ÂLEMLERE RAHMET, HZ. MUHAMMED (S.A.V.) VE GENÇLER
Genç Peygamber ve genç ashabını, genç dostlarını konuşacağız. O nuru konuşacağız, O nurla nurlanacağız, O Nurla o onurlanacağız inşallah.
Allaha Hamd, şu an aramızda olduğuna inandığımız ol rahmet Peygamberine salât-u selam olsun. ("وَاعْلَمُوا أَنَّ فِيكُمْ رَسُولَ اللَّهِ - Bilin ki, Allah’ın Resûl’ü sizin içinizdedir" [Hucurat, 7]).
O RAHMET PEYGAMBERİNİ TANIYALIM
“-Resulüm! Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya, 107)
“-Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik...” (Ahzab, 45)
“-Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim…”
“Muhammedun beşerun la kelbeşer,
Bel hüve kel yakuti beynel hacer...”
“Muhammed’den muhabbet oldu hâsıl.
Muhammedsiz muhabbetten ne hâsıl…”
(Bezm-i Âlem Valide Sultan)
…işte bu Şanlıurfalı “NÂBΔ bir Na’t’ında şöyle diyor:
“Sakın terk-i edepten, kûy-i mahbûb-i hudâ'dır bu;
Nazargâh-ı ilâhîdir makam-ı mustafâ'dır bu!..”
(Söylendiği Tarih, 1678)
“Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su,
Kim bu denli tutuşan odlara kılmaz çare su…
Suya versin bağban gülzarı zahmet çekmesin,
Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gülzâre su…”
(Fuzûlî)
“Âmine Hâtun Muhammed ânesî
Ol sadeften doğdu ol dürdânesî
Dedi gördüm ol Habîb’in anesi,
Bir aceb nûr kim güneş pervanesi…”
(Süleyman Çelebi)
GENÇ PEYGAMBER VE GENÇ ASHABI
Yukarıda “Genç Peygamber ve Genç Ashabı” yani “Genç Dostları” dedik. Bu mânâda gencin tarifini vermemizin yerinde olacağı kanaatindeyiz: Asr-ı Saadete baktığımız zaman “GENÇ” Peygamberin (s.a.v.) etrafında toplananların çoğunluğu “GENÇ” sahabeler olduğunu görürüz. Aylık “Genç Dergisi” editörü Mehmet Lütfi ARSLAN bir sohbetinde Muhammed İKBÂL’den mülhemle gencin tarifini şöyle veriyor: “Genç, yaptıkları ile yaşayan değil, yapacakları ile yaşayandır. Yaşı ne olursa olsun insan geleceğe dair umutlarını kaybetmişse ihtiyardır. Biz o yüzden 17 yaşında nice ihtiyarlar 77 yaşında nice gençler gördük.” Evet, “İnsan müteşebbis oldukça dinç, öğrenici yani talebe oldukça gençtir”. O rahmet Peygamberi, “Beni gençler tasdik etti, ihtiyarlar yalanları.” buyurur bir hadis-i şeriflerinde...
Dünya tarihine baktığımız zaman açık bir şekilde şunu görmekteyiz ki, herkesin hedefi gençler olmuştur. Çünkü gençler aynı zamanda geleceğin teminatıdır. Yani, genç gelecek demektir. Gençleri kazanmak demek ise geleceği kazanmakla eş değerdir. Tabiî ki bunun aksi de söz konusudur. Yani, kaybedilen gençlik, ne yazık ki kaybedilen gelecek demektir. Bu yüzdendir ki bir düşünür bizleri şöyle uyarmaktadır: “Genç kuşaklarını ihmâl eden toplumlar, geleceklerini imhâ ederler.”
Asr-ı Saâdette de Allah Resulünün gençlere önem verip onları kendisine muhatap aldığını görmekteyiz. Onlar da bu ulvî çağrıya “anam-baban sana feda olsun!” dercesine mukâbelede bulunarak Nebiyi zîşâna bağlılıklarını göstermişlerdir. Yani Allah Resulünün yaşamış olduğu o mübarek asra baktığımız zaman, “genç Peygamber (s.a.v.) etrafında toplanan genç sahabeleri” görüyoruz.
İslam’ın ilk yıllarında gençlerin yaş ortalamaları 10 ile 30 arasında değişmektedir. İlmin kapısı Hz. Ali, İslam’a girdiğinde 10 yaşlarında, her türlü tehdit ve tehlikeye rağmen Mekke’de ilk Müslümanlara eğitim amaçlı olarak evini açıp okula dönüştüren Dâru’l-Erkâm sahibi Erkam b. Erkâm (r.a.) 17 yaşlarındadır. Yine ashabdan Câfer b. Ebî Tâlip (r.a.), Habeşistan kralı Necâşi’ye İslam’ı anlattığı zaman 25 yaşında, Allah Resulü tarafından Medine’ye muallim olarak gönderilen Mus’ab b. Umeyr (r.a.) ise 25 yaşındadır. Ve dahi nice genç ashap rahmet Peygamberinin etrafında âdeta pervaneler gibi dolaşmışlardır. Peygamber efendimizin bu uygulamasında iki önemli husus göze çarpmaktadır. O iki husus “gençlere verdiği değer ve onlara duyduğu güvendir.” Onlar da (Üsame ordusunda olduğu gibi) bu güveni boşa çıkarmamışlardır. Bugünlerde maalesef unutulmaya yüz tutan “değer ve güven duygusu” gerçekten çok önemlidir.
Yine Genç Peygamber Efendimiz, bir gün Hz. Muaz bin Cebel’e “Seni seviyorum ey Muaz” diyor. Yani Hz. Muaz bin Cebel’in elinden tutarak ona şöyle buyurmuştur: “Ey Muâz! Allâh’a yemin ederim ki, ben seni gerçekten seviyorum. Ey Muâz! Sana her namazın sonunda: ‘Allahümme einnî ala zikrike ve şükrike ve hüsni ibadetik. (Allâh’ım! Senʼi zikretmek, Sana şükretmek ve Sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et!)’ duâsını hiç bırakmamanı tavsiye ediyorum.”
Rahmet Peygamberinin “beden dili” diye ifade edebileceğimiz şu üç sünneti de çok önemlidir:
1. Tuttuğu eli asla bırakmazdı…
2. Çocuklarla konuşurken göz hizasına inerdi. Yani kalp hizasına inerdi…
3. Döndü mü bütün vücuduyla/gövdesiyle dönerdi…
Öte yandan gençlik bu kadar önemli ve gelecek vâd ederken bunun tersini de dikkate almak lazım gelir. Nitekim “gençliği ölmüş bir toplumun da geleceği olamayacağı” âşikardır. Oysa ki, “Bir milletin geleceğini görmek için müneccim ve ya muvakkit olmaya gerek yoktur, o milletin gençlerinin ne işle meşgul olduğuna bakmanız yeterlidir” denilmektedir.