlik stratejisi, zamanın ruhunu anlayabilenler için uygulanabilir olacaktır. Geçmişe saplanıp kalmış yaklaşımlarla bugünü inşa etmeye çalışan ülkeler ise enerjilerini kendi içlerinde tüketmeye devam edecek ve sürekli mülteci veya göçmen üreten ülkeler olarak kalacaklardır.
Eğer bir ülkede etnisite tarafgirliği yapılıyorsa, o ülke üçüncü dünya ülkesidir. Bu paranoyak yaklaşım, ülkenin güvenlik endişelerini komşu ülkelerin etnik yapılarına kadar genişleterek onları kendi varlığı için tehdit olarak algılamaya kadar vardırır.
Oysa demokrasi, adalet ve herkes için eşit eğitim olanakları, Avrupa halkının pencerelere korkuluk takmadan, çelik kapısız evlerde güven içinde yaşamasını sağlamaktadır.
Sedat Gönül
İnsanlığın ilk çağlarından beri, belki de Kabil'in Habil'i öldürmesiyle başlayan bir ihtiyaç var; insanoğlunun güvenlik ihtiyacı. Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde, fizyolojik ihtiyaçlardan sonra ikinci sırada yer alan bu temel ihtiyaç, güvenlik zaafiyetini ortadan kaldırmak için her uygarlığın çabaladığı bir alandır.
Kimi uygarlıklar sahip oldukları asabiyeti, kimileri ise nüfusun çokluğunu kullanmıştır. Nispeten daha az nüfusa sahip olanlar ise akıllarını kullanarak can ve mal güvenliğini garanti altına almaya çalışmışlardır. Askeri güç, savaşma kabiliyeti ve büyük ordulardan mahrum olan toplumların geliştirdiği bir savunma stratejisi, şehirlerin etrafını surlarla çevirmek olmuştur.
Bugün birçok şehrimizin surları, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ dimdik ayakta kalmayı başarmıştır. Ancak bir savunma biçimi olan surlarla çevrili şehirler, neden varoluşlarını sürdürüp inşa edilmeye devam etmemiştir? Bunun cevabı "zaman"dır.
Zamanla savaşın biçimi değişmiş, gelişen yeni teknikler, bir şehri surlarla korumanın artık mümkün olmadığını göstermiştir. Bu nedenle surların inşası bırakılmıştır. Sur örneğinde de görüldüğü üzere, her başarılı savunma stratejisi (ki bunun illa askeri olması gerekmez; eğitim ve üretim araçları da olabilir) kendi zamanına aittir. Bu nedenle, zamanın ruhunu doğru okumak, geliştirilen stratejinin başarısını büyük ölçüde artırır.
Fatih Sultan Mehmet'in döktürdüğü toplar sayesinde surlarla çevrili İstanbul'u fethetmesinden bu yana, şehirler surlarla korunmaya çalışılmamıştır. Sonuçlar üzerinden olup biteni anlamak ve yorumlamak kolaydır çünkü her şey tüm yönleriyle ortadadır. Peki günümüzde güvenlik stratejisi nasıl olmalıdır?
Bu, ancak eğitimli zekaların fikir beyan edebileceği bir mecradır. Zira hiçbir şey kesin değildir. Zamanın ruhunu kim doğru okursa, olacak gelişmeleri kendi lehine avantaja çevirebilir.
Zaman Nedir ve Güvenlikle İlişkisi Nasıl Kurulur?
Yakın geçmişe kadar güvenlik stratejisi, caydırıcı güce sahip kalabalık ordular oluşturmak üzerine kuruluydu. Günümüzde ise, kullanılan teknolojinin kabiliyeti ile doğru orantılı bir güç öne çıkmaktadır. Sayıca az olunsa bile, teknolojik ekipmanların üstünlüğü bu açığı kapatabilmektedir. Ancak bu durumun böyle devam etmeyecektir.
Artık ulusal ordular ile geliştirilen güvenlik stratejileri ömrünü tamamlamak üzeredir. Pasifik bölgesindeki ülkelerden Türkiye üzerinden Avrupa'ya gitmeye çalışan düzensiz göçmenler, zamanın ruhunu anlamak için bize ipuçları vermektedir.
Neden her şeyi göze alarak nihai durak olarak Avrupa ülkelerini seçiyorlar? Üstelik göçmenlerin çoğu Müslüman, gitmeye çalıştıkları yer ise gayrimüslim. Bunun cevabı, güvenlik ihtiyacıdır.
Göçmenler, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin ikinci basamağı olan güvenliği tez düzeyinde bilmiyor olabilirler, ancak içgüdüsel olarak bunun farkındalar. Avrupa ülkelerine gitmelerini sağlayan şey, orada güvenlik zafiyetinin olmadığını bilmeleridir.
Yeni Güvenlik Stratejisi
Avrupa ülkelerinin çoğunda askeri güç organizasyonu ya yoktur ya da sembolik düzeydedir. Minimize edilmiş caydırıcı güçle güvenlik nasıl sağlanmaktadır? Bu, farklılıkların zenginlik olarak kabul edilmesi, adalet, demokrasi, insan hakları ve herkes için eşit eğitim olanaklarıyla başarılmıştır.
Avrupa modeline benzer bir konseptle şekillenecek olan yeni çağın güvenlik stratejisi, zamanın ruhunu anlayabilenler için uygulanabilir olacaktır. Geçmişe saplanıp kalmış yaklaşımlarla bugünü inşa etmeye çalışan ülkeler ise enerjilerini kendi içlerinde tüketmeye devam edecek ve sürekli mülteci veya göçmen üreten ülkeler olarak kalacaklardır.
Eğer bir ülkede etnisite tarafgirliği yapılıyorsa, o ülke üçüncü dünya ülkesidir. Bu paranoyak yaklaşım, ülkenin güvenlik endişelerini komşu ülkelerin etnik yapılarına kadar genişleterek onları kendi varlığı için tehdit olarak algılamaya kadar vardırır.
Oysa demokrasi, adalet ve herkes için eşit eğitim olanakları, Avrupa halkının pencerelere korkuluk takmadan, çelik kapısız evlerde güven içinde yaşamasını sağlamaktadır.
Sedat Gönül
มุมมอง: 30
วีดีโอ
sesli makale / barcelona / sedat gönül
มุมมอง 15316 ชั่วโมงที่ผ่านมา
BARCELONA Benim için "Yeryüzünde kendini en çok kimlere yakın görürsün?" sorusunun cevabı Katalanlardır. Bunun nedeni, türlü yaptırım ve baskıya rağmen başarıya ulaşmış bir organizasyon biçimi kurmuş olmalarıdır. Bugün hâlâ devam eden ve dünya futbolunda, ilgili ilgisiz herkesin bildiği Barcelona futbol kulübünü çıkarmış olmaları, onları özel kılar. Bu öylesine özel bir futbol kulübüdür ki her ...
sesli makale / hazreti mehdi / sedat gönül
มุมมอง 8414 วันที่ผ่านมา
Hazreti Mehdi Kendisinden emin nice insanlar var; hatta insanların geneli böyledir. Kendilerini tanımadan hayatları sonlanmıştır. Bunu ispatlamanın çok kısa bir yolu var, üstelik bu sağlamayı herkes yapabilir. Toplum ve hayata dair gerçeklik üzerine tespitler yapmış insanların ürettikleri değerlere ilgisiz kalınırken, vasat bile olmayan sosyal medya fenomenlerine büyük ilgi gösterilmektedir. De...
sesli makale / inanç ve ideoloji birliği mi yoksa gelir seviyesi mi? / sedat gönül
มุมมอง 5114 วันที่ผ่านมา
İnanç ve İdeoloji Birliği mi Yoksa Gelir Seviyesi mi? Sosyal medya hesaplarından büyük bir istekle servis edilen doğum günü, nişan, düğün, sünnet düğünü ve çeşitli kutlamalarda içine girdikleri şekil sebebiyle başörtülü modeller, hem ayıplanmaya hem de alaya alınmaya başlandı. Elbette herkes, abartılı şeyler yaparak kendisinde eksik kalmış tarafları kapatma girişiminde bulunabilir. Ancak başört...
sesli makale / yabancı düşmanlığı mı, aşağılık kompleksi mi? / sedat gönül
มุมมอง 7114 วันที่ผ่านมา
Yabancı Düşmanlığı mı, Aşağılık Kompleksi mi? Günümüz dünyasında kitle iletişim araçlarına ulaşmak oldukça kolay. Hatta bu araçlar olmadan yaşamak neredeyse olanaksız hale geldi. Bu nedenle, insanlar her yeni iletişim ve dijital çözüme hiç düşünmeden anında uyum sağlayarak, onlara hayatlarında yer açıyor. Dijital uygarlık, hayatı kolaylaştırırken sunduğu altyapıyla, klasik yöntemlerle mümkün ol...
sesli makale / üretim ekosistemi / sedat gönül
มุมมอง 24421 วันที่ผ่านมา
Üretim Ekosistemi İnsanlar, toplu olarak yaşamaya başladıktan sonra ihtiyaçları artmıştır. Günümüzde sayıları çok az olsa da, halen hayvancılık yaparak göçebe olarak yaşayan insanlar var. Göçebe yaşayan insanların ihtiyaçları, kalabalık şehirlerde yaşayan insanlarınkinden çok daha azdır. Hayvancılık yaparak göçebe yaşayan insanların ihtiyaçları sınırlıdır; fakat şehirlerde yaşayan insanların ih...
sesli makale / sekülerleşme / sedat gönül
มุมมอง 5121 วันที่ผ่านมา
Sekülerleşme Bir ülkenin eğitim kalitesi, o ülkenin kalkınmasına; kalkınması ise eğitimin seviyesinin yükselmesine sebep olup, ülkenin yaşam standartlarını sürekli yükseltir. Bir ülkede ekonomik parametrelere bakarak o ülkenin eğitim kalitesini anlamak mümkündür. Aynı şekilde, eğitimin kalitesine bakarak da ülkenin ekonomik gelişimi değerlendirilebilir. Ülkede eğitimin kaliteden uzak oluşu, bir...
sesli makale / self determinasyon / sedat gönül
มุมมอง 10728 วันที่ผ่านมา
Self-Determinasyon Ulus-devlet yapısı içinde ümmetçilik yapmak, günümüz dünyasında garipsenmese de, aslında ulus-devletten rahatsız olmadan ümmetçi olduğunu iddia etmek büyük bir çelişkidir. Günümüz insanı, ulus-devletin içine doğduğu için bu durumu garipsemiyor, doğal karşılıyor. Oysa bu bir yanılgıdır. İslam anlayışına göre eşitlik esastır, ırkların birbirinden üstünlüğü yoktur; üstünlük takv...
sesli makale / sosyal çürüme / sedat gönül
มุมมอง 53หลายเดือนก่อน
Sosyal Çürüme Ekonomik kriz derinleştikçe duyarlı insanlar, toplumsal çürümeye dikkat çekmeye başladı. Toplumdaki çürümenin önüne geçmek artık mümkün olmasa da biraz farkındalık yaratmak mümkün. Fakat bu da çok zor; zira toplumun okuma oranı binde iki dolayında. Okuma alışkanlığı ile toplumsal çürümenin dolaylı bile değil, doğrudan bir bağı var. Şöyle ki: Bir kümeye giren rakamlar arttıkça, küm...
sesli kitap / kaosa ramak kala / 4. bölüm / sedat gönül
มุมมอง 31หลายเดือนก่อน
URFA 1990'LI YILLAR Yıllar yılı takip etmiş, ben 14 yaşına gelmiştim. Bölgede ekonomik olarak yaprak kımıldamıyor, köyler boşaltılmış, örgüt ile devlet güçleri arasında sıkışan halk ya büyük şehirlere göç etmiş veya sefalete mahkûm bir hayat yaşamak durumunda kalmıştı. Plakasız Toros otomobillere binenler bir daha geri gelmiyor, geri gelmeyen şahsın çocuk, kardeş, kuzen, hasım, akrabaları örgüt...
sesli kitap / kaosa ramak kala / 3. bölüm / sedat gönül
มุมมอง 86หลายเดือนก่อน
Ekrem, Elif ile evlenmiş ve önceki hayatının tam tersi, mütevazı ve berrak bir hayat yaşamaya başlamıştı. Sabah evden çıkıyor, traktörle tarla sürüyor, ekini ekiyor, biçiyor ve satıyordu. Hayat böyle akıp gidiyordu. İnsan ömrü de tıpkı bitkilerinki gibi bir evreler dizisinden sonra son buluyordu. Sırası gelen gidiyordu. Yeni doğanlar olmasa insan endişeye gark olurdu. Fakat bir taraftan doğumla...
sesli kitap / kaosa ramak kala / 2. bölüm / sedat gönül
มุมมอง 76หลายเดือนก่อน
sesli kitap / kaosa ramak kala / 2. bölüm / sedat gönül
sesli kitap / kaosa ramak kala / 1. bölüm / sedat gönül
มุมมอง 85หลายเดือนก่อน
Yüreğimin coğrafyasına hüzünlü bir sis çöktü, Hangi doğacak güneş dağıtır bilinmez. İSTANBUL 2033 Gözümün önündeki görüntü flu idi, gidip geliyordu. Tam net göremiyordum olup biteni. Odaklanarak daha iyi görmeye çalışmam gerekiyordu. Bende onu yaptım. Ancak o zaman gerçekten ne hissettiğimi anlayabilirdim. Alnımdan ter atmaya başlamıştı. Buna da değdi. Yorgunluğun kazanımı olarak daha net görüy...
sesli makale / bilmek / sedat gönül
มุมมอง 123หลายเดือนก่อน
Bilmek İdeal bir insanın en temel sorunu, varoluşsal sorunudur. Kendisine bir dayanak bulmak zorundadır. Neye göre, nasıl yaşayacağı, dayandığı şeyin mahiyeti ile ilgilidir. Yaslanacak bir şey bulmak da kolay değildir, zira bulmak bir kapasite meselesidir; her arayan da bulamaz. Bulmak için bilgiye gereksinim duyulur. İlk önce insan, neyi araması gerektiğini bilmeli, sonra da bulmak için bir yö...
sesli makale / sosyal diktatörlük / sedat gönül
มุมมอง 40หลายเดือนก่อน
Sosyal Diktatörlük Sosyal değişimlerin en temel dinamiği ekonomidir. Emeğinin karşılığını aldığını düşünen hiç kimse, kurulu mevcut düzeni bozup onun yerine başka bir şey ikame etmeye çalışmaz. Fakat toplumda hüküm süren ekonomik düzen, küçük bir azınlığın lehine, toplumun büyük çoğunluğunun aleyhine ise homurdanmalarla birlikte toplumda başkaldırmalar başlar. Olağan koşullarda askeri darbe vey...
sesli makale / kutsal devletler / sedat gönül
มุมมอง 693 หลายเดือนก่อน
sesli makale / kutsal devletler / sedat gönül
sesli makale / kral yapıcı / sedat gönül / fütürist bir gelecek perspektifi
มุมมอง 313 หลายเดือนก่อน
sesli makale / kral yapıcı / sedat gönül / fütürist bir gelecek perspektifi
sesli makale / dijital çağda bireysellik / sedat gönül
มุมมอง 644 หลายเดือนก่อน
sesli makale / dijital çağda bireysellik / sedat gönül
sesli kitap / teşkilat 4. bölüm / sedat gönül
มุมมอง 584 หลายเดือนก่อน
sesli kitap / teşkilat 4. bölüm / sedat gönül
sesli kitap / teşkilat 3. bölüm / sedat gönül
มุมมอง 3844 หลายเดือนก่อน
sesli kitap / teşkilat 3. bölüm / sedat gönül
sesli kitap / teşkilat 2. bölüm / sedat gönül
มุมมอง 614 หลายเดือนก่อน
sesli kitap / teşkilat 2. bölüm / sedat gönül
sesli kitap / teşkilat 1. bölüm / sedat gönül
มุมมอง 1704 หลายเดือนก่อน
sesli kitap / teşkilat 1. bölüm / sedat gönül
kutsal devlet / sesli makale / sedat gönül
มุมมอง 625 หลายเดือนก่อน
kutsal devlet / sesli makale / sedat gönül
yamyam adası / sesli makale / sedat gönül
มุมมอง 275 หลายเดือนก่อน
yamyam adası / sesli makale / sedat gönül
sesli makale / sosyolojik bir analiz / sedat gönül
มุมมอง 1195 หลายเดือนก่อน
sesli makale / sosyolojik bir analiz / sedat gönül
sesli makale / bir var olma biçimi / sedat gönül
มุมมอง 1075 หลายเดือนก่อน
sesli makale / bir var olma biçimi / sedat gönül
sesli makale / şiir ve toplum / sedat gönül
มุมมอง 785 หลายเดือนก่อน
sesli makale / şiir ve toplum / sedat gönül
sesli makale / kötülüğün var olma biçimi / sedat gönül
มุมมอง 1085 หลายเดือนก่อน
sesli makale / kötülüğün var olma biçimi / sedat gönül
sesli makale / modern dindar seküler / sedat gönül
มุมมอง 865 หลายเดือนก่อน
sesli makale / modern dindar seküler / sedat gönül
Yapay zeka ile seslendirilmis kusura bakma beş dakikadan fazla dinleyemedim
canınız sağ olsun
Yapay zeka cogundan daha guzel okuyor
Şu fotağraf gerçek olsun lütfen
Sedat ben cemalım
😍😍😍😍😍
😍😍😍😍😍
Sedat
Heuedis8udd😅
😁😁😁😁😁😁😁😁😁😁😁😁😁😇
EL
Rjjfjfdjdidu
❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤
❤❤❤❤❤❤❤❤❤😇
Aynısı ni i ben çizdim
😂😂😅😅
😍😍😍😍😍
Vfffg
😍😍😍😍😍
Cuufudfhsud
Yozgatlıdan Tahir Elçi beye rahmet ve minnetle anıyorum
Abi helal olsun sana inşallah elinden geldiği kadar yansıtıyorsundur yaşamına söylemlerini midem bulanıyor bu bilinçsiz ahlaksız erdemsiz toplumdan artık ..bende konuşuyorum böyle herkes bir suspus oluyor insanoğlu işte dayanamıyor gerçeklere yüzlerine vurulmasina ..zaten doğru söyleyeni kovan toplum artık doğru iş eyleyenide kovuyor artık ortamlardan..tek tavsiyem erdemli yaşamında devam et abi içsel huzurun için yaradan için inandigin ne varsa onun rızası için yoksa bu topluma değmez tabi iyilik güzellik
Kitap okumanını faydası çoktur . Ama kısacası her cağrafyanın kendine has bi yaşayış tarzı vardır biz mesele rus edebiyatından bi kitap okuduğumuzda onların kültürüne hakim olmış oluyoruz .kitap okumak demek farklı kültür demektir .
Kitap okumak olaylara farklı pencereden bakabilmeyi sağlar kitap okuyup kendine bir çok şey katan insanın bir olaya bakışında tek bir doğrusu olmaz o olay hakkında bir çok pencereden bakar ve bir çok fikri olur ama okumayanda ise doğru birdir ve tek bir bakışaçısı vardır her olayda sabit bir fikri olur bu da insanı geliştirmez durduğun yerde sayarsın.
Ah ah ah affet Allahım beni
İnsanları göçe iten sebep alt yapı ,kendi becerisiyle bir yere gelemeyeceğini biliyor .Kendileri için savaşmaya güçleri de yok .Başka bir şehir başka bir yaşam
İnsanlar bulunduğu bölgede gelecek görmeyince ,geçinemeyince ,alt yapısı yoksa ya da o bölgede rahat değilse başka yerlere göç ederler. Bu göç durumu kişiye göre olumlu veya olumsuz olarak değişir.
gel de gidelim artık buralardan şeref düşmüş ayaklar altına benamuslar önder olmuş namuslulara kahpelik pir olmuş din iman vatan edebiyatı yapanlara
Bir olaya bir kişiye veya ne olursa olsun körü körüne inanıp bağlanmamak lazım herkesin kendi fikri olmalı buda toplumu,kendisini cahillikten uzaklaştırır bence.
Okumak ve sosyolojiyi analiz etmek düşünceyi yetkinleştirir tabi merak edip araştırmak öğrenmek hafıza daracığınız güçleşir ve kendinizi daha iyi ifade edersiniz kendinizi ifade edemediğiniz taktirde yada kendinizi toplumunuzu bilmediğiniz zaman yönetilirsiniz kim nereye sürüklemek isterse bu durum da karakterinizin oturmadığının bir belirtisi.
İdeal bir toplum olabilmek için zamanın ruhunu yakalayıp gelişip üretim yapmak lazım bunun yanında hoşgörülü anlayışlı olunmalı şu anki Türkiye özellikle batı kısmı Avrupa ülkelerini İdeal görüyor ve onlara benzemeye çalışıyor böyle yapmaları onları geliştirmiyor sadece modenleştiriyor bu da onların İdeal toplum olmaları için negatif bir durum bilim yönünden benzemek ise pozitif bir durum o zaman öğrenip modernleşme değil de gelişmiş,üretmiş oluyorsun bence.
terliği bile giyememiş nasıl indiğini bilmediği merdivenler atıvermiştir onu sokağın ortasına önce yalın ayağına bir çare bulmuş sonra da üstüne bir de hırka ve artık enkazda yoktur ortada kardeşimin bari bir mezarı olsun derken bitirmiştir onu binanın arsasından kalkan toz ne ağlayabilmiş ne de öfkelenmiştir yitirmiştir duygularını kalakalmıştır öylece orda
bir gün dürülür mü sana giden yollarım yaklaştıkça sana artar mı heyecanım döver mi göğüs kafesimi kalbim beni yakan özlemin kavuşturur mu beni sana
sanırsın ekvator çizgisi beni ikiye bölmüş bir yanım gittikçe soğur diğer yanım ısınır belki de ibrahim'in riha'da en son bastığı toprağı binyıllar sonra bebek iken ben yuttum kendimle kavgalıyım toplumla olduğu gibi canım bir gece ansızın yürüyüp gitmek ister bir başına çölde bilinmeyene yürür gibi
bir daha yamanır mı ki zaten kırk yamalı olan hırka kendimi bildim bileli çile çektim keder içtim aklım almıyor erenler nasıl erdi çile oldurmadı keder buldurmadıysa
beni saran öyle bir hiçlik ile boşluk duygusu ki yücelttiğim her şeyden bir daha arkama hiç bakmadan geçip gidesim var
sustum çünkü kelimeler tükendi soğuk mu soğuk bir kışta geçti ömrüm boğazımı sıkıp ağzımın içine tükürdü hayat
Gelişmişlik popüler tazarların eserlerini sözlerini bilmek değildir .Önemli olan sürü mantığının içinden çıkmak kemdinize hayatınızla ilgili bir çözüm getirmeyi öğrenmelisiniz .Aksi taktirde üniverste menzunu olsanız bile cahilsiniz
Sosyolojiyi şekillendiren şey üretimdir batı ürettiği için kural koyar insanlar ürettiği şeyi tüketir ve koyulan kurala uymak zorunda kalır ve böylelikle insan toplumu şekillenir yani dünyaya üretim yapmazsanız konuşma hakkı kazanamıyorsunuz. Batının etkisinden kurtulmak istiyorsanız üretim yapmak zorundasınız
Sanayi devrimiyle güçtemerküzü yer değiştirdi kadınlar ayaklarının üzerinde durmaya başladı önceden erkeğin yapı gereği kadından güçlü olması nedeniyle kadınlar kendi ayakları üzerinde duranıyordu ama şimdi erkeğin yaptığı işi kadın yapıyor ve arada pek fark yok hatta ileriki yıllarda kadınlar daha çok hak,söz sahibi olacağını düşünüyorum.
Vasat bir tipin hiçbir becerisi olmadan illegal yolla devlet kurumlarına girmesi vasat tipin gözünde devlet kutsal olur çünkü hiç bir becerisi olmadan devlet ona ekmek verir o da kutsal olarak algılar bu vasat tipin zayıf karakter olduğunu gösterir bide karşı taraf onu kullanır.
Türkiyede yaşayan millet moderleşmiştir ama kısmen gelişmemiştir kırsal alanda yaşayan halk gelişmiştir çünkü ihtiyaç duyduğu şeyleri kendileri üretir üretme ancak gelişmekle olur ama şehirde yaşayan gelişmemiştir ihtiyaç duyduğu şeyleri parayla alır
Sosyolaji insan bilimi olmasından yola çıkarsak .sosyolojiyi insan şekilendirir
Benim aladığım din bi insanın içindedir .Batı ne kadar gelişmişlik adı altında lans edilsede içimiz de olan bi şey bizim nilincimiz dışında açığa çıkacaktır
açık kaynaktı oysa bütün her şey nereden başlayacağımı bilemeden kırk yaşının üstüne attı beni zaman tutunduğum ne varsa elimde kaldı köksüzdü benim için başkasına ait olan
Köy hayatı -- şehir hayatı = 1 Köy hayatından yaşan bir insan ,şehir hayatından yaşan bir insan bil degil yani köy hayatından yaşiyan bir insan isediği her şeyi (Malti ve manevi) olarak bedava kazaniyor.ama şehir hayatı böyle degil. Şehir hayatından yaşiyan bir insan isediği her şeyi satın alınıyor.
iyice ayırdına vardığın zaman taşınması güç olan külfet nimet olur güle güller katan diken aydınlığa aydınlık katan karanlık olur
nasıl bir selfie o öyle sanki biri sana hayalimi söylemiş de kadraja onun için bakmışsın sen başka ben başka yerde sanki sen benim bende senin gözlerine bakmışım
bir güç beni buralardan itiyor karakterin şıkları ikiye indirdi diyor haksızlığa tahammülün yok kalırsan ya başın belaya girecek ya da kendinden vazgeçeceksin diyor
bir felsefe dersinde kaçamak bakışlarla başlasa konuşmamız kimlik ve kişilikten geçsek beraber kendiliğe demir atsa buluşmamız
rüzgar dolasa saçlarını boynuma öperken seni alnının tam ortasından şehirde kaosa yetecek kadar kargaşa olsa duymazdım hiçbirini başın omzumda olsa
içtiğim puro keyiften değil kederden sigara dumanı kafi gelmez yanan ciğerime keş sanırsın beni dumanı çekerken içime sorularım beşere değil bedenime ruhu bu coğrafyada veren rabb'ime
sadece iki metrekarelik çukurlar değil binalarda betondan mezarlık zaten yatağa girmeden önce her gün soyunur insan dünyadan bir kefenle gideceği gibi bazanın başlığı mezar taşı uyku da ölümün bir adım öncesi sanki
gel artık çok özlettin kendini yine canımı sık burnumdan soldur beni sensiz boş evde duvarlar üstüme geliyor dışarıda dünya tersine dönüyor sanki
içime birike birike boyumu aşan çile bana level atlattı boğulma hissine kapıldığımda sürükleyip taşıdı birde baktım ki beni yukarıdaki bir bende attı
mahlukata güvenmeyi bırakmak kalbin ameli bahşedilmiş ömründe başaramaz ise kişi bu emeli gizli şirke düçar olur kör kuyuya düşer gibi yüce divanda kabul görmez heba olup boşa gider bedenin onca ameli